Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/345 Esas 2022/579 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2020/345
Karar No: 2022/579
Karar Tarihi: 22.09.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/345 Esas 2022/579 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2020/345 E.  ,  2022/579 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi:Ceza Dairesi


    Sanık ... hakkında irtikap, görevi kötüye kullanma ve suçluyu kayırma suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın eyleminin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu kabul edilerek CMK’nın 231. maddesinin onuncu ve 223. maddesinin sekizinci fıkraları uyarınca kamu davasının düşmesine ilişkin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesince verilen 08.01.2020 tarihli ve 2-4 sayılı hükmün, suçtan zarar gören vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesince 06.07.2020 tarihli ve 2-4 sayılı kararla temyiz isteminin reddine dair verilen hükmün de suçtan zarar gören vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “Onama” istemli 18.09.2020 tarihli ve 81340 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Temyiz incelemesi yapan Ceza Genel Kurulunca dosya incelenip görüşülerek gereği düşünüldü:
    Ceza Genel Kurulunca temyiz talebinin reddine dair verilen kararın isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin temyiz incelemesi yapılacaktır.
    İncelenen dosya kapsamına göre;Sanık ... hakkında irtikap, görevi kötüye kullanma ve suçluyu kayırma suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında, Hazine ve ... Bakanlığının davadan haberdar edilmediği, yapılan yargılama sonucunda, sanığın eyleminin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu kabul edilerek ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay 5. Ceza Dairesince 18.06.2014 tarih ve 2-4 sayı ile; sanığın TCK’nın 257/1, 62 ve 53/1-5. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve CMK’nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tâbi tutulmasına ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına yer olmadığına dair kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği, Yargıtay 5. Ceza Dairesince dosyanın yeniden ele alındığı ve 11.11.2019 tarihli tensip tutanağına göre; sanık hakkında irtikap suçundan kamu davası açıldığı nazara alınarak 3628 sayılı Kanun’un 17. ve işlem tarihinde yürürlükte bulunan 18. maddelerine göre suçtan zarar gören ... Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğüne davanın ihbarı amacıyla duruşma gününü bildirir davetiye çıkarılmasına karar verildiği, duruşma gününü bildirir davetiyenin 28.11.2019 tarihinde adı geçen kuruma tebliğ olunduğu, duruşmaya sadece sanığın geldiği, anılan kurum temsilcisi veya vekilinin duruşmaya gelmediği gibi dilekçe vermek suretiyle de katılma isteminde bulunmadığı,Yargıtay 5. Ceza Dairesince sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda 08.01.2020 tarih ve 2-4 sayı ile; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 26.06.2014 tarihinden itibaren işlemeye başlayan beş yıllık denetim süresinin dolduğu ve sanığın bu süre içerisinde kasıtlı suç işlemediği gerekçesiyle CMK’nın 231/10 ve 223/8. maddeleri uyarınca davanın düşmesine karar verildiği,... vekilince 02.07.2020 tarihli dilekçeyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi öncesinde Hazine ve ... Bakanlığının davadan haberdar edilmediği, anılan kararın verilmesi sonrasında duruşma gününün bildirildiği, sanık hakkında irtikap, suçluyu kayırma ve görevi kötüye kullanma suçlarından kamu davası açıldığı hâlde sadece görevi kötüye kullanma suçundan hüküm kurulduğu gerekçeleriyle suçtan zarar gören sıfatıyla kamu davasına katılma talebinin kabulü ile hükmün bozulması istemiyle temyiz isteminde bulunulduğu, Yargıtay 5. Ceza Dairesince 06.07.2020 tarih ve 2-4 sayı ile; ... vekilinin katılma ve temyiz isteminin reddine karar verildiği, ... vekili tarafından 29.07.2020 tarihli dilekçe ile, Yargıtay 5. Ceza Dairesince verilen 06.07.2020 tarihli ve 2-4 sayılı ek kararının bozulmasının talep edildiği,Anlaşılmaktadır.3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanunu’nun “Soruşturma” başlıklı 17. maddesi;“Bu Kanunda ve 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununda yazılı suçlarla, irtikâp, rüşvet, basit ve nitelikli zimmet, görev sırasında veya görevinden dolayı kaçakçılık, resmî ihale ve alım ve satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarının açıklanması veya açıklanmasına sebebiyet verme suçlarından veya bu suçlara iştirak etmekten sanık olanlar hakkında 2.12.1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz.
    Yukarıdaki fıkra hükmü müsteşarlar, valiler ve kaymakamlar hakkında uygulanamaz. Görevleri veya sıfatları sebebi ile özel soruşturma ve kovuşturma usulüne tabi olan sanıklarla ilgili kanun hükümleri saklıdır.” şeklinde,Aynı Kanun’un “Suçun ihbarı” başlıklı 18. maddesi;
    “Yukarıdaki maddede yazılı suçlara ilişkin ihbarlar doğrudan Cumhuriyet Başsavcılıklarına yapılır. İhbar üzerine derhal bir ihbar tutanağı düzenlenir ve bir örneği muhbire verilir. Acele ve gecikmesinde sakınca umulan hallerde tutanak düzenlenmesi sonraya bırakılabilir. Muhbirlerin kimlikleri, rızaları olmadıkça açıklanmaz. İhbar asılsız çıktığında aleyhine takibat yapılanın istemi üzerine muhbirin kimliği açıklanır.
    (Ek fıkra: 12/12/2003-5020/13 md.) Yukarıdaki fıkraya göre yapılan ihbar veya takipsizlik kararı ve iddianame Cumhuriyet başsavcılığınca, ... Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü ile varsa diğer ilgili kamu kurum veya kuruluşlarına bildirilir. Hazine avukatının yazılı başvuruda bulunması hâlinde ... Bakanlığı, başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazanır.
    Bu suçlardan dolayı müfettiş ve muhakkikler de soruşturma neticesinde delil veya emare elde ettikleri takdirde, işi yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığına ihbar ve evrakı tevdi ederler. Cumhuriyet Başsavcılığı müfettiş ve muhakkikler tarafından kendisine tevdiine lüzum görülmediği halde dahi evrakın taalluk ettiği ... hakkında soruşturma yapmak üzere gerekçe göstererek evrakı ait olduğu merciden isteyebilir.
    17 nci maddede yazılı suçlardan dolayı delil veya emare elde eden müfettiş ve muhakkikler durumu yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığına ihbar ve evrakı tevdi etmedikleri takdirde bunlar hakkında da yapılacak takibattan dolayı Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat Hükümleri uygulanmaz. İhbar konusu müsnet suç hakkında dava açılıncaya kadar bilgi vermek ve yayın yapmak yasaktır.” biçiminde düzünlenmişken hüküm tarihinden sonra 05.07.2022 tarihinde yürürlüğe giren 7417 sayılı Kanun’un 40. maddesi ile anılan Kanun’un 18. maddesinin 2. fıkrası; “Yukarıdaki fıkraya göre yapılan ihbar veya takipsizlik kararı ve iddianame Cumhuriyet başsavcılığınca, ilgili kamu kurum veya kuruluşlarına bildirilir. İlgili kamu kurum veya kuruluşları tarafından yazılı başvuruda bulunulması halinde bu kurum veya kuruluşlar, başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazanır.” şeklinde değiştirilerek yürürlükteki hâlini almıştır.
    CMK’nın “Kamu davasına katılma” başlıklı 237. maddesinde;
    “(1) Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.
    (2) Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Aynı Kanun'un “Katılma usulü” başlıklı 238. maddesi ise;
    (1) Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur.
    (2) Duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur.
    (3) Cumhuriyet savcısının, sanık ... varsa müdafiinin dinlenmesinden sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir.” şeklinde hükümler içermektedir.
    Yukarıda belirtilen düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemelerinde kovuşturma aşamasında hüküm verilinceye kadar, suçtan zarar gören, mağdur veya malen sorumlu olanların, mahkemesine bir dilekçe vermek veya katılma istemini içeren sözlü başvurularının tutanağa geçirilmesi suretiyle kamu davasına katılabilecekleri hüküm altına alınmıştır.
    Kanun yolu yargılamasında katılma isteminde bulunulmasının mümkün olmadığı kural olarak benimsenmiş olmakla birlikte CMK’nın 260. maddesinde, katılma isteği reddedilmiş veya karara bağlanmamış olanlar için kanun yollarına başvuru hakkı bulunduğu belirtilerek böyle bir başvuru hâlinde, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma isteklerinin kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmesi hâlinde inceleme mercisince incelenip karara bağlanacağı kabul edilmiştir.
    TBMM’ye sunulan tasarıda, ilk derece mahkemesince reddolunan veya karara bağlanmayan katılma isteklerinin istinaf yolu başvurusunda açıkça belirtilmek şartıyla karara bağlanacağı belirtilmiş ise de tasarının 249. maddesinin 2. fıkrasındaki, “Bölge Adliye Mahkemesi” ve “İstinaf” ibareleri “Kanun yolu” şeklinde değiştirilerek 237. madde bütünlüğü altında kabul edilmiş bulunduğundan, kanun yolu ibaresinin temyiz incelemesini de kapsadığı kabul edilmelidir.
    CMK'nın “Suçun mağduru ile şikâyetçinin çağırılması” başlıklı 233. maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesi; “Mağdur ile şikâyetçi, Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hâkim tarafından çağrı kâğıdı ile çağırılıp dinlenir.” şeklinde düzenlenmiş olup, bu hüküm uyarınca mağdur ... şikâyetçinin, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı, kovuşturma aşamasında ise mahkeme başkanı veya hâkim tarafından usulüne uygun olarak çağrılıp dinlenmesi gerekmektedir.
    CMK'nın mağdur ... şikâyetçinin haklarını düzenleyen "Mağdur ile şikâyetçinin hakları" başlıklı 234. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi;
    "Kovuşturma evresinde;
    1. Duruşmadan haberdar edilme,
    2. Kamu davasına katılma,
    3. Tutanak ve belgelerden örnek isteme,
    4. Tanıkların davetini isteme,
    5. Vekili bulunmaması halinde, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçları ile kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence veya eziyet suçlarında ve alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme,
    6. Davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma." şeklinde olup, buna göre mağdur ile şikâyetçinin kovuşturma evresinde; duruşmadan haberdar edilme, kamu davasına katılma, tutanak ve belgelerden örnek isteme, tanıkların davetini isteme, vekili bulunmaması hâlinde, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçları ile kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence veya eziyet suçlarında ve alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteme ve davaya katılmış olmak şartıyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yollarına başvurma haklarının bulunduğu hüküm altına alınmıştır.Anılan maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, duruşmadan haberdar edilme kanun koyucu tarafından, mağdur ... şikâyetçi için kovuşturma aşamasında kullanılabilecek bir hak olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mağdur ... şikâyetçiye veya vekillerine usulüne uygun tebliğ işlemi yapılmadan "duruşmadan haberdar edilme" hakkının kullandırıldığından bahsetmek mümkün değildir. CMK'nın 234. maddesi uyarınca bu hakkın kullandırılmaması kanuna aykırılık oluşturacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Suç tarihinde ... Cumhuriyet savcısı olan sanık ... hakkında irtikap, görevi kötüye kullanma ve suçluyu kayırma suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sırasında ... Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğünün duruşmadan haberdar edilmediği, yapılan yargılama sonucunda sanığın eyleminin görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu kabul edilerek söz konusu suçtan mahkûmiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile herhangi bir yükümlülük belirlenmeksizin beş yıl süreyle denetim altında tutulmasına karar verildiği, bu kararın itiraz edilmeksizin 26.06.2014 tarihinde kesinleştiği, denetim süresi sonunda dosyayı yeniden ele alan Özel Dairece ... Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğünün davadan haberdar edildiği ve duruşma gününü bildirir davetiyenin 28.11.2019 tarihinde tebliğ olunduğu, duruşmaya sadece sanığın geldiği, anılan kurum temsilcisi veya vekilinin duruşmaya gelmediği gibi dilekçe vermek suretiyle de katılma isteminde bulunmadığı, yargılama sonunda CMK'nın 231. maddesinin onuncu fıkrasında yazılı koşulların gerçekleştiğinden bahisle sanık hakkındaki kamu davasının düşmesine karar verildiği, hükmün ... vekili tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesinden önce yapılan yargılamada duruşma günü bildirilmediğinden bahisle katılma talebinin kabulü ve hükmün bozulması istemiyle temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesince temyiz ve katılma isteminin reddine dair verilen kararın ... vekilince temyiz edildiği dosya kapsamında;
    Sanık hakkında görevi kötüye kullanma ve suçluyu kayırma suçlarının yanı sıra irtikap suçundan da kamu davasının açılması ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanunu’nun 17 ve hüküm tarihinde yürürlükte olan 18. maddeleri gereğince ... Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğünün sanık hakkında irtikap suçundan açılan kamu davası yönünden katılma hakkına sahip olması, Yargıtay 5. Ceza Dairesince sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmeden önce yapılan yargılamada her ne kadar anılan kurum dava ve duruşmalardan haberdar edilmemiş ise de yargılamanın devamı niteliğinde dosyanın yeniden ele alınması üzerine yapılan yargılamada duruşma gününün usulüne uygun olarak adı geçen kuruma 28.11.2019 tarihinde tebliğ olunduğu hâlde CMK’nın 238/1. maddesi uyarınca oturumda hazır olunup sözlü başvuruda bulunulmadığı gibi katılma istemine ilişkin bir dilekçenin de verilmediğinin anlaşılması ile CMK’nın 234/1-b-6 bendinde düzenlendiği üzere suçtan zarar görenin davaya katılmış olmak şartıyla kanun yoluna başvurma hakkına sahip olması ile ... vekili, hükümden sonra verdiği temyiz dilekçesi ile katılma talebinde bulunmuş ise de anılan kurumun duruşmadan haberdar edildiği hâlde hüküm verilinceye kadar davaya katılma isteminde bulunulmaması nedeniyle CMK'nın 238. maddesinde öngörülen katılma usulüne ilişkin genel kurala üst derece mahkemelerinde özel bir istisna oluşturan ve kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmesi koşulu ile ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp red olunan veya karara bağlanmayan katılma istekleriyle sınırlı olarak uygulanabilecek olan CMK'nın 237/2. maddesinin uygulanma olanağının bulunmaması karşısında; Özel Dairece ... vekilinin katılma ve temyiz isteminin reddine dair verilen hükmün usul ve kanuna uygun olduğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Özel Dairece sanık hakkında temyiz talebinin reddine dair verilen ek kararının onanmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 06.07.2020 tarihli ve 2-4 sayılı temyiz talebinin reddi kararının ONANMASINA,
    2- Dosyanın, Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 22.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


































    Hemen Ara