Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/512 Esas 2022/658 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2018/512
Karar No: 2022/658
Karar Tarihi: 25.10.2022

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/512 Esas 2022/658 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2018/512 E.  ,  2022/658 K.

    "İçtihat Metni"




    Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 17. Ceza Dairesi


    Sanıklar ..., ... ve ...'nun hırsızlık suçundan iki kez olmak üzere TCK'nın 142/1-e ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına, sanık ... hakkında ayrıca aynı Kanun'un 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına ilişkin ... Asliye Ceza Mahkemesince verilen 09.09.2014 tarihli ve 440-328 sayılı hükümlerin, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 17. Ceza Dairesince 10.05.2018 tarih ve 3681-7258 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 13.07.2018 tarih ve 357696 sayı ile;
    "...Ceza hukukunda, kanundaki suç tanımına uygun şekilde gerçekleşen her netice ilke olarak ayrı bir suç oluşturur ve fail kaç netice meydana getirmiş ise o kadar suç işlemiş sayılarak her birinden dolayı ayrı ve bağımsız cezalandırılır. Ancak bazı hâllerde birden fazla netice meydana gelmiş olsa bile, faile meydana gelen netice kadar ceza verilmeyerek tek bir ceza verilmesi ile yetinilir. Birden fazla neticenin meydana gelmesine karşın faile tek ceza verilmesini gerektiren hâllerden biri de zincirleme suçtur. Ancak, olayımızda zincirleme suç hükümlerinin uygulanma şartlarından olan 'aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi şartı gerçekleşmemiştir. Dolayısıyla, 43. madde hükümlerinin de uygulanmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Sanıklar, aynı zamanda, aynı şirkete ait, birbirine tıpatıp benzer iki ayrı kamyondaki aküleri, aynı ... yeri önünde yan yana park hâlinde iken çalmışlardır. Sanıkların kamyonların aynı şirkete ait olduğunu bilmelerinin veya bilmemelerinin bir önemi de yoktur. Bu nedenle, sanıkların eylemleri, tek bir suçu oluşturur." düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 24.09.2018 tarih, 4211-11033 sayı ve oy çokluğu ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Eylemlerin sübutuna ilişkin bir uyuşmazlık ve bu kabulde dosya kapsamı itibarıyla da herhangi bir isabetsizlik bulunmayan somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; şikâyetçiye ait iki ayrı araçtan aynı zamanda gerçekleştirdikleri hırsızlık eylemleri nedeniyle sanıklar hakkında hüküm kurulurken, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması suretiyle mi yoksa tek veya iki ayrı hırsızlık suçundan mı uygulama yapılarak ceza verilmesi gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Yakalama tutanağında; 06.08.2012 tarihinde saat 06.15 sıralarında ... İlçe Emniyet Müdürlüğü bölgesinde hırsızlık olayına karışan 06 DL 1172 plakalı aracın trafikte seyir hâlinde olduğunun ihbar edilmesi üzerine bahse konu aracın görülerek durdurulduğu, Hundai marka, gri renkli aracın içinde sanıklar ..., ... ve ...’nun görülerek yakalandıkları, araçta yapılan aramada, 2 adet 180 amper İnci marka, 4 adet 165 amper İnci marka, 2 adet 165 amper EAS marka akü ile pense, tornavida, eldiven, levye gibi aletlerin ele geçirildiğinin bildirildiği,
    Şikâyetçi ...’in sorumlusu olduğu şirkete ait iki adet araçtan akü çalındığı yolunda müracaatta bulunmak üzere 07.08.2012 tarihinde karakola gittiğinde suça konu aküleri teşhis ettiği,
    Olay yeri inceleme raporunda, ... ve.... plakalı kamyonların akülerinin yerinde olmadığı, kutup başlarının boşta olduğunun bildirildiği,
    Olay yeri krokisinde; suça konu araçların, tamir dükkanının önünde, birbirine bakar şekilde park hâlinde olduklarının belirtildiği,
    Trafik tescil bilgilerine göre ... plakalı kamyonun ....Ş adına; .... plakalı kamyonun ise Tekstil Finansal Kiralama A.Ş. adına kayıtlı olduğu, her iki aracın 2008 model, Mercedes-Benz marka, beyaz renkli ve dört dingilli damper kasa kamyon niteliğinde olduğu,
    Değer tespit tutanağında; dört adet İnci marka 165 amper akünün toplamda 1000 TL değerinde olduğunun belirtildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Şikâyetçi ...; ... firmasında şantiye şefi olarak çalıştığını, 20.07.2012 tarihinde firmaya ait ... plakalı kamyonu... Şase isimli ... yerine tamir amacıyla bıraktığını, daha sonraki bir tarihte ... yeri çalışanı ...’un da ....plakalı kamyonu aynı ... yerine götürmüş olduğunu, 07.08.2012 tarihinde aracı almak için gittiğinde her iki kamyonun da şase bakımının yapılmış olduğunu ancak akülerinin yerinde olmadığını görünce karakola gittiğini, burada aküleri görerek teşhis ettiğini,
    Tanık ...; 07.08.2012 olan ifade tarihinden 10 gün kadar önce çalıştığı ... yerine ait olan 3...7 plakalı aracı tamir amacıyla... Şase isimli ... yerine bıraktığını, sonradan araçlardan akü çalındığını öğrendiğini,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanıklar aynı yöndeki beyanlarında özetle; atılı suçlamayı kabul etmediklerini, gezmek amacıyla kiraladıkları araçla ...’dan ...’na geldiklerini, Aziz Gökduz isimli bir tanıdıklarının aküleri olduğunu söyleyip bu aküleri ...’ya götürmelerini istemesi üzerine aküleri araca koyduklarını, iddia edildiği gibi hırsızlık eylemine karışmadıklarını savunmuşlardır.
    Uyuşmazlığın isabetli bir biçimde çözümlenebilmesi için "zincirleme suç" hükümleri üzerinde durulmalıdır.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanununa hâkim olan ilke gerçek içtima olduğundan, bunun sonucu olarak, "kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza" söz konusu olacaktır. Nitekim bu husus ... Komisyonu raporunda; "Ceza hukukunun temel kurallarından birisi, ‘kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır’ şeklinde ifade edilmektedir. Bunun istisnaları, suçların içtimaı bölümünde belirlenmiştir. Bu istisnalar dışında, işlenen her bir suçla ilgili olarak ayrı ayrı cezaya hükmedilecektir. Böylece verilen her bir ceza, bağımsızlığını koruyacaktır." şeklinde dile getirilmiştir. Bu kuralın istisnalarına ise, 5237 sayılı TCK'nın "suçların içtimaı" bölümünde, 42 (bileşik suç), 43 (zincirleme suç) ve 44. (fikri içtima) maddelerinde yer verilmiştir.
    Ceza hukukunda kanundaki suç tanımına uygun şekilde gerçekleşen her netice ilke olarak ayrı bir suç oluşturur ve fail kaç netice meydana getirmiş ise o kadar suç işlemiş sayılarak her birinden dolayı ayrı ve bağımsız cezalandırılır. Ancak bazı hâllerde birden fazla netice meydana gelmiş olsa bile, faile meydana gelen netice kadar ceza verilmeyerek tek bir ceza verilmesi ile yetinilir. Birden fazla neticenin meydana gelmesine karşın faile tek ceza verilmesini gerektiren hâllerden biri de zincirleme suçtur.
    Zincirleme suç, 765 sayılı Kanun'un 80. maddesinde; "Bir suç işlemek kararının icrası cümlesinden olarak kanunun aynı hükmünün bir kaç defa ihlâl edilmesi, muhtelif zamanlarda vaki olsa bile bir suç sayılır. Fakat bundan dolayı terettüp edecek ceza altıda birden yarıya kadar artırılır." şeklinde düzenlenmiştir. Buna karşın 5237 sayılı Kanun'un 43. maddesinin ilk fıkrasında; "Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır." biçiminde zincirleme suç düzenlemesine yer verilmiş, ikinci fıkrasında; "Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır." denilmek suretiyle aynı neviden fikri içtima kurumu hüküm altına alınmış, üçüncü fıkrasında ise; "Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz." düzenlemesi ile zincirleme suç ve aynı neviden fikri içtima hükümlerinin uygulanamayacağı suçlar belirtilmiştir.
    5237 sayılı TCK'nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için;
    a- Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi,
    b- İşlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması,
    c- Bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir.
    TCK'nın 43/1. maddesinin düzenlemesinden anlaşılacağı üzere, zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı hâllerde aslında işlenmiş birden fazla suç olmasına karşın, fail bu suçların her birinden ayrı ayrı cezalandırılmamakta, buna karşın bir suçtan verilen ceza belirli bir miktarda arttırılmaktadır.
    Zincirleme suça ilişkin bu genel açıklamalardan sonra, öğretide aynı neviden fikri içtima olarak tanımlanan TCK'nın 43. maddesinin ikinci fıkrasının da değerlendirilmesi gerekmektedir.
    TCK'nın 43. maddesinin ikinci fıkrası; "Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır." hükmünü içermekte olup zincirleme suçtan farklı bir müessese olan ve aynı neviden fikri içtima olarak kabul edilen bu durumda, fiil yani hareket tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Burada, hareket tek olduğu için, fail hakkında bir cezaya hükmolunacağı, ancak bu cezanın Kanun'un 43/1. maddesine göre artırılacağı öngörülmüştür.
    Uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi bakımından Kanun'un 43. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen “tek bir fiil” ifadesi ile kast edilen hususun ne olduğunun irdelenmesi gerekmektedir.
    Doğal anlamda gerçekleştirilen her bedensel eylem ayrı bir hareketi oluşturmakta ise de, hukuki anlamda hareketin tek olması ile ifade edilmek istenen husus, doğal anlamda birden fazla hareket bulunsa dahi, bu hareketlerin, hukuki nedenlerden dolayı değerlendirmede birlik oluşturması suretiyle tek hareket olarak kabulüdür. Diğer bir anlatımla, doğal anlamda fiilin tek olduğu her hâlde hukuki anlamda da fiilin tek olduğu söylenebilirse de, doğal anlamda fiilin çok olduğu her hâlde hukuki anlamda da fiilin çok olduğu her zaman söylenemeyecektir. Bazen bir hareketler kümesi, hukuki açıdan tek bir fiil olarak kabul edilecektir. Bu hâlde suç tipinin birden fazla hareketle ihlâl edilebilir olması hareketin hukuken tekliğini etkilemeyecek, doğal hareketler hukuken tek kabul edilecektir. Buna göre Kanun'un 43. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen “tek bir fiil” ifadesi ile kastedilen fiil ya da hareketin doğal anlamda değil hukuki anlamda tek olmasıdır. Bir kısım suçların işlenmesi sırasında doğal olarak birden fazla hareket yapılmakta ise de, ortaya konulan bu davranışlar suçun kanuni tanımında yer alan hukuksal anlamdaki “tek bir fiili” oluşturmaktadır. Örneğin; failin mağduru birden fazla yumruk ve tekme vurmak suretiyle yaralaması, yalan tanıklık yapan failin birden fazla beyanda bulunması, kasten öldürme fiilinin herbiri tek başına öldürücü nitelikte beş bıçak darbesi ile işlenmesi gibi. Failin mağdura birden fazla yumruk vurması suretiyle yaralaması durumunda, failin birden fazla hareketi olmasına rağmen kastı bir kişiyi yaralamaya yönelik olduğundan ortada tek fiil ve neticesi itibarıyla tek suç vardır. Bazı suç tiplerinde ise, kanundaki tanımda belirtilen birbirinin alternatifi olan birden fazla hareketin gerçekleştirilmesiyle suç işlenebilmektedir. Öğretide "seçimlik hareketli suçlar" olarak isimlendirilen bu suç tiplerinde, sayılan seçimlik hareketlerin herhangi birisinin gerçekleştirilmesi suçun oluşumu açısından yeterlidir. Belirtilen seçimlik hareketlerden birkaçının ya da tamamının yapılması hâlinde de birden fazla suç değil, tek suç oluşacaktır. Ancak seçimlik hareketli suçtan söz edebilmek için kanunda sayılan seçimlik hareketlerin aynı konuya ilişkin olması gerekmektedir (İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 11. Bası, ..., 2015, s.169; Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, ... Yayınevi, 8. Bası, ..., 2015, s.114.). Doktrinde bir kısım yazarlarca, şayet bir olayın parçalarını teşkil eden çeşitli hareketler tek bir iradi karara dayanıyorsa, tarafsız bir gözlemcinin nazarında bu hareketler yer ve zaman bakımından tek bir fiil olarak nitelendirilebilecek kadar birbiriyle sıkı bir bağlantı içinde bulunuyorsa bu hareketlerin "tek bir fiil"i oluşturduğu söylenebilecektir. Buna göre, mal varlığına yönelik hukuki menfaatlerin ihlâli söz konusu ise suçun konusunu oluşturan mal varlığı değerlerinin sahibi olan kişi sayısı, fiil sayısını belirlemede herhangi bir önem taşımayacaktır. Yeter ki, tek bir iradi kararla, aralarında mekan ve zaman birliği bulunan hareketlerin tekrarlanması ve tekrarlanan hareketlerin objektif bakış açısıyla bir bütün olarak değerlendirilmesi mümkün olabilsin (Neslihan Göktürk, Fikri İçtima, ... Yayınevi, ..., 2013, s.104 vd).
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda bazı suçlarda özel olarak aynı neviden fikri içtima hükmüne yer verilmiştir. Örneğin; belirsiz sayıda kişilerin sağlığını bozmak amacıyla ve bu amacı gerçekleştirmeye elverişli olacak surette, radyasyona tabi tutulması hâlinde, radyasyon yayma suçunun temel şekline nazaran daha ağır ceza öngörülmüştür. (TCK 172/2) Bu suçlar için özel bir aynı neviden fikri içtima kuralı öngörülmüş olduğundan, ayrıca TCK'nın 43/2. maddesi uyarınca cezanın arttırılması yoluna gidilmeyecektir.
    Aynı neviden fikri içtimadan söz edilebilmesi için;
    1- Hareket ya da fiilin hukuki anlamda tek olması,
    2- Birden fazla suçun işlenmiş olması,
    3- İşlenen birden fazla suçun "aynı suç" olması,
    4- Bu suçların mağdurlarının farklı olması gerekmektedir.
    Bu dört şartın birlikte gerçekleşmesi durumunda, faile tek ceza verilecek, ancak bu ceza artırılacaktır. Örneğin; bir sözle birden çok kişiye karşı cinsel tacizde bulunulması, bir mektupla birden çok kişiye hakaret edilmesi, bir odada bulunan çok sayıda kişinin üzerine kapının kilitlenmesi suretiyle hürriyetlerinden yoksun kılınmaları hallerinde aynı neviden fikri içtima söz konusu olup, TCK'nın 43/2. maddesi uyarınca uygulama yapılması gerekmektedir.
    Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanıklar ..., ... ve ...’nun, hırsızlık amacıyla ... Sanayi Bölgesine gelerek... Şase isimli ... yerinin önünde, birbirine bakar vaziyette park hâlinde bulunan 2008 model, Mercedes-Benz marka, beyaz renkli ve ... Turizm Limited Şirketine ait olan....ve .....plakalı kamyonlardan akü çaldıkları olayda; sanıkların, tek bir iradi karara bağlı olarak birbirine yakın yerde park edilmiş aynı şirkete ait kamyonlardaki aküleri, aynı zaman ve mekan birliği içinde ve birbirini takip eden ardışık hareketlerle çalmaları şeklindeki eylemlerinin, hukuki anlamda tek bir fiili oluşturduğu, kamyonların aynı şirkete ait olduğunun sonradan anlaşılması hâlinin sanıklar aleyhine yorumlanamayacağı, suçun aynı zaman diliminde işlenmesi nedeniyle somut olayda TCK’nın 43. maddesinin uygulanma koşullarının da bulunmadığı, bu nedenle sanıkların tek bir hırsızlık suçundan cezalandırılmaları gerektiği kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay (Kapatılan) 17. Ceza Dairesinin 10.05.2018 tarihli ve 3681-7258 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- ... Asliye Ceza Mahkemesinin 09.09.2014 tarihli ve 440-328 sayılı mahkûmiyet hükümlerinin, sanıklar ..., ... ve ...’nun, tek bir hırsızlık suçundan mahkûmiyetleri yerine yazılı şekilde iki ayrı hırsızlık suçundan cezalandırılmalarına karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 25.10.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara