Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/2606 Esas 2015/987 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/2606
Karar No: 2015/987
Karar Tarihi: 28.04.2015

Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/2606 Esas 2015/987 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanıkların kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçundan yargılandıkları olayda, 2009 yılında resmen boşanan sanıkların fiilen birlikte yaşamalarına rağmen, sanıkların babasından dolayı hak sahibi sıfatıyla ölüm aylığı almak suretiyle haksız şekilde menfaat temin ettikleri iddia edilmiştir. Ancak, Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 maddesinde açıklandığı üzere, evliliğin en az bir yıl sürmesi ve eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması halinde de boşanmaya hükmedildiği vurgulanmıştır. Bu nedenle, maaş almak amacı ile yapılan boşanmalar dahi hileli davranış olarak vasıflandırılamaz. Yukarıdaki açıklamalar ve kanuni düzenlemeler çerçevesinde, suçun yasal unsurlarının oluşmadığı açıklandı. Kararda geçen kanun maddeleri ise Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 ve 5510 sayılı Kanun'un 56. maddesidir.
23. Ceza Dairesi         2015/2606 E.  ,  2015/987 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık
    HÜKÜM : Beraat

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    06/03/2009 tarihinde mahkeme kararıyla resmen boşanan sanıkların, fiilen birlikte yaşamayı sürdürmelerine rağmen, sanık ..."ün 26/01/2009 tarihinde vefat eden babasından dolayı hak sahibi sıfatıyla ölüm aylığı aylık almak suretiyle haksız şekilde menfaat temin ettikleri ve bu yolla katılan Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı"nı dolandırdıkları iddia edilen olayda;
    Hukuken geçerliliği hususunda tereddüt bulunmayan boşanma kararlarından sonra eski eşlerin bir arada yaşamasını yasaklayan kanuni bir düzenleme bulunmadığından; boşanmanın hileli davranış olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
    Kaldı ki, Türk Medeni Kanunu"nun 166/3 maddesinde, evliliğin en az bir yıl sürmesi ve eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı; hakimin, tarafların iradelerini serbestçe açıkladıklarına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması halinde de boşanmaya hükmolunacağı vurgulanmaktadır. Olaya bu açıdan bakıldığında zikredilen maddeye göre açılan boşanma davalarında yasa, boşanma gerekçesinin doğruluğunu araştırma hususunda boşanma kararını verecek hakime araştırma yetkisi vermediğinden, maaş almak amacı ile yapılan boşanmalar dahi hileli davranış olarak vasıflandırılamaz.
    Üstelik 5510 sayılı Kanun"un 56. maddesi ile bu durumu tespit edilen kimselerin gelir ve aylığının kesileceği ve ödenmiş tutarların geri alınacağı hükme bağlanırken, bu hususta cezai müeyyide getirilmemiş olması anlaşmazlığın hukuki ihtilaf niteliğinde kaldığını göstermektedir.
    Bu açıklamalar, kanuni düzenlemeler ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.11.2013 tarih ve 2012/15-1363 esas 2013/533 karar sayılı ilamı çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; suçun yasal unsurlarının oluşmadığına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet savcısının ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 28/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




















    Hemen Ara