Esas No: 2018/416
Karar No: 2022/669
Karar Tarihi: 26.10.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/416 Esas 2022/669 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2018/416 E. , 2022/669 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 16. Ceza Dairesi
Sanıklar ..., ... ve ...'ün kasten öldürmeye yardım etme suçundan TCK'nın 81/1, 3713 sayılı Kanun'un 5/1, TCK'nın 39/2-a-c, 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 14 yıl 2 ay hapis; sanık ...'ün Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan TCK'nın 302/1, 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ve nitelikli tehdit suçundan TCK'nın 106/2-d, 3713 sayılı Kanun'un 5/1, TCK'nın 39/2-a, 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası; sanık ...'ün silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçundan 3713 sayılı Kanun'un 7/2, TCK'nın 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası ile ayrı ayrı cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin ... Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.05.2016 tarihli ve 263-126 sayılı hükmün sanıklar müdafileri, Cumhuriyet savcısı, katılanlar ... ... ve ... ile vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 27.03.2018 tarih ve 2554-935 sayı ile;
"...
Duruşmada sanıklar ..., ... ve ...’ün kimlikleri tespit edilmeden sorgularının yapılması suretiyle CMK’nın 191/1-a ve nüfus ve adli sicil kayıtları okunmayarak aynı Kanunun 209. maddelerine muhalefet edilmesi, kimlik bilgilerine itiraz olmaması ve adli sicil kayıtlarının bulunmaması nedeniyle esasa etkili görülmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
1-Sanık ... hakkında, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, kasten adam öldürmeye yardım etme ve nitelikli tehdit, sanıklar ... ve ... hakkında kasten adam öldürmeye yardım etme suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi bakımından terör suçlusu, örgütlü suç ve iştirak kurumları üzerinde kısaca durmak gerekecektir.
Bir kişi herhangi bir terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işlerse terör suçlusu sayılır (3713 sayılı TMK madde 2/2). TCK’nın 220/6 maddesi gereğince, işlediği suçun yanında ayrıca örgüte üye olmak suçundan da cezalandırılır. ... suç TMK’nın 3. maddesinde sayılan mutlak veya 4. maddesinde yer alan nispi terör suçlarından ise ceza tayin edilirken aynı Kanunun 5. maddesindeki ağırlaştırıcı neden de uygulanacaktır. Fiilin, amaç suçu gerçekleştirmeye elverişli olması halinde, sanığın ayrıca örgütün amacına göre TCK’nın 302 veya 309. maddelerinde tanımlanan suçtan cezalandırılması da söz konusu olacaktır.
Suçlar kural olarak bir kişi tarafından işlenebileceği gibi, birden fazla kişinin katılmasıyla da işlenebilir. Suça iştirakten bahsedebilmek için de birden fazla kişiye ihtiyaç vardır. Bir suçun icrasına iştirak eden suç ortaklarının, suçun işlenişine bulundukları katkılar göz önünde bulundurularak sorumluluk statüleri belirlenir.
Suça iştirak için, tipe uygun, hukuka aykırı bir fiilin kasten işlenmesi yeterli iken örgütlü suçlarda, örgütün devamlılığı ve belirlenmemiş sayıda suçların işlenmesi amacıyla bir birleşme söz konusudur.
Suçun işlenişine iştirak eden her fail diğerlerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır. Suça iştirak, faillik ya da şeriklik olmak üzere iki şekilde gerçekleşir. Fail, kanunda tarif edilen haksızlığı gerçekleştiren kişidir (TCK madde 37). Önceden verilen suç işleme kararı ile fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurulabiliyorsa müşterek faillik söz konusudur. Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına “şerik” denilmekte olup, 5237 sayılı TCK’da şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden 5237 sayılı Kanunun 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır.
Suç işleme kararı olmayan bir kişinin suç işlemesi için ikna edilmesi azmettirmedir (TCK madde 38). Yardım ise, esasen kasten bir suç işleme kararında olan kişinin, kanunda tahdidi olarak sayılan seçimli hareketlerden birisinin yapılmasıyla maddi ve manevi şekilde desteklenmesi demektir. 5237 sayılı TCK'nın 39/2. maddesine göre kişinin işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olacağı haller şunlardır:
a)Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
b)Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c)Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak"
"Bağlılık kuralı"da aynı Kanunun 40. maddesinde;
"(1)Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.
(2)Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
(3)Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir" biçiminde düzenlenmiştir.
Bir suçun işlenmesine yardım, maddi ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.
1-Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;
a)Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,
b)Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak olarak sayılmıştır.
2-Manevi yardım ise;
a) Suç işlemeye teşvik etmek,
b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,
c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,
d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek, şeklinde belirtilmiştir.
Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için, eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışların da dikkate alınıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Zira "yardım etme" yi müşterek faillikten ayıran en önemli unsur, kişinin suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hakimiyetinin bulunmamasıdır (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2014/1-558-480 sayılı kararı).
Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır. Ancak bazı hallerde azmettirmede sınırın nitelik ve nicelik yönünden aşılması söz konusu olabilir. Nitelik yönünden sınırın aşılması, azmettirilen suçtan başka bir suç tipinin işlenmesi halidir. Bu durumda işlenen ağır suçtan azmettirenin, iradesinin bulunmaması nedeniyle sorumlu tutulabilmesi mümkün değildir (YCGK’nun 22.10.2013 tarih 1488/426 sayılı kararı). Ancak, işlenen suç aynı nitelikte ve daha hafif ise azmettiren de sorumlu olacaktır. Nicelik yönünden sınırın aşılması ise, azmettirilen suçun daha ağır halinin işlenmesidir. Bu durumda kastın kapsamında bulunan ağır sonuçtan azmettiren sorumludur. Fail, kararlaştırılan suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış şeklini işlemiş olması veya iki suç arasında netice sebebiyle ağırlaşmış suç ilişkisinin öngörülmüş olması halleri, kast kapsamında değerlendirilecektir. Yerleşik uygulama da böyledir. Nitekim Yargıtay 1. Ceza Dairesi 13.12.2010 tarih ve 2008/8229 E. 2010/7889 K. sayılı kararında; “Sanığın maktülü darp etmesi konusunda ...’ı azmettirdiğinin anlaşılması, bu darp olayı sonucu ölümün meydana gelmesi beklenebilir bir netice olması ve bu neticeden sanığın sorumlu tutulmasının gerekmesi karşısında sanığın netice sebebiyle ağırlaşmış yaralama nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 38/1, 86/1-3 maddeleri yollamasıyla 87/4-2 cümlesi uyarınca cezalandırılması gerekir...” diyerek aynı görüşü benimsemiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanık ... ile maktul ... arasında arazi anlaşmazlığından kaynaklanan husumet bulunduğu, sanığın yasal yollardan istediği sonucu alamaması ve hukuki sürecin aleyhine sonuçlanması üzerine PKK/KCK silahlı terör örgütünün kırsaldaki kamplarına giderek, örgütün oluşturduğu sözde mahkemesine maktulü şikayet ettiği, maktulün örgüt mensuplarınca sözde mahkemeye çağrıldığı, gelmeyince tehdit içerikli mektup gönderildiği, örgütün talimatına uymayarak sanıkları adli mercilere şikayet eden maktulün sorgulanıp cezalandırılmasına karar verildiği, bu karar gereğince bir süre takip edilen maktulü, ikametinden zorla kaçırmak için, sanık ...’un oğlu ...’ün öncülük yaptığı araçla yol güzergahını kontrol ettiği,takip eden ikinci araçta ise sanık ...’un diğer oğulları... ve İsmail ile kırsaldan silahlı olarak gelen ve bu sanıklarla birlikte hareket eden örgüt mensupları Serhan ile ...’ın bulunduğu, evinden çıkan maktulü, sanıklar... ve ... ...’ın silahla tehdit ederek, her iki koluna girip arabaya bindirmek amacıyla zor kullandıkları, maktulün araca binmemek için direnmesi ve bir eliyle sanık ...’ı itmesine kızan sanık ...’ın uzun namlulu silahla ateş etmek suretiyle ölümüne sebebiyet verdiği olayda;
A-Sanık ... hakkında, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma ve nitelikli tehdit, sanıklar ..., ... ve ... hakkında kasten adam öldürmeye yardım suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Maktülün, aralarındaki arazi ihtilafı nedeniyle sanıklar ...,..., ... ve ...'ün iştirakiyle terör örgütü mensuplarınca öldürüldüğü olayda; adı geçen sanıkların kişisel saikle hareket ettikleri anlaşılmakla birlikte sanık ...'un şikayeti üzerine, anılan örgütün sözde mahkemelerinde yargılamak istediği maktülün, yasa dışı çağrıya uymayıp tehditlere de itibar etmemesi nedeniyle örgüt otoritesini tanımayan bu tavrın cezalandırılması amacıyla gerçekleştirilen eylemin, örgütsel faaliyet kapsamında ve örgüt adına işlenen bir terör eylemi olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
Sanık ... hakkında TCK'nın 302. maddesi gereğince kurulan hükümde ağırlaştırılmış müebbet hapis şeklinde belirlenen temel cezanın 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi gereğince artırılıp yine "ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına" hükmolunması gerekirken 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesinin yazılı gerekçelerle uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiş olması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanık ...’ün, diğer sanıkların olay mahalline ulaşmasını ve eylemin başarıyla sonuçlanmasını teminen yol güzergahını kontrol edip olay mahallinde keşif yapmak, sanıklar ... ve ...’ün, örgüt mensubu olan ve davaları tefrik edilen... ve ... ... isimli teröristleri araçlarıyla olay mahaline götürmek, eylem sırasında yanlarında bulunmak, eylem sonrasında da bu sanıkları araçlarıyla olay yerinden uzaklaştırarak kırsal alana götürerek suçun icrasını kolaylaştırmak suretiyle yardımda bulunduklarına ilişkin kabulde isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ...’ün üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün devletin birliğini bozma ve ülke topraklarından bir kısmını devlet idaresinden ayırma amacına yönelik olarak vahamet arz eden olayları gerçekleştirdiği, sanık ...’ün sübutu kabul olunan eylemlerinin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ile ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre, amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip, kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, sanık ...’ün devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma, nitelikli tehdit, sanıklar ..., ... ve ...’ün ise kasten adam öldürme eylemine yardım suçunun sübutu kabul edilmiş, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafilerinin temyiz dilekçesi ile duruşmalı incelemede ileri sürdükleri ve yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, bir kısmı re’sen de temyize tabi olan hükümlerin ONANMASINA,
B-Sanık ... hakkında terör örgütünün propagandasını yapma suçundan kurulan mahkumiyet hükmü yönünden yapılan incelemede;
Propaganda suçunu herkese açık olan facebook sosyal paylaşım sitesi aracılığıyla ve bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda birden fazla işlediği anlaşılan sanık hakkında tayin olunan temel cezada 3713 sayılı Kanunun 7/2. maddesinin 2. cümlesi ve 5237 sayılı TCK’nın 43/1. maddeleri uyarınca artırıma gidilmesi gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında hüküm kurulurken temel ceza 2 yıl olarak belirlendikten sonra TCK’nın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında takdiri indirim yapılırken 1 yıl 8 ay yerine 1 yıl 10 ay 15 gün olarak fazla cezaya hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olduğundan hükmün bu nedenle BOZULMASINA, ancak bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın CMUK'nın 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün D-2 bölümünde yer alan “1 yıl 10 ay 15 gün” ibaresinin çıkarılması ve yerine “1 yıl 8 ay” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
C-Sanık ... hakkında kasten insan öldürmeye yardım etme suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosya kapsamına ve mahkemenin kabulüne göre; olaydan önce terör örgütü mensubu olduğu ispat edilemeyen sanık ...’un, maktül’ün öldürülmesi hususunda örgüt mensuplarını azmettirdiği veya teşvik ettiği ispat edilememiş ise de, uyuşmazlığa konu arsayı kendilerine devretmesini teminen, maktülün sözde örgüt mahkemesinde yargılanması için terör örgütüne müracaat eden sanığın, örgüt mensuplarını nitelikli tehdit ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işlemeleri hususunda azmettirdiği açıktır. Ne var ki azmettirmede sınır aşılarak kasten öldürme eylemi gerçekleştirilmiştir. Sanık ...’un, öldürme fiiline müşterek fail ya da şerik olarak katıldığı sabit olmamış ise de, örgüt mensupları tarafından uyuşmazlığın çözümü için maktüle yönelik cebir kullanılmak suretiyle iradesi zorlanarak arsanın tesliminin sağlanabileceğinin, kullanılan cebirde maktülün bedensel olarak da zarar görebileceğinin, hatta binlerce insanın ölümünden sorumlu bir terör örgütünün talimatına uyulmaması halinde, ölümle cezalandırılabileceğinin muhtemel ve öngörülebilir olması karşısında, fiil ile gerçekleşen ağır sonuç arasında illiyet bağının mevcut olduğunun ve neticenin kastın kapsamında bulunduğunun kabulü gerekir.
Bu itibarla cebir unsurunu barındıran hürriyeti sınırlama suçunda, netice sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine yer verilmiş olmasına (...m.109/6) nazaran sanığın, yaralamanın en ağır şekli olan yaralama sonucu ölüme sebebiyet vermek suçundan eylemine uyan TCK’nın 109/6 maddesi yollamasıyla 87/4-2. cümle gereğince cezalandırılması gerektiği halde, suç vasfında yanılgıya düşülerek unsurları oluşmayan kasten öldürme suçuna yardım etmek suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı bulunduğundan, o yer Cumhuriyet savcısının ve katılanlar ile vekillerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün BOZULMASINA," karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 24.05.2018 tarih ve 319255 sayı ile;
"İtirazın konusu, sanık ...'ün silahlı terör örgütü mensubu sanıkların tehdit ve kasten insan öldürme eylemlerinden ...nun 38/1 maddesi gereğince azmettiren sıfatı ile sorumlu olduğuna, sanıklar... ve ...'ün ise kasten insan öldürme eylemlerine fail sıfatı ile iştirak ettiğine dairdir.
İlamın Başsavcılığımıza teslim tarihi, 18/05/2017'dir.
İTİRAZ NEDENLERİ: Maktul ... ile sanık ... arasında daha önceden beri süregelen alacak borç ilişkisi ve buna bağlı olarak maktulün sanık ...'a ait araziyi icra marifetiyle devralması, sanık ...'un ise hukuki yollara başvurmasına rağmen bu arazinin tapusunu yeniden üzerine alamamasından mütevvellit hukuki uyuşmazlığın çözülmesi için silahlı terör örgütü PKK.nın sözde mahkemelerine, dolayısıyla örgüte başvurmasıyla başlayan süreçte, silahlı terör örgütü PKK.nın örgüt üyeleri ve örgüte yardım edenler aracılığıyla maktulü önce "... ile ... arasında olan arazi anlaşmazlığı nedeniyle sizi ... köyüne çağırıyoruz. HPG" şeklinde yazılı pusula ile, maktul tarafından buna itibar edilmemesi üzerine bu defa "size gönderilen ilk pusulayı dikkate almayıp yırttınız, sizi mahkeme için çemçeye çağırıyoruz, gelmezseniz sizin için kötü olur" şeklindeki tehdit içeren pusulayla çağırması, maktulün bu çağrıya da uymaması ve adli mercilere başvurması üzerine, maktulün sorgulanıp cezalandırılmasına karar verildiği, bu karar gereğince bir süre takip edilen maktulü, ikametinden zorla kaçırmak için, sanık ...’un oğlu ...’ün öncülük yaptığı araçla yol güzergahını kontrol ettiği, takip eden ikinci araçta ise sanık ...’un diğer oğulları... ve İsmail ile kırsaldan silahlı olarak gelen ve bu sanıklarla birlikte hareket eden örgüt mensupları Serhat ile ...’ın bulunduğu, evinden çıkan maktulü, sanıklar... ve ... ...’ın silahla tehdit ederek, her iki koluna girip arabaya bindirmek amacıyla zor kullandıkları, maktulün araca binmemek için direnmesi nedeniyle sanık ...’ın uzun namlulu silahla ateş etmek suretiyle ölümüne sebebiyet verdiği dosya kapsamı ile sabittir. Bu konuda Yüksek Daire ile Başsavcılığımız arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır.
İhtilafın konusu sanıklardan ...'un kasten öldürme ve tehdit suçlarına azmettiren sıfatı ile iştirak ettiği, diğer sanıklar... ve ...in ise kasten öldürme suçunun faili olduklarına dairdir.
Suçların birden fazla kişi ile işlenmesi hallerinde iştirakten bahsedilmesi mümkün olup, iştirakin şekli ve derecesine göre sorumlulukları ...nun 38 ila 40.madderinde düzenlenmiştir.
Bunlar düzenlemeler;
"Faillik
Madde 37- (1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını ... olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde ... olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır.
Azmettirme
Madde 38- (1) Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır.
(2) Üstsoy ve altsoy ilişkisinden doğan nüfuz kullanılmak suretiyle suça azmettirme halinde, azmettirenin cezası üçte birden yarısına kadar artırılır. Çocukların suça azmettirilmesi halinde, bu fıkra hükmüne göre cezanın artırılabilmesi için üstsoy ve altsoy ilişkisinin varlığı aranmaz.
(3) Azmettirenin belli olmaması halinde, kim olduğunun ortaya çıkmasını sağlayan fail veya diğer suç ortağı hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasına hükmolunabilir. Diğer hallerde verilecek cezada, üçte bir oranında indirim yapılabilir.
Yardım etme
Madde 39- (1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
(2) Aşağıdaki hallerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak.
Bağlılık kuralı
Madde 40- (1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.
(2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
(3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir." şeklindedir.
Sanık ...'un tehdit suçu yönünden azmettiren olduğu Yüksek Daire'nin itiraz edilen ilamının (C) bendinde "örgüt mensuplarını nitelikli tehdit ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işlemeleri hususunda azmettirdiği açıktır" ibaresi ile açıkça kabul edildiği halde nitelikli tehdit suçuna yardım suçundan verilen mahkumiyet hükmünü onandığı görülmektedir. Bu suç yönünden dosya incelendiğinde, sarık ...'un PKK Silahlı Terör Örgütünün sözde mahkemelerinden talep ettiği yardıma konu olan ihtilafın çözülme yöntemlerinden birisinin ve belki de ilk başvurulacak olanının tehdit olduğu, ... PKK'dan yardım istemesinin nedenin de örgütün korkutucu gücünden yararlanmak olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Yüksek Daire de bu şekilde kabul ettiği halde yanlış vasıflandırmaya dayanan hükmün onamıştır.
Diğer taraftan, iradesine karşı gelenleri öldürmekten çekinmeyen 30.000'den fazla insanın ölümünden sorumlu olan bir örgütten hukuk yoluyla alamadığı arazisini maktulden geri alabilmek adına yardım isteyen sanık ...'un örgütün bu olayın nihayetinde maktulü öldürebileceğini bilebilecek durumda olup olmadığına bakıldığında, şüphesiz bir şekilde örgütün maktulü öldüreceğini bilebilecek durumda olduğunun kabulü gerekir. Zira örgütün öldürmeyi de amaçlarına erişmek için bir yöntem olarak yaygın bir şekilde kullandığı herkesin bildiği bir vakıadır. Sanık ..., tam da bu nedenle maktulle arasındaki ihtilafı çözme işini terör örgütüne vermiştir. Sanığın örgüte nasıl bir yöntem uygulaması gerektiğine dair direktif vermesi olanağı olmadığı ve örgütçe uygulanacak yöntemleri kabul ettiği gözetildiğinde,, örgütün işleme kapasitesi olan her suçu işleyebileceğini bilerek bu suçlara azmettiren sanığın eyleminin ...nun 109/6 maddesi yollaması ile kasten yaralama sonucu ölümle sınırlandırılması olanaklı görülmemiştir. Bu nedenle sanık ...'ün tehdit ve kasten insan öldürme suçlarından ...nun 38.maddesi gereği azmettiren sıfatı ile sorumlu tutulması gerektiği düşüncesine varılmıştır.
Sanıklar... ve ...'ün diğer kardeşleri olan sanık ...'ten farklı olarak silahlı terör örgütü mensupları olan Serhat ve ...'ın yanında bulunduğu, onlarla birlikte hareket ettikleri, onların işleyecekleri her suça iştirak etme iradesi ile hareket ettikleri gözetildiğinde, maktulün öldürülmesi anında, eylemi gerçekleştirdiği iddia edilen sanık ...'ın yanında bulunarak eylem üzerinde hakimiyetlerinin bulunduğu, fikir ve eylem birliği içinde oldukları, böylece kasten insan öldürme fiilinin faili konumunda bulundukları" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 02.07.2018 tarih ve 2525-2184 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme, sanıklar ..., ... ve ... hakkında kasten öldürmeye yardım etme ve sanık ... hakkında ayrıca nitelikli tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık ...'ün kasten öldürme ve nitelikli tehdit suçlarından TCK'nın 38. maddesi gereğince azmettiren sıfatıyla sorumlu tutulmasının gerekip gerekmediğinin ve sanıklar ... ile ...'ün kasten öldürme suçunda TCK'nın 37. maddesi kapsamında müşterek fail olup olmadıklarının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Aralarındaki arpa alım satımı nedeniyle sanık ...'ün ... Ticaret isimli ... yerinin sahibi maktul ...'ya verdiği 19.06.2003 vade tarihli ve 30.000 TL bedelli senedi ödememesi nedeniyle maktul tarafından ... İcra Müdürlüğünün 2003/1422 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, herhangi bir itirazda bulunulmaması üzerine kesinleşen bu icra dosyasında 2006 yılında yapılan cebri satış neticesinde sanık ... adına kayıtlı olup tapunun ..., Merkez, ... Mahallesi, Boncuklupınar mevkisi, 258 Ada, 2 parselde kain 21182 metrekarelik arsa vasfındaki taşınmazın maktul adına tescil edildiği,
Sanık ...'ün vekili aracılığıyla sunduğu 17.10.2011 tarihli dava dilekçesi ile söz konusu icra takibine konu edilen senetteki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek açtığı menfi tespit davasının ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/569 Esas 2014/78 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılaması neticesinde verilen 03.02.2014 tarihli kararla senetteki imzanın sanık ...'e ait olmadığının ispatlanamadığı gerekçesiyle reddedildiği, anılan kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 16.10.2019 tarihli ve 2019/2328 Esas 2019/4791 Karar sayılı kararıyla onandığı,
Sanık ...'ün şikayeti nedeniyle başlatılan soruşturma sonucunda düzenlenen ve maktul ...'nın resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından cezalandırılması talep edilen ... Cumhuriyet Başsavcılığının 16.05.2013 tarihli ve 2013/799 Esas numaralı iddianamesi üzerine görülen davalar neticesinde ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.10.2014 tarihli ve 2013/137 Esas 2014/424 Karar sayılı kararıyla resmi belgede sahtecilik suçu yönünden maktulün ölümü nedeniyle düşme kararı verildiği, anılan dosyadaki tefrik kararı üzerine nitelikli dolandırıcılık suçu bakımından ise ... Ağır Ceza Mahkemesinin 24.05.2013 tarihli ve 2013/113 Esas 2013/133 Karar sayılı kararıyla zaman aşımı nedeniyle davanın düşürülmesine karar verildiği,
Maktul ...'nın savcılığa sunduğu 26.06.2014 tarihli dilekçesinde ve kolluktaki ifadesinde özetle; kendisine icra yoluyla mülkiyeti intikal eden arsayı mahkemeyle geri alamayan sanık ...'ün terör örgütü PKK'yı kullanarak almak istediğini, 2014 yılının Mayıs ayının son günlerinde oğlu ...'ya... Mahallesi Muhtarı ...'ün gelip...'den verdiklerini söylediği bir pusula teslim ettiğini, oğlu ...'dan alıp baktığı bu kağıdın üzerinde HPG yazısının olduğunu, ancak bu tür şeyleri fazla dikkate almadığı için tam olarak okumayıp yırtıp attığını, sanık ...'ün daha önce birçok kez yanına adamlar göndererek arsanın geri verilmesini istediğini, bu olayı sanık ...'ün korkutarak kendisini sindirmeye çalıştığı şeklinde yorumladığını, bu pusuladan yaklaşık bir hafta sonra kardeşi ...'ya başka bir pusulanın geldiğini, bu pusulada da kendisini örgüt mensuplarının...'ye çağırdığını, buna da itibar etmeyerek yırtıp attığını, terör örgütünün adını kullanarak kendisini tehdit eden sanık ...'den şikayetçi olduğunu beyan ettiği,
Bu kapsamda kolluk tarafından aynı tarihte beyanı alınan ... özetle; Haziran ayının başlarında ... yerine ismini ... olarak söyleyen bir şahsın geldiğini ve dağa giden yeğenini aramak için... alanına gittiğinde bir örgüt mensubunun gönderdiğini belirterek dışı koli bandıyla sarılmış küçük bir pusula verdiğini, el yazısıyla yazılan ve HPG mührü olan bu pusulada "Size gönderilen ilk pusulayı dikkate almayıp yırttınız. Sizi mahkeme için...'ye çağırıyoruz. Gelmezseniz kötü olur." yazdığını, akabinde abisi maktul ...'nın da pusulayı alıp yırttığını, yaklaşık 10 gün önce de sebze pazarında bulunduğu esnada 30-35 yaşlarında, kirli sakallı, orta boylu, esmer ve normal yapılı birinin yanına gelerek "Size gönderilen pusulaları dikkate almadınız. Çemçe'de yapılan yargılama neticesinde ... isimli şahsa arsayı vermenize karar verildi. Sizin...'ye gelmeniz gerekiyor." dediğini söylediği,
Katılan ... ...'nın yargılama esnasındaki 15.05.2015 havale tarihli dilekçesinde maktul ...'ya ulaşmadan önce emniyet birimlerince fotoğrafının çekildiğini söyleyerek dosyaya sunduğu pusulada "...'ya, Bize gelen şikayete göre sizin ve ... Karagöz'ün arasında mal üzerinde sorun çıkmış ve ... Karagöz mağdur olmuş, böyle bir ifade ile biz de araştırdık, ... Karagöz'ün malına dokunmayın, onun malını geri verin. Eğer bir yanlışlık varsa ya da iftira ve yalandır diyorsanız ve hakkınızı savunmak istiyorsanız Kağızman... ... (Xavasor) Köyüne gelin, bunu da bilmelisiniz ki bu mücadelemiz Kürt ve Türk halklarının mücadelesidir ve herkes kendini bizim mahkemede savunabilir. Bunun aksine her türlü haksızlığı kabul etmeyiz ve hesabını soracağız. Devrimci Selam ve Saygılar. Serhat Eyalet Komutanlığı. HPG" ibaresinin yazılı olduğu,
15 Temmuz 2014 günü akşam saatlerinde sanık ...'ün kullandığı 3... plakalı araçla sanık ... ile örgütün... kırsalında faaliyet gösteren mensuplarından inceleme dışı sanıklar ... ... ve...'la birlikte maktulün evine gitmek üzere kırsal alandan hareket ettikleri, bu araca inceleme dışı sanık ...'ün.... plakalı araçla eskortluk yaptığı, ...60 plakalı araçla bir müddet il merkezinde dolandıktan sonra maktulün evinin önüne gidip beklemeye başladıkları, kısa bir süre sonra saat 20.44 sıralarında maktulün evinden çıktığını gören örgüt mensubu inceleme dışı sanık ... ...'ın sanık ...'e "Sür, adamın önünü kes, yanımda dur" dediği, bunun üzerine sanık ...'ün aracı tekrar çalıştırarak maktulün önünde durduğu, akabinde örgüt mensubu inceleme dışı sanık...'ın araçtan inip kaleşnikof tüfeğini doğrultarak maktulden teslim olmasını istediği, maktulün direnmesi nedeniyle itişme yaşandığı, bu esnada maktulün oğlu katılan ...'nın evden çıktığı ve diğer örgüt mensubu inceleme dışı sanık ... ...'ın da maktulü kolundan çekiştirdiğini görünce müdahale etmeye çalıştığı, ancak örgüt mensubu inceleme dışı sanık ... ...'ın kaleşnikof tüfekle ateş ederek maktulü vurduğu, akabinde araca binen örgüt mensubu inceleme dışı sanıklar ... ... ile...'ın sanıklar ... ve ... tarafından kırsal alana götürüldüğü,
15.07.2014 günü saat 20.44 sıralarında 155 ihbar hattını arayan ve sesinden erkek olduğu anlaşılan bir şahsın "Abi çabuk gelin, adam öldürdüler. Yeni ... Caddesine gelin, Kısmet Marketin oraya gelin, silahla adam öldürdüler, silahla vurdular" dediği, bunun üzerine olay yeri inceleme ekipleri tarafından ... ili... Mahallesi Yeni ... Caddesi ile 1127. Sokağın kesiştiği noktadaki olay yerine gidildiğinde ateşli silahla vurulan bir şahsın yaralandığı ve tedavi amaçlı olarak ambulansla ... Devlet Hastanesine kaldırıldığı bilgisinin alındığı, yapılan incelemede 3 adet boş kovan ile kan lekelerinin bulunduğu, hastaneye kaldırılan maktulün öldüğünün öğrenilmesi üzerine morga gidildiğinde üzerinde atış isabet deliği bulunan elbiseleri ile elbiseden çıkan 1 adet mermi çekirdeğinin incelenmek üzere alındığı,
16.07.2014 tarihli ihbar tutanağına göre; aynı gün saat 00.13 sıralarında 155 ihbar hattını arayan ve sesinden erkek olduğu anlaşılan bir şahsın "Hocam biz bugün bir grup tarafından silahla rehin alındık,... çatışma oldu. Ben ve kardeşim iki kişi tarafından rehin alındık, evet kaleşnikofla PKK beni götürdü. Ben şu anda geldim, biraderimle... Mahallesindeyim....'ün bakkalı var, oraya yakın bir yerdeyim. Can güvenliğim yok. ... Mahallesi trafoya yakın bitişik bir caddedeyim. Gelirseniz görürsünüz beni, şu anda dışarıdayım, yakında bir bakkal yok. Karşı taraf yanlış bir şeyler söylemiş. Benim ya da babamın öldürdüğünü söylemiş. Benim adım .... ... Mahallesi tarafında biraderimle beraber yaya olarak bekliyorum. Biraderimin ismi .... Burada kız kardeşimin evi var, ismi Gülten Alagöz. Kız kardeşimin evi trafoya yakın. Hocam ben bugün ...'a gittim, toptancıyım, çalıştım geldim.... Mahallesinde oturuyorum. Bir genç bana elini kaldırdı, ben de durdum. ... yavaş gidiyordum, 'Benim seninle bir işim var' dedi, 'Beni araca alır mısın?' Şahsı tanımıyorum. Kafama silah dayadı, tabanca dayadı. Beni baraj tarafına götürdü. Senin babanı buraya getirmemiz lazım. Babamın adı .... Sen başka bir ... daha getireceksin, biz ... merkeze gideceğiz. Benim aracım beyaz Toyota. Aracı birkaç gün önce biraderimden aldım, plakasını hatırlamıyorum, 33 valla hatırlamıyorum. Sen arayacaksın, burada balık tutuyorum, arabayla gel balık tutalım dedim kardeşime. Biraderimi aradım geldi. Hiçbir şeyden haberi yoktu. İkimizi aldılar, ... önden gitti, diğeri de arkadan geldi. Sanayiye yakın bir mahalleye götürdüler. Oradan adam alacağız, sonra da babanı alacağız, baban bizi ve insanları dolandırmış, insanlar da şikâyet etmişler babamı" diye söylediği,
Aynı şahsın saat 00.19 sıralarında tekrar arayarak "Abi daha gelmediniz, kız kardeşimin evindeyim. Konu babamı gidip şikayet etmişler. ... bizim tapularımızı vermiyor. Babam arsa satıyor. Hocam resmen öldüreceklerdi bizi. Baraja kadar onlar bizi silah zoruyla götürdü. Barajdan sonra dediler 'Gidin, babanız üç gün sonra gelmezse senin bananı da öldüreceğiz', ben şu an babama geldim, kimse yok. ...'da bir kargaşa çıkarmışlar ... adamı öldürmüş diye. İşte iftar sonrası adamı öldürmüşler. Babamın nerede olduğunu bilmiyorum, onun da can güvenliği yok. Bu karşı taraf ben ve babamın öldürdüğünü zannediyorlar. Yani iki taraftan da can güvenliğimiz yok. Rica ediyorum burası çok karışık bir yer. Adres Trafo Mah. Göçmen Sokak No:17" dediği,
... İl Emniyet Müdürlüğünün 27.04.2015 tarihli yazısına göre; ... ve ... isimli şahısların olayın gerçekleşmesinin ardından yakalanmadan önce 16.07.2014 tarihinde saat 00.13 sıralarında 155 hattını aradıklarının telefon ihbar tutanağından anlaşıldığı,
Ayrıca sanık ...'ün kullandığı....numaralı hattın HTS kaydına göre; 16.07.2014 tarihinde saat 00.14'te 257 ... ve saat 00.20'de 157 ... olmak üzere 155 hattını iki kez arayıp görüştüğü,
... Adli Tıp Grup Başkanlığının 06.08.2014 tarihli otopsi raporuna göre; maktul ...'nın vücuduna en az iki atışla husulü mümkün olan ateşli silah mermi çekirdeğinin isabet ettiği ve bunların müstakilen öldürücü nitelikte oldukları, maktulün ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği geçişine bağlı pelvis ve çok sayıda kosta kırıkları ile birlikte iç organ yaralanması ve iç kanama sonucu meydana geldiği,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 07.08.2014 tarihli uzmanlık raporuna göre; olay yerinde bulunan ve tetkik için gönderilen 7,62x39 mm. çap ve tipindeki üç adet kovan ile 7.62 mm. çapında bir adet mermi çekirdeğinin ateşli silah fişeklerinin unsurlarından olduğu, inceleme konusu 7,62 mm. çapındaki mermi çekirdeğinin namlusunda sağa döner dört adet yiv-set bulunan, çap ve tipine uygun ateşli bir silahla istimal edildiği, 7,62x39 mm. çap ve tipindeki üç adet kovanın kendi aralarında karşılaştırılmasında çeşitli karakteristik izler yönünden aralarında uygunluklar bulunduğu ve çap ve tipine uygun aynı (tek) bir ateşli silahla atıldığı, arşiv kaydındaki mevcut izlerle aralarında herhangi irtibatın bulunmadığı,
... Emniyet Müdürlüğü Biyometrik Veri İşlemleri Büro Amirliğinin 21.07.2014 tarihli ekspertiz raporuna göre; ....plakalı Toyota Corolla marka araçta tespit edilen parmak izleri arasında yer alan 39 nolu parmak izininin APFİS veri tabanında yapılan sorgulama neticesinde ... Merkez nüfusuna kayıtlı, ... ve ... oğlu, 01.01.1986 ... doğumlu inceleme dışı sanık ... ...'ın sağ el yüzük parmak izi ile aynı olduğunun tespit edildiği,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 05.08.2014 tarihli uzmanlık raporuna göre; maktul ...'nın yeleği ile pantolonu üzerinde bulunan deliklerin etrafındaki atış artıklarının dağılım yoğunluğuna göre atışın uzak atış, gömleğinin üzerinde bulunan delik etrafındaki atış artıklarının dağılım yoğunluğuna göre yakın atış mesafesinde yapılmış olduğu ve ayrıca sanık ...'e ait pantolonun sağ ve sol kısımları ile sweet tişörtünün sol kısmından alınan svaplarda atış artıkları tespit edildiği, sanıklar ... ve ...'den alınan sağ ve sol el içi ve el üstü svaplarında ateş artıklarına rastlanmadığı,
17.07.2014 tarihli araştırma tutanağında savunmalarda isimleri geçen dava dışı sanıklar ... ... ve...'ın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan arşiv kayıtlarının bulunduğunun belirtildiği, bu kişilerin sanıklar ... ve ... tarafından 16.07.2014, ayrıca ... ...'ın inceleme dışı sanık ... tarafından da 27.08.2014 tarihli fotoğraftan teşhis tutanaklarıyla teşhis edildiği,... hakkında verilen tefrik kararı sonrasında 2016/21 Esas sayılı dosyada yargılaması devam ederken 11.04.2015 tarihinde öldüğünün anlaşılması üzerine davanın düşürülmesine karar verildiği, yine ... ... hakkında verilen tefrik kararı sonrasında dosyasının 2016/71 Esas sırasına kaydedildiği ve yakalanamaması nedeniyle yargılamasının hâlen devam etmekte olduğu,
Olayda kullanılan .... plakalı beyaz renkli Toyota Corolla marka otomobilin sanık ...'ün ...'de ikamet eden oğlu Adem Alagöz adına tescilli olduğu,....plakalı beyaz renkli Ford Transit marka kamyonetin ise gayri resmi eşi Yıldız Doğan adına kayıtlı olmakla birlikte sanık ...'e ait olduğu,
11.05.2015 ve 11.01.2016 tarihli bilirkişi raporları, 27.08.2014 tarihli HTS inceleme tutanağı ve HTS kayıtlarına göre;
-Sanık ...'ün,
15.07.2014 tarihinde saat 18.58 ve 22.17'de Sarıharman Merkez ... adresinden baz aldığı, belirtilen baz istasyonunun... mevkisini de kapsadığı,
15.07.2014 tarihinde saat 20.39'da Fevzi Çakmak Mah. Cem Sokak No: 17 ... adresinde baz aldığı, belirtilen baz istasyonunun cinayet mahallini kapsadığı,
08.07.2014, 10.07.2014 ve 13.07.2014 tarihlerinde Fevzi Çakmak Mah. Cem Sokak No: 17 ... baz istasyonlarından faydalandığı, bu durumun da keşif amacıyla bulunduğu olarak değerlendirildiği,
-Sanık ...'ün,
15.07.2014 tarihinde saat 19.24 sıralarında ....numaralı hat ile 3 kez Sarıharman Merkez ... adresinden baz aldığı, belirtilen baz istasyonunun... mevkisini de kapsadığı, aynı baz istasyonundan ... numaralı hat ile saat 18.18'de 1 kez baz aldığı,
-Sanık ...'ün,
15.07.2014 tarihinde 17.23-19.04 saatleri arasında 7 kez Sarıharman Merkez ... adresinden baz aldığı, belirtilen baz istasyonunun... mevkisini de kapsadığı,
15.07.2014 tarihinde saat 20.00 sıralarında ... merkezinde bulunduğunun baz incelemesinde görüldüğü,
01.07.2014 ve 07.07.2014 tarihlerinde maktulün ikametinin çevresindeki baz istasyonlarından faydalandığı, bu durumun da keşif amacıyla bulunduğu olarak değerlendirildiği,
Olay saatinde olay yeri civarında baz bilgisinin olmadığı,
-İnceleme dışı sanık ...'ün,
15.07.2014 tarihinde olay saatlerinde İdin Bulgur Değirmeni Karşısı ... ... Caddesi isimli baz istasyonundan faydalandığı, kapsama alanı itibarıyla olay mahallinde bulunduğu,
Ayrıca 01.07.2014, 07.07.2014, 08.07.2014 ve 13.07.2014 tarihlerinde maktulün ikametinin çevresindeki baz istasyonlarından faylandığı, bunun da keşif amacıyla bulunduğu olarak değerlendirildiği,
Sanık ... ile inceleme dışı sanık ... arasında olay tarihinde saat 15.28, 15.43, 20.34, 20.39, 20.41, 20.42, 20.45, 20.46 ve 20.47.39'da olmak üzere 9,
Sanık ... ile inceleme dışı sanık ... arasında olay tarihinde saat 17.15, 17.17, 17.22, 17.39, 20.39 ve 20.47.00'da olmak üzere 6,
Sanık ... ile sanık ... arasında olay tarihinde saat 20.50 ve 20.58'de olmak üzere 2,
Sanık ... ile sanık ... arasında olay tarihinde saat 17.16, 17.18, 17.19, 17.23, 18.14 ve 18.15'te olmak üzere 6,
Sanık ... ile sanık ... arasında olay tarihinde saat 15.13, 16.08, 19.46, 19.47, 19.56, 20.03, 20.10 ve 20.59'da olmak üzere 8,
adet görüşme gerçekleştiği,
16.07.2014 tarihli tespit tutanağına göre sanık ...'ün kullandığı 356937052982462 IMEI numaralı Samsung GTİ 8190 marka cep telefonunun incelenmesi neticesinde bitanem olarak kayıtlı 86 76 numaralı hattan mesajlar geldiğinin tespit edildiği, alınan ekran görüntüsüne göre sözü edilen numaradan 14.07.2014 günü saat 14.23'te gelen "Askimmm arabani ne yaptin, cami falan yaptın mı" şeklindeki mesaja sanık ...'ün "yapiyom" diye cevap yazdığı,
35337003021531 IMEI numaralı telefonun sanık ...'ün eşi Yıldız Doğan tarafından kullanılmaya başlandığının tespit edilmesi üzerine alınan mahkeme kararlarına istinaden yapılan tespitlerde sanık ...'ün S... Keskin adına kayıtlı 0 534 942 10 55 numaralı hattı kullanarak;
-18.07.2014 tarihinde saat 18.18'de Musa Kazim Şahin ile yaptığı telefon görüşmesinde;
"Bugün 2-3 kişi alıp getirdi"
"Tartışma senin üzerine mi sordular, ben de dedim tartışma benim üzerime"
"Ben eskiden ifademi vermişim, o adam benim tapumu almış, o da ölmüş"
"Belki beni 3-4 gün sonra bırakırlar"
"Bugün onun oğlu ifade verdi herhalde, dilekçe vermeye gitti, herhalde"
"Abi oraya gidemez mi, desin arkadaş adam size telefon açmış, terör vurmuş, neden siz başkasını sorumlu tutuyorsunuz falan"
"Sahipsizlik yav, biz vurmamışız, diyorlar açıkça biz vurduk, silah zoruyla biz çocukları aldık götürdük"
"... ne teslim olsun, ...'in üzerine dava var mı?"
"Onun arabası da mı oradaymış?"
"Hele o dilekçe versin, bakalım ne oluyor, beni bıraksınlar, ben karakola geleyim, çaresine bakayım"
"Beni bırakmayana dek nasıl geleyim"
"Bırakırlarsa direk karakola gidecem, eve gitmicem"
"De arkadaş bu adamın hiç haberi yok, sadece borçlular gelip Hacı'yı sormuşlar"
"... ben devlete şikayet etmişim, ben PKK'ya şikayet etmedim, savcı da biliyor, hakim de biliyor, benim mahkemem devlette"
-20.07.2014 tarihinde saat 11.09'da Musa Kazim Şahin ile yaptığı telefon görüşmesinde;
"... haberin var mı?"
"Diyorlar ... yok, var mı yok mu?"
"Ben onların elindeyim, o eşeğin oğlu komutanı aramış, ben savcılığa bir tane karakola da bir tane dilekçe verdim demiş, Hacı'nın çocukları bu işte yoklar, PKK öldürmüş"
"Avukat var mı?"
-20.07.2014 tarihinde saat 11.10'da Sebahattin Karadağ ile yaptığı telefon görüşmesinde;
"Ben PKK'nın içindeyim, onlar beni tutmuş, oradayım"
"Durum nasıl?"
"Onun oğlu komutanla konuşmuş, komutan demiş onlar öldürmedi, Hacı'nın çocuklarını silah zoru ile alıp götürmüşüz, evi bize gösterdiler, baban bize silah çekti, biz de öldürdük, o da dedi ben dilekçe vermeye gittim, gerçek mi yalan mı söylüyor bilmiyorum?"
-20.07.2014 tarihinde saat 13.22'de ... ile yaptığı telefon görüşmesinde;
"Biz bugün çok kötü bir duruma düşmüşüz, ben şimdi PKK'nın elindeyim, PKK kapıma geldi, beni yakaladılar, Köroğlu ile birlikte bir ifadem vardı ya, millet gelip benim üzerime şikayet etmişti, ben de gittim dedim Köroğlu benim arazimi aldı, onun oğlunu çağırdılar, oğlu geldi"
"Babam tefeci dedi"
"Bir tanesi beni taksiye attı götürdü, iki tanesi de benim çocuklarımı silah zoru ile alıp götürmüşler, kafalarına silah dayayıp Köroğlu'nun evini bize gösterecen demişler, iki çocuğum da Köroğlu'nun evini göstermişler, Köroğlu silah çekmiş, bunlar da silahı sıkmışlar öldürmüşler"
"İlgimiz yok bizim"
"Komutan burada kendisini aradı, onun oğlu Metin'i, dedi Metin biz öldürmüşüz, Hacı ... şimdi bizim elimizde"
"Bu adamların ilgisi yok dedi, babanın ifadesi vardı, geldik, baban silah çıkardı, biz onu vurduk"
"Git dilekçe ver dedi, o da ben dilekçe verdim demiş"
"Şimdi bizim çocuklar da diyor karakol bizi rahat bırakmıyor, onlar bizi bırakmıyor, korkudan kimse evinde kalmıyor, oğlum ... var ya beş gündür kayıp"
"Anne babanın hayrına, sen ağırlığını üstüne ver, sen bugün mahallenin büyüğüsün, hem çocuklara başvur hem karakola git, de bu adam davacı değil, siz bu adamın evini niye rahatsız ediyorsunuz, taksimi alıp götürmüşler, çocuklarımı alıp götürmüşler karakola, bu nedir yani, ... ben bunların elinden çıkarsam direk karakola gidecem"
"Bugün gidebilir misin?"
"Şimdi izin aldım, beş dakika konuşurum, sonra ben yine izin alacam"
"Bir de Köroğlu'nun oğlu Meto var ya"
"Buraya gelmişti"
"O kendisi komutanı aradı, ben dilekçe verdim, ben önce dedim Hacı'nın çocukları vurmuş, siz vurmuşsunuz tamam, ... da dedi biz vurmuşusuz"
"Benden dolayı bir kağıt geldi mi duydun mu?"
-21.07.2014 tarihinde saat 08.35'te ... ... ile yaptığı telefon görüşmesinde;
"Ben PKK'nın elindeyim"
"İfadem vardı, evime gelmişler, iki kişi silah zoruyla çocuklarımı götürmüş, evini göster demişler, götürmüşler, evini gösterdiler, evinin önündeymiş, demişler gel senin ifaden var, birine yumruk vurmuş, silahını çekmiş, vuracakmış, bunlar da silahı çekmiş, öldürmüşler"
"Şimdi benim boynuma atıyorlar, benim çocuklarımı yakalamışlar"
"Dün Sıddık onlar buraya gelmiş, encümen, il başkanı falan"
"Komutan onlara anlattı. Dedi Köroğlu'nun oğlunu da aradım, ifadesi vardı, almaya geldik, silah çıkardı, biz de vurduk, Hacı'nın çocuklarının bir suçu yok, Hacı'nın çocuklarını silah zoruyla götürdük"
"Borçlularım beni gidip PKK'ya şikayet etmiş, onlar da gelip beni alıp götürdüler, Köroğlu'nun oğlu ile birlikte buraya geldik, ben de dedim rızkımı bu götürdü"
"Onlar vurmak için gitmemişler, beni alıp götürdüler, onu da getireceklerdi"
"Burada komutan onun oğlu Metin'le konuştu, dedi Metin, babanın ifadesi vardı, biz Hacı'yı evinden aldık getirdik, iki arkadaşımız ve Hacı'nın oğullarını rehin aldık silahla, arabaları ile geldik, evi bize gösterdiler, baban bize silah çekti, biz de korktuk, mecbur vurduk. Bu adamların seninle alakaları yok, dedi sen bu adamlara el atarsan ben sizin kökünüzü öldürürüm, o da yemin etmiş ben gidip dilekçe vereceğim dedi, hele bakalım bugün gidip gitmediğine, dün değil ... günü"
"Dedi Pazartesi o çocuklar bırakılmazsa Metin sen ve amcan ... ... ikiniz yanımızdasınız"
"Komutan üstünde duruyor. Doğabayazıt'ın, Tendürek'in, buranın hepsi üstünde duruyorlar"
"Ben dedim evimi yükler giderim, siz neden böyle başıma getirdiniz, ifade için almaya gitmişsiniz vurup gelmişsiniz, benim boynuma atıyorlar, çocuklarım tutuklu, sana düşmemiş sen yerinden oynarsan seni öldürürüz dediler"
"Altı trilyonum kendisinde, öldürecek olsam şimdiye öldürürdüm, mahkemeliğiz, Allah'ı bekliyorum, mahkemeyi bekliyorum, çocuklarım çalışıyor, ben ister miyim PKK gitsin vursun yani, yine de bende son damla kan bitine kadar o rızkı ona yedirmem"
"Komutan burada Metin'le konuştu, Metin dedi Hacı'nın çocukları ve Hacı vurdu zannettim, madem siz vurmuşsunuz ben gider bir dilekçe veririm, çocuklar bırakılır, davamdan da vazgeçerim. Burada komutan bana dedi eğer biz seni bırakır gidersen orada devlet seni yakalarsa sen dersin Metin'in filan saat dakika telefonunu dinlemenizi istiyorum"
"Ben burada komutana dedim bana silah sıkın öldürün, siz benim rızkımı elimden aldınız, adamı öldürdünüz gitti, siz neden böyle yaptınız?"
"Ben ölmesini istemezdim, benim haberim mi vardı?"
"Sen Avukat Salih'e söyle, PKK'nın hal meselesi böyle, Köroğlu'nun oğlu Metin ile konuşmuş, biz vurduk, Hacı'nın çocuklarını silah zoru ile alıp gitmişiz, gitsin Metin'e sorsun öyle mi değil mi?"
-22.07.2014 tarihinde saat 17.44'te ... ... ile yaptığı telefon görüşmesinde;
"Köroğlu'nun çocukları buraya geldi"
"Başkan kendilerine söyledi, arkadaş bu öldürmedi, Hacı'nın oğullarında suç yok"
"O da başını salladı, valla biz bilmiyoruz, sandık ki Hacı'nın çocukları vurmuş, biz şimdi gidip dilekçemizi vereceğiz, davamızı geri alırız"
"Ondan sonra partiye telefon ettiler"
"Cengiz senin komşunla geldi"
"Parti onlara demiş, git içine gir, bu işi halledin, adamın çocuklarını bıraktırın, adamın çocuklarının bu işten haberleri yok"
-05.08.2014 tarihinde saat 07.21'de Musa Kazim Şahin ile yaptığı telefon görüşmesinde;
"O dün herhangi dilekçe verdi mi?"
"Dün ben avukatı aradım, dedi dilekçe vermiş"
"Bugün de onun çocuğunu çağırdılar, buraya gelecek"
"O arsa için, hele ne diyor, ne zaman verecek"
"Ben fazla avukatla konuşamıyorum, sen ararsan ona söyle"
-05.08.2014 tarihinde saat 11.04'te Musa Kazim Şahin ile yaptığı telefon görüşmesinde;
"Biz de hallettik"
"35 milyardı, dedi iki arsa falan, biz de 50 milyara bağladık"
"Aramızda senet yaptık"
"İki üç güne kadar paramızı hazırlarız"
"Vekaleti verecek, mesela sana verecek"
"Yarın 80 milyonu vekalete ver, vekaleti üstüne aldığın zaman bitiyor"
"O biterse ben gizliden giderim, savcılığa bir dilekçe veririm"
"Ben giderim ya da avukatım gider"
"Tapu senin üstüne de olur, bizim üstümüze de olur, fark etmez"
"Sen onun parasını verebilir misin?"
"Tamam, tapu senin adına olsun o zaman"
-10.08.2014 tarihinde saat 16.29'da Hamit isimli şahıs ile yaptığı telefon görüşmesinde;
"Azat senin kardeşin?"
"Azat burada, Kağızman Xavesor'da"
"Bu numarayı bana verdi, yarın değil öbür gün onların yemin töreni, siz gelip görebilirsiniz"
"O kadar millet geliyor, neden bilmiyorsun?"
"Kağızman'ı sen bilmiyor musun?"
"Kağızman'a yakın geldiğinde Xavesor ve arkadaşlar nerede diye sor, sana söylerler"
"Kesinlikle bu numarayı kimseye söylemiyorsun"
"Sen komutanın yanına gelirsen komutana dahi söylemiyorsun"
-11.08.2014 tarihinde saat 09.21'de x isimli şahıs ile yaptığı telefon görüşmesinde;
"Tapu için ne dediler?"
"Mecbur bugün verecek, sabah vermezse buraya alacaklar"
"Buraya yukarıya"
"Musa devrini alıp ona (eşi Yıldız'a) verecek"
"Onun amcasının elinde mi, babasının adı üstüne, şimdi o üç kardeşinin adının üstüne gelmiş, vekaleti toplayıp tapuyu verecekler"
"Onun çocuğu burada evet dedi, ben gider veririm dedi, daha belki cayar bilmiyorum"
"3-4 gün önce buraya geldi"
"Dedi 50 milyarımı bana verin, ben de size tapumu vereyim, ben de tamam dedim"
"Onun amcası mı demiş ben vermiyorum"
"Bugün arasınlar, ne yaptın tapuyu verdin mi vermedin mi diye sorsunlar"
-27.08.2014 tarihinde saat 21.28'de Musa Kazim Şahin ile yaptığı telefon görüşmesinde;
"Çocukların durumları nasıl?"
"Avukat söylemiyor mu bunların suçu yok, bu ne ...?"
"Allah rızası için yapsınlar, ne olursa olsun"
Dediği,
Başka bir soruşturma kapsamında... bölgesinde faaliyet yürüten PKK silahlı terör örgütü mensuplarınca kullanıldığı değerlendirilen ....38 61 numaralı cep telefonu hattına ilişkin olarak CMK'nın 135. maddesi uyarınca alınan mahkeme kararına istinaden yapılan iletişim tespitinde 19.07.2014 tarihinde saat 12.48'de bir örgüt mensubu ile maktul ...'nın oğlu katılan ... arasında geçen görüşmenin;
"Biz de sizle ilgili bir şey duyduk ki siz gidip şikayet etmişsiniz"
"Arkadaş, dün aynen ben gittim savcılığa, yazılı ifade verdik, hem ben hem kardeşim, babamın yanındaki kardeşim, gittik sen ne dediysen mesele nasılsa biz aynen tek tek söyledik, imzaladık çıktık"
"Bak şimdi hacıyı almışı, biz istiyoruz ki onun çocuklarını da alalım, hacı şimdi elimizde, bizim onunla işimiz yok, esas onun çocuklarıyla işimiz var, biraz hesabımız var"
"Valla arkadaş, sen ne dediysen ne istediysen ben gittim ifade verdim, hak neyse gidip onu söyledim, hatta savcının da hoşuna gitmedi"
"O gün olaydan önce biz hacıyı aldık, buraya getirdik"
"Evet"
"Senin babanı da alıp getirebilseydik ama senin baban gelmedi, onun çocuklarını da almak istedik ama çocukları polisler aldı, işin üstüne düşmenizi istiyoruz ki oraya gelelim"
"Valla arkadaş, başka bir şey varsa söyle, sen gidin böyle böyle ifade verin dedin, benle kardeşim gidip ifademizi verdik, sen ne söylediysen hem başsavcıya hem normal savcıya ifademizi verdik"
"Başka bir şey var mı?"
"Valla şimdilik yok, yalnız arkadaş, babamın üzerinde silah yokmuş, sen dedin ki arkadaşlar babamın silah çektiğini söylediler, ama üzerinde silah yokmuş, ben sordum silah evdeymiş"
Şeklinde olduğu,
... Emniyet Müdürlüğünün 17.04.2015 tarihli yazısına göre sanık ... ve ailesi hakkında Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün arşiv kayıtlarında dava konusu iddianame haricinde terör örgütü kapsamında herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı,
Sanık ... müdafisi tarafından 21.08.2014 tarihinde dosyaya sunulan pusulanın "...'e, Duyduğumuza göre sen halkın tapularını vermemişsin. Özellikle ak partiye çalışıyorsun. Halkımızı sömürmüşsün biz de böyle hususlarda çok hassasız. Halkın tapularını ver. Bu üç defa oldu seni çağırıyoruz. Ama sen gelmiyorsun. Bu sana son uyarımızdır. Ona göre davran. Eğer gelmesen senin ve aylenin başına ne gelirse sorumlusu sen olacaksın. Çemçe dağına seni bekliyoruz. Serhat... Cepe Komutanlığı HPG" şeklinde ibareler içerdiği,
Maktul ...'nın yeğeni olan tanık ...'nın bila tarihli şikayet dilekçesi üzerine kollukta müşteki sıfatıyla 15.12.2014 tarihinde alınan ifadesinde özetle; amcası maktul ...'nın ölümünden yaklaşık 6-7 gün sonra taziye evindeyken maktulün oğlu ...'nın telefonla arandığını ve terör örgütün... kırsalındaki örgüt mensupları tarafından kurulan mahkemeye ifadesi alınmak için çağrıldığını, yalnız bırakmamak için onunla birlikte örgüt mensuplarının bulunduğu bölgeye gittiğini, kendilerini 20 yaşlarında, uzun boylu, kirli sakallı, yüzünün sol kısmında yara izi olan, esmer ve zayıf yapılı bir örgüt mensubunun karşılayıp sözde mahkemenin yapılacağı yere götürdüğünü, burada sanık ...'ü gördüğünü, Tirej kod ve Doğan kod isimli örgüt mensupları ile isimlerini bilmediği iki örgüt mensubunun daha olduğunu, mahkemeyi yöneten Trej kodun ...'ya ve sanık ...'e hitaben "... 50.000 TL size verecek, siz de arsayı ...'e devredeceksiniz." dediğini, kendilerinin yapacak bir şeyleri olmadığı için bunu kabul ettiklerini, bu hususun yazıldığı bir kağıdı kendisine, ...'ya ve sanık ...'e imzalattıklarını, bu kağıdı ismini bilmediği örgüt mensubunun dosya arasına koyarak götürdüğünü, akabinde oradan ayrıldıklarını, geçen süre zarfında ne para aldıklarını ne de arsayı devrettiklerini, kırsalda bulundukları esnada sanık ...'ün rahat tavırlar içinde olduğunu ve ilk gittikleri esnada yaya olarak başka bir taraftan geldiğini, görüşmelerinden bir saat sonra da yanlarına tek başına geldiğini, örgüt mensuplarının yanında zorla tutulmadığı kanaatini uyardırdığını beyan ettiği,
Sanık ... müdafisinin 06.03.2015 tarihli dilekçesinde sanık ...'den arsa satın alan kişilerin ..., ...Yıldırım, ..., ...,...Alagöz, ..., ..., ...Akdoğan ve Selahattin... isimli kişiler olduğunu belirttiği ve ayrıca bu kişilerden ..., ..., ... ve ... ile imzalanan adi nitelikteki gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerini sunduğu,
Anlaşılmıştır.
Katılan ... kollukta; "Tarihten yaklaşık 3 ay kadar önce yukarıda belirtmiş olduğum cep numaramı telefonumda kayıtlı olmayan şu anda numarasını hatırlamadığım bir erkek şahıs beni aradı. Benim dükkanımın orada olduğunu, benimle görüşmek istediğini söyledi, bunun üzerine ben yukarıda açık adresini vermiş olduğum ... yerimin oraya gittim. Dükkanımın oraya gittiğimde ismini sonradan ... olarak öğrendiğim şahıs benim yanıma geldi. ... isimli şahıs bana kendisinin muhtar olduğunu, kendisinin dağda örgüt mensuplarıyla bir işinin olduğunu, örgüt mensupları ile görüştüğünü, örgüt mensuplarının kendisine babama verilmek üzere pusula verildiğini söyledi ve bana bantla sanlı bir pusula verdi. Kağıdı okuduğumda '... ile ... arasında olan arazi anlaşmazlığı nedeniyle ... köyüne çağırıyoruz HPG' yazıyordu. Bana kağıdı veren ismini sonradan ... olarak öğrendiğim şahıs ... yerinden ayrıldı. Bu şahıs ... yerimden ayrıldıktan sonra ... yerimin çevresinde bulunan şahıslar da işyerime gelen şahsın... Mahallesi muhtarı olduğunu söylediler. Ben bu pusulayı aldıktan sonra bir hafta kimseye herhangi bir şey söylemedim. Yaklaşık bir hafta sonra amcamın oğlu olan ...’ya durumu anlattım, pusula geldiğini ve pusulada yazan notu söyledim. ... da pek önemsemedi ve dikkate almadı. Ben yine konu ile ilgili babam ...’ya herhangi bir şey söylemedim. Bu olaydan yaklaşık 10-15 gün sonra amcamın oğlu ... beni arayarak kendi ... yerine çağırdı. ...’nın Eski ... Caddesinde bulunan ... yerine gittim. ... bana yaşlı bir adamın kendisine pusula verdiğini söyledi, pusulaya baktığımda '... ile aranızdaki arazi anlaşmazlığı nedeniyle sizi çağırdık, gelmediniz, gelmezseniz hesabınızı soracağız HPG' şeklinde bir şeyler yazıyordu. Ben amcanın oğlu ...'ya babamı çağırıp konu hakkında bilgi verelim dedim, bunun üzerine babamı çağırdık. Babam yanımıza geldi. Her iki pusulayı da gösterdik. Babam pusulaları dikkate almadı, boş ver diyerek küfür etti. Tarihini tam olarak hatırlamıyorum ancak bu olaydan yaklaşık bir hafta sonra 1 Haziran yerel seçimlerinden yaklaşık bir hafta 10 gün kadar önce pusuluda belirtmiş olduğu ... Köyüne gitmeye karar verdim. Ancak bununla ilgili olarak babama veya başka herhangi bir kimseye herhangi bir şey söylemedim. Bunun üzerine ortağı olduğum şirketin adına kayıtlı olan 04 AR 445 plakalı beyaz renkli Volksvagen Transporter marka aracım ile yalnız olarak Kağızman Caddesi üzerinde Ozanlar Köyünü geçerek Kağızman yolu üzerinden ... Köyüne gittim, ... köy yolun sonundaki son köydü, ondan sonra yol devam etmiyordu, köyde bulunan tanımadığım şahıslara örgüt mensupları ile görüşmek istediğimi söyledim, orada bulunan tanımadığım bir şahıs köyden dağa doğru giden stabilize bir yolu göstererek 'Oradan git, ... karşına çıkarlar' dedi, bunun üzerine belirtilen yoldan dağa doğru gittim, yol çok bozuk olduğundan dolayı yavaş yavaş yaklaşık 8-10 km gittikten sonra yol bitti, önce dağa doğru çıktım, sonra aşağı doğru indim, yeşillik bir ovaya geldim, aracımı oraya park ederek orada bulunan patika yoldan yaklaşık 200 metre kadar gittikten sonra dağ yamacında yeşil renkli bir çadır gördüm, bu çadırın yanına gittiğimde bir şahıs gördüm, şahıs örgüt kıyafetli, 20-22 yaşlarında, esmer tenli, kısa saçlı, erkek bir şahıstı, elinde kaleşnikof silah, üzerinde de iki adet el bombası vardı, bu şahsı tekrar görsem teşhis ederim, bu şahsın ismini ve kod adını bilmiyorum. Yeşil renkli çadırda yiyecek tarzı erzaklar vardı. Şahsa 'Babamı çağırmışlar, ben geldim' dedim, bu şahıs bana bekle dedi, ... muhtemelen beni yukarıdan fark eden iki şahıs yanımıza geldi. Her iki şahıs da örgüt kıyafetli, 20-25 yaşlarında, esmer tenli, başında şapka vardı, elinde kaleşnikof silah vardı, üzerinde bomba olup olmadığını hatırlamıyorum, bu şahısların isimlerini ve kod adlarını bilmiyorum, tekrar görsem teşhis ederim, ben bu şahıslara da 'Babam ...'yı çağdırmışsınız ben geldim' dedim, onlar da beni yaklaşık 10 dakika kadar süren bir yoldan dağa doğru çıkarttılar. Orada yanları açık üstü kapatılmış gölgelik tarzı bir yer vardı. Biz oraya çıktıktan sonra 3 şahıs geldi, beni getiren iki şahıs tekrar aşağı doğru indi. 1. şahıs örgüt kıyafetliydi, ancak diğerlerine göre üzerinde panço tarzı bir kıyafet vardı, 40 yaşlarındaydı, diğer şahıslar bu şahsı Holo veya Halo şeklinde hitap ediyorlardı. Şahsın elinde kaleşnikof silah vardı, üzerinde iki el bombası vardı, bu şahsı tekrar görsem tanırım. 2 ve 3. şahıs örgüt kıyafetliydiler, 20-22 yaşlarındaydılar, ellerinde kaleşnikof silah vardı, üzerlerinde el bombası olup olmadığını hatırlamıyorum, isimlerini ve kod isimlerini bilmiyorum. Ayrıca 4-5 tane sivil kıyafetli şahıslar vardı, ancak bu şahısları tam olarak göremedim, yaşlarını ve eşkallerini o yüzden belirtemem, tekrar görsem de tanıyamam. Ben konuyu anlattıktan sonra eşkalini vermiş olduğum 1. şahıs bana 'Gel bir konuşalım' dedi, yaklaşık 10-15 metre ileriye gittik, yere battaniye serdi, birlikte oturduk, arazi meselesini sordu. Ben de büyüklerimden duyduğum kadarıyla olayı anlattım. Daha önceden babam ile ... aralarında ticaret yapmışlar, yaklaşık 11 yıl önce hasat mevsiminden önce ... babamdan ve babam ile ortak çalışan amcalarımdan hasattan elde edeceği malzeme karşılı para almış, ne kadar olduğunu bilmiyorum ancak o zamanın parasıyla 60 ton arpa parasıymış, hasat sonrası ... 10 ton arpa getirmiş, geri kalan 50 tonu sonra getireceğini söylemiş, bunun üzerine babam ve amcalarım senet düzenlemiş, ... arpayı getirmediği için babam ve ortak çalışan amcamlar senedi icraya vermişler, senedin miktarını ben bilmiyorum, icra davasını babamlar kazanmış, bunun üzerine ...'e ait... Mahallesinde bulunan halı sahanın yanındaki Boncuklu mevkiindeki 22 dönümlük arazi babamların üzerine yapılmış, bunun üzerine ... senedin sahte olduğu, zorla imzalattırıldığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuş, bu dava halen devam etmektedir, bunun üzerine yukarıda belirttiğim babamın üzerine yapılan arsaya da mahkemece satılamaz şerhi konmuş, ben olayı bu şekilde şahsa anlattım. Şahıs da bana 'Ben ...'ü de çağıracağım, şahit belgen varsa onları iki hafta sonra getir' dedi. Bunun üzerine ben geldiğim yoldan aracım ile geri ... merkeze geldim. Dava ile ilgili evraklar avukattaydı, avukat da il dışında bulunduğundan dolayı dava ile ilgili evrakları temin edemedim, ilk gittiğim tarihten yaklaşık iki hafta sonra esnaf olan ve ... ile aramızdaki konuyu bilen ...'un yanına gittim, 'Seninle bir yere gideceğiz, ticaret işi var' dedim, korkup gelmeyeceğini düşündüğüm için konuyu ona anlatmadım. Yukarıda belirttiğim aracım ile aynı güzergahtan aynı yere gittim. ... bana yolda nereye gittiğimiz sordu, ben sabretmesini söyledim, yolun yarısından fazlasını gittikten sonra konuyu anlattım, o da tamam dedi, bunun üzerine yukarıda belirttiğim ilk görmüş olduğum yeşil çadırın yanına gittik. Bu çadırın yanında farklı bir örgüt mensubu vardı, bu şahsın eşkalini şu anda hatırlamıyorum, ancak elinde kaleşnikof silah vardı. Ayrıca orada 36 ve 76 plakalı beyaz renkli iki ayrı minibüs tarzı ... vardı, bu araçların çevresinde de daha önceden tanımadığım sivil kıyafetli kadınlı erkekli 8-10 şahıs vardı. Bu şahısların orada bulunma amaçlarının ne oldukları hakkında herhangi bir bilgim yoktur. Araçların plakalarını, harf ve son rakam gruplarını da bilmiyorum. Çadırın yanında bulunan örgüt mensubu bize beklememizi söyledi, kısa bir süre sonra yukarıdan ... yalnız olarak tepeden aşağı indi, beni tanımadığı için beni fark etmemiş olabilir, ben onu tanıdığım için fark ettim. ... 5-10 dakika aşağıda oturduktan sonra tekrar yukarı çıktı. O yukarı çıktıktan hemen sonra iki erkek örgüt mensubu aşağı indi, bu örgüt mensupları ilk gittiğimde görmüş olduğum örgüt mensuplarından farklıydı, bu örgüt mensupları gençti, ancak eşkallerini şu anda tam olarak hatırlamıyorum, fotoğrafını görürsem belki hatırlayabilirim, isimlerini ve kod adlarını da bilmiyorum, ... bize sadece gelin dedi, başka da konuşmamız olmadı. Bu örgüt mensupları ile yukarı çıktık, yukarıda 7-8 örgüt mensubu vardı, bunların içerisinde bir veya iki tane bayan örgüt mensubu da vardı. Bu örgüt mensuplarının yanında ilk gittiğimde konuyu anlattığım yukarıda 1. şahıs olarak eşkalini vermiş olduğum örgüt mensubu da vardı, ilk gittiğimde görmüş olduğum diğer örgüt mensupları yoktu, burada bulunan örgüt mensuplarının eşkallerini şu anda tam olarak hatırlamıyorum ancak fotoğraflarını görsem belki teşhis edebilirim. Bayanlardan bir tanesi çekik gözlü, kumral, kısa boylu olduğunu hatırlıyorum. Ayrıca orada ..., eşi, oğulları olan İsmail ve... da vardı. ...i ayrıca çevreden Mikail olarak da bilirler. 1. şahıs olarak eşkalini vermiş olduğum örgüt mensubu beni, ...’i, ... ve iki oğlunu oradan yaklaşık 15-20 metre ileride ağaçların arka kısmında bulunan büyük bir kayanın oraya götürdü. ...’un oğulları örgüt mensubuna 'Babam üç kağıtçıdır, dolandırıcıdır' şeklinde sözler söyledi, ... lafa girerek 'Doğrudur, arpanızı getirmedim, paranızı yedim, ancak elimde yoktu, borçluydum, kaçtım gittim' şeklinde bir şeyler söyledi. Örgüt mensubu, ...'e 'Sen olayı biliyor musun?' diye sordu. ... de olayı benim yukarıda anlattığım şekilde anlattı, ...'in sözü sonrası ... tekrar lafa girerek 'Doğrudur, benim size arpa borcum vardı, ancak benim size olan arpa borcum ile sizin benden aldığınız arsa arasında çok fark var' dedi. Bunun üzerine örgüt mensubu 'O tarihteki arpanın değeri ile şimdiki arpanın değerini ve aynı şekilde arazinin fiyatını çıkartın, aranızda anlaşın, sıkıntı çıkmasın, helalleşin, kimin hakkı kimde varsa, birbirinizi görün' dedi. Ayrıca örgüt mensubu bana 'Baban niye gelmedi?' diye sordu, ben de 'Yaşlı, aksi, sinirlidir, ben babamın ve babamın 5 kardeşinin yerine buraya geldim' dedim. Örgüt mensubu da 'Metin'in vermiş olduğu karar bizim kararımızdır şeklinde babandan ve amcalarından yazı alacaksın' dedi. Daha sonra bana ve ...'e 'İki hafta sonra tekrar gelin' dedi. Bunun üzerine ... kendi ailesi ile ben de ... ile birlikte oradan ayrıldım. ... oraya plakasını bilmediğim gri veya kirli beyaz renkli bir eski model connet, doblo veya partner tarzı bir ... ile oraya gelmiş. Ben ... merkeze geldikten sonra durunu babama ve amcalarım olan ... ... ..., Cezmi ..., ... ..., Fesih ... ve amcamın oğlu olan ancak kimlikte amcam olarak gözüken ...'ya durumu anlattım. ... amcam il dışında olduğundan dolayı konuyu ona telefonla anlattım. Diğerleri ile yüz yüze görüştüm, Sadece Fesih amcam arsanın belli bir kısmını ...’e vermeyi kabul etti, babam ve diğer amcalarım karşı çıktılar. Babam ve Fesih amcam harici karşı çıktıkları için ve örgüt mensuplarıyla görüştüğüme tepki gösterdiklerinden örgüt mensubunun belirtmiş olduğu iki haftalık süre sonrası örgüt mensuplarının yanına görüşmeye gitmedim, ...'ün gidip gitmediği hakkında da herhangi bir bilgim yoktur. İkinci kez görüşmeye gittikten yaklaşık 3 hafta kadar sonra yani 15/07/2014 tarihi akşamı babam ... evimizin önünde uzun namlulu silah ile vurularak öldürülmüş, babam vurulduktan hemen sonra kardeşim Suat beni aradı, ben olayı bu şekilde öğrendim, bunun üzerine hemen olay yerine gittim. Ben olay anını görmedim. Babam vurulduktan sonra 17/07/2014 tarihinde saati tam olarak hatırlamıyorum ancak öğleden sonra yukarıda belirtmiş olduğum cep telefonuma 0 537 554 38 61 nolu telefondan arama geldi, bu numarayı savcılıkta vermiş olduğum ifademde de beyan ettim. Beni arayan şahıs yukarıda 1. şahıs olarak eşkalini belirtmiş olduğum beni, ...’u, ...'ü ve oğullarını dinleyen, bize tekrar gelme tarihi belirten şahıstı, şahsı sesinden tanıdım. Örgüt mensubu bana 'Böyle olmasını biz de istemezdik, babana arabaya bin demişler, baban karşı çıkmış, direnmiş, küfür etmiş, baban elini silahına atmış, bunun üzerine bizimkiler vurmuş, bundan sonra ölümler olmasın, böyle olmasını istemezdik' şeklinde bir şeyler söyledi, ben de örgüt mensubuna 'Babamın üzerinde silah yokmuş' dedim, o da 'Araştır, ben seni yine arayacağım' dedi ve telefonu kapattı. Bunun üzerine ben Suat ile görüştüm, çünkü olayı o görmüş, babamda silah olup olmadığını sordum, o da silah olmadığını söyledi. 18/07/2014 tarihinde aynı örgüt mensubu aynı numaradan beni tekrar aradı 'Silah var mıymış, yok muymuş öğrendin mi?' diye sordu, ben de 'Kesin olarak yokmuş' dedim, o da 'Biz araştıracağız, senin de en kısa zamanda buraya gelmen gerekiyor' dedi. Ben de taziye olduğunu söyledim, o da 'Fırsat bulduğunda gel, birkaç gün içerisinde gelmen gerekiyor, olay ile ilgili ifadende de olayı PKK gerçekleştirdi diye söyle' dedi ve telefonu kapattı. Bunun üzerine ben Cumhuriyet Başsavcılığına giderek konu ile ilgili ifade verdim. 17/07/2014 tarihindeki mi yoksa 18/07/2014 tarihindeki görüşmemde mi tam olarak hatırlamıyorum ancak görüşme sırasında örgüt mensubu bana babamın vurulduğu gün bizim evi göstermek üzere ... ile oğulları... ve İsmail ile birlikte bizim evin oraya gelinmiş olduğunu, babam vurulduktan snııra hep birlikte barajın oraya gidilmiş olduğunu, ...'ün oğullarının bırakılmış olduğunu, ...'ün ellerinde olduğunu söylemişti. Ancak ...'ün belirttiği şekilde mi yoksa bu şekilde mi ellerinde olduğu hakkında bir bilgim yoktur. Savcılığa ifade verdikten bir veya iki gün sonra yukarıda belirtmiş olduğum aracım ile aynı güzergahtan yalnız olarak gittim. Burada yaklaşık 18-20 civarı örgüt mensubu gördüm, bunlardan 6-7 tanesi bayandı, aralarında komutan olarak değerlendirdiğim daha önceki görüşmüş olduğum örgüt mensubundan farklı olan 40 yaşlarında, 1.80 boylarında, kilolu örgüt mensubu taziyesini iletti, 'Böyle olmasını istemezdik' dedi ve beni orada kenara çekti '... elimizde' dedi, 'Babanın vurulması ile ilgili kendi soruşturmamızı başlattık, babanda silah olup olmadığını araştırıyoruz, biz seni tekrar bilgilendireceğiz' şeklinde bir şeyler söyledi. İlk iki kez gittiğimde görüştüğüm ve sesinden tanıdığım beni telefon ile arayan örgüt mensubu orada yoktu. Bunun üzerine ben aracım ile oradan ayrıldım. Orada görmüş olduğum örgüt mensuplarının isimlerini ve kod adlarını bilmiyorum, eşkallerini de tam hatırlamıyorum, fotoğraflarını görsem bazılarını teşhis edebilirim. 31.07.2014 tarihi veya 01.08.2014 tarihinde öğleden sonra saat 14.30 sıralarında yukarıda belirtmiş olduğum aynı numaradan tekrardan arama geldi, arayan örgüt mensubunun sesi daha önce görüşmüş olduğum örgüt mensuplarının sesinden farklı bir sesti, sesi ilk defa duyuyordum, örgüt mensubu bana 'Sen savcılığa ifadeye gitmemişsin, ifade vermemişsin' dedi, ben de gittiğimi savcıya ifade verdiğimi söyledim, o da 'Madem ifade verdin, o iki kişi neden serbest değil?' dedi, ben de 'Bilmiyorum, dosyaya başsavcı bakıyormuş' dedim, o da 'Tamam birkaç güne seni arayacağız' dedi. Bu olaydan sonra dün yani 04.08.2014 günü saat 17.30-18.00 sıralarında yine yukarıda belirtmiş olduğum numaradan arandım, arayarı kişinin sesi yine daha önceki görüşmüş olduğum şahıslardan farklı bir sesti, örgüt mensubu şahıs bana 'Sen Metin misin?' diye sordu, ben de 'Evet, sen kimsin?' diye sordum, o da 'Ben Halo'yum' dedi, ben de 'Sen Halo değilsin' dedim, o da 'Görüşmeye gel, benim kim olduğumu öğrenirsin' dedi. Bunun üzerine bugün yani 05.08.2014 günü saat 06.30 sıralarında yukarıda belirtmiş olduğum aracım ile aynı güzergahtan aynı yere gittim, daha önceki gidişlerimde görmediğim farklı bir örgüt mensubu beni karşıladı, bu şahıs ile orada tepeden aşağı bir süre yürüdükten sonra ... ve arkasından iki örgüt mensubu geldi. Benimle birlikte olan örgüt mensubu bana 'Bu dava daha fazla uzamasın, aranızda düşmanlık olmasın, arsayı veriyor musunuz, parasını mı alıyorsunuz, nasıl hallediyorsanız halledin, dava bitsin' dedi. Ben de 'Ortada ölü var, siz bunun hesabını nasıl vereceksiniz?' dedim, o da 'Biz soruşturmayı yaptık, baban elini beline silahını atmış, gerillayı dövmüş, gerillanın silahını almaya kalkışmış, diğer gerilla arabadan inerek babanı vurmuş' tarzında bir şeyler söyledi. Bu sırada ... araya girdi 'Benim size borcum olan arpanın fiyatı belli, sizin aldığınız arsanın fiyatı belli, sizin yaptığınız masraf belli' dedi, bu esnada örgüt mensubu bana '...'un borcu olan 50 ton arpanın fiyatı ne kadar?' diye sordu, ben de '30-40.000 TL civarındadır' dedim, o da 'Ettiğiniz masraflar, avukat paraları bellidir, arpanın fiyatı da bellidir, aranızda anlaşın, ... bizde tutukludur, arsasını ona verdikten sonra o da arsasını satmış olduğu kişiye verecek, sen git' dedi. Bunun üzerine saat 12.30 sıralarında ben oradan ayrıldım. ... merkeze geldim, ... yerime geçtim, saat 15.00 sıralarında amcam Fesih geldi, konuyu ona anlattım, '...'den arpanın değeri ve yaptığımız masraflar kadar parayı alıp arsayı teslim edeceğiz' dedim, Fesih amcam bu konuya sessiz kaldı, herhangi bir şey söylemedi, daha sonra ... yerimden ayrıldı. Bu olaylar sırasında yukarıda belirttiğim gibi 40'lı yaşlarda iki tane örgüt mensubu gördüm, diğerleri 20-25 yaşlarındaydı, hatta bayan örgüt mensuplarından bazıları 16-20 yaşları arasındaydı. Yukarıda belirttiğim gibi örgüt mensuplarından bazıları ile görüştüğümden dolayı görüşmüş olduğum görüştüğüm örgüt mensuplarının fotoğrafları görmem halinde kesinlikle teşhis ederim, ancak orada bulunan diğer örgüt mensuplarının fotoğrafları görsem belki teşhis edebilirim. Yine yukarıda belirttiğim gibi Holo veya Halo denilen örgüt mensubu benim olayı anlattığım örgüt mensubudur, burada kendi aralarında konuşmalarda Şervan, Şivan, Erdal, Civan şeklinde birbirlerine hitap ettiklerini duydum, ancak bu kod isimlerin kime ait olduğunu bilmiyorum. Benim konuyla ilgili başımdan geçen olaylar bunlardan ibarettir"
Savcılıkta; "... benim babam olur. Yaklaşık 2,5 ay önce ... yerimde bulunduğum sırada tanımadığım bir şahıs beni telefon numarasından aradı ve ... yerime geleceğini söyledi. Ben de gelebileceğini söyledim. Yanıma geldiğinde kendisinin dağda örgüt mensuplarıyla bir işinin olduğunu, örgüt mensupları ile görüştüğünü, örgüt mensuplarının kendisine babama gönderilmek üzere pusula verdiklerini söyledi. Bunun üzerine üzerinde bulunan kağıdı çıkartarak bana verdi. Kağıdı okuduğumda üzerinde '... ile ... arasında olan arazi anlaşmazlığı nedeniyle sizi ... Köyüne çağırıyoruz HPG' yazıyordu. Daha sonra bu şahıs ... yerimden ayrıldı. Şahıs gidince dükkanın çevresinde bulunan şahıslara ... yerine gelen kişinin kim olduğunu sordum. Bana şahsın... Mahallesi muhtarı olduğunu söylediler. Ayrıca bu şahısla dükkanda kendisiyle görüştüğüm sırada bana muhtar olarak görev yaptığını söylemişti. Ancak şahsın adını ve soyadını bilmiyorum. Numarasını da aradan süre geçtiği için hatırlamıyorum. Ben almış olduğum pusula ile birlikte babam ... ile amcamın oğlu ...'nın yanına gittim. Kendilerine durumu anlattım ve bana verilen pusulayı kendilerine gösterdim. Ancak babam ve amcamın oğlu yazılanları dikkate almadılar ve 'Boşver' diyerek küfür ettiler. Bu olaydan sonra 10-15 gün süre geçmişti ki amcamın oğlu ... beni ... yerine çağırdı. ... yerine gittiğimde babam da oradaydı. ... kendisine pusula getirildiğini söyleyerek pusulayı okudu. Pusulada "Sizle ... arasındaki arazi anlaşmazlığı nedeniyle sizi çağırdık, gelmediniz, tekrar çağırıyoruz, gelmezseniz hesabını soracağız HPG" yazıyordu. Pusulayı ben aldım, ancak yine babam ile amcamın oğlu konuyu ciddiye almadılar. 1 hafta 10 gün sonra ben sıkıntı oluşmaması nedeniyle pusulada yazılı ... Köyüne gitmeye karar verdim. Çevreden sora sora Kağızman ilçesine doğru bir mevkide ... Köyü'nü buldum. Köye girdiğimde karşıma örgüt mensupları çıktı. Beni aldılar. Beni tepenin arkasında bir dağa götürdüler. Gittiğimiz yerde 4-5 kişi vardı. Şahıslar birbirlerine heval diye hitap ediyorlardı. Aralarından birisi beni kenara çekti ve benden olayı anlatmamı istedi, ben olayı anlattım. Bunun üzerine 'Biz karşı tarafı da dinledik, 10-15 gün sonra yeniden gel' dedi. Ben söyledikleri süre gelince yeniden ... Köyü'ne gittim. Önceki görüşmemde örgüt mensupları bana olayla ilgili bilgisi olan şahitleri getirmemi istemişti. Ben de arazi meselesi hakkında bilgisi olan ... isimli arkadaşımı da götürdüm. Örgüt mensuplarının yanına vardığımda ... ve iki oğlu da yanındaydı. Ayrıca ...'ün eşi de oradaydı. ...'ün oğullarını ben daha önce görmüştüm ve tanıyordum. İsimleri ... ve ...'dür. ...'e genelde Mikail diye hitap ederler. Daha sonra örgüt mensupları ile görüşmeye başladık. Görüşme sonunda örgüt mensupları 'Bir şekilde aranızda anlaşın, helalleşin' dediler. Ancak herhangi bir karar vermediler ve 2 hafta sonra gelmemizi istediler. Daha sonra ... Köyü'nden ayrılarak ... merkeze geldim. Babama ve yakınlarıma durumu anlattım. Benim örgütün yanına gittiğimi duyunca bana bağırmaya başladılar ve tepki gösterdiler. Hatta 'Ne yaparlarsa yapsınlar' dediler. Ben ailem tepki gösterince örgütün belirttiği tarihte örgütün yanına gitmedim. Daha sonra olay tarihinde kardeşim beni cep telefonundan aradı ve babamızın vurulduğunu söyledi ve yanlarına gelmemi istedi. Ben de olay yerine gittim. Kalabalık toplanmıştı. Dün yani 17.07.2014 tarihinde öğlenden sonra kullanmakta olduğum 0 532 685 04 04 numaralı hattımdan arandım. Telefonda yabancı bir numara gözüküyordu. Telefonum yanımdadır. Görüşmenin tarafınızca kayıtlara geçirilmesini istiyorum.
Müştekiden 05326850404 numaralı hattın takılı olduğu cep telefonu alındı, arama kaydı bölümüne girildi. Kayıtların tetkiki sonucunda 0 537 554 38 61 numaralı hattın 17.07.2014 tarihinde saat 16.31'de müştekiye ait 0 532 685 04 04 numaralı hattı aradığı görüldü. Müşteki örgütün ayrıca bugün de aynı numaradan aradığını söyledi. Bunun üzerine yeniden kayıtlara bakıldı. Kayıtlar incelendiğinde 0 537 554 38 61 numaralı hattın 18.07.2014 tarihinde saat 11.35'te müştekiye ait 0 532 685 04 04 numaralı hattı aradığı görüldü. Telefon incelemeye müteakip müştekiye teslim edildi.
Devamla; Dün arandığımda telefonla arayan örgüt üyesi telefonda bana 'Böyle olmasını istemezdik, babanı biz öldürdük, babanı defalarca gelmesi için çağrıda bulunduk, ancak gelmedi, bize karşı geldi ve bize küfürler etti, olay günü kendisini araçla götürmek istedi, ancak gelmedi ve bize direndi' dedi. Ben niye böyle bir şey yaptınız tarzında şeyler söyledim. Şahıs da 'Bundan sonra ölümler olmasın, böyle olmasını istemezdik' tarzında şeyler söyledi ve ardından telefonu kapattı. Bugün ise yine telefonu aynı şahıs açtı ve telefonda bana 'İfade vermeye gittiniz mi? İfa...de olayı PKK gerçekleştirdi diye söyleyin' dedi.
Soruldu: Telefonda benimle görüşen şahsın olayı gerçekleştirip gerçekleştirmediğini bilemiyorum. Ancak telefonda 'Biz yaptık' şeklinde cümleler kuruyordu. Olayla ilgili bildiklerim bunlardan ibarettir.
Soruldu: Bana ve amcamın oğlu ...'ya verilen pusulaları ikinci kez örgüte gittiğimde örgüt üyeleri benden istediler. Ben de teslim ettim."
Mahkemede; "Ben olay anını görmedim, babam ile ... arasında 10-12 yıl öncesine dayanan arazi meselesi vardır, yıllarca hatta geçen yıla kadar birçok kişiyi aracı olarak gönderdi, babam hiçbir şekilde bu aracıları kabul etmedi, daha sonra ...'ün olayla ilgili ... isimli... Mahallesi muhtarına bir evrak gelmiş, muhtar beni çağırdı, kendisinin dağa gittiğini ...'yı aradığını, onun oğlu olup olmadığımı, elinde bir not olduğunu söyledi, ben de ...'nın oğlu olduğumu söyledim, ilk notta '..., ... ile olan arazi anlaşmazlığınınız nedeni ile sizi buraya çağırıyoruz, HPG... komutanlığı' diye yazıyordu, ben bu durumu ...'ya anlattım, ... itibar etmedi 'Boş ver' dedi. Daha sonra ... beni aradı ikinci not gelmiş, ikinci notta 'Sizi çağırdığımız halde gelmediniz, biz Kürt ve Türk halkının iyiliği için çalışıyoruz, gelmezseniz cezasını çekeceksiniz' diye yazıyordu, ben 'Çağırıyorlar, bir şey yaparlar, gidelim' dedim ancak ..., ... ve rahmetlik babam kabul etmedi, ancak ben gizlice yerel seçimlerden bir hafta önce çağırdıkları yere gittim, ilk gittiğimde Alagözlerden kimse yoktu, beni ilk önce Erdal kod adlı bir terörist karşıladı, daha sonra yukarı çıkardılar, Halo kod adlı bir terörist geldi, bana 'Sen kimsin, neye geldin?' dedi, ben de ...'nın oğlu olduğumu ve babamı çağırdıklarını ancak onun yerine kendimin geldiğini söyledim, bunun üzerine bana size iki kere pusula gönderdik gelmediniz, küfür etmişsiniz, pusululaları yırtığımızı söyledi, ben pusulalaları yırtmadığımızı, küfür etmediğimizi söyledim, cebimdeki pusulaları çıkardım, kendisine gösterdim. Ondan sonra bana '... ile aranızda arazi anlaşmazlığınız vardı, onu anlat' dedi. Ben olayı anlattım, ...'ün 10-12 yıl önce arpa getirmek üzere para aldığını ancak arpayı getirmediğini, parayı vermediğini, çekip gittiğini söyledim, bana 'Elinde belgelerin varsa ve şahit varsa al buraya gel' dedi, ben de elimde mahkemenin kağıtlarının olduğunu söyledim, o da bana 'Düşman belgelerini kabul etmeyiz' dedi. Bana 'Siz Türkmüşsünüz' dedi. Ben de kendisine 'Ana tarafı Kürt, baba tarafı Türk' diye söyledim, 'Siz devleti sırtınıza almışsınız, zulüm ediyormuşsunuz' diye bana söyledi, iki hafta sonra gelmemi istedi, ben belge bulamayacağım için ... isimli kişi ile birlikte tekrar aynı yere gitmeye karar verdim, ancak ...'a gideceğimizi söylemedim, korkup gelmeyeceğini düşündüm, ancak yolda kendisine durumu açıkladım, şahitlik yapacaksın dedim, o da kabul etti. Beraber dağa gittik, gittiğimizde tekrar Erdal kod adlı kişi bizi karşıladı, bana yönelik 'Acem hoş geldin, gel gel' diye söyledi, daha sonra ... kod adlı örgüt üyesinin yanına gittik, biraz daha rampadaydı, o sırada ... rampadan aşağı doğru geliyordu, tek indi, orada biz oturup beklemeye başladık, farklı yerlerden gelen diğer insanlar da vardı, bu kişiler içinde benim hiç tanıdığım yoktur, yabancıydılar. Orada beklerken ... hala neden gelmemişler diye söyleniyordu, çünkü o beni tanımıyordu, ben kendisini tanıyordum, 'Ben iki günde bir gelmezsem nefes alamıyorum' şeklinde sözler söylüyordu, ondan sonra ... tek başına kalkıp Halo'nun yanına gitti, 30-40 metre rampa çıktı. ... adamlarından birini çağırarak beni ve ...'i onların yanına gönderdi, gittiğimizde büyük bir kayanın arkasına bizi çektiler, orada ..., eşi, iki oğlu ve yabancı tanımadığım bir adam ile bir oğlu vardı. (müştekiden huzurda bulunan sanıklar ... ve... gösterilerek ve az önce izleyici olarak giren sanık ...'un çocukları gösterilerek soruldu: orada bulunanlardan biri arka tarafta oturan ismini bilmediğim kişi vardı, mahkememizce bu kişinin ... olduğu gözlemlendi. duruşma salonunda bulunan... ve izleyici olarak katılan ... ve Adem orada değillerdi, hafif sarışın bir oğlu daha vardı, ismini bilmiyorum dedi) Halo isimli kişi orada iki tarafa da 'Burada anlaşacaksınız, ne olacaksa burada olup bitecek' diye söyledi, ... 'Param yoktu, paranızı veremedim, kaçıp gittim, haklısınız ancak benim arazimi geri almam lazım' diye söyledi. Ben de 10-12 yıl önceki arpa parasınının şimdi arsa parasına denk geleceğini söyledim, ...'un kumral (hafif sarıya çekiyor) olan oğlu atıldı 'Olur mu öyle şey, arazi 3 trilyon değerinde' diye söyledi. Daha sonra Halo isimli kişi '10-12 sene önceki arpa parasını hesaplayacaksınız, onu alacaksınız, ancak arsayı kesin geri vereceksiniz, sen git amcaların ve babanla konuş razı et, onlardan senin vekil olduğuna dair imza al, iki hafta sonra da geleceksiniz' dedi, bunun üzerine oradan ayrıldık. İlk önce Alagöz ailesi gitti, Halo isimli kişi bana bekle dedi, ben bekledim, beni kenara çekti 'Bu arazinin verilmesi lazım, ona göre söyle' dedi. Ben de 'Ya vermezlerse?' dedim, kod adı Erdal olan örgüt üyesi 'O zaman biz de gelir kafasına sıkar, çeker gideriz' diye söyledi, hatta yanındaki kız olan ve emniyette teşhis ettiğim örgüt üyesi bayanı göstererek 'Bir kilometreden insanı alnından vuruyor' dedi. Kız ve Erdal gülüştüler, ikinci gidişimizde örgüt üyesi olan bayan ile ...'ün eşi yan yana oturuyorlardı, mahkeme yapılırken onlar yan yanaydı, ayrı bir ağacın altında oturuyorlardı, bittikten sonra yanımıza geldi. Olay anında iki tarafa da davranışları aynı sayılabilinir, farklı bir davranış görmedim, ben oraya gittiğim için çekingendim, karşı tarafta çekingenlik olup olmadığını bilmiyorum, iki hafta sonra gelmek üzere ayrıldık, ayrıldıktan sonra babam ve amcalarımın yanına geldim, durumu anlattım, illa araziyi istiyorlar verilmezse Erdal kod adlı kişinin söylediklerini söyledim, ancak hiçbiri ikna olmadı, akabinde amcam ... ... beni ...'dan aradı, bana 'Sen neden gittin, bu ...'ün çevirdiği bir dalevere olabilir' şeklinde bir şeyler söyledi, ben de kendisine 'Ver gitsin, adamlar öldüreceğiz diye söylüyorlar' dedim, aradan 1 hafta 10 gün geçtikten sonra beni ... aradı, ne yaptığımı sordu, niye kabul etmediklerini sordu, ben de 'Ben ne yaptıysam elimden ne geldiyse yaptım, kabul etmediler, bir daha da beni arama' dedim. Birkaç saat sonra ... ... beni aradı, ...'ün kendisini arayarak 'Siz niye kabul etmiyorsunuz, işlerin nereye varacağını bilmiyorsunuz, benim onlarca adamım var, neye mal olursa olsun alacağım' dediğini söyledi, hatta bana ...'un orada anlaştığı tanıştığı birileri var mı diye sordu, ben de bilmiyorum dedim. Ben amcalarım ve babam kabul etmedikleri için tekrar dağa gitmedim, olay günü de Suat beni aradı 'Çabuk gel' dedi. Olay yerine gittiğimde babam vurulmuştu, ben gittiğimde ortam kalabalıktı, olay bitmişti. O gece ...'a gittik otopsi için, ertesi gün beni biri aradı Kürtçe 'Sen Metin misin?' diye sordu, ben daha önce mahkemelerde karşılaştığımız için ismini sesinden Halo olduğunu tanıdım, bana 'Niye böyle yaptınız, işte ölüm oldu, niye araziyi vermediniz, kabul etmediniz' diye söyledi. Ben 'Niye öldürdünüz, ayağına sıkabilirdiniz, havaya sıkabilirdiniz' dedim, o da bana babamda silah olduğunu söyledi, bunun üzerine ben silah olmadığını kendisine söyledim, bana 'O zaman babanda silah olup olmadığını öğren arayacağım seni' dedi. Ben de kardeşim Suat'a sordum, Suat babamda silah olmadığını söyledi, ertesi gün yine aynı telefondan beni aradı, ben kendisine babamda silah olmadığını söyledim, 'Tamam o zaman, savcılığa git Köroğlu'yu PKK öldürdü de' diye bana söyledi, ben de savcılığa gidip durumu anlattım. Savcılıktaki ifadem de doğrudur. Savcılığa gittikten sonra buraya geleceksin diye Halo beni zorladı, araziyi de vereceksiniz dedi. Ben taziyemiz var gelemem deyince gelmem için illaki geleceksiniz dedi, başka yolu yok dedi. Ertesi gün çıkıp oraya gittim, rampayı inmeden yan tarafta mezarlık yapılıyordu, onların işçisi vardı, 8-10 tane örgüt üyesi vardı, bunların bir çoğu bayandı, aşağıdan el işareti yaptılar, arabayı durdurup aşağı indim, orada ... kod adlı terörist beni karşıladı, taziye dileklerinde bulundu, ... bizi hep kandırmış, bugüne kadar verdiği bütün ifadeler yalanmış, hep yanlışmış, o ve ailesi bu arazi meselesi nedeniyle örgüte yaklaşmışlar, o da cezasını çekecek, hatta Kandile rapor yollayacağız diye de söyledi. Bana tamam Halo'nun yanına çık dedi, bir adamı ile Halo'nun yanına çıktık 'Ben sana söylemedim mi, o kadar adam öldü, adam ölmesine rağmen yine arazisini vereceksiniz, biz de onlardan belli bir meblağ para alacağız size vereceğiz' dedi. Çıktım oradan, tekrar mezarlığın oraya geldiğimde bir terörist beni durdurdu, ...'ın beklememi istediğini söyledi, yarım saat kırk dakka sonra ... geldi, bana ne olduğunu sordu, bana araziyi vereceksiniz diye Halo'nun söylediğini kendisine anlattım, o da bana 'Yok araziyi vermeyeceksiniz, Kandile rapor gönderdik, şimdilik beklemede, ben kendim telefonla aramıyorum, ancak birisi sizi telefon ile arayacak' dedi, oradan çıktım, aradan 3-5 gün geçti, birisi aradı ismini Halo olduğunu söyledi, ben Halo'nun sesini tanıdığım için 'Yok sen Halo değilsin' dedim, o zaman bana isminin Trej veya Tijer olduğunu söyledi, 'Sana git savcılığa ifade ver dedik, ancak adamlar içeride, sen yanlış ifade mi verdin, niye bırakmadılar' dedi. Ben de 'Yok siz ne demişseniz ben o şekilde ifade verdim' dedim. 'O zaman ifadeni alıp buraya getireceksin ben göreceğim, o zaman yalan söylüyorsun, bizim içeride adamlarımız var, dediğimiz gibi ifade vermemişsin' dedi. Av. ... Salih beyin yanına gittim, verdiğim ifademin bir örneğini istedim, ancak o bana ifademin bir örneğini vermedi, ertesi gün ... ve ... Akkoyun'dan rica ettim, ...'in şoförlüğü iyi olduğu için yanımda gelmesini istedim, sabah saat beş sıralarında yola çıktım, oraya vardığımızda yan tarafta boşluk alanda inşaat yapılıyordu, ... de o yoldan bizim gideceğimiz yere doğru gidiyordu, elinde mendil vardı terini siliyordu, aşağı vardığımızda ilk defa gördüğüm bir terörist neye geldiniz dedi, ben Trej isimli birinin beni aradığını çağırdığını söyledim, o da bekleyin dedi. 30-40 metre uzaklıktaki ağacın yanına çıktı, yaklaşık 15-20 dakika bekledikten sonra Trej adlı terörist geldi, arkasında bir adamı vardı, o sırada ... yoktu, bana siz misiniz dedi, 'Arayan bendim, olayı bu kadar büyüten abartan siz miydiniz, biz 100 yıllık davaları 10 dakikada çözüyoruz, sizin meselenizi de şimdi burada halledeceğiz' dedi. Daha sonra geldiği yere tekrar geri ..., bize de aşağıda beklememizi söyledi, 10-15 dakika bekledik, akabinde Trej yanında 4-5 terörist ve ... ile birlikte geldi, bize 'Siz ...'dan 35 bin TL arsa parası alacaksınız, araziyi ona vereceksiniz, buna ilişkin kağıt imzalayacaksınız' bu sırada Adem atıldı 'Bizim avukat parası mahkeme parası olarak kat kat fazlası verildi' dedi. ... 'Ben o paraları veremem' dedi. Daha sonra Trej 'Bekle ben halledeceğim' dedi. '50 bin lira yazın, imzayı atın, olay kapandı gitti' dedi. O kağıdı ben Adem ve ... imzaladık, 'Olay kapandı, yarın birgün aksini söylerseniz kağıt elimizde ..., neler yapacağımızı biliyorsunuz' dedi. Bu olayda babamın öldürülmesinde her kim varsa herkesten şikayetçiyim, huzurda bulunan sanıklardan da şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum.
Hazırlık ifadesi okundu doğrudur bana aittir, bu ifade bana onların demesi ile verilmiş bir ifadedir, bana ne denilmişse aynısını söyledim.
Sanıklar müdafi Av. ... talebi üzerine olay yerinde ... ile birlikte görmüş olduğu oğullarının isimlerine ilişkin çelişkinin giderilmesi amacıyla soruldu: Ben sanık ...'un çocuklarını birebir isimlerini tanımıyorum, Emniyette ...'un iki oğlunu aldık dediler ve isimlerini söylediler, ben de bu isimlere göre ifade verdim, çelişki buradan kaynaklanmaktadır.
Soruldu: Araziyi ...'dan haricen satın alan kişileri bilmiyorum, ancak ... dağda iken bu araziyi senet ile parselleyip birkaç kişiye sattığını, parasını yediğini, adamların kendisinden bu araziyi istediğini söylemişti, oraya gelen yaşlı adam ve oğlu olabilir, ancak bilmiyorum.
Soruldu: İkinci gittiğimde ... oranın sorumlusu ancak sözde mahkeme yapan kişi Halo isimli kişiydi, taziye için gittiğimde yine sorumlular aynıydı.
Katılan ...'in talebi üzerine müştekiden soruldu: En son dördüncü gittiğimde ... ile Adem ile Trej oranın sorumlusuydu, eskiler gitmişti, eskilerden hiç kimse yoktu.
Sanık müdafi Av. ...'in talebi üzerine müştekiden soruldu: Dağda ... ve çocuklarının yanında bulunan yaşlı adam ile oğlundan, yaşlı adamı görsem tanırım teşhis ederim, ancak çocuğu tanıyamam.
Soruldu: Ben ...'ı tanımam biz orada sözde mahkeme yapılırken hakkımızda şikayetçi olan üçüncü bir kişi görmedim, ancak yukarıda yaşlı bir adam ve oğlunu gördüm, onları da ilk kez gördüm, tanımıyorum, ayrıca babam ile ... arasında bir samimiyet yoktur, düşmandırlar, ... ile babam arasında kavga veya dövüş olmamıştır, tartışma ve tehdit olmamıştır, ... bir araya gelmemeye çalışıyorlardı, mahkemeleri vardı."
Katılan ... savcılıkta; "... benim abim olur. Ben ... ilinde inşaat mühendisi olarak görev yaparım. Tarihi tam olarak hatırlayamamakla birlikte 1 veya 2 Temmuz tarihinde beni cep telefonumdan ... ilinde bulunduğum sırada ... aradı. Abimle aralarında yaşadıkları arazi meselesini anlattı ve telefonda bana '500 tane adamım var, bunların hepsi ölse de ben bu araziyi alacağım' şeklinde sözleri oldu. Olayla ilgili bildiklerim bunlardan ibarettir."
Mahkemede; "Daha önce verdiğim ifadelerim doğrudur, tanık olarak söyleyeceğim bir husus yoktur ancak müşteki olarak söyleyeceklerim vardır, avukatımız ve müştekinin oğlu Metin tehdit edildiği için duruşmaya katılmadı, biz katıldık, ...'ün bize 2003'te verdiği alacağımıza karşılık bir senedi var, abim bunu icraya verdi, icra sonucu ...'un arsası satışa çıkartıldı, 2005'te bu noktaya kadar itirazı olmayan ... arsanın değerine ilişkin itirazda bulunuyor, 2006'da ... davayı kazanıyor ve tapuyu alıyor, 2009 yılında ... açık senet imzaladı diye savcılığa dilekçe veriyor bu dilekçe kabul edilmiyor, 2011 yılında senedin tamamına itiraz ediyor, pullar, senet, imza bana ait değildir diyor, itiraz ediyor. Bu dava görülmeye başlayınca abim 2014 yılı Şubat ayında davayı kazanıyor, dava şu anda temyizde, şu an kendim de sanık ...'un ben davayı kazanırsan hak sahiplerine veririm diye söylediği taşınmaz ile ilgili dava şubat ayında bitmiştir, sanığın bu anlamda söyledikleri doğru değildir, bunla ilgili evrakları da sabah verdiğim dilekçe içine koymuştum, sanık ... bu davaya ek olarak bir dava daha açıyor, bu davaya PKK'ya şikayet gittiği haziran ayına kadar duruşmaların tamamına katılıyor, ancak PKK'ya şikayet ettikten sonra bu davanın hiçbir duruşmasına katılmıyor, ...'ün çocuklarından İsmail olaydan 2 gün önce abimin evinin etrafında keşif yapıyor, HTS kayıtlarına bakıldığında bu husus doğrulanacaktır, olaydan bir gün önce... ve ... evin etrafında keşif yapıyor, bunlar teravihe gidiş zamanına ilişkin keşiflerdir, ... o olayın vuku bulduğu alandaki 20 metrelik mesafede öldürme olabilir, ondan sonraki yerler çarşı içidir, olay günü ... ve çocuklarından biri sabahtan kırsala gidiyor, öğleden sonrada kırsala başka bir araçla iki çocuğu daha gidiyor, ondan sonra ... dağda kalıyor, üç çocuğu geri geliyor, bunlar pusu kuruyorlar, daha sonra öldürdükten sonrada barajın orda ... iniyor,... ve İsmail devam ediyor, daha sonra ... kırsalda kalıyor,... ve İsmail olayda kullanılan araçla... diğer araçta İsmail geri geliyor, sanık ... 15 gün önce beni arayıp tehdit etmişti, hadi polise haber vermedi, ancak teröristlerin geldiğini ... veya beni arayıp haber verebilirdi, bu da arkadaş ve dost olmadıklarını bu iddianın doğru olmadığını gösteriyor, ayrıca açılan davalar nedeniyle araları açıktır, ... bütün duruşmalara polisle birlikte geliyor, sanık ...'un anlattığı ...'nın öldürülmesini öğrenme şekline ilişkin beyanı doğrdu değildir, çünkü hazırlıkta ... olay sonrası babası ...'u arayıp ...'nın öldürüldüğünü söylüyor, daha sonra ... isimli kişi telefonu alıp 'Hacı gelmezsen senin de sonun böyle olur' diye söylediğini... ve İsmail anlatıyor, olay öncesi bir saatte İsmail ile ... arasında 7 kez telefon görüşmesi vardır, kayıtlarda mevcuttur, daha iki ay önce Bingöl merkezde TC'nin emniyet müdürünü vuran bir PKK'nın ... ve çocuklarına ihtiyacı olduğu savunması da doğru değildir, ayırca ... PKK kampına giderken kalbi olduğu için kendisinin katıra bindiğini söylüyor ancak PKK kampından yürüyerek kaçtığını söylüyor, bu da çelişkidir, sağ arka koltuktan inip ateş eden...'tur, çünkü üzerinde atış artığı çıkmıştır, ayrıntıları yazılı olarak anlattım, şikayetçiyim davaya katılmak istiyorum, ayrıca Adın Meşe isimli kişi polisler eve geldiğinde telefonu sıfırlamış, bunu neden yaptığını merak ettim, bu kendisinden sorulmasını istiyorum.
Hazırlıkta tanık olarak alınan ifadesi okundu, soruldu: doğrudur bana aittir"
18.02.2015 tarihli duruşmada; "Yazılı olarak vermiş olduğum beyanlarımı aynen tekrar ederim, olay siyasi değildir, herhangi bir siyasi neden de yoktur, tamamen alacak verecek meselesine dayanmaktadır, ayrıca ...in beyanına göre sanık ... üç kez dağa gitmiştir, üçüncüsünde ... eşi ve çocuğu ...i de götürmüştür, güvenli olmayan bir bölgeye insan eşini götürmez, bu da ...'un örgüt tarafından tehdit edilmediğini örgüt ile ilişkinin iyi olduğunu göstermektedir, senedi yeğenlerim olan Adem ve Metin'e zorla imzalatan örgüt üyesinin eşgali ve kod adının sanık ...'tan sorulmasını istiyorum.
...
Katılan ... beyanında devamla; Sanık ... yalan söylüyor, çünkü senedi imzalatan Drej ya da Treş kod isimli orta boylu, seyrek saçlı kişi ...'ün köylüsüdür ve akrabasıdır, ben görmedim, gören kişiler Adem, Metin ve ... isimli kişilerdir, bu konuda ... isimli kişi de dinlenebilir. Ben gerçek ismini biliyorum ancak söylemiyorum. Emniyet tarafından öğrenilirse çok daha doğru olacağını düşünüyorum, ayrıca bu senedin nerede olduğunu sanık ...'tan sorulmasını istiyorum.
...
Katılan ... beyanında devamla; Metin mahkemeye duruşmaya gelemeyeceğine dair sıkıntılarını anlatmış ise de dosyanın Patnos ilçesinde olduğunu dosya gelince ifade vermek için gel diye söylemişsiniz, gelmiyor diye bir durum yoktur, Asliye Hukuk Mahkemesindeki dava hala Yargıtay'dadır incelemeye bile alınmamıştır, bozulduğuna ilişkin bilgi yanlıştır.... ve ...in araba ile gitmelerine ilişkin beyanlarına insan aklına uygun düşmüyor, bence bu bir plandı, beyanları bu hususta doğru değildir, ayrıca ...in kafasına silah dayayarak götüren ... kişinin...'un beyanına göre olayı gerçekleştiren iki kişiden biri olduğu ifadelerde geçmektedir, İsmail ise bu beyana çelişkili olarak üçüncü bir kişi ... kendisini götüren kişi olduğunu söylemektedir, ... duruşmaya gelmemiştir, ikinci celsede duruşmaya çağrılması unutulmuştur, ...'nin telefonundan sanıklar evine geldikten sonra saat 22:00-22:30 ile polisin arandığı saat 00:13 arasında ...'nin telefonundan PKK'lılar ile görüşüldüğünü düşünüyoruz, ayrıca ...'nin evine gidildiği saat ile polisin arandığı saat arasında sanıkların beyanlarında çelişki mevcuttur. Biz beyanlarda adı geçen 11 kişiyi tanımıyoruz, bu 11 kişi abimi neden şikayet etsin, şikayet etse etse taşınmazı satın aldıkları ...'u şikayet ederlerdi.
Sanık müdafii Av. ...'in talebi üzerine katılan ...'ten soruldu: Mahkeme noktasında bir bildiğim yok ancak bize gelen pusulalar var, bu pusulalar ... tarafından gönderildiği hususunda rahmetli ... tarafından da emniyete ve savcılığa başvurular olduğunu biliyoruz."
26.03.2015 tarihli duruşmada; "Öncelikle HTS üzerinde biz inceleme yaptık ve dosyaya sunduk, tarafsız bir bilirkişi tarafından inceleme yapılmasını istiyoruz, bizim beyanlarımız ile HTS kayıtları örtüşmektedir, bize olayı anlatan kişilerin veya bir şekilde şahit olan insanların anlattıklarından daha fazlası vardır, HTS'den bizim bulduğumuz bulgulara göre olaydan 5 gün önce..., iki gün önce de ... ile... keşif yapıyor, orada telefon görüşmelerine göre ...in olma ihtimali de çok yüksektir, her keşiften önce ... aranıyor, her keşiften sonra da ... aranıp bilgi veriliyor, ...'ün dava dışı iki çocuğu olaydan iki gün önce ...'ya geliyor, Adem ...'den olayda kullanılan aracı getiriyor, diğeri çocuğu ... Alagöz ...'den ...'ya gelip bir gün kalıp geri dönüyorlar, bizce bu kişilerin gelip bir gün kaldıktan sonra gitme amaçlarının ailecek öldürme kararı almaya yönelik olduğunu düşünüyoruz, başka bir açıklaması yoktur, olay iftar sırasında olmasına rağmen bu dört sanığı ailenin diğer bireyleri aramıyorlar, bu da ortak aile kararı aldıklarını göstermektedir, benim bildiğim Adem Alagöz ile ilgili ...'nın başvurusu üzerine bir inceleme yapılmaktadır, ... hakkında da bu inceleme yapılmasını istiyoruz...., ... ve ...'un olaydan bir gün önce ve olay günü sabahtan aynı saat dilimine denk gelecek şekilde bir süre telefonları kapalı durumdadır, biz de örgüt kampına gittiklerini düşünüyoruz, dilekçemizde belirttiğimiz ticari taksici de bu olaya şahittir, ...in beyanı ile HTS kayıtları tamamıyla zıttır, ...in beyanı yalan ve kurgularla düzenlenmiştir. İsmail 15:00'de daha ...'ta olduğu için zamanında büyük bir ihtimalle ... ile buluşma yerine gelemiyor, daha sonra ...'u arayıp ikinci bir buluşma noktası ayarlıyorlar, 8 dakika sonra ... telefonu kapatıyor, İsmail yolda...'u arıyor, daha örgüt kampına 13-14 km. varken arıyorlar. İsmail, ... ve... arasında 10 dakikada 10 telefon görüşmesi vardır, ardından İsmail örgüt kampına gidiyor, dördü de orada sinyal veriyor, sadece ...'in sinyali yok, ... de ifadesinde ben...'un yanındaydım diyor, ... ben kahvedeydim, olaydan haberim yoktu dediği anda örgüt kampından Sarıharman köyünde sinyal veriyor, ... ile ... eskort aracıyla yola çıkıyorlar, arkadaki araçta İsmail,... ve varsa örgüt üyeleri geliyor, şehre 5 km kala Ozanlar Köyünde cinayet aracı beklemeye başlıyor, ... babasını getirip şehir merkezine bırakıyor tanık bulmak amacıyla, ... aracıyla geri gidiyor, bu arada ... ile İsmail arasında telefon görüşmeleri var, 7 dakikada 4 telefon görüşmesi var, şehirde iftar saati 19:44'dür ...'un şehre giriş saati ise 19:47'dir. ... şehre kamptan geldiğini görmesinler diye kimsenin olmadığı bir zamanda şehre giriş yapıyor, ondan sonra cinayet aracı abimin evinin önünde beklemeye başlıyor, ... kapalı olan telefonunu olaydan 10 dakika önce açıyor, ..., ... ve... arasında cinayetten 10 dakika önce 5 tane görüşme oluyor, bütün aramalarda ... ...'i, ... de...'u arıyor, ... ... üzerinden cinayeti yönetiyor, daha sonra da ... ...'u arayarak olay hakkında bilgi veriyor, 2 dakika içinde 3 kez arama yapıyor, olay sonrasında ... bulunduğu kahveneden, ... bulunduğu yerden ayrılıyor ve iki dakika arayla telefonlarını kapatıyorlar ve ... telefonunu kaybettiğini söylemesine rağmen yönlendirme yapıyor, olaydan bir gün sonrada ... örgütün... kampından sinyal veriyor, daha önceki ifadesinde de 4-5 gün ...'de kaldığını, olayı çobanlardan duyduğunu, bunun üzerine örgüt kampına gittiğini söylemiştir, bu ifadelerin yalan olduğunu gösteriyor, çünkü bu dört gün içinde 38 kez telefon görüşmesi yapıyor,... ve İsmail 'Biz ...Köyünü 2-3 km geçtikten sonra örgütcüleri indirdik, hiç beklemeden şehre geri döndük' diyorlar, ancak örgütçüleri bıraktıkları yer Sarıharman Köyündeki örgüt kampıdır, orada 40-50 dakika arasında bir bekleme yaptıktan sonra geri dönüyorlar, büyük bir ihtimal aralarında nasıl bir konuşma yapacaklarını konuştular, amaçlarının da örgütçülere yönelik operasyon yapılmasının önüne geçmek veya hedef şaşırtmak olduğunu düşünüyoruz, abimin olay günü eve girdiğini takip eden Alagöz'lerin ailesinden bir kişinin olduğunu düşünüyoruz, bu hususta emniyetten araştırma yapılmasını istiyoruz, ben ...'in olayın gelişinde aleyhinde delil ortaya çıkmasına göre cezaya razı olmayacağını, ikinci baba ocağı olan örgüte veya Irak'a kaçacağını düşünüyorum ve daha önceki davranışlarına bakınca Türkiye Cumhuriyetinin adaletine güvenmediğini göstermektedir, tutuklanmasını istiyorum ve heyet tarafından empati yapmasını istiyorum, ben kamera kayıtlarına baktım, Adem'in duruşmaya giriş çıkış saatleri bellidir, duruşmaya başlanma anı 10:24:20'dir ilk ara 12:03:21'dir, ilk aradan sonraki başlangıç 12:08:11, Adem'in içeri girmesi 12:10:21'dir duruşmanın bitmesi 14:20:17'dir."
12.11.2015 tarihli duruşmada; "...'un biz örgüte şikayette bulunduğunu düşünüyoruz, hatta örgüt üyeleri şahit istediğinde yanında götürdüğü kişi ...'dir, bu hususu ... fotoğraftan teşhis etmiştir, ayrıca ilk gelen pusula Serhat Eyalet Komutanlığı şeklinde bir ibare içermektedir, ikinci pusulada da... Bölge Komutanlığı ibaresi vardır, bölge komutanlığı daha küçük bir birimdir, biz sanık ...'un Tendürek veya ... Dağı'na gidip buradan hazırlattığı pusulayı ... vasıtası ile bize gönderttiğini düşünüyoruz, ... de tape konuşmalarında ...'a 'Hacı bir isteğin var ise ben senin emrindeyim' diyor. ... da ...'a 'Ben senin örgütle olan sıkıntını halledeceğim' diyor, ayrıca ... ... isimli kişinin ...'la olan görüşmesinde ... ... ...'a '... Tendürek buranın hepsi üzerinde duruyor' diyor, bu da bizim iddialarımızı doğrulamaktadır. 0 534 942 10 55 numaralı S... Keskin adına kayıtlı hat ile olay günü, olaydan üç gün önce, olaydan bir gün önce ve olay günü örgüt kampından sinyal veren ... Carlık adına kayıtlı 0534 227 44 88 nolu telefon ile görüşüyor, ayrıca olaydan dört gün sonra 10 55 ile biten telefon hattı ...'un kendi köyünden sinyal veriyor, bu da onun bir gece köyde kalıp akabinde tekrar örgüt kampına gittiğini gösterir, sanık ... esir olduğunu iddia ettiği ve celb edilen 15 günlük dönemde HTS kayıtlarına göre 129 telefon görüşmesi yapmıştır, bu da ...'un orada esir olmadığını gösterir, ayrıca ...'un 01/10/2015 tarihli dilekçesindeki beyanlarının doğru olmadığını ...'nın ...'ü tehdit etmesi nedeniyle ... C. Başsavcılığınca soruşturma açıldığını beyan ediyoruz, buna ilişkin savcılık KYOK kararını da mahkemenize sunuyoruz, Trej kod adlı ... Demir'in sanık ...'un köylüsü olduğu emniyet yazısı ile doğrulanmıştır."
15.01.2016 tarihli duruşmada; "Biz dosyayı incelediğimizde cinayet aracının yaklaşık 30-35 dakika ...'da orduevinin arka tarafında bir sokakta beklediğini, daha sonra ...'ten gelen telefon üzerine olay yerine gittiğini, mobese kamerasındaki aracın tespitinden ve konuşmanın bitiminden 51 ... cinayetin işlendiğini tespit etik, bu da ...'in olayın içinde olduğunu, sanıkların daha önceki savunmalarının ...'i suçtan kurtarmaya yönelik olduğunu ve onun olaya dahil olmadığına ilişkin mahkemeye beyanda bulunduklarını göstermektedir, bu da 51 saniyede işlenen bir cinayette daha önce keşif yapıldığını ortaya koymaktadır, ayrıca ... Kriminal Polis Laboratuvarı raporuna göre maktuldeki atışlardan birinin uzak birinin de yakın atış olduğu, hatta üçüncü bir merminin de atılmış olduğunun tespiti yapılmıştır, bu da olay yerine gelme amaçlarının alıp götürmek değil vurmak olduğunu göstermektedir, ayrıca olay yerindeki bekleme sürelerinin sanıkların savunmalarında uzun tutulmasının nedeni olayı örgütün gerçekleştirdiğine ve öldürmeye değil götürmeye geldiklerine dair bir izlenim uyandırmaktır, sanıklar yol güzergahına ilişkin tamamen mahkemeyi yanıltıcı beyanda bulunmuşlardır, çünkü geçtikleri yerlerin hepsinde mobese kameraları vardır, bunlara bakılacağını bilmektedirler, olay yerine yakın olan mobesede görüntüleri bulunmaktadır. ... arsanın iadesi hususunda bizimle görüştükten sonra biz kesin olarak araziyi karşı tarafı vermemeyi kararlaştırdık, ancak bu kararımızdan kimsenin haberi yoktu, buna rağmen daha iki haftalık süre dolmadan ... Metin'le telefonla görüşmüş, ... beni telefonla arayarak tehdit etti, hatta örgütün tarafları tanıdığı süre dolmadan olay yerinde ..., ..., İsmail ve...'un yaptığı keşifler mevcuttur, bu da cinayeti kimin işlediğini göstermektedir, eğer bu cinayeti ... değil de terör örgütü işlemiş olsaydı sanık avukatlarını daha önceki celselerde belirtmiş oldukları ...'da yargılama yaptıkları iddia edilen sözde heyetten bize yönelik bir irtibat sağlanırdı, böyle bir irtibat olmamıştır, geçen celse..., abim için tefecilik yaptığını söylemiştir, madem tefecilik nedeniyle örgüt tarafından öldürüldü ...'un çocuklarının ve iki aracının olay yerinde ne işi vardı? Burada maktüle tefeci diye söylenmesinin sebebi örgütün ilgi alanına olayı sokabilmektir, sanıklar savcılıkta, kollukta ve sorguda böyle bir husustan bahsetmemişlerdir, tefecilik ile ilgili ilk beyan ilk duruşmada sanık ... tarafından ortaya atılmıştır."
Katılan ... savcılıkta; "... resmiyette benim abim olur. Ancak gerçekte ben kendisinin yeğeni olurum. Ben konu ile ilgili abim PKK tarafından tehdit edilince ... TEM Şube Müdürlüğüne giderek ifade vermiştim. Orada vermiş olduğum ifade içerikleri doğrudur. Tarihini tam olarak hatırlayamadığım bir zamanda ... abim ... ile birlikte bulunduğumuz sırada bizim yanımıza geldi. PKK tarafından arazi anlaşmazlığına ilişkin pusula gönderildiğini söyledi ve gönderilen pusulayı bize gösterdi. Ancak biz pusulayı dikkate almadık. Bu olaydan yaklaşık 20 gün sonra ... yerimde bulunduğum sırada ismini şu an hatırlayamadığım ancak TEM Şube Müdürlüğünde vermiş olduğum ifademde ismini vermiş olduğum şahıs geldi. Şahıs bir işi nedeniyle... bölgesine gittiğini, orada kendisine bana gönderilmesi için pusula verildiğini söyledi ve gönderilen pusulayı bana verdi. Pusula koli bandıyla sarılıydı. Pusulayı okuduğumda pusulada daha önce pusula gönderdiklerini, pusulayı yırtıp attığımızı, kendilerini dikkate almadığımızı, en kısa sürede... bölgesine gelmemiz gerektiğini belirtir şeyler yazıyordu. Ayrıca pusulada ...'ün bizden şikayetçi olduğu yazıyordu."
Mahkemede; "Memet abim olayın gidişatını size anlattı, olaya ilişkin yazılı ifadeyi ben de okudum, ona bir diyeceğimiz yoktur, olay Mayıs ayı gibiydi, ... beni yanına çağırdı ve kendisine üzerinde '... isimli kişi sizden şikayetçidir, ... Köyüne gelin' diye bir not geldiğini söyledi, bu aramızda anlaşmazlık olduğu söylenen yer tarladır, şu an halen tarla vasfındadır. Belediye sınırları içerisinde kaldığı için değerlenmiştir, uyuşmazlık da ... bu sebeple çıkmıştır, tarla vasfında oludğu için taşınmaz 11 parçaya bölünmesi ve satılması mümkün değildir, fiili olarak arazi üzerinde bir ayrı parselleme yoktur, üzerinde halen de bir yapı yoktur, bu yöndeki savunma doğru değildir, ben pusula geldiğini kardeşim maktule anlattım, o da bana '...'ün bir oyunudur, ben buna inanmam, böyle saçma sapan bir şey için niye gidip Savcıyı meşgul edeyim' dedi. Ben bu olaydan 15-20 gün sonra eski ... Caddesindeki meyve pazarında bulunduğum esnada ismini bilmediğim bir kişi kendisinin örgüt tarafından gönderildiğini söyleyip arazinin ...'e verildiğini ve maktul abimin köye gelmesi gerektiğini söylediler, abim o sıra ...'daydı, ben durumu diğer abim Memet'e anlattım, daha sonra maktul abim Köroğlu geldi, ona da durumu anlattım, o sinirlendi 'Ne olursa olsun ben gitmem, ben 11 yıldır uğraşım sonucu aldığım arsayı ancak devlet benden alırsa veririm, bu arsayı haraç alır gibi ...'e ve teröristlere vermem, ne olursa olsun, ölümü bile göze alırım' dedi. Daha önce verdiğim ifademde belirttiğim üzere bu olaydan sonra ... isimli bir kişi geldi, bana bir pusula verdi, bu pusulada ...'le olan tarla meselesinden dolayı ... Köyüne gelmemiz gerektiği, gelmediğimiz takdirde sorumlusunun biz olacağımız şeklinde bir ibare vardı, bu olay kesinlikle bir tasarlamadır, ciddi bir plan söz konusudur, bu şahıslar yapmadıklarını üzgün olduklarını beyan etmişlerdir, ... garaja giderken geçtiği güzergahta askeriye var gidip askeriyeye sığınabilirdi, ...'ün ayrıca eskortluk yaptığını ifadelerinde saklamaktadır, ... orada kalan Ford Connect'ti, ... getirmiştir, İsmail bilmiyorum demiştir, ... maktul abimin evinin önüne gelip gözcülük yapmıştır, çünkü teröristler ilk önce gelip ...'ü de alabilirlerdi, olay yerine gidildikten 5 dakika sonra maktulün evden çıkması daha önce keşif yapıldığını, evden çıkacağı saatin keşifle belirlendiğine delildir. PKK'lı birisi gelip yakalanma riskini alıp burada keşif yapmaz, demekki burada ...'ün çocukları keşif yapmıştır, gelen kişiler götürmek niyetiyle gelseydi yanlarındaki tabancalarla çıkarlardı ve direk öldürücü bölgelere ateş etmezlerdi, olay sanıkların dediği gibi PKK tarafından yapıldıysa PKK'lılar aşağıdayken sanık ... ve... araçla kaçabilecekken kaçmamışlar, Memet abimin anlattıklarını ben de duydum, ancak insanlar korktukları için duruşmaya gelmiyorlar, ayrıca sanıkları yakalayan ... Tek isimli evraklarda adı geçen ekip amirinin anlattığına göre telefonla 155'in aranmasından önce emniyet sanıkların bulunduğu yeri tespit etmiş, etrafta güvenlik almış, terörist olabilir düşüncesiyle destek beklerken içeride bulunanlardan birisi dışarıya el feneri ile çıkıp polisleri görünce içeri girip 155'i aramıştır, ... ben kendisini aradığımda artık ...'ün kendisini PKK'ya şikayet etmesi nedeniyle devlet eliyle alamadığı alacağı terör örgütü eliyle almak istediğini söyledi, olaydan sonra bize bir tane daha pusula geldi, pusulayı 65 yaşlarında bir adam getirdi. Mağdur devamla, ben ...'ün ailesinin tamamından şikayetçiyim, kendisi teslim olmamıştır 5 ay önce kaçmıştır, bu süre zarfında PKK aracılığıyla bize tehditler yağdırmıştır, ben ...'ün de tutuklanmasını istiyorum, çünkü olayın organizatörlerinden birisi olduğu nettir, ... olaydan sonra 3 ay dağda kalmış, daha sonra eşi kaçırıldığından bahisle şikayetçi olmuştur, neden ilk gittiğinde şikayetçi olmadılar, davaya katılmak istiyorum.
Hazırlık ifadesi soruldu; doğrudur bana aittir."
18.02.2015 tarihli duruşmada; "Bizim anlattıklarımız dosyadaki bilgi ve belgelere göre tespit etiğimiz hususlardır. ... Asliye Hukuk Mahkemesinde son duruşmaya çıktıktan sonra davayı kaybettiği için seçim döneminde BDP binasına giderek orada BDP'lileri ...'ya karşı kışkırtmaya ve tarlayı alma konusunda yardım etmeye, iknaya çalışmıştır, bunu bana ... adlı bir esnaf abim söyledi, gerek görülmesi halinde tanık olarak dinlenebilir, yine ...'ün en az 10 defa Çemce bölgesinde dağa şikayete gittiğini 25/12/2015 tarihli duruşmadan sonra yanıma gelen birisi anlattı, dağda bu geliş gidişlere bizzat tanık olduğunu söyledi, istenirse gizli tanık olarak ifade verebileceğini belirtti, ayrıca karşı taraf bir süre ... ilinde kaldıklarını, daha sonra ... iline geldiklerini, ...'ya geldiklerinde söz konusu taşınmazı babaları ...'ün 11 parçaya bölüp sattıklarını belirtmektedirler, nasıl olur da başkasının bir arazisi parçalara bölünüp sanıklarca satılabilir, ... parası olmayan bir kişiden de kim para vererek başkasının taşınmazını alabilir, burada ... Türkiye Cumhuriyetinin kararlarını yok saymaktadır, ayrıca söz konusu taşınmaza 2003 yılında imar uygulaması yapılmıştır, imar uygulamasına göre kullanıma sadece 1473 m2'si kalmıştır, bu kalan miktar nasıl 11 parçaya bölünür, karşı taraf 1400 m2 bahsetmemektedir, 11 kişi bir bir buçuk dönüm arazileri parseleyip sattıklarını belirtmektedirler, bu husus mümkün değildir, Metin'in C. savcısına gelip şikayetçi olmadığına dair dosyada bir belge yoktur, tehdit nedeni ile Alagözlerden şikayetçi olmamasına yönelik baskıya ilişkin bir ifadesi var, dört ay kendisi koruma ile gezmiştir, 05/08/2014 tarihinde olaydan 20 gün sonra ..., ... ve ... Akkoyun buraya gelin bu olayı bitireceğiz diye baskı ve tehditler sonucu dağa gitmişlerdir, sözde Çemce denen bölgeye gitmişlerdir, ... kendi ifadesinde 'Metin dağa gittiğinde bak Metin diğer adamların tapularını vermiş, senin de tapunu verecek' demektedir, ...'un bu tapuda hiçbir hakkı kalmamış ise PKK'lılar neden ...'a 'Metin senin de hakkını tapunu verecek' diye söylesinler, ayrıca Metin'in dağa gidişinde sözde mahkemeyi yöneten kişi olyayı şu şekilde çözüyor 'Metin sen ...'tan 50.000 TL alacaksın, tapuyu ...'a vereceksin' diyor ve ... ve Metin'e senet imzalatılıyor, ... da bu hususta C. Başsavcılığına şikayete bulunmuştur, ... dosyanın Yargıtay'da olduğunu ve tapuda şerh olduğunu söyleyince, ... da 'Sen benim gönderdiğim kişiye vekalet verirsen o ... kolay' diye Metin'e söylemiştir, bu da olaydan sonra ...'un taşınmazın peşini bırakmadığını göstermektedir, ayrıca emniyete olaydan 19 sonra yapılan ihbarda bir şahsın ...'ü Kars ili Kağızman ilçesi Aşağı Duranlar (kürtçe ismi Mestefa) isimli bir köyde olduğu geceleri orada saklanıp gündüzleri arazide bulunduğunu PKK'nın bu kişiyi ...'u daha sonra Irak ülkesine geçireceği ihbarında bulunuyor, bu da ...'un rehin olarak PKK'nın elinde bulunmadığını göstermektedir, ayrıca yazılı olarak beyanımı da ibraz ediyorum, ayrıca İsmail olay saat 20:40'ta olduktan sonra 24 görüşme yapmış, daha sonra saat 00:13 sıralarında 155 i aramıştır."
26.03.2015 tarihli duruşmada; "Ben abim ...'nın beyanlarını aynen tekrar ederim, biz icra kanalıyla taşınmazı aldığımızda ödemeye ilişkin makbuzları sunuyoruz, ayrıca 2009 yılında Şekerbank'a biz teminat için başvurduğumuzda banka ekspertiz yaptırmış, bu rapora göre taşınmazın değeri 190,000 TL'dir, karşı taraf miktarı 3.000.000 TL'ye çıkardılar, örgüte cazip hale getirmeye çalışıyor, karşı taraf ...'nın tefeci olduğu kanaatini oluşturmaya çalışıyor, ancak bu güne kadar bankaya faiz yatırması gibi bir durum yoktur, ... dışında davacı veya davalı olduğu bir olay yoktur."
15.05.2015 tarihli duruşmada; "Tanık ...'nin beyanlarını kabul etmiyorum, kendisi pusulayı rahmetli de dükkanda bulunduğu esnada gelip bana verdi, ben kimin gönderdiğini sordum, bana örgütün yolladığını söyledi, ben de ...'e ilişkin böyle bir olay olduğunu söylemiştim. O böyle bir olaydan haberi olmadığını söylemişti, bu olaydan önce ilk pusula yeğenim Metin'e ... tarafından getirilmişti, bir süre sonra sebze halinde bir şahıs yanıma yaklaşarak sözde mahkemenin husumet konusu araziyi ...'e verdiği yönünde karar verdiğini söyledi, ... bu ikinci pusula gelmeden de arazinin ...'a verileceği yönünde haber yayılmıştı, eğer şikayet eden ... olmasaydı haber arazinin ...'un mağdurlarına verildiği yönünde çıkardı, önceki yazılı ve sözlü beyanlarımı tekrar ediyorum, son bir husus olarak ta nasıl rahmetli ile sanık ... arasında sözde mahkemede bir yargılama yapılmak isteniyorsa eğer ...'u şikayet edenler varsa ... ile o kişiler arasında da böyle bir yargılama yapılması gerekmez miydi?"
12.11.2015 tarihli duruşmada; "Davut'un ve ...in ceza evinden yazdığı mektup içeriklerini kabul etmiyorum, ben onların yanına arsayı bize verin biz şikayetten vazgeçelim diye bir kimseyi göndermedik, kendilerinden kan davası adı altında bir kuruş kim talep ediyorsa namussuz şerefsiz olsun, karşı tarafın para vererek olayı kapatma anlayışı vardır."
15.01.2016 tarihli duruşmada; "Birleşen dosya ile ilgili suç duyurusunda ihbarda bulunan kişi benim, herkese açık profil bilgileriydi, bunları tespit edip suç olduğunu düşündüğüm için savcılığa başvurdum, örgüt tarafından bu eylem gerçekleştirilseydi yaptığım araştırmaya göre örgüt kendi dediklerini yapmayan kişilere öncelikle mal varlığı yönünden zarar veriyormuş, bize de mal varlığı yönünden bir zarar verip akabinde öldürmeyi gerçekleştirirdi, karşı tarafın savunmalarında ...in kaçırılmasından bahsedilmektedir, halbuki İsmail evden çıkmadan 10 dakika önce ... eve girmiştir, bu nedenle örgüt ... eve girerken ...'u kaçırırdı neden ...i kaçırsın, biz ayrıca yazılı dilekçelerimiz ve önceki beyanlarımızda PKK'ya terör örgütü ve çocuk katili diye dedik, karşı tarafın aksi yöndeki iddialarını kabul etmiyoruz."
Katılan ... kollukta; "... kimlikte amcam gözükmektedir, ancak biyolojik babamdır. Ben babam Köroğlu ile birlikte ... ayı başlangıcından beri her akşam düzenli olarak saat 20.30 ile 20.45 arasında evden çıkar, çarşıda biraz gezdikten sonra Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan Merkez Camiine gider, teravih namazım kılar, namaz bitiminde tekrar biraz dolaştıktan sonra evimize geliriz. Bugün yani 16.07.2014 günü saat 20.35 sıralarında oturmuş olduğumuz... Mahallesi 1127 Sokak (Şen Sokak) No:8 Merkez ... sayılı ikametimizden yaklaşık 1 dk önce babam çıktı, ben de babamın peşinden evden çıktım. Evden çıktığımda beyaz renkli üzerinde Toyota amblemi bulunan binek ... babam Köroglu ...’nın önünü kesmiş şekilde çalışır vaziyette durmaktaydı. Aracın yönü Yeni ... Caddesi istikametine bakmaktaydı. Aracın içinde şoför bulunmaktaydı ve araçtan hiç inmedi. Babamın sol kolundan uzun boylu, zayıf yapılı, üzerinde beline kadar gelen yağmurluk bulunan yaklaşık 20-25 yaşlarında bir erkek şahıs tutmaktaydı. Babamın diğer kolundan orta boylu, zayıf yapılı, 20-25 yaşlarında bir erkek şahıs tutmaktaydı. Her iki şahsın da elinde kaleşnikof olarak bildiğim uzun namlulu silahlar vardı. Babamın kolundan tutan iki şahıs babamı beyaz renkli Toyota amblemli araca bindirmeye çalışmaktaydı, babam da bu şahıslara araca binmemek için direnmekteydi ve şahıslara hitaben 'Kimsiniz, ne yapıyorsunuz?' diye bağırmaktaydı. Ben de bu durumu görünce hemen babama doğru koştum. Bu sırada babam sol kolundaki şahsı sol elini sallayarak ittirdi. Şahıs da biraz geriye giderek babamdan ayrıldı. Ben de bu durumu fırsat bilip babamın sol tarafındaki şahsın elindeki silahı tutmak için şahsa doğru hamle yaptım. Bu sırada babam sağ tarafındaki şahısla arbede içindeydi. Ben babamın sol tarafındaki şahsın elindeki silaha uzanmak için hamle yaptığımda şahıs elindeki uzım namlulu silah ile babama doğru ateş etli. Ancak elindeki silah tam otomatik olduğundan tam olarak kaç el ateş ettiğini bilemiyorum. Bunun üzerine babamın acı içinde feryadını duydum. Ardından babam yere düştü. Ben de babamın yanına gittim. Şahıslar da elinde bulunan uzun namlulu silahlar ile birlikte beyaz renkli Toyota amblemli binek araca binerek olay yerinden kaçtılar. Ben aracın plakasına olayın heyecanı ile bakmadım. Babama ateş eden ve ölümüne sebep olan şahıs aracın ön yolcu koltuğuna oturdu, diğer şahıs aracın arka tarafına oturdu. Olayda başka kimse silah kullanmadı. Babam ile Alagöz ailesi arasında olan arazi anlaşmazlığı nedeniyle Alagöz ailesi tarafından babamın tehdit edildiğini babamdan çok defalar duydum. Babamın tehdit edildiğine ben hiç şahit olmadım ancak babam benim de dikkatli olmamı istediğinden Alagöz ailesi tarafından tehdit edildiğini bana sürekli anlatırdı. Babam yaklaşık 20 gün kadar önce kendisine yapılan bu tehditlere ilişkin şikayetçi olmuştu. Olay günü sabahında da bana bu tehditlerden çekindiği için 20 gün önce bulunduğu müracaatın dosyasını da alarak ruhsatlı tabanca almak için Valiliğe başvuracağını bana söyledi. Babama karşı işlenilen bu vahim olay yaşandığında, olayı gerçekleştiren şahısların Alagöz ailesi olduğunu düşündüm. ... babamın başka kimseyle bir husumeti yoktur. Babama uzun namlulu silah ile ateş ederek ölmesine neden olan ve araca zorla bindirmeye çalışan şahısları tekrar görsem tanırım. Ancak aracı süren şahıs ... içinden hiç inmediğinden ve aracın yönü ters yönde olduğundan şahsı hiç görmedim bundan dolayı şahsı tekrar görsem tanımam. Benim hu konu ile ilgili olarak bilgim görgüm bundan ibarettir."
Kollukta yaptırılan teşhis işleminde; "5 numarada bulunan şahıs (...) olayı gerçekleştiren şahsa fizik (boy ve zayıp yapısı) olarak çok benzemektedir, ancak olayın korku ve heyecanıyla yüzüyle ilgili bir tespitim olmadı, olaydaki diğer şahsın fiziğine uygun kimseyi teşhis edemedim" şeklinde beyanda bulunduğu ve ayrıca olayda kullanılan 33 AFF 60 plakalı beyaz renkli Toyota marka aracı kesin olarak teşhis ettiği,
Savcılıkta; "Ben konuya ilişkin Emniyet Müdürlüğünde tanık olarak ifade vermiştim. Vermiş olduğum ifade içeriği doğrudur. Olay tarihinde teravih namazına gitmek için babamdan yaklaşık 30 ... sonra dışarıya çıktım. Babamın önünü bir aracın kestiğini ve babamın yanında iki şahsın bulunduğunu gördüm. Şahıslardan birisi sağ kolundan, diğeri sol kolundan tutuyordu. Ellerinde uzun namlulu silahlar vardı. Babam kürtçe olarak 'Siz ne yapıyorsunuz, kimsiniz?' şeklinde tepki gösteriyordu ve bir taraftan da bu şahıslar boğuşuyordu. Ben hemen yanlarına vardım. Babam sol kolundan tutan şahsı koluyla itekledi. Şahıs geriye doğru 1-2 adım teklemeye başlayınca ben şahsın üzerine atlamaya çalıştım, ancak bana fırsat vermeden silahı ile babama doğru seri bir şekilde ateş etmeye başladı. Diğer şahıs arkamda olduğu için ateş edip etmediğini bilmiyorum, ancak etmiş olabilir. Şahıslar araçlarına binmeye çalıştı. Binmek için araca yöneldiler. Ben yerden bulduğum pet şişeyi araca doğru attım. Şişe aracın camına geldi. Ancak şahıslar arabaya bindikleri gibi kaçtılar. Olay yerinde Savaş abi diye hitap ettiğimiz Savaş ... isimli komşumuz da vardı. Savaş abi aracın plakasını alın diye bağırıyordu. Ardından hep birlikte babamın yanında toplandık, ambulans çağırdık. Bir süre sonra ambulans geldi ve babamı hastaneye götürdüler. Araçta anlattığım iki şahıstan başka şoför mahallinde yüzünü seçemediğim bir şahıs vardı. Aracın arka koltuğunda herhangi bir şahsın bulunup bulunmadığını görmedim. Akşam karanlık olması ve olayın telaşı nedeniyle dikkat edemedim. Ayrıca ... beyaz renkliydi ve üzerinde Toyota amblemini görmüştüm. Benim abim ...'nın ifadesinde belirtmiş olduğu pusula hakkında fazla bir bilgim yoktur. Olaydan yaklaşık 10-15 gün önce babam TEM Şube Müdürlüğüne şikayette bulunmuştu. Şikayetin ardından bana 'Bizi dağa şikayet etmişler, dikkatli ol, tanımadığın kimsenin aracına binme' şeklinde uyarmıştı. Benim poliste yapmış olduğum ve bana anlatmış olduğunuz teşhis tutanağı doğrudur, ancak şahısların eylemi gerçekleştiren şahıslar olması noktasında kesin kanaate sahip değilim. Ancak fiziki özellikleri ve yüz görünümleri olayı gerçekleştiren şahıslara benziyordu. Olay nedeniyle olayın gerçekleştiren şahıs veya şahıslardan şikayetçiyim."
Mahkemede; "Maktul ... nüfusta benim amcam olarak görünür. Ancak kendisi benim öz babamdır. Olay günü biz teravih namazına gitmek için babamla birlikte evden çıktık. Saat 08:00 ya da 08:30 civarıydı. Babam evden benden önce çıkmıştı. Ben ondan çok kısa bir süre sonra çıktım. Çıktığımda babamın iki kişi ile boğuştuğunu gördüm. Biri sağ kolundan diğeri sol kolundan tutmuştu. Ben olayı görünce koşmaya başladım. Babam sol kolundaki adamı biraz iteledi. Ben koşarken de babama ateş ettiler. Orada bekleyen arabaya binip kaçtılar. Arabada bir tane de şoför vardı. 4 kişi de olabilir ancak onu hatırlamıyorum. Kesin net olarak gördüğüm 3 kişiydi. Ben sanıklardan ...'ü tanırım. Ancak oğullarını tanımam. Babamla arasında arazi davasından dolayı husumet vardı. Mahkemeye gelip giderken görüyordum. Bu anlaşmazlık üzerine ... bizi PKK'nın sözde mahkemesine şikayet etmiş, olaydan 3-4 gün önce babam beni bu hususta dikkatli olmam için uyardı. Sanıkların kaçtığı arabada olay günü 2 tane de PKK terör örgütü üyesi vardı. Ben daha önce bu konuyla ilgili savcılıkta ve emniyette ifade vermiştim. O ifadeler doğrudur. Olaydan 2-3 gün sonra örgüt adına biri telefonla arayarak abimi tehdit etmiş 'Şikayetinizden vazgeçin, ...'ün oğullarının serbest kalmasını sağlayın' demiş. Ancak biz yine de sanıklardan şikayetimizi geri çekmedik. Şikayetçiyim. Davaya katılmak istiyorum."
Tanık ... kollukta; "Amcam olan ... ile ... isimli şahıs arasında eskiye dayalı alacak verecek meselesi bulunmaktaydı. 15/07/2014 günü amcam olan ... isimli şahıs evinin önünde örgüt mensupları tarafından vuruldu. Amcamın ölümünden yaklaşık 6-7 gün geçtikten sonra ölen amcamın oğlu olan ... ve ben taziye evinde bulunuyorduk. ... telefon ile arandı ve terör örgütünün... alanında bulunan örgüt mensupları tarafından sözde kurdukları mahkemelerinde ifadesi alınmak için... kırsal alanına çağırıldı. Ben de bu esnada Metin'in yanında bulunduğumdan dolayı yalnız bırakmamak için onunla birlikte kime ait olduğunu bilmediğim gri renkli Fiat Doblo marka ... ile örgüt mensuplarının bulunduğu bölgeye giltik. Giderken ve dönerken aracı ... kullandı, bizi burada 20 yaşlarında, uzun boylu, kirli sakallı, yüzünün sol kısmında yara izi bulunan, esmer ve zayıf bir örgüt mensubu karşıladı. Metin ve beni sözde mahkemenin yapılacağı alana götürdüler. Burada ben, ..., ..., Tirej kod, Doğan kod ve isimlerini bilmediğim 2 örgüt mensubu daha vardı. Bu alanda taplam 7 kişiydik. Trej kod isimli örgüt mensubu mahkemeyi yönetiyordu. Ben, ... ve ...'e hitaben Trej kod isimli örgüt mensubu '... 50.000 TL size verecek, siz de arsayı ...' e devredeceksiniz' dedi. Biz de yapacak bir şeyimiz olmadığı için kabul ettik. Çizgili A4 kağıt üzerine '50.000TL ...'ya verilecek, arsa ...'ün belirlediği bir şuhsa devredilecek' şeklinde yazı yazdıktan sonra bana, ...'ya ...'e imzalatlılar. Biz orada bulunduğumuz esnada kağıdı ismini hatırlamadığım bir örgüt mensubu dosya arasına koyarak götürdü. Daha biz oradan ayrıldık. Geçen zaman zarfında ne biz 50.000 TL para aldık ne de arsayı devrettik. Burada bulunduğumuz esnada ... isimli şahıs rahat tavırlar içerisindeydi, hatta biz örgüt mensuplarının yanına gittiğimizde yaya olarak başka bir taraftan gelmekteydi, ilk örgüt mensuplarıyla görüşmemizden 1 saat sonra yanımıza tek başına geldi, örgüt mensuplarının yanında zorla tutulmadığı kanaati uyandırdı. ... isimli şahıs eğer zorla tutuluyor olsaydı yanımıza en az bir örgüt mensubuyla birlikte gelmesi gerekirdi. Ben örgüt mensuplarından korktuğum için bu kağıdı imzalamak zorunda kaldım. Bana bu kağıdı imzalatan örgüt mensuplarından ve kağıdı imzalamamıza sebep olan amcalarımı terör örgütü PKK/KCK'ya şikayet eden ... isimli şahıstan davacı ve şikayetçiyim. Bize imzalatılan kağıdın ileride karşımıza çek veya senet olarak çıkabileceği düşüncesiyle siz görevlilere müracaatta bulundum, bugüne kadar müracaatta bulunmayışım nedeni de korkmamdan dolayıdır."
Mahkemede; "Olaydan sonra dağdakiler ...'ya telefon açıp tehdit ediyorlardı, gelin diyorlardı, beraber Metin, ... ve ben çağırdıkları yere gittik, bizi Drej kod adlı kişi ile görüştürdüler, belli bir süre oturduktan sonra Drej 'Şu mahkemeyi bitirelim çok uzadı' diye söyledi, kastettiği arazi olayıydı, dağda kurdukları sözde kendi mahkemelerini kastetti, bize '50.000 TL para alacaksınız, arsayı ... isimli kişinin bir akrabası var, ona devredeceksiniz' dediler, ondan sonra bana, Metin'e ve ...'a imza atırdılar, daha sonra bıraktılar, imzaladığımız yazılı bir çizgili kağıttı, içinde 50.000 TL verecek şu arazi ...'ün belirlediği bir kişiye devredilecek diye yazıyordu, biz gittiğimizde ... eli açık, kendi başına yürüyordu ve yanında kimse yoktu, yaklaşık 4-5 km yürüyerek bizim yanımıza geldi, Drej kod adlı kişi ile ...'un akraba olup olmadıklarını bilmiyorum ancak ... 'Maddi durumum düşük, çocuklarım çoktur, bana yardımcı olun' diye söylüyordu, Drej kodlu adlı kişi de 'Bekle, halledeceğiz, tamam' diyordu, ...'un yanında ailesinden kimse yoktu, tek başınaydı, Drej kod adlı kişi ölüm ile ilgili 'Allah rahmet eylesin, biz böyle istemiyorduk' diyordu, ayrıca diğer amcalarından arsayı vermeyi kabul etmeyen olursa onları buraya getirtiriz diye Drej kod aldı kişi söylüyordu, benim ölüm olayı ile ilgili başka bir bilgim yoktur.
Soruldu: ... isimli kişi Drej kod adlı kişiye 'Tapuyu benim bir akrabam var, ona vereceksiniz, o kişi de size 50.000 TL verecek' diye söyledi, bunu da Drej kod isimli kişi Metin'e söyledi, ayrıca ... isimli kişi tapunun devredilmesi halinde davamdan vazgeçeceğim diye söyledi, Metin de tamam dedi, ...'un ben imza atmam tapuyu sizlere vermem diye bir şey Drej kod adlı kişiye söylediğini duymadım, Drej isimli kişi bu işi burada bitireceğiz başka bir şeyi yok imzayı atacaksınız diye söylediği için ben belgeyi imzaladım, ... da imzalamıştır, yukarıda açıkladığım gibi ... tek başına 4-5 km geldi ve yanında kimse olmadığı için tutsak ve esir havası yoktu, benim ve Metin'in örgüt ile bir bağlantımız yoktur, ben bir sefer gittim, Metin herhalde 2-3 kere gitti, olaydan önce ben dağa gitmedim, Metin'in de gidip gitmediğini bilmiyorum.
Soruldu: Ben sanık ...'i tanırım, kendisini ortak arkadaşlarım vasıtasıyla tanırım, olay öncesinde aramızda bir husumet yoktu, Köroğlu ile ... arasında da arsa meselesi vardı, Köroğlu ile ... arasında bir kavga duymadım ancak arsa meselesi nedeni ile konuşmuyorlardı, ayrıca ben ve İsmail arasında fazla bir samimiyet olmadığı için konuşmuyorduk sadece ortak arkadaşımız vardı.
Tanık Adem söz alarak: Drej kod adlı kişi 'Bir sorununuz olursa buraya gelip başvuru yapacaksınız, bilgi vereceksiniz, başvuruda bulunmazsanız ne olduğunu ne bittiğini bilemeyiz' diye söyledi.
Tanık Adem'den soruldu: Drej ismini şu şekilde öğrendim birbirlerine 'heval draj, heval helo' diye çağırıyorlardı, bu şekilde öğrendim, ilk gittiğimiz yerde 8-10 kişi vardı, onlarla muhatap olmadık, ikinci gittiğimiz yerde 4 kişi vardı."
Tanık ... kollukta; "Ben 2010 yılında ... isimli şahsın kızı olan ... (Meşe) isimli şahısla görücü usulü evlendim. Bana sormuş olduğunuz olayla ilgili ben dün yani 15.07.2014 sabah saat 10.00 sıralarında uyandım, işim olmadığından eşimle ve çocuklarımla evde vakit geçirdim, evden hiçbir yere gitmedim, evde iftar ezanı okunana kadar hep eşimle birlikteydim, iftar ezanı okundu, eşimle birlikte orucumuzu açtık, yemeğimizi yedikten yaklaşık 1 veya 1,5 saat kadar sonra eşim Güllüzar Meşe bana 'Abilerim İsmail ve babam ... bir adamı vurmuşlar' dedi, ben de 'Neden vurmuşlar?' diye kendisine sordum, o da bana 'Bilmiyorum, ben de adam vurduklarına inanmıyorum ...' dedi, aynı gün saat 22.30 sıralarında eşim Güllüzar Meşe isimli şahsın abileri ... ve ... isimli şahıslar telaşlı bir şekilde benim... Mahallesinde bulunan ikametime geldiler, ben de kendilerini eve davet ettim, eve girdiler, oturdular, oturduklarında da çok telaşlı ve moralleri bozuk bir şekildeydiler, ben de kendilerine 'İsmail abi ne oldu, sen ve kayınbabam adam vurmuşsunuz' diye sordum, ... de bana 'Adam vurulmuş ancak biz vurmadık, bizi PKK rehin aldı, PKK adamı vurdu, olay da şimdi bize kaldı' dedi. Ben de PKK lafını duyunca biraz korktum, ... ve ... isimli şahıslara hiçbir şey sormadım. Daha sonra ... kullanmış olduğu cep telefonundan 155 polis hattını arayarak 'Dağdakiler tarafından rehin alındık, adamı dağdakiler vurdu, olay şimdi bize kaldı, can güvenliğimiz yok, bizi alın' dedi, yaklaşık 10 kadar sonra polisler benim... Mahallesinde bulunan ikametime geldiler, hep birlikte beni ve kayınçolarım ... ve ... isimli şahısları yakalayarak Asayiş Şube Müdürlüğüne getirdiler, ben olayda ölen ... isimli şahsı hiçbir şekilde tanımam ve telefonda görüşmüşlüğüm yoktur, benim ... isimli şahsın öldürülmesi olayıyla uzaktan yakından hiçbir şekilde alakam yoktur. Benim kayınpederim olan ... isimli şahsın devamlı mahkemelere icra meseleleri üzerine gittiğini hatırlıyorum, ancak davalarının kiminle aralarında geçtiğini hiçbir şekilde bilmiyorum. Kayınçom ... ve kardeşi ... isimli şahıslar telaşlı bir şekilde benim ikametime geldiklerinde yakalandıklarında üzerinde bulunan aynı kıyafetler vardı, benim ikametimde hiçbir şekilde kıyafet değiştirmediler, kayınpederim ... ve çocuklarının silahlarının olup olmadığını bilmiyorum. Ben üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ben suçsuzum, benim bu olayda tek suçum kayınçolarım olan ... ve ... isimli şahısların ikametime gelmesidir."
Savcılıkta; "Üzerime atılı suçlamalar ile ilgili olarak ... Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde avukatım huzurunda ifade verdim, vermiş olduğum ifademi tekrar ederim, ifademin altındaki imza bana aittir. 15/07/2014 günü iftar yaptıktan sonra evde oturuyordum. Eşim bana 'Ağbim İsmail ile babam ... bir adam vurmuşlar' dedi. Ben de böyle bir şey olamayacağını söyledim. Bu yüzden araştırma gereği duymadım. Bir süre sonra saat 22:00-22:30 sıralarında kayınbiraderlerim İsmail ve... evime geldiler. Çok telaşlı bir halleri vardı. Ben ...e adam vurup vurmadıklarını sordum. İsmail birisinin vurulduğunu ancak kendilerinin vurmadıklarını, PKK tarafından rehin alındıklarını, adamı PKK'nın vurduğunu, olayın kendilerine kaldığını söyledi. Bunun üzerine ben hiçbir şey sormadım.... çok korkmuş görünüyordu. Pek konuşmadı. Birbirleriyle de pek konuşmadılar. Yaklaşık 30-45 dakika kadar sonra İsmail 155'i arayarak can güvenliklerinin olmadığını söyledi. Daha sonra polis ekipleri gelerek bizi evden aldılar.... ile İsmail eve geldiklerinde kıyafet değiştirmediler. Benim ...'ün örgütün sözde mahkemesine başvurduğuna ilişkin herhangi bir bilgim yoktur. Benim olaya ilişkin söyleyeceklerim bunlardan ibarettir."
Sorgusunda; "Savcılıkta ve emniyette vermiş olduğumu savunmamı tekrar ederim. Üzerime atılı suçlamaya kabul etmiyorum. Benim ... ile herhangi bir husumetim yoktu, ... benim kayınpederim olur. İsmail ve... kayınbiraderlerim olur. İsmail ve... iftardan sonra saat 10:00-10:30 gibi evime geldiler, olaydan bir birbuçuk saat önce eşim İsmail ve kayınpederim ...'un bir kişiyi vurduklarını bana duyduğunu söyledi, sanırım o da dışarıdaki kadınlardan duymuş, ben ise bu duruma inanmadım, bu İsmail bu durumu sordum, kendisi bana 'Adam vurulmuş ancak biz vurmadık, PKK tarafından bizler rehin alındık, daha sonra PKK tarafından öldürüldü, olay bize kaldı' dedi, daha sonra da bir daha konuşmadık."
Mahkemede; "Olay günü gündüz saat 11:00 civarında bacanağım ... Gündüz ve kayınbiraderim sanık ... ile birlikte baraja ...Köyüne balık tutmaya gittik, saat 15.00 gibi ... merkeze döndük.... evine gitti, ben ve bacanağım da bizim eve gittik, akşam yemeği yedikten sonra ... da eşi ile birlikte saat 20:30 civarında evimizden ayrıldı, saat 23:00 civarında kayınbiraderlerim... ve ... eve geldiler, İsmail eve girer girmez bir şey anlatmadan 155'i aradı, telefonda 'Her iki taraftan da can güvenliğimiz yok, gelin bizi alın' diyordu, evi tarif etti, polisler evi çıkartamadılar, polisler tekrar ...i aradı, evi bulamadıklarını söylediler, bunun üzerine İsmail beni gönderdi, polisleri ben evimizin yakınında Nihat Gündüz isimli ... yerinin civarından aldık, evimizin bahçesine getirdim, polisler İsmail ve...'u gözaltına aldılar, beni de gözaltına aldılar, telefon aramasından yaklaşık yarım saat sonra polisler eve gelmişlerdi, bu esnada İsmail ve... bir şey anlatmamıştı,... olaydan dolayı çok korkmuştu, İsmail de bana pek bir şey anlatmadı, ben polisleri alarak eve getirdiğim için evin etrafında bu esnada hiçbir polis yoktu, hatta yanlarına gitiğim ekibin başındaki müdürü de bizzat tanıyorum fakat ismini bilmiyorum, benim olaya ilişkin bilgi ve görgüm bundan ibarettir.
Hazırlık ifadesi okundu kısmi çelişki nedeni ile soruldu: Ben o gün olay tarihinde balığa gitmiştim, bütün gün evde değildim, ifademin geri kalan kısmı doğrudur.
Katılan ...'in talebi üzerine soruldu: Ben İsmail ve...'un eve geliş saatlerini tam olarak bilmiyorum, saat 22:30-23:00 civarında geldiklerini düşünüyorum ve İsmail eve geldikten 5-10 dakika sonra 155'i aradı, beklemedi, polisler geldiğinde beni gözaltına alacaklarını düşünmedim fakat beni de gözaltına aldılar, gözaltına alınca telefonuma el koydular, halen de telefonum onlardadır, ben telefonumun hafızasını bilgilerini sıfırlamadım, ben ...'nın öldürüldüğünü eşim dışarıdan geçen insanlardan duyup bana söyledi, eve doğrudan bir telefon gelip bu şekilde öğrenmedik,... eve gelince telaşlıydı, İsmail 155 ile konuştuktan sonra kapının önüne çıktılar ve polisleri beklediler, lavaboya falan kesinlikle gitmediler, ellerini de yıkamadılar, telefon ettikten sonra hemen dışarı çıkıp bekleyeme başladılar, olay günü ben baraja gittim, olay akşamında sanıklar eve geldikten sonra benim telefonumu hiç kullanmadılar, ben de telefonumla görüşme yaptığımı hatırlamıyorum."
Tanık ... mahkemede; "Ben ...'da inşaat işiyle uğraşım, ... merkezde otururum, benim yeğenim Mazlum Çiftçi yaklaşık bir yıldır kayıptır, ben bu nedenle yeğenimi sormak için Çemce'ye dağa gittim, hala da yeğenimi aramaktayım, dağa gitiğimde bana bir pusula verdiler ve bu pusulayı ...'ya götürmemi istediler, niçin götürmemi istediklerini bilmiyorum, pusula kapalıydı, bantla da sarılmıştı, ...'ların işyerini bildiğim için ... yerlerine pusulayı götürüp oradan ayrıldım, içinde ne yazdığını halen bilmem, hatırladığım kadarıyla bu olay geçen yıl haziran ayı civarında olmuştu.
Katılan ...'in talebi üzerine soruldu: Ben Çemce'ye ...'nın öldürülmesinden önce gittiğimde ...'ü orada görmedim, öldürme olayından sonra tekrar gittiğim bir vakitte ... ve 5-6 kişinin dağda örgütün yanında bir ağacın altında oturduğunu gördüm, tanıdığım için yanına gitmek istedim fakat yanına gitmenin yasak olduğunu söylediler, başlarında iki kişi bekliyordu, ben de oradan ayrıldım, örgütün yanına gidildiğinde onların bulunduğu bölgede her türlü yere girmek ... yasaktır, onlar izin vermedikce hiçbir yerde gezemiyoruz.
Sanık ...'in talebi üzerine soruldu: ... ve etrafındaki 3-4 kişinin başında eli silahlı kişiler bekliyordu, benim izlenimime göre bunlar o şahıslar tarafından tutuluyorlardı ve bir yere gitmelerine izin verilmiyordu, sanki suçlu oldukları için tutuluyor gibiydiler, ben öyle düşünüyorum.
Sanık ...'in talebi üzerine soruldu: Ben 4-5 kez dağa gittim, hatırladığım kadarıyla bu pusulayı götürme olayından sonraki gidişlerimde orada bulunan birkaç kişi, bu kişilerin kim olduklarını bilmiyorum, ben örgüt üyelerinin yanına çıktığımda bu kişiler de benimle beraber örgüt üyelerinin yanına çıktılar, bu esnada ...'ün kendilerine tapuyu vermemesinden dolayı ...'ü şikayet ediyorlardı, bunlar hatırladığım kadarıyla 4-5 kişiydi, bunların hepsi de ...'tan şikayetçi oluyordu.
Katılan ...'in talebi üzerine tanıktan tekrar soruldu: Silahlı iki kişi ...'ün başında bekliyordu, civarda da gezen sivil şahıslar vardı."
Tanık Cemal Kıtnur mahkemede; "Ben ... ile Köroğlu arasındaki alacak verecek meselesini bilmiyorum ancak ben belediye seçimleri öncesinde Cumhuriyet Caddesinde bir arkadaşım ile geziyordum, akabinde BDP seçim bürosuna gittik, daha sonra arkadaşım kalktı, arkadaşım ...'da çalışmaktadır, adı Nesim'dir, konuşmalar Nesim gittikten sonra başladı, on tane birleştirilmiş bir şekilde masalardı, masada tanımadığım üç dört kişi konuşmaya başladı, konuşmalarında ... ile Köroğlu arasında bir alacak verecek meselesi var, aralarında bir icralık durum söz konusu, ... gelip oradaki konuşanlara bu durumu bildirmiş, sözde ... ...'e hakaret etmiş, icralık olmuşlar, ben de bu duruma kulak misafiri oldum, vatandaşları da konuşanları da tanımıyorum, ben onlara 'Böyle bir şey yok siz yanlış şey ediyorsunuz, ... hakaret edecek birisi değildir, benim kapı komşumdur, benim otuz beş yıllık kapı komşumdur' dedim, onlar seslerini çıkartmadılar, ben de dışarı çıktım, o esnada kendi işyerime doğru gelirken yol üstünde bulunan ... Ticaret'e uğradım, bir iki dakika oturdum, ... ... ... vardı, ben ... ... ...'ya yaşadığım olayı anlattım, ben 'Vatandaşları da tanımıyorum, elinizden geliyorsa uzlaşın bu konu kapansın' dedim, bir çay içtim, kendi ... yerime gittim.
Soruldu: Duyduğum konuşmada ...'ün ...'yı terör örgütüne şikayet ettiğine dair bir konuşma geçmedi, HDP yönetimine şikayete dair bir bilgim de yoktur, sadece ben orada oturan kişilerin konuşmalarını duydum, bu durumu aktarıyorum, konuşan kişiler belki yönetici idi ama ben bilmiyorum, seçim sürecinde seçim bürosuna o kadar giren çıkan oluyordu ki kimin temsilci kimin gelen giden olduğunu bilmiyordum.
Katılan ...'nın talebi üzerine tanıktan soruldu: Konuşan kişiler ...'yı tanımıyorlar, kim olduğunu da bilmiyorlar, konuşan bu kişiler acem birisi meydanda ...'e hakaret ediyormuş diye konuştular, acem burada azeri türkleri için kullanılan bir kelimedir.
Sanık ...'un talebi üzerine tanıktan soruldu: Konuşan kişiler isim vermeden acem birisi meydanda ...'a hakaret etti dediler, ben de bu kişilere 'Acem kimdir?' diye sorduğumda 'Çarşıda arpa satıyor, ... Ticaret'in sahibi' dediler, ben de ... olduğunu buradan anladım."
Tanık ... savcılıkta; "... benim komşum olur. Yaklaşık 20-25 gün önce ... dükkanıma geldi ve bana bir araziye bakmaya gideceğini söyledi ve kendisine refakat etmemi söyledi. Bunun üzerine birlikte yola çıktık. Ancak bir süre sonra ben farklı bir yere götürüldüğümü anladım ve kendisine nereye gittiğimizi sordum. Kendisi de babası ile ... arasında arazi meselesi nedeniyle örgütün yanına gittiğimizi ve benim tanıklık yapacağımı söyledi. Birlikte Kağızman tarafında ancak neresi olduğunu bilemediğim bir yere geldik. Burada örgüt mensubu 3 kişi taşlık bir araziye götürdüler. Örgüt mensubu şahıslar bana ...'ün ne kadar alacağı olduğunu sordular. Ben de 60 ton arpa borcu olduğunu söyledim. Bulunduğumuz yerde başka şahıslar da vardı, ancak ben bu şahısların ... ve ...'ün yakınları olduğunu tam göremedim. O yüzden orada olduklarına ilişkin kesin bir şey söyleyemeyeceğim. Ardından ... ile örgüt mensuplarının yanından ayrıldık. Olayla ilgili bildiklerim bunlardan ibarettir. ...'nın öldürülmesi veya tehdit edilmesi ile ilgili herhangi bir bilgiye sahip değilim."
Mahkemede; "Ben daha önceki ifademi anlatmıştım, aynen tekrar ederim, ben ve Metin arkadaş birlikte dağa gittik, sadece 3 kişi gördük, onun dışında kimseyi görmedim, gördüklerim arasında huzurda bulunan sanıkları görmedim, ben taşın arkasındaydım, arada kocaman bir taş vardı, Metin gittiğimizde benden ayrıldı, aramızda 30-40 metre mesafe vardı, aramızda taş vardı, biz gittiğimiz esnada orada bulunan 3 kişi ile konuştuk, Metin taşın arkasına geçtiği zaman kimseyi görmedim, oraya gittiğimizde ilk gördüğüm 3 kişi bana olayı sordu, ben olayı bilmiyorum, kulaktan duymuşum diye kendilerine söyledim.
Tanığın soruşturma beyanı okundu çelişki nedeniyle soruldu: İlk bizi karşılayan 3 kişi bana sorduğunda ben aralarında bir ticaret ilişkisi olduğunu duydum, ancak görgüm yoktur dedim, Metin ile birlikte taşın arkasına gitmedim."
Tanık ... mahkemede; "Ben Hacı ...'tan arsa almıştım, senedi bendedir, arazi Boncuklu Mahallesindedir. Müftülüğün yanındadır, ben 28/11/2002 yılında 25 bin TL'ye bu araziyi aldım, aradan bir yıl geçti, Hacı ... ortadan kayboldu, ben bu senedi avukata götürdüm, avukat bana 'Bu senetle sen bir şey yapamazsın' dedi, ben sesimi çıkarmadım, halen de yerim devredilmemiştir, sorduğumda üzerine icra konulduğunu söyledi, icrayı halledip tapusunu vereceğim diye söylüyordu, benim bildiğim kadarıyla yer 20 dönüm küsürdür, ben satın alan 11-12 kişiyi tanıyorum, bunları şahsen tanıyorum, isimlerini çıkartamıyorum, ben ...'u dağa gidip şikayet etmedim, ben alanlardan şikayet eden var mı bilmiyorum, ancak dağa şikayet etmişler diye bir söylenti oldu, ancak kimin şikayet ettiğini söylemediler, şikayet edeni bilmiyorum.
Sanık ...'in talebi üzerine soruldu: Ben arazinin 11-12 kişi tarafından alındığını biliyorum, ancak tamamının satılıp satılmadığını bilmiyorum, şu an bu arazi bomboşdur.
Katılan ...'in talebi üzerine soruldu: Sanık ... burayı satarken 'Biz burayı parsel yapacağız, tapunu sana vereceğiz' dedi, ben noterde senet yapılacağını bilmiyorum, aldığım yer 23 dönüm yerdir, bu yer içinde 2 dönüm yer satın aldım, bana satılan yer belediye lojmanının tam bitişiğindeki kısımdır, ben kendi yerime taş da döktüm, sonra taşları da götürmüşler, sanık ... bana gelerek 'Gel beraber çemçeye gidelim, Köroğlu'nu şikayet edelim' diye bir şey söylemedi, ben kendim de şikayet etmedim.
Sanık müdafiinin talebinin üzerine tanık İbrahim'den soruldu: Biz ...'un yanına arazimizi ne zaman verecen diye gidiyorduk ancak aramızda kavga olmadı tehdit veya baskı yapmadım."
Tanık ... mahkemede; "Ben ... ile Köroğlu arasındaki meseleyi hiç bilmiyorum, ben katılan tarafla veya sanık tarafı ile herhangi bir yere gitmedim, ben 2003 yıllarında ...'den arazi satın almıştım, o zamanın parası ile 7.000 TL'ye almıştık, aldığımız zaman sonbahardı, gelecek ilkbaharda parselleyip tapuyu vereceğini söylemişti, ancak vermedi, daha sonra ... iline gitti, böylece kaldı, benim teröristlerle ne işim var ben bu olay nedeni ile herhangi bir şikayette bulunmadım, resmi belgem olmadığı için de icraya da başvuramadım, tahminim ...'den o sırada 10-11 kişi taşınmaz satın aldık, ben ...'ü taşınmaz alanlardan başka birinin şikayet ettiğini de duymadım, satım sonrası ... tarafından bize verilen senetler arzuhalcide düzenlenen adi senet niteliğindeydi, resmi tapu değildi, sanık ...'un ne amaçla ... iline gittiğini bilmiyorum, kaçtı mı yoksa başka bir işi mi vardı bilgim yoktur, ... benim yanıma gelip veya sair suretle gel ...'yı dağa şikayet edelim diye bir şey söylemedi, benim ile birlikte ...'tan arazi alanlardan bir tanesi Selahatin...'tır, kendisi ölmüştür, ..., ... isimli kişilerdir, diğerlerinin ismini hatırlamadım, araziyi satın alanlar arasında oğlu dağda olup olmadığını bilmiyorum, benim ...'den aldığım yer boş alandır, üzerinde herhangi bir şey yoktur, aldığım yeri Boncuklu mevkii olarak biliyorum, gittik gördük öyle aldık söyleyeceklerim bundan ibarettir.
Sanık müdafiinin talebinin üzerine tanık İkram'dan soruldu: ... benim köylüm ve komşumdur, ben kendisinin evine gidip baskı yapmadım, paramı dahi istemedim, vermezsen şöyle olur böyle olur diye de tehdit etmedim."
Tanık İsmail Karaisa mahkemede; "Ben 2002 yılında ...'den arsa aldım, Boncuklu'daki arsayı aldım, orada belediye lojmanları vardır, ben ve abim 1'er dönüm olmak üzere toplam 2 dönüm arazi aldık, senedi abimin üzerine yaptık, benimle sözleşme yapılmadı, o zaman öyle tercih edildiği için biz bir katibin yanına gittik, adi sözleşme yaptık, ... ... bize 'Bir ay sonra ben size tapunuzu vereceğim' dedi, ancak vermedi. O zaman belediye ile mahkemeye girmiş, biraz bekleyin dedi, aradan 4-5 seneden daha fazla zaman geçti, ondan sonra icra yoluyla başkasına vermiş, sanık bana gel beraber ...'yı dağa şikayet edelim demedi, ben kendim şikayet için dağa gidecektim, ancak yolu bilmediğimden tanıyamadığımdan gitmedim, ben hem devletten hem de onlardan korktuğum için gitmedim, bir ara avukat tuttuk, avukat bu yer icra yoluyla başkasına devredilmiş dedi, biz de dava açmaktan vazgeçtik, dağa gitmenin suç olduğunu biliyorduk, ancak korktum vazgeçtim, ben inşaattaydım, başkaları tarafından şikayet edilip edilmediğini duymadım.
Katılan ...'in talebi üzerine soruldu: Örgüte gitseydim Hacı ...'u şikayet edecektim, hakkımı isteyecektim, ... ile bir ticaretim veya alacağım vereceğim yoktur, görmedim tanımıyorum."
Tanık ... mahkemede; "Ben ...'yı tanımam, ailesinden birkaç kişi büyüklerini tanırım, ...'ü arsa almam nedeni ile tanırım, biz 13 yıl önce ben ve eniştem ...'a tapuyu göstererek taşınmaz sattı, adi senet düzenledik, ha bugün ya yarın diyerek bizi oyaladı, daha sonra ... iline kaçtı gitti, daha sonra geldi, bana başka yerden arsa gösterdi 'Burayı sana vereyim' dedi, ben kabul etmedim 'O zaman benim paramı ver dedim', hala da vermedi, biz icra yoluyla hakkımızı almak istedik Av. Aytaç ...'ın yanına geldik, elimizdeki senetleri gösterdik, bu senetlerle bir şey alamayacağımızı söyledi, bu nedenle icra takibi yapamadık, ben ...'ü dağa şikayet etmedim, bunlar böyle bir şey söylüyorsa yalan söylüyorlar, bizim Devletimiz varken neden dağa gideyim ki, benim oğlum Avrupa'ya geçmiştir, dağa gitmemiştir, beş senedir kendisinden haber alamadık, oğlum Saim'in herhangi bir telefon bir adresi yoktur, söyleyeceklerim bundan ibarettir.
Soruldu: ... Asayiş pasaportla oğlumun yurt dışına çıktığını söyledi, ondan sonra kendisinden haber alamadık.
Soruldu: Oğlum Çemce'de diye bana bir haber gelmedi, oğlum Türkiye'de değil Avrupa'dadır. Zamanı geldiğinde de kendisine tazminat davası açacağım, ... benim oğlumu da tanımaz, ben oğlum Saim'in neden Avrupa'ya gittiğini bilmiyorum. Asayişte bana öyle söylendi, oğlum ...'da üniversite okuyordu.
Sanık müdafiinin talebinin üzerine tanık ... Zeki'den soruldu: Ben asla arazi nedeniyle ...'a baskı yapmadım, tehdit de etmedim, asla öyle bir şey yoktur, ancak 13 yıl önce aramızda bir ağız kavgası gibi bir şey oldu, sebebi de arsaydı, paramı vermedin arazimi vermedin gibi şeyler bundan başka bir şey olmadı."
Tanık ... savcılıkta; "Tarihini tam olarak bilememekle birlikte, telefonuma bir numaradan arama geldi. Arayan şahıs bana telefonda 'Muhtar seninle buluşabilir miyiz?' dedi, ben de buluşma teklifini kabul ettim. Bunun üzerine yaklaşık 15 dk sonra muhtarlık bürosunun önünde tanımadığım iki şahısla görüştüm. Şahıslardan birisi bana bu notu sana diyerek etrafı bantla sarılı vaziyette pusula verdi, ben de bunun üzerine polis ekiplerine durumu bildirdim. Pusulayı beraber açtığımızda pusulanın ...'ya hitaben gönderildiğini anladım. Bunun üzerine beni arayan şahsı telefonda geri aradım. Yanlış pusulayı verdiğini söyledim. Şahıs ise bana 'O pusula sana sahibine ilet' dedi. Ben de bunun üzerine pusulayı şehirde araştırarak ...'ya verdim. Olay ile ilgili bildiklerim bunlardan ibarettir. Ben pusulayı vermeden önce İstihbarat Şubede görevli...Komiser'e pusulayı ne yapacağımı sordum o da 'Bilgimiz dahilindedir. Sahibine ver' dedi."
Mahkemede; "Ben bu olay ile ilgili mahallede bir arazi olduğu ve iki tarafın davalı olduğunu biliyordum, bana HPG yazılı kendi şahsım ile ilgili bir not gelmişti, ben bunu emniyete bildirmiştim, bu bildirimden yaklaşık 1 ay sonra iki şahıs geldi, gelmeden önce bu kişiler telefon açıp bana nerede olduğumu sormuştu, ben de kameraların olduğu ... Odası ve geçici olarak taşınan ... Bankasının bulunduğu yere gittim, orada bu iki kişi notu verdi, ben bu durumu İstihbarat Şubeden Komiser...isimli kişiye bildirdim, bu kişilerin telefon numaralarını da... Komiser'e bildirdim, o bana telefonda 'Nota dokunma, parmak izin çıkmasın, biz geliyoruz' dedi, yaklaşık 15 dakika sonra geldiler, geldikten sonra notu kendileri açtılar, fotoğrafı çekip tekrar aynı şekilde kapatarak bana verdiler ve 'Bunu git sahibine ver, yoksa örgüt sana bir şey yapar' dediler, ben de gittim ... ailesinden bilgisayar dükkanında olan bir kişiye verdim, verirken de kendimi takdim ettim, ismimi söyledim, başka bir bilgim yoktur.
Tanığın soruşturma beyanı okundu çelişki nedeni ile soruldu: Pusulayı polisler açmıştır, polisler bana bu senin adına değildir demiştir, ben de pusulayı veren şahsı polislerin yanında aradım, 'Kapat ben sana tekrar ulaşacağım' dedi, ondan sonra tekrar beni aradı 'O pusula sana sahibine ver' diye söyledi.
Soruldu: ...'da sözde komisyonlar vardır, oralara başvurular vardır, bu mahkemelerde çözemedikleri olayları dağa şikayet ediyorlar, sözde dağda aradıklarını buluyorlarmış, komisyonların bağlı olduğu bir mahkeme vardır, burada da bir heyet vardır, ifadeyi alan heyet AKAD diye bir dernektir, emniyet de herkes de bunun biliyor, gelmeyen olursa kişi gönderip zorla götürüyorlar, benim mahallemden iki kişiyi götürdüler, bu kişiler Fahrettin Torun ve Fahrettin Budak'tır, bunlar bir hafta dağda kalmıştır ve 70.000 TL karşılığı Fahrettin Torun'un serbest bırakıldığını ve evini buradan götürdüğünü biliyorum, tefecilik, fuhuş, hırsızlık gibi suç işleyen kişileri kendiliklerinden götürdüklerini biliyorum, alacak verecek nedeniyle başvuru olmadan işlem yapıp yapmadıklarını bilmiyorum, sözde haksızlıkları çözüyorlarmış. Ben bu uyuşmazlıklar ile ilgili komisyon üyelerinin örgüt üyesi olup olmadıklarını bilmiyorum sözde kanaat önderliği yapıyorlarmış, bana nota teslim eden kişiler sade bu not sana dediler."
Tanık ... Tekin mahkemede; "Olay gecesi normal görevli iken Yeni ... Caddesinden silah sesleri geldi, bir şahsın yaralandığına dair bilgi geldi, ekipleri olay yerine sevk ettik, daha sonra ben de gittim, ben oraya gittiğimde yaralı ... hastaneye götürülmüştü, orada yoktu, olay anından daha sonra ise yakalanma anına ilişkin olarak olay yerinde bulunan çocuklardan birisi olay anında ekipteki memurlara beyaz bir Toyota'nın kaçtığını bildirmiş, biz bu ... üzerine yoğunlaştık, şehrin çıkışlarında polis uygulaması başlatıp aracı ve şahısları yakalamaya çalıştık, bu esnada yaralı ...'nın ... ile husumeti olduğunu tespit ettik, bunun üzerine ... ve çocuklarının ev adreslerinin tespiti için çalışmalar başlattık, ...'ün... Mahallesinde oturduğunu tespit edince bir ekibimiz bu mahalleye geçerek çalışma başlattı ve ...'ün evinin bir yan sokağında olaya karıştığını tahmin ettiğimiz beyaz renkli Toyota marka otoyu tespit ettiler, daha sonra biz şahısların evin içerisinde ve silahlı olabileceğini düşünerek takviye ekiplerini... Mahallesine yönlendirdik, bu esnada görevli personelimizden bir tanesi bana evin içerisinden birinin fenerle dışarıyı kontrol ettiğini söyledi, derhal nöbetçi Cumhuriyet savcımızla görüşerek evin aranması kararı alınmasını ve takviye gelen ekiplerce evin çevrilmesi talimatını verdim, yaklaşık yarım saat bekleme esnasında 155 polis imdat telefonunu arayan bir şahsın olaya karışan şahısların şu an ismini hatırlayamadığım ...'ün damadının evinde olduklarını ihbar etmesi üzerine (hatta damat kendisi aramıştı yanlış hatırlamıyorsam) ...'ün evinin çevresinde görevlileri bırakarak telefon ile bize tarif edilen yeni evin çevresine gittik, burada evin çevresinde tertibat aldığımızda o akşam ..., ... ve ... evden çıkarak bize teslim oldular, biz de şahısları Emniyet Müdürlüğüne götürdük, bu üç kişi evden kendileri çıkmıştır, daha sonra biz o evin çevresinde personel bırakarak o ev içinde arama kararı çıkartık, aldığımız arama kararları doğrultusunda ...'ın evinde, ...'un ve çocuklarından bir tanesinin evinde arama işlemi yaptık, Toyota marka araçta Berhudan kod isimli ... ...'ın parmak izi çıkmıştı, bu ... binek şeklinde bir araçtı, çekici ile olay yeri inceleme büroya götürdük, orada inceleme yapıldı.
Katılan vekilinin talebi üzerine soruldu: ... ile ...'ın evi arasında tahmini olarak 1-1,5 kilometre mesafe vardı, ...'ün evinden fenerle bakan şahsın polis ekiplerini görmesi muhtemeldir, çünkü ilk ekip oraya gittiğinde aracı buldu, aracı bulduktan sonra 'Uzaktan takip edin, evi kontrol edin, takviye gelene kadar bekleyin' diye kendilerine söyledik, bu sırada telefon ile polis memurlarından birisi fenerli bir şahsın dışarıyı kontrol ettiğini ve kendilerini gördüğünü söyledi, bunun üzerine ben polis memurlarına can güvenliğinizi sağlayarak evi kontrol edecek bir şekilde uzak bir mesafade beklemelerini söyledim ve takviye ekipleri yönlendirdim ve diğer bir gruba da arama kararı için savcılığa gitmelerini belirttim, ...'un evinin çevresinde tertibatı bozmadan başka ekiplerle biz ...'ın evine gittik, evlerdeki aramaları bu şahıslar yakalandıktan sonra arama kararları ile birlikte yaptık, arama yaptığımızda ...'un evinde kimse yoktu, eşi, çocukları, torunları olabilecek hiç kimse evde yoktu."
Tanık...Tübek mahkemede; "Mahkemenin talep ettiği evrakı zarf içinde veriyorum, dedi. Zarf açıldı, içindeki evrak görüldü. Tanıktan soruldu: ... 23.05.2014 tarihinde beni aradı, Muhtarlar Derneğinde olduğunu söyledi, yanına çağırdı, gittiğimde size teslim ettiğim not kağıdını gördüm, 'Bunu sana kim getirdi?' diye sordum, 'Tanımıyorum' dedi. 'Görsen tanır mısın?' dedim, 'Tanımam' dedi. 'Gelen not kağıdı ile birlikte gel, emniyete gidelim, beyanını alalım' dedim, 'Bu notu kim getirdi, notun içinde geçin kişiler kimdir bilmiyorum, kimden şikayetçi olacağımı bilmiyorum' dedi ve gelmedi.
Soruldu: 'Bu kağıt örgütten gelmişse ben zarar görürüm' dedi ve gelmedi. Biz ona git bunu sahibine ver gibi bir şey söylemedik.
Sanık müdafi Av. ...'nın talebi üzerine soruldu: Not kağıdı gittiğimizde açıktı, ... ellemişti, ben kendisini niye elledin diye uyardım, normalde bu tür kağıtlar açılmadan Terörle Mücadele Şubesine gelinir, burada parmak izi incelemesi yapılır, kendisine herhangi bir tavsiyede bulunmadık, gidip emniyette ifade vermesini söyledik, ancak kabul etmedi. ...'yı tanımıyorum, bu notta geçen ... ve ... isimli şahsın araştırılması için fotoğrafını çektik, daha sonra ... gidip emniyete şikayette bulunmuştur."
Tanık ... mahkemede; "Sanıklarla aramda herhangi bir akrabalık yoktur. Sanıklardan ..., ..., ... ve ...'ü köylüm olması sebebiyle tanırım. Maktul ...'yı tanımam. Ben maktul ile sanık ... arasında bir alacak verecek meselesi ve arazi anlaşmazlığı olduğunu sadece duydum. Görgüye dayalı bir bilgim yoktur. ... 12 yıldır ...'deyim. Bu on iki yıllık süreçte sadece iki sefer memleketime gittim. Olayların tarihindede ...'deydim. Dolayısıyla maktul ile sanıklar arasındaki anlaşmazlığı ayrıntılı olarak bilememekteyim. Yine maktul ...'nın bu anlaşmazlıklar nedeniyle PKK/KCK terör örgütüne şikayet edilip edilmediğini bilmem.
Tanığa ... Ağır Ceza Mahkemesinin 03/07/2015 tarihli duruşma tutanağı okundu. Tanık: Sanık ...'ün bir ara ...'ye geldiğini duydum ancak kendisini hiç görmedim. 2002 yılında sanık ...'den ben de bir parsel arsa almıştım. Hatta parasını da vermiştim. Ancak arasının devri tapuda üzerime yapılmadı. Benim verdiğim para da bu şekilde boşa gitti. Başkaca herhangi bir bilgim yoktur."
Tanık ... mahkemede; "Ben ... ve Köroğlu arasındaki meseleyi bilmiyorum, ben arsayı sadece ...'tan almıştım yaklaşık 12-13 sene önceydi, kaça aldığım senette yazılıdır, senet yanımdadır, taşınmaz şu an boş arazidir, ... bana eliyle 'Şu köşe senindir' diye gösterdi, 'Tapusunu daha sonra vereceğim' dedi ancak vermedi, aradan bir sene geçti, daha sonra haciz oldu dedi yine tapuyu vermedi, bugüne kadar salladı, bana ...'nın ismini söylemedi, bana 'Gel Köroğlu'yu dağa şikayet edelim' diye bir şey söylemedi, ben ...'ü dağa şikayet eden birisini duymadım, bu konuda bilgim yoktur, biz ...'ü icraya vermedik, kendisi hacizli olduğunu söylediği için önce o davayı kazansın sonra bizim hakkımızı versin diye bekledik.
Sanık müdafiinin talebinin üzerine tanık Nesim'den soruldu: Ben de arsa nedeni ile ...'e herhangi bir baskı yapmadım, kendisini tehdit etmedim, yanına gidiyorduk 'Yok verecem verecem' diye söylüyordu."
Tanık ... Akkoyun mahkemede; "Metin benim samimi arkadaşım olur, böyle bir olayın olduğunu biliyordum, Metin benden yolların kötü olması nedeniyle şoförlük yapmasını istedi, ben de onunla birlikte ölüm olayından sonra dağa gittim, gittiğimizde bir ağacın altında bekledik, ben olaya dahil olmadım, ilk önce ağacın altında bekledim, daha sonra araca geçtim, yarım saat bir saat sonra ben arabadayken mahkeme başladı, ben sadece ..., Metin ve Adem'i gördüm, geri kalanları tanımıyorum, ben ne oldu diye Metingile doğru gittim, oradakiler benim kim olduğumu sordu, Metin de 'Arkadaşımdır, şoför olarak geldi' dedi. En son 50 bin TL para verilecek arsa geri verilecek diye bir şey duydum, bu sözü orada seyrek saçlı, orta yaşlı sanırım oranın komutanı olan teröristten duydum, ondan sonra çıktık geldik."
Tanık Zeki ... mahkemede; "Ben kışın ...'da otururum, yazın Kağızman'da köyde otururum, ben geçen yıl ot biçme zamanı ot biçiyordum, akşam eve geldim, hanım bana 'Bir taksici gelmiş, bir yazı eve bırakmış' dedi, ben de aldım okudum, beni dağa çağırmışlar, ertesi gün oraya gittim, orada 10-15 kişi adam vardı, ... da oradaydı, ben sordum 'Senin ne işin var burda?' bana kendisinin şikayet edildiğini, ifadesi olduğunu, bu nedenle geldiğini söyledi, bana 'Benim arsam var, ben satmışım, parasını da yemişim, bu nedenle bu arsayı sattığım kişiler beni şikayet etmişler, bunun için beni buraya getirmişler, kim beni şikayet etmişse bilmiyorum' dedi. Ben şu an huzurda bulunan müşteki Metin'i tanımıyorum, ...'u gördüğümde başka kimseyi tanımadığım için Metin'in olup olmadığını bilmiyorum, aradan 1,5 sene geçti.
Sanık müdafi Av. ...'in talebi üzerine tanıktan soruldu: Ben ...'den tapumu aldım, ev yaptım, komşular falan hacıdan arsa aldığını ve tapusunu almadığını söyleyenler var, ben kim olduklarını bilmiyorum, söyleyenler var, benim ...'u gördüğüm olay haricinde şikayet etme olayı ile ilgili bir bilgim yoktur, ben dağa kimin şikayet ettiğini bilmiyorum, hacı da bilmiyordu.
Katılan ...'in talebi üzerine tanıktan soruldu: Ben ...in kayınpederiyim, aynı zamanda benim bir gelinim de müştekilerin köylüsüdür, bana mahkeme sormadığı için ben kayınpederi olduğumu söylemedim."
Biçiminde beyanda bulunmuşlardır.
Sanık ... kollukta; susma hakkını kullanmıştır.
Savcılıkta; "... ile daha önceden aramızda arazi meselesine ilişkin alacak verecek meselesi vardı. Daha sonra bu olay nedeniyle PKK mahkeme kurmuş, bu mahkemeye beni ve ölen ...'yı çağırmış. Ancak ... örgütün kurduğu mahkemelere gitmeyince örgüt mensupları şehre gelerek ...'yı öldürmüşler. Benim ...'nın öldürülmesine ilişkin herhangi bir eylemim yoktur. Ben aramızda alacak verecek meselesi olan ...'nın öldürülmesinden sonra başıma bir şey gelebileceği düşüncesi ile şehirden uzaklaştım. Yaklaşık 4 gün ... Köyü civarlarında bulundum. Burada bulunmaktayken görüştüğüm çobanlar olayı benden dinleyince bana örgütün beni öldürebileceğini söylediler. 'Onlarda Allah korkusu yok, sen teslim olmazsan seni öldürürler' dediler. Ben de başıma bir şey gelebileceği düşüncesiyle daha önceden çağrıları üzerine gidip yerini öğrendiğim PKK'lıların bulunduğu yere gittim. Ben örgüt mensuplarının yanına varır varmaz 'Siz niye Allahtan korkmadınız, çocuklarımı alıp ...'nın evine gidip onu öldürdünüz' diye sitem ettim. Onlar da bana 'Biz onu öldürmeye değil, almaya gittik, ancak bize direnince silah çektik' dediler. Daha sonra beni mahkeme kurdukları yere yaklaşık 30 metre uzaklıkta bir yere götürdüler. Burada başka şahıslarda vardı. Tahminen 5-6 kişiydiler. Bu kişilerde öğrendiğim kadarıyla mahkeme meselesi nedeniyle beklemekteydiler. Ben bu şekilde burada yaklaşık 15 gün kaldım. Daha sonra ...'nın oğlu ... örgüt mensuplarının yanına geldi. Beni de çağırdılar. Daha sonra aramızda ... ile olan alacak verecek meselesine ilişkin mesele görüşüldü. ... 'Ben diğer şahısları tapusunu verdim, ...'ün tapusunu da getireceğim, şimdilik senet yapsın' dedi. Ardından örgüt mensuplarının yanından ayrıldı. Ben yaklaşık 1 ay daha örgüt mensuplarının yanında bekledim. Ancak ... bu süre içerisinde gelmedi. Daha sonra bana örgüt mensupları 'Seni ... ve ... ... Kandil'e şikayet etmiş, orada yüksek mahkeme olacak oraya gitmeniz gerekiyor' dediler. Ben kendilerine 'Ben o kadar uzağa nasıl giderim, hastayım' şeklimde sözler söyledim ve direndim. Ancak gitmemin zorunlu olduğunu söyleyerek 'Seni oraya kadar götürürüz' dediler. Daha sonra siyah renkli Doblo marka 04 plakalı ancak sonunu hatırlamadığım bir ... ile beni ... Köyü civarlarından aldılar. Araçta benim haricimde 4 PKK'lı daha vardı. Bu PKK'lıların 2'si bayan, 2'si erkekti. Bu örgüt mensupları da ... Köyünde gördüğüm örgüt mensuplarıydı. Birbirlerine 'heval' diye hitap ediyorlardı. Ancak gerçekte isimlerinin ne olduğunu bilemiyorum. Daha sonra yola çıktık. ... ... civarına kadar geldik. Aracın gidebildiği yere kadar gittik. Dağdan ... ile gitmekteyken bir ara askerler aracımızı durdurdu. Ancak aracı durduran askerler ... içerisindeki örgüt mensuplarıyla şakalaşmaya başladılar. Ancak askerler hiçbir şeklide kimlik sormadılar. Ayrıca ... içerisindeki kişilerin örgüt mensubu olduklarını biliyorlardı. ... örgüt mensupları da kendilerini saklamıyorlardı. Ben bir ara askere 'Sen Türk askeri misin Barzani askeri misin?' diye sordum. O da bana 'Ne Barzanisi? Ben Türk askeriyim' dedi. Ben de kendisine 'Maşallah' dedim. Ardından örgüt mensupları beni iteledi. Daha sonra yolumuza devam ettik. Ben örgüt mensupları ile askerlerin samimiyetini görünce korktuğumdan dolayı kaçırıldığımı söylemedim. Bir süre sonra aracı durdurdular. Yürümeye başladık. Yaklaşık 4 gün yürüdük. Ardından Irak ülkesinde bulunan Kandil bölgesine vardık. Burada beni Kandil'de savcı olarak tanıttıkları şahsın yanına götürdüler. Bu örgüt mensubu bana ... ile ... ...'nın beni şikayet ettiğini söyledi. Ben de kendilerine olayı anlattım. Bunun üzerine söz konusu örgüt mensubu bana 'Sen niçin araziye tedbir kararı koydurdun, bunu kaldır' dedi. Ben de kaldıramayacağım söyledim. Bunun üzerine örgüt mensubu beni IŞİD ile savaşmaya göndermekle tehdit etti. Ayrıca vekalet verip tedbir kararını kaldıracağım ana kadar yanlarında kalacağımı söyledi. Bu şekilde yaklaşık 1 ay Kandil'de kaldım. Daha sonra yanıma bazı örgüt mensupları geldi. Bana dediklerini yapmadığım takdirde beni öldürebileceklerini söylediler. Gelenlerden bir tane bayan teröriste ise bana 'Amca buraya yakın bir bölgede Barzani'nin karakolu var, oraya gidip teslim olursan buradan kurtulursun' dedi. Bayanın söylediği aklıma yattı. Ben de aynı gece saat 02:00 sıralarında Kandil'den kaçtım. Yaklaşık 3-4 saat dağdan aşağıya doğru yürümek suretiyle indim. Daha sonra Barzani'nin karakoluna vardım. Burada askerler beni sakalımın uzamış olması nedeniyle IŞİD mensubu zannettiler ve bana 'Seni mahkemeye götüreceğiz' dediler. Ardından Irak ülkesinin Diyan şehrinde bulunan mahkemeye beni götürdüler. Mahkeme beni tutuklayarak cezaevine gönderdi. Yaklaşık 3 gün cezaevinde kaldım, daha sonra tekrar mahkemeye götürdüler. Mahkemede tercüman istedim. Tercüman atadılar. Mahkemede aynen size söylediğim hususları anlattım. Daha sonra bana Türkiye'den evrakları incelediklerini, söylediklerimin doğru olduğunu söylediler ve 'Senin vebaline girmişiz' dediler. Ardından bana seni 'IŞİD'e mi, PKK'ya mı, yoksa Türkiye'ye mi bırakalım?' diye sordular. Ben de 'IŞİD ve PKK ile işim olmaz, beni Türkiye'ye bırakın' dedim. Daha sonra beni bir araca bindirdiler. Bu araçla Türkiye sınırına yakın bir yere kadar geldik. Aracın şoförü bana sınırın karşısındaki köyün Türkiye'ye ait olduğunu söyledi. Oraya gittiğim takdirde kurtulacağımı söyledi. Ayrıca bana lazım olur düşüncesiyle 50-60 ... para verdi. Ben de söz konusu köye geldim. Bu köyde tanımadığım bir evin kapısını çaldım. Durumunu anlattım, yardım istedim. Bana yardım ettiler ve bana balkonda yatak hazırladılar. Bu evde bir gece misafir kaldım. Daha sonra doğrudan ... ilçesine ... olmadığı için bindiğim ... birkaç köye uğradı. Bu köylerden bazılarında da kaldım. Yaklaşık 4 gün sonra ... ilçesine geldim. Buradan araca binerek ... iline geldim. ... ilinden de otobüse bindim ve ... merkeze geldim. Rahatsızlığım olduğu için doğrudan evime giderek yattım. Yaklaşık 4 gün evimde kaldım. Daha sonra örgütün benim yanlarından kaçmam nedeniyle beni aradıklarını öğrendim. Bunun üzerine korkumdan dolayı köyümüz olan ... köyüne gittim. Burada 1 gece kaldım. Cumartesi günü olunca polisler eve geldiler ve beni aldılar. Ancak ben Pazartesi günü ... teslim olacaktım. Ben hiçbir şekilde örgüt üyelerinin yanında isteğimle kalmadım. Beni zorla tuttular. Yukarıda da anlattığım şekilde zorla bir yerden başka bir yere götürdüler. Ayrıca ...'nın ölümüyle bir ilgim yoktur. Ben yakalandıktan sonra ... İl Emniyet Müdürlüğünde susma hakkımı kullandım. Emniyet Müdürlüğünde bana birtakım örgüt mensuplarının fotoğrafları gösterilerek teşhis işlemi yaptırıldı. Ben de bildiklerimi söyledim. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum."
Sorguda; "PKK/KCK'ya ...'yı ben şikayet etmedim. Şikayet eden şahıs ...'ın oğludur. İsmini bilmiyorum. Benim yaklaşık 8 yıllık süredir ... ile... Mahallesindeki bir taşınmaz üzerinde davalıydık. Ben henüz karar kesinleşmeden söz konusu taşınmazı yaklaşık 10-11 kişiye sattım. Ben bu kişilere haricen sattım. Kendilerine tapularını vermedim. Benim olay tarihinde ... ilinde ... çay evinde bir kahvehanedeydim. Hatta yanımda... ... adli bir arkadaşım vardı. Benim olaya ilişkin hiçbir bilgim ve haberim yoktur. Beni oğlum ... arayarak 'PKK Köroğlu'nu almaya gelmiş, kaç seni de götürürler' dedi. Ben bunun üzerine aracı eve bırakıp ... Köyüne yaya olarak gittim. Yanıma biraz erzak alarak ... Köyünde bir dağda saklandım, daha sonra Köroğlu'nun vurulduğunu ve iki oğlumun cezaevine konulduğunu duyunca ben saklandığım yerden çıkarak PKK'ya kendi isteğimle ancak korkumdan PKK' nın yanına dağa çıktım. PKK bana nerde olduğumu sorunca ben de köyde olduğumu söyledim. 'Eğer bugün bizimle gelmeseydin seni de vururduk' dediler. Ben PKK'nın yanında yaklaşık 10 gün kaldıktan sonra maktülün oğlu ... ve Adil ... PKK'nın yanına gelerek benim için ''... söz konusu taşınmaz için bize 50000 TL versin, biz de taşınmazın tapusunu verelim. ... gitmesin, burada kalsın taşınmazı verelim' dediler. Ben bunun üzerine yaklaşık 1 ay PKK'da kaldım ancak giden gelen olmadı. Ben de PKK'nın bölge komutanına artık beni bırakın dedim. Bunun üzerine komutan bana '... ile ... ... seni Kandil'e yüksek mahkemeye şikayet etmişler, sen de Kandil'e gideceksin' dedi. Ve ertesi gün 4 tane siyah Doblo ... gelerek beni Irak'a PKK terör örgütü götürdü. Daha üç buçuk ay orda kaldım, hatta kimliğim burada PKK tarafından yakıldığı için Irak'ta cezaevinde 3- 4 gün kaldım. Daha sonra benim Türkiye'den yakalamalı olduğumu söyleyerek beni Türkiye sınırlarına bıraktılar. Ben üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Tutuksuz olarka yargılanmak istiyorum."
Mahkemede; "Ben 8 senedir maktul tarafından mahkemeliktim, beraber mahkemeye gittik, kahveye gittik, sonradan PKK bana bir yazı göndermişti, korktuğum için oraya çektim gittim, ne istiyorsunuz dedim, bana seni şikayet etmişler, milletin arazilerini vermiyor muşsun dediler, aynı pusuladan ...'ya da göndermişler, ben ... benden taşınmaz alınca tedbir koydurtmuştum, ben gittiğimde ... da ordaydı, Metin'e ve bana durumu sordular, biz durumu anlattık, ondan sonra gidin 15 gün sonra gelin dediler, ben korktuğum için ve ...'daki kişiler de PKK'dan korktuğu için mecbur dediklerini yapmak zorunda kaldım, polise haber veremedim, hatta buranın zenginleri de buradan çekip gitmektedir, ikinci sefer çağırdıklarında ben gitmedim, hatta orada kendi mahkemelerini kurmuşlar, ... bunu biliyor ve korkuyor, ben de korktum, şikayet etsem de bir işe yaramayacaktı, süreçten dolayı PKK şehir merkezinde dolaşıyor ellerini kollarını sallayarak, ondan sonra ben olay günü kahvede oturmuştum, kahvede otururken oğlum ... beni aradı, 'Köroğlu'nu almaya gelmişler, seni de alacaklar kaç' dedi, bu konuda şahidim de vardır,... ... ve... isimli kişilerdir yanlarında 4-5 kişi de vardı, ondan sonra ben kaçtım, 4-5 gün bir yerde saklandım, baktım peşimdeler ve çobanlar seni gebertirler çek git dedi, ben de daha önce gittiğim Kağızman'daki yere gittim, gittiğimde yaklaşık ... ... ve civar yerlerden 100-150 kişi vardı, karşı taraftan kimse görmedim, ben kendilerine 'Neden çocuklarımı aldınız götürdünüz, siz Allah'tan korkmadınız mı, neden adamı öldürdünüz?' dedim, bana dipçik ile vurdular, 'Biz günde 30-40 kişi getiriyoruz, kime söylesek bize evlerini tarif ediyorlar, gelmeyenlerin kafasına kurşun sıkarız, sen de gelmesen seni de öldürürüz' beni orda 10-15 gün orada tuttular, ben bu durumu avukatımı arayarak, çoluk çocuğumu arayarak haber verdim, çoluk çocuğum ve avukatım dilekçe vererek savcılığa haber verdi, 10-15 gün sonra 2 tane terörist gelip beni dağın taşın arasına götürdü, baktığımda Metin ve ... ile bir başka kişi daha vardı, 3 tane de terörist vardı, bana teröristlerden birisi 'Bak Metin gelmiş, diğer adamların senetli tapularını vermiş, seninkini de verecekmiş' ben de 'Verirseniz Allah razı olsun' dedim, ancak Metin bana 'Sen gelip davandan vaz geçecen, tedbir kararını kaldıracaksın' dedi, ben de gidip tapuları alıp gelecem oradaki teröristlerin başına vereceğim o dağıtacak, ben inkar ettim, Metin ordaki teröristlere 'Bu kaçar, bunun imzasını alın, senet yaptırın' dedi, orada teröristlerden birisi bir senet getirdi, senedi yazdı önce Metin'e imzalattı, sonra kardeşi Adem'e imzalattı, bana sen de imzala dedi. Ben kendilerine 'Benim evim yok satmışım, borçlarıma verdim, para veremem' dedim, 'Biz arsa sattığın kişilerden alıp Metin'e vereceğiz' dediler. Ben bu olayı PKK'ya şikayet etmemiştim, dağda bulunduğum sırada eski halde manavlık yapan ...'ın oğlu Soğana Köyünden bir kişi 'Seni ben şikayet ettim' dedi, ben bu kişinin babası olan ...'a 2 dönüm arsa satmıştım, haricen satmıştım, kendisine senet verdim, başka sattığım kişiler Hacı ... ve birkaç arkadaşına 4,5 dönüm, ...Yıldırım'a 2 dönüm,...Alagöz'e 1 dönüm, Selahattin...'a 2 dönüm, ...Akdoğan'a 1,5 dönüm, Eleşkirtli...Kılıçlı isimli bir kişiye 2 dönüm sattım, sattığım kişiler 11 kişidir, diğerlerinin ismini hatırlamıyorum, Metin teröristlere 'Hacı sizin yanınızda kalsın, ben gidip işi halledecem' dedi çekip gitti, bir daha gelmedi, ben ordakilere 'Hiç Allah'tan korkmuyor musunuz, adamın demekki işi var gelmiyor, beni bırakın' dedim, onlar da 'Biz sabahtan araştırmışız, Metin ve amcası ... ... seni ve bizi Kandil'e şikayet etmiş' dedi. 4 kişi beni alıp ...'ya kadar arabayla oradan yayan süretle götürdüler, yürürken kriz geçirdim, daha sonra 2 tane katır getirdiler, onunla yaklaşık 3 gün gittik, beni PKK'lı komutan dedikleri birinin yanına götürdüler, onlar bana 'Sen bu tapuları niye vermiyorsun?' ben kendilerine 'Mahkemeliğim, kazanırsam tapularını veririm, kazanamazsam paralarını veririm' dedim. Onlar bana 'Sen tedbiri kaldırmamışsın' dediler, 'Evet ben kaldırmadım' dedim, ben devletime güvenirim kazanırsam tapularını verecem, kazanamazsam paralarını verecem dedim, ondan sonra benim kimliğimi aldılar, yanan ateşin içine attılar, bana daha sonra hakaret ettiler, ordakilerden birisi beni bunu götürün dedi, bir taşın arasına mağaraya götürdüler, yaklaşık 27-28 gün orada bıraktılar, beni bir bayan kurtardı, kendisi bana gelip 'Senin işin zordur, seni bırakmazlar' dedi, ben de saat gece 2 olunca koşarak kaçtım, Barzani askerine teslim oldum, onlar bana 'Senin yanında kimliğin yok, sakalın var, ışidcisin' deyip cezaevine attılar, orada 2-3 gün kaldım, ondan sonra beni mahkemeye götürdüler, bu mahkemede ben kendilerine durumu anlattım, bu kişi gitti yarım saat sonra tekrar geri geldi, 'Amca sen haklıymışsın, seni Türkiye'den arıyorlar' dedi, bir araba getirdiler beni alıp bir yere getirdiler ve karşı taraftaki ışıkları gösterip yanan köy Türkiye'nin köyüdür dediler, ben sınırı geçip köye geldim, geçtiğim sınırda asker yoktu, daha sonra ...'da kızımın evine geldim, ... karakola gidip teslim olacaktım, ayrıca eşime PKK haber göndermiş, eşimin yanına birisi gelmiş kim olduğunu eşim de bilmiyor, hacı PKK'dan kaçmış PKK onu öldürecekmiş diye söylemiş, eşim de bana söyledi, daha sonra polisler geldi beni yakaladı, kendim teslim olsaydım, evime zarar gelebilirdi, polislerin yakaladığı iyi oldu.
Sanık müdafi Av. ...'in talebi üzerine sanık ...'tan soruldu: bölge sorumlusu ...'dır, ... isimli kişi ben yanında olduğumda 118'i aradı ve telefondaki karşısındaki ile kendi TC numarasını verdi ve 'Biz öldürmüşüz ...'yı, Alagöz'lerin çocuklarını zorla götürdük, onların kabahati yok' dedi, teröristlerin bölge sorumlusuydu, bu kişi tek telefonla konuştu, ben kimle konuştuğunu sordum, o da 'Cumhuriyet Başsavcısıyla konuştum' dedi, ama gerçek mi değil mi bilmiyorum, ben sadece bu kişinin isminin ... olduğunu biliyorum, diğerlerine heval diye sesleniyorlardı, yaklaşık 100-150 kişi vardı."
18.02.2015 tarihli duruşmada; "Önceki savunmalarımı aynen tekrar ederim, ben bu adamı PKK'ya şikayet etmedim, benim ölenle devlet nezdinde 8 yıllık davalarım vardır, yer de bana ait değildir, ben satmışım, ben mağdurum, benim raporum var, cezaevi şartlarına uymuyorum, ikide bir hastaneye gidip geliyorum, tahliyemi talep ederim, madem ben bu adamı PKK'ya şikayet etmişsem peki beni kim PKK'ya şikayet etti, ben dört aydır onların elinde rehindim.
Sanık ...'tan soruldu: (Katılan ... ...'nın bahsettiği) senet rıza ile imzalanmıştır, zorla imzalanmamıştır, ayrıca teröristler kendi aralarında heval heval diye konuşuyorlardı, Metin belki bilir, çünkü çok onların yanında kaldı.
Sanık ...'tan soruldu: Benim Asliye Hukuk Mahkemesinde taşınmaz için koydurduğum tedbir kararının kaldırılması için bana baskı yapılmıştır, senedin nerede olduğunu bilmiyorum."
15.05.2015 tarihli duruşmada; "Dağa gittiğimde orada bulunan bir kişi 'Sen bizim tapumuzu vermedin, ben de seni şikayet ettim' dedi sen kimsin diye sorduğumda 'Ben ...'ın oğluyum, ama senin hakkında başka şikayetçiler de var' dedi, bu esnada maktulün oğlu Metin de oraya geldi, ben kendisine ...'ın oğlu olarak tanıtan kişiye 'Doğrudur, ben sizin yerinizi veremedim', ben icralık oldum, benim arazilerime tedbir konuldu, ben borçlarımı ödeyemeyince ... iline gittim, 2009 yılında döndüm, araziyi 2001 yılında satmıştım, bu beyanlarımı önceki celselerde de söylemiştim, mahkemenize yazılı savunması sunuyorum, içeriğini de tekrar ederim, ...'nın ölümünden sonra oğlu Metin dağa geldiğinde orada galerici ... vardı, kendisi ...'nın mallarına haciz koyduğunu, bu nedenle ...'yı dağa şikayet ettiğini ve icra dairesinde bulunan senetlerini geri istediğini söylüyordu.
Katılanın beyanlarında geçen sorular soruldu:
Sanık ...'den abim ya da bizim ailemizden herhangi bir nakit alacağı olup olmadığı sorulsun: Cevaben: Benim bir alacağım yoktu, sadece almak istediğim arazi vardı.
Davaya konu olan arsanın tamamı mı yok sa bir kısmını mı satıp satmadığı hususu da sorulsun: Cevaben: Arazinin hepsini başkalarına sattım.
... önceki beyanlarında dava konusu araziyi 11 kişiye sattığını beyan etmektedir, ancak bildirilen listede 9 kişinin ismi vardır geri kalan 2 kişi kimdir bunun kendisine sorulmasını istiyorum. Cevaben: Geri kalan iki kişi ...'ın akrabalarıdır, biri eniştesi diğeri ise yakın köylüsüdür, isimlerini çıkartamıyorum, kendilerine senet vermişim.
Olay önceki veya sonrası ...'tan örgütün bir para talebi olup olmadığı sorulsun varsa bu miktar ve ne için para istendiği sorulsun: Cevaben: Örgüt benden ...'nın ölümünden sonra ...'ya 350.000 TL vermemi, bunun sonrasında da Metin'in tapuları diğer şahıslara vereceğini söyledi. Ben de devlet mahkemelerinin vereceği karara uyarım onlar bana araziyi verirse ben de millete tapularını veririm, arazileri benden alıp Metin'e verirse de artık dilenir borcumu öderim, örgüt kendi adına benden para istemedi.
Sanık ...'un olaydan birkaç saat önce Sarıharman köyüne gidip gitmediği sorulsun, Cevaben: Ben olay günü olay saatinden önce örgütün yanına dağa gitmemişim.
Sanıkların üçüncü bir aracı varsa bu aracın modeli ve plakası ile olay akşamı kim tarafından kulanıldığı ve nerede olduğu sorulsun. Cevaben: Benim bir aracım, ...in iki aracı, ...'in de bir aracı vardır, araçların modelleri Transit marka, diğer ... oğlum Adem Alagöz adına kayıtlı olup oğlum İsmail tarafından kullanılan Toyota Corolla'dır, benim de aracımın markası Fort Connect'tir, ...'in aracının modeli Ford Transit'tir."
12.11.2015 tarihli duruşmada; "Ben bir sefer gittim, ikinci gidiş olmamıştır, ben oraya gittiğimde benim yanımda eşim ve oğlum İsmail vardı, karşı taraftan da Metin ve beş kişi vardı, etrafta bir sürü insan vardı ancak kim olduklarını bilmiyorum, olaydan önce savcılıktan koruma istemiştim, savcılığa can güvenliğim yoktur diye dilekçe verdim, buradaki amacım örgütten korunmaktı, bana bir olay olursa ara diye numara verdiler, yine korkumdan ... iline gittim."
Birleşen 2015/13 esas sayılı dosya yönünden mahkemede alınan savunmasında; "Ben orada tutukluydum, kendi rızam ile kalmadım, ben şeytanın yanında kalırım onların yanında kalmam, ben kaçarak geldim, daha önce bu hususta anlatıklarım doğrudur, o ifadelerim geçerlidir, suçlamaları kabul etmiyorum."
Sanık ... kollukta; "Ben ... isimli şahsı yaklaşık 10 yıldır tanırım. Babam ... 2003 yılında ...'dan 4000 TL borç para almış, ayrıca ... sahte imza atarak babamın adına çek düzenlemiş, babamı kendisine 30.000 TL borçlu olarak göstermiş, 30.000 TL'lik borç babama ait olmadığı için babam bu parayı ödemedi, ... da çeki icraya vermiş, bu icra davası halen devam etmektedir. Ben de ... isimli şahsı babam ile arasındaki bu mevzudan dolayı tanıdım. Babam kendisine ait olan bazı arsaların satışını yaptı, arsa karşılığı parayı aldı, ancak icra davası devam ettiğinden dolayı bu arsaların tapularını sattığı kişilere devir edemedi. Paralarını verip tapularını alamayan isimlerini bilmediğim şahıslar da babamı dağa örgüt mensuplarına yaklaşık 2 ay önce şikayet etmişler. Bunun üzerine babam tarihini tam olarak hatırlamıyorum ancak o tarihlerde babam dağa gidiyor. Örgüt mensupları tarafından babamın neden arsaların tapularını vermediğinden dolayı ifadesi alınmış, babam da ... ile arasındaki sorundan dolayın arsaların icra davası olduğunu, bu yüzden devir işlemlerini yapamadığını söylemiş. Babamın dağa çağrılması ile ilgili olarak babam polise veya savcılığa herhangi bir müracaatta bulunmadı. Babam bu şekilde dağda ifadesini verdikten sonra ...'yı da dağa çağırmışlar, çağırma şeklinin de mektup gönderilerek olduğunu babamdan duydum. ... kendisi dağa gitmemiş, oğlu ...'ı göndermiş, dağdakiler ...'a 'Biz babanı çağırdık, sen neden geldin, babanın gelmesi gerekiyor' diyerek bir tarih vermişler, ancak tarihi ben bilmiyorum, aynı tarihte babamı da çağırmışlar, mahkeme kurulacakmış, ancak babam da ... da belirtilen tarihte dağa gitmemişler, yine ben bunları babamdan öğrendim. Dün yani 15.07.2014 tarihinde saat 18.00 sıralarında abim ... numarasını şu anda hatırlamadığım ancak sürekli kullanmış olduğu kendi numarasından benim kullanmış olduğum 0 553 456 61 44 nolu telefonu aradı, ben bu sırada yalnız olarak mahalleden çarşıya doğru gidiyordum. Bana 'Kendi arabasını evin oradan al, barajın ilerisince doğru gel ,balık yakalayacağız' dedi, daha önceden de birkaç kez bu şekilde balığa gittiğimizden dolayı ben abim ...e ait plakasını tam olarak bilmediğim 33 plakalı beyaz renkli Toyota Corolla marka aracı abimin evinin önünden aldım, abimin evi Hürriyet mahallesindedir, aracın yakıtı az olduğundan dolayı benzin alacaktım, üzerimde para olmadığı için 100. Yıl Parkının orada ikamet eden abim ...'ün evinin oraya gitmeye karar verdim, aracı alıp Kütüphane Kavşağından aşağı trafiğe açık olan Cumhuriyet Caddesinden Vali Konağı caddesine, oradan da Kağızman Caddesine girdim, oradan Kadın Doğum Hastanesinin bulunduğu ara sokağa girdim, abimin evinin oraya gittim, abim ...'e balığa gideceğimizi ve üzerimde para olmadığını, araca yakıt alacağımı söyledim, abim ... de benimle geldi, tekrar Kağızman Caddesine çıkıp... Mahallesi Mezarlığının karşısında bulunan benzinliğe gidip araca 30 TL'lik yakıt aldık, yine Kağızman Caddesi üzerinden su deposu tarafına döndük, oradan da Keşiş (Baloluk) Köyü içerisinden ismini bilmediğim baraj inşaatını yapan inşaat şirketinin önünden geçerek Şeko Köyünün içerisinden barajın arka tarafına doğru geçtik, ... İsmail abim bana bulunduğu yeri tarif etmişti, kendisi babama ait 04 AN 954 plakalı beyaz renkli Ford Connect marka ... ile gitmiş, aracı göreceğimizi söylemişti, belirttiği yere gittiğimde İsmail abim yalnızdı, aracı da orada park halindeydi, biz aracımızdan inip abim ...in yanına gittiğimiz anda yanımıza iki kişi geldi; 1. şahıs 1.80 boylarında, zayıf yapılı, esmer tenli, bıyıklı, ismini sonradan yolda gelirken ... olarak öğrendiğim şahıs, bu şahsın üzerinde siyah kapüşonlu mont, elinde kaleşnikof marka silah, karın bölgesi montunun iç kısmı şişkindi, bu şahıs ile ilgili ifademin ilerleyen kısımlarında detaylı olarak beyanda bulunacağım, bu şahsı görsem teşhis edebilirim. 2. şahıs 1.65-1.70 boylarında, zayıf yapılı, esmer tenli, bıyıklı, üzerinde siyah mont, içerisinde gri tişört vardı, bu şahsın ismini bilmiyorum, ... isimli şahıs bu şahsa Heval diye hitap ediyordu, bu şahıs da diğer şahsa ... diye hitap ediyordu, ismini bu yüzden ... olarak öğrendim. Bu şahsın elinde de kaleşnikof marka silah vardı. Bu şahıslar yanımıza geldikten sonra biz üç kardeşe hitaben 'Babanız ve Köroğlu halkı sömürüyor, halkı kandırıyor, mahkemeye çağırıyoruz gelmiyorlar' dediler, ... abim yukarıda belirttiğim babama ait Connect marka araca bindi, eşkalini vermiş olduğum şahıslar 'Sen git, bu araba bize yeter, eğer bir yanlış yaparsan iki kardeşin de elimizde, ona göre davran' dediler. Bunun üzerine ... abim oradan ayrıldı. Ancak nereye gittiğini bilmiyorum. Eşkalini vermiş olduğum şahıslar ile ben ve İsmail abim yukarıda belirttiğim İsmail abime ait Toyota marka araca bindik, aracı İsmail abim kullandı. Gidiş güzergahımızdan aynı şekilde geri şehir merkezine doğru yola çıktık, gelirken 2. şahıs olarak tarif ettiğim şahıs bana ve abime hitaben 'Baban nerede?' diye sordu, biz de bilmediğimizi söyledik, bunun üzerine ..., abime 'Aracı sür' dedi, yolda gelirken bu iki şahıs kendi aralarında anlamadığımız kürtçe ile konuştular, Baloluk köyünü çıktık, ...Lisesinin önünden geçtik, oradan ....Caddesine geçtik, güzergah konusunda ... abimi yönlendiriyordu, Kağızman Caddesine geldiğimizde ... abime 'Köroğlu'nu alacağız, sonra babanı alacağız ve beraber mahkemeye gideceğiz' dedi, Kağızman Caddesi üzerinden tam olarak hatırlamıyorum ancak ya Hz.... Çarşısının bulunduğu caddeye veya Dolunay Market ile Kılıçaslan Otel arasındaki sokağa girip oradan Abide meydanı kavşağına geldik, kavşaktan askeri lojmanlar arasından ... Mahallesine girdik, ... Mahallesi muhtarlığınım oradan sola dönüp Yeni ... Caddesine çıktık, caddeden aşağı doğru dönüp biraz gittikten sonra Köroğlu'nun evinin bulunduğu sağ taraftaki ara sokağa girdik, o sokak üzerinde bir tur atıp Köroğlu'nun evinin kapısının biraz gerisinde durduk, abimin bu şekilde gitmesini isteyen ve durmasını isteyen kişi ismini ... olarak bildiğim kişidir. Yaklaşık 5 dakika kadar orada bekledik. Daha sonra ... yalnız olarak evden çıktı. ..., abim ...e 'Arabayı Köroğlu'nun önüne sür' dedi, abim de arabayı sürdü ve Köroğlu'nun önünde durdu. Bu sırada ben arkada ...'ın yanında yolcu koltuğunun arkasında oturuyordum, önde abim ...in yanında eşkalini vermiş olduğum 2. şahıs otuyordu. Abim durduktan sonra eşkalini vermiş olduğum 2. şahıs arabadan indi, kaleşnikof silahını Köroğlu'na doğrulttu ve 'Teslim ol' dedi, bu sırada ... da araçtan elinde kaleşnikof marka silah ile indi. Arabanın arkasından Köroğlu'nun yanına doğru gitti. Köroğlu da şahıslara yönelik 'Ne teslimi, ne teslimi?' diye bağırdı. Bu arada Köroğlu ile 2. şahıs arasında itiş kakış meydana geldi. Bu sırada Köroğlu'nun evinden bir şahıs çıktı, Köroğlu'na doğru 'Baba, baba' diye bağırınca oğlu olduğunu anladım. Bu arada ... kaleşnikof marka silahını Köroğlu'na doğrultarak seri şekilde ateş ettiğini gördüm. Köroğlu yere düştükten sonra ... benim oturduğum yerin kapısını açarak yan tarafa doğru itekledi, benim oturduğum yere o oturdu, 2. şahıs inmiş olduğu ön yolcu koltuğuna binip silahı abim ...e doğrulttu 'Sür, yoksa seni öldürürüm' dedi, abim de hızlı bir şekilde aracı sürdü, sokaktan çıkıp Yeni ... Caddesinden ışıklara geçtikten sonra ... istikametine girdi, ... Akif Mahallesinin yan tarafından Bulut Betonun karşısından baraj yoluna girdik, ileride bulunan İçtaş Göçay isimli şantiyenin oradan şahıslar ile karşılaştığımız güzergahtan gittik, eşkallerini belirtmiş olduğum şahısların yanımıza gelmiş olduğu yeri 2-3 km geçtikten sonra durduk, yine bu güzergahı 2. şahıs olarak belirttiğim şahıs yönlendirdi. Durduktan sonra 2. şahıs 'PKK'nın gücünü gördünüz, Köroğlu gelmedi, sonu böyle oldu, baban gelmez ise onun da sonu bu şekilde olur, sizi şimdi bırakıyoruz, babanız mahkemeye gelsin' dedi. Daha sonra onlar dağa doğru tırmandılar, biz de aracımız ile oradan döndük. Geri gelirken abim bu şahıslardan bir tanesinin kendisini şehir merkezinden alıp barajın oraya götürdüğünü söyledi, ancak hangi şahsın olduğunu söylemedi. Aynı güzergahtan geri... Mahallesindeki babamın evinin oraya geldik. Olayı babama anlatacaktık, evde hiç kimse yoktu. Bunun üzerine... Mahallesinde ikamet eden kız kardeşim Gülten Meşe'nin evine gittik. Evde bulunan eniştem ...'ye ve kız kardeşime başımıza gelen olayları anlattık, sonrasında İsmail abim 155'i aradı. Daha sonra polisler kız kardeşimin evinin oraya geldiler. ... abimin Ford Connect marka ... ile yanımızdan ayrıldığını yukarıda belirtmiştim. ... abim yanımızdan ayrıldıktan sonra beni aradı, ancak ne zaman aradığını, biz nerede iken aradığını hatırlamıyorum, ancak Köroğlu vurulduktan sonra aradı, bana 'Neredesiniz?' diye sordu, ben de 'Kapat' dedim ve telefonu kapattım. Bir daha ... abim ile herhangi bir görüşme yapmadım. Köroğlu vurulduktan sonra baraj tarafına doğru giderken ismini ... olarak bildiğim şahıs bana 'Babanı ara, Köroğlu'nun vurulduğunu söyle' dedi, bunun üzerine ben kullanmış olduğum telefondan babamın kullanmış olduğu numarasını bilmediğim telefonumda kayıtlı olan numarayı aradım, babama 'PKK Köroğlu'nu vurdu, bizi dağa götürüyorlar' dedim, bu sırada tam olarak nerede olduğumuzu hatırlamıyorum ancak baraj tarafına gidiyorduk, babam da ney ney diye bir şeyler dedi ve telefon kapandı. Bunun üzerine ..., abim ...e 'Sen ara' dedi, abim babamı aradı 'Biz PKK'nın elindeyiz, Köroğlu'nu öldürdüler' dedi, bu sırada ..., abimin elinden telefonu aldı 'Hacı, oğullarınız bizim elimizde, PKK' diyerek telefonu kapattı. Başka da harhangi bir telefon görüşmesi yapmadık."
Savcılıkta; "Üzerime atılı suçlamalar ile ilgili olarak ... Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde avukatım huzurunda ifade verdim, vermiş olduğum ifademi tekrar ederim, ifademin altındaki imza bana aittir. ...'yı babam ile alacak verecek meselesi olması nedeniyle tanıyorum. Ancak kendisini hiç görmedim. Sadece ismen biliyorum. Babam ... arsa satışı yapmaktadır. ... isimli şahısa borcundan dolayı şahıs babamı icraya vermiş. İcra Müdürlüğü arsa üzerine tedbir kararı koymuş. Bunun üzerine babamın arsayı sattığı şahıslar para verdikleri halde tapuda satın alma işlemlerini gerçekleştiremeyince babamı örgüt mensuplarına şikayet etmişler. Bunun üzerine yaklaşık 1.5- 2 ay önce örgüt babamı ifade vermek için dağa çağırmış. Örgüt aynı şekilde ... isimli şahısı da dağa çağırmış, ancak bu şahıs gitmemiş. Oğlu ...'ı ya da Metin'i göndermiş. Örgüt ...'nın gelmesi gerektiğini ve mahkeme kuracaklarını söylemiş. ... buna rağmen dağa sözde HPG mahkemesine gitmemiş. 15/07/2014 günü örgüt üyesi bir kişi abimi çarşı içerisinde yakalayarak ...Barajına götürmüş. Bu sırada ben evdeydim. Akşam saat 18:00 sıralarında abim beni telefonla aradı ve bana nerede olduğumu söyledi. Evde olduğumu ve çarşıya çıkacağımı söylemem üzerine bana evine gitmemi ve burada bulunan Toyota Corolla marka 33 AFF 60 plaka sayılı aracı barajın oraya balık yakalama amacıyla götürmemi söyledi. Ben de bunun üzerine aracı alarak ... abimin yanına gittim. Ona 'Baraja balık yakalamaya gidelim' dedim. Cebimde param olmadığı için ona benzin aldırdım. Baraja gittiğimizde abimi gördüm. Arabadan indik ve abimin yanına gittik. Bu sırada yanımıza sivil giyinimli iki kişi geldi. Ellerinde uzun namlulu silah vardı. Bu kişilerden birisi ... abime 'Sen git, kimseye de bir şey söyleme, kardeşlerin elimizde' dedi. Bunun üzerine ... abim, babam ... adına kayıtlı İsmail abimin baraja giderken yanında götürdüğü Ford Connect marka ... ile ... merkeze .... Daha sonra biz de Toyota marka araca binerek ... merkeze doğru yola çıktık. Aracı İsmail abim kullanıyordu. Ben ise ön yolcu koltuğunda oturuyordum. Arkada ise ellerinde uzun namlulu silah bulunan iki örgüt üyesi oturuyordu. Bu kişiler birbirlerine Heval ... ve Heval diye hitap ediyorlardı. Bunlardan uzun boylu, kısa sakallı olan ... Heval, diğer kısa boylu, iki günlük sakalı bulunan ise Heval ismini kullanıyorlardı. ... il girişinde kısa boylu ismi Heval olan örgüt mensubu ön yolcu koltuğuna geçti. Ben de onun arkasına oturdum. Aracın arka sol kısmında oturan ..., abime yolu tarif etti, bu şekilde ...'nın evinin yakınlarında bir yerde beklemeye başladık. Aracı yolun sol tarafına durdurduk. ...'nın evi ise yolun sağ tarafındaydı. Aracın içerisinde evin bahçe kapısını görüyorduk. Yaklaşık 3-5 dakika kadar bekledik. ... tek başına bahçe kapısından sokağa çıktı. ..., abime 'Çıktı, aracı sür önüne aracı kır' dedi. Bunun üzerine abim aracı hareket ettirdi ve ...'nın önüne aracı kırdı. Aracın ön yolcu koltuğunda oturan Heval isimli şahıs hemen araçtan inerek elinde bulunan silahı ...'ya doğrulttu ve 'Teslim ol' dedi. ... da 'Ne teslimi, ne teslimi?' şeklinde sözler söyledi ve Heval isimli şahıs ile itişmeye başladı. Bu sırada diğer örgüt mensubu da sol arka kapıdan inerek aracın arkasından dolaştı. Bu esnada ...'nın oğlu olduğunu zannetiğim bir kişi evin bahçe kapısından çıkarak 'Baba, baba' diye bağırdı. Bunun üzerine ... isimli şahıs elinde bulunan silahla seri şekilde ...'ya ateş etti. Ben bu sırada aracın içerisinde sağ arka koltukta oturuyordum. Abim İsmail ise şoför koltuğunda oturuyordu. ... isimli şahıs ateş eder etmez hemen sağ arka kapıyı açtı ve bana 'Yana kay' diyerek araca bindi. Heval isimli şahıs ise silahı ağbime doğrultarak ön koltuğa oturdu ve 'Gaza bas, yoksa seni öldürürüm' dedi. Bunun üzerine abim hızlıca bizi olay yerinden uzaklaştırdı. Daha sonra araçla tekrar baraja gittik. Barajı 1-2 km geçtikten sonra araçtan indik. ... ve Heval bize 'Babanız ...'e söyleyin, PKK'nın gücünü gördünüz, baban da gelmezse aynısı babanızın başına gelir' dediler. Bu şahıslar araçtan indiler. Biz de geldiğimiz yoldan tekrar şehir merkezine geldik. Babam ... ile birlikte oturduğumuz eve geldik. Evde kapının kilitli olduğunu ve kimsenin olmadığını gördük. Bunun üzerine ağbim ile eniştem ...'nin evine gittik ve olayı anlattık. Daha sonra polisi arayarak başımızdan geçenleri anlatmaya karar verdik. Polisi aradığımızda saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Ancak çok fazla vakit geçmemişti. Ancak sahur vaktinden önceydi. ... vurulduktan sonra ... abim beni telefonla aradı ve bana 'Neredesiniz, ne oldu?' dedi. Ben de kendisine bir yerde olduğumu ve telefonu kapatmasını söyledim. Daha sonra ... isimli şahıs bana 'Babanı ara, Köroğlu'nun vurulduğunu söyle, sizi kaçıracağız' dedi. Bunun üzerine ben babamı aradım ve babama 'PKK Köroğlu'nu vurdu, bizi dağa götürüyorlar' dedim. Babam soru sormaya kalmadan telefon kapandı. Daha sonra ..., abim ...e 'Sen ara' dedi. Abim, babamı arayarak 'biz PKK'nın elindeyiz, PKK Köroğlu'nu öldürdü' dedi. Bu sırada ..., abimin elinden telefonu alarak babama 'Hacı oğulların bizim elimizde, tamam mı PKK' diyerek telefonu kapattı. Benim olayla ilgili söyleyeceklerim bunlardan ibarettir. Ben suçsuzum. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. İsmail abimin neden ... abimin baraja geldiğini söylemediğini bilmiyorum."
Sorguda; "Savcılıkta ve emniyette vermiş olduğumu savunmamı tekrar ederim. üzerime atılı suçlamayı anladım. Konu ile ilgili savcılıkta ayrıntılı olarak ifade vermiştim, aynen tekrar ederim üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ben ...'yı tanımam, babamın kendisi ile alacak verecek meselesinden dolayı bir husumeti bulunmaktadır. Daha önce soruşturma aşamasında da olayın gelişimini ayrıntılı bir şekilde anlattığım arabada isminin ... olarak olarak öğrendiğim şahıs Köroğlu'yu kaleşnikof ile vurmuştu, bizler arabada 4 kişiydik, ben, ağabeyim, ... ve ismini bilmediğim PKK'lı vardı, bu şahsın Köroğlu'yu vurmasının nedeni konuşmak için kendisini dağa çağırmışlar ancak bu arazi anlaşmazlığı için Köroğlu dağa gitmemiş, Köroğlu'nun oğlu da olay yerindeydi, o da olan olayları gördü, üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Bu nedenle Cumhuriyet savcılığının tutuklama talebinin reddini talep ediyorum."
Mahkemede; "Önceki savunmalarım doğrudur, aynen tekrar ederim, ekleyeceğim bir şey yoktur, hep adaletin gerçekleşmesi için bugünü bekledim, babamın anlattıkları doğrudur, mağdur durumdayız ancak sanık olarak bugün huzurunuza çıktık, gerçeğin ortaya çıkmasını ve adaletin tecelli etmesini istiyorum, olay sırasında aracı abim İsmail kullanıyordu, ben de yanındaydım, arka sağ koltuktaydım, ... 'Baraja gel, orada arkadaşlarla balık yakalıyoruz' diye beni aradı, 'Sen de gelirmisin, ne yapıyorsun?' dedi, ben de mahallede olduğumu söyledim, o zaman git, evden arabayı al, yedek anahtarın yengemde olduğunu söyledi, ben de gittim, aracı çalıştırdım, yakıt ışığı yandı, cebimde para olmadığı için abim ...'ten para almayı düşündüm, ... abimin evine gittim, balkonda oturuyordu, o an para istemedim, arabayı hatta ... abim kullandı, yakıta baktığında yakıtın az olduğunu görünce 'Sen beni yakıt için mi çağırdın?' dedi, ben kendisine 'İsmail abim balık tutuyormuş, yanında arkadaşları var, oraya gideceğim, gelir misin?' dedim, o da 'Gelirim, canım sıkılıyor' dedi, beraber baraja gittik, İsmail beni aradığında bana 'Hacının arabası bende, gelirken görürsün' dedi, yaklaştığımız zaman aracı gördüm, İsmail aracın arka tarafından yola çıktı, araçtan indik yanına gittik, suratı asıktı, gözleri kan dolmuştu, hayırdır ne oldu der demez barajın yamacından iki kişi çıktı, bizi arabanın arkasından yanlarına çağırdılar, isimlerimizi sordular, bana abim İsmail, ... abimi neden getirdiğimi sordu, ben de 'Mazot yoktu, o yüzden getirdim' dedi. Ondan sonra ismini sonradan öğrendiğim ... ... ve ismini bilmediğim heval diye hitap edilen kaleşnikof silah olduğu halde babamın dolandırıcı olduğunu ...'nın da tefeci oludğunu söylediler, ... 'Baban nerede?' diye sordu, biz de 'Bilmiyoruz' dedik, yanındaki terörist 'Bunlar burada, babaları da gelir' dedi, ondan sonra ... bak 'İki kardeşin elimizde, ...'yı da alacağız, babana da söyle, o da gelsin, gelmezse iki kardeşini öldürürüz' dedi, sonra ... abimi gönderdiler, sonra bize de 'Bakın şehre gidiyoruz, siz bir şey yapmazsanız, biz de size birşey yapmayacağız' dediler, Köroğlu'nu alacağız dediler, mesele babanla Köroğlu arasında Köroğlu'nu alacağız dediler, ikimiz öne bindik, iki kişi arkaya bindi, şehrin girişinde kısa boylu teröristin ismi Canfeda idi, bu kişi İsmail abime durmasını söyledi, durunca kendisi ön koltuğa geçti, ben de onun oturduğu arka koltuğa geçtim, ondan sonra devam ettik, ...'nın evine gittik, ... burayı iyi biliyordu, yolu hep ... tarif etti, kapısının 20-30 metre aşağısında bekledik, 5 dakika kadar bekledikten sonra Köroğlu çıktı. ..., abime Köroğlu'nun önüne sürmesini söyledi, abim önüne sürdü, Canfeda aşağı indi, ...'ya silahı uzatıp 'PKK teslim ol' dedi, o da 'Ne PKK'sı, ne teslim olması?' dedi, aralarında itiş kakış oldu, birbirlerini ittirdiler, hatta Köroğlu silahı tutup çekiştirmeye başladı, sonra terörist silahı geri aldı, aradan bir dakika geçip geçmedi, içeriden birisi çıktı, 'Baba, baba' diye bağırdı, içeride oturan ... isimli PKK'lı koşup ikisinin arasına girdi, bağırıp durmasını söyledi, ne söyledi bilmiyorum ama baba diye bağıran kişi durdu, sonra silahı seri bir şekilde silahı seriye alıp ...'ya ateş etti, daha sonra koşarak benim oturduğum yöndeki kapıyı açtı ve bana 'Çekil oradan' dedi, abime 'Bizi burdan kurtarın, çıkarın, yoksa sizi de öldürürüz' dedi, bunun üzerine abim de arabayı sürdü, daha sonra araçla ... yoluna girdik, o sırada ben şoktaydım, nereye gittiğimizi tam olarak hatırlamıyorum, biraz gittikten sonra geldiğimiz yol haricindeki başka bir baraj yoluna sola saptılar, ondan sonra barajın ilerisinde durduk, Canfeda isimli kişi biriyle telefon görüşmesi yaptı, daha sonra abime aracı çevirmesini söyledi, 'Olayı gördünüz, gidin babanıza anlatın, babanız gelmezse sonu aynı olur, PKK'nın gücünü de bilmiyorsunuz' dediler, ondan sonra biz kardeşimle ayrıldık, mahalleye eve geldik, evimize geldiğimizde kimse yoktu, yanımızda adam öldürüldüğü için şoktaydık, kendimizde değildik, biz de ne yapacağımızı bilmediğimiz için kız kardeşimizin evine gittik, ordan emniyeti aradık, başımızdan geçenleri anlattık, emniyet de geldi bizi aldı, o gün bugün devam ediyor."
18.02.2015 tarihli duruşmada; "Önceki savunmalarımı aynen tekrar ederim, ... ... bizim kaçma imkanımızın olduğunu söylüyor ancak diğer terörist vardı ve elinde silah vardı, Köroğlu'nun oğlu araçtan inen terörist ile babasının arasına girmeye çalışınca bu kişi araçtan inerek ateş etti, sonra da arabaya binip bize 'Aracı sürün' dedi, yine ...'nin telefon kayıtlarının silindiği söyleniyor, böyle bir durum yoktur, kendisi telefon kayıtlarını silmemiştir, neden silsin bir sebebi yoktur, emniyeteki bazı polisler yön değiştiriyor, olayı bize yıkmaya çalışıyor, ... Tek isimli kişi bizim kendiliğimizden teslim olmadığımızı söylüyor, halbuki biz kendimiz teslim olduk, emniyeti aradık, biz diğer sanıkları dağa bıraktıktan sonra aradan bir saat geçti geçmedi, ablamlardan telefon ile polisi aradık, dört saat gibi bir süre geçmemiştir, ... arama saati de kayıtlarda vardır, suçsuzum, beraatimi ve tahliyemi istiyorum, bizim ailemizde terör damgası yiyen kimse yoktur, nişanlıyım, bir ay sonra düğünüm olacaktı, dört aydır tutukluyum. Metin tehdit edilmesi nedeniyle korktuğu ve duruşmaya gelemediği söylenmektedir, halbuki Metin bizim lehimize vermektedir, neden korksun, yine madem tehdit var diğerleri duruşmaya nasıl gelebiliyor, bu iddiaları da kabul etmiyorum."
15.05.2015 tarihli duruşmada; "Her ne kadar katılan taraf, sanık olan abim ...'in yalancı şahit tuttuğunu ve bu şahidin ... olduğunu söylemekteseler de bu şahidin dinlenmesini önceki celselerde talep etmişlerdir, bu nedenle bu iddia doğru değildir, babamın ...'yı şikayet etiği belirtilmektedir, fakat geçen celse Metin'in beyanlarından da anlaşılacağı üzere örgüt üyeleri tapuyu ...'e verme demişlerdir, eğer babam şikayet etmiş olsaydı örgüt üyelerinin bu şekilde bir beyanı olmazdı, ben kimseyi öldürmedim, kimseyi öldürmeye de yardım etmedim, maktulün evinde keşif yapmadım, önceki beyanlarımda da bunu söylemiştim, evini bilmiyorum, toptancılık işi yaptığımız için ...'nın ilçelerine ve çeşitli mahalledeki dükkanlarda mal satışı yapıyoruz, maktulün evine yakın olan ... Caddesinde dört dükkana haftada bir ürün veriyoruz, sinyalerimizin bu bölgede vermesi çok normaldir, HTS kayıtlarına ilişkin bunu söylemek istiyorum, eğer biz teröristlerin söylediklerini yapmasaydık bizi de öldüreceklerdi, bizim tek suçumuz ölmemek oldu, bu yörede beş yaşındaki bir çocuğa da sorsanız teröristlere karşı gelinmeyeceğini o da bilir, sonuçta silahlı terör örgütüdür, vurur kaçarlar, maktule de aynısını yapmışlardır."
12.11.2015 tarihli duruşmada; "Araçta üç kişi değil dört kişi olduğu sigara izmaritleri, parmak izi incelemesi ve kamera incelemesi yapıldığında ortaya çıkacaktır, ayrıca ben ... Tekin'in beyanlarını kabul etmiyorum, o bizim polisi aramadığımızı söylemiştir, halbuki biz olaydan iki saat sonra polisi aradık, başımızdan geçenleri anlattık, yerimizi söyledik, adresi polisler bulamadı, eniştem ...'ı bilindik bir markete gönderdik ve polisleri alıp bizim yanımıza geldi, bu durumu da ... ve HTS raporları doğruladı, karşı taraf benim ...'yı öldürdüğümü iddia ediyor, halbuki maktülün oğlu ... dağa gittiğinde konuştuğu teröriste 'Benim babamı niye öldürdünüz, ayağına sıkabilirdiniz' diye soruyor, terörist de 'Bize silah çekti, biz de öldürmek zorunda kaldık' diyor, bu da karşı tarafın iddiasının doğru olmadığını gösterir, bugüne kadar terör örgütüne herhangi bir suçlamada bulunmadılar, bunun nedeni de bizden daha sonra aşiret kanalı adı altında bizden para almak istemeleridir, maktul bizim yüzümüzden değil tefeci olduğu için öldürüldü, bizi de dolandırıcı diye şikayet etmişler, bize yaptıklarımızı silah zoru ile yaptırdılar, eğer yapmasaydık bizi de öldüreceklerdi."
15.01.2016 tarihli duruşmada; "Ben zorla araca bindirildim, olay yerine getirildim, maktulü tanımıyordum, ben olay anında araçta arka koltukta bekledim, 'İnersen seni öldürürüz' diye tehdit ettiler, olayın aydınlanması için her türlü açıklamada bulundum, mağdur durumdayım, en büyük şahidim mobese kayıtları ve HTS raporlarıdır."
Birleşen 2015/293 esas sayılı dosya yönünden alınan savunmasında mahkemede; "Ben Facebook'un devlet denetiminde olduğunu, yasak olsa devletin bu paylaşımlara izin vermeyeceğini düşünerek Kürtçe olduğu için şarkıları dinledim, ben Facebook'ta kendim paylaşmadım, sadece kendim dinlediğim için bunlar benim sayfamda da gözüktü, ben örgütün sempatisini çoğaltmak için bir eylem yapmadım, Facebook sayfam detaylı bir şekilde araştırıldığında benim askerlik yaptığım zamana ve yere ilişkin paylaşımlarım vardı, bu yörenin müzikleri olduğu için müzikleri dinledim, propaganda yapılması için bir şeyleri bir topluma dinletmek gerekir, ben bunları birilerine dinletmedim sadece kendim dinledim, seçimlerde bu müzikleri propaganda müzikleri olarak kullanılmıştır, onlarına da getirilip yargılanmaları gerekir.
Soruşturma beyanı okundu ve sanıktan soruldu: Ben savcılıkta 'Beğenip paylaştım' şeklinde bir şey söylemedim, ben birkaç tanesini hatırlıyorum, onları ben paylaşmıştım ama propaganda amaçlı değildir, ben eğer bir partiye sempati duysaydım 26 yaşındayım, bu şekilde müzik paylaşmalar değil daha büyük aktiviteler olurdu."
Sanık ... kollukta; "İfademi ... Barosu avukatlarından ... ile birlikte vereceğim. Ben toptancılık yaparak geçimimi sağlamaktayım. Bana sormuş olduğunuz olayla ilgili olarak olay günü olan 15.07.2014 günü saat 16.00 sıralarında işlerim gereği gitmiş olduğum ... ilçesinden ... il merkezine 33 AFF 60 plakalı aracımla geldim, geldikten sonra oturmuş olduğum Hürriyet Mahallesi 1817. Sokak No:2 Merkez / ... sayılı adresinde bulunan ikametime gittim, evde biraz dinlendikten sonra aynı gün saat 17.00 sıralarında... Markete gitmek için ...plaka sayılı Ford Connect marka babam ... isimli şahsa ait araçla hareket ettim, yaklaşık 10 veya 15 metre kadar araçla hareket ettikten sonra 25-26 yaşlarında, 1.70-1.75 cm boylarında, orta yapılı, esmer, kahverengi gözlü bir şahıs aracıma el kaldırdı, bir şey soracağım bahanesiyle aracı durdurdu, ben de aracın camını açağım esnada aracın kapısını açıp içeriye bindi, bana siyaha yakın renkte bir tabanca doğrultarak 'Sesini çıkarma sür, yoksa seni öldürürüm' dedi, ben de 'Ne olur?' diye bağırdım, elinde tabanca bulunan şahıs sesini çıkarmadı, bana aracı sürmemi, akıllı olursan sana zarar vermeyeceğim diyerek 'Çabuk askeriyenin oradan Keşiş yoluna oradan baraj yoluna sür' dedi, ben de şahsın elinde bulunan tabancasından korktuğumdam dolayı şahsın her söylediğini yaptım, şahısla birlikte yola çıktık, asfalt yoldan Yazılı Barajının arkasında bulunan köprünün sol tarafında bulunan toprak yoldan yaklaşık 15 km kadar gittik, yol bozuk olmasından dolayı araba gitmediği için arabayı yol kenarına park ederek şahsın önünde ben yaya olarak yürümeye başladım, yürüdüğüm esnada sahıs benim arkamdan gelmekteydi, ancak bana silahını tam olarak doğrultmuyordu, şahısla birlikte 500 metre kadar yürüdükten sonra... Yaylası mevkisine geldik. PKK örgüt mensuplarının bulunduğu beyaz renkli çadırlara vardık, çadır içerisine girdik, çadır içerisinde 5-6 tane PKK örgüt mensubu erkek şahıs oturmaktaydı. Bana içlerinde Japonlara benzeyen çekik gözlü, 160-165 cm boylarında, 30-35 yaşlarında, esmer tenli, ince bıyıklı şahıs bana hitaben kürtçe olarak 'Baban Hacı ... niye mahkemeye gelmedi?' dedi, ben de kendisine 'Babamın neden gelmediği konusunda hiçbir bilgim yok' dedim, şahıs da bana 'Biz de senin babanı getirtmeyi biliriz' dedi, daha sonra çadır içerisinde bulunan 3-4 şahıs çadırdan çıkarak çadırın üst tarafına doğru yürüdüler, aralarında bir şeyler konuştular, ancak ne konuştuklarını duymadım. Bu şahıslar aralarında konuştuktan sonra iki şahıs benim yanıma geldi, bu şahıslar beni telefon çeken bir yere götürdüler, bana bir kişiyi aramamı ve barajın üst tarafında balık yakalayacağız diyerek araba getirmemi söylediler, ben de şahısların ellerinde bulunan kaleşnikof marka uzun namlulu silahlarından korktuğumdan dolayı 15.07.2014 günü saat 18.00 sıralarında kullanmış olduğum ... numaralı hattımdan kardeşim ... isimli şahsın kullanmış olduğu 0....numaralı hattını aradım, kardeşime 'Davut benim evime git, Toyota'nın yedek anahtlarını al, Yazılı Barajının üst tarafında balık var, balık tutacağız, arabayla çabuk gel' dedim, kardeşim de bana 'Bu saatte ne balığı abi?' dedi, ben de kendisine 'Uzatma çabuk gel' diyerek telefonu kapattım, yaklaşık 1 saat kadar sonra Yazılı Barajının üst tarafında bulunan köprünün sol tarafından giden toprak yolun 1 km kadar ilerisine geldi, geldiğinde benim yanımda da iki tane PKK militanı bulunuyordu ancak militanlar kardeşim ... gelmeden önce kıyafetlerini değiştirmişlerdi, yanımda bulunan militanlardan ... isimli şahsın üzerinde krem renkli, bol kesim, yandan cepli pantolon bulunuyordu, üzerinde bulunan kıyafetine dikkat etmedim ancak hatırladığım kadarıyla siyah renkli yağmurluk tipinde monttu, ayağında rengini hatırlamadığım spor ayakkabısı vardı, bu şahıs 27-28 yaşlarında, 180-185 cm boylarında, zayıf yapılı, uzun boylu, ince bıyıklı, yeşile çalan renkte göz rengi vardı, bu şahsın yanında bulunan diğer PKK militanının üzerinde krem ve kahverengi karışımı renkte keten pantolonu üzerindeydi, ayağında beyaza yakın spor ayakkabısı vardı, üst kısmında ne giydiğini hatırlamıyorum. bu şahıs da 30 yaşlarında, 160-170 cm baylarında, esmer tenli, toparlak yüzlü, ince bıyıklı, siyah saçlı, siyah gözlü bir şahıstı, kardeşim ... yanımıza geldi, bana hitaben 'Abi ne oluyor?' dedi. Ben de kardeşime 'Korkma, hiçbir şey olmayacak' dedim,... Yaylasına ilk benim gitmiş oldum .... plaka sayılı aracı kimin alıp götürdüğünü bilmiyorum, ben ve kardeşim PKK militanları ile birlikte kardeşim ...'ün gelmiş olduğu ... plakalı sayılı Toyota marka aracın şoförlüğüne ben geçtim, yanıma kardeşim ... isimli şahıs oturdu, arka koltuk sağ tarafa ... isimli şahıs oturdu, arka koltuk sol tarafa da ismini bilmediğim PKK militanı oturdu, ikisinin de elinde uzun namlulu kalaşnikof marka kısa dipçikli silah vardı, bellerinde de tabanca bulunmaktaydı, arabaya bindik, ...Barajının üst tarafında bulunan asfalt yoldan Baloluk (Keşişyolu) istikametinden askeriyenin ortasından geçen yolun bittiği 150 metre kadar ileride bulunan kışlanın karşısında bulunan caminin ara sokağına saptık, ara sokaktan ...Lisesi istikametine doğru döndük, ...BİM Market önünden Hürriyet Caddesi istikametinden düz giderek Kağızman Caddesine çıktık, Kağızman Caddesi istikametinden Adliye Işıkları istikametine doğru yola çıktık, Kağızman Caddesi üzerinde bulunan PTT kargoyu geçtikten sonraki ara sokak olan Bülbül Caddesi istikametine döndük, 100. Yıl Parkı altında bulunan ... Öğrenci Yurdu önünden geçtik, parkın bitiminden 100. Yıl Caddesinden Hz.... Çarşısı istikametine döndük, yolun bitiminde Nadiriye Öğrenci Yurdu istikametinden dönerek yurdun karşısında bulunan sokak olan Abide Kavşağına çıkan sokağa girdik, sokak üzerinden kavşağa girerek kavşaktan dönerek Abide Mahallesi 706. Sokak toptancıların bulunduğu sokağa girdik, sokak bitiminde İnan Ekmek Fırını istikametine doğru dönerek ING Bankası altında bulunan sokaktan Yeni ... Caddesine çıktık, Yeni ... Caddesi üzerinden Hamur istikametine doğru yola koyulduk, ... isimli şahıs bana ... Camiine doğru gitmemi söyledi, ... Camiini geçtikten hemen sonrak 1127. sokaktan sağa döndük, sokakta ilerledikten sonra sokak içerisinde ... kavşağından dönüş alıp tekrar geldiğimiz istikamete Yeni ... Caddesi istikametine gitmeye başladık, ... isimli şahıs bana 'Aracı sola çek, dur' dedi, 5 dakika kadar bekledikten sonra yaklaşık 10 metre kadar ileride yolun sağında bulunan evin demir kapısı açıldı ve içeriden bir erkek şahıs çıktı, ... isimli şahıs gözetledikleri bu evden çıkan şahsı görünce bana 'Sür, adamın önünü kes, yanımda dur' dedi, ben de aracı tekrar çalıştırarak evden çıkan bu şahsın yanına gittim ve şahsın önünü tam kapatmayacak şekilde şahsın önünde durdum. Aracın önünde oturan ismini bilmediğim PKK örgüt militanı aracın ön kapısını açarak elinde bulunan kaleşnikof marka silahla yere indi, silahı şahsa doğrultarak 'Teslim ol, bizimle geleceksin' dedi. Bu sırada ... isimli şahıs da aracın arka sağ kapısını açtı ancak araçtan inmedi. Yerde bulunan PKK örgüt militanına diğer şahıs 'Ne teslim olacağım, kimsin?' dedi ve örgüt militanının elinde bulunan uzun namlulu silahı tuttu, silahı almaya çalıştı, daha sonra da elini beline attı, bu sırada evden 'Baba, baba' diye bağırarak bir erkek şahıs çıktı, evden çıkan bu şahıs da yerde bulunan örgüt militanını elindeki uzun namlulu kaleşnikof marka silahı tuttu, bunun üzerine araçta bulunan ... isimli örgüt militanı arka koltuk sağ kapıdan yere indi, iner inmez elinde bulunan uzun namlulu kaleşnikof marka silahla evden ilk çıkan 50-55 yaşlarında bulunan, iri yapılı, uzun boylu şahsa seri şekilde 3-4 el ateş etti. Ateş ettikten sonra 50-55 yaşlarındaki şahıs yere düştü. Araçtan inen örgüt militanları hemen arabaya geri bindiler, ... yine aracın arka koltuğuna oturdu, diğer ismini bilmediğim şahıs da aracın ön koltuğuna oturdu, bu şahıslar bana 'Çabuk çıkar bizi buradan, yoksa seni öldürürüz' dediler, kardeşim... da 'Adamı öldürdüler' diye bağırdı, ben aracı hızlı şekilde hareket ettirerek sokaktan Yeni ... Caddesine çıktım, buradan sola dönerek ... ışıklara çıktım, çevre yolundan ... yolu istikametine döndüm, ben kavşağa geldiğimde kırmızı ışık yanıyordu ancak aracı durdurmadım ve kırmızı ışıkta geçtim. ... istikametine biraz gittikten sonra Bulut Beton karşısında bulunan kavşaktan şehir merkezi istikametine döndüm, buradan da baraj yolu ... Köyü istikametine doğru saptık, ... Köyünü yaklaşık 1 km geçtikten sonra solda bulunan köprüden dönerek Keşiş Yoluna girdik, Keşiş Yolundan asfalt yolu takiben ...Barajının üst tarafında bulunan köprüden sola doğru dönerek toprak yoldan yaklaşık 2-3 km gittik. Burada ismini bilmediğim önde oturan PKK örgüt militanı 'Burada dur, bizi indir' dedi, ben de aracı burada geri döndürdüm, ben geri döndükten sonra araçtan iki örgüt militanı ve... yere indi,... aracın ön koltuğuna oturdu, bu sırada aracın açık olan camından bana ve kardeşim...'a 'Baban üç gün sonra gelmezse onun da sonu öyle olur' dedi, daha sonra da ben aracı hareket ettirdim, örgüt militanları arkadan bize bakıyorlardı, ben bu örgüt militanlarının nereye gittiklerini görmedim. Daha sonra ... ile aynı istikametten ... il merkezine geldik, şehir merkezine geldiğimde Keşiş Yolundan, Askeriyenin yanından, su deposu önü istikametinden, Kağızman Caddesinden,...Caddesine girdim,...Caddesinden... Mahallesinde bulunan babam ...'ün evine gittik. Kullanmış olduğum Ford Connect marka aracı babamın evinin önüne park ettim, babamın evine geldiğimde Toyota marka ... evin bahçesinde park halinde idi. Aracı babamın evine kimin getirdiğini bilmiyorum. Kardeşim ile birlikte babamın evinin kapısını çaldım ancak kapı kilitli idi, evin ışıkları da yanmıyordu. Kardeşim ile birlikte buradan kız kardeşimin eşi olan ...'nin yine... Mahallesinde bulunan evine gittik. Evde ... ve kardeşim Gülten vardı. ... bizi eve aldı, evde yaklaşık 5 dakika kadar kaldıktan sonta ben 155 polis imdatı aradım ve telefonu açan memura 'Beni PKK'lılar kaçırdı, PKK gitti adamı vurdu, suç şimdi benim üzerime kalır, beni kurtarın' dedim ve evin adresini verdim, aradan yaklaşık 10 dakika kadar geçtikten sonra polisler geldiler, beni, kardeşimi ve eniştemi alarak şubeye getirdiler.
Soruldu 1) İfa...de belirtmiş olduğunuz PKK örgüt militanları size nereden tanımaktadırlar ve neden özellikle sizi ifa...de belirttiğiniz yere götürdüler?
Cevap 1) Bu örgüt militanlarının beni nereden tanıdığını bilmiyorum, ancak babamın neden çağrıldığı zaman gelmediğini bana sordular.
Soruldu 2) Kullanmakta olduğunuz .... plaka sayılı ... kime aittir ve ne zamandır siz kullanmaktadır.
Cevap 2) Sormuş olduğunuz ... kardeşim Adem Alagöz'e attir, ... 3-4 gündür bendedir. Kardeşim ...'de ikamet etmektedir.
Soruldu 3) Babanız ... ile maktül ... isimli şahıs arasında bulunan arazi anlaşmazlığından bilginiz var mı?
Cevap 3) Benim babamın arazi anlaşmazlığından bilgim vardı ancak benim babamın bu anlaşmazlığı ile ilgili sadece yüzeysel bilgim vardı.
Soruldu 4) Babanız ... ve abiniz ... ile olaydan sonra hiç görüştünüz mü, şu anda nerede olduklarını biliyor musunuz?
Cevap 4) Ben olaydan sonra babamı birkaç defa aradım ancak babama ulaşamadım. Şu anda da babam ve abimin nerede olduklarını ve neden kaçtıklarını bilmiyorum.
Benim konu ile ilgili söyleyeceklerim bundan ibarettir. Ayrıca bu arazi anlaşmazlığı nedeniyle biz ve karşı taraf PKK terör örgütüyle şikayetten dolayı görüşmemiz oldu, ancak bu konu ile ilgili detaylı ifademi savcılık aşamasında vermek isliyorum."
Savcılıkta; "Üzerime atılı suçlamalar ile ilgili olarak ... Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde avukatım huzurunda ifade verdim, vermiş olduğum ifademi tekrar ederim, ifademin altındaki imza bana aittir. ... benim babam olur. ... isimli şahsı tanımıyorum. Ancak babamın ... isimli şahısa borcu vardı. Bu şahıs babamı icraya verdi ve babamın çoğunluğunu sattığı arazisine tedbir kondu. Araziyi sattığı kişiler tapuyu alamayınca babamı terör örgütüne şikayet etmişler. Yaklaşık 3 ay önce terör örgütü tarafından babama bir not gönderildi. Bu notta '... hakkında insanları mağdur ettiğine dair iddia var, buraya gelip ifade vermek zorundasınız, aksi takdirde sonuçlarına katlanırsınız' yazılıydı. Bu notun üzerinde ayrıca HPG yazılıydı. Bu sırada ...'ya da örgüt tarafından not gönderilmiş. Daha sonra ikinci bir not geldi ve bunun üzerine babam dağa giderek örgüt üyeleri ile görüştü. Daha sonra babamla birlikte ben de bir defa yaklaşık 4 hafta önce dağa gittim ve örgüt üyeleri ile görüştük. Biz gittiğimizde ...'nın oğlu ... ve soyadını bilmediğim ... isimli Eski ... Caddesi üzerinde Mazioğulları isimli ... yerini işleten şahıs oradaydı. Helo isimli örgüt üyesi babamla, ...'yı dinledi. ...'ya babasının neden gelmediğini sordu. İki hafta sonra babam ... ile ...'nın dağa gelmelerini bizlere söyledi. İki hafta sonra ben, babam ve annem birlikte dağa gittik. Biz orada akşama kadar bekledik, ancak ... ve ailesinden kimse gelmedi. Helo isimli örgüt üyesi babama ...'yı ikna etmesini ve dağa getirmesini söyledi. Babam da ikna edemeyeceğini söyledi. Ardından biz şehir merkezine döndük. Bir süre sonra babamı çağırmak için tekrar not gönderdiler. 3-4 gün önce babamın dağa gitmesi gerekiyordu. Ancak babam gitmedi. Olay günü yani 15/07/2014 günü saat 15.00 sıralarında evde oturuyordum. Bir süre sonra... markete alışveriş yapmak için evden çıktım. Bu sırada babamın Ford Connecet marka aracını kullanıyordum...Mahallesi .... Caddesi başına vardığımda sivil giyimli bir vatandaş el kaldırdı ve 'Bir şey sorabilir miyim?' dedi. Ben aracın camını indirdiğim esnada bu şahıs kapıyı açarak ön yolcu koltuğuna oturdu ve bana tabanca çekti. Bana 'Geriye dön baraja gideceğiz, yoksa seni öldürürüm' dedi. Ben korktuğum için talimatlarına uydum ve bu şahıs ile birlikte ...Barajına doğru gittik. Barajı geçtikten sonra araçtan indik. Bir süre yürüdükten sonra 5-6 tane teröristin olduğu bir çadıra geldik. Çadırda bana babamın niye gelmediğini söylediler. Ben de 'Bilmiyorum' dedim. Daha sonra beni telefonumun çektiği bir yere götürdüler. Bana bir araba lazım olduğunu, birisini oraya çağırmam gerektiğini, balık tutma bahanesiyle birisini çağırmamı söylediler. Ben de kardeşim...'u aradım ve oraya gelmesini söyledim. Bir süre sonra tahminen saat 17:00 sıralarında... ile birlikte abim ... Toyota Corolla marka ... ile yanımıza geldiler. ...'in oğlu rahatsız olduğu için ben emniyette vermiş olduğum ifademde onun geldiğini söylemedim. Örgüt mensupları ...'e eskortluk yapması için Ford Connect marka araçla önden gitmesini, yolda herhangi bir çevirme olduğunda kendilerine bildirmesini söylediler. Ayrıca ... iline girdikten sonra kendi işine bakmasını, şikayet etmesi durumunda beni ve kardeşim...'u öldüreceklerini söylediler. Daha sonra biz de araca bindik, aracın şoför koltuğuna ben oturdum. Ön yolcu koltuğuna ...isimli örgüt mensubu oturdu. Arkamda... oturuyordu. Arka koltuğun sağ tarafında ise ... isimli örgüt mensubu oturuyordu. ... bana ...'i takip etmemizi söyledi. Bunun üzerine biz oradan yola çıktık. Her iki örgüt mensubunda da uzun namlulu silah ve tabanca bulunuyordu. Bana aracı hareket ettirmem için herhangi bir tehditte bulunmadı, ancak bize yanlış bir hareketimizin olması durumunda bizi öldüreceğini söylediler. Daha sonra ... il merkezine geldik. Arka koltukta oturan ... bana talimat veriyordu. ... ili merkezinde bir süre dolaştıktan sonra ...'nın evinin önünde durmamı istedi. Aracı yolun sol tarafına park ettim. Ev ve bahçe kapısı sağımızda kalıyordu. Bu sırada yanımda ...(K) isimli örgüt mensubu oturuyordu.... yine arkamda, ... isimli örgüt mensubu da sağ arka tarafta oturuyordu. Yaklaşık 5 dakika bekledik. Bir süre sonra bahçe kapısından sonradan ... olduğunu anladığım şahıs dışarıya çıktı. Yanında kimse yoktu. ..., elinde bulunan silahı omuzuma dayayarak 'Çabuk şu adamın önünü kes' dedi. Bunun üzerine ben de aracı ... isimli şahsın önüne kırdım ve durdum. ...araçtan inerek uzun namlulu silahı ...'ya doğrulttu ve teslim ol dedi. ... da 'Ne teslim olması, ne teslim olması?' diyerek silahın namlusunu tuttu, aralarında itişme kakışma oldu. Bu sırada 'Baba' diye bir ses duydum. ... bir eli silahın namlusunda iken diğer eliyle arka sağ belinden sanki silah çıkaracakmış gibi hamle yaptı. Bu sırada ... isimli şahıs araçtan indi ve 'Heval çekil kenara' dedikten sonra seri atış ile ...'ya 3-4 kez ateş etti. Bu sırada oğlu geldi ve kendisini babasının üzerine attı. Olay sırasında ben ve kardeşim... araçtan hiç inmedik. Olaydan sonra ...aracın ön sağ koltuğunu, ... ise aracın arka koltuğuna bindiler. ... yine kafama silah dayayarak 'Gebertirim seni, çabuk bizi buradan çıkart' dedi. Daha sonra beni talimatla il merkezinden çıkardı ve yine baraja gittik. Baraja giderken..., ... abimi aradı. ... abim,...'a 'Ne yaptınız siz?' dedi.... da 'Kapat telefonu' dedi ve telefonu kapattı. Daha sonra ya babam beni aradı ya da ben babamı aradım bunu tam hatırlamıyorum. Bu aramada babamla görüştük. Babam bana 'Siz ne çeviriyorsunuz, ne yapıyorsunuz?' dedi. Ben de 'PKK bizi kaçırdı, adamı vurdular' dedim. ... telefonu aldı ve babama 'Çocukların elimizde' dedi ve telefonu kapattırdı. Barajı 2-3 km geçtikten sonra durmamı istediler. Burada iki örgüt mensubu araçtan indiler, bize 'Babanıza söyleyin, 3 gün içerisinde gelmezse onun da sonu böyle olur' dediler ve bizi oradan gönderdiler. Bunun üzerine biz kardeşim... ile birlikte babamın evine saat 22:00 sıralarında gittik. Evde kimse yoktu. Bunun üzerine eniştem ...'nin evine gittik. Babam burada da yoktu. Saat 22:30-23:00 sıralarında 155'i arayarak terör örgütü tarafından kaçırıldığımızı ve bir suç işlendiğini, can güvenliğimizin olmadığını söyledim.
Çelişki nedeniyle soruldu; Biz barajdan şehir merkezine gelirken ön yolcu koltuğunda kardeşim... oturuyordu. ....isimli örgüt mensubu, arka sağ koltukta ise ... isimli örgüt mensubu oturuyordu. Şehir merkezine geldiğimizde... ile .... yer değiştirdiler. Olayın etkisiyle yukarıda yanlış ifade verdim.
Ben emniyette terör örgütü mensuplarının fotoğraflarını teşhis ettim, teşhisimi tekrarlıyorum. Teşhis tutanağında belirtilen 1 nolu fotoğraftaki şahıs ... isimli ...'yı vuran şahıstır. 7 nolu fotoğraftaki şahıs ise ...kod isimli şahıstır. Bu şahısları kesin ve net olarak hatırlıyorum.
Babam ... ile kardeşim ...'ün nerede olduklarını bilmiyorum. ...'nın yakınları suçu babamın işlediğini düşündükleri için babam ve kardeşimin saklandıklarını düşünüyorum.
Benim olayla ilgili söyleyeceklerim bunlardan ibarettir. Ben suçsuzum. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum."
Sorguda; "Savcılıkta ve emniyette vermiş olduğum savunmamı tekrar ederim. Konu ile ilgili savcılıkta vermiş olduğum ayrıntılı ifademi tekrar ediyorum, üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, biz terör örgütü tarafından alıkonulduk. ... ile husumetim yoktu. Babam ile aralarında alacak verecek meselesi yüzünden dolayı bir husumet vardı Köroğlu'nun bizim de arabada bulunduğumuz sırada ... isimli şahsın silahla yönlendirmesi ile evine gittik, ... arabanın arkasında oturuyordu. Canfeda ise önde oturuyordu. Köroğlu'nu zorla arabaya bindirmeye Canfeda çalıştı, bu arada aralarında itişme oldu, bu nedenle ... da Köroğlu'nu vurdu, üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Ayrıca bu şahısların parmak izleri arabada bulunmaktadır, mobese kayıtlarıda incelenmesini istiyorum. Bu nedenle Cumhuriyet savcılığının tutuklama talebinin reddini talep ediyorum."
Mahkemede; "Olay kardeşim...'un anlattığı gibi olmuştur, ben o gün kayınbiraderim ... ile beraber ...'a gittik, ...'ta toptancı olduğum için tahsilat yaptım, para topladım, saat 15:30 gibi ... merkeze geldim, ben geldikten 10 dakika sonra babam eve geldi, ikindi namazını kılmak için gelmişti, ... ev çarşıya yakın olduğu için devamlı gelirdi, hepimiz oruçluyduk, eşim benden iftar eksiklerini almamı istedi, ben çıktığımda babamın arabası benim arabamın önündeydi, ben babamdan arabanın anahtarını istemek için çıktım ancak babam namaz kılıyordu, ben tekrar araca döndüğümde anahtarın ... araçta olduğunu gördüm ve babamın aracıyla gitmek zorunda kaldım,...'e gidecektim, yaklaşık bizim eve 150 metredir, siparişler çok olduğu için araçla gidecektim, dar sokaktan geri geri çıktım, ikinci sokak da dar olduğu için dönecektim yavaşladım, bana birisi sanki bir şey soracakmış gibi elini kaldırdı, sivil bir şahıstı, ben yanına yaklaşınca durdum, arabaya bindi ve bana silah çekti, bu şahıs orta boylu, kafası biraz iri, gözleri çukurda olan birisiydi, bu kişinin kim olduğunu bilmiyorum, aradan zaman geçtiği için unuttum, ben cezaevinden çıktıktan sonra bu kişinin Kağızman'da olduğunu, örgüte her türlü yardım ettiğini, gelmeyen kişiler için ... tuttuğunu öğrendim ancak ismini öğrenemedim, bu kişi araca bindikten sonra küçük bir silah çekti, bana sakin olmamı korkmamamı ve dediklerime uy dedi, ben Hürriyet Mahallesinde oturuyorum, bir tane askeriye var hemen ordan baraja gideceğiz dedi, ben kendisine ne sorduysam baraja gidene kadar benle konuşmadı, daha çok gittik, hatta gittiğimiz yolun bir kısmı yol sayılmaz araziydi, arabayı dere kenarına park ettikten sonra 300 metre yayan gittik, orda bir çadır vardı, çadırın içerisinde teröristler vardı, içeride küçük bir masa, masının üzerinde evraklar ve kişilerin isimleri vardı, ben niçin beni buraya getirdiğiniz diye sorduğumda cevap vermediler, içeride 5 kişi vardı, 3'ü ayrıldı, 3 kişi konuşup geldi, 'Biz buraya bir araba daha istiyoruz' dediler, bana '...'nın evini tanıyor musun?' dediler, ben 'Tanımıyorum' dedim, daha sonra bana 'En yakının kim, kardeşini ara' dediler, 'Bu kişiye gölde balık tuttuğumuzu söyle, gerekirse ... kiralasın gelsin' dediler, ben bu olayın böyle olacağını bilseydim kendim direnmezdim, bırakırdım beni öldürsünler, biz ...'nın Adem isimli ya oğlu ya da yiğeni ile beraber büyüdük, halen üzerimdeki şoku atlatamadım, ondan sonra kardeşimi aradım ve...'a dediklerimi söyledim,... da abim ... ile birlikte geldi, ... ... isimli kişi 'Sen bize eskortluk yapacaksın, yoksa kardeşlerini öldürürüz' dedi. ... ... ...'lıdır, Ziro köyünde babası ikamet etmektedir, hatta duyduğuma göre ... ...'tan duyduğum kadarıyla kendisinden dinledim, amcası ile rahmetli ... arasında 500.000 TL gibi bir alacak verecek meselesi varmış, ben rahmetlinin kapısına geldiğimizde kendilerine baya yalvardım, 'Siz Köroğlu ile babamı aradan çıkarın, gerekirse ben ile Metin'i bu olaya dahil edin' dedim, gerek belgeler gerek terör örgütü üyeleri rahmetli ...'nın bu kadar direneceğini tahmin etmedik, ben ...'yı tanımıyordum, babamla aralarındaki alacak verecek meselesini hiçbir zaman önemsemedim, kaldıki babamın sattığı arazide babamın bir karış hakkı kalmamıştır, hepsini satmıştır, benim 11 yıldır bir partiyle bir terörle işim olmadı, esnafım, ben olay akşamı 155'i ısrarla arayıp başımızdan geçenleri anlattım, Türkiye Cumhuriyetinin adaletine ve sizlere sığınarak yemin ederim ki doğru söylüyorum, babam ilk dağa gittiğinde güvenlik nedeni ile ben ve annem de gittik, orada ... ve ... isimli şahıslar da vardı, gittiğimiz yerde sözde bir mahkeme kurmuşlar, günde 100 veya daha fazla kişi götürülüp şu an bile yargılama yapıyorlar, hatta kadınlar bile kocalarını komisyona şikayet ediyor burada not alıyorlar, onlar da dağa götürüp bildiriyorlar, bu kişiler de pusulayla şikayet edilenleri çağırıyor, pusulayı verdikleri kişilerin kimlik bilgilerini aldıkları için bu kişi şikayete de gelemiyor, korkuyor, babamın hakkında öldürme kararı çıkarmışlar, Kandil'den bu karar çıkmış, Kandil'e bu olayın taşınmasıda ... ve ... tarafından taşınmıştır, ... mi ... mı tam olarak bilmiyorum, ancak ... sabittir, diğer hususlar kardeşimin anlattıkları gibidir, ... isimli kişi 'Kürt halkı sahipsiz değildir, biz ağalığı beyliği şığlığı yok ettik, ancak tefeciliği dolandırıcılığı kaldıramamışız, o babana söyle gelmezse onun sonu da böyle olur' dedi, ben yakalama emrini bir hafta önce öğrendim, ...'da ailemin geçimini sağlamak için inşaatlarda çalıştım, duruşmaya gelmek için bir hafta bekledim."
18.02.2015 tarihli duruşmada; "Biz gerçek anlamda çok mağduruz, ...'nın dinlenilmesini istiyorum, terör örgütünün Metin'i tehdit ettiği iddiası var, duruşmaya bu nedenle gelemediği söyleniyor, halbuki Metin olaydan sonra savcılığa dilekçe vererek eylemi PKK'lıların gerçekleştirdiğini ve bizden şikayetçi olmadığını bildirmiştir, duyduğum kadarıyla Metin ile amcaları ... ... ve diğer amcaları arasında bir tane ortak taşınmaz kalmıştır, bu taşınmaz nedeni ile sorun vardır, ... ...'nın bu dosya ile bir ilgisi alakası yoktur, kendisi ... ilinde oturmaktadır, Metin doğruları söylediği için üzerinde kendi ailesi tarafından oluşturulan bir baskı vardır, bu nedenle duruşmalara gelememektedir, bizim planlı olarak bu eylemi yaptığımız iddiası söylenmektedir, ancak ben olaydan bir hafta önce ... iline gittim, üç gün orada kaldım, daha sonra ... iline geldim, olaydan bir gün önce çocuğumun sünnet mevlidi vardı, kolu komşuyu davet etmiştim, eğer planlı programlı bir ... yapsaydık olaydan önüce böyle davranmazdık, yine olay günü ben ... ilçesine gidiyordum, işimi bitirip akşam saat 16:00'da geldim, eğer böyle bir plan olsaydı ben aracın plakasını değiştirmezdim, kendi aracımla gider miydim veya tanınmamak için eşgalimi gizleyip telefonumu kapatmaz mıydım, bu suçlamalar asılsızdır ayrıca ben eniştem ...'nin evine geldiğimde olaydan bir saat sonra emniyeti aradım üç kez aradım adresi bir türlü bulamıyorlardı bana 'Telefonu açık tut, bulamıyoruz' dediler, telefonum 5-10 dakika açık kaldı, ...'yi polislerin bulunduğu tarafa yönlendirdik, karşı tarafın iddia ettiği gibi polisler geldikten sonra bir arama söz konusu değildir, ... Tek isimli kişi mahkemeye bilgi vermeden karşı tarafa bilgi vermiş, bu nasıl adil bir yargılama sistemidir bu kişinin dinlenilmesini istiyoruz, önceki beyanlarım da geçerlidir, biz mağduruz, tahliyemi istiyorum, bize ait olmayan bir arsa için neden biz böyle bir şeye başvuralım, risk alalım biz mahafazakar bir aileyiz, neden marksist yapıdaki terör örgütüne başvuralım, bizim geçmişte terör örgütü ile hiçbir bağlantımız yoktur, mağdurum, tahliyemi ve beraatimi istiyorum, dışarıdan yargılanmak istiyoruz, babamı ve ...'yı birden fazla kişi tarafından PKK'ya şikayet etmiş, bunların da ortaya çıkmasını istiyorum, karşı taraf Köroğlu'nun PKK terör örgütü tarafından öldürüldüğünü biliyor, buna rağmen neden hala bizden şikayetçi olunuyor, bu işin üzerinde duruluyor, ... Çemce denilen bölgeye gitmiştir, bizzat onların ağzından bu hususu öğrenmiştir."
15.05.2015 tarihli duruşmada; "...'nın aleyhe olan beyanlarını kabul etmiyorum, kendisi ile dağda karşılaştığımızda kendisi babasının dağa gelmeyi kabul etmemesi nedeniyle örgüt üyelerini ikna etmeye çalışıyordu. Benim babam, ... ile arasında olan arazi dışında başka arazileri de başkalarına satmıştır, aynı yerdeki arazileri aynı mevkileri başka başka insanlara tekrar satmıştır, bu olaylardan dolayı mağdur olanlar babamı bu nedenle babamı örgüte şikayet etmiştir, yaşadığımız mağduriyet bundan dolayıdır, ben rahmetliyi de tanımazdım, kendi işinde gücünde insanlarız, karşı tarafın iddia ettiği gibi biz planlı hareket etmiş olsaydık bugün burada olmazdık, aracımızı değiştirirdik, plakasını değiştirirdik, bugün terörist muamelesi görmezdik.
Bu sırada sanık ... söz alarak: ... ... denilen PKK'lının araca sağdan mı soldan mı bindiği ve araca nereden bindiği konusunda...'un beyanları doğrudur, ben olayın heyecanıyla bu kişinin araçtan sol kapıdan indiğini fark edememişim, çünkü rahmetli Köroğlu ile diğer PKK'lının boğuşmasına bakıyordum, sağdan araca bindiği için ben sağ kapıdan inmiştir diye düşündüm."
03.07.2015 tarihli duruşmada; "İkinci ... istediklerinde en yakınından özellikle kardeşin var mı diye sordular, buraya aracı o getirsinler dediler, bana 'Barajda balık yakalayacağım, bu nedenle aracı istiyorum diye söyle' dediler, ben ... ile toptancılık nedeni ile bir tartışma yaşadım ve birbirimizden ayrıldık, altı ay konuşmadık, bu nedenle ben ...'i aramadım, kardeşim...'u aradım, ben neden...'u benim yanımda bıraktıkları neden abimi eskortluk yapması için önden gitmeye zorladıklarını bilmiyorum, bu konuda daha önce yaptığım açıklarımı tekrar ederim."
Birleşen 2015/293 sayılı dosya yönünden hakkındaki yakalama kararı infaz edilemediği için savunmasının alınamadığı,
İnceleme dışı sanık ... kollukta; "Ben ... Mahallesinde gıda toptancılığı yaparak geçimimi sağlamaktayım.... numaralı hat benim adıma ait ve 5 yıldır sürekli ben kullanmaktayım. Ben ... isimli şahsı ismen yaklaşık 7-8 yıldır tanımaktayım, ancak kendisiyle hiçbir şekilde görüşmedim. Babam ... yaklaşık 10 yıl kadar önce ... isimli şahıstan 4000 TL borç para almış, babam bu parayı ödeyemediğinden dolayı ... babam ile aralarında yapmış olduğu seneti icraya vererek babamın bu borç karşılığında... Mahallesi Boncuklu Mevkiinde bulunan arsasını icra karşılığında kendi adına almıştır. Daha sonra babamı ... isimli şahsın icraya vermiş olduğu senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını söyleyerek ... hakkında dava açmış, daha sonra mahkeme davayı reddetmiş, dava şu an Yargıtay gönderilmiştir. Daha önceden babam kendisine ait olan bazı arsaların satışını tapu vermeden yapmış, arsa karşılığı arsayı satmış olduğu şahıslardan para almış, ancak icra davası devam ettiğinden dolayı bu arsaların tapularını sattığı kişilere devir edemedi. Paralarını verip tapularımı alamayan isimlerini bilmediğim şahıslar da babamı dağa PKK terör örgütü mensuplarına yaklaşık bu tarihter yani 27.08.2014 tarihinden 3 veya 4 ay kadar önce şikayet etmişler. Daha sonra PKK terör örgütü babam ... isimli şahsı dağa 3 defa çağırmış, ancak babam terör örgütünün dağa çağırmasına gitmemiş, PKK terör örgütü bu sefer babama pusula göndermiş, hatırladığım kadarıyla bu pusulada '... 3 defa seni mahkemeye çağırmamıza rağmen gelmiyorsun, duyduğumuz kadarıyla da AK Partiye çalışıyarmuşsun ve milletin fapularını vermiyorsun, son kez seni uyarıyoruz senin ve çocuklarının başma neler gelebileceğini tahmin edebiliyor musun?' diye pusulada yazdığını hatırlıyorum, ayrıca pusulada büyük harflerle HPG (Hezen Parastina Gel) şeklinde mühür bulunmaktaydı. Babam ... PKK terör örgütünün bu baskısı karşısında tek başına... denilen mevkiye gitmiş, orada PKK terör örgülüyle mensupları babama 'Sen neden milletin tapusunu vermiyorsun?' diye sormuşlar, babam da 'Doğrudur, milletin bende tapu alacağı var ancak benim adamlara vereceğim arsanın tapusunu ... icra yoluyla almıştır, bu yüzden adamlara tapusunu veremiyorum' demiş. PKK terör örgütü de babamın bu söylediklerine inanmayarak babama '2-3 trilyon değerinde bulunan arsa nasıl olur da 150 milyarlık borç karşılığında alınır?' diyerek ... isimli şahsın da dağa mahkemeye gelmesi için ... isimli şahsa gün vermeye karar vermişler, tarihini bilmediğim bir zamanda ...'nın oğlu olan ... ve babam ... ayrı ayrı aynı gün içerisinde PKK terör örgütü ile görüşmek amacıyla... mevkisine giderek örgüt mensuplarıyla görüşmüşler, ancak ... gelmediğinden dolayı işi çözemeyip ... isimli şahsın dağa mahkemeye gelmesine terör örgütü karar vermiş, ancak ... isimli şahsı PKK terör örgütü defalarca çağırmasına rağmen ... isimli şahıs dağa mahkemeye gitmemiş ve dağa mahkemeye gitmemek için isimlerini bilmediğim ... isimli şahsa pusula getiren şahıslara küfür etmiştir. ... isimli şahsın öldürüldüğü gün olan 15.07.2014 günü ben saat 17:00 sıralarında oturmuş olduğum ... Mahallesi Bülbül Caddesi No:56/1 Merkez / ... sayılı adrese işimden çıkarak gittim, evde istirahat ettiğim esnada kardeşim ... benim oturmuş olduğum adresime .... plaka sayılı beyaz renkli Toyota Corolla marka ... ile geldi, bana 'Abi İsmail abim barajda balık tutuyormuş, acele beni çağırdı, gelmemi istedi' diye bana söyledi, ben de kardeşim ... isimli şahsın kullanmış olduğu.... plaka sayılı araca bindim, bindikten sonra Kağızman Caddesi... Mahallesi girişinde bulunan mezarlık karşısındaki petrolden 30 TL'lik benzin alarak Kağızman Caddesi üzerinden su deposu istikametine doğru dönerek askeriyenin bulunduğu yoldan Keşiş yoluna çıktık, o yoldan düz bir şekilde ...Barajının üst tarafında bulunan köprüyü geçmeden köprünün sol tarafında bulunan toprak yoldan 500 metre kadar gittik, gittiğimizde babam ...'e ait olan beyaz renkli Ford Connet marka 04 AN 954 plaka sayılı aracımız park halinde bulunmaktaydı, aracın yanında tek başına kardeşim ... bekliyordu, gelmiş olduğumuz araçla yaklaşarak araçtan tam indiğimiz esnada yolun sağ tarafında bulunan büyük taşların arkasından elinde kaleşnikof marka piyade tüfeği bulunan iki şahıs çıkarak yanımıza doğru yaklaştı. Bu şahıslardan 1. şahıs 180-185 cm boylarında, 75 kg ağırlığında, siyah kalın bıyıklı, zayıf yapılı, kumral tenli, uzun boylu, üzerinde siyah renkli yağmurluk tarzı montu elinde kaleşnikof marka piyade tüfeği bulunmaktaydı, bu şahsı da Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde ... ... olarak teşhis ettim. 2. şahıs 165-170 cm boylarında, zayıf yapılı, kalın bıyıklı bir şahıstı, bu şahsı fazla hatırlamıyorum, bu şahsın da elinde kaleşnikof marka piyade tüfeği vardı. Şahıslardan ... ... olarak teşhis ettiğim PKK terör örgütü mensubu bana hitaben kardeşim...'u göstererek 'Burada kalsın, sen Ford Connet aracı al, önden git, sakın bize yanlış yapma, iki kardeşin de elimizde, önümüzde eskort olarak gideceksin, yolda polis asker çevirmesi varsa bizi ara bilgi ver, biz ona göre hareket edelim, sen önden yavaş yavaş git' dedi. Ben PKK terör örgütü mensuplarından korktuğumdan dalayı....4 plaka sayılı babam ...'e ait araca tek başıma bindim. Önden yavaş yavaş hareket ederek gitmeye başladım, yaklaşık iki yüz üç yüz metre kadar gittikten sonra önümde bulunan virajdan döndükten sonra kullanmış olduğum aracı çok hızlı bir şekilde kullanarak PKK terör örgütü mensuplarından kaçtım, kaçtıktan sonra ...Barajının üst tarafına gitmiş olduğum aynı yoldan tekrar ... il merkezine Keşiş yolu üzerinden askeriyenin bulunmuş olduğu yoldan geçerek... Mahaltesinde bulunan su deposunun önünden geçtim. ... Mahallesinde oturan babam ...'ün oturmuş olduğu ikameliri bahçesine kaçmış olduğum .... plaka sayılı aracı park ettim, aracı park ettiğimde evde kimse yoktu, aracı park ettikten sonra yaya olarak ... Mahallesinde Bülbül Caddesi No:56/1 Merkez / ... bulunan ikametime gittim, ... ayı olduğundan dolayı eşim iftar yapmak için yemek hazırlamıştı, evde telaşlı bir şekilde bulunuyordum, bu sırada eşim ne olduğunu bana sordu, ben de eşime terör örgütünden kaçtığımı anlattım, evde bulunduğum esnada kardeşim ...'ü kullanmış olduğum .... numaralı hattımdan numarasını hatırlamadığım hattını kardeşim ilk iki aramamda cevap verdi ancak konuşmadı, üçüncü olarak aramamda kardeşim ... telefona cevap vererek 'kapat kapat' diye söyledi, ben de telefonu kapattım. Bir daha da kendisini aramadım. Daha sonra babam ...'ü yine kullanmış olduğum.... numaralı hattan babamın kullanmış olduğu ... numaralı hattını aradım, babama kardeşim ... ve ...'ün PKK terör örgütü mensubu iki şahsın elinde olduğunu söyleyerek telefonu kapattım, daha sonra yine kendi evimde bulunduğum esnada arkadaşım ... Bölek isimli şahıs numarasını hatırlamadığım numaradan benim kullanmış olduğum.... numaralı hattımı aradı '... vurulmuş, söylentiye göre ...liler vurmuş, sizinle bir alakası var mı?' diye sordu, ben de 'Hayır hiçbir alakamız yok, öyle bir şey varsa PKK vurmuştur, çünkü PKK terör örgütüyle davaları var' diye söyleyerek telefonu kapattım, daha sonra oturmuş olduğum ikametimde bulunan 3 çocuğumu ve eşimi alarak kaynım ... Hulagü isimli şahsın ikametine olay günü saat 22.00 sıralarında bırakarak terör örgütünün beni yakalayacağından korktuğumdan dolayı kaçmaya başladım, kaçarak... Mahallesinde bulunan...parkı istikametine doğru kaçtım, geceyi...parkanın yan tarafında geçirdim, gece kaçtığım esnada kaçarken cep telefonumu ve sim kartımı düşürdüm, ancak nerede düşürdüğümü hatırlamıyorum, Ben ... isimli şahsı kimin öldürdüğünü görmedim, ancak kardeşlerim ... ve ... isimli şahıslardan duyduğum kadarıyla teşhis etmiş olduğum ... ... isimli şahıs elinde bulunan kaleşnikof marka piyade tüfeği ile seri bir şekilde ateş ederek ... isimli şahsı öldürmüştür. İfademde anlatırken unutmuş olduğum olay günü iftar vaktinden yaklaşık yarım saat kadar sonra kardeşim ... isimli şahsı aramadan önce saat 20.00-20.30 sıralarında alacaklarımı toplamak için ... Mahallesinde bulunan ... Gıda ve marketin isimi bilmediğim ancak işleteni... isimli şahıs olan şahsın ... yerinin önünde gittim, ancak iki ... yeri de kapalı olduğundan dolayı iki ... yerine de gidemedim, ikametime geri döndüğüm esnada ikametime yakın olan ... Market ve ... Market isimli işyerlerinden para tahsil ettim, para tahsil ettiğimde olay günü saat 21.30 sıralarında idi. Daha sonra... Mahallesinde .... yolu üzerinde bulunan ... Marketten para tahsil ettim bu parayı aldığımda olay günü saat 22.00 sıralarında aldım.
Soruldu: 15.07.2014 günü saat 20.40 sıralarında ilimiz... Mahallesi 1127 Sokak No:8 Önü Merkez ... adresinde maktul ... isimli şahsın uzun namlulu ateşli silahla öldürülmesi olayında kullanmış olduğunuz adınıza kayıtlı bulunan ...numaralı hattınızın olayın olduğu adresin yakınlarında bulunan .... - opr: Turkcell (AGVNC32) - IDIN BULGUR DEĞİRMENİ KARSISI AGRI ... CADDESI (AGRYENIVAN) AGRI, AGRI sayılı baz adresinden sinyal verdiği, 6 adet görüşme kaydınızın bulunduğu tespit edilmiştir.
Cevap:.... numaralı hat benim adıma kayıtlıdır, sürekli olarak sim kartımı ve telefonumu kaybettiğim olay günü yani 15.07.2014 gününe kadar sürekli olarak ben kullanmaktaydım. Ben olay tarihinde ifademde de belirtmiş olduğum gibi alacaklarımı toplamak amacıyla iftar vaktinden sonra bana sormuş olduğunuz yerde gezmiş olabilirim. Hatırladığım kadarıyla ... Camisinin civarında bulunan ... Gıda ve isimlerini bilmediğim gıda toptancılığı yaptığımdan dolayı çalışmış ... yerleri olduğum dolayı buralarda para taplamak amacıyla gezdiğimi hatırlıyorum. İftar vaktinde para toplamamın amacı üzerimde para olmadığından ve terör örgütü mensuplarından kaçtığımdan dolayı belki para lazım olur diye alacağım her noktaya gitmeye çalıştım ancak ben kesinlikle ... isimli şahsın ikametinin önünden geçmedim, sadece bazı alacaklarımı toplamak amacıyla ... isimli şahsın evinin yakınlarında gezmiş olabilirim. Gezerken kimlerle görüştüğümü hatırlamıyorum, ancak gezerken telelonumla devamlı görüşmekteydim. Hatta kardeşim ... ve baham ... isimli şahıslarla da görüştüm. Kaç defa görüştüğümü hatırlamıyorum, babam ... isimli şahısla görüşürken babama kardeşim ... ve ... isimli şahısların terör örgütü mensubu iki kişi tarafından alıkonulduğunu anlattım. Ben kesinlikle ... isimli şahsın öldürüldüğünde gözcülük yapmadım, ... isimli şahsın evinin yakınlarında alacaklarımı toplamaya çalıştıklan sonra ... Mahallesinde bulunan deponun yakınındaki 707. Sokak üzerinden ... Mahallesi 709. Sokağa geçtim, hatta ... Mahallesi .... isimli şahsın ... yerine de uğradım, ancak ... yeri kapalı olduğundan dolayı alacağımı alamadım, ... Mahallesi 706. Sokak istikametinden Abide Kavşağına çıktım, oradan da Abide Mahallesi ...Hamamı Sokağından ikametim olan ... Mahallesi Bülbül Caddesi No: 56/1 Merkez / ... sayılı adresime gittim, çocuklarımı alarak kayınçomn ... Hulagü isimli şahsın ikametine götürdüm, sokak aralarında alacaklarımı topladığım esnada da devamlı telefonla görüşmekteydim. Ancak kimlerle görüştüğümü hatırlamıyorum.
Soruldu: Babanız ... isimli şahıs nerede bulunmaktadır?
Cevap: Babam ... isimli şahıs PKK/KCK terör örgütü mensupları tarafından... mevkiinde zorla tutulmaktadır. Babamı zorla tutmalarının amacı PKK/KCK terör örgütünün babamdan 150 milyar para istemekte, ölen tarafın ailesinden de olaya konu arsanın tapusunu alarak örgüt tarafından tapu işleminden dolayı mağdur olan vatandaşlara tapularını dağıtmaktır. Babam şu an... mevkiinde PKK/KCK terör örgütü mensuplarının elinde bulunmaktadır. Bundan dolayı da teslim olmaya gelememektedir. Babamın PKK/KCK terör örgütü mensuplarının elinden kurtarılmasını istiyorum.
Soruldu : Maktul ... isimli şahsın uzun namlulu ateşli öldürüldükten sonra bu zamana neden gelip teslim olmadınız?
Cevap: ... isimli şahıs öldürüldükten sonra benim kaçmamın sebebi polislerden kaçmak değildir, PKK terör örgütünün beni ve ailemi öldürmesinden korktuğumdan dolayı bu zamana kadar kaçtım. PKK terör örgütünden kaçtığım süre boyunca ikametimin ... katında ve ... Mahallesinde bulunan ... yerimin deposunda bulunan gizli olarak yapmış olduğum kolilerin arkasında saklandım, saklandığım zaman boyunca devamlı evimin ve işyerimin kapısını kilitli bir şekilde bırakıyordum, dün yani 26.08.2014 günü avukatım ...'den hakkımda yakalama kararı çıkarıldığını öğrenir öğrenmez hemen teslim olmak üzere avukatımla birlikte Asayiş Şube Müdürlüğüne sığındım. Benim bu olayda hiçbir kusurum yoktur, ... terör örgütü mensupları bana eskortluk yapmamı islediğinden canım pahasına da olsa yanlarından babam ... isimli şahsa ait araçla kaçtım, kaçmamdaki bir sebebim de benim kanser hastası 12 yaşında bir oğlum vardır, bunun tedavisini rutin aylık kontrollerle sağlamaktayım. Terör örgütü mensuplarının başıma bir ... getirmesinden dolayı kaçtım, Ben ... il merkezinde ... isimli şahsın öldürülmesi olayını ne gördüm ne de öldürenlere yardım ettim. Ben suçsuzum, olayın mağdur tarafıyım, üzerime atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum. Benim konu ile ilgili söyleyeceklerim bunlardan ibarettir."
Savcılıkta; "Emniyet Müdürlüğünde vermiş olduğum ifadeyi aynen tekrar ederim, babam ... ile ... arasında arsa meselesi nedeniyle husumet vardı, babamın da üçüncü kişilere borcu olduğundan dolayı üçüncü kişiler babamı PKK'ya şikayet etmişti, bunun üzerine babama PKK tarafından üç defa pusula geldi, babam en sonunda gelen pusula üzerine örgütün sözde mahkemelerine gitti, ancak ... örgütün çağrılarına rağmen mahkemeye gitmemiş, öğrendiğim kadarıyla oğlu ... gitmiş. 15.07.2014 tarihinde kardeşim ... benim ikametime geldi ve bana 'İsmail abim barajda balık tutuyormuş, acele beni istedi' dedi, ben de bunun üzerine ...'ün kullanmış olduğu.... plakalı araca bindim, birlikte ...Barajının üst tarafına gittik, burada kardeşim ...'ü gördüm, daha sonra ...in yanına iki örgüt mensubu da geldi, örgüt mensuplarından emniyette teşhis etmiş olduğum ... ... isimli şahıs bana kardeşlerimi işaret ederek 'Bunlar bizimle kalacak, sen önden gidip bize eskortluk yapacak polis jandarma gördüğünde bize söyleyeceksin' dedi, ben de ellerinde kaleşnikof marka silah olması nedeniyle korktum, bir şey diyemedim, bunun üzerine gittiğimiz yerde bulunan 04 AN 954 plakalı aracın şoför kısmına geçtim ancak örgüt mensuplarının bulunduğu.... plaka sayılı araca eskortluk yapmadan barajın içerisinden uzaklaştım, tahminen 200-300 metreden sonra yanlarından kaçtım. ...'nın öldürülmesi ile ilgili üzerime atılı hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum.
Soruldu: Örgüt mensuplarına ne için ... iline gideceklerini sormadım, ancak babam ... ile ...'yı almaya gideceklerini tahmin ettim.
Soruldu: Örgüt mensupları bana araçla eskort yapacağımı söylediklerinde nereye kadar gideceklerini söylemediler.
Şüpheliye olayda herhangi bir eyleminin olmadığını iddia etmesine rağmen örgütün elinden kaçtıktan sonra ellerinde kaleşnikof marka silah olan örgüt mensuplarını niçin kolluk kuvvetlerine yada herhangi bir kimseye haber vermeyip kaçtığı soruldu: Ben olayın psikolojisi nedeniyle herhangi bir merciye olayı bildiremedim, ayrıca kardeşlerim de ellerinde idi.
Soruldu: Ben olay tarihinden itibaren PKK'nın bana bir şey yapacağını düşünerek kaçtım, halen de bana bir şey yapacaklarını düşünüyorum, çünkü ben PKK'lıların istediğini yapmadım, yanlarından kaçtım, kaldı ki PKK'nın halen insanları tehdit etmesi ve dağa götürmesi nedeniyle herkeste korku vardır.
Şüpheliye olayın gerçekleştiği yere yakın bir bölgede telefonunun baz sinyali vermesi soruldu: Ben PKK'lıların elinden kaçtıktan sonra hemen eve gittim, üzerimde para yoktu, maktulün evine yakın bir yerde bulunan ... Gıda isimli bakkala gittim, bu bakkaldan alacağım vardı, hatta bakkala yakın bir yerde eniştemin annesi olan ...Şahin'i gördüm, kendisi ile görüştüm.
Şüpheliye babası ...'ün bu tarihe kadar niçin teslim olmadığı soruldu: Babam PKK'nın elinde zorla tutulmaktadır, istese de gelmemektedir. PKK sözde mahkemesi sonuçlanana kadar babamı bırakmayacakmış.
Yaklaşık iki gün önce avukatım hakkımda yakalama kararı olduğunu söyledi, ben de bunun üzerine teslim olmaya karar verdim ve dün itibarıyla polis merkezine gelip teslim oldum, üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, ayrıca oğlum kanserdir tedavisi nedeniyle ... iline götürmem gerekmektedir, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmamı talep ediyorum."
Sorguda; "Ben bu konuda daha önce beyanda bulunmuştum, aynen tekrar ederim. Ben ...'ün oğluyum. 2003-2004 yıllarında babam, ...'dan 4.000 TL kadar bir para almıştı. Bu paranın bugünkü kurla altın olarak karşılığı tahminen 100-150.000 TL'dir. Bu borcu babam ödeyemedi. Bundan dolayı biz ailecek ...'ye kaçtık. Bir süre ...'de ikamet ettik. Bu esnada ... sonradan sahte olduğunu öğrendiğimiz bir senet sayesinde bizim il merkezindeki 22 dönüm civarındaki arsamızın tapusun adını geçirmiş. Babam ise ...'den dönünce arsamızı parsellere ayırıp haricen tapu dışı satmış. Ben babamın arsayı parsellere ayırıp sattığını duymuştum. Biz daha sonradan senedin sahte olduğunu öğrendik. Dava açtık davamız reddedildi. Dosyamız halen Yargıtaydadır. Babamın parsellere bölerek haricen sattığı toprak parçalarını alan kişiler üzerlerine tapu kayıtlarının devrini isteyince tapu maliki görünen ... devre yanaşmamıştır. Bu nedenle dolayı da arsaları haricen alan üçüncü kişiler PKK terör örgütünün Çemiç mevkiindeki sözde mahkemesine başvurarak hak talebinde bulunmuşlar. Dağdan babam ...'ü ve maktul ...'yı 3 kez çağırmışlar. Babam da 2-3 kez çağrılmasına rağmen gitmemiş. Fakat daha sonradan dosya içinde ibraz edilen ve babamın çocuklarını yani bizi tehdit eden mahiyetteki pusulalar nedeniyle konuşmak amacıyla dağdaki sözde mahkemeye gitmiş. ... ise 3 defa yanına gelip kendisine sözde mahkemeye çağıran kişileri kovmuş ve hakaret etmiş, hatta ... bu kişilerin eşgallerini verip savcılığa şikayet etmiş. Herhalde üçüncü çağırmalarında babam ve ...'nın oğlu ... sözde mahkemeye gitmişler. Benim bildiğim kadarıyla ... bu toplantıda tapuyu devretmeyi kabul etmiş. Ancak ... kabul etmemiş. Olay olduğunda ben işim gereğince ... ilinde gıda toptancılığı yaptığımdan mal dağıttığım ve para tahsilatı yaptığım kişileri dolaşıyordum. ... oğlu ...'nın dağda verdiği söze uymamış, bundan dolayı duyduğum kadarıyla yeniden sözde mahkeme yapmak için babam ...'ü ve ...'yı dağa kaldırmaya çalışmışlar. Olay günü kardeşim... beni telefonla arayarak balık tuttuğunu ve yanına gitmemi istedi. Evimizin yakınında baraj vardı. Ben de...'un yanına gittim. Bu esnada ...in de terör örgütü mensubu olduğunu düşündüğüm kişilerin elinde olduğunu gördüm. O da baraj gölünün 500 metre yakınındaydı.... beni yanında benzin alacak parası olmadığı için aramış. Terör örgütü mensubu olduğunu düşündüğüm kişiler bana... ve ...i dağa götüreceklerini, benden de önlerinde giderek yolda arama olup olmadığını kontrol etmemi istediler. Kardeşim... ve İsmail ellerinde olduğu için korktum ve önlerinden gittim. 200-300 metre kadar gittikten sonra virajlı yolda 90 km hızla 10 dk'lık yolu 5 dk'da gitmek suretiyle ellerinden kaçtım. Daha sonra mal sattığım esnaflardan para alarak kaçmayı düşündüm. Bu esnada il merkezinde bulunan ... Gıdaya gittim. Onlardan alacağım vardı. ... Gıdaya gittiğimi uzaktan akrabam olan ...Şahin de görmüştür. ... ... Gıda, ...'nın evine 200-300 metre yakındır. Bu esnada saat 20.00-21.00 civarıydı. Alacağım olan birkaç esnafa daha gittim. Ancak onların dükkanları kapalıydı. ... Gıdadan da bir para alamadım çünkü esas dükkan sahibi yoktu. ... Gıdaya gitmemin bir diğer nedeni de terör örgütü mensuplarının ...'yı da alacaklarını tahmin ettiğim için Köroğlu'nun evine yakın olmaktı, bu sebeple kardeşlerimi de görebilirim ve belki yardım edebilirim diye düşündüm. Fakat ...'nın evine geldiklerini görmedim. Bu esnada ben kardeşlerimi cep telefonu ile arıyordum.... telefonu açıyor, kısa cevaplar veriyor, uzun konuşmuyordu. Daha sonra kapat dedi. Ben de telefonu kapattım. Ben... ile konuştuktan sonra ... Gıdanın yanından ayrıldım. Babamı arayıp kardeşlerim... ve ...in terör örgütünün elinde olduklarını ve kendisini de alacaklarını söyledim.... ile en son konuştuktan yaklaşık yarım saat bir saat kadar sonra arkadaşım ... Bölek beni telefondan arayarak '... öldürülmüş, senin baban ... öldürmüş diyorlar senin bununla bir ilgin var mı?' dedi. Ben de olay ile bir ilgim olmadığını söyledim. ... Bölek beni aramadan önce ben sürekli telefonla konuşuyordum. Mal verdiğim kişiler beni arıyorlardı. Babam ... şu an terör örgütünün elindedir, benim anladığım kadarıyla terörü örgütü mensupları gelip babamı almışlar. Ayrıca benim çocuğum kanser hastasıdır. Tedavi görmektedir. 2-3 ayda bir yoğun biçimde tedavi görmesi gerekmektedir. Bu nedenle tutuksuz yargılanmak istiyorum. Mahkeme aksi kanaatte ise hakkımda adli kontrol hükümlerinin uygulanmasını kabul ederim.
Şüpheliden dosya kapsamı gereğince babasının veya kendisinin terör örgütü mensuplarına ...'yı aldığı arsayı kendi üzerlerine devretmesi için şikayette bulunup bulunmadığı soruldu;
Şüpheli söz aldı; Ben ya da terör örgütü mensuplarına bir şikayette bulunmadık. şikayette bulunanlar babamın arsayı parselleyip sattığı kişilerdir.
Tekrar şüpheliden dosya kapsamı gereğince ...'yı kimin öldürdüğü bilip bilmediği soruldu; Benim... ve ...in anlatıklarından öğrendiğim kadarıyla dosyadaki teşhis tutanakları gereğince ismini ... ... olduğunu öğrendiğim kişi ...'yı öldürmüş. Görgüye dayalı bilgim yoktur.
Şüpheli ...'e 28/08/2014 tarihli beyanı okundu soruldu; Doğrudur bana aittir. Benim olay ile bir ilgim olmamasına rağmen kaçmamın nedeni terör örgütünden korktuğum içindir.
Şüpheliye cep telefonunun neden olayın gerçekleştiği yakın bir yerde sinyal verdiği soruldu; Çünkü benim para topladığım kişilerin dükkanları olayın gerçekleştiği yere yakındır. Ayrıca kardeşlerimi merak ettiğim için orda bekliyordum."
Mahkemede; "Daha önce verdiğim ifade doğrudur, ben eskortluk yapacaksın dedikleri zaman kendilerinden 150-200 metre uzaklaştıktan sonra kaçtım, ben yanlarından kaçmadığım için kardeşlerime bir şey yapmayacaklarını düşündüm, polise korktuğumdan dolayı haber veremedim, ... beni uyarmışlardı, o anki durum itibariyle insan sağlıklı düşünemiyor, polise korktuğum için haber veremedim, polise haber vermek aklıma geldi, baya düşündüm, kardeşlerimi düşündüm, kendimi düşündüm, zarar verirler diye polise haber vermedim, eğer gelip kardeşimi evin önünden alıp götürüyorlarsa bir şey yaparlar diye düşündüm, daha önce verdiğim beyanlar haricinde söyleyeceğim birşey yoktur."
18.02.2015 tarihli duruşmada; "Önceki savunmalarım geçerlidir, ben karşı tarafın evlerinin önünde keşif yapıldığı iddiasını kabul etmiyorum, ben haftanın üç günü toptancılık yaptığım için yukarı aşağı mal dağıtmak amacıyla maktulun evinin yakınlarından aracım ile geçmişimdir, ... maktulün evinin bulunduğu yer ana yoldur, oradan geçmek durumundayım, benim halen alacaklı olduğum esnaflar dahi vardır, o yol üzerinde birçok esnafa mal vermişimdir."
15.05.2015 tarihli duruşmada; "Olay tarihinde de ben Connect marka araçta iken benim telefonumun dışında başka bir telefon da çaldı, telefonu aradım, baktım telefonun babamın araçta kalan ceketinin cebinde buldum, bu babamın telefonuydu, arayan kişi İsmail mi... mu hatırlamıyorum, benim telefonumla o saatlerde görüşme yapılmasının sebebi budur."
03.07.2015 tarihli duruşmada; "Benim telefon numaramın alındığını veya karşı tarafın bana verdiği bir telefon numarası olduğunu hatırlamıyorum ancak hatırladığım kadarıyla almadılar, eskortluk ile ilgili bir şey konuşulmadı, ben ... biraz gittikten sonra kaçtım, daha sonra babamın telefonunu aradılar, babamın ceketi benim kullandığım araçtaydı, bu nedenle sesini duydum, arayan...'tu."
15.01.2016 tarihli duruşmada; "Her ne kadar karşı taraf benim 1 Temmuz'dan 14 Temmuz'a kadar olay yerinde keşif yaptığımı iddia ediyor ise de ben her pazartesi, salı ve ... günü ...'daydım, toptancı olduğum için olay yerinden geçmiş olabilirim, halen de geçiyorum, sadece olay tarihinde değil, olaydan bir öncesinin kayıtları da istense yine aynı yerden geçtiğim görülecektir."
Şeklinde savunmada bulunmuşlardır.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözümü için kasten öldürme, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama ve nitelikli tehdit suçları ile suça azmettirme, faillik ve şeriklik kavramlarının açıklanmasında fayda bulunmaktadır.
5237 sayılı TCK'nın "Kasten öldürme" başlığı altında düzenlenen 81. maddesi;
"Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır." hükmünü içermektedir.
Kanun'un "Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama" başlıklı 87. maddesinin 4. fıkrasının suç ve karar tarihindeki hâli "Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onaltı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur", şeklinde iken 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürülüğe giren 7242 sayılı Kanun'un 12. maddesiyle, bu fıkrada yer alan "onaltı" ibaresi "onsekiz" şeklinde değiştirilmiş, TCK'nın 87. maddesinin 4. fıkrası "Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur." şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Konuya ilişkