Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/557 Esas 2022/569 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/557
Karar No: 2022/569
Karar Tarihi: 20.09.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/557 Esas 2022/569 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/557 E.  ,  2022/569 K.

    "İçtihat Metni"



    Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi


    Suça sürüklenen çocuk ...’in mağdureye yönelik çocuğun basit cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/1, 31/3 ve 62/1. maddeleri uyarınca 2 yıl hapis; sanık ...’in mağdureye yönelik çocuğun basit cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/1, 62/1 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan TCK’nın 109/1, 109/3-b-f, 109/5, 62/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis; cezaları ile cezalandırılmalarına, sanık ... yönünden hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin ... 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 05.03.2013 tarihli ve 85-45 sayılı hükümlerin sanık ve suça sürüklenen çocuk müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 09.02.2015 tarih ve 10616-859 sayı ile;
    "…Ancak;
    Suça sürüklenen çocuk hakkında objektif şartları bulunduğu halde kanundaki ibarelerin tekrarı niteliğinde olan "Yeniden suç işlemeyeceği hususunda yeterli kanaat oluşmadığından" şeklindeki yeterli olmayan gerekçe ile hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
    Sanık ... hakkında verilen hükmün temyiz incelemesine gelince,
    Sanığın aşamalardaki inkara yönelik savunmaları, bu savunmaları doğrular nitelikte olay günü polisi aradığına dair tutanak içeriği ile mağdurenin tıbbi raporlarla doğrulanmayan ifadeleri değerlendirildiğinde sanığın üzerine atılı suçun sübutuna ilişkin kesin, şüpheden uzak ve inandırıcı delil bulunmadığından, müsnet suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkeme ise 10.09.2015 tarih ve 86-256 sayı ile;
    "…Suça sürüklenen çocuk ... yönünden;
    Mahkememizin bu gerekçesinin dosya kapsamı ile uyumsuz olduğu, yani hukuki dayanaktan yoksun olduğu kabul edilemez. Zira karar tarihi olan 05.03.2013 tarihi itibariyle sanık ...'in karara bağlanmış ancak açıklanması geri bırakılması olan ve kasten yaralama suçundan oluşan ... 2.SCM nin 2011/41 E, 2012/811 K sayılı kararı yanında yine karar tarihinden önce derdest bulunan yine kasten yaralama suçuyla ilgili olan ... K sayılı dosyası dikkate alındığında sanığın kişilik özelliklerine ilişkin mahkememizin kanaatinin yerinde olduğu ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması için aranılan subjektif şartın gerçekleşmediği, bozma ilamının bu yönüyle hukuka uygun olmadığı düşünülerek bu sanıkla ilgili önceki hükümde ısrar edilmesine karar verilmiştir.
    Sanık ... yönünden;
    Mağdure Emniyet Müdürlüğünde ilk ifade verdiği 22.01.2008 tarihinden 40-45 kadar önce evden kaçmıştır. Telefon kayıtlarından anlaşıldığına göre sanık ... ile karşılaştığı tarih, 02.12.2007 tarihidir. Mağdurenin sanıkla buluştuğuna ve daha sonra tanık... ayrıldıktan sonra sanık ...'la birlikte kaldığına dair beyanları sanık ...'un arkadaşı olan tanık...ın beyanlarıyla da doğrulanmıştır. Sanığın o sırada alkollü olduğu da arkadaşı olan tanık...ın beyanlarıyla sabittir. Yine mağdurenin yer göstermesiyle sanık ...'un mağdureyle birlikte gittiği, ...ler Sitesi bulunmuş ve mağdurenin bu yöndeki beyanı sanık tarafından da doğrulanmıştır. Öte yandan mağdure sanık ...'un kendisin gri renkli lüks bir araçla götürdüğünü beyan etmiş olup, sanık ... babasına ait olan ve kendisinin kullandığı Ford Focus Marka .....plakalı araçlarının olduğunu beyan etmiştir. Yargıtay Bozma ilamında mağdurenin beyanlarının tıbbi raporlarla desteklenmediği belirtildiği halde, mağdurenin ilk adli raporu olan ve doktor ... Yıldız tarafından hazırlanan 23.01.2008 tarihli 1722 /638 sayılı raporda, mağdurenin son 5-10 günlük döneme ilişkin akut livata bulgusunun olmamasına karşın anal bölgesindeki tonusu azaldığından bunun 5-10 günün öncesine ilişkin döneme ait livata bulgusu olabileceği rapor edilmiştir. Mağdurenin 02.12.2007 tarihinde sanık ...'la karşılaştıktan sonra dosyada dava dışı kalan diğer sanıklarla da karşalaştığı ve onların da cinsel eylemlerine maruz kaldığı sabittir. Bu durumda mağdurenin şüphe sanıklar lehine yorumlandığı için organ sokma boyutuna varan eylemler konusu sabit görülmemiş olmakla birlikte cinsel istismara maruz kaldığı mahkememizce sabit görülmüştür. Kaldı ki aynı mağdurenin diğer sanıklarla ilgili eylemlerine itibar edilirken sanık ...la ilgili somut bulgularla desteklenen (telefon görüşmesi, ...ler sitesi, gri açar, tanık...la ilgili durum, mağdurenin telefonun sanık ...'dan elde edilmesi gibi ) beyanlarına itibar edilmemesi çelişki arz edecektir. Mağdure 22.01.2008 tarihli ifadesinde, 24.01.2008 tarihli ek ifadesinde, 01.02.2008 ve 31.01.2008 tarihli Cumhuriyet Savcılığı ifadelerinde ve 01.02.2008 tarihli yer gösterme işlemlerinde sanık ...'la ilgili beyanlarında istikrar göstermiştir. Yer göstermesi üzerine sanık ...'un da kabulünde olan ...ler sitesi bulunmuştur. Sırf sanığın telefon ile 155 ihbar hattını aramış olması, sanığın suçu işlemediğini göstermemektedir. Şöyle ki sanık ...'un arkadaşı olan tanık...ın beyanlarına ve mağdurenin beyanlarına göre sanık Tanık...la birlikte mağdureyle 15-16:00 sıralarında buluşmuşlardır. Ancak yarım saat kadar dolaştıktan sonra tanık... ayrılmış, sanık ile mağdurenin beraberlikleri 1,5-2 saat sürmüştür. Buna rağmen sanık ...'un 155 ihbar hattını 02.12.2007 günü saat 22:40 'da aramıştır. Bu aramasında ise, polise gerçekleri söylememiş, tesadüfen gördüğü bir bayanı ihbar ediyor gibi bildirmiştir. Kendisiyle bir süre vakit geçirdiği halde bu hususu gizlemiştir. Sanık ... mağdurenin telefonunu ondan aldığı halde ve kendisi 544 301 68 14 numaralı telefonu kullandığı halde babası adına kayıtlı 538 688 15 60 numaralı telefondan 03.12.2007 tarihinde saat 10:57 de 155 ihbar hattını aratarak telefonun bulunduğu şeklinde ihbar yapmıştır. Yani telefonu mağdureden aldığını gizlemiştir.
    Tüm bu sebeplerle mahkememizin ilk hükmündeki gerekçelerle sanık ...'un suç tarihinde 15 yaşından küçük olan ve rızası geçersiz olan mağdureye karşı cinsel istismar ve çocuğun cinsel amaçla hürriyetinden yoksun kılınması suçlarını işlediği kabul edilerek eylemine uyan maddeleri göre cezalandırılmasın karar verilmiştir." şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek önceki hükümler gibi sanık ... ve suça sürüklenen çocuk ...’in mahkûmiyetlerine karar vermiştir.
    Direnme kararına konu bu hükümlerin de sanık ve suça sürüklenen çocuk müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.03.2016 tarihli ve 371437 sayılı "onama-bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 501-1703 sayı ile; 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesiyle 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 27.03.2017 tarih ve 473-1589 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
    1- Suça sürüklenen çocuk ... hakkında çocuğun basit cinsel istismarı suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin olarak yeterli gerekçeyle hüküm kurulup kurulmadığının tespitine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle Yerel Mahkeme kararının bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılması sonucu verilen "yeni hüküm" niteliğinde olup olmadığının,
    2- Sanık ...’e atılı çocuğun cinsel istismarı eylemi ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun sabit olup olmadığının,
    Belirlenmesine ilişkindir.
    Ön sorun ve uyuşmazlık konusunun sırasıyla ele alınmasında fayda bulunmaktadır.
    1- Suça sürüklenen çocuk ... hakkında çocuğun basit cinsel istismarı suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin olarak yeterli gerekçeyle hüküm kurulup kurulmadığının tespitine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle Yerel Mahkeme kararının bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılması sonucu verilen "yeni hüküm" niteliğinde olup olmadığı;
    Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
    a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
    b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
    c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
    d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
    Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde ise incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    Suça sürüklenen çocuk hakkında çocuğun basit cinsel istismarı suçundan kurulan mahkûmiyetine ilişkin ilk hükmün Özel Dairece; "Suça sürüklenen çocuk hakkında objektif şartları bulunduğu halde kanundaki ibarelerin tekrarı niteliğinde olan 'Yeniden suç işlemeyeceği hususunda yeterli kanaat oluşmadığından' şeklindeki yeterli olmayan gerekçe ile hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasından sonra, bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda Yerel Mahkemece "...Mahkememizin bu gerekçesinin dosya kapsamı ile uyumsuz olduğu, yani hukuki dayanaktan yoksun olduğu kabul edilemez. Zira karar tarihi olan 05.03.2013 tarihi itibariyle sanık ...'in karara bağlanmış ancak açıklanması geri bırakılması olan ve kasten yaralama suçundan oluşan ... 2.SCM nin 2011/41 E, 2012/811 K sayılı kararı yanında yine karar tarihinden önce derdest bulunan yine kasten yaralama suçuyla ilgili olan ... K sayılı dosyası dikkate alındığında sanığın kişilik özelliklerine ilişkin mahkememizin kanaatinin yerinde olduğu ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması için aranılan subjektif şartın gerçekleşmediği," gerekçesiyle suça sürüklenen çocuk hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının şartlarının oluşup oluşmadığı karar yerinde tartışılmak suretiyle bozma gereğinin yerine getirilmeye çalışıldığı ve ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçeyle mahkûmiyet hükmü kurulduğu anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla, Yerel Mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp bozma gereği yerine getirilmeye çalışılarak önceki hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurulmuş olması nedeniyle "yeni hüküm" niteliğindedir. Bu yeni hükmün doğrudan Ceza Genel Kurulunca ele alınması mümkün olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    2- Sanık ...’e atılı çocuğun basit cinsel istismarı eylemi ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun sabit olup olmadığı;
    İncelenen dosya kapsamından;
    Sanık müdafisi tarafından sunulan 11.02.2008 tarihli dilekçe ve kolluk görevlilerince düzenlenen 11.06.2010 tarihli tutanaktan; sanığın 5xx 6xx 1x 6x ve 5xx 3xx 6x 1x numaralı cep telefonlarını kullandığı,
    Sanık adına kayıtlı 5xx 3xx 6x 1x numaralı telefonun kayıtlarının incelenmesinde; sanığın 02.12.2007 tarihinde tanık ...’ın Kolluk beyanında kullandığını belirttiği 5xx 9xx 5x 0x numaralı telefonu saat 14.37’de aradığı, 10 saniyelik görüşme kaydının bulunduğu, saat 16.07’de mesaj attığı, saat 16.17’den saat 22.39’a kadar herhangi bir görüşme kaydının bulunmadığı, saat 22.39’da 155 polis imdat hattını aradığı, 8 saniyelik görüşme kaydının bulunduğu, saat 22.40’ta tekrar 155 polis imdat hattını aradığı ve 99 saniyelik görüşme kaydının olduğu,
    Sanık tarafından kullanılan 5xx 6xx 1x 6x numaralı telefon kayıtlarının incelenmesinde; 02.12.2007 tarihinde saat 16.25’te yapılan görüşmede "... yolu güneybatıdaki aydınlatma direği ... Stadı. Merkez /...", saat 17.21’de "... ... Otelin sağ tarafında kalan sırtta yüksek gerilim hattının 40 mt Yukarısı.../Merkez/....", saat 17.22’de "8’nci sokak ...Mah.", saat 17.36’da "... ... Otelin sağ tarafında kalan sırtta yüksek gerilim hattının 40 mt Yukarısı.../Merkez/....", saat 18.12’de "...r Bölge Müdürlüğü arkası,......Mahallesi.", saat 19.01’de "Gez Mahallesi.", saat 19.45’te "Beypınar Köyü yol ayrımı. Havaalanı karşışı.", saat 20.16’da "... yolu güneybatıdaki aydınlatma direği ... Stadı. Merkez /..." baz istasyonlarından sinyal aldığı, 20.51 ve 22.28 saatleri arasında arama yönlendirme yapması nedeniyle baz istasyonu kaydının bulunmadığı, 03.12.2007 tarihinde saat 10.57'de 155 polis imdat hattının arandığı ve 64 saniyelik görüşme kaydının mevcut olduğu,
    02.12.2007 tarihinde 5xx 3xx 6x 1x numaralı telefondan 155 polis imdat hattına yapılan arama kayıtlarına göre; saat 22.39.10’da yapılan aramanın 5 ... sürdüğü, herhangi bir görüşme yapılmadan telefonun kapandığı, saat 22.39.28’de yapılan görüşmenin dökümlerinde;
    "Merkez: Alo
    İhbarcı : Abi iyi günler.
    Merkez: İyi günler. Buyrun.
    İhbarcı : Ya abi. Ben bir bayanla karşılaştım da.
    Merkez: Evet.
    İhbarcı :Bayan evden kaçmış. Ben oyalamak için bizim apartmana soktum da. Apartman da başarılı olamadım. Apartman…..(anlaşılmayan kısımlar) Apartmandan dışarıya çıkmış.
    Merkez: Nereden nereye gidiyor şahıs?
    İhbarcı : Valla bilmiyorum ki nereden nereye gittiğini. Yıldızkentte ... Sitesi var.
    Merkez: Onu söyleyeceksin işte. Şu an diyeceksin bu cadden aşağı doğru gidiyor. İşte biz de ona göre.
    İhbarcı : Valla abi. Ben ... sitesinin oradayım.
    Merkez: Nerede bu ... Sitesi? Adresi neresi tam?
    İhbarcı: Bu Yıldızkentte Telekom binası var ya.
    Merkez: Telekom binası.
    İhbarcı: Orada ... Sitesi var. Melikşah Sitesi. Karadayı Sitesi. Onun yanında.
    Merkez: Aşağı doğru mu gidiyor?
    İhbarcı: Nereye gittiğini görmedim. Ben binaya girdim. ….İçin onu eski Karadayı Sitesi onun yanında.
    Merkez: Evet.
    İhbarcı : Ben binaya geldim.
    Merkez: Ağlıyor muydu? Ne yapıyordu?
    İhbarcı: Evet.
    Merkez: Ne yapıyordu yani?
    İhbarcı: Evden kaçtığını söyledi bana.
    Merkez: Kaç yaşlarında?
    İhbarcı: 16-17 yaşlarında çocuk.
    Merkez: Üzerinde ne vardı?
    İhbarcı : Üzerinde siyah bir mont vardı. Altında beyaz bir badi vardı. Siyah saçlı bir bayan kız çocuğuydu yani.
    Merkez: Tamam oldu. Baktıralım.
    İhbarcı :Oldu. Eğer şey yaparsanız ben buradayım. ….
    Merkez: Tamam şimdi bir ekip göndeririz. Güzergahı gezer, onu bulur. Tamam.
    İhbarcı : Tamam.",
    03.12.2007 tarihinde saat 10.57.19’da 5xx 6xx 1x 6x numaralı telefondan yapılan görüşmede;
    "İhbarcı: Ya abi hayırlı günler.
    Merkez: Sağolun.
    İhbarcı: Ben size bir şey danışmak istiyorum da.
    Merkez: Tamam. Buyrun.
    İhbarcı: Ben akşam bir cep telefonu buldum da.
    Merkez: Evet.
    İhbarcı: İçinde sim kartı yok. Ben bunu ne yapmam gerekiyor? Ne yapmam lazım?
    Merkez: Nerede buldunuz?
    İhbarcı: Yıldızkentte buldum.
    Merkez: Karakolla görüşme imkânınız varsa bizim Yenişehir karakoluna bırakabilirsiniz. Yani onun dışında şimdi kartı yoksa da çok fazla işlem……Yok.
    İhbarcı : Ben telefona kartı taktım. Dedim belki telefonda, hafızasında kayıtlı numarak falan vardır. O da yok telefonda kayıtlı değil. Çalıntı falan diye ihbar ederler de ondan korkuyorum.
    Merkez: Anladım beyefendi. Markası ne?
    İhbarcı : Samsung. Kırmızı bir telefon.
    Merkez: Anladım. Bu bizim Yenişehir karakoluna geçme imkânınız varsa beyefendi oraya teslim edin. Arkadaşlara ondan. Onlar bir şekilde müracaattan varsa değerlendirirler yani.
    İhbarcı : Tamam oldu.
    Merkez. Oldu. Oldu. İyi günler.",
    Şeklinde içeriklerin bulunduğu,
    14.01.2008 tarihinde Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından mağdure hakkında düzenlenen raporda; 24.01.2008 tarihi itibarıyla 16 yaşını ikmal ettiğinin, mernis doğum tutanağına göre; mağdurenin 23.02.1995 tarihinde ... personeli yardımıyla dünyaya geldiğinin, 11.01.1996 tarihinde doğum kaydının yapıldığının belirtildiği,
    23.01.2008 tarihinde Nenehatun Kadın Doğum Hastanesinde görevli doktor tarafından mağdure hakkında düzenlenen geçici rapora göre; vajinal muayenede; hymende saat 4 ve 8 hizalarında yırtıklar mevcut olup anatomik olarak bakire olmadığının tespit edildiği,
    23.01.2008 tarihinde ... Numune Hastanesinde görevli doktor tarafından mağdure hakkında düzenlenen geçici raporda; anal muayenede; perianal bölgede herhangi bir hematom, anal fissür veya çevrede herhangi bir yaralanma görülmediğinin, anüsün görüntüsünün normal olduğunun, konik görünümün saptanmadığının, anal tonusun azaldığının gözlemlendiğinin, son 5-10 gün içinde (akut dönemde) fiili livata bulguları olmamakla birlikte anal tonusun azalmış olmasının daha eski dönemde oluşmuş fiili livatalara işaret edebileceğinin mütalaa edildiği,
    28.01.2008 tarihinde Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından mağdure hakkında düzenlenen rapora göre; hymende saat 10 ve 4 hizalarında kaideye kadar inmeyen minimal doğal çentikler bulunduğunun, herhangi bir deflorasyon olmadığı tespit edildiğinden mağdurenin bakire olduğunun, anal muayenesinde; anal mukozada tespit edilen saat 5-6-12 hizalarındaki çevredeki dokuya göre daha açık renkli bulunan lezyonların mağdurenin anal bölgeye yönelik bir travmaya uğradığının delili olabileceği gibi mağdurede mevcut dışkılama güçlüğü veya bünyesel bir sebepten de meydana gelmesinin mümkün olduğunun ancak anemnez ve fiziki muayene birlikte değerlendirildiğinde fiili livataya ait bir bulgu olarak değerlendirildiğinin belirtildiği,
    24.08.2012 tarihinde Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalınca mağdure hakkında düzenlenen raporda; yapılan görüşmede; eskiden beri ara sıra evden kaçtığını, bu olaylarla ilgili olarak kendisini toparladığını, artık hatırlamadığını, evden kaçtığı bir gün tanıştığı biriyle kısa süre bir evlilik yaptığını, bir çocuğu olduğunu, çocuğun eski eşiyle birlikte kaldığını, kendisinin ise annesiyle birlikte yaşayıp hayatından memnun olduğunu belirttiği, maruz kaldığı iddia edilen cinsel istismar olayıyla ilgili olarak işlevselliği bozacak düzeyde psikopatoloji saptanmadığının ve ruh sağlığının bozulmadığının mütalaa edildiği,
    23.01.2008 tarihinde kolluk görevlilerince düzenlenen refakatli yer gösterme tutanağına göre; mağdurenin sivil ekip aracına bindirilerek alıkonulduğu ve istismara uğradığı yerleri göstermesinin istenildiği, mağdurenin, Karaca Evler isimli yere geldiklerinde yaklaşık 40-45 gün önce yaya olarak gezerken sanık ...’un içinde bulunduğu taksinin söz konusu yerde kendisine yaklaştığını ve dolaşmak üzere taksiye davet ettiğini, ... Evleri, B Blok adresine gidildiğinde mağdurenin, taksiden indikten sonra ...’un söz konusu yerde gri renkli ve Avrupa markalı lüks bir aracı çıkardığını, araca bindikten sonra Dedeman Otel yakınlarında alkol aldığını, daha sonra ... Stadının ilerisinde sağ tarafta bulunan ormanlık alanda parmağını cinsel organına sokup anal yoldan ilişkiye girmek suretiyle tecavüz ettiğini ve tekrar ... Evleri B Blok önüne döndüklerini, ardından hemen karşıda bulunan ... İnşaat’ın şantiyesinde bulunan barakaya girdiklerini, ...’un önce kömür sobasını yaktığını ve devamında çekyat üzerinde kendisiyle anal yoldan ilişkiye girdiğini, akabinde ...’un ... Evleri B Blok’u gösterip "Seni evime götüreyim. Geceyi evimde geçir." diyerek kendisini götürdüğünü, iki veya üçüncü katta bulunan evin zilini çaldıktan sonra "Sen üst kata çık. Ben seni çağıracağım." dediğini, üst kata çıkıp iki saat kadar bekledikten sonra ...’un çağırmaması nedeniyle oradan ayrılmak zorunda kaldığını ifade ettiği,
