Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2021/92 Esas 2022/617 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2021/92
Karar No: 2022/617
Karar Tarihi: 06.10.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2021/92 Esas 2022/617 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2021/92 E.  ,  2022/617 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi:Asliye Ceza

    ... ve çalışma hürriyetinin ihlali suçundan sanık ...'un TCK'nın 117/1, 119/1-c, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 10.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin ... 6. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 24.04.2013 tarihli ve 1357-751 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 14.10.2014 tarih ve 13106-28603 sayı ile onanmasına oy çokluğuyla karar verilmiş,Daire Üyeleri ... ve . "1-) Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığının bir iştiraki olan ... Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. (EKGYO) ile 'Tulip-FMS-Mertkan-İlci Ortaklığı' arasında, tapusu EKGYO’na ait taşınmaz hakkında, 03.08.2006 tarihinde 'Ispartakule 3. Bölge Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı Sözleşmesi'nin imzalandığı, belirlenen tarihte inşaatın tamamlanması gerekirken, verilen ek süreye rağmen inşaatın yalnızca çok az bir kısmının bitirilebilmesi üzerine, 18.05.2010 tarihinde EKGYO tarafından, sözleşmenin 31. maddesinin verdiği hak ve yetkiyle tek taraflı olarak sözleşmenin feshedildiği ve en geç 7 gün içinde çalışma alanının boşaltılarak, kendilerine teslim edilmesi hususu 24.05.2010 tarihinde karşı tarafa tebliğ edildiği, ancak bu durumun kabul edilmemesi üzerine de, 24.06.2010 tarihinde EKGYO yetkilisi olan sanıklar ... ve . ile .Güvenlik Şirketinin sahibi olan sanık ., beraberlerinde özel güvenlik görevlileri ve Emniyet Müdürlüğünün sağladığı güvenlik güçleri refakatinde inşaat sahasına gelerek, durum tespiti yapıp, şantiyeye vaziyet etmek istedikleri. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6. maddesinde 'inşaat işlerinin yer teslimi tarihinden itibaren 900 gün içinde bitirileceği, işin toplam süresinin ise 1265 gün olacağı, zorunlu sebepler dışında sürenin uzatılamayacağı' sözleşmenin feshi ve işin tasfiyesini düzenleyen 31. maddesinde de 'sözleşme ve eklerinde tayin ve tespit edilen vecibelerin zorlayıcı sebepler olmaksızın kısmen veya tamamen yerine getirilememesi durumunda, yapılacak ihtara rağmen aynı durumun devam etmesi halinde, ayrıca bir ihbara ve hüküm almaya gerek kalmaksızın sözleşmenin feshedilerek, yüklenicinin kesin teminatının gelir kaydedileceği, çıkabilecek zararlara karşılık olmak üzere, yüklenicinin fesih tarihindeki tüm alacaklarının bloke edileceği, işin ikmali için zorunlu görüldüğü takdirde, yüklenicinin şantiyedeki mevcut alet, makine ve diğer tesislerine, mukabilinde herhangi bir bedel ödemeden vaziyet edilebileceği, fesihden itibaren 10 gün içinde tespit çalışmalarına başlanacağının yükleniciye bildirileceği, o tarihten itibaren 30 gün içinde oluşturulan tespit komisyonu marifetiyle, halihazır durum tespit tutanağının tanzim edileceği' ve yapılacak diğer işlemlerin tüm tafsilatıyla kayıt altına alındığı; 07/06/2010 tarihli dilekçe ile . A.Ş. tarafından ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne 2010/788 Esas sayılı ihtiyati tedbir talepli olarak 'sözleşmenin yürürlükte olduğunun tespitine ve tazminata ilişkin' dava açıldığı ve 16/06/2011 tarihinde de aktif husumet nedeniyle açılan davanın reddine karar verildiği, buna göre de, EKGYO’nın sözleşmeyi feshetmesinin geçerli olduğu, 26.06.2010 ve 30.06.2010 tarihli olay yeri tespit tutanaklarında '…arazi içinde çeşitli katlara çıkılmış binalar olduğu, içlerinde 25 işçinin çalıştığı, bunlara sorulduğunda çalışmalarını engelleyici bir müdahale olmadıklarını söyledikleri… satış ofisinin içinde ve çevresinde .Şirketi personelinin rutin halinde çalıştığı…şantiye içerisindeki ofis ile müştemilatlara bir zarar verilmediğinin tespit edildiği' nin belirtildiği, Yukarıda açıklandığı şekilde; müteahhit firma olan . A.Ş.'nin ... ve çalışma hakkının akdedilen sözleşmeye bağlı olduğu, bu sözleşmenin hukuka uygun olarak feshedilmesiyle işin sona erdiği, ortada yapılacak geçerli bir işin kalmadığı ve feshi hükümsüz kılacak herhangi bir mahkeme kararının da bulunmadığı ve ayrıca olay yeri tespit tutanaklarına göre de, Tulip Şirketi elemanlarının faaliyetlerinin devam ettiği, çalışmalarına engelleyici bir müdahalenin bulunmadığının da açıklanması sebebiyle, sanıkların sözleşmenin feshi hükümleri uyarınca, inşaat sahasına gelerek durum tespiti yapıp, şantiyeye vaziyet etmek istemeleri şeklindeki sözleşmenin icrası kapsamındaki eylemleri '... ve çalışma hürriyetini tahdit' suçunu oluşturmayacağından, sanıklar hakkında atılı suçtan verilen hükümlülük kararının yerinde olmadığı,
    2- Sanıkların atılı suçu işledikleri kabul edildiği takdirde ise; . Şirketinin yetkilileri olan katılanların, sözleşmenin feshinden sonra, akdedilen sözleşme hükümlerine aykırı davranıp, şantiye sahasını EKGYO’na teslim etmeyerek, sanıkların isnat edilen suçu işlemelerine sebebiyet vermeleri nedeniyle, sanıklar hakkında TCK’nın 29. maddesi uyarınca haksız tahrik hükmünün uygulanması gerektiği” görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 24.11.2014 tarih ve 380312 sayı ile;“Mülkiyeti ... Konut G.Y.O.A.Ş.'ye ait olan arazi üzerine 03.06.2006 tarihinde 'Arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı sözleşmesi' yapılarak arazi, yüklenici müteahhit firmalar olan . Gayrimenkul Geliştirme ve Yatırım San. ve Tic. A.Ş., . Mim. Danş. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., . İnş. San. ve Ltd. Şti., İlci İnş. San. ve Tic. A.Ş.'nin oluşturduğu adi ortaklığa teslim edilmiştir.... 29. Noterliğinden gönderilen 24.05.2010 tarihli ihtarname ile arsa sahibi ... Konut G.Y.O.A.Ş. sözleşme hükümlerine uyulmadığı gerekçesi ile 'fesih ihtarnamesi' göndermiş, yine 15.06.2010 tarihinde noterden çektiği ihtarname ile sözleşmenin fesh edilmesine rağmen yüklenici müteahhit firmaların araziden çekilmediklerinin görülmesi üzerine '7 ... günü içinde ... yerinin boşaltılması' ihtar edilmiştir.24.06.2010 tarihinde Avcılar Kaymakamlığının oluru ile görevlendirilen önleyici çevik kuvvet refakatinde şantiyeye giren sanıkların şantiyeyi teslim alma, ...-gereç tespiti yapma ve şantiyeye vaziyet etme işlemlerini yapmaya çalıştıkları, ancak şikâyet edilmeleri nedeniyle başlatılan soruşturma sırasında emniyet görevlilerince tutulan 26.06.2010, 28.06.2010 ve 30.06.2010 tarihli olay yeri tespit tutanakları ile sanıklar ve beraberindeki kişiler tarafından ... ve çalışma hürriyetinin engellenmediği hususu imza altına alınmıştır.
    Soruşturma sırasında .Gayrimenkul Geliştirme ve Yatırım San. ve Tic. A.Ş.'nin davacı, ... Konut G.Y.O.A.Ş.'nin davalı olduğu tazminat istemli dava, ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 788-377 sayılı ilamı ile aktif husumet yokluğundan reddedilmiştir. İnşaat sürecinde sanıkların bağlı olduğu ... Konut G.Y.O.A.Ş.'nin dayanak sözleşmenin 30. maddesine aykırı şekilde izin almaksızın yüklenici şirketlerin 3.100.000 Lira hak ve alacaklarına karşılık ... A.Ş. . Ticaret Merkezi ve Kamu Finansmanı Şubesi lehine verdikleri temlik nedeniyle gönderdiği 23.10.2010 tarih ve 15272 yevmiye nolu ihtar,Adi ortaklık hissedarlarından . İnş. San. ve Tic. A.Ş.'nin sözleşmenin 30. maddesine aykırı şekilde hisselerini ... Konut G.Y.O.A.Ş.'den izinsiz . İnş. San. ve Ltd. Şti.'ye devrettiğine dair ihtar, sanık savunmalarına ekli olarak dosya arasındadır.
    Taraflar arasındaki sözleşmenin 30. maddesi, arsa sahibinden izinsiz olarak şirket hisselerinin devir ya da temlik edilmesinin, 'hiçbir ihtara gerek' olmaksızın, sözleşmenin kendiliğinden feshi sonucunu doğuracağını düzenlemektedir.Yüklenici firmaların aldığı 571 günlük süre uzatımına rağmen nihai işin bitiş tarihi olan 18.05.2010'da işin yalnızca % 10,17 kısmının bitirilmiş olduğu tespit edilerek sözleşmenin 31. maddesi gereği ihtar gönderilerek sözleşmenin fesih edildiği taraflara bildirilmiştir.Akdedilen sözleşmenin 31. maddesinde taraflar arasındaki sözleşmenin feshinden sonra tespit komisyonu oluşturularak 'hali hazır durum tespit tutanağının' düzenleneceği ve buna göre yapılacak işlemlerin ayrıntısı ile kayıt altına alınacağı belirtilmiştir. Sanıkların sözleşme gereği suç tarihinde yapmak istedikleri, hali hazır inşaatın durumuna vaziyet ederek durum tespiti yapmaya yönelik 'Kaymakamlık oluru' ile görevlendirilen yeterli sayıdaki kamu gücünü de yanlarına alıp inşaat sahasına girebilmek ve tespit yapabilmektir. Yukarıda ayrıntılı şekilde ifade edildiği gibi sanıklar aleyhine devam eden soruşturma kapsamında tutulan üç ayrı tarihli olay yeri tutanaklarında da inşaatta yüklenici firma işçileri tarafından çalışmanın devam ettiği ve herhangi bir engellemenin bulunmadığı yönündedir. Sanıkların ... ve çalışma hürriyetini engellemek kastıyla hareket ettiklerine dair dosya içerisinde hiçbir delil bulunmadığı gibi dosya kapsamındaki delillere göre sanıkların kendi mülkleri olan kurumlarına ait yere vaziyet etmek ve durum tespiti yapmaya çalışmak biçimindeki eylemleri gerçekleştirirken başka bir suç kastıyla hareket ettiklerine dair delil bulunmadığı" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur. CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 4. Ceza Dairesince 22.01.2015 tarih ve 46929-1908 sayı ile; "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK'nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca itirazın kabulüne,Dairemizce verilen 14.10.2014 tarih ve 2014/13106 Esas 2014/28603 Karar sayılı onama kararının kaldırılmasına,... 13. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 24.04.2013 tarih ve 2010/18 Esas 2013/108 Karar sayılı hükmün yeniden incelenmesi sonucu;... Konut G.Y.O.A.Ş. ile .-.-.-. Ortaklığı arasında, tapusu EKGYO’na ait taşınmaz hakkında, 03.08.2006 tarihinde Ispartakule 3. Bölge Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı Sözleşmesi'nin imzalandığı, belirlenen tarihte inşaatın tamamlanması gerekirken, verilen ek süreye rağmen inşaatın yalnızca çok az bir kısmının bitirilebilmesi ile sözleşmeye aykırı temlik üzerine, 18.05.2010 tarihinde EKGYO tarafından, sözleşmenin 31. maddesine dayanılarak tek taraflı olarak sözleşmenin feshedildiği ve en geç 7 gün içinde çalışma alanının boşaltılarak, kendilerine teslim edilmesi hususunun 24.05.2010 tarihinde karşı tarafa tebliğ edildiği, ancak bu durumun kabul edilmemesi üzerine de, 24.06.2010 tarihinde EKGYO yetkilisi olan sanıklar ... ve ... Hacıhasanoğlu ile . Güvenlik Şirketinin sahibi olan sanık . beraberlerinde özel güvenlik görevlileri ve Emniyet Müdürlüğünün sağladığı güvenlik güçleri refakatinde inşaat sahasına gelerek, durum tespiti yapıp, şantiyeye vaziyet etmek istedikleri,Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6. maddesinde 'inşaat işlerinin yer teslimi tarihinden itibaren 900 gün içinde bitirileceği, işin toplam süresinin ise 1265 gün olacağı, zorunlu sebepler dışında sürenin uzatılamayacağı' sözleşmenin feshi ve işin tasfiyesini düzenleyen 31. maddesinde de 'sözleşme ve eklerinde tayin ve tespit edilen vecibelerin zorlayıcı sebepler olmaksızın kısmen veya tamamen yerine getirilememesi durumunda, yapılacak ihtara rağmen aynı durumun devam etmesi halinde, ayrıca bir ihbara ve hüküm almaya gerek kalmaksızın sözleşmenin feshedilerek, yüklenicinin kesin teminatının gelir kaydedileceği, çıkabilecek zararlara karşılık olmak üzere, yüklenicinin fesih tarihindeki tüm alacaklarının bloke edileceği, işin ikmali için zorunlu görüldüğü takdirde, yüklenicinin şantiyedeki mevcut alet, makine ve diğer tesislerine, mukabilinde herhangi bir bedel ödemeden vaziyet edilebileceği, fesihten itibaren 10 gün içinde tespit çalışmalarına başlanacağının yükleniciye bildirileceği, o tarihten itibaren 30 gün içinde oluşturulan tespit komisyonu marifetiyle halihazır durum tespit tutanağının tanzim edileceği' ve yapılacak diğer işlemlerin tüm tafsilatıyla kayıt altına alındığı, arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı niteliğindeki sözleşmelerde, feshin karşı tarafa ulaşmasıyla geçerlilik kazandığı ve feshin geçersiz olduğuna dair bir mahkeme kararı da bulunmaması nedeniyle, EKGYO'nun sözleşmeyi feshetmesinin hukuka uygun olduğu;
    26.06.2010 ve 30.06.2010 tarihli olay yeri tespit tutanaklarında '…arazi içinde çeşitli katlara çıkılmış binalar olduğu, içlerinde 25 işçinin çalıştığı, bunlara sorulduğunda çalışmalarını engelleyici bir müdahale olmadıklarını söyledikleri… satış ofisinin içinde ve çevresinde Tulip şirketi personelinin rutin halinde çalıştığı…şantiye içerisindeki ofis ile müştemilatlara bir zarar verilmediğinin tespit edildiği' nin belirtildiği;
    Müteahhit firma olan Tulip A.Ş.'nin ... ve çalışma hakkının akdedilen sözleşmeye bağlı olduğu, bu sözleşmenin hukuka uygun olarak feshedilmesiyle, işin sona erdiği, ortada yapılacak geçerli bir işin kalmadığı ve feshi hükümsüz kılacak herhangi bir mahkeme kararının da bulunmadığı, sanıkların sözleşmeye dayalı olarak sözleşmeden kaynaklanan haklarını kullanmak ve şantiyeye vaziyet etmek amacıyla şantiyeye girdikleri, ayrıca olay yeri tespit tutanaklarına göre de, Tulip Şirketi elemanlarının faaliyetlerinin devam ettiği, çalışmalarını engelleyici bir müdahalenin bulunmadığının da açıklanması sebebiyle, sanıkların sözleşmenin feshi hükümleri uyarınca, inşaat sahasına gelerek, durum tespiti yapıp, şantiyeye vaziyet etmek istemeleri şeklindeki sözleşmenin icrası kapsamındaki eylemlerinin '... ve çalışma hürriyetini tahdit' suçunu oluşturmayacağı anlaşıldığından, sanıkların bu suçtan beraati yerine hükümlülük kararı verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına oy çokluğuyla karar verilmiş,Daire Üyeleri . ve.; "Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığının bir iştiraki olan ... Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. (EKGYO) ile '.-.-.-. Ortaklığı' arasında, tapusu EKGYO’na ait taşınmaz hakkında, 03.08.2006 tarihinde Ispartakule 3. Bölge Arsa Satışı Karşılığı Gelir Paylaşımı Sözleşmesi'nin imzalandığı, belirlenen tarihte inşaatın tamamlanması gerekirken, verilen ek süreye rağmen inşaatın yalnızca çok az bir kısmının bitirilebilmesi ile sözleşmeye aykırı temlik üzerine, 18.05.2010 tarihinde EKGYO tarafından, sözleşmenin 31. maddesine dayanılarak tek taraflı olarak sözleşmenin feshedildiği ve en geç 7 gün içinde çalışma alanının boşaltılarak, kendilerine teslim edilmesi hususunun 24.05.2010 tarihinde karşı tarafa tebliğ edildiği, çalışma alanının boşaltılması ve şantiye alanının kendilerine teslimi ihtarının kabul edilmemesi üzerine, 24.06.2010 tarihinde EKGYO yetkilisi olan sanıklar ... ve ... Hacıhasanoğlu ile .Güvenlik Şirketinin sahibi olan sanık Dursun Çolak'ın, beraberlerinde özel güvenlik görevlileri ve Emniyet Müdürlüğünün sağladığı güvenlik güçleri refakatinde inşaat sahasına gelerek, şantiyeye el koymak istedikleri, ancak yüklenici firma yetkilerinin ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesine 2010/788 Esas sayılı ihtiyati tedbir talepli olarak 'sözleşmenin yürürlükte olduğunun tespitine ve tazminata ilişkin' dava açtıklarını ve yargı sonucunun beklenmesi gerektiğini söyleyerek EKGYO'dan gelenleri içeri almak istememelerine rağmen, sanıklar ve beraberlerindeki özel güvenlik görevlilerinin oradaki görevlileri itekleyerek ve şantiye bariyerine zarar vererek şantiyeye girdikleri, şantiye giriş çıkışlarına müdahalede bulundukları, uyarılara rağmen çıkmayıp bir süre orada kaldıkları ve bu suretle mağdurların ... ve çalışma özgürlüklerini cebir ve hukuka aykırı davranışlarla engelledikleri anlaşılmıştır.... ve çalışma hürriyeti, bireyin gelir elde etmek amacıyla, mal ve hizmet üreterek serbestçe çalışma, sözleşme yapma ve teşebbüs kurma hakkı olarak tanımlanmaktadır. TCK'nın 117/1-4. maddelerinde düzenlenen ... ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu ile korunan hukuki yarar, bireyin her türlü baskıdan uzak, üçüncü kişilerin olumsuz müdahalelerine uğramadan serbestçe çalışma hakkıdır.... ve çalışma hürriyetinin ihlâli suçunun oluşabilmesi için, mağdura karşı cebir veya tehdit kullanılması ya da, bir başka hukuka aykırı davranışta bulunularak mağdurun ... ve çalışma hürriyetinin ihlal edilmesi gerekir.
    Hukuka aykırı nitelik taşıyan davranışların, suç ya da kabahat niteliğinde bulunmasının bir önemi bulunmamaktadır. Hukuka aykırı nitelikteki eylemlerin haksız fiil, emniyet tedbiri gerektiren eylemler, disiplin cezaları, zabıta tedbirleri ve idari yaptırımı gerektiren tüm eylemler ile hukuk mevzuatına aykırılık oluşturan her türlü davranış hukuka aykırı bir başka davranış olarak kabul edilmektedir.
    Taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı sözleşmesinin, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi olmaması ve kapsamında tapu devri yükümlülüğü içermemesi nedeniyle sözleşmenin EKGYO tarafından tek taraflı feshinin hukuken geçerli olduğu ve feshin geçersizliğine ilişkin mahkeme kararı olmadığı anlaşılsa da, ihtara rağmen sözleşmeye konu inşaatın yapıldığı alanın Tulip A.Ş. tarafından açılan 'sözleşmenin yürürlükte olduğunun tespiti ve tazminat' davasının henüz sonuçlanmaması nedeniyle boşaltılmaması üzerine EKGYO tarafından el atmanın önlenmesi davası açılarak müteahhidin fesih tarihine kadar hak kazandığı alacağı varsa bu alacağın da mahkemece depo edilmesi suretiyle verilecek mahkeme kararı ile arsanın müteahhit tarafından tahliyesinin sağlanması gerekirken, bu hukuki süreç beklenmeden sözleşmeye konu inşaat alanına el koymaya çalışmak şeklindeki eylemlerinin TCK'nın 117. maddesinde düzenlenen ... ve çalışma hürriyetinin ihlâli suçunun hukuka aykırı davranış öğesini oluşturacağı açıktır. Zira, bir sözleşme ilişkisi kurulduktan sonra, taraflardan birinin fesih ihbarının karşı tarafa ulaştırılmasıyla sözleşmenin sona ereceği açık ise de, aradaki ihtilaf ve uyuşmazlıkların, fesheden ya da muhatabı tarafından işgal, el koyma vb. hareketlerle çözümlenmeye çalışılması, eylemlerin türüne göre içinde hukuka aykırılıklar barındırabilecektir. Bu hukuka aykırılıklar suç oluşturabileceği gibi, sadece Medeni Hukuk ya da Borçlar Hukuku ilkelerine aykırılık vasfı da taşıyabilecektir. Bir eylemin sadece suç vasfı taşımaması o hareketi hukuka aykırı olmaktan çıkarmayacaktır. Örneğin, bir kiralayanın kirasını ödemeyen kiracıya gönderdiği sözleşmeyi fesih ve kiralananın boşaltılması bildirimi, kiracının orayı boşaltmaması halinde kiraya verene eve ya da ... yeri olan kiralanana girip orasını boşaltma hakkı vermeyecektir. Kiralananın hak sahibi tarafından boşaltılması, bu eylemi gerçekleştireni suç işlemekten ya da hukuka aykırı davranış sergilemiş olmaktan kurtarmayacaktır.
    Nitekim Dairemizin 'Katılanın kiracı olarak ikamet ettiği konutun, ihtiyaç sebebiyle tahliyesine ilişkin mahkeme kararının icra yoluyla infazı yöntemini tercih etmeyen ev sahibi sanığın, katılanın bilgisi ve rızası dışında konuta girerek, katılanın bir kısım eşyalarını boşalttığı ve katılanın eşi ... Şahin'in de ifadesinde, sanığa evin anahtarını göndermediğini beyan ettiğinin anlaşılması karşısında, unsurları itibariyle oluşan atılı suçtan sanığın mahkûmiyeti yerine, yerinde olmayan gerekçe ile beraat kararı verilmesi' biçimindeki kararı da bu düşünceyi doğrulamaktadır.
    Yukarıda açıkladığımız nedenlerle sanıkların sözleşmeyi feshettikleri gerekçesiyle, müteahhit firmanın inşaat alanını terk etmemesi nedenine dayalı olarak hukuki süreç başlatmadan zorla şantiye alanına girmeleri ve inşaat alanına müdahale ederek çalışmaları zorlaştırmaları ya da bir sözleşme bulunsa ve fesih bildirimi ile sözleşme son bulsa bile tarafların hakları ve alacaklarının iddia yeri mahkemeler olduğundan, kendiliğinden hak alma niteliğindeki el koyma veya işgal eylemleri, TCK'nın 117. maddesindeki suçun hukuka aykırı davranış unsurunu oluşturacak ve suçun oluşmasını sonuçlayacaktır.” görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.... 13. Asliye Ceza Mahkemesi 19.06.2015 tarih ve 228-464 sayı ile; bozma kararına direnerek, ilk hükümde olduğu gibi sanık ...'un mahkûmiyetine karar vermiştir.Bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.11.2015 tarihli ve 362896 sayılı "Bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 118-578 sayı ile; 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmiş, Yargıtay 4. Ceza Dairesince Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 tarihli ve 8 sayılı ... bölümü kararı uyarınca görevsizlik kararı verilmesi üzerine inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 18. Ceza Dairesince direnme kararının yerinde görülmemesi nedeniyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosyayı inceleyen Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 28.11.2017 tarih ve 1015-498 sayı ile; “... Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. ile Tulip-FMS-Mertkan-İlci Ortaklığı arasında, 03.08.2006 tarihinde Ispartakule 3. Bölge arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı sözleşmesinin imzalandığı, işin bitmesi için öngörülen sürede ancak %10,17’sinin tamamlanması ve yüklenicinin sözleşme hükümlerine aykırı şekilde sözleşme kapsamında doğmuş ve ileride doğacak alacaklarının bir kısmını temlik etmesi nedenleriyle, 18.05.2010 tarihinde ... Konut G.Y.O.A.Ş. tarafından sözleşmenin 30 ve 31. maddeleri uyarınca sözleşmenin feshedildiği ve 07.06.2010 tarihinde tasfiye komisyon heyetinin durum tespit tutanağı düzenlemek için inşaat alanında hazır bulunacağına ilişkin ihtarnamenin 24.05.2010 tarihinde karşı tarafa tebliğ edildiği, 14.06.2010 tarihli ihtarname ile de sözleşmenin 31. maddesi uyarınca tespit çalışması yapılmasına rağmen yüklenici tarafından boşaltılmayan şantiyenin yedi gün içinde tahliye edilmesinin, aksi takdirde sözleşme hükümleri uyarınca ... yerine şirket tarafından vaziyet edileceğinin ihtar edildiği, ihtara rağmen yüklenici ortaklığın ... yerini boşaltmayıp yüklenici ortaklardan . Gayrimenkul Geliştirme ve Yatırım San. ve Tic. A.Ş.'nce, ... Konut G.Y.O.A.Ş. aleyhine ‘Sözleşmenin yürürlükte olduğunun tespiti ve tazminat’ davası açıldığı, 24.06.2010 tarihinde ... Konut G.Y.O.A.Ş. genel müdür vekili sanık ... ve adı geçen şirkette inşaat kontrol müdürü olan sanık ..., ... Konut G.Y.O.A.Ş.’nin özel güvenlik anlaşması yaptığı Taç Güvenlik firmasının sahibi sanık . ve özel güvenlik görevlileri olan inceleme dışı yirmi bir sanık Emniyet Müdürlüğünce görevlendirilen polis memurları refakatinde inşaat sahasına gidip, inşaat alanına girmek isterken yüklenici firma elemanları tarafından engellendikleri sırada şantiye giriş kapısının bariyer çubuğunun dip kısmından kırıldığı ve içeri giren sanıklar ile inceleme dışı sanıkların 24.06.2010 ile 30.06.2010 tarihleri arasında şantiye sahasında bekledikleri olayda; polis memurları tarafından tutulan 26.06.2010 ve 30.06.2010 tarihli olay yeri tespit tutanaklarında; şantiyede bulunan yirmi beş işçinin çalışmalarına devam ettiğinin ve sorulduğunda da çalışmalarını engelleyici bir müdahale olmadığını söylediklerinin, satış ofisinin içinde ve çevresinde . Gayrimenkul Geliştirme ve Yatırım San. ve Tic. A.Ş. şirketi personelinin çalışmalarına devam ettiğinin ve şantiye içerisindeki ofisler ile müştemilata bir zarar verilmediğinin belirtilmesi, sanıkların ve inceleme dışı sanıklardan bir kısmının şantiyedeki bariyer çubuğunu kendilerinin kırmadığını savunmaları, inceleme dışı sanıklar ... ve ...’nin yüklenici şirket avukatının aracıyla içeri girmek isterken bariyer çubuğunu kırdığını ifade etmeleri, polis memuru olan tanıklar ..., Deniz ve İbrahim’in de bariyerin nasıl kırıldığı konusunda bilgilerinin olmadığını belirtmeleri ve olay tutanaklarında bu hususa ilişkin bir bilgiye yer verilmemesi karşısında; taraflar arasındaki sözleşmenin yüklenicinin sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle ... Konut G.Y.O.A.Ş. tarafından feshedilmesiyle işin sona erdiği, feshin geçersiz olduğuna dair herhangi bir karar bulunmadığı gibi yüklenici şirket tarafından açılan ‘Sözleşmenin yürürlükte olduğunun tespiti ve tazminat’ davasında da ihtiyati tedbir kararı verilmediği ve bu davanın daha sonra husumet yokluğu nedeniyle reddedildiği, sanıkların sözleşmenin tanıdığı hak ve yetkileri kullanarak şantiyeye gelip durum tespiti yaparak şantiyeye vaziyet etmekten ibaret eylemleri dışında burada çalışan işçilerin serbestçe çalışmalarını engellemeye yönelik bir davranışlarının bulunmadığı, işçiler üzerinde baskı kurma, müdahalede bulunarak çalışmalarını engelleme imkan ve koşullarına sahip olmalarına rağmen polis memurları eşliğinde şantiyede sadece beklemekten ibaret eylemlerine kendiliğinden son verdikleri anlaşıldığından, sanıklara atılı suçun maddi unsurlarının oluşmadığı ve sanıkların ... ve çalışma hürriyetini ihlal etme kastıyla hareket etmedikleri kabul edilmelidir.” gerekçesiyle ... 13. Asliye Ceza Mahkemesinin direnme kararına konu 19.06.2015 tarihli ve 228-464 sayılı hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozma kararına uyan Yerel Mahkemece 30.01.2019 tarih ve 374-60 sayılı ile; sanığın beraatine karar verilmiş, hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 15.06.2020 tarih ve 28984-13305 sayı ile;
    “2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 106. maddesinde, bakanların görevleriyle ilgili olmayan suçlarda yasama dokunulmazlığına ilişkin hükümlerden yararlanacağının belirtildiği, Anayasa'nın ‘Yasama dokunulmazlığı’ başlıklı 83. maddesinin 2. fıkrasına göre de, seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin, Meclisin kararı olmadıkça yargılanamayacağının düzenlenmiş olması karşısında; 10.07.2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 2018/1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak atanan ve Anayasa'nın amir hükmü uyarınca yasama dokunulmazlığı bulunan sanık hakkında CMK’nın 223/8. maddesince durma kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 11.11.2020 tarih ve 94288 sayı ile;"Mahkemenin, sanık hakkında verdiği beraat kararının gerekçesi, Ceza Genel Kurul kararı ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde; Sanık ...'un Genel Müdür olarak sözleşmenin tanıdığı hak ve yetkileri kullanarak şantiyeye gelip durum tespiti yaparak şantiyeye vaziyet etmekten ibaret eylemi dışında burada çalışan işçilerin serbestçe çalışmalarını engellemeye yönelik hiçbir davranışlarının bulunmadığı, işçiler üzerinde baskı kurma, müdahalede bulunarak çalışmalarını engelleme imkan ve koşullarına sahip olmalarına rağmen polis memurları eşliğinde şantiyede sadece beklemekten ibaret eylemine kendiliğinden son verdiği anlaşıldığından, sanığın suç teşkil eden bir eyleminin bulunmadığı, atılı suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmaması ve sanık hakkında derhal beraat verme şartlarının oluşması karşısında, Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 233/9. maddesi ve fıkrasına göre de 'derhal beraat verilecek hallerde düşme, durma ve ceza verilmesine yer olmadığına' karar verilemeyeceği ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2003 tarihli, 2003/9-84 ve 2003/85 sayılı kararı ve 19.03.1990 tarihli ve 58-78 sayılı kararlarının da bu yönde olduğu gözetildiğinde, sanık hakkında, derhal beraat verilmesi gereken durumlarda, beraat kararının, durma ve düşme kararlarından daha güvenceli ve öncelikli olacağı aşikardır. Bu nedenle, öncelikle Yerel Mahkemece verilen beraat kararının yerinde olup olmadığı denetlenerek, yerinde görüldüğü taktirde verilen beraat kararının onanması gerektiği..." düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 01.02.2021 tarih, 14609-1375 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İtirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında ... ve çalışma hürriyetinin ihlali suçundan kurulan beraat hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Yargıtay Ceza Genel Kurulunca, yüklenen ... ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun unsurlarının oluşmadığından bahisle sanık hakkında beraat karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulması üzerine Yerel Mahkemece anılan suçtan beraatine karar verilen ancak 10.07.2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2018/1 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak atanması nedeniyle Anayasa’nın 83 ve CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca hakkında durma kararı verilmesi gereken sanığın, derhâl beraat kararı verilmesi gereken bir hâlin bulunduğu gerekçesiyle beraatine karar verilip verilemeyeceğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 28.11.2017 tarih ve 1015-498 sayı ile; “... Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş. ile Tulip-FMS-Mertkan-İlci Ortaklığı arasında, 03.08.2006 tarihinde Ispartakule 3. Bölge arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı sözleşmesinin imzalandığı, işin bitmesi için öngörülen sürede ancak %10,17’sinin tamamlanması ve yüklenicinin sözleşme hükümlerine aykırı şekilde sözleşme kapsamında doğmuş ve ileride doğacak alacaklarının bir kısmını temlik etmesi nedenleriyle, 18.05.2010 tarihinde ... Konut G.Y.O.A.Ş. tarafından sözleşmenin 30 ve 31. maddeleri uyarınca sözleşmenin feshedildiği ve 07.06.2010 tarihinde tasfiye komisyon heyetinin durum tespit tutanağı düzenlemek için inşaat alanında hazır bulunacağına ilişkin ihtarnamenin 24.05.2010 tarihinde karşı tarafa tebliğ edildiği, 14.06.2010 tarihli ihtarname ile de sözleşmenin 31. maddesi uyarınca tespit çalışması yapılmasına rağmen yüklenici tarafından boşaltılmayan şantiyenin yedi gün içinde tahliye edilmesinin, aksi takdirde sözleşme hükümleri uyarınca ... yerine şirket tarafından vaziyet edileceğinin ihtar edildiği, ihtara rağmen yüklenici ortaklığın ... yerini boşaltmayıp yüklenici ortaklardan . Gayrimenkul Geliştirme ve Yatırım San. ve Tic. A.Ş.'nce, ... Konut G.Y.O.A.Ş. aleyhine ‘Sözleşmenin yürürlükte olduğunun tespiti ve tazminat’ davası açıldığı, 24.06.2010 tarihinde ... Konut G.Y.O.A.Ş. genel müdür vekili sanık ... ve adı geçen şirkette inşaat kontrol müdürü olan sanık ..., ... Konut G.Y.O.A.Ş.’nin özel güvenlik anlaşması yaptığı Taç Güvenlik firmasının sahibi sanık Dursun ve özel güvenlik görevlileri olan inceleme dışı yirmi bir sanık Emniyet Müdürlüğünce görevlendirilen polis memurları refakatinde inşaat sahasına gidip, inşaat alanına girmek isterken yüklenici firma elemanları tarafından engellendikleri sırada şantiye giriş kapısının bariyer çubuğunun dip kısmından kırıldığı ve içeri giren sanıklar ile inceleme dışı sanıkların 24.06.2010 ile 30.06.2010 tarihleri arasında şantiye sahasında bekledikleri olayda; polis memurları tarafından tutulan 26.06.2010 ve 30.06.2010 tarihli olay yeri tespit tutanaklarında; şantiyede bulunan yirmi beş işçinin çalışmalarına devam ettiğinin ve sorulduğunda da çalışmalarını engelleyici bir müdahale olmadığını söylediklerinin, satış ofisinin içinde ve çevresinde . Gayrimenkul Geliştirme ve Yatırım San. ve Tic. A.Ş. şirketi personelinin çalışmalarına devam ettiğinin ve şantiye içerisindeki ofisler ile müştemilata bir zarar verilmediğinin belirtilmesi, sanıkların ve inceleme dışı sanıklardan bir kısmının şantiyedeki bariyer çubuğunu kendilerinin kırmadığını savunmaları, inceleme dışı sanıklar ... ve ...’nin yüklenici şirket avukatının aracıyla içeri girmek isterken bariyer çubuğunu kırdığını ifade etmeleri, polis memuru olan tanıklar ..., . ve .’in de bariyerin nasıl kırıldığı konusunda bilgilerinin olmadığını belirtmeleri ve olay tutanaklarında bu hususa ilişkin bir bilgiye yer verilmemesi karşısında; taraflar arasındaki sözleşmenin yüklenicinin sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle ... Konut G.Y.O.A.Ş. tarafından feshedilmesiyle işin sona erdiği, feshin geçersiz olduğuna dair herhangi bir karar bulunmadığı gibi yüklenici şirket tarafından açılan ‘Sözleşmenin yürürlükte olduğunun tespiti ve tazminat’ davasında da ihtiyati tedbir kararı verilmediği ve bu davanın daha sonra husumet yokluğu nedeniyle reddedildiği, sanıkların sözleşmenin tanıdığı hak ve yetkileri kullanarak şantiyeye gelip durum tespiti yaparak şantiyeye vaziyet etmekten ibaret eylemleri dışında burada çalışan işçilerin serbestçe çalışmalarını engellemeye yönelik bir davranışlarının bulunmadığı, işçiler üzerinde baskı kurma, müdahalede bulunarak çalışmalarını engelleme imkan ve koşullarına sahip olmalarına rağmen polis memurları eşliğinde şantiyede sadece beklemekten ibaret eylemlerine kendiliğinden son verdikleri anlaşıldığından, sanıklara atılı suçun maddi unsurlarının oluşmadığı ve sanıkların ... ve çalışma hürriyetini ihlal etme kastıyla hareket etmedikleri kabul edilmelidir.” gerekçesiyle ... 13. Asliye Ceza Mahkemesinin direnme kararına konu 19.06.2015 tarihli ve 228-464 sayılı hükmünün bozulmasından sonra dosyayı yeniden ele alan Yerel Mahkemece 30.01.2019 tarih ve 374-60 sayı ile; sanığın beraatine karar verildiği, hükümden sonra 10.07.2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 2018/1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile sanığın Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak atandığı anlaşılmıştır.
    .Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Yasama dokunulmazlığı” başlığını taşıyan 83. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında;
    .“Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14 üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır. ..Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez.” ifadelerine yer verilmiş,
    .Anayasa’nın 106. maddesinin onuncu fıkrası ise; “Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, görevleriyle ilgili olmayan suçlarda yasama dokunulmazlığına ilişkin hükümlerden yararlanır.” şeklinde düzenlenmekle bakanların da yasama dokunulmazlıklarının bulunduğu hüküm altına alınmıştır. Anayasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekilinin Meclis kararı olmadıkça tutulamama, sorguya çekilememe, tutuklanamama ve yargılanamama durumunu ifade eden yasama dokunulmazlığı, milletvekillerinin meclis çalışmalarına istedikleri her zaman katılabilmelerini sağlamak amacıyla getirilmiş bir korumadır.
    Yasama dokunulmazlığının kabul edilmesinin nedeni, bu dokunulmazlığa sahip olanların görevlerini engellenmeden yapabilmelerini sağlamaktır. İktidar partisinin ve hükûmetin, mecliste çoğunluğu elde etmek için azınlık üyelerini meclisten uzak tutmak veya suç isnad ederek tutuklama ve cezalandırma tehdidi ile manevi bir baskı yaparak onların oylarına tesir etmesine engel olmak amacıyla bu şart getirilmiştir (Bahri Öztürk, "Bir Milletvekili Hangi Koşullarda Tutulabilir?", Fasikül Hukuk Dergisi, C. 5, S. 44, s. 7 vd.).
    Yasama dokunulmazlığı nedeniyle engellenmiş olan ceza muhakemesi işlemlerinin yapılabilmesi için üyelik sıfatının sona ermesi veya yasama dokunulmazlığının kaldırılması zorunlu olduğundan yasama dokunulmazlığının bulunmaması bir muhakeme şartıdır. Dolayısıyla yasama dokunulmazlığının bulunduğu sırada kamu davası açıldığında veya açılmış bir kamu davası sürerken yasama dokunulmazlığı kazanıldığında, muhakeme şartının gerçekleşmesini, başka bir deyişle yasama dokunulmazlığının kalkmasını beklemek üzere CMK’nın 223. maddesinin sekizinci fıkrası gereğince durma kararı verilmelidir.Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözümlenmesi amacıyla “Derhâl beraat kararı verilmesi gereken hâl” kavramına değinilmesinde yarar bulunmaktadır.Ceza muhakemesinde kural olarak; bir düşme nedeni bulunduğunda hâkim başkaca hiçbir hususu araştırmaksızın olayın sanıklarına bu düşme nedeninin uygulanmasına yasal açıdan olanak bulunup bulunmadığını araştırır, uygulanabileceği sonucuna ulaştığında ise kamu davasının düşmesine karar verir.
    CMK’nın 223. maddesinin dokuzuncu fıkrasında yer alan “Derhâl beraat kararı verilebilecek hâllerde durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemez.” hükmü ise bu kuralın istisnalarından birini oluşturmaktadır. Anılan maddenin gerekçesinde de, "Fiilin suç oluşturmaması veya yeni bir yasal düzenleme ile suç olmaktan çıkarılması gibi herhangi bir araştırmayı gerektirmeyen hâllerde derhal beraat kararı verilebileceği" belirtilmiştir.Öğretide, Kunter-Yenisey tarafından, “Durma ve düşme nedenlerinin kabul edilmesi, muhakemenin yapılmamasının, neticede sanığın mahkûm olmamasının istenmesi demektir. Bu sebeplerin kabulü sanığın beraat kararı ile temize çıkmasının istenmemesi demek değildir. Bunun içindir ki son soruşturmada tam karar verilebileceği sırada bu sebeplerin bulunduğunun anlaşılması beraat kararı verilmesine mâni olmaz… Sanık lehine bir karar verilecek hale gelindiği zaman şartın gerçekleşmediği anlaşılırsa, durma veya düşme kararı yerine bu lehte karar verilmelidir… Gerçekten durma ve düşme nedenleri, aleyhe sonucu önlemek için kabul edilmiş olup, lehe sonuca engel olmazlar” (Ceza Muhakemesi Hukuku, 11. Bası, sh.70, 72, 972, 973.), görüşü ileri sürülerek, durma veya düşme nedenlerinin beraati değil mahkûmiyeti engelleyici bir niteliğinin bulunduğu, daha lehe bir uygulama yapılması olanağı bulunduğu takdirde bu hükmün verileceği vurgulanmış, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.3.1990 tarihli ve 58-78 sayılı kararında da “Beraatin, düşme kararından daha güvenceli ve öncelikli” olduğu belirtilmiştir.Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından yargılama konusu olayla ilgili olarak sanığa yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğinden bahisle Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmün bozulması, CMK’nın 307. maddesinin dördüncü fıkrası gereğince direnme üzerine Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara karşı Yerel Mahkemenin direnme kararı vermesinin mümkün olmaması, yüklenen ... ve çalışma hürriyetinin ihlali suçundan sanık ile birlikte yargılanan inceleme dışı sanıklar ... Hacıhasanoğlu ve Dursun Çolak hakkındaki beraat kararlarının Özel Dairece onanması, yasama dokunulmazlığına sahip kimselerin görevlerini dış etkilere maruz kalmaksızın ifa edebilmeleri için sanık lehine düzenleme içeren Anayasa'nın 83. maddesinin sanık aleyhine yorumlanması ve bu şekilde sanığın makul sürede yargılanma ve lekelenmeme haklarını ihlal edeceğinde kuşku bulunmadığı gibi; yargılamanın geldiği aşama itibarıyla derhal beraat kararı da verilebileceği hallerde durma kararının verilemeyeceği gözetildiğin de Yerel Mahkemece sanığın beraatine karar verilmesinin isabetli olduğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 15.06.2020 tarihli ve 28984-13305 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
    3- ... 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.01.2019 tarihli ve 374-60 sayılı usul ve kanuna uygun hükmünün ONANMASINA,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 06.10.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.



















    Hemen Ara