Esas No: 2022/409
Karar No: 2022/586
Karar Tarihi: 27.09.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2022/409 Esas 2022/586 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2022/409 E. , 2022/586 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
Kamu malına zarar verme suçundan sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ...'un ayrı ayrı beraatlerine ilişkin ... 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 08.04.2014 tarihli ve 463-176 sayılı hükümlerin Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 16.04.2019 tarih ve 7237-5513 sayı ile;
"Mala zarar verme suçu, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılmaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddi varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilan yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir.
1- CMK'nın 193/2. maddesi uyarınca fiilin suç oluşturmaması veya suçun yasal unsurlarının gerçekleşmemesi nedeniyle derhal beraat kararı verilmesi dışında, sanığın ifadesinin sonuca etkili olduğu, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda sanığın sorgusu yapılıp savunması saptanmadan beraat kararı verilemeyeceği gözetilmeksizin, sanık ...’in usulüne uygun biçimde savunması alınarak ve deliller toplanıp değerlendirmesi de yapılarak sonucuna göre hukuki durumun tayin ve takdiri gerekirken yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
2- Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre, sanıklardan ..., ..., ..., ... ve ...'nun 06.10.2013 günü ... Bankası Kordon Şubesi'nin arka kısmındaki tabelalara şablon ve sprey boya ile T.C. ibaresi ve sanıklar ..., ... ve ... 08.10.2013 günü ... Bankası Kordon Şubesi'nin giriş kısmına beyaz sprey boya ile 3 adet T.C. yazmaları şeklinde gerçekleşen eylemlerinin, kamu malına zarar verme suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı gerekçelerle sanıklar hakkında beraat hükümleri kurulması," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamı sonrası devam olunan yargılama sonucunda ... 3. Asliye Ceza Mahkemesince 05.11.2019 tarih ve 387-773 sayı ile önceki hükümler gibi sanıkların ayrı ayrı beraatlerine karar verilmiştir.
Hükümlerin, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 09.02.2021 tarih ve 17291-1763 sayı ile, beraat kararlarının direnme olmayıp eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğu belirlenerek yapılan inceleme sonucunda, önceki (2) numaralı bozma nedeni doğrultusunda bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 09.11.2021 tarih ve 191-563 sayı ile; "...Sanıkların, ... Bankası'nın ismindeki T.C. ibaresinin kaldırılmasını protesto amacıyla olay günü ... Bankası ... Kordon Şubesi'nin tabelasına silinebilir sprey boya ile T.C. ibaresini yazdıkları, sanıkların bir kamu bankası olan ... Bankası'nın adından T.C. ibaresinin çıkarılmasını protesto etmelerindeki amacın, kamu malına zarar verme değil, tam aksine kendi kanaatlerine göre 'kamu malına sahip çıkmaya' yönelik bulunduğu, eylemin fikir ve düşünce hürriyeti kapsamında, kamu yararı güdülerek gerçekleştirildiğinin kabulü gerektiği gibi yaptıkları eylemden dolayı herhangi bir maddi zarar bulunmadığının da adı geçen banka şubesi müdürünün soruşturma aşamasındaki ifadesinden anlaşılması karşısında, atılı suçtan beraatlerine karar vermek gerekmiştir." şeklindeki gerekçe ile bozmaya direnerek önceki hükümler gibi sanıkların ayrı ayrı beraatlerine karar verilmiştir.
Bu hükümlerin de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.02.2022 tarihli ve 2022/13980 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya, kararına direnilen Daireye gönderilmiş, inceleme yapan Yargıtay 2. Ceza Dairesince 02.06.2022 tarih ve 2006-11210 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı sanık Salih Bikmen hakkında ölüm nedeniyle kamu davasının düşürülmesine ilişkin karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup temyizin ve direnmenin kapsamına göre inceleme sanıklar hakkında kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı kamu malına zarar verme suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, bir kısım sanıklar yönünden dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
... Cumhuriyet Başsavcılığının 13.12.2013 tarihli ve 3380-1304 sayılı iddianamesi ile; 06.10.2013 tarihinde sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...’un; 08.10.2013 tarihinde de sanıklar ... ve ... ile sanık ...’ın, ... ili ... Bankası Kordon Şubesi’nin duvarına "T.C." ibaresi yazmak suretiyle kamu malına zarar verme suçunu işledikleri; sanıklar ... ve ... bakımından zincirleme suç koşullarının oluştuğu iddiasıyla TCK’nın 152/1-a maddesinin uygulanması istemiyle kamu davası açıldığı,
... 3. Asliye Ceza Mahkemesince 08.04.2014 tarihli oturumda sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...’un sorgularının yapıldığı, sanık ...’in ise savunması alınmadan tüm sanıkların beraatine karar verildiği,
Hükümlerin Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece bozulmasının ardından sanık ...’in de 25.10.2019 tarihli talimat duruşmasında beyanlarının tespit edildiği,
Yerel Mahkemece tüm sanıkların atılı kamu malına zarar verme suçundan beraatlerine karar verilerek önceki hükümlerde direnildiği,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konularının sırasıyla ele alınmasında fayda bulunmaktadır.