    26.01.2008 tarihinde kolluk görevlilerince düzenlenen teşhis tutanağına göre mağdurenin, elinde "6" yazılı kağıdı tutan kişinin sanık ... olduğunu, ilk gün evden kaçtıktan sonra Yıldızkent civarında yaya olarak dolaşırken ...’un ön yolcu koltuğunda oturduğu Fiat Doblo marka bir ticari aracın, yanına geldiğini, "Gideceğiniz yere kadar bırakabilir miyim?" dediğini, yaklaşık 2 saat kadar araçla dolaştıklarını, samimi olduğunu düşündüğü için ...’a başından geçen olayları anlattığını, ...’un "Seninle biraz yalnız dolaşalım." dediğini ve araçtan ... Evleri önünde indiklerini, ...’un kapalı otoparktan gri renkli, Avrupa markalı lüks bir otomobil çıkardığını, araca binip bir müddet şehir merkezinde dolaştıklarını, ...’a, kendisine ait olan telefonu satacağını söylediğinde ...’un "Ver. Ben satayım." diyerek telefonu aldığını ve aracın torpido gözüne koyduğunu, bira aldıktan sonra Dedeman otelin yanında boş ve tenha bir yerde bira içtiklerini, sonra havaalanı yolundaki stadın ilerisinde bulunan ormanlık alana gittiklerini, aracı park edip kendisinin oturduğu sağ ön yolcu koltuğunu geriye yatıran ...’un, üzerine çıktığını, saldırıp öpmeye başladığını, karşı koymak istediğinde "Karşı koyarsan polisi ararım. Seni arıyorlar. Gelir yakalar, seni hapse atar ve annene verirler." dediğini, araçtan kaçmaya teşebbüs ettiğini, ...’un sert bir şekilde kendisini tutarak çektiğini, üzerine çullanıp kot pantolonunu zorla çıkardığını, iç çamaşırını parçaladığını anlattığı,
    01.02.2008 tarihinde Cumhuriyet savcısı nezaretinde kolluk görevlilerince düzenlenen yer gösterme tutanağına göre; mağdurenin, yeni havaalanı kavşağına yaklaşık 800-900 metre mesafede ve solda bulunan Atatürk Üniversitesine ait ağaçlandırma alanı içerisindeki çamlık alanda ve ... içerisinde sanık ...’un, kendisiyle zorla ilişkiye girdiğini, ...’la ilgili olarak anlattığı olayların gerçek olduğunu, ... Sitesi B Blok karşısındaki inşaatta yer alan barakaya gidildiğinde; ...’un, barakada da kendisiyle zorla ilişkide bulunduğunu, ...’la ilgili anlattığı tüm olayların gerçek olduğunu belirttiği,
    12.03.2012 tarihinde müştekiler ... ve ... tarafından ... Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan dilekçede; mağdurenin aralık ayındaki olaylardan önce de zaman zaman evden kaçtığını, erkek arkadaşlarıyla birlikte olup 3-5 gün sonra eve döndüğünü, arkadaşlarının isimlerini hiçbir şekilde vermediğini, mağdureyi çok sorumsuz, rahat ve serbest bir şekilde yetiştirmeleri nedeniyle mağdurenin çok inatçı olduğunu, mağdurenin aralık ayında da evden kaçtığını, Yıldızkent semtinde bir arkadaşını ararken sanık ...'la tesadüfen tanıştığını, ...’a "Beni gezdir. Arkadaş olalım." dediğini, ...’un mağdurenin rahat tavırlarından şüphelenerek 155 polis imdat hattını aradığını ve mağdurenin eşkâlini verip evden kaçtığını söylediğini, mağdurenin bunun üzerine oradan kaçıp birçok insanla birlikte olduğunu, mağdurenin yaptıklarını örtbas etmek için birlikte olduğu insanların kendisine zorla sahip oldukları yönünde beyanda bulunduğunu, ...’un adını da 155 çağrı merkezini araması nedeniyle bildirdiğini, daha sonra mağdurenin, ...’un hiçbir suçu olmadığını ve vicdanen çok rahatsız olduğunu söylediğini ve kendilerinden savcılığa müracaat ederek ifadesinin tekrar alınmasını istemesi nedeniyle savcılığa bu dilekçeyi verdiklerini belirttikleri,
    02.03.2012 tarihinde istinabe olunan Mahkemede alınan kaydın 6. dakikasının 5. saniyesi ile 20. saniyesi arasındaki görüntülerin incelenmesinde; mağdurenin artık kimseden şikâyetçi olmak istemediğini, bu konuların kapanmasını istediğini belirttiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Mağdure 23.01.2008 tarihinde Kollukta; annesinin hayat kadını olarak çalıştığını, annesinin müşterileri eve getirdiği zamanlarda üzerine oda kapısını kilitlediğini ve dışarı çıkmasına izin vermediğini, kendisini yalnız olarak hiçbir yere göndermediğini, bu durumdan sıkıldığı zamanlarda evden kaçarak kısa süreliğine dolaştığını, son olarak 40-45 gün önce sıkıldığı bir zamanda evden çıktığını, bir taksiye binerek Yıldızkent semtine gittiğini, bir müddet yaya olarak dolaştığını, bir sokakta yanına içinde iki kişinin bulunduğu ticari bir taksinin yaklaştığını, ön sağ koltukta oturan sanık ...’un "Gideceğiniz yere kadar bırakabilir miyim?" dediğini, kendisinin de kabul ettiğini, araçla 1,5-2 saat kadar dolaştıklarını, onları samimi gördüğü için başından geçen olayları anlattığını, ...’un "Seninle biraz yalnız dolaşalım." dediğini ve araçtan indiklerini, sitenin garajından ...'un gri renkli, lüks bir Avrupa marka aracı çıkardığını, araçla bir müddet şehir merkezinde dolaştıklarını, ...’a cep telefonunu satmak istediğini söylediğini, ...’un "Ver. Ben satayım." dedikten sonra telefonu alıp aracın torpido gözüne koyduğunu, tekel bayisinden bira aldığını, Dedeman Otelin yanında boş ve tenha bir yere gittiklerini, ... içerisinde bira içtiklerini, ardından ... Stadını geçtikten sonra sağda yer alan ormanlık alana gittiklerini, ...’un aracı park ettiğini, kendisinin oturduğu koltuğu arkaya doğru yatırdığını ve üzerine çullandığını, saldırıp öpmeye başladığını, karşı koymak istediğinde başarılı olamadığını, "Karşı koyarsan polisi ararım. Seni arıyorlar. Gelir yakalar, seni hapse atarlar ve annene verirler." dediğini, araçtan kaçmaya teşebbüs ettiğini ancak sanığın, kolundan sert bir şekilde çektiğini, tekrar üzerine çullanıp zorla kot pantolonunu çıkardığını, iç çamaşırını parçaladığını, cinsel organını çıkarıp ağzına almasını söylediğini, korktuğu için ...’un dediğini yaptığını, dışarı boşalan sanığın, parmağını vajinasına soktuğunu, bir müddet o şekilde tacizde bulunduğunu, sonra kendisini sırt üstü yatırdığını, makat deliğini tükürüğü ile ıslattıktan sonra cinsel organını makat deliğine tamamen soktuğunu ve içine boşaldığını, üzerini giydikten sonra fırsatını bulup araçtan çıktığını ve koşmaya başladığını, sanığın peşinden koşarak kendisini yakaladığını ve zorla araca bindirdiğini, sanığın aracı garajından çıkardığı sitenin karşısındaki inşaat alanında bulunan barakaya gittiklerini, içeride ahşap bir kanepe, soba, işçi eşyaları olduğunu, ...’un kömür sobasını yaktığını ve tekrar kendisiyle ilişkiye girmek istediğini, ...’a yine aynı şekilde karşı koyduğunu, ...’un, kendisini aynı şekilde tehdit ederek kolundan tutup tahta kanepe üzerine uzattığını, zorla pantolonunu çıkardığını, makat deliğini tükürüğüyle ıslatarak cinsel organını tamamen sokmak suretiyle anal yoldan ilişkiye girdiğini ve üzerine boşaldığını, ardından ...’un oturduğu sitenin 2 veya 3. katına çıktıklarını, ...'un soldaki dairenin ziline basıp "Sen üst kata çık. Ben eşim ile konuşup seni çağıracağım." dediğini, ...’un söylediği şekilde üst kata çıkıp yaklaşık 2 saat beklediğini, kendisini çağırmaması nedeniyle dışarı çıktığını, yakınlarda olan bir apartmanın en üst katına çıkarak kalorifer peteğinin yanında geceyi geçirdiğini,
    24.01.2008 tarihinde Kollukta; sanık ...’un, kendisini arabayla götürdüğü eski havaalanı yolu üzerindeki çamlık alanda ilişkiye girmek istemesi üzerine karşı çıktığını, ...’un "Polisi arar, seni teslim ederim. Onlar da seni arandığın için ailene teslim ederler." dediğini, annesinden korktuğu ve polisin, kendisini yakalaması durumunda annesine teslim edileceğini düşündüğü için ...’un isteklerini yerine getirmek zorunda kaldığını, ...'un, zorla pantolonunu çıkardıktan sonra iç çamaşırını da çıkarmak istediğini, karşı koyması üzerine iç çamaşırını yırtığını, önce cinsel organını ağzıyla yaladığını, sonra parmağını cinsel organına sokup taciz ettiğini, ardından yine zorla sırt üstü çevirip tükürüğüyle ıslatmak suretiyle anal yoldan ilişkiye girerek içine boşaldığını, ilişki sonrasında ...’un yırtarak çıkardığı çamaşırı kullanıp temizlendiğini ve çamaşırı dışarı attığını, ardından inşaat şantiyesindeki barakaya götürerek ahşaptan yapılmış kanepe üzerinde zorla kendisiyle sevişmek istediğini, kafasını duvara vurduktan sonra saçından tutup zorla kanepenin üzerine kendisini yatırdığını, pantolonunu çıkarıp anal yoldan cinsel ilişkiye girdiğini, kendisine "Seninle evlenip karıma kuma yapacağım." dediğini,
    27.01.2008 tarihinde Savcılıkta; üzerinde bulunan telefonu sanık ...’un para vermeden aldığını, ...’un telefonla polisi aradığını, "Yanımda bir kız var. Gelin alın. Evden kaçmış." dedikten sonra telefonu kapattığını, kendisini şehir dışına götürdüğünü ancak havaalanı yolu mu yoksa dağ yolu mu olduğunu fark etmediğini, orada kendisiyle cinsel ilişkiye girmek istediğini, bağırıp istemediğini söylediğinde ise ...’un "İstediğin kadar bağır. Seni kimse duymaz." dediğini, pantolonunun fermuarını açarak pantolonunu sıyırıp parmağını vajinasına soktuğunu, "Bakayım kız mısın? Kadın mısın?" dediğini, arabanın içinde hem önden hem arkadan olacak şekilde birden fazla kez kendisiyle cinsel ilişkide bulunduğunu,
    31.01.2008 tarihinde Savcılıkta; sanık ...'la ilgili olarak anlattıklarının tamamen gerçek olduğunu, ...’un, kendisiyle isteği dışında zorla ve tehditle cinsel ilişkiye girdiğini, penisini ağzına ve anüsüne zorla pek çok kez sokup çıkardığını, zorla ve tehditle vajinasına parmağını soktuğunu,
    17.10.2008 tarihinde Savcılıkta; yaklaşık 7-8 ay önce yolda yürürken ...’un kendisini arabasına aldığını, rızasıyla araca bindiğini, araçta bulunan diğer şahsın daha sonra araçtan indiğini, ...’un yolda 7-8 tane bira alıp ormanlık bir alana kendisini götürdüğünü, biralardan bir tanesini kendisinin, kalanını ise ...’un içtiğini, aracın içinde kendisine cinsel amaçlı saldırması üzerine araçtan inerek kaçtığını ancak ...’un, kendisini yakaladığını ve zorla araca bindirerek cinsel ilişkiye girdiğini, olaydan sonra ayrılmak istediğini ancak ...’un zorla Yıldızkent’te bulunan şantiye kulübesine götürdüğünü, orada kendisiyle evleneceğini söylediğini, ardından eşinin bulunduğu apartmanın üçüncü katına çıkardığını, kendisini orada bırakıp eşinin yanına gittiğini, ...'un uzun süre gelmemesi üzerine binadan ayrıldığını,
    24.09.2009 tarihinde Savcılıkta; sanık ...’un da aralarında bulunduğu adını daha önceki ifadelerinde verdiği kişilerin istemediği hâlde polise teslim etmekle, zarar vermekle ve hatta öldürmekle tehdit ederek kendisiyle ilişkiye girdiklerini,
    29.12.2010 tarihinde istinabe olunan Mahkemede; ilk önce sanık ...’un, kendisiyle zorla birlikte olduğunu,
    Müşteki ... 22.01.2008 tarihinde Kollukta; mağdurenin 2007 yılının Aralık ayının ikinci günü evden kaçtığını, onu aradığını ancak bulamadığını, eve döneceğini düşünerek polise haber vermediğini, bir ay geçtikten sonra polise müracaat ettiğini, daha sonra ...’da bulunan eski eşinin telefonla arayarak mağdureyi ...’da bulduğunu söylediğini, ...’ya gidip birkaç gün orada kaldıklarını ve ...’a döndüklerini, 21.01.2008 tarihinde ...’da eşyalarını ...’ya gitmek üzere topladıklarını, mağdurenin, arkadaşlarına "...’dan ...’a tekrar kaçacağım." dediğini öğrendiğini, bunu mağdurenin babası müşteki ...’e anlatınca ...'in mağdureyi sıkıştırdığını, mağdurenin de başından geçenleri anlattığını,
    27.01.2011 tarihinde Mahkemede; şikâyetçi olduğunu,
    Müşteki ... 22.01.2008 tarihinde Kollukta; 04.12.2007 tarihinde cezaevinden çıktığında eski eşi müşteki Fidan’ı telefonla arayıp mağdureyi sorduğunu, Fidan’ın mağdurenin evden kaçtığını söylediğini, araştırmaları sonucunda mağdureyi ...’da bulduğunu, ertesi gün Fidan’ın da ...’ya geldiğini, mağdurenin Fidan’a "Anne ben özgür olmak istiyorum. Bana karışmayın." dediğini, ...’a eşyaları toplamak için döndüklerinde mağdurenin tekrar kaçma planı yaptığını duyunca mağdureyi sıkıştırdığını, mağdurenin başından geçenleri anlattığını,
    Mahkemede; olayı gerçekleştirenlerin cezalandırılmasını istediğini, şikâyetçi olmadığını, davaya katılmak istemediğini, olayın kapatılmasını istediğini,
    Tanık ... 15.02.2008 tarihinde Savcılıkta; taksici olarak çalıştığını, sanık ...’u bu nedenle tanıdığını, 2007 yılının Aralık ayının son günleri olduğunu düşündüğü bir zamanda saat 16.00-16.30 sıralarında ...’un telefonla arayıp alışveriş yaptığını ve kendisini almasını söylediğini, ...’u Yıldızkent civarından aldığını, ...'un elinde çok fazla alışveriş poşeti bulunduğunu ve açıkça görülür ve anlaşılır bir şekilde alkollü olduğunu, ...’u evinin önüne götürdüğünü, ... içerisinde bir süre sohbet ettiklerini, yaklaşık 10-15 dakika sonra mağdurenin taksinin yanına geldiğini ve açık olan camdan adres aradığını söyleyip kendisinden yardımcı olmasını istediğini, mağdureye evin adını söylemesi hâlinde yardımcı olabileceğini anlattığını ancak mağdurenin evin adını bilmediğini ifade ettiğini, o sırada ...’un mağdureyi araçla dolaştırdıkları takdirde evi tanıyabileceğini belirttiğini, mağdurenin de bu teklifi kabul ettiğini, mağdure araca bindikten sonra Yıldızkent’te dolaşmaya başladıklarını, bir süre dolaşmalarına rağmen mağdurenin kendilerine hiçbir ev göstermediğini, mağdurenin bu durumundan şüphelendiklerini, bunun üzerine mağdurenin doğruyu anlatacağını söyleyip belirtip evden kaçtığını, birkaç gündür apartmanlarda yattığını belirttiğini ancak kendisinin mağdurenin makyajına ve giyimine bakıp apartmanda yatmış bir kişi gibi görünmediğini, bu nedenle ona inanmadığını dile getirdiğini, bunun üzerine mağdurenin "Bana karışma." diyerek kendisini azarladığını ve ...’la konuşmaya başladığını, akabinde mağdureden araçtan inmesini ve başlarını belaya sokmamasını istediğini, o sırada mağdurenin ...’a gidecek yeri olmadığını ve kendisini sokağa bırakmamasını söylediğini, başını belaya sokmamak için aracı ...'un evinin önüne götürdüğünü ve orada mağdureden araçtan inmesini istediğini, mağdurenin araçtan inmek istememesi üzerine ...’un 155 polis imdat hattını arayacağını söylediğini, bu şekilde mağdurenin araçtan indiğini ve yürüyerek hızlıca oradan uzaklaştığını, ardından ...’a "Böyle insanlarla muhatap olup başımızı derde sokma." diyerek tepki gösterdiğini, ...’un malzemelerini ve ...’u araçtan indirip oradan uzaklaştığını, kendisi oradayken ... ve mağdurenin ayrı olduklarını, ...’un garajdan ... çıkarıp mağdureyi bindirmediğini, bu olaydan sonra birkaç kez mağdureyi farklı kişilerle gezerken gördüğünü ancak konuşmadığını,
    Tanık ... 23.01.2008 tarihinde Kollukta; mağdurenin annesini tanıdığını, 21.01.2008 tarihinde mağdure, annesi, babası ve bir tanıdıklarıyla aynı evde kaldıklarını, sabah mağdureye 40 gün boyunca neler yaptığını sorduğunu, mağdurenin ilk kaçtığı gün ne yapacağını bilmediğini, ... otobüsüne binip biraz gezdikten sonra Yıdızkent’te indiğini, marketi olan sanık ...'la karşılaştığını, ...’un, kendisini lüks bir arabaya bindirdiğini, çevreyolu civarında bir yere götürdüğünü, arabayı uygun bir yere park edip soyunmasını istediğini, ...’a bakire olduğunu söylediğini, ...’un "Kız mısın, değil misin şimdi anlarız." diyerek iç çamaşırını şiddetli bir şekilde çekip yırttığını, cinsel organına parmağını soktuğunu, daha sonra "Sen kızsın." diyerek zorla kendisiyle seviştiğini ve ters çevirerek anal yoldan ilişkiye girdiğini anlattığını, ardından tanıştığı kişilerin de kendisiyle anal yoldan ilişkiye girdiklerini söylediğini,
    Tanık ... 19.02.2008 tarihinde Savcılıkta; mağdurenin annesi tanık Fidan’ın isteği üzerine yaklaşık 40-45 gündür kayıp olduğu söylenilen mağdureyi araştırdığını, birkaç arkadaşına sorduğunu, mağdurenin ..., Yenişehir, Yıldızkent, Mahallebaşı ve Kayakyolu semtlerinde farklı erkeklerle para karşılığında rızası dahilinde birlikte olduğunu, özellikle inceleme dışı sanık Hikmet’in evinde bulunduğunu, hiçbir zorlama olmaksızın evden kaçtığını, birlikte olduğu kişilerden annesine ve evine götürmek isteyenlere karşı çıktığını, onları tehdit ettiğini ve kesinlikle eve gitmek istemediğini söylediğini öğrendiğini,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanık ... Özdemir 27.01.2008 tarihinde Kollukta ve tutuklanması istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; babasına ait gri renkli Ford Focus marka aracı zaman zaman kullandığını, yaklaşık 40-45 gün önce ticari taksi şoförü tanık...’ı telefonla aradığını ve kendisini almasını istediğini, ardından iki bira alıp taksiyle dolaşırken biralarını içtiğini, Telekom yakınlarında bir yerde tuvalet ihtiyacını gidermek için indiğini, taksiye tekrar bineceği sırada arka sağ kapıyı mağdurenin açtığını gördüğünü, mağdurenin "Beni yukarı kadar bırakabilir misiniz?" demesi üzerine kabul ederek onu araca aldıklarını, mağdurenin gideceği yeri söylemeyerek kendilerini ... içerisinde bir müddet dolaştırdığını, mağdurenin, kendisini ... olarak tanıttığını, annesinin hayat kadını olduğunu, dostunun bulunduğunu, kimliğini annesinin dostunun elinden aldığını ve kendisine baskı yaptıklarını, o nedenle evden kaçtığını anlattığını, mağdureye onu polise götürüp teslim etme teklifinde bulunduklarını ancak mağdurenin bağırarak "Beni polise teslim etmeyin." dediğini, ardından elinde bulunan kırmızı renkli telefonu satacağını söylediğini, mağdureye alacağı paranın ona yetmeyeceğini söylediklerini, mağdurenin ise 100-150 TL karşılığında satacağını belirttiğini, mağdureye 125 TL teklif ettiğini, ... yerine giderek telefonu kendisine rızasıyla sattığına dair tutanak karşılığında satın alacağını söylediğini, mağdurenin de kabul ettiğini, şantiye binasının önüne gittiklerinde...’ı bir müşterisinin aradığını ve...’ın bulundukları yerden ayrıldığını, kendisinin ise hem tuvalet ihtiyacını gidermek hem de barakadaki suyun donmasını önlemek için suyu açmak amacıyla barakaya girdiğini ve mağdureyi de içeri davet ettiğini, mağdureye yaptıklarını tasvip etmediğini söyleyerek onu eşi ve kız kardeşleriyle tanıştırmayı teklif ettiğini ve onlarla dertleşmesini mağdureye tavsiye ettiğini, mağdurenin ise kabul etmediğini, görenlerin yanlış anlamaması için mağdureyi barakadan çıkardığını, tekrar suyu açmak için içeri girdiğini, dışarı çıktığında ise mağdurenin orada olmadığını gördüğünü, yakınlardaki spor kompleksine doğru koştuğunu, mağdurenin oradan yürüyerek uzaklaştığını, mağdurenin yanına gidip müdahale etmek istediğini ancak mağdurenin bağırıp kendisini rezil edeceği düşüncesiyle gitmekten vazgeçtiğini, evin altında bulunan garaja giderek 155 polis imdat hattını aradığını ve mağdurenin eşkâlini verdiğini ve mağdurenin telefonunun da kendisinde olduğunu belirttiğini, telefondan mağdurenin ailesine ulaşmak için numara aradığını ancak bulamadığını, telefon bataryası üzerinde yazılı olan ... yerine ulaşarak durumu anlattığını ve numarasını bıraktığını, ailesinin istemesi hâlinde telefonu iade edeceğini söylediğini, 15 gün sonra müşteki Fidan’ın telefonla aradığını, mağdureyi polise teslim etmeme sebebini sorduğunu, Fidan’a, polise teslim etmeyi mağdureye teklif ettiğini ancak mağdurenin kabul etmediğini, mağdure ayrılınca durumu 155 polis imdat hattına bildirdiğini söylediğini,
    Mahkemede; mağdureyle cinsel ilişkiye girmediğini, sevişmediğini,
    Savunmuştur.
    TCK’nın "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" başlıklı 109. maddesi;
    "(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
    (2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
    (3) Bu suçun;
    a) Silahla,
    b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
    c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
    d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
    e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
    f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
    İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat arttırılır.
    (4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
    (5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
    (6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır." şeklinde düzenlenmiş iken,
    14.07.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7331 sayılı Kanun'un 9. maddesi ile;
    "1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
    (2) ...
    (3)...
    (3) …
    e) Üstsoy, altsoy veya eşe ya da boşandığı eşe karşı,
    İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır.
    (4)…
    (5)…
    (6)…",
    Hâlini almıştır.
    Çocukların cinsel istismarı suçu, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 103. maddesinde;
    "(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
    a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
    b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
    Anlaşılır.
    (2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
    (3) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, ... hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
    (6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, on beş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
    (7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur." şeklinde düzenlenmiş iken,
    28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 59. maddesi ile;
    "(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
    a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
    b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.
    (2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
    (3) Suçun;
    a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
    b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
    c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
    d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya ... hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
    e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
    (6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.",
    02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 13. maddesi ile de;
    "Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz.
    Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
    a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
    b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.
    (2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.
    (3) Suçun;
    a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
    b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
    c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
    d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya ... hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
    e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
    işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    (5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
    (6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur."
    Hâlini almıştır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Mağdure 23.01.2008, 24.01.2008 tarihinde Kollukta; Yıldızkent semtine gittiğini, bir müddet yaya olarak dolaştığını, bir sokakta yanına içinde iki kişinin bulunduğu ticari bir taksinin yaklaştığını, ön sağ koltukta oturan sanık ...’un "Gideceğiniz yere kadar bırakabilir miyim?" dediğini, kendisinin de bu teklifi kabul ettiğini, araçla 1,5-2 saat kadar dolaştıklarını, onları samimi gördüğü için başından geçen olayları anlattığını, ...’un "Seninle biraz yalnız dolaşalım." dediğini ve araçtan indiklerini, ... sitesinin garajından sanığın gri renkli, lüks Avrupa marka bir aracı çıkardığını, araçla bir müddet şehir merkezinde dolaştıklarını, ...’a cep telefonunu satmak istediğini söylediğini, ...’un "Ver. Ben satayım." dedikten sonra telefonu alıp aracın torpido gözüne koyduğunu, tekel bayisinden bira aldığını, Dedeman Otelin yanında boş ve tenha bir yere gittiklerini, ... içerisinde bira içtiklerini, ardından ... Stadını geçtikten sonra sağda bulunan ormanlık alana gittiklerini, ...’un aracı park ettiğini, kendisinin oturduğu koltuğu arkaya doğru yatırdığını ve üzerine çullandığını, saldırıp öpmeye başladığını, karşı koymak istediğinde başarılı olamadığını, "Karşı koyarsan polisi ararım. Seni arıyorlar. Gelir yakalar, seni hapse atarlar ve annene verirler." dediğini, araçtan kaçmaya teşebbüs ettiğini ancak sanığın, kolundan sert bir şekilde çektiğini, tekrar üzerine çullanıp zorla kot pantolonunu çıkardığını, iç çamaşırını parçaladığını, cinsel organını çıkarıp ağzına almasını söylediğini, korktuğu için ...’un dediğini yaptığını, dışarı boşalan sanığın, parmağını vajinasına soktuğunu, bir müddet o şekilde tacizde bulunduğunu, sonra kendisini sırt üstü yatırdığını, makat deliğini tükürüğü ile ıslattıktan sonra cinsel organını makat deliğine tamamen soktuğunu ve içine boşaldığını, üzerini giydikten sonra fırsatını bulup araçtan çıktığını ve koşmaya başladığını, sanığın, peşinden koşarak kendisini yakaladığını ve zorla araca bindirdiğini, inşaat alanında bulunan barakaya gittiklerini, içeride ahşap bir kanepe, soba, işçi eşyaları olduğunu, ...’un kömür sobasını yaktığını ve tekrar kendisiyle ilişkiye girmek istediğini, ...’a yine aynı şekilde karşı koyduğunu, ...’un, kendisini aynı şekilde tehdit ederek kolundan tutup tahta kanepe üzerine uzattığını, zorla pantolonunu çıkardığını, makat deliğini tükürüğüyle ıslatarak cinsel organını tamamen sokmak suretiyle anal yoldan ilişkiye girdiğini ve üzerine boşaldığını, ardından ...’un oturduğu sitenin 2 veya 3. katına çıktıklarını, ...'un soldaki dairenin ziline basıp "Sen üst kata çık. Ben eşimle konuşup seni çağıracağım." dediğini, ...’un söylediği şekilde üst kata çıkıp yaklaşık 2 saat beklediğini, kendisini çağırmaması nedeniyle dışarı çıktığını, 27.01.2008 tarihinde Savcılıkta; üzerinde bulunan telefonu sanık ...’un para vermeden aldığını, ...’un telefonla polisi aradığını, "Yanımda bir kız var. Gelin alın. Evden kaçmış." dedikten sonra telefonu kapattığını, kendisini şehir dışına götürdüğünü ancak havaalanı yolu mu yoksa dağ yolu mu olduğunu fark etmediğini, orada kendisiyle cinsel ilişkiye girmek istediğini, bağırıp istemediğini söylediğinde ise ...’un "İstediğin kadar bağır. Seni kimse duymaz." dediğini, pantolonunun fermuarını açarak pantolonunu sıyırıp parmağını vajinasına soktuğunu, "Bakayım kız mısın? Kadın mısın?" dediğini, arabanın içinde hem önden hem arkadan olacak şekilde birden fazla kendisiyle cinsel ilişkide bulunduğunu, 31.01.2008 tarihinde Savcılıkta; sanık ...'la ilgili olarak anlattıklarının tamamen gerçek olduğunu, ...’un, kendisiyle isteği dışında zorla ve tehditle cinsel ilişkiye girdiğini, penisini ağzına ve anüsüne zorla pek çok kez sokup çıkardığını, zorla ve tehditle vajinasına parmağını soktuğunu, 17.10.2008 tarihinde Savcılıkta; yaklaşık 7-8 ay önce yolda yürürken ...’un kendisini arabasına aldığını, rızasıyla araca bindiğini, araçta bulunan diğer şahsın daha sonra araçtan indiğini, ...’un yolda 7-8 tane bira alıp ormanlık bir alana götürdüğünü, biralardan bir tanesini kendisinin, kalanını ise ...’un içtiğini, aracın içinde kendisine cinsel amaçlı saldırması üzerine araçtan inerek kaçtığını ancak ...’un, kendisini yakaladığını ve zorla araca bindirerek cinsel ilişkiye girdiğini, olaydan sonra ayrılmak istediğini ancak ...’un, kendisini zorla Yıldızkent’te bulunan şantiye kulübesine götürdüğünü, orada kendisiyle evleneceğini söylediğini, ardından eşinin bulunduğu apartmanın üçüncü katına çıkardığını, kendisini bırakıp eşinin yanına gittiğini, uzun süre gelmemesi nedeniyle oradan ayrıldığını, 24.09.2009 tarihinde Savcılıkta; sanık ...’un da aralarında bulunduğu adını daha önceki ifadelerinde verdiği kişilerin istemediği hâlde polise teslim etmekle, zarar vermekle ve hatta öldürmekle tehdit ederek kendisiyle ilişkiye girdiklerini, 29.12.2010 tarihinde istinabe olunan Mahkemede; ilk önce sanık ...’un kendisiyle zorla birlikte olduğunu iddia ettiği, sanığın 27.01.2008 tarihinde Kollukta ve tutuklanması istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; babasına ait gri renkli Ford Focus marka aracı zaman zaman kullandığını, yaklaşık 40-45 gün önce ticari taksi şoförü tanık...’ı telefonla aradığını ve kendisini bulunduğu yerden almasını istediğini, ardından iki bira alıp taksiyle dolaşırken biralarını içtiğini, Telekom yakınlarında bir yerde tuvalet ihtiyacını gidermek için indiğini, taksiye tekrar bineceği sırada arka sağ kapıyı mağdurenin açtığını gördüğünü, mağdurenin "Beni yukarı kadar bırakabilir misiniz?" demesi üzerine kabul ederek onu araca aldıklarını, mağdurenin gideceği yeri söylemeyerek kendilerini ... içerisinde bir müddet dolaştırdığını, mağdurenin ailesiyle ilgili özel şeyleri ve evden kaçtığını anlattığını, mağdureye onu polise götürüp teslim etme teklifinde bulunduklarını ancak mağdurenin bağırarak "Beni polise teslim etmeyin." dediğini, ardından elinde bulunan kırmızı renkli telefonu satacağını söylediğini, mağdureye alacağı paranın ona yetmeyeceğini söylediklerini, mağdurenin ise 100-150 TL karşılığında satacağını belirttiğini, mağdureye 125 TL teklif ettiğini, ... yerine giderek telefonu kendisine rızasıyla sattığına dair tutanak imzalaması karşılığında satın alacağını söylediğini, mağdurenin de kabul ettiğini, şantiye binasının önüne gittiklerinde...’ı bir müşterisinin aradığını ve...’ın yanlarından ayrıldığını, kendisinin ise hem tuvalet ihtiyacını gidermek hem de barakadaki suyun donmasını önlemek için suyu açmak amacıyla barakaya girdiğini ve mağdureyi de davet ettiğini, mağdureye yaptıklarını tasvip etmediğini söyleyerek onu eşi ve kız kardeşleriyle tanıştırmayı teklif ettiğini ve onlarla dertleşmesini mağdureye tavsiye ettiğini, mağdurenin kabul etmediğini, görenlerin yanlış anlamaması için mağdureyi barakadan çıkardığını, tekrar suyu açmak için içeri girdiğini, dışarı çıktığında ise mağdurenin orada olmadığını gördüğünü, yakınlardaki spor kompleksine doğru koştuğunu, mağdurenin oradan yürüyerek uzaklaştığını, evin altında bulunan garaja giderek 155 polis imdat hattını aradığını, mağdurenin eşkâlini verdiğini ve mağdurenin telefonunun da kendisinde olduğunu belirttiğini, Mahkemede; mağdureyle cinsel ilişkiye girmediğini, sevişmediğini savunduğu olayda;
    Tanık...’ın, mağdureyi araçtan indirdikten sonra mağdurenin uzaklaştığını, kendisinin ise mağdure gibi insanlarla muhatap olup başlarını derde soktuğunu söyleyerek sanığa kızdığını beyan etmesine karşın sanığın,...’ı bir müşterisinin aradığını, bunun üzerine kendisi ve mağdurenin araçtan indiğini,...’ın ise oradan ayrıldığını, mağdureyle birlikte barakaya girdiklerini söyleyerek aynı olayın sona erme biçimine yönelik farklı beyanlarda bulunmaları, sanığın kullandığını belirttiği telefon numarasından tanık...’ı 14.37’de araması ve 16.07’de mesaj göndermesine rağmen 155 polis imdat hattını saat 22.39’da arayıp mağdurenin uzaklaştığını belirtmesi karşısında sanığın savunmasında anlattığı olayların gerçekleşeceği muhtemel zaman dilimi ile somut olaydaki yaklaşık 7 saat süren zaman dilimi arasında kayda değer bir fark olması, sanık ve tanık...’ın beyanlarına göre sanığın arada bir kullandığını belirttiği babasına ait aracı görmeyen mağdurenin sanığın kullandığı aracın rengine ilişkin bilgisinin olmasının hayatın olağan akışına uygunluk göstermemesi, 03.12.2007 tarihli 155 polis imdat kayıtlarında sanığın babası adına kayıtlı numaradan kırmızı renkli bir telefon bulduğunu ihbar etmesine rağmen sanığın savunmasında söz konusu telefonu mağdureden satın aldığını belirterek çelişki meydana getirmesi, sanık tarafından kullanıldığı anlaşılan 5xx 6xx 1x 6x numaralı telefondan alınan sinyal bilgilerinin mağdurenin olayın gerçekleştiğini iddia ettiği yerlerde bulunan baz istasyonlarıyla eşleşmesi, mağdurenin farklı tarihlerde verdiği beyanlarda sanığın, kendisine yönelik eylemlerini istikrarlı ve tutarlı bir şekilde ifade etmesi ve bu hususların olay örgüsü yönünden mantıklı bir bütün arz ederek çelişki oluşturmaması, her ne kadar 28.01.2007 tarihli adli raporda mağdurenin bakire olduğu belirtilmiş ise de mağdurenin soruşturma aşamasındaki beyanlarında sanığın, parmağını vajinasına soktuğunu ifade etmesinin mağdurenin bekaretinin mutlak surette bozulması sonucunu doğurmayabileceğinin mümkün olması ve mağdurenin anne ve babasının 12.03.2012 tarihinde sunmuş oldukları dilekçede mağdurenin sanığa iftira attığı yönündeki iddianın dosyada mevcut delillerle örtüşmemesinin yanı sıra görgüye dayalı bir bilgi olmaması, mağdure ve sanık arasında mağdurenin sanığa iftira atmasını gerektirecek bir husumet bulunmaması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın mağdureye yönelik çocuğun cinsel istismarı eylemi ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun sabit olduğu kabul edilmelidir.
    SONUÇ:
    1- Suça sürüklenen çocuk ... hakkında ... 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.09.2015 tarihli ve 86-256 sayılı kararın yeni hüküm niteliğinde OLDUĞUNA,
    2- Sanık ... hakkında ... 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.09.2015 tarihli ve 86-256 sayılı direnme kararına konu hükümlerin sanığa atılı çocuğun cinsel istismarı eylemi ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu sabit olduğundan İSABETLİ OLDUĞUNA,
    3- Ön sorun yönünden ulaşılan sonuç karşısında temyiz incelemesi için, uyuşmazlık konusunda ulaşılan sonuç karşısında ise uygulamanın denetlenmesi için dosyanın, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararı uyarınca Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 01.07.2021 tarihinden geçerli olarak kapatılmasına ve tüm işlerin Yargıtay 9. Ceza Dairesine devredilmesine karar verildiğinden, Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 20.09.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara