Esas No: 2020/326
Karar No: 2022/565
Karar Tarihi: 20.09.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/326 Esas 2022/565 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2020/326 E. , 2022/565 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 20. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda ... (Kapatılan) 12. Sulh Ceza Mahkemesince 05.09.2012 tarih ve 284-1829 sayı ile sanık ... hakkında TCK'nın 191/2-3-4 ve 5. maddeleri uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiş, söz konusu karar itiraz edilmeksizin 15.01.2013 tarihinde kesinleşmiştir.
... Cumhuriyet Başsavcılığınca, sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığının bildirilmesi üzerine, dosyayı tekrar ele alıp yargılamaya devam eden ... 45. Asliye Ceza Mahkemesince 25.09.2014 tarih ve 1144-694 sayı ile; sanığın TCK'nın 191/1, 62, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye karar verilmiştir.
Hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesince 24.12.2019 tarih ve 6379-7494 sayı ile;
"Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen 'Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.' hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca 'davanın düşmesine' karar verilmesinde zorunluluk bulunduğundan; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin belirlenmesi için sanığın adli sicil kaydının, hakkında açılan davalara ilişkin UYAP çıktısının dosyaya konulması ve ayrıca Cumhuriyet Başsavcılığı ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğü kanalıyla araştırma yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde eksik araştırma ile hüküm kurulması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 29.01.2020 tarih ve 422315 sayı ile;
"...Yüksek Dairenin itiraza konu kararında da yer verdiği gibi; ‘Başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği Cumhuriyet başsavcılıklarından, denetimli serbestlik şube müdürlüklerinden araştırılmadan, UYAP üzerinden yapılan araştırma kayıtları da denetime olanak verecek şekilde dosya arasında bulundurulmayarak sadece duruşma zaptına yazılması ile yetinilip eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması,’ gerekçesi ile Yerel Mahkemenin mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar vermiştir. Halbuki UYAP kayıtları esastır ve bozmaya konu veriler, yani sanığın mahkûmiyete konu bu suçu diğer bir kullanma suçunun denetimi sırasında işleyip işlemediği, UYAP kayıtlarında yer almakta olup Yerel Mahkemenin yaptığı araştırmanın temyiz mahkemesince de yapılabilmesi mümkündür. Hatta fiziki dosya ile UYAP kayıtları arasında ihtilaf mevcut olması hâlinde UYAP kayıtlarının esas olacağı sabittir. Bu nedenlerle Yerel Mahkemenin mahkûmiyet hükmünün onanmasına karar verilmesi gerekirken bozulmasına dair karar usul ve yasalara aykırıdır." görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesince 30.06.2020 tarih ve 818-3571 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme; sanık ... hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
04.11.2010 tarihli olay tutanağına göre; 04.11.2010 tarihinde saat 17.00 sıralarında ... İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlar Büro Amirliğine müracaat eden ve müşteki sıfatıyla ifadesi alınan ...’ın; oğlu ... ...’ın eroin kullandığını, oğlunun, ... ve ... isimli arkadaşları ile birlikte eroin almak amacıyla 03.11.2010 tarihinde, saat 24.00 sıralarında hareket edecek yolcu otobüsü ile ...’dan ...’ya gideceğini, adı geçenlerin 04.11.2010 tarihinde saat 17.00 sıralarında otobüsle ...’ya geri döneceklerini beyan ettiği, konu hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi verildiğinde; ... Şehirlerarası Terminal İşletmesi girişinde, 04.11.2010 tarihinde saat 17.30’dan itibaren ...’dan ...’ya gelen yolcu otobüslerinde denetleme yapılması, ... ... ile ... ve ... isimli şahısların üzerlerinde ve yanlarında bulundurdukları eşyalarında arama yapılması talimatlarının alındığı, görevlilerce ... Cumhuriyet Başsavcılığının 04.11.2010 tarihli yazılı arama emrine istinaden, saat 17.45 sıralarında AŞTİ girişinde uygulama noktası oluşturulduğu, saat 18.00 sıralarında kontrol noktasına gelen ve “... isimli taşıma şirketine ait olan 0... plaka sayılı yolcu otobüsün durdurulduğu, ... içinde yapılan kimlik kontrolleri neticesinde otuz iki numaralı koltukta oturan şahsın inceleme dışı sanık ..., otuz üç numaralı koltukta oturan şahsın sanık ..., otuz dört numaralı koltukta oturan şahsın ise inceleme dışı sanık ... ... olduğunun tespit edildiği, araçtan indirilen ve konu hakkında bilgilendirilen adı geçenlere yazılı arama emrine istinaden üst aramalarının yapılacağının söylenmesi üzerine, sanık ile inceleme dışı sanıkların üzerlerinde uyuşturucu madde bulundurduklarını belirttikleri, ardından sırasıyla inceleme dışı sanık ...’ın eşofmanın sağ cebinden çıkardığı, bir kısmı kâğıda sarılı olan, bir kısmı ise poşet içerisinde bulunan ve toplam daralı ağırlığı 10,5 gram gelen suç konusu uyuşturucu maddeyi, sanık ...’un montunun sağ cebinden çıkardığı poşet içindeki, daralı ağırlığı 8,5 gram gelen suç konusu uyuşturucu maddeyi ve inceleme dışı sanık ...’un ceketinin sağ cebinden çıkardığı poşet içindeki, daralı ağırlığı 8,5 gram gelen suç konusu uyuşturucu maddeyi görevlilere teslim ettiği, söz konusu uyuşturucu maddeler muhafaza altına alındıktan sonra, yazılı arama emrine istinaden görevlilerce yapılan üst aramalarında sanık ile inceleme dışı sanık ...’ın üzerinde herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, ancak inceleme dışı sanık ...’un ceketinin iç cebinde daralı ağırlığı 0,5 gram gelen suç konusu uyuşturucu maddenin ele geçirildiği, gerçekleştirilen işlemler hakkında bilgilendirilen Cumhuriyet savcısının talimatı üzerine, sanık ve inceleme dışı sanıklar hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlem yapıldığı,
... Kriminal Polis Laboratuvarının 06.12.2010 tarihli raporuna göre; sanık ...’tan ele geçirilen krem renkli toz maddenin net 1,4 gram; inceleme dışı sanık ...’den ele geçirilen krem renkli toz maddenin net 0,6 gram; inceleme dışı sanık ... ...’dan ele geçirilen krem renkli toz maddenin ise net 1,7 gram eroin içerdiği,
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi vasıtasıyla sanığa ilişkin, bu kapsamda sistem üzerinde yer alan “CBSdeki”, “Ceza Mahkemelerindeki” ve “Denetimli Serbestlik” başlığı altındaki güncel (kesinleşmiş ve derdest) tüm dosyalara ve adli sicil kaydına göre;
a) UYAP sisteminde yer alan “CBSdeki”, “Ceza Mahkemelerindeki” ve “Denetimli Serbestlik” başlığı altındaki güncel bilgiler incelendiğinde; sanık hakkında itiraza konu suçtan önce, diğer bir ifadeyle 04.11.2010 tarihinden önce işlenmiş başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin olarak açılmış herhangi bir soruşturmanın, kamu davasının ve kesinleşip infazına başlanmış tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin bulunmadığı,
b) Adli sicil kaydında yer alan ... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.03.2022 tarihli ve 1500-269 sayılı ilamına konu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun, itiraza konu eylemden sonra 30.03.2016 tarihinde işlendiği, söz konusu bu suça ilişkin olarak ... Cumhuriyet Başsavcılığınca 21459-15982 sayılı ve 03.07.2017 tarihli iddianamenin düzenlendiği, yapılan yargılama sonucunda ... 4. Asliye Ceza Mahkemesince 06.12.2017 tarih ve 1467-1930 sayı ile sanığın TCK’nın 191/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve CMK’nın 231/5. maddesi gereğince mahkûmiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, söz konusu bu kararın itiraz edilmeksizin 31.01.2018 tarihinde kesinleştiği, sanığın deneme süresi içinde, 20.10.2019 tarihinde işlemiş olduğu suç nedeniyle ... 50. Asliye Ceza Mahkemesince, 4. Asliye Ceza Mahkemesine ihbarda bulunulduğu, dosyayı yeniden ele alan ... 4. Asliye Ceza Mahkemesince 10.03.2022 tarih ve 1500-269 sayı ile; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde suçundan TCK’nın 191/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasına hükmolunduğu, söz konusu bu kararın istinaf edilmeksizin 18.03.2022 tarihinde kesinleştiği, bu hâliyle itiraza konu 04.11.2010 suç tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun, ... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.03.2022 tarihli ve 1500-269 sayılı ilamına konu olan ve sanık tarafından 30.03.2016 tarihinde işlenmiş bulunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazı sırasında işlenmediği,
Anlaşılmıştır.
Sanık aşamalarda; esrar ve eroin kullandığını, kullanmış olduğu uyuşturucu maddeleri ...’da... Mahallesinde ve ayda bir defa gittiği ...’nın...Mahallesinde açık kimlik bilgilerini bilmediği şahıslardan satın aldığını, suç tarihinde kendisinin ve arkadaşları olan inceleme dışı sanıklar... ve ... ‘un görevlilere teslim ettikleri suç konusu uyuşturucu maddeleri ...’da...Mahallesinde açık kimlik bilgilerini bilmediği bir şahıstan kullanmak amacıyla satın aldıklarını, inceleme dışı sanıkların ve kendisinin madde bağımlısı olduklarını, pişman olduğunu, hakkında verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymaması üzerine uyarıldığını, denetimli serbestlik şubesine müracaat etmesi için kendisine yapılan tebligattan haberinin olmadığını, beraatini talep ettiğini savunmuştur.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak” başlıklı 191. maddesinin ilk hâli;
“(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kendisi tarafından kullanılmak üzere uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran bitkileri yetiştiren kişi, bu fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında, tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur.
(3) Hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen kişi, belirlenen kurumda uygulanan tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmakla yükümlüdür. Hakkında denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen kişiye rehberlik edecek bir uzman görevlendirilir. Bu uzman, güvenlik tedbirinin uygulama süresince, kişiyi uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanılmasının etki ve sonuçları hakkında bilgilendirir, kişiye sorumluluk bilincinin gelişmesine yönelik olarak öğütte bulunur ve yol gösterir; kişinin gelişimi ve davranışları hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.
(4) Tedavi süresince devam eden denetimli serbestlik tedbirine, tedavinin sona erdiği tarihten itibaren bir yıl süreyle devam olunur. Denetimli serbestlik tedbirinin uygulanma süresinin uzatılmasına karar verilebilir. Ancak, bu durumda süre üç yıldan fazla olamaz.
(5) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı hükmolunan ceza, ancak tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmaması hâlinde infaz edilir. Kişi etkin pişmanlıktan yararlanmışsa, davaya devam olunarak hakkında cezaya hükmolunur.” şeklinde düzenlenmişken, 08.07.2005 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile 191. maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi madde metninden çıkartılmış ve maddenin ikinci fıkrası; “(2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında, tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine; kullanmamakla birlikte, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında, denetimli serbestlik tedbirine hükmolunur.” biçiminde değiştirilmiştir.
19.12.2006 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle TCK'nın 191. maddesi;
“(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçtan dolayı açılan davada mahkeme, birinci fıkraya göre hüküm vermeden önce uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında, tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine; kullanmamakla birlikte, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında, denetimli serbestlik tedbirine karar verebilir.
(3) Hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilen kişi, belirlenen kurumda uygulanan tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmakla yükümlüdür. Hakkında denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen kişiye rehberlik edecek bir uzman görevlendirilir. Bu uzman, güvenlik tedbirinin uygulama süresince, kişiyi uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanılmasının etki ve sonuçları hakkında bilgilendirir, kişiye sorumluluk bilincinin gelişmesine yönelik olarak öğütte bulunur ve yol gösterir; kişinin gelişimi ve davranışları hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.
(4) Tedavi süresince devam eden denetimli serbestlik tedbirine, tedavinin sona erdiği tarihten itibaren bir yıl süreyle devam olunur. Denetimli serbestlik tedbirinin uygulanma süresinin uzatılmasına karar verilebilir. Ancak, bu durumda süre üç yıldan fazla olamaz.
(5) Tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine karar verilir. Aksi takdirde, davaya devam olunarak hüküm verilir.
(6) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı cezaya hükmedildikten sonra da iki ilâ dördüncü fıkralar hükümlerine göre tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulabilir. Bu durumda, hükmolunan cezanın infazı ertelenir. Ancak, bunun için kişi hakkında bu suç nedeniyle önceden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmemiş olması gerekir.
(7) Kişinin mahkûm olduğu ceza, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması hâlinde, infaz edilmiş sayılır; aksi takdirde, derhal infaz edilir.” şekline dönüştürülmüştür.
5560 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle değişik TCK'nın 191. maddesinin gerekçesinde; “…Bunun ifade ettiği anlam şudur: Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak suçundan dolayı hakkında kamu davası açılmış olan sanıkla ilgili olarak cezaya hükmetmeden tedavi ile birlikte denetimli serbestlik tedbirine ya da sadece denetimli serbestlik tedbirine karar verilmesi hâlinde, açılmış olan kamu davası derdest olmaya devam etmektedir.” denilmek suretiyle, sanıkla ilgili olarak cezaya hükmedilmeden önce tedavi ile birlikte denetimli serbestlik tedbirine ya da sadece denetimli serbestlik tedbirine karar verilmesi hâlinde, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulup da, şartın gerçekleşmesini beklemek üzere verilen ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesinde itiraza tabi olduğu belirtilen durma kararında olduğu gibi, davanın esasının çözümlenmediği ve açılmış olan kamu davasının derdest olmaya devam ettiği belirtilmiştir.
TCK'nın 191. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca cezaya hükmetmeden önce verilen tedavi ile birlikte denetimli serbestlik tedbiri ya da sadece denetimli serbestlik tedbiri kararlarının tabi olduğu kanun yolu konusunda oluşan tereddütlerin giderilmesi amacıyla...an maddenin ikinci fıkrasına, 14.04.2011 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile; “Bu karar, durma kararının hukuki sonuçlarını doğurur.” cümlesi eklenmiş, bu husus 6217 sayılı Kanun'un 20. maddesinin gerekçesinde de; “Maddeyle Türk Ceza Kanunu'nun 191 inci maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak uygulamada ortaya çıkan sorunların çözümlenmesi amaçlanmaktadır.” denilmek suretiyle vurgulanmıştır.
Uyuşturucu ve uyarıcı madde suçlarıyla etkin şekilde mücadele edebilmek ve toplumun uyuşturucu veya uyarıcı maddeye karşı korunması amacıyla kanun koyucu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu bakımından yeni ve köklü bir düzenleme gereği ihtiyacı duymuş, 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesiyle yapılan değişiklikle TCK'nın 191. maddesinin başlığı ve içeriği baştan aşağı yeniden düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeyle TCK'nın 191. maddesinin “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak” şeklindeki başlığı “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” olarak değiştirilmiş ve söz konusu madde;
“(1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.
(3) Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre Cumhuriyet savcısının kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir.
(4) Kişinin, erteleme süresi zarfında;
a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,
hâlinde, hakkında kamu davası açılır.
(5) Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.
(6) Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.
(7) Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
(8) Bu Kanunun;
a) 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,
b) 190 ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma,
suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.
(9) Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlenmiş, 04.04.2015 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6638 sayılı Kanun'un 12. maddesi ile TCK'nın 191. maddesine “Birinci fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.” şeklindeki ibare onuncu fıkra olarak eklenmiştir.
28.06.2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesiyle değişik TCK'nın 191. maddesinin gerekçesinde; “Maddeyle, Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesi başlığıyla birlikte değiştirilmektedir. Maddenin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu için öngörülen hapis cezası, bu suçla daha etkin mücadele etmek ve toplumu uyuşturucuya karşı korumak amacıyla artırılmaktadır.
Maddenin mevcut düzenlemesine göre kovuşturma aşamasında karar verilebilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin yerine getirilmesinde birtakım sorunlarla karşılaşılmıştır. Bunlardan en önemlisi, aynı kişi hakkında birden fazla tedbir kararı verilebilmesi ve yükümlülüklerin ihlal edilmesine rağmen yargılamaya devam edilmek suretiyle cezaya hükmolunmamasıdır.
Bu nedenle, kovuşturma aşamasında verilebilen denetimli serbestlik kararının, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedavi işlemlerine bir an önce başlanabilmesi için, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından verilmesi sağlanmaktadır. Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilecektir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında denetimli serbestlik tedbiri kapsamında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyaracaktır. Buna göre kişi hakkında uygulanacak erteleme süresi beş yıl iken, denetimli serbestlik süresi ve gerekmesi halinde uygulanacak tedavi süresi en fazla iki yıl olabilecektir.
Kişinin, denetimli serbestlik veya erteleme süresi zarfında,
a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması,
halinde, hakkında kamu davası açılacak ve yargılamaya devam edilecektir.
Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da kullanması ihlal nedeni sayılacak ancak bu ihlal ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmayacaktır. İhlalin tekrarlanması halinde ise yeniden kamu davasının ertelenmesi kararı verilemeyecek ve kişi hakkında doğrudan soruşturma ve kovuşturma yapılması söz konusu olacaktır. Diğer bir ifadeyle, tedavi ve denetimli serbestlik hükümleri, bir kişi hakkında ancak bir kez uygulanabilecektir.
Şüpheli erteleme süresi zarfında yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir.
Ayrıca, maddede suçun vasfının yargılama aşamasında değişmesi durumunda uygulamada çıkabilecek tereddütlerin önlenmesi amacıyla da değişiklik yapılmaktadır. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ve uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçlarından yapılan kovuşturma evresinde, suçun 191 inci madde kapsamına girdiğinin anlaşılması halinde, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilecektir. Böylelikle, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararlarının, kovuşturma aşamasında suçun vasfının değişmesi durumunda mahkeme tarafından verilmesi sağlanmaktadır.” açıklamalarına yer verilmiştir.
Bu hâliyle, TCK'nın 191. maddesinde düzenlenen suç açısından CMK'nın 171. maddesinde belirlenen şartların olayda gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaksızın fail hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilecektir. Ayrıca, CMK'nın 171/2. maddesindeki düzenlemenin aksine, bu suç açısından erteleme kararı verilip verilmemesi hususunda Cumhuriyet savcısının takdir yetkisi de bulunmamaktadır.
Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı bakımından gerekli olan tüm objektif ve subjektif şartlar, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçu açısından göz önünde bulundurulmayacaktır. Kanun koyucu bu yöndeki tercihiyle; bu suçtan dava açılmadan önce hakkında erteleme kararı verilmesi ve erteleme süresi içerisinde denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulması suretiyle faile yeniden şans verilmesini amaçlamaktadır.
TCK'nın 191. maddesinin 4. fıkrasına göre; failin erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenilen yükümlülüklere veya tedavi tedbirinin gereklerine aykırı davranmakta ısrar etmesi ya da kullanmak için yeniden uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi, bulundurması ya da kullanması durumunda erteleme kararı kaldırılacak ve erteleme kararına konu suçtan dolayı fail hakkında kamu davası açılacaktır. TCK'nın 191. maddesinin 7. fıkrasına göre ise fail, erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir. Aynı maddenin 5. fıkrası uyarınca ise failin erteleme süresinde yeniden işlediği TCK'nın 191. maddesine konu suç bakımından, ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapılmayacaktır. Zira aynı maddenin 4. fıkrasındaki düzenleme gereğince; erteleme süresi içinde işlenen bu fiil, yeni bir suç olarak değerlendirilmemiş, yalnızca erteleme kararının kaldırılmasına ve erteleme kararına konu suçtan dolayı fail hakkında kamu davası açılmasına sebebiyet veren bir ihlal nedeni olarak kabul edilmiştir. Diğer bir ifadeyle, failin erteleme süresinde yeniden işlediği TCK'nın 191. maddesine konu suç açısından kovuşturma şartının bulunmadığını söylemek yanlış bir değerlendirme olmayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Her ne kadar Özel Dairece; sanığın itiraza konu suçu, daha önce işlediği başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin, bu bağlamda 04.11.2010 suç tarihli itiraz konusu suç bakımından TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrası kapsamında, kovuşturma şartının bulunup bulunmadığının tespit bakımından; sanığa ait adli sicil kaydının ve davalara ilişkin UYAP kayıtlarının dosyaya konulması ve ayrıca Cumhuriyet başsavcılığı ve denetimli serbestlik şube müdürlüğü aracılığıyla araştırma yapılması gerektiğinin gözetilmemesi gerekçesiyle, eksik araştırmaya dayalı olarak Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiş ise de;
... hizmetlerinin hızlı, güvenilir, güncel, en az giderle ve etkin bir biçimde yapılabilmesi amacıyla Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) hayata geçirilmiştir. Tüm yargı birimlerinin kullanıma açık olan UYAP sistemi vasıtasıyla, soruşturma ya da kovuşturma evrelerine ilişkin tüm bilgi ve belgelere, bu kapsamda gerek kesinleşmiş gerekse derdest dosyalara hızlı ve kolay bir biçimde ulaşılabilmesi, söz konusu bilgi ve belgelerin incelenebilmesi mümkün hâle gelmiştir. Diğer bir anlatımla; mahkemelere, başsavcılıklara ya da adli teşkilat yapılanması içinde yer alan diğer yardımcı birimlere herhangi bir talep yazısı gönderilmeden, şüpheli ya da sanık hakkında araştırılmak istenen hususa ilişkin olarak UYAP sistemi üzerinden inceleme yapılabilmesi mümkündür. İlk derece mahkemelerince UYAP sistemi üzerinden yapılan bu inceleme yönteminin, temyiz makamı olan Yargıtay Özel Dairelerince de özellikle ölüm, tekerrür ve zincirleme suç konularında yapılan temyiz denetiminde sıklıkla kullanıldığı ve bu hususlara ilişkin olarak sistem üzerinden yapılan incelemeler sonucu belirlenen hukuka aykırılıklara daire kararlarında yer verildiği bilinmektedir. Tüm yargı birimlerinin kullanıma açık olan UYAP sistemi üzerinden yapılan bu şekildeki bir incelemenin de delil elde etme faaliyeti olarak değerlendirilemeyeceği açıktır. Sistem üzerinden yargı birimlerince yapılabilen, yargıdaki ... süreçlerinin hızlanmasını olanaklı kılan ve yargılamaların gereksiz bir şekilde uzamasının önüne geçen bu şekildeki bir inceleme ve araştırma, “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.” şeklinde hüküm altına alınmış olan Anayasa’nın 141. maddesinin dördüncü fıkrası ile de uyumludur.
Yukarıda yapılan değerlendirmeler kapsamında itiraza konu somut olay irdelendiğinde; Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi vasıtasıyla “Tarafla İlgili Tüm Dosyaları Göster” başlıklı bölüm içinde yer alan “CBSdeki”, “Ceza Mahkemelerindeki” ve “Denetimli Serbestlik” adlı bölümlerin ve sanığa ait güncel adli sicil kaydındaki bilgilerin incelenmesinde; “CBSdeki”, “Ceza Mahkemelerindeki” ve “Denetimli Serbestlik” adlı bölümlerde yer alan bilgilere göre sanık hakkında, 04.11.2010 tarihinden önce işlenmiş başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı yürütülmüş bir soruşturmanın veya açılmış bir kamu davasının ya da kesinleşip infazına başlanmış tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin bulunmadığı, diğer taraftan sanığa ait güncel adli sicil kaydında yer alan ... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.03.2022 tarihli ve 1500-269 sayılı ilamına konu kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun, itiraza konu eylemden sonra 30.03.2016 tarihinde işlendiği, söz konusu eyleme ilişkin iddianame tarihinin 03.07.2017 olduğu, bu suça ilişkin yapılan yargılama sonucunda, ... 4. Asliye Ceza Mahkemesince 10.03.2022 tarih ve 1500-269 sayı ile; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde suçundan TCK’nın 191/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasına hükmolunduğu, söz konusu bu kararın 18.03.2022 tarihinde kesinleştiği, bu hâliyle itiraza konu 04.11.2010 tarihli suçtan sonra, 30.03.2016 tarihinde işlenmiş olan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun, sanık yönünden TCK’nın 191. maddesinin beşinci fıkrasının uygulamasına imkân vermediği sabittir.
Sanık hakkındaki kesinleşmiş ve derdest dosyalarına ilişkin bilgilerin yer aldığı UYAP sistemi üzerinden ve güncel adli sicil kaydından Ceza Genel Kurulu aşamasında yapılan incelemeler neticesinde; sanığın, itiraza konu olan 04.11.2010 tarihli suçu, bu tarihten önce işlediği başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlenmediği açık bir şekilde tespit edilmiştir. Yerel Mahkemece denetimli serbestlik şube müdürlükleri ile Cumhuriyet başsavcılıkları ya da adli teşkilat yapılanması içinde yer alan diğer yardımcı birimler aracılığıyla araştırma yapılmamış olması, eksik araştırma olarak değerlendirilemez. Zira Cumhuriyet başsavcılıkları ve denetimli serbestlik şube müdürlükleri nezdinde bulunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma dosyalara ilişkin bilgiler, aynı zamanda UYAP sisteminde de kayıtlıdır. Sistem üzerinden ulaşılabilen “Tarafla İlgili Tüm Dosyaları Göster” başlıklı bölüm içinde yer alan “CBSdeki”, “Ceza Mahkemelerindeki” ve “Denetimli Serbestlik” adlı bölümler aracılığıyla, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin gerek denetimli serbestlik gerekse soruşturma ve kovuşturma dosyalarına ulaşılabilmesi mümkündür. Bu bağlamda gerek ilk derece aşamasında gerekse Yargıtay aşamasında UYAP sistemi vasıtasıyla tespit edilebilen bilgi ve belgeler için, ulaşılan sonuca da değiştirmeyecek bir şekilde, ayrıca Cumhuriyet başsavcılıkları ve denetimli serbestlik şube müdürlükleri aracılığıyla araştırma yapılmasının, “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir.” şeklinde hüküm altına alınmış olan Anayasa’nın 141. maddesinin dördüncü fıkrasıyla da bağdaşmadığı çok açıktır. Dolayısıyla, itiraza konu 04.11.2010 tarihli suçun, daha önce işlenmiş başka bir kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilmiş olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlenip işlenmediğinin belirlenmesi yönünden, Yerel Mahkemece, UYAP kayıtları, Cumhuriyet başsavcılıkları ve denetimli serbestlik şube müdürlükleri aracılığıyla tüm tedavi ve denetim dosyalarını sorup evrakları dosya arasına koymasına gerek bulunmadığı, bu incelemenin UYAP sistemi üzerinden de yapılmasının mümkün olduğu, sanık hakkında TCK’nın 191. maddesinin beşinci fıkrasının uygulanmasını gerektirir bir kayda rastlanılması durumunda ilgili evrakın dosya arasına alınması gerektiği, sistem üzerinde söz konusu maddenin uygulanmasını gerektirir bir kayıt bulunup bulunmadığına ilişkin hukuki denetimin Özel Dairece de temyiz denetimi sırasında yapılabileceği ve bu hâliyle eksik araştırma ile hüküm kurulmadığı kabul edilmelidir.
Öte yandan, Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) sistemi üzerinden sanığa ait kesinleşmiş ve derdest tüm dosyalara ilişkin kayıtların ve adli sicil belgesinin incelenmesi neticesinde sanık hakkında TCK’nın 191. maddesinin beşinci fıkrasının uygulanmasını gerektirir bir kayda rastlanılması durumunda ise ilgili evrakın dosya arasına alınması ve sanığın hukuki durumunun mahkemesince değerlendirilmesi gerekecektir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesinin 24.12.2019 tarihli ve 6379-7494 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 173 sayılı kararı uyarınca Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 02.09.2020 tarihinden geçerli olarak kapatılmasına ve tüm işlerin Yargıtay 10. Ceza Dairesine devredilmesine karar verildiğinden, dosyanın uygulamanın denetlenmesi amacıyla Yargıtay 10. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 20.09.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.