Esas No: 2013/86
Karar No: 2013/117
Karar Tarihi: 10/10/2013
AYM 2013/86 Esas 2013/117 Karar Sayılı Norm Denetimi İlamı
Esas Sayısı : 2013/86
Karar Sayısı : 2013/117
Karar Günü : 10.10.2013
R.G. Tarih-Sayı : 07.01.2014-28875
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 11. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 15.2.2011 günlü, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun"un geçici 1. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan “…veya anılan kadrolar için aranan eğitim şartlarını taşımayan…” ibaresinin Anayasa"nın 2. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istemidir.
I- OLAY
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda uzman olarak görev yapan davacının, üst kurul uzmanı kadrosuna atanma istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali talebiyle açtığı davada, itiraz konusu kuralın Anayasa"ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
6112 sayılı Kanun"un itiraz konusu kuralı da içeren geçici 1. maddesi şöyledir:
“Üst Kurul üyeleri ve personele dair geçiş hükümleri
GEÇİCİ MADDE 1-(1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce Üst Kurul üyeliğine seçilen ve bu görevleri devam etmekte olanlardan halen 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamına girmeksizin sigorta primi ödemekte olanlar, 5510 sayılı Kanunun kamu personeli için uygulanmaya başlandığı 15/10/2008 tarihinden daha önceki bir tarihi geçmemek kaydıyla, Üst Kurul üyesi olarak göreve başladıklarıtarihi takip eden ay başından itibaren geçen hizmet süreleri itibarıyla 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı kabul edilirler. Bu süreyeait emekli keseneği veya sigorta primi çalışan payı farkları kendileri tarafından, kurum karşılığı veya sigorta primi işveren payı farkları Üst Kurul tarafından ödenir. Sigortalı hizmet sürelerinin birleştirilerek aylık bağlanmasında, ilgisine göre mülga 24/5/1983 tarihli ve 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun veya 5510 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Sosyal güvenlik kuruluşlarının herhangi birinden emekli aylığı almakta iken Üst Kurul üyeliğine seçilen ve halen görevde olanların, istekleri halinde emekli aylıkları kesilir ve sigorta primleri 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında ödenir ve bunların emekli aylıklarının yeniden bağlanarak emekli aylığı tutarlarının belirlenmesinde genel hükümlere göre işlem yapılır.
(2) Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihte Üst Kurul üyesi olanların üyelikleri, üyelerin üçte birinin iki yılda bir yenilenmesi saklı kalmak kaydıyla, görev sürelerinin sonuna kadar devam eder.
(3) Bu Kanunla yapılan yeni düzenlemeler nedeniyle kadro ve görev unvanı değişmeyenlerden bu Kanunda öngörülen eğitim şartlarını taşıyanlar başka bir işleme gerek kalmaksızın durumlarına uygun aynı unvanlı kadrolara atanmış sayılır. Kadro ve görev unvanları değişen yahut kaldırılan veya anılan kadrolar için aranan eğitim şartlarını taşımayan personelden; Teftiş Kurulu Başkanı, Genel Sekreter, Daire Başkanı ve Bölge Müdürü kadrolarında bulunanlar Üst Kurul Müşaviri kadrolarına, Başmüfettiş ve bölge müdür yardımcısı kadrolarında bulunanlar uzman denetçi kadrolarına, başka bir işleme ve tebligata gerek kalmaksızın bu Kanunun yayımı tarihinde atanmış sayılır; diğerleri Başkan tarafından üç ay içinde Üst Kurulda durumlarına uygun kadrolara atanırlar. Bunlar atama işlemi yapılıncaya kadar Başkan tarafından ihtiyaç duyulan işlerde görevlendirilebilirler. Bunlar, yeni bir kadroya atanıncaya kadar, eski kadrolarına ait ücret ve diğer mali haklarını almaya devam ederler. Söz konusu personelin, atandıkları yeni kadroların aylık, ek gösterge, sözleşme ücreti, bir aya isabet eden ikramiye, her türlü zam ve tazminatlar (fazla çalışma ücreti hariç) diğer malî hakları toplam net tutarının, atandıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları aylık, ek gösterge, sözleşme ücreti, bir a ya isabet eden ikramiye, her türlü zam ve tazminatlar (fazla çalışma ücreti hariç) diğer malî hakları toplam net tutarından az olması hâlinde, aradaki fark, atandıkları kadrolarda kaldıkları sürece, herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın vefarklılık giderilinceye kadar kendilerine tazminat olarak ödenir.
(4) Bu Kanunun yayımı tarihinden sonra 43 üncü maddenin altıncı fıkrasına göre Üst Kurul kadrolarında bulunan personel için belirlenecek ücretler ile diğer malî haklar toplamının, bu Kanunun yayımı tarihinden öncekien son ayda Üst Kurul kadroları için belirlenmiş olan aylık, ek gösterge, sözleşme ücreti, bir aya isabet eden ikramiye, her türlü zam ve tazminatlar ile fazla çalışma ücreti hariç diğer malî haklar toplamı net tutarından daha az olması hâlinde, aradaki fa rk söz konusu personele, kadrolarında kaldıkları sürece, herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ve farklılık giderilince ye kadar tazminat olarak ödenir.
(5) Üst Kurul müşaviri ve uzman denetçi kadrosunda bulunanlar, Üst Kurulda Başkan tarafından uygun görülen birim ve işlerde görevlendirilirler. Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren Üst Kurulda yeni Üst Kurul müşaviri ve uzman denetçi ataması yapılmaz ve bu kadrolarda herhangi bir şekilde boşalma olması hâlinde, anılan kadrolar herhangi bir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılır.
(6) Üst Kurul uzmanı ve Üst Kurul uzman yardımcısı kadrolarından teknik hizmetler sınıfında bulunanların hizmet sınıfı, genel idare hizmetleri olarak değiştirilmiştir.
(7) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ÜstKurulda görev yapmakta olan personel, bu Kanunun yayımı tarihinden önce yararlanmakta olduğu ek göstergelerden kazanılmış hak olarak yararlanmaya devam eder.
(8) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Üst Kurulda görev yapan personelden;
a) Fakülte veya dört yıllık yüksekokul mezunu olan,
b) Üst Kurulda beş yıllık hizmet süresini tamamlayan,
c) Son üç yıllık sicil not ortalaması seksen ve üzerinde olan,
d) Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavından en az (D) düzeyinde puanı olan veya Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavından en az 60 puanı olan veya dil yeterliği bakımından buna denk kabul edilen ve uluslararası geçerliliği bulunan bir belgeye sahip olan,
e) Hazırlayacakları tez, bu Kanunun 43 üncü maddesinin yedinci fıkrasınagöre kabul edilen veya doktora yapan ve Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç üç yıl içinde aynı fıkraya göre yapılacak yeterlik sınavında başarılı olanlar,Üst Kurul uzmanlığı kadrosuna atanabilirler.”
B- Dayanılan Anayasa Kuralı
Başvuru kararında, Anayasa"nın 2. maddesine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Haşim KILIÇ, Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Mehmet ERTEN, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL ve Zühtü ARSLAN"ın katılımlarıyla 5.9.2013 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Erhan TUTAL tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralı ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, 6112 sayılı Kanun"un yürürlüğe girmesinden önce üst kurul uzmanı olan ilgilinin kadrosunun, itiraz konusu kuralın yürürlük tarihinden önceki olaylara uygulanması suretiyle değiştirildiği, bu durumun hukuki güvenlik ilkesi ile bağdaşmadığı belirtilerek Anayasa"nın 2. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Kanun"un itiraz konusu kuralın da yer aldığı geçici 1. maddesinin (3) numaralı fıkrasıyla, genel olarak, yeniden yapılandırılan Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) daha önceki kadrolarında görev yapanların yeni kadrolara aktarımına ilişkin kurallar getirilmiştir. Buna göre, 6112 sayılı Kanunla yapılan düzenlemeler neticesinde kadro ve görev unvanı değişmeyenlerin durumlarına uygun aynı unvanlı kadroya atanmış sayılacakları, kadro ve görev unvanı değişen ya da kaldırılan veyahut da aranılan şartları taşımayan bir kısım personelin müşavir, bir kısım personelin ise uzman denetçi kadrolarına Kanun"un yayımı ile birlikte atanmış sayılacağı, fıkrada açıkça kadro ve görev unvanları yazılmayan bir kısım personelin de Üst Kurul Başkanı tarafından üç ay içinde durumlarına uygun kadrolara atanacakları belirtilmektedir. İtiraz konusu kuralda ise yapılan yeni düzenlemeler nedeniyle kadro ve görev unvanı değişmeyenlerden birtakım kadrolar için aranılan eğitim şartını taşımayan personelin başka kadrolara atanacağı belirtilmektedir.
Anayasa"nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa"ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
Anayasa"nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri “hukuk güvenliği” ilkesidir. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, Devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Ancak güvenin korunması, mevcut bir hukuki durumun dokunulmazlığı anlamında da değerlendirilmemelidir. Hukuki güvenliğin mevcut bir hukuki durum için dokunulmazlık şeklinde algılanması, dinamik toplum yapısının kurallarla statik, durağan hâle getirilmesi sonucunu doğurur ki bu da toplumun çağın gerisinde kalmasına neden olabilir. Bu nedenle Kanun koyucu Anayasa"da öngörülen koşullar çerçevesinde diğer alanlarda olduğu gibi kamu görevlilerinin durumları ile ilgili olarak da kamu yararı amacıyla bazı değişiklikler yapabilir.
Anayasa"nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği, kural olarak, kanunların geriye yürütülmemesini gerekli kılar. Kanunların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca, kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği, kazanılmış hakların korunması, mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar; geçmiş, yeni çıkarılan bir kanunun etki alanı dışında kalır. Bu nedenle, sonradan yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir.
RTÜK"ün gerçekleştirdiği kamu hizmetlerinde verimi artırmak amacıyla yeniden yapılandırma neticesinde yapılan değişiklik sonucu personele ilişkin olarak Kanun"un geçici 1. maddesinde bazı kurallar belirlenmiştir. 6112 sayılı Kanunla gerçekleştirilen yeniden yapılanma neticesinde de eski kadrolar kaldırılarak yeni kadrolar ihdas edilmiş ve kimlerin söz konusu kadrolara hangi şartlarla atanacakları veya atanmış sayılacakları aynı Kanunla düzenlenmiştir. Bu çerçevede "Üst Kurul Uzmanlığı" da, ismi muhafaza edilse de, yeniden yapılandırma kapsamında yeni bir kadro olarak ihdas edilmiş ve bu kadroya atanacakların taşıması gerekli nitelikler belirlenmiştir.
İtiraz konusu kural, 6112 sayılı Kanun"un geçici 1. maddesinin (3) numaralı fıkrasında belirtilen ve aynı Kanun"un 43. maddesinin (7) numaralı fıkrasında, en az dört yıllık yükseköğretim kurumlarından mezun olmak şeklinde somutlaştırılan eğitim şartını taşımayan ve yeni düzenlemeler nedeniyle kişilerin durumlarına uygun kadrolara atanmalarına ilişkin eğitim şartı öngördüğünden ve yeniden yapılanma çerçevesinde ihdas edilen kadrolara atanma konusunda, atanılacak kadronun ve personelin niteliklerine bakılarak üst kurul uzmanı olarak atanmada aranacak eğitim koşulunun saptanması kanun koyucunun takdir yetkisi içinde kaldığından hukuki güvenlik ilkesine aykırılık bulunmamaktadır.
Anayasa Mahkemesinin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, kamu hukuku alanında gerek kanunla gerekse düzenleyici işlemlerle konulmuş kuralların, kamu yararı ve hizmetin gerekleri dikkate alınarak her zaman değiştirilebileceği veya kaldırılabileceği açıktır. Hukuk aleminde meydana gelebilecek bu değişiklik, daha önce kural tasarrufların doğurmuş olduğu objektif ve genel hukuki durumlara da uygulanabilecektir. Soyut ve genel hukuki durumların (statülerin) en önemli özelliği bunların daima değişebilmesi ve bu değişikliğin de herkese karşı geçerli olmasıdır. Hukuk alanında meydana gelen ve hukuki statüde değişiklik yapan bu düzenlemeler, eski düzenleme uyarınca statü kazanmış ve statüsü devam eden bireyleri de kapsar. Dolayısıyla, nesnel hukuki durumların (statülerin) kazanılmış hak bahşetmesi mümkün değildir. Bir kamu görevlisinin kadro unvanı, bu kişinin iradesi ve isteği dışında kanun koyucu tarafından kaldırılabilir veya değiştirilebilir. Kanun aksini öngörmemiş ise derhal etki ilkesi uyarınca, yeni düzenleme, bu kadroya daha önce atanmış olan kamu görevlilerine derhal uygulanır.
Kuralda belirtilen görevlilerin durumunda olduğu gibi statü hukukuna göre yürütülen görevlere atanmanın usulleri, kadronun kaldırılması veya değiştirilmesi ile ilgili yeni düzenlemeler ve değişiklikler yapılması konusunda kanun koyucunun takdir yetkisi bulunmaktadır. Kamu kurumlarının kuruluşunda ve kaldırılışında takdir yetkisi bütünüyle yasama organı veya kanunla yetki verilmiş olan idari makama ait olduğuna göre, yasama organı kurduğu bir kamu kurumunu veya bazı kadroları kanunla kaldırabileceği gibi ihdas edeceği yeni kadrolara atanma şartlarını da belirleyebilir.
Bu durumda, kanunların geriye yürütülmemesi ilkesinin temel amaçlarından olan kazanılmış hakların korunması noktasında herhangi bir sorunun olmadığı, idarenin mali ve özlük hakları korumak şartıyla, kadroları ve buna bağlı olarak unvanları kaldırma ve değiştirme konusunda takdir yetkisine sahip olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim söz konusu personelin, yeni atandıkları kadrodaki mali haklarının mevcut kadrolarındakine göre daha düşük olması hâlinde yeni kadrolarındaki gelirleri mevcut gelirlerine eşitleninceye kadar fark olarak ödenmesi öngörülmek suretiyle mali ve özlük hakları korunmuştur.
Öte yandan Anayasa"nın 2. maddesindeki “hukuk devleti” ilkesi gereğince, yasama işlemlerinin kişisel yararları değil kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla yapılması zorunludur. Bir kuralın Anayasa"ya aykırılık sorunu çözümlenirken “kamu yararı” konusunda Anayasa Mahkemesinin yapacağı inceleme yalnızca kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığı ile sınırlıdır.
RTÜK"ün yapısı gözetilerek mevcut personele ilişkin uyum hükümlerine yer verilen ve Kurumun idari teşkilat olarak daha dinamik bir yapıya kavuşturularak, hızlı ve verimli çalışmasını sağlamak amacıyla itiraz konusu kuralın da yer aldığı maddede geçiş hükümlerine yer verilmiştir. Bu bağlamda, kuralda yer verilen düzenlemenin Kurumun; Anayasa ve Kanun"da belirtilen görevlerini daha iyi gerçekleştirmesine yönelik olduğu ve amacın da kamu yararı olduğu anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa"nın 2. maddesine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Serruh KALELİ, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Engin YILDIRIM, Celal Mümtaz AKINCI ile Erdal TERCAN bu görüşe katılmamışlardır.
VI- SONUÇ
15.2.2011 günlü, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun"un geçici 1. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan “...veya anılan kadrolar için aranan eğitim şartlarını taşımayan...” ibaresinin Anayasa"ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Serruh KALELİ, Serdar ÖZGÜLDÜR, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Engin YILDIRIM, Celal Mümtaz AKINCI ile Erdal TERCAN"ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA, 10.10.2013 gününde karar verildi.
Başkanvekili Serruh KALELİ |
Başkanvekili Alparslan ALTAN |
Üye Serdar ÖZGÜLDÜR |
Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
Üye Zehra Ayla PERKTAŞ |
Üye Recep KÖMÜRCÜ |
Üye Burhan ÜSTÜN |
Üye Engin YILDIRIM |
Üye Nuri NECİPOĞLU |
Üye Hicabi DURSUN |
Üye Celal Mümtaz AKINCI |
Üye Erdal TERCAN |
Üye Muammer TOPAL |
Üye Zühtü ARSLAN |
Üye M. Emin KUZ |
KARŞIOY GEREKÇESİ
İtiraz istemine konu kuralın incelenmesinde; Radyo ve Televizyon Üst Kurulu"nun idari personeliyle ilgili yapılan yeni düzenleme sonucunda belirlenen kadrolara ilişkin öngörülen “eğitim şartlarını taşıma” koşulunu sağlayamayan personelin, başka kadrolara atamasının yapılacağının hüküm altına alındığı görülmektedir. Davaya konu olayın somutunda ise önceki mevzuat hükümlerine göre iki yıllık yüksek okul mezunu olan, hazırladığı tez Uzmanlık Sınavı Kurulunca kabul edilen ve girdiği yeterlilik sınavında da başarılı olduğu için “Üst Kurul Uzmanı” statüsüne alınan ve 2002 yılından beri bu statüyle çalışan davacı, 15.2.2011 tarih ve 6112 sayılı Kanunla bu kadro (Üst Kurul Uzmanlığı) için “dört yıllık yüksek öğrenim şartı” öngörülmesi ve aynı Kanun"un Geçici 1 nci maddesindeki dava konusu kuralla yeni hükmün geçmişte bu kadroya atananlara da teşmil edilmesi üzerine, “üst kurul uzmanı” kadrosundan alınmış ve “uzman” kadrosuna atanmıştır.
Hukuk Devleti"nin olmazsa olmaz şartı olan “hukuk güvenliği” ilkesi, yeni getirilen normunkural olarak geçmişte meydana gelen olaylara uygulanmasını men eder. Aleyhe hüküm ve sonuçlar doğuran geçmişe yürürlü yasalar bireyin hukuki güvenliğini yok edeceği gibi, hukuk devletine olan güveni de sarsar. “Yeniden yapılandırma”, “teşkilat ve kadro değişikliği” vb. adlar altında idarede ve kadrolarda yapılacak değişiklikler, bu temel ilkeyi gözardı edemez ve kamu görevlilerinin önceki mevzuat hükümlerine göre ihdas ettikleri statü, salt bu gerekçelerle “teminatsız” kabul edilemez. Esasen Anayasa"nın 128. maddesinin öngördüğü “kamu görevlisi teminatı” ilkesi de buna engeldir.
Mahkememizin öncelikle son dönemdeki içtihatlarının buna cevaz verdiği de söylenemez. Birçok Kanun Hükmünde Kararname düzenlemelerinde yeniden yapılandırma nedeniyle birçok kamu görevlisinin kadrolarında kimi değişiklikler yapılmış ve Mahkememizce de bu yasal tasarruflar yasakoyucunun takdir hakkı çerçevesinde görülüp, düzenlemeler kamu yararına uygun olarak değerlendirilmişse de; somut kuralın diğer yasal tasarruflardan tamamen farklı bir mahiyet gösterdiği, önceki mevzuat hükümlerine göre bir statüyü iktisap etmiş olan kamu görevlisinin, yeniden belirlenen statü koşullarını taşımadığı gerekçesiyle kuralın geçmişe yürütüldüğü ve kişinin yasal olarak iktisap ettiği üst kurul uzmanlığı statüsünden yoksun bırakıldığı, böylelikle kamu görevlisi güvencesi ve hukuki güvenlik ilkelerinin açıkça ihlal edildiği görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kuralın hukuk güvenliğini ihlal etmesi nedeniyle Anayasa"nın 2. kamu görevlisi güvencesini ihlal etmesi nedeniyle de 128. maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği kanaatine vardığımızdan; aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyoruz.
Başkanvekili Serruh KALELİ |
Üye Serdar ÖZGÜLDÜR |
Üye Zehra Ayla PERKTAŞ |
Üye Engin YILDIRIM |
Üye Celal Mümtaz AKINCI |
Üye Erdal TERCAN |
KARŞIOY YAZISI
İtiraz konusu kuralda, 6112 sayılı Kanunla Radyo ve Televizyon Üst Kurulunda (RTÜK) yapılan yeni düzenlemeler nedeniyle kadro ve görev unvanı değişen yahut kaldırılan veya anılan kadrolar için aranan eğitim şartlarını taşımayan personelin başka bir işleme veya tebligata gerek kalmaksızın başka kadrolara atanmış sayılacakları öngörülmektedir. İtiraz, kuralın “…veya anılan kadrolar için aranan eğitim şartlarını taşımayan” bölümüne ilişkindir. Kuralın uygulanması halinde, kadro veya görev unvanı değişmemiş olsa bile bir kısım personelin Kanun"un yürürlüğe girmesinden önce mevcut olmayan yeni eğitim şartlarını taşımadıkları gerekçesiyle başka kadrolara atanmaları gerekecektir.
Anayasa"nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de “hukuk güvenliği” ilkesidir. Kişiler belli bir kamu hizmetine, o sırada kanunla belirlenmiş olan şartlara sahip olmaları halinde atanabilirler ve atanıp göreve başlamaları halinde o görevin gerektirdiği giriş koşullarının değiştiği gerekçesiyle görevden alınmayacakları hususunda haklı bir beklenti ve güven içinde statülerini sürdürürler. Kamu yararı gerekçesiyle aksine bir düşüncenin kabul görmesi halinde yasa koyucunun kamu görevlilerinin göreve geliş koşullarında her hangi bir zamanda yapacağı değişiklikle hukuk güvenliğini tümüyle ortadan kaldırması mümkün olacaktır.
Hukuk güvenliği gibi temel bir ilkenin ihlal edilmesi ile kuralın amaçladığı ifade edilen, RTÜK"ün daha dinamik bir yapıya kavuşturulması, hızlı ve verimli çalışması gibi gerekçeler karşılaştırıldığında, kuralın haklı nedenlere dayandığı veya ölçülü olduğu da söylenemez.
Yukarıdaki nedenlerle Anayasa"nın 2. maddesine aykırı olan kuralın iptali gerektiği düşüncesindeyim.
Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT |