Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/254 Esas 2022/632 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2019/254
Karar No: 2022/632
Karar Tarihi: 12.10.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/254 Esas 2022/632 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2019/254 E.  ,  2022/632 K.

    "İçtihat Metni"



    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi


    Sanık ...’ün nitelikli kasten öldürme suçundan TCK’nın 82/1-h maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile, nitelikli yağma suçundan ise aynı Kanun’nun 149/1-a-d maddesi uyarınca 12 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, her iki suç yönünden aynı Kanun’un 53 ve 63. maddeleri uyarınca hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin ... 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.04.2014 tarihli ve 259-109 sayılı, kısmen resen temyize tabi hükümlerin sanık müdafisince temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 18.09.2017 tarih ve 1040-2784 sayı ile;
    “...... Devlet Hastanesi tarafından bipolar affektif bozukluğu teşhisi konulduğu anlaşılan sanığın savunmasına, olayı gerçekleştiriş şekli ve biçimine göre ceza ehliyeti ile ilgili her türlü şüpheyi ortadan kaldırmak amacıyla dosyası ile birlikte Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek, Gözlem İhtisas Dairesinde müşahedeye tabi tutulup, 4. İhtisas Kurumundan rapor alınması, raporlar arasında çelişki oluşması hâlinde Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan alınacak rapor sonucuna göre hukuki durumunun tayini gerektiğinin gözetilmemesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmaya uyan ... 2. Ağır Ceza Mahkemesince 25.04.2018 tarih ve 261-322 sayı ile; sanık ...’ün önceki hükümler gibi, nitelikli kasten öldürme suçundan TCK’nın 82/1-h maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile, nitelikli yağma suçundan aynı Kanun’nun 149/1-a-d maddesi uyarınca 12 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, her iki suç yönünden aynı Kanun’un 53 ve 63. maddeleri uyarınca hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verilmiş, kısmen resen temyize tabi olan hükümlerin sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 11.02.2019 tarih, 5521-631 sayı ve oy çokluğuyla onanmasına karar verilmiş,
    Daire Üyeleri ...sanığın eylemlerinin kasten öldürme ve nitelikli hırsızlık suçlarını oluşturduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise; 25.03.2019 tarih ve 68886 sayı ile;
    “...Sanığın olay yerine gaspa yönelik olarak geldiğine ilişkin maddi bir delil ya da bulgu bulunmamaktadır. Amacının dedesinden para istemek olduğunu, onu beklediği sırada maktülenin kendisine karşı söylediği sözler yüzünden ona vurmaya başladığını, ölmesi sonrasında da olay yerinden ayrılmadan, paraya ihtiyacı olduğu gerekçesiyle maktulün üzerindeki ziynet eşyalarını aldığını beyan etmektedir. Hâl böyle olunca, sanığın başlangıçtaki kastının yağma olduğuna ilişkin kesin bir saptama yapmak mümkün olmadığı gibi, bu kast ile maktulü öldürdüğünü de kesin olarak belirlemek mümkün olamamaktadır. Sanığın savunmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği gerekçe gösterilerek olaydaki kastı belirlenemez. Bu durumda, dosyaya yansıyan tek delil, sanığın ikrara yönelik savunması olup, Ceza Hukukunun evrensel 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesi gereği TCK 81 ve 142/2-a maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi gerektiği,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 08.04.2019 tarih, 1095-2082 sayı ve oy çokluğuyla; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eylemlerinin nitelikli kasten öldürme ve nitelikli yağma suçlarını mı, yoksa kasten öldürme ve nitelikli hırsızlık suçlarını mı oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    07.04.2013 tarihli tutanakta; “05.04.2013 tarihinde ...Mahallesi, Belediye Caddesi No: 12 sayılı yerde meydana gelen kasten öldürme suçu ile ilgili olarak yapılan araştırmalar neticesinde, maktulün üvey torunu olan ...’ün olay günü ilçemize geldiği, şahsın 31 D 0397 plaka sayılı aracı kullandığı duyumu alınmış ve olayla ilgisi olabileceği değerlendirilmiş, şahıs ve ... ile ilgili yapılan çalışmalar neticesinde aracın ... Mahallesi, ...Bestami Sokak No: 26 Narlıca/Antakya adresinde olduğu tespit edilmiş, bahse konu adrese gidilmiş, aracın ...’in evinin önünde olduğu görülmüş, şahsa polis tanıtma kimliklerimiz gösterilmiş, ... hakkında soru sorduğumuzda kendisi aracın eniştesi ...’e ait olduğunu, kendisinin ...'da olduğunu ve aracı kendisine bıraktığını, aracı temizlemek için koltuklarını 30 dakika önce söktüğünü, bu sırada ... içerisinde bir adet kurusıkı silah ve bir adet küpe bulduğunu söylemiş, bahse konu küpe ve kurusıkı silahı kendi rızasıyla biz görevlilere teslim etmiş, yaprak desenli kenarı nakışlı, kulağa asılan çengeli kırılmış altın küpe maktulün üvey oğlu ... ...’a gösterildiğinde, kendisine gösterilen küpenin üvey annesi maktul ...’a ait olduğunu teşhis ve beyan etmesi üzerine bahse konu küpe tarafımızdan geçici olarak muhafaza altına alınmıştır.” ibaresine yer verildiği,
    Adli Tıp Kurumu ... Grup Başkanlığınca düzenlenen 07.08.2013 tarihli otopsi raporunda; “150 cm boyunda, kırlaşmış siyah uzun saçlı, beyaz tenli, 50-55 yaşlarında, kadın cesedinde ölü katılığının devam ettiği, ölü lekelerinin sırtta basıya uğramayan bölgelerde mor renkte oluştuğu görüldü. (...) Kişinin vücudunda yüz bölgesinde iki adet kesi vasfında yara saptandığı, bu yaraların ölüm meydana getirir nitelikte olmadıkları, kesilerin kesici özellikte bir aletle (bıçak, ..., keskin özellikte teneke vb.) meydana gelebileceği, bu durumun tahkikat bilgileriyle aydınlatılmasının uygun olacağı, kişinin ölümünün küt kafa travmasına bağlı kafa ve yüz kemik kırıkları ile birlikte beyin kanaması ve gelişen komplikasyonlar sonucunda meydana gelmiş olduğunun,” ifade edildiği,
    ... Devlet Hastanesince sanık hakkında düzenlenen 10.04.2017 tarihli engelli ... kurulu raporunda; sanığa bipolar affektif bozukluk teşhisi konulduğu,
    Dr. ... Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesince sanık hakkında düzenlenen 21.01.2014 tarihli raporda, sanığın cezai ehliyetinin tam olduğu, TCK’nın 32/1 ve 32/2. maddelerinden yararlanamayacağının belirtildiği,
    Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesince sanık hakkında düzenlenen 10.01.2018 tarihli raporda; “...’ün 08.01.2018 giriş ve 10.01.2018 çıkış tarihleri arasında yapılan muayenesi, müşahedesi, tetkikleri ve adli dosyanın incelenmesi neticesinde; kendisinde ceza sorumluluğunu etkileyecek veya ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı veya akıl zayıflığı tespit edilmediği, dava dosyasının tetkikinden de suç tarihinde suçunu takip eden günlerde de herhangi bir akli arıza içinde olduğuna delalet edecek tıbbi bulgu ve belgeye rastlanmadığı; bu duruma göre ...’ün 05.04.2013 tarihinde bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme, nitelikli yağma suçuna karşı ceza sorumluluğunun tam olduğu,” ibaresine yer verildiği,
    Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunca sanık hakkında düzenlenen 05.04.2013 tarihli raporda; “...Yapılan muayenesi sonucunda elde edilen bilgi ve bulguların yorumlanmasından; cezai sorumluluğunu müessir ve kişide şuur ve hareket serbestisini ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı ve zeka geriliği saptanmadığı, adli dosya tetkikinde sanığın mezkur suçu işlediği sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fiil ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak boyutta bir akli arızanın içinde olduğuna delalet edecek herhangi bir tıbbi bulgu ve belgeye de rastlanmadığı, bu duruma göre ...’ün 05.04.2013 tarihinde sanığı bulunduğu suça karşı cezai sorumluluğunun tam olduğu oy birliği ile mütalaa olunur.” tespitine yer verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Katılan Mevlüt ... Mahkemede; “Maktul benim eşim olur, nasıl öldürüldüğünü ben görmedim, sanık ise benim kızımın oğludur, sanık doğruları söylememektedir, olay günü ben camiye gitmiştim, camiden döndüğümde eve geldim, eşime seslendim ancak bir ses yoktu, daha sonra mutfağa baktığımda eşimi yerde yatar vaziyette gördüm, eşimi görünce ben bayılmışım, olaydan bir gün önce torunum benim evime gece geldi, yatsı namazından sonra gelmişti, yanında başka bir kimse yoktu, ‘Neden geldin?’ diye sorduğumda bana arkadaşını getirdiğini söyledi, geri gidecek parası olmadığından araba ücretini ben verdim, 20 TL vermiştim, kendi arabası ile gelmişti, aldığı arabasını da bir defa görmüştüm, eşimi bilezik ve altınlarını almak için öldürülmüş olabilir, ben...ü’nde oturmaktayım, sanık ise...’da oturmaktadır, sanığın ne ... yaptığını bilmiyorum, o gece geldiğinde evimde 10-15 dakika kadar kaldı, daha sonra geri ..., ertesi gün olay meydana geldi, sanık bana arkadaşını getirdiğini ve geri...'ya döneceğini söyledi, sanık yanıma geldiğinde geri dönüş için parası olmadığından benden para istiyordu, ancak bir zorlama yoktu, eşimi kimin öldürdüğünü görmedim, eğer sanık öldürmüş ise sanıktan şikâyetçiyim ve davaya katılmak istiyorum.”,
    Katılan ... Mahkemede; “Maktul benim kız kardeşim olur, ben ...’da oturmaktayım, maktul kız kardeşim ise...ü’nde oturmaktadır, ben maktulün nasıl öldürüldüğünü ve kim tarafından öldürüldüğünü bilmiyorum, ancak eniştemin 10 yaşlarında bir torunu vardı, kız kardeşim bununla geçinemezlerdi, ben şikâyetçiyim, davaya müdahil olmak istiyorum.”,
    Katılan ... Mahkemede; “Maktul benim ablam olur, ben ....Arabistan’da çalışmaktayım, bundan 3 yıl kadar önce sanığın dayısı olan ... ..., kız kardeşimi dövmüş ve silah çekmiş, bunun üzerine biz de...ü’ne gittik, kendi aramızda olayı hallettik ve barıştık, ben sanığı tanımıyorum, ancak duyduğum kadarıyla sanığın dedesini tehdit edip sürekli para istediğini duydum, ablamı öldürenlerden şikâyetçiyim davaya katılmak istiyorum.”,
    Katılan ... Mahkemede; “Maktul benim kız kardeşim olur, ben kardeşimin nasıl öldürüldüğünü ve kimler tarafından öldürüldüğünü bilemiyorum, eğer sanık tarafından öldürülmüş ise sanıktan şikâyetçiyim, davaya katılmak istiyorum.” ,
    Tanık ... Mahkemede; "Sanık eşim olur. Olay tarihi olan 05.04.2013’te her zamanki gibi kahvaltımızı yaptık. Biraz çocuğu sevdi ve işe diyerek çıktı. Benden 20 TL istemişti onu da kendisine verdim. Evden çıkıp gitti. Arabamız vardır. Araba ile işe gitti. O sırada hurdacılık yapıyordu, ayakkabı imalatı tatile girmişti. Bu sebeple hurdacılık yapıyordu. Akşam saati eve geldi. ... işi uzun zamandır konuşuluyordu, planlı bir şeydi. Akşam...,...ve kendisi ile birkaç tane daha kişi vardı. Ben karanlıktan diğerlerini seçemedim. Geldi, evde biraz bebeği sevdi, bana ‘Canım ben çıkıyorum.’ dedi ve çıktı. Yatsı ezanı okunduğu zaman eve geldi, 1 karton sigarası vardı, onu aldı ve gitti. Ben nenesinin öldüğünü kendi annemden öğrendim. Kim olduğunu bilmiyorlardı. Daha sonra polis eve gelip ifademi aldığında eşim olan sanıktan şüphelenildiğini öğrendim. Eşimin dedesiyle bir sorunu yoktur. Hatta bebek mevlidimize gelmişti. (...) Eşimin psikolojik rahatsızlığı var. Oğluma hamile olduğum zamanlarda işsiz olmasından dolayı kaç defa ben kendisini intihar etmek isterken yakaladım. Kaç defa avuçla hap içmeye çalıştığı oldu. Doktora götürdük. Psikolojik sorunları varmış. Doktora gider ilaç kullanırmış, ben ilaç kullandığını sonradan öğrendim. Tek evladım var, kaç defa sıkıntı yaşadığına şahit oldum. Askerde de sıkıntı yaşamış. Ben bunu bile bile kendisiyle evlendim.”,
    Tanık ... Mahkemede; “Olaydan sonraki gün ...'i aradım. ...’a gittiğini söyledi. Bolu'da dinlenme tesisinde olduğunu söyledi. Birkaç saat sonra da polisler geldi ve ifadelerimizi aldılar. Ben arabayı istedim....bana arabayı olaydan bir gün sonra öğlen vakti teslim etti. Arabada bir küpe buldum. Arabayı kendim temizlerken bu küpeyi buldum. Emniyete verdim. Arabada herhangi bir leke yoktu. Arabanın içerisinde kurusıkı tabanca da vardı. Arabada güvercin taşındığından pislenmişti. Kötü koku da vardı, bu sebeple temizlemek istedim.“,
    Tanık ... Mahkemede; “Ben sanığı tanımıyorum, bana göstermiş olduğunuz fotoğraflardaki görüntüler benim kuyumcu dükkânımın güvenlik kamera kayıtlarından alındı, şu an hatırladığım kadarıyla sanık benim ... yerime gelerek önce iki adet bilezik verip bozdurmak istediğini söyledi, ben bilezikleri incelediğimde imitasyon olduğunu anladım, kendisine 'Bunlar sahte.' dedim, bunun üzerine itiraz etmeden bilezikleri aldı ve cebinden bir tane bayan küpesi çıkardı, ben kendisine ‘Diğer teki nerede?’ dedim, ‘Hanım diğer tekini kaybetmiş.’ dedi, bunun üzerine bayan küpesini aldım ve bunun karşılığında kendisine tam hatırlamıyorum ama 350 TL verdim, çünkü küpe biraz ağırdı, daha sonra emniyet bu küpenin diğer tekini de getirdi, ben baktığımda almış olduğum küpenin diğer teki olduğunu gördüm.”,
    Şeklinde ifade vermişlerdir.
    Sanık ... Kollukta; “...Ben samimi olarak olayı itiraf etmek istiyorum ve lehime olan tüm hafifletici sebeplerin değerlendirilmesini istiyorum. Olay günü sabah evden çıktım, işe gittim, akşam ...'a gideceğim için bende para yoktu, dedemden para alırım ümidi ile...ü'ne geldim....ü'ne geldiğimi kimse bilmiyordu, ölen ...'ın evine giden sokağa arabayla girdim, arabayı ... ile Jandarmanın arasına park ettim çünkü evin önünde arabalar park hâlindeydi, yürüyerek dedemin evine gittim, kapı açıktı, içeriye girdim, ölen ...'tan su istedim ve karnım aç dedim. Bana sert bir hâlde ne için geldiğimi sordu, ben de dedemden para almaya geldiğimi söyledim, bana şu anda hatırlamadığım ağza alınmayacak hakaretler etti hatta uzman ... dayımı ima ederek 'Bitirdiniz bizi!' dedi. Bu duruma çok kızdım. Tüm bunlar mutfakta oldu, bana böyle konuştuğu için sinirlendim, ölen ...’ın yüzü tezgâha doğru arkası bana dönük idi, başında eşarp bağlı idi, saçından kavrayarak tezgâha kafasını defalarca vurdum o anda yere düştü ve her taraf kan oldu, yere düştü, kulağından küpeleri ve kolundan bir tane bilezik aldım, elimi yıkadım ve girdiğim kapıdan çıktım. Ben bıçağı kullandım, bıçak tezgâhın üzerindeydi, bıçağın eğik olduğunu biliyorum, çünkü karnına sokmak için hamle yaptım fakat girmedi ve bu yüzden bıçak eğildi ama ben kesinlikle yüzüne bıçakla vurmadım, sizin bıçakla oluştuğunu düşündüğünüz kesiklerin hepsi, benim maktulün kafasını defalarca fayansa vurduğum için fayansın köşesinin keskinliğinden kaynaklanmaktadır. Olay yerinden çıktıktan sonra ben hemen...'ya gittim, kanalın yakınında bir yerde araba ile bekledim, arabamda daha önce sürekli yüzmeye gittiğim için kullandığım mavi şort ve siyah tişörtümü giydim, olay anında üzerimde olan mavi kot, spor terlik ve mavi gömleği kanalın yanında arabamın içinde değiştirdim, bir poşete sarıp tam hatırlamadığım bir çöpe attım. Daha sonra aldığım küpeleri ve bileziği bozdurmak için eski otogarın önünden geçen caddede eski itfaiyeye varmadan 3-4 dükkân önce bulunan kuyumcuya bileziği ve küpeyi verdim, bileziğin sahte olduğunu söyledi fakat küpeyi bozdu, tahmini 86 lira para verdi, o anda cebimden bir küpe çıktığını görünce diğerini olay yerinde düşürdüğümü tahmin ettim. Daha sonra...'ın yanına gittim, durumu...'a anlattım....bana‘Ne yaptın, gitme sakın ...'a.’ dedi. Oradan Defne Hastanesi’nin önünde adını hatırlamadığım arkadaşımı alıp ... ...'e gittik ama arkadaşıma olaydan bahsetmedim. Tekrar...'ya döndüğümde...,...ve İlker ile beraber benim evime gittik. Evde karton sigaram vardı, onu aldım, oradan ... Petrol’den arabaya gaz aldık....,...'la bizi otobüse binmek için Honda Plaza’nın oraya bıraktı. Otobü...'da mola verdi, kayınbiraderim ... beni aradı, olaydan haberin var mı deyince anladım ama ona bir şey söylemedim. ...'a vardığımızda ilk olarak Güngören'deki bacanağımın yanına gittim, çalışmak için takım lazımdı, o da bana para verdi, daha sonra Gedikpaşa'ya gittik ... aradık, akşam da ...taki Birlik Pansiyon’a gidip akşamı orada geçirdik.... durumu biliyordu, bana sürekli teslim olmamı söylüyordu, ben babam beni aradığında 'Senin de ifadeni alacaklar.' deyince polisin beni aradığını anladım. Telefonum harbiden çalındı, daha sonra... ile kavga ettik.......'ya geri ..., ben de... döndükten bir gün sonra kaldığım pansiyonda ... Emniyet görevlileri tarafından yakalandım. Ben, üvey anneannem ...ı öldürdüğüm için pişmanım, inanın öldürmek gibi bir kastım yoktu, olay anında çok sinirlendim ve psikolojim de bozuk olduğu için olay anında kendimi kaybetmemin sonucu bu suçu işledim.”,
    Cumhuriyet Başsavcılığında; “Daha önceki ifadelerim suçtan kurtulma ümidi ile söylediğim hayali şeylerdi, daha önceki ifademde belirttiğim gibi maktul ...'i ben öldürdüm, olay günü evden çıkıp...ü'ndeki dedemin evine gittim, jandarmanın yanında ... hizasında arabamda birkaç dakika bekleme yaptım, bekleme yapmamın nedeni sigaramın tamamını içip öyle eve girmekti, eve girdiğimde maktul ... ile karşı karşıya geldik, bana neden geldiğimi sordu, ona dedemden para istemeye geldiğimi söyledim, o da bana şu an tam hatırlayamadığım ağza alınmayacak küfürler etti, ‘Dayınla sen bizi bitirdiniz.’ dedi ve mutfağa gitti, ben de arkasından gittim, beni görmediği bir anda saçlarından tutup mutfaktaki lavabonun mermerine defalarca kafasını vurmak sureti ile yaraladım, o anda maktul yere düştü ve kendini kaybetti, paraya ihtiyacım olduğu için kulağındaki küpeyi ve kolundaki bileziği aldım ve parmağındaki yüzüğü de aldım, küpeyi ve bileziği...’da eski otogar civarında ismini tam hatırlamayamadığım kuyumcuya sattım, bilezik sahte imiş, fakat küpe karşılığında yanlış hatırlamıyorsam 86 TL aldım, elimi mutfaktaki lavaboda yıkayıp hemen olay yerini terk ettim, olay akşamı da ...’a gittim, bana sorduğunuz yüzde olan bıçak yaralarını kesinlikle ben yapmadım, ben bıçağı elime aldığımı hatırlıyorum, karnına vurduğum anda, bıçak karnına girmeyip eğildi ve ben bu bıçağı yere attım, fakat kesinlikle bıçakla maktulün yüzüne karşı bir eylemim olmadı, ben kesinlikle eve maktulü öldürmek maksadı ile gelmedim, düzenli esrar kullandığım için olay anında da esrarın etkisi ile kendimde değildim, bu yüzden kendimi kaybederek böyle bir fiil işledim, pişmanım. Küpeyi sattığımda 86 TL aldığımı hatırlıyorum ama çok da emin değilim.”,
    Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Olay günü dedemin evine gittim, içeriye girdiğimde maktul ... ile karşılaştım, bana neden geldiğimi sordu, ben de dedemden para isteyeceğimi söyledim, bunun karşılığında maktul bana ve dayıma ‘Dayın ve sen bizi bitirdiniz, sizin ananızı sinkaf ederim.’ dedi, ayrıca hatırlamadığım başka küfürler de etti, bunun üzerine ben maktulün peşinden gittim, mutfakta arkasından saçından tutarak mutfak tezgâhına kafasını vurdum, maktul kendinden geçti bunun üzerine ben maktulün yüzüklerini ve küpesini aldım, ayrıca kolundaki bileziği de aldım, amacım bunları paraya çevirmekti, bıçağı da elime aldım ve maktulün karnına vurmak istedim, ancak bıçak eğildi, ben kesinlikle maktulü bıçaklamadım, yüzüne kesinlikle bıçakla vurmadım, amacım öldürmek değildi, çok pişmanım.”,
    Mahkemede; “Ben üzerime atılı olan suçlamayı kabul etmiyorum, ben kimseyi öldürmedim, kimseyi gasbetmedim, bende rahatsızlık vardır, bende unutkanlık vardır,(...) maktul benim üvey nenem olmaktadır, dedem ile birlikte yaşamaktadır, nenem ile aramda herhangi bir şey geçmedi, nenemi öldürmeme sebep bir şey de yoktur, benim neneme karşı saygım da sonsuzdur, maktul ...'ı kimin öldürdüğünü de bilmiyorum, olay günü ben arabamı...ismindeki arkadaşıma vermiştim, arabamın markası 131 Şahin’dir, plakasını tam olarak bilmiyorum, aracın devrini üzerime almamıştım, askerden gelen ...'ı arabam ile dedemlere götürmüştüm, ... benim dayımın oğlu olur, dedemlerde 1-2 saat kadar oturduk, evde dedem, nenem, teyzemin oğlu ... vardı, maktul benim öz nenem değildi, öz nenem öldükten sonra dedem maktul ile evlenmişti, bende unutkanlık vardır, ayrıca ruhsal olarak 5-6 yıldan beri tedavi görmekteyim, akıl sağlığım ile ilgili olarak sıkıntım vardır, neden beni suçladıklarını bilemiyorum, araba yüzünden beni suçlamaktadırlar, olay günü ben arabamı...ismindeki soyadını bilmediğim arkadaşıma vermiştim, ...'a çalışmak için gitmiştim, daha önceleri de ...'a çalışmak için gidiyordum, ayakkabıcılık işi yapıyordum, (...), ben evliyim ve 1 tane çocuğum vardır, eşim ev hanımıdır, ben ...'a gittiğim tarihi hatırlamıyorum, nenemin öldürüldüğünü babam bana telefonla bildirmişti, babam telefonla bana nenemin öldürüldüğünü ve herkesin ifadesinin alındığı ve benim de ifademin alınacağını söyledi, kaldığım pansiyonda eşyalarım çalındı, ailemin telefon numaralarını unutkanlığımdan dolayı ezbere bilmiyordum, para olmadığından da cenazeye gidemedim, nenem öldükten sonra bana haber verdiler, ben daha önce amcamın cenazesinde korktuğum için ben bu hâle geldim, ben herkesten korkuyorum, bazen gülüyor ve bazen de ağlıyorum, aynı anda hem güler ve hem de ağlarım,(...) benim arabamda bulunan küpe ve altın bilezikten haberim yoktur, dedem benim annemin babasıdır, aramızda da herhangi bir husumet yoktur, dedem ile her zaman görüşürüm, aramızda bir problem de yoktur, benim bakkal dükkânım yoktur, ... ... isimli şahıs benim dayımdır, ben kimseyi öldürmedim, suçlamayı kabul etmiyorum, beraatime karar verilmesini talep ediyorum. Burak Kuyumculuğa ben küpe satmadım, daha önce suçlamayı kabul ettiğim savunmamı baskı altında vermiştim, bana denildiği şekilde ifade verdim, Burak Kuyumculuk’ta ben kendi alyansımı bozdurdum, (...) baskı altında olduğu için o şekilde beyanda bulundum, altın yüzüğümü bozdurmam daha önce aklıma gelmediğinden söylemedim, şu anda siz bana söyleyince aklıma geldi.”,
    Şeklinde savunmada bulunmuştur
    Kasten öldürme suçunun temel şekli; 5237 sayılı TCK’nun 81. maddesinde;
    “Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiş, suçun nitelikli hâlleri ise aynı kanunun 82. maddesinde onbir bent hâlinde sayılmış, 82. maddenin birinci fıkrasının "h" bendinde suçun "bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak, işlenmesini kolaylaştırmak, ya da yakalanmamak için" işlenmesi de nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir.
    82. maddenin 1. fıkrasının (h) bendinin gerekçesinde;
    "İşlenmiş olan bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmekte olan bir suçun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla, kişi öldürüldüğünde, amaç suç ... suç ilişkisi söz konusudur. Suçun bu nitelikli hâlinin oluşabilmesi için, belirtilen amaçlarla bir kişinin öldürülmesi yeterlidir; öldürmek suçuyla amaçlananın gerçekleşmesi gerekmez" açıklamalarına yer verilmiştir.
    Bu suç tipinde kasten öldürme “... suç”, işlenmesi kastedilen diğer suç ise “amaç suç” niteliğindedir. Anılan bentte, “amaç suç” açısından belirli bir suç açıkça öngörülmediğinden, bileşik suç söz konusu değildir. Fail, diğer suçu gizlemek, işlenmesini kolaylaştırmak, yakalanmamak veya diğer suçun delillerini ortadan kaldırmak için birini öldürürse, amaç suç bağımsızlığını korur. Bu hâlde fail, her bir suçtan ayrı ayrı cezalandırılır.
    Bu bendin uygulanabilmesi için, amaç suçun tamamlanması gerekmediği gibi, suçun teşebbüs derecesinde, hatta hazırlık hareketleri aşamasında kalmış olmasının da önemi yoktur. Failin öldürme eylemini, “amaç suçu” gizlemek, suçun işlenmesini kolaylaştırmak, delillerini ortadan kaldırmak veya yakalanmamak için gerçekleştirilmesi yeterlidir.
    Yağma suçu ise, 5237 sayılı TCK'nın 148 ila 150. maddelerinde düzenlenmiş olup, 148. maddenin 1. fıkrasında suçun temel şekli, 2. fıkrasında senedin yağması, 3. fıkrasında cebir karinesine yer verilmiş, 149. maddesinde nitelikli yağma, 150. maddesinde de hukuki bir ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla yağma ile yağmada değer azlığı yaptırıma bağlanmıştır.
    Yağma suçunun basit şekli 5237 sayılı TCK'nun 148/1. maddesinde;
    "Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceğinden ya da malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması" biçiminde tanımlanmıştır. Buna göre kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da mal varlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit edilerek veya cebir kullanılarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur.
    765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda "gasp" olarak tanımlanan yağma, cebir veya tehdit kullanmak suretiyle yapılan cebri bir hırsızlıktan ibaret olup, bir kimsenin taşınabilir bir malını cebir veya tehdit kullanarak almaktır. Hırsızlık ile yağma suçları ortak unsurlara sahip olmakla birlikte yağmanın hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.
    Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanılarak işlenen hırsızlık suçu ise 5237 sayılı TCK'nın 142. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde; "Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,…İşlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur" şeklinde hüküm altına alınmıştır. Anılan Kanun’un 142. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde hırsızlık suçunun iki ayrı nitelikli hâli düzenlenmiş olup buna göre, suçun kişinin "malını koruyamayacak durumda olmasından" veya "ölmesinden" yararlanılarak işlenmesi bu bent kapsamında yaptırıma bağlanmıştır.
    TCK'nın 142. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde düzenlenen nitelikli hâllerden birincisi olan, hırsızlık suçunun kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından yararlanılarak işlenmesine ilişkin hükmün uygulanabilmesi için, kişinin malını koruyamayacak duruma fail tarafından getirilmemiş olması gerekir.
    Anılan bentte düzenlenen nitelikli hâllerden ikincisi olan, hırsızlık suçunun kişinin ölmesinden yararlanılarak işlenmesi hâlinde, kural olarak ölümün nasıl gerçekleştiğinin önemi bulunmamaktadır. Nitekim failin herhangi bir nedenle kişiyi öldürmesinden sonra oluşan yeni bir kastla kişinin malını alması hâlinde de bu nitelikli hâl uygulanacaktır. Ancak failin, malını almak amacıyla kişiyi öldürmesi hâlinde 5237 sayılı TCK'nın 82/1-h maddesi uyarınca nitelikli kasten öldürme suçunun yanı sıra hırsızlık suçundan değil, aynı Kanun’un 148/3. maddesi uyarınca yağma suçundan da cezalandırılması yoluna gidilecektir. Dolayısıyla bu nitelikli hâlin uygulanabilmesi için failin hırsızlık kastının ölümden sonra ortaya çıkması gerekmektedir.
    Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Hurdacılık yaparak geçimini sağlayan 25 yaşındaki sanık ...’ün olaydan bir gün önce 90 yaşındaki dedesi katılan ...’ın ... ili,...ü ilçesindeki evine gelerek para istediği, katılanın bir miktar para vererek sanığı gönderdiği, sanığın ertesi gün, ... namazının kılınacağı vakte yakın...ü’ne yeniden aracıyla geldiği, araçta bir süre bekledikten sonra, katılan ... ile birlikte yaşayan maktul ...’ın yalnız olduğu sırada eve girdiği, bıçakla maktule saldırdığı, bıçağın eğilerek kullanılamaz hâle gelmesi üzerine başını mutfak tezgâhına defalarca vurduğu maktulün, küt kafa travmasına bağlı kafa ve yüz kemik kırıkları ile birlikte beyin kanaması sonucu ölümüne neden olduktan sonra maktulün kolundaki bilezikler ve kulağındaki küpeleri alarak olay yerinden ayrıldığı, kuyumcuya satmak üzere götürdüğü bileziklerin sahte olduğunun söylenmesi üzerine bilezikleri satamadığı ancak maktulden aldığı küpelerden tekini satarak aldığı parayla aynı akşam ...’a kaçtığı, yakalanarak getirildiği ...’da Kollukta müdafisi huzurunda “...Ben samimi olarak olayı itiraf etmek istiyorum, olay günü sabah evden çıktım, işe gittim, akşam ...'a gideceğim için bende para yoktu, dedemden para alırım ümidi ile...ü'ne geldim, ölen ...'ın evine giden sokağa arabayla girdim, yürüyerek dedemin evine gittim, kapı açıktı, içeriye girdim, ölen ...'tan su istedim ve "Karnım aç" dedim. Bana sert bir hâlde ne için geldiğimi sordu, ben de dedemden para almaya geldiğimi söyledim, bana şu anda hatırlamadığım ağza alınmayacak hakaretler etti hatta uzman ... dayımı ima ederek "Bitirdiniz bizi" dedi. Bu duruma çok kızdım. Tüm bunlar mutfakta oldu, bana böyle konuştuğu için sinirlendim, ölen ...’ın yüzü tezgâha doğru arkası bana dönük idi, başında eşarp bağlı idi, saçından kavrayarak tezgâha kafasını defalarca vurdum o anda yere düştü ve her taraf kan oldu, yere düştü, kulağından küpeleri ve kolundan bir tane bilezik aldım.” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılan olayda; hırsızlık suçunun kişinin ölmesinden yararlanılarak işlenmesinden veya sanığın maktulü öldürmesinden sonra oluşan yeni bir kastla kişinin malını alması hâlinden bahsedilemeyeceği, bizzat sanığın Kollukta ve Cumhuriyet Başsavcılığında müdafisi huzurunda verdiği ifadelerinde, başından beri para bulmak maksadıyla maktulün yaşadığı eve gittiğini ikrar ettiği, sanığın ... suç niteliğinde bulunan maktulü öldürme eylemini, amaç suç niteliğindeki yağma suçunun işlenmesini kolaylaştırmak, suçu gizlemek ve yakalanmamak amacıyla gerçekleştirdiği, maktulün öldürülmesi sayesinde sanığın maktulün bilezik ve küpelerini gasbettiği, bu şekilde sanığın eylemlerinin nitelikli öldürme ve nitelikli yağma suçlarını oluşturduğu kabul edilmelidir.
    Bu itibarla haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi ise; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
    2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 12.10.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.

    Hemen Ara