I-Bir kısım sanıklar yönünden dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin ön sorunun değerlendirilmesinde;
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan uyuşmazlığa konu TCK'nın 152. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi;
“(1) Mala zarar verme suçunun;
a) Kamu kurum ve kuruluşlarına ait, kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşya hakkında, işlenmesi hâlinde, fail hakkında bir yıldan altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlenmişken 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 65. maddesiyle 5237 sayılı TCK'nın 152. maddesinin birinci fıkrasındaki "bir yıldan altı yıla kadar hapis" şeklindeki yaptırım "bir yıldan dört yıla kadar hapis" olarak değiştirilmiştir.
Görüldüğü gibi 6545 sayılı Kanun ile TCK'nın 152. maddesinin uyuşmazlık konusuyla ilgili birinci fıkrasının (a) bendindeki mala zarar verme suçunun nitelikli hâli bakımından ceza süresinin alt sınırı korunmuş, üst sınırı ise dört yıla indirilerek bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
Diğer taraftan, TCK’nın "Dava zamanaşımı" başlıklı 66. maddesinde ise;
"(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan hâller dışında kamu davası;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi beş yıl,
c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda on beş yıl,
e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl,
Geçmesiyle düşer.
(2) Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
(3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri de göz önünde bulundurulur.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır…" hükümlerine yer verilmiştir.
TCK'nın 66. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, aynı maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin 8 yıl olacağı hüküm altına alınmıştır.
Zamanaşımını kesen sebepler de TCK'nın 67. maddesinin 2. fıkrasında sayılmıştır. Buna göre, bir suçla ilgili olarak;
a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,
b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi,
Hâlinde, dava zamanaşımı kesilecektir.
TCK'nın 67. maddesinin 3. fıkrası gereğince kesen bir nedenin bulunması hâlinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak, dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması hâlinde ise son kesme nedeninin gerçekleştiği tarih esas alınacak, dördüncü fıkrası uyarınca da kesilme hâlinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hâllerden biri olan zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi hâlinde, mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
Suç ve ilk karar tarihi itibarıyla, sanıklara atılı TCK’nın 152/1-a maddesinde düzenlenen kamu malına zarar verme suçu bakımından 1 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası öngörülmüş ise de, temyiz aşamasında yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 65. maddesiyle TCK’nın 152. maddesinin birinci fıkrasındaki "bir yıldan altı yıla kadar hapis" şeklindeki yaptırımın "bir yıldan dört yıla kadar hapis" olarak değiştirilmesi karşısında, cezanın üst sınırı bakımından yapılan değişikliğin sanıkların lehine olması nedeniyle TCK'nın 66/1-e ve 66/2. maddeleri uyarınca atılı suçun asli dava zamanaşımı süresi 8 yıl; kesintili dava zamanaşımı süresi ise 12 yıl olup, daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 06.10.2013 ile 08.10.2013 tarihlerinde gerçekleştirilen eylemlerle ilgili olarak, her ne kadar 08.04.2014 tarihli oturumda sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...’un sorguları yapılmış ise de, tüm sanıklar bakımından dava zamanaşımını kesen en son işlem sanık ...’in 25.10.2019 tarihli ilk sorgusu olduğundan iştirak hâlinde işlenen suç nedeniyle sanıklardan birinin sorgusunun diğer sanıklar yönünden de zamanaşımını keseceği gözetildiğinde, TCK'nın 66/1-e ve 66/2. maddeleri uyarınca, 12 yıllık kesintili zamanaşımı süresinin 06.10.2013 ve 08.10.2013 olan suç tarihleri itibarıyla henüz dolmadığı kabul edilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; bir kısım sanıklar yönünden dava zamanaşımının gerçekleşmiş olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
II- Suçun yasal unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık konusunun değerlendirilmesinde;
İncelenen dosya kapsamından;
06.10.2013 tarihinde sanıklar ..., ..., ..., ... ve ...’un; 08.10.2013 tarihinde de sanıklar .... ve ... ile sanık ...’ın, ... ili ... Bankası Kordon Şubesi’nin duvarına "T.C." ibaresi yazmak suretiyle kamu malına zarar verme suçunu işledikleri yönünde müracaatta bulunulması üzerine soruşturmaya başlanıldığı,
CD çözüm tutanaklarına göre, 06.10.2013 tarihinde sanık ...'in merdivene çıkarak elindeki sprey boya ile "T.C." yazmaya çalıştığı, boyanın yere düşmesi nedeniyle yazıyı tamamlayamadan aşağıya indiği, daha sonra aynı merdivene bu kez sanık ...’ın çıkıp "T.C." ibaresini tamamladığı, devamında, sanıklar ... ve ...'un birlikte bankanın diğer taraftaki duvarına, "T.C." ibaresi yazdıkları; 08.10.2013 tarihinde gerçekleşen eylemde de sanıklar ...ile ilk olayda yer almayan ...'ın duvara yazı yazdıklarına ilişkin görüntü kayıtlarının bulunduğu bilgilerine yer verildiği,
Anlaşılmaktadır.
... Bankası ... Kordon Şubesi yetkilisi ... Şahin; ilgili bankada müdür olarak görev yaptığını, olay tarihinde bankanın duvarına ve kapının üzerinde bulunan tabelaya geçici sprey boya ile "T.C." ibaresi yazıldığını, sonradan yazıları sildirdiklerini, eylem nedeniyle herhangi bir zararlarının bulunmadığını, şikâyetçi olmadığını beyan etmiştir.
Sanıklar aynı yöndeki beyanlarında özetle; Türkiye...Birliği ... İl Temsilciliğinin organize ettiği gösteri yürüyüşünde ... Bankası'ndan "T.C." ibaresinin kaldırılmasını protesto etmek için iskele meydanında toplandıklarını, amaçlarının, açıklama yapıp yürüyüşten sonra dağılmak olduğunu, kordon boyunca yürüdükleri sırada ... Bankası tabelasında "T.C." ibaresinin olmadığını gördüklerini, tanımadıkları ve elinde karton şablon ile sprey boya bulunan bir şahsın "Bankaya da 'T.C.' yazılmalı." demesi üzerine sanık ...'in, bu şahıstan boyayı aldığını, bu esnada sanık....nun ara bir sokakta gördüğü merdiveni bankanın önüne getirdiğini, sanık ...'nın merdivene çıkarak "T.C." yazmaya çalıştığını, boyanın elinden düşmesi nedeniyle bu kez sanık ...'ın merdivene çıkıp yazıyı tamamladığını, devamında, sanıklar ... ve ...'un, bankanın caddeye bakan tarafındaki duvarına, karton şablonu birlikte tutarak "T.C." ibaresini yazdıklarını, tek boya ve karton şablon bulunduğunu, eylemi planlamadıklarını, olayın birden geliştiğini, amaçlarının kamu malına zarar vermek olmadığını,
08.10.2013 tarihinde gerçekleşen eylem nedeniyle dinlenen sanıklar
... ve ...' aşamalarda; ... Bankası tabelasından "T.C." ibaresinin kaldırılmasına duydukları tepkinin sonucu olarak edindikleri beyaz renkli sprey bir boya bankanın bir cephesine üç kere, diğer cephesine de iki kere "T.C." ibaresini yazdıklarını, mala zarar verme kasıtlarının bulunmadığını,
Savunmuşlardır.
TCK’nın “Mala Zarar Verme” başlıklı 151. maddesinin birinci fıkrasında;
“Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hâle getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde mala zarar verme suçunun basit şekli düzenlenmiş, 152. maddesinde ise suçun nitelikli hâlleri sayılmıştır.
Anılan madde gerekçesinde de; "Suçun konusu, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz maldır. Suç, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması, kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Bu seçimlik hareketlerden kirletme, örneğin; başkasına ait binanın duvarına yazı yazmak, afiş veya ilan yapıştırmak, resim yapmak suretiyle gerçekleştirilebilir." açıklamalarına yer verilmiştir.
Mala zarar verme suçuyla korunan hukuki yarar, mülkiyet hakkıdır. Mülkiyet kavramına, malın bütünleyici parçaları, eklentileri ve doğal ürünleri de dahildir. Mülkiyetin korunmasında amaç, sadece malın fiziksel olarak zarar görmesi olmayıp malın değerinin de korunmasıdır. Bu nedenle, malın özgülendiği amaca uygun kullanılabilmesini, önemsiz sayılmayacak derecede azaltan bir zararın varlığı yeterli olup malın maddi zarar görmüş olmasına gerek yoktur.
Kanuni düzenleme göz önüne alındığında, mala zarar verme suçu genel kastla işlenebilen bir suçtur. Suçun oluşması için failin belirli bir amaç ya da saikle (özel kast) hareket etmesine gerek yoktur.
Görüldüğü gibi mala zarar verme suçunun gerçekleşebilmesi için failin, başkasına ait taşınır veya taşınmaz bir mala, TCK’nın 151/1. maddesinde sayılan seçimlik hareketlerden herhangi biriyle zarar vermiş olması gerekmektedir. Seçimlik hareketler maddede; “kısmen veya tamamen yıkmak, tahrip etmek, yok etmek, bozmak, kullanılamaz hâle getirmek veya kirletmek” şeklinde belirtilmiştir.
Türk Dil Kurumu'nun Büyük Türkçe Sözlüğü'nde yıkmak fiili, "kurulu bir şeyi parçalayarak dağıtmak, bozmak, tahrip etmek"; bozmak fiili ise "bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek" şeklinde tanımlanmıştır. Yıkmak fiili yalnızca taşınmazlar için söz konusu olabilir. Kanun'da yıkmanın, kısmen veya tamamen olması arasında fark öngörülmediğinden, binanın bir duvarının yıkılması örneğinde olduğu gibi suçun oluşumu için taşınmazın belli bir kısmına zarar verilmesi yeterlidir. Bozmak ise malın kullanım amacına uygun tasarrufunu kısmen veya tamamen ortadan kaldıran ya da güçleştiren bir müdahale olup süreklilik taşıması gerekli değildir. Geçici olarak malın kullanılamaması da mala zarar verme suçunu oluşturur. Aracın motor aksamının sökülerek, çalışamaz duruma getirilmesi hâli bu fiile örnek olarak gösterilebilir. Yıkmak ve bozmak fiileri, aynı zamanda tahrip etmek fiilini de kapsar. Kullanılamaz hâle getirme eyleminde, malın fiziki varlığı ortadan kaldırılmaksızın, amacına uygun olarak maldan yararlanma imkânının bulunmaması ve bu şekilde değerinin azalması hâli söz konusudur. Yok etmek ise malın fiziki varlığının tamamen ortadan kaldırılarak, tüketilmesi anlamına gelmektedir. Televizyonun yakılması bu fiile örnek gösterilebilir. Kirletmek fiili de, taşınır veya taşınmaz malın, önceki hâle getirilmesi için önemsiz olmayan bir çabayı gerektiren, malın değerinde veya görünümünde azalma veya değişikliklere yol açan, madde kapsamında yer alan diğer eylemler dışındaki durumları kapsar. Mağdurun evinin duvarına yazı yazmak, aracını çizmek gibi örneklerin verilebileceği kirletmek fiili, kirli duruma getirmek, pisletmek olarak tanımlanabilir. Bu seçimlik hareketle işlenen mala zarar verme suçunda, zarar doğuran neticenin sonradan temizlenmek suretiyle ortadan kaldırılması önem taşımaz. Ancak kirletmenin belli bir ağırlığa ulaşmış olması gerektiği de gözden uzak tutulmamalıdır.
Suçun maddi unsurunu oluşturan hareketler, Kanun'da tahdidi şekilde belirtilmiş olmakla birlikte, zarara neden olan neticeyi meydana getirmeye elverişli fiil, aynı zamanda Kanun'da belirtilen seçimlik hareketlerden en azından birini zorunlu olarak kapsayacağından, suçun oluşumu için zarar verici sonucun gerçekleşmesini yeterli saymak gerekir.
Açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
06.10.2013 tarihinde sanıklar ..., .
.. ve ...’un; 08.10.2013 tarihinde de sanıklar...ve ... ile sanık ...’ın, ... ili ... Bankası Kordon Şubesi’nin duvarına ve tabelasına "T.C." ibaresi yazmak suretiyle kamu malına zarar verme suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda;
Mağdurun, eylem nedeniyle bankanın herhangi bir zararının bulunmadığı, geçici sprey boya ile yazılmış olan ibareleri sonradan sildirdikleri yönündeki beyanı gözetildiğinde, sanıkların adı geçen bankanın duvarına ve giriş kapısı üzerindeki tabelasının baş kısmına "T.C." ifadesi yazmaktan ibaret eylemleri sonrasında, duvarın kullanılamaz duruma getirilmediği gibi değerinde bir azalma ya da görünümünde değişiklik bulunmadığı, önceki hâline getirilmesi için belli seviyeye ulaşmış bir çabanın sarf edilmediği, önemli derecede bir zarar mevcut olmadığı anlaşıldığından, sanıkların cezalandırmayı gerektirir bir ağırlığa ulaşmayan eylemlerinin kirletmek kapsamında değerlendirilemeyeceği cihetle, atılı suçun yasal unsurları itibarıyla oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, usul ve kanuna uygun bulunan Yerel Mahkemenin direnme kararına konu beraat hükümlerinin onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İsabetli bulunan ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.11.2021 tarihli ve 191-563 sayılı direnme kararına konu hükümlerinin ONANMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 27.09.2022 tarihinde yapılan müzakerede ön sorun bakımından oy çokluğuyla, asıl uyuşmazlık konusu bakımından oy birliğiyle karar verildi.