Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/80 Esas 2022/604 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2019/80
Karar No: 2022/604
Karar Tarihi: 04.10.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/80 Esas 2022/604 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2019/80 E.  ,  2022/604 K.

    "İçtihat Metni"



    Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi


    Mala zarar verme suçundan sanık ...'in TCK'nın 152/1-a-d, 62, 50/1-a, 52/2 ve 52/4. maddeleri uyarınca 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin ... Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.02.2013 tarihli ve 8-25 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 23. Ceza Dairesince 25.04.2016 tarih ve 15442-5179 sayı ile;
    "Sanığın, temyiz dışı sanık kardeşi ... ile birlikte, ...köyüne tahsis edilen ve içme suyunu taşıyan boruları delerek kendilerine ait sulamada kullandıkları havuza giden kısma kelepçe takmak suretiyle kamu malına zarar verme suçunu işledikleri iddia ve kabul olunan somut olayda;
    Sanık hakkında aynı eylem nedeniyle daha önceden ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/306 soruşturma dosyası üzerinden yürütülen soruşturma neticesinde verilen 30.07.2012 tarihli takipsizlik kararının katılana tebliğ olunarak itiraz edilmeksizin kesinleşmiş olduğu, CMK'nın 172/2. maddesi kapsamında yeni delil mahiyetinde bir olgu tespit edilemediği, bu suretle, 'Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.' hükmüne aykırı olarak açılan kamu davasında yazılı şekilde karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    ... Asliye Ceza Mahkemesi ise 31.01.2017 tarih ve 101-13 sayı ile;
    "İlgili Yargıtay ilamına esas alınan 2012/306 sayılı soruşturma dosyası neticesinde verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, Jandarma Komutanlığı ekiplerince 18.06.2012 tarihinde tutulan olay yeri görgü ve tespit tutanağı esas alınarak verilmiş, ilgili takipsizlik kararında da bu durum belirtilmiş, her ne kadar ilamda takipsizlik karar tarihi 30.07.2012 olarak geçmişse de karar tarihinin 03.07.2012 olduğu görülmüştür. Takipsizlik karar tarihinden sonra Jandarma Komutanlığı ekiplerince tutulmuş bulunan 11.07.2012 tarihli dosyadaki ikinci olay yeri görgü ve tespit tutanağı esas alınarak düzenlenmiş bulunan 2012/134 esas numaralı iddianame Yargıtay ilamında belirtildiği gibi CMK'nın 172/2. maddesi kapsamında 'kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.' hükmüne aykırı olarak düzenlenmeyip takipsizlik kararı verildikten sonra elde edilen yeni tarihli tutanağın bir başka deyişle yeni delillerin gereği olarak düzenlenmiş olup bu nedenlerle ilgili maddeye aykırılık taşımamaktadır." gerekçesiyle bozma kararına direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
    Direnme kararına konu bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.11.2017 tarihli ve 19623 sayılı “düzeltilerek onama” istekli tebliğnamesiyle dosya Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.12.2016 tarihli ve 398 sayılı kararı ile kararına direnilen Yargıtay 23. Ceza Dairesinin kapatılması nedeniyle tebliğname tarihi itibarıyla uygulanması gereken ... bölümü gözetilerek 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 307. maddesi uyarınca Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 22.01.2019 tarih ve 23643-1021 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İnceleme dışı sanık ......hakkında mala zarar verme suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; mala zarar verme suçundan ... Cumhuriyet Başsavcılığınca 03.07.2012 tarihinde verilen ve itiraz edilmeksizin kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan sonra sanık hakkında CMK’nın 172. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yeni delil elde edilip edilmediğinin ve bu bağlamda usulüne uygun şekilde açılmış bir kamu davasının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamına göre;
    Kolluk tarafından düzenlenen 11.07.2012 tarihli olay yeri görgü ve tespit tutanağı ile basit krokiye göre; aynı gün, saat 10.15 sıralarında ... kaymakamının ilçe jandarma komutanlığını telefonla arayarak ...köyüne giden içme suyunun ... köyünden inceleme dışı sanık ......ile sanık ... tarafından kesildiğini, köyün susuz kaldığını belirtip olay mahallinde tespit yapılmasını istemesi üzerine ... köyü Müşevge mevkisine gelindiği, bahse konu su kaynağının dağ yamacından Hazineye ait arazideki kayanın içerisinden çıktığı ve suyun önünde suyun dağıtımında kullanılan iki adet su kaptajının bulunduğu, ...köyü muhtarlığı tarafından çimento, kum ve taşlar kullanılarak kapatılan su kaynağının tahrip edilip suyun bir kısmının ...köyüne gitmesinin engellendiği ve bir boru konulmak suretiyle suyun boşa akıtıldığının tespit edildiği, su kaynağına yaklaşık 300 metre mesafede inceleme dışı sanık ......ile sanık ...'e ait sulama havuzunun olduğu, bu havuzun 2 metre üzerinden ...köyüne giden ana su borusunun geçtiği, inceleme dışı sanık ......ile sanık ...'e ait sulama havuzunun üzerinden geçen ...köyüne ait içme suyu ana su borusuna kelepçe atılarak borunun delinip 2 metre boru eklenerek havuza su alındığı ve borunun ucuna vana konulmak suretiyle havuza su verildiği, söz konusu havuzdan bahçenin sulanması için vana konulmuş olduğu ve konulan vanaya T atılmak suretiyle arazinin iki koldan 100 metre hortum ile sulandığı, inceleme dışı sanık ......ile sanık ...'in ...köyüne ait içme suyu ana borusunu tahrip ederek havuzlarına doldurdukları su ile kendilerine ait arazide ektikleri çeşitli sebzeleri ve meyve ağaçlarını suladıkları, ayrıca bu arazinin Zamantı Irmağı'na yaklaşık 100-150 metre mesafede olduğu, imkânlar ölçüsünde ırmak suyu kullanılarak arazinin sulanabileceği, olayla ilgili olarak ...ve ... köylerinde yapılan araştırma neticesinde bahse konu suyun 1964 yılında il özel idaresi yetkilileri tarafından gerekli çalışmalar yapılarak ve masrafları il özel idaresi tarafindan karşılanarak ...köyüne içme suyu olarak verildiği, öncesinde ise suyun boşa aktığı ve kullanılmadığı, suyun ...köyüne verildiği sırada o bölgede arazileri bulunan inceleme dışı sanık ......ile sanık ...'e suyun kullanımı ile ilgili olarak herhangi bir pay ayrıldığını gösteren yazılı bir belgenin bulunmadığı, her iki köyün karar defterlerinde suyun kullanımına ilişkin bir kararın olmadığı, bahse konu su borularının 1985 ve 2010 yıllarında yenilendiği,
    Kolluk tarafından düzenlenen 13.07.2012 tarihli tutanağa göre; 13.07.2012 tarihinde saat 14.00 sıralarında ... köyü sınırları içerisindeki Müşevge mevkisine ... kaymakamının şifai talimatı ile gelindiği, ...köyüne ait su borularının kırılması ve su kaynağına zarar verilmesi olayı ile ilgili olarak ek borularla su alan sanık ... ile inceleme dışı sanık ... Sever'e ait havuza giden su borusunun kaymakamlığın gönderdiği su tamircisi tarafından kör tıpa ile kapatıldığı, ayrıca ana kaynakta bulunan ve ...köyüne giden su borularının da temizlenerek suyun akışının sağlandığı,
    ... kaymakamı tarafından ... Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben düzenlenen 19.07.2012 havale tarihli şikâyet dilekçesinde suç tarihinin 11.07.2012 olarak gösterildiği, anılan dilekçe içeriğinde ise ... ilçesi ...köyüne ait olup ... köyü, Müşevge mevkisi sınırları içinde bulunan su kaynağına ve su hattına müdahale edip su hattına kelepçe takarak havuzlarına aldıkları su ile arazilerini suladıklarından bahisle inceleme dışı sanık ......ile ... hakkında şikâyetçi olunduğunun belirtildiği,
    ... Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 28.08.2012 tarihli ve 134-45 sayılı iddianamede; sanık ... ile inceleme dışı sanık ... Sever'in mala zarar verme suçundan TCK'nın 152/1-a-d ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmalarının talep edildiği, bahse konu iddianamenin anlatım bölümünün ise "... tarafından ...köyü içme suyunun şüpheliler tarafından kesildiğinin bildirilmesi üzerine Jandarma ekipleri tarafından suç yerinde inceleme yapıldığı;
    Jandarma ekiplerinin suç yerinde yaptığı incelemede; su kaynağına 300 metre mesafede şüphelilere ait sulama havuzu bulunduğu, havuz üzerinden geçen ...köyü içme suyu borusunun delinerek kelepçe atıldığını ve bu suretle şüphelilere ait sulama havuzu bulunduğu, havuz üzerinden geçen ...köyünün içme suyu borusunun delinerek kelepçe atıldığını ve bu suretle şüphelilere ait havuza su alındığının tespit ettikleri," şeklinde olduğu,
    ... Kaymakamlığının 25.09.2012 tarihli müzekkere cevabında; ... ilçesi, ... köyü sınırları içerisinde bulunan su kaynağı kullanılmak suretiyle 2010 yılında Köylere Hizmet Birliğince KÖYDES programı kapsamında ...köyüne içme suyu hattı yapıldığının ve bu hattın ...Köyü Muhtarlığına tahsis edildiğinin belirtildiği,
    ... Asliye Ceza Mahkemesince 22.11.2012 tarihinde yapılan keşif sonrasında harita ve kadastro bilirkişisi tarafından düzenlenen 04.12.2012 tarihli rapora göre; inceleme dışı sanık ......ile sanık ...'in ...köyü içme suyu hattına kelepçe attıkları iddia edilen yerin keşif tarihi itibarıyla tamir edilerek üzerinin toprakla kapatıldığı,
    Yapılan yargılama sonucunda ... Asliye Ceza Mahkemesince 31.01.2017 tarih ve 101-13 sayı ile sanık ...'in mala zarar verme suçundan TCK'nın 152/1-a-d, 62, 50/1-a, 52/2 ve 52/4. maddeleri uyarınca 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anılan kararda sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiilinin "sanığın ...köyüne tahsis edilen ve içme suyunu taşıyan boruları delmek ve kendisine ait havuza giden kısma kelepçe takmak" şeklinde gösterildiği,
    ... Asliye Ceza Mahkemesinin 30.10.2012 tarihli ve 2012/64 sayılı yazısı ile talep edilmesi üzerine ... Cumhuriyet Başsavcılığınca onaylı sureti gönderilen 2012/306 soruşturma sayılı dosyanın incelenmesinde ise;
    - Katılan ...'ın ... Kaymakamlığına hitaben düzenlediği 18.06.2012 tarihli dilekçesinde; ...köyünün içme suyunun 1964 yılından beri ... köyü, Müşevge mevkisinden temin edildiğini, ancak son yıllarda ... köyünden olan inceleme dışı sanık ......ile sanık ...'in söz konusu içme suyunun önünü keserek tarlalarını suladıklarını, son bir haftadır da köylerine içme suyunun gelmediğini, anılan kişiler hakkında gerekli tahkikatın yapılarak içme suyunun köylerine tekrar verilmesinin sağlanmasını talep ettiği,
    - Kolluk tarafından düzenlenen 27.06.2012 tarihli olay yeri görgü ve tespit tutanağı ile basit krokiye göre; katılan tarafından ... Kaymakamlığına verilen dilekçenin kolluğa havalesi üzerine kendisine bilgi verilen ... Cumhuriyet savcısının talimatıyla yapılan araştırma kapsamında 18.06.2012 günü olay yeri olan ... köyü, Müşevge mevkisinde bulunan suyun kaynağına gidildiği, bahse konu suyun dağ yamacında Hazineye ait arazide bulunan kayanın içerisinden çıktığı, suyun önünde, dağıtımında kullanılan su kaptajının olduğu, o kaptajın haricinde su kaynağının çıktığı kayanın içerisinde gözle görülmeyen iki adet daha su kaptajının bulunduğu, kayalardan sızan suların arazi boyunca boşa aktığı, su kaynağında küçükbaş ve büyükbaş hayvanları sulamak amacıyla küçük su kabı bulunduğu, suyun içerisinde hayvan izleri ve atıkları olduğu, su kaynağına yaklaşık 300 metre mesafede inceleme dışı sanık ......ile sanık ...'e ait sulama havuzunun bulunduğu, havuzun yaklaşık 2 m üzerinden ...köyüne giden ana su borusuna ek yapılarak ikinci bir boru ile havuza su alındığı, borunun ucuna musluk takılmak suretiyle havuza su verildiği, anılan kişilere ait arazinin bu suyun kullanılarak sulandığı, ana borudan ...köylülerinin rızası olmadan suyun alındığı, bu durumun olay tanıklarının beyanlarından anlaşıldığı, inceleme dışı sanık ......ile sanık ...'e ait arazi içerisinde çeşitli sebzelerin ekili olduğu, bazı meyve ağaçlarının dikili olduğu, ayrıca arazinin Zamantı Irmağı'na yaklaşık 400 metre mesafede bulunduğu, imkânlar ölçüsünde ırmak suyu kullanılarak arazinin sulanabileceği, 21.06.2012 günü de katılan tarafından kayadan sızan suların boşa akmasını önlemek için kaynağın çevresine duvar örülerek suyun kaptaja akmasının sağlandığı ve yapılan inşaatın fotoğraf ile tespitinin yapıldığı, olay ile ilgili olarak ...ve ... köylerinde yapılan araştırma neticesinde bahse konu suyun 1964 yılında il özel idaresi yetkilileri tarafından gerekli çalışmalar yapılarak ve masrafları il özel idaresi tarafından karşılanarak ...köyüne içme suyu olarak verildiği, öncesinde ise suyun boşa aktığı ve kullanılmadığı, suyun ...köyüne verildiği esnada orada arazileri bulunan inceleme dışı sanık ......ve sanık ...'e suyun kullanımı ile ilgili olarak herhangi bir pay ayrıldığını gösteren yazılı bir belgenin bulunmadığı ve her iki köyün karar defterlerinde suyun kullanımına ilişkin bir kararın bulunmadığı, bahse konu suyun borularının 1985 ve 2010 yıllarında yenilendiği, 2010 yılında yapılan yenileme esnasında inceleme dışı sanık ......ile sanık ... tarafından ...köyüne giden ana boru kırılarak ikinci bir boru ile havuza su alındığı, bu suyu sulama amaçlı kullandığı, o günden bu yana ...köyünde su sorunun meydana geldiği, o tarihten önce ...köyünde su sorununun olmadığı,
    - Alınan ifade tutanaklarının;
    -- Sanık ... kollukta; "Ben ... köyünde ikamet etmekteyim. Bahse konu su deposunun yanında benim ve kardeşim ...'in kullanmakta olduğu tarlalarımız bulunmaktadır ... ...köyüne giden ana borunun havuzun yakın bir kesiminden ek boru döşeyerek havuza su aldık ve ihtiyacımız olduğunda açıp kullanıyorduk ... Şu an da tarlalarımızı sulamak için ...köyüne giden ana borudan aldığımız su ile tarlada bulunan ürünlerimizi ve fidanlarımızı suluyoruz ve işimiz bittiğinde de vanayı kapatıyoruz, böylece su ...köyüne akmaya devam ediyor ...",
    -- İnceleme dışı sanık ......kollukta; "Ben ... köyünde ikamet etmekteyim. Bahse konu su deposunun yanında benim ve kardeşim ...'in kullanmakta olduğu tarlalarımız bulunmaktadır ... ...köyüne giden ana borunun havuzun yakın bir kesiminden ek boru döşeyerek havuza su aldık ve ihtiyacımız olduğunda açıp kullanıyorduk ... Şu an da tarlalarımızı sulamak için ...köyüne giden ana borudan aldığımız su ile tarlada bulunan ürünlerimizi ve fidanlarımızı suluyoruz ve işimiz bittiğinde de vanayı kapatıyoruz, böylece su ...köyüne akmaya devam ediyor ...",
    -- Katılan ... 27.06.2012 tarihinde kollukta; "Ben ...köyü muhtarıyım, köyümüze ... köyü sınırları içerisinden gelen içme suyu ... ve ... kardeşler tarafından sık sık kesilmektedir. Köyümüze gelen ana su borusundan suyun kaynağının bulunduğu yerde bulunan arazileri içerisindeki havuza su borusuna ek yaparak su aldılar ve bu suyu günlük açarak arazilerini suluyorlar. Suyun basıncı az olduğundan ... ve ... kardeşler suyu açtıklarında köyümüze su gitmiyor ... 2010 yılında tekrar boru yenilemesi yapıldı ... Bu yenilemeden sonra ... ve ... kardeşler köye giden ana su borusunu kırarak havuza su almışlar ve bu suyu kullanarak arazilerini suluyorlar ve suyu kullandıklarında köyümüze su gitmiyor. 21.06.2012 günü suyun kaynağının bulunduğu yerde kayalar arasından çıkan su boşa akıyordu. Ben de onun etrafına duvar ördüm ve suyun kaptaja akmasını sağladım. Burada da daha önceden yapılı olan beton duvar ... ve ... tarafından kırılmıştı. Biz de bunu yeniden yaptık ... Bu olaydan dolayı ......ve ...'den şikâyetçiyim ve davacıyım, uzlaşmak istemiyorum.",
    Şeklinde olduğu,
    - Sanık ... tarafından ibraz edilen ve ... Kaymakamlığınca ...Sulh Hukuk Mahkemesine hitaben düzenlenen 14.05.2012 tarihli yazı suretine göre; ... köyü yakınındaki su kaynağından döşenen boru hattının 12.10.2010-21.10.2010 tarihleri arasında ... tarafından yapıldığı,
    -... Cumhuriyet Başsavcılığınca 03.07.2012 tarih ve 306-222 sayı ile; inceleme dışı sanık ......ve sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, anılan karar başlığında şikâyetçi olarak katılan ...'ın yer aldığı, içeriğinin ise "Her ne kadar yukarıda açık kimlik bilgileri yazılı olan müştekinin Kaymakamlık makamına vermiş olduğu 18.06.2012 tarihli şikâyet dilekçesi ve jandarma tarafından alınan 27.06.2012 tarihli beyanında özetle, kendisinin ... ilçesi, ...köyü muhtarı olduğunu, şüphelilerin köylerine giden su borusunu kırarak su aldıklarını ve bu su ile arazilerini suladıklarını, köylerinin de susuz kaldığını belirtip şikâyetçi olmuş ise de, şüphelilerin alınan beyanlarında üzerine atılı suçlamaları kabul etmedikleri, bahse konu kaynaktan kendilerinin de su hakkı olduğunu, köy muhtarı olan müştekinin kendilerine su vermediğini belirttikleri, jandarmaca olay yerinde yapılan incelemede borularda herhangi bir kırık ve zarar verme bulgusunun tespit edilemediği, incelenen tüm dosya kapsamında da müştekilerin üzerlerine atılı bulunan müsnet suçu işlediklerine dair müştekinin soyut iddiası dışında delil elde edilemediği anlaşılmakla," biçiminde olduğu, inceleme dışı sanık ......ve sanık ... ile katılan ...'a 25.07.2012 tarihinde tebliğ edilen bu kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan ... kollukta; "Ben ...köyü muhtarıyım. ... köyü sınırları içerisinde bulunan arazi kesiminde çıkan suyu köyümüz içme suyu olarak kullanmaktadır. ... köyünden ... ve ... isimli şahıslar orada arazileri bulunduğundan dolayı 2010 senesinden bu yana o suyun kendilerine ait olduğunu belirterek hak iddia ediyorlar ve köyümüzün su borularına zarar veriyorlar. ... ve ... isimli şahıslar orada bulunan arazilerini sulamak için köyümüze giden ana su borusuna kelepçe takarak ikinci bir 2 metrelik boru ile orada bulunan havuza su aldılar ve bu suyu kullanarak arazi suluyorlar. Onlar arazilerini suladığı zaman suyun basıncı az olduğundan dolayı köyümüze su çıkmıyor ve köyümüz susuz kalıyor. ... ve ... isimli şahıslar suyun kaynağında bulunan kaptaja su gitmesini engellemek için suyun kaynağına her türlü malzemeyi atarak suyun tıkanmasına sebep oluyorlar ve oraya hayvanların su içmesi için bir kap koymuşlar ve köyümüze gelen suyun bulunduğu yer hayvan atıkları ve pislikleriyle doluydu. Ben 21.06.2012 günü köyümden işçileri alarak suyun kaynağına sırtımızda kum çıkararak suyun kaynağından sızan suları köyümüze almak ve orayı temizlemek için kaynağın etrafına beton dökerek kapattım. Bir süre sonra da kapattığım yerin ... ve ... isimli şahıslar tarafından kırılarak tekrar sızan suların boşa aktığını görünce ... Kaymakamına müracaatta bulundum. 11.07.2012 günü de Kaymakam Bey ile suyun kaynağına gittik ve gerekli tespitleri yaptık. Suyun kaynağına benim güçlükle yaptırdığım beton duvarın kırıldığını ve ... ve ... isimli şahısların arazilerini suladıklarını gördük. Şu an köyümüzde su sıkıntısı yaşanmaktadır ve köy halkı mağdur durumdadır. Ben köyümün mağduriyetinin giderilmesini istiyorum.",
    Mahkemede; "Her iki sanık 2010 yılından bu yana ...köyüne gitmekte olan su borusuna kelepçe atarak havuzlarına su getirmektedirler, sanıklar vanayı açtıklarında köye su gelmemektedir, bu nedenle de köyün zararı meydana gelmektedir, bu olay nedeniyle sanıklardan şikâyetçiyim, kamu davasına katılma talebim vardır, ayrıca köyün toplamda 60.000 TL susuz kalınması nedeniyle zararı mevcuttur, zararı delillendirecek herhangi bir belge yoktur, ancak hayvanlarımız susuzluk nedeniyle zarar görmüştür, bu zararın da giderilmesini talep ederim ",
    İnceleme dışı sanık ......kollukta; "Ben ... köyünde ikamet etmekteyim. ...köyüne giden suyun kaynağının bulunduğu yerde bizim tarlamız vardır. Biz o tarlanın sulama ihtiyacını o su kaynağından karşılıyoruz. 2010 senesine kadar suyun kaynağından havuza 350 metre boru ile su geliyordu ve ...köyü ile aramızda su problemi de yoktu. 2010 senesinden sonra boru yenileme yapıldığında bizim borularımız kırıldı ve yerine yeni boru da döşenmeyince tarlamızda bulunan mahsulümüz ve ağaçlarımızın susuz kalmaması için köye giden ana su borusuna kelepçe takarak tekrar havuza su aldık ve tarlalarımızı o su ile de sulamaktayız. 21.06.2012 günü ... yanında işçilerle suyun kaynağına gelerek oraya taş duvar ördüler ve işlerini bitirince gittiler. Suyun kaynağından sızan suları 1964 senesinden beri biz kullanmaktayız. ...köyü muhtarı ... da suyun hepsini kendi köyüne getirmek istiyor bu sefer de biz mağdur oluyoruz. Suyun kaynağına yapılan beton (taş) duvarı ben ve kardeşim kırmadık, kıranı da bilmiyorum. Biz sadece birkaç gün arayla bahçeme gelerek havuza gelen su ile oradaki ağaçlarımızı ve mahsulümüzü sulamaktayız. Suyun kaynağına bile çıkmadık çünkü orada işimiz yok. Orayı kimin kırdığını ben de kardeşim ... de görmedik. Ben bu davanın artık sona ermesini ve hakkımız olan suyun havuzumuza akmasını istiyorum.",
    Mahkemede; "Ben üzerime atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum, bize ait sulama havuzuna 1964 yılından 2010 yılına kadar bir boru ile suyun kaynağından sulama suyu gelmekteydi, aynı suyun kaynağından ...köyüne ise başka boru ile su gitmekteydi, 2010 yılında boruların yenilenmesi amacı ile yapılan çalışmalar sırasında bize ait boru kırıldığı gibi suyun kaynağına kaptaç takılarak tüm su ...köyüne gönderildi, bizim havuza gelmekte olan boru iptal edilerek bize herhangi bir şekilde su verilmedi, biz de daha önce suyun kaynağından havuza sulama suyu aldığımız için bu durumu daha önce köyümüzün bağlı olduğu ...Kaymakamlığına ilettik hatta kaymakam gelerek bizim mağdur olduğumuzu bizzat gördü ve sözlü olarak mağduriyetimizin giderilmesi gerektiğini ... Kaymakamına ve ...köyü muhtarına söyledi, biz de mağdur olduğumuz görüldüğü için ...köyüne giden boruya kardeşim ... ile birlikte ... takarak havuza ihtiyacımız olduğu zaman kullanmak üzere su aldık, bizim boruyu delerek kırıp zarar vermemiz söz konusu değildir, ayrıca bizim borumuzun kırıldığına dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/10 değişik ... sayılı tespit kararı vardır, bunun bir suretini mahkemeye ibraz ediyorum, öncelikle beraatimi eğer hakkımda ceza verilecek olursa hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasını talep ederim,",
    Şeklinde ifade vermişlerdir.
    Sanık ... kollukta; "Ben ... köyünde ikamet etmekteyim. ...köyüne giden suyun kaynağının bulunduğu yerde bizim tarlamız vardır. Biz o tarlanın sulama ihtiyacını o su kaynağından karşılıyoruz. 2010 senesine kadar suyun kaynağından havuza 350 metre boru ile su geliyordu ve ...köyü ile aramızda su problemi de yoktu. 2010 senesinden sonra boru yenilemesi yapıldığında bizim borularımız kırıldı ve yerine yeni boru da döşenmeyince tarlamızda bulunan mahsulümüz ve ağaçlarımızın susuz kalmaması için köye giden ana su borusuna kelepçe takarak tekrar havuza su aldık ve tarlalarımızı o su ile de sulamaktayız. 21.06.2012 günü ... yanında işçilerle suyun kaynağına gelerek oraya taş duvar ördüler ve işlerini bitirince gittiler. Suyun kaynağından sızan suları 1964 senesinden beri biz kullanmaktayız. ...köyü muhtarı ... da suyun hepsini kendi köyüne getirmek istiyor, bu sefer de biz mağdur oluyoruz. Suyun kaynağına yapılan beton (taş) duvarı ben ve kardeşim kırmadık kıranı da bilmiyorum. Biz sadece birkaç gün arayla bahçeme gelerek havuza gelen su ile oradaki ağaçlarımızı ve mahsulümüzü sulamaktayız. Suyun kaynağına bile çıkmadık, çünkü orada işimiz yok. Orayı kimin kırdığını ben de kardeşim ... de görmedik. Ben bu davanın artık sona ermesini ve hakkımız olan suyun havuzumuza akmasını istiyorum.",
    Mahkemede; "Ben üzerime atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum, bize ait sulama havuzuna 1964 yılından 2010 yılına kadar bir boru ile suyun kaynağından sulama suyu gelmekteydi, aynı suyun kaynağından ...köyüne ise başka boru ile su gitmekteydi, 2010 yılında boruların yenilenmesi amacı ile yapılan çalışmalar sırasında bize ait boru kırıldığı gibi suyun kaynağına kaptaç takılarak tüm su ...köyüne gönderildi, bizim havuza gelmekte olan boru iptal edilerek bize herhangi bir şekilde su verilmedi, biz de daha önce suyun kaynağından havuza sulama suyu aldığımız için bu durumu daha önce köyümüzün bağlı olduğu ...Kaymakamlığına ilettik hatta kaymakam gelerek bizim mağdur olduğumuzu bizzat gördü ve sözlü olarak mağduriyetimizin giderilmesi gerektiğini ... Kaymakamına ve ...köyü muhtarına söyledi, biz de mağdur olduğumuz görüldüğü için ...köyüne giden boruya ağabeyim ......... takarak havuza ihtiyacı olduğu zamanlarda kullanmak için su aldı, bizim boruyu delerek kırıp zarar vermemiz söz konusu değildir, daha önce de ... C. başsavcılığınca aynı konuya ilişkin takipsizlik kararı verilmişti bunun bir suretini mahkemeye ibraz ediyorum, ayrıca ... kaymakamlığının ...Sulh Hukuk Mahkemesine yazmış olduğu müzekkerenin bir suretini mahkemeye ibraz ediyorum, öncelikle beraatimi eğer hakkımda ceza verilecek olursa hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasını talep ederim, ",
    Keşifte; "...köyüne giden içme suyu borusundan boruya kelepçe atarak ve havuzun kenarına vana atmak suretiyle suyu havuza daha öncesinde aldığımız doğrudur. Biz kendimize ait suyu bu şekilde havuzumuza aldık, ancak daha sonra Kaymakamlık ve Jandarma bize gelmekte olan vanayı kapattırdı ve boru yanlış hatırlamıyorsak 2012 yılının Temmuz ya da Ağustos ayında eski hâline dönüştürüldü.",
    Şeklinde savunmada bulunmuştur.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” başlıklı 172. maddesinin iddianamenin düzenlendiği tarih olan 28.08.2012 tarihinde yürürlükte bulunan hâli;
    “(1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
    (2) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.” şeklinde düzenlenmiş iken,
    30.04.2013 tarihli ve 28633 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun’un 19. maddesi ile maddeye;
    “Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi hâlinde yeniden soruşturma açılır.” şeklinde 3. fıkra eklenmiştir.
    06.01.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 680 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 10. maddesi ile bu maddenin ikinci fıkrası;
    "Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz." şeklinde değiştirilmiş, bu değişiklik 08.03.2018 tarihli ve 30354 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7072 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile kanunlaşmıştır.
    31.07.2018 tarihli ve 30495 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7145 sayılı Kanun’un 17. maddesi ile anılan maddenin 3. fıkrasına; “tespit edilmesi” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya bu karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi” ibaresi eklenerek madde metni son hâlini almıştır.
    Aynı Kanun’un “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinin iddianamenin düzenlendiği tarih olan 28.08.2012 tarihinde yürürlükte bulunan hâli;
    “(1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesine itiraz edebilir.
    (2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
    (3) Mahkeme, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer sulh ceza hâkimini görevlendirebilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
    (4) Mahkeme istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
    (5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu madde hükmü uygulanmaz.
    (6) İtirazın reddedilmesi halinde; Cumhuriyet savcısının, yeni delil varlığı nedeniyle kamu davasını açabilmesi, önceden verilen dilekçe hakkında karar vermiş olan ağır ceza mahkemesinin bu hususta karar vermesine bağlıdır.
    ” şeklinde düzenlenmiş iken,
    28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 71. maddesiyle, maddenin birinci fıkrasında yer alan “ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesine” ibaresi “ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine”, dördüncü fıkrasında yer alan “Mahkeme” ibaresi “Sulh ceza hâkimliği”, altıncı fıkrasında yer alan “ağır ceza mahkemesinin” ibaresi “sulh ceza hâkimliğinin”, üçüncü fıkrası ise "Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılabilmesi için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir" şeklinde değiştirilmiştir.
    06.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 680 sayılı KHK'nın 11. maddesiyle de, anılan maddenin altıncı fıkrası "İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172. maddenin ikinci fıkrası uygulanır.", biçiminde değiştirilmiş, bu değişiklik ise 08.03.2017 tarihli ve 30354 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7072 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile kanunlaşmıştır.
    Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza muhakemesinin temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır. Cumhuriyet savcısının görevi maddi gerçeği ortaya çıkartmak ve adil bir yargılama yapılması için gerekli araştırmayı yaparak şüphelinin lehine veya aleyhine olan bütün delilleri toplamaktır.
    Cumhuriyet savcısı soruşturma evresinin sonunda toplanan delillere göre suçun işlendiği hususunda yeterli şüpheye ulaştığı takdirde iddianame düzenleyecek ve kamu davasını açacaktır. Buna karşın soruşturma işlemleri tamamlandıktan sonra, kamu davasının açılması için suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma imkânını ortadan kaldıran şüphelinin ölümü, af, zamanaşımı, şikâyet süresinin geçmesi, önödemenin yerine getirilmesi ve uzlaşmanın sağlanmış olması gibi durumlarda kovuşturmaya yer olmadığına karar verecektir. İddianame, toplanan delillere göre suçun işlendiğini gösteren yeterli şüphe oluştuğunda hazırlanacağına göre, elde edilen deliller doğrultusunda hukuka uygunluk sebeplerinin varlığı ya da failin kusursuzluğu açıkça ortada ise Cumhuriyet savcısı yine kovuşturmaya yer olmadığına karar verebilecektir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda itiraz hakkı, süresi ve mercisi gösterilecek, karar suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilecektir.
    1412 sayılı CMUK'da Cumhuriyet savcısının verdiği takipsizlik kararları, yargı otoritesi göstermeyen, idari bir karar niteliğinde düzenlendiğinden Cumhuriyet savcısı, bu kararını kendiliğinden, ... Bakanı ve ... müfettişinin talebi ya da ilgilinin isteği üzerine geri alıp soruşturma yapabilmekte ve hiçbir şarta bağlı olmadan, takipsizlik kararından sonra, dava zamanaşımı süresi dolmadan kamu davası açabilmekteydi. Ancak bu düzenleme öğretide hukuk güvenliğine aykırı olduğu düşüncesiyle eleştirilmekte, takipsizlik kararından sonra yeni bir dava açılması için yeni delil şartı aranması gerektiği ileri sürülmekteydi.
    Öğretinin bu eleştirileri göz önüne alınarak düzenlenen ve 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 172. maddesinin ikinci fıkrasıyla, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra, yeni bir delil meydana çıkmadan Cumhuriyet savcısınca kendiliğinden kamu davası açılamayacağı hüküm altına alınmış, ancak 06.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 680 sayılı KHK ve 08.03.2018 tarihli ve 30354 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7072 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile ayrıca, elde edilen yeni delilin kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte olması ve sulh ceza hâkimliğince bu konuda bir karar verilmesi şartlarına bağlanmıştır. Bu husus kanun koyucu tarafından ceza muhakemesi şartı olarak düzenlenmiştir. Yine 1412 sayılı CUMK'da yer verilen takipsizlik kararlarından farklı olarak CMK'nın 173. maddesinde kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlara karşı suçtan zarar gören tarafından itiraz edilebileceği hükme bağlanmış, böylelikle bu kararlara yargısal bir nitelik kazandırılmıştır.
    CMK'nın 173. maddesinin birinci fıkrası, iddianamenin düzenlendiği 28.08.2012 tarih itibarıyla suçtan zarar görenin, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar kendisine tebliğ edildikten sonra on beş gün içinde, kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesine itiraz edebileceği hükme bağlanmış iken, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile de bu incelemeyi yapma yetkisi kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine verilmiştir. CMK'nın 173. maddesinin 680 sayılı KHK'nın 11. maddesi ve 7072 sayılı Kanun'un 10. maddesiyle yapılan değişikliklerden önceki altıncı fıkrası uyarınca itirazın reddedilmesi üzerine Cumhuriyet savcısının kamu davası açabilmesi, yeni delilin varlığı ve önceden verilen dilekçeyi değerlendiren mercinin bu hususta karar vermesine bağlı iken, anılan değişiklikle kamu davası açılabilmesi CMK'nın 172. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen usule tabi tutulmuştur.
    Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar, muhakeme faaliyeti sonunda, yargılama makamı tarafından verilmiş kararlar olmayıp, adli-idari nitelikte kararlardır. Ancak, bu kararlara itiraz yolunun açık olması nedeniyle itiraz üzerine kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, mahkeme denetiminden geçerek yargısal karar hâlini alır ve yargı otoritesi özelliğini gösterir. Gerek itiraz üzerine kesinleşen, gerekse itiraz edilmeksizin kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar bakımından, kanunun aradığı anlamda yeni delil ortaya çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı Cumhuriyet savcısı aynı işe tekrar el atamayacaktır.
    Uyuşmazlığın sağlıklı bir hukuki çözüme kavuşturulabilmesi için “fiil”, "aynı fiil" ve "yeni delil" kavramları üzerinde de durulması gerekmektedir.
    Fiil kavramı; ceza muhakemesinde ve maddi ceza hukukunda kullanılan ortak bir kavram olmakla birlikte kullanıldığı alana göre içerik olarak farklılık arz etmektedir. Ceza muhakemesi anlamında fiil, uyuşmazlık konusu olay olup muhakemenin konusunu oluşturan olayın bütününü ifade etmektedir. Maddi ceza hukukunda ise, belirli bir amaca yönelen, kişinin isteğine göre ve iradesine bağlı, dış dünyada etki doğuran icrai yahut ihmali bir insan davranışıdır.
    Ceza muhakemesindeki fiil, maddi ceza hukuku anlamında tek bir fiilden oluşabileceği gibi birden fazla fiilden de oluşabilir. Bu itibarla ceza muhakemesindeki fiil kavramı, maddi ceza hukukundaki fiil kavramından daha geniş bir içeriğe sahiptir. Bununla birlikte, maddi ceza hukuku anlamındaki tek fiilin, ceza muhakemesinde birden fazla fiili oluşturması mümkün değildir.
    Ceza muhakemesinde Cumhuriyet savcısı, yapmış olduğu soruşturma sonucunda kaleme aldığı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veya iddianame ile uyuşmazlığın konusunu ve sınırlarını ortaya koymaktadır. Ceza muhakemesine konu edilen fiilin aynı olup olmadığının tespitinde de iddianame veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda belirtilen olaylar bütününün esas alınması gerekmektedir. Buna göre fiilin aynı olup olmadığı, iddianame ve kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda yer alan fiilin işlendiği yer, fiilin süresi, zamanı, kullanılan araçlar, kullanılma biçimleri belirtilmek suretiyle bireyselleştirilerek ve tanımlanan olaylar göz önünde bulundurularak belirlenecektir. Fiilin aynı olup olmadığının belirlenmesinde Cumhuriyet savcısınca yapılan hukuki nitelendirmenin bir önemi bulunmamaktadır.
    CMK'nın 172/2. maddesinde yer alan "yeni delil" kavramından ne anlaşılması gerektiğine gelince; kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan önce mevcut olan, ancak ele geçirilemeyen, dosyada bulunan ancak Cumhuriyet savcısı tarafından görülmeyen ve değerlendirilmeyen delil, yeni delildir. Yeni bir soruşturmanın başlatılabilmesi için, delilin yeni olmasının yanında, tek başına veya diğer delillerle birlikte bir suçun işlendiğini kuvvetle ispatlama gücüne sahip olması gerekir. Dava açmaya yetecek kadar güçlü elverişlilikte veya kovuşturmama kararının nedenini ortadan kaldırıcı ve ayrıca davanın da açılmasını sağlayacak kuvvette, suç şüphesini kuvvetlendirici nitelikte bulunması gerekir. Bu nitelikte yeni bir delil ortaya çıktığında, Cumhuriyet savcısı işe tekrar el atarak, iddianame düzenleyebilecek, kabulü hâlinde kamu davası açılmış olacaktır.
    Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz edilmesi üzerine, itiraz reddedildiğinde bu karar kesinleşir. İtirazın reddi üzerine yeni delil olsa dahi, aynı fiilden dolayı Cumhuriyet savcısının kendiliğinden dava açması mümkün değildir. Önceden verilen dilekçe hakkında karar vermiş olan mercinin, kamu davasının açılması hususunda karar vermesi gerekir. Diğer bir anlatımla, usul işlemlerinin, işlemin yapıldığı sırada yürürlükte bulunan usul kanununa tabi olacağı ilkesi gözetildiğinde, iddianamenin düzenlendiği 28.08.2012 tarihi itibarıyla 5271 sayılı CMK’nın yürürlükte bulunan 172. maddesine göre Cumhuriyet savcısınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilip karar itiraz edilmeksizin kesinleştiğinde, Cumhuriyet savcısının aynı işe tekrar el atması için, yeni bir delilin ortaya çıkması yeterli iken; kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz edilerek itiraz mercisine başvurulduğunda; itiraz mercisinin kararı ile kovuşturmaya yer olmadığı kararı kesinleşmişse, Cumhuriyet savcısının iddianame düzenlemesi için, (5271 sayılı CMK'da yargılama makamının kararını Cumhuriyet savcısının kaldırması kabul edilmediğinden) yeni delilin yanında, önceden verilmiş itiraz dilekçesi hakkında karar veren mercinin, kamu davasının açılması hususunda, yeniden bir karar vermesi gereklidir. Bu husus kanun koyucu tarafından ceza muhakemesi şartı olarak düzenlenmiştir.
    Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    ... ili, ... ilçesi, ... köyü sınırları içerisinde bulunan su kaynağının kullanılması suretiyle 12.10.2010-21.10.2010 tarihleri arasında
    Köylere Hizmet Birliğince KÖYDES programı kapsamında ...köyüne içme suyu hattı yapılıp bu hattın ...köyü muhtarlığına tahsis edildiği, olay tarihinde bahse konu köyün muhtarı olarak görev yapan katılan ...'ın ... Kaymakamlığına hitaben düzenlediği 18.06.2012 tarihli dilekçesinde; ... köyünden olan inceleme dışı sanık ......ile sanık ...'in söz konusu içme suyunun önünü keserek tarlalarını suladıklarını, bu nedenle de son bir haftadır köylerine içme suyunun gelmediğini belirtip anılan kişiler hakkında gerekli tahkikatın yapılarak içme suyunun köylerine tekrar verilmesinin sağlanmasını talep ettiği, dilekçenin kolluğa havalesi üzerine kendisine bilgi verilen ... Cumhuriyet savcısının talimatıyla 18.06.2012 tarihinde kolluk tarafından olay yerinde yapılan incelemede bahse konu su kaynağına yaklaşık 300 metre mesafede inceleme dışı sanık ......ile sanık ...'e ait sulama havuzunun bulunduğu, havuzun yaklaşık 2 m üzerinden ...köyüne giden ana su borusu kırılarak ek yapılıp ikinci bir boru ile havuza su alındığı, inceleme dışı sanık ile sanığa ait arazinin de bu suyun kullanılarak sulandığının tespit edildiği, bu tespit sonrasında katılan ...'ın kolluk tarafından alınan ifadesinde 2010 yılında yapılan yenileme çalışmalarından sonra inceleme dışı sanık ......ile sanık ...'in köylerine giden ana su borusunu kırarak havuzlarına su aldıklarını ve bu suyu kullanarak arazilerini suladıklarını beyan ettiği, yapılan soruşturma sonucunda ... Cumhuriyet Başsavcılığınca 03.07.2012 tarih ve 306-222 sayı ile; inceleme dışı sanık ......ve sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, anılan karar başlığında şikâyetçi olarak katılan ...'ın yer aldığı, suç tarihinin "26.06.2012" olarak gösterildiği, karar içeriğinin ise "Her ne kadar yukarıda açık kimlik bilgileri yazılı olan müştekinin Kaymakamlık makamına vermiş olduğu 18.06.2012 tarihli şikâyet dilekçesi ve jandarma tarafından alınan 27.06.2012 tarihli beyanında özetle, kendisinin ... ilçesi, ...köyü muhtarı olduğunu, şüphelilerin köylerine giden su borusunu kırarak su aldıklarını ve bu su ile arazilerini suladıklarını, köylerinin de susuz kaldığını belirtip şikâyetçi olmuş ise de, şüphelilerin alınan beyanlarında üzerine atılı suçlamaları kabul etmedikleri, bahse konu kaynaktan kendilerinin de su hakkı olduğunu, köy muhtarı olan müştekinin kendilerine su vermediğini belirttikleri, jandarmaca olay yerinde yapılan incelemede borularda herhangi bir kırık ve zarar verme bulgusunun tespit edilemediği, incelenen tüm dosya kapsamında da müştekilerin üzerlerine atılı bulunan müsnet suçu işlediklerine dair müştekinin soyut iddiası dışında delil elde edilemediği," biçiminde olduğu, inceleme dışı sanık ..., ve sanık ... ile katılan ...'a 25.07.2012 tarihinde tebliğ edilen bu kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği, ... Kaymakamı tarafından ... Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben düzenlenen 19.07.2012 havale tarihli şikâyet dilekçesi üzerine ise yeni bir soruşturma başlatıldığı, bu dilekçenin ekinde yer alan ve kolluk tarafından düzenlenen 11.07.2012 tarihli olay yer görgü ve tespit tutanağında su kaynağına yaklaşık 300 metre mesafede inceleme dışı sanık ......ile sanık ...'e ait sulama havuzunun olduğu, bu havuzun 2 metre üzerinden ...köyüne giden ana su borusunun geçtiği, havuzun üzerinden geçen ...köyüne ait içme suyu ana su borusuna kelepçe atılarak borunun delinip 2 metre boru eklenmek suretiyle havuza su alındığı, eklenen borunun ucuna vana takılarak havuza su verildiği, bu vana aracılığıyla arazinin iki koldan 100 metre hortum ile sulandığının belirtildiği, kolluk tarafından düzenlenen 13.07.2012 tarihli tutanağa göre ise içme suyu hattına bağlanan ek borunun ucunun kör tıpa ile kapatıldığı, yapılan bu ikinci soruşturma sonucunda ... Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 28.08.2012 tarihli ve 134-45 sayılı iddianamede; sanık ... ile inceleme dışı sanık ... Sever'in mala zarar verme suçundan TCK'nın 152/1-a-d ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmalarının talep edildiği, bahse konu iddianamenin anlatım bölümünün ise "... tarafından ...köyü içme suyunun şüpheliler tarafından kesildiğinin bildirilmesi üzerine Jandarma ekipleri tarafından suç yerinde inceleme yapıldığı; jandarma ekiplerinin suç yerinde yaptığı incelemede; su kaynağına 300 metre mesafede şüphelilere ait sulama havuzu bulunduğu...havuz üzerinden geçen ...köyünün içme suyu borusunun delinerek kelepçe atıldığını ve bu suretle şüphelilere ait havuza su alındığını tespit ettikleri;" şeklinde olduğu, yapılan yargılama sonucunda ... Asliye Ceza Mahkemesince 31.01.2017 tarih ve 101-13 sayı ile sanık ...'in mala zarar verme suçundan TCK'nın 152/1-a-d, 62, 50/1-a, 52/2 ve 52/4. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verildiği, anılan kararda sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiilinin "sanığın ...köyüne tahsis edilen ve içme suyunu taşıyan boruları delmek ve kendisine ait havuza giden kısma kelepçe takmak" şeklinde gösterildiği anlaşılan olayda;
    ... ili, ... ilçesi, Aşağısöğütlü köyü sınırları içinde bulunup sanık ...'e ait sulama havuzunun yaklaşık 2 m üzerinden geçen ...köyüne ait içme suyu hattının sanık ... tarafından kırılarak bu hatta ek yapılıp ikinci bir boru ile havuza su alındığının 18.06.2012 tarihinde kolluk tarafından tespit edilmesi üzerine yapılan soruşturma sonucunda sanık ... hakkında bu fiile ilişkin olarak mala zarar verme suçundan 03.07.2012 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesinin, usul işlemlerinin yapıldığı sırada yürürlükte bulunan usul kanununa tabi olacağı ilkesi gözetildiğinde, iddianamenin düzenlendiği 28.08.2012 tarihi itibarıyla 5271 sayılı CMK’nın yürürlükte bulunan 172. maddesinin 2. fıkrasındaki “Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra yeni delil meydana çıkmadıkça, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.” hükmüne göre, yeni bir delilin meydana çıkmasına bağlı olduğunun, kolluk tarafından düzenlenen ve kovuşturmaya yer olmadığına dair karara konu fiilin tekrardan tespit edilmesine ilişkin 11.07.2012 tarihli ikinci tutanağın ise bu anlamda yeni bir delil olarak kabul edilemeyeceğinin anlaşılması karşısında; aynı fiile ilişkin daha önce verilip kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar bulunduğu hâlde sanık ... hakkında yeni delil elde edilmeden ve bu bağlamda ceza muhakeme şartı gerçekleşmeden kamu davası açılması usul ve kanuna aykırılık oluşturmaktadır.
    Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, aynı fiile ilişkin daha önce verilip kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar bulunduğu hâlde sanık ... hakkında yeni delil elde edilmeden ve bu bağlamda ceza muhakeme şartı gerçekleşmeden kamu davası açılması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- ... Asliye Ceza Mahkemesinin 31.01.2017 tarihli ve 101-13 sayılı direnme kararına konu hükmünün, aynı fiile ilişkin daha önce verilip kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar bulunduğu hâlde sanık ... hakkında yeni delil elde edilmeden ve bu bağlamda ceza muhakeme şartı gerçekleşmeden kamu davası açılması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 04.10.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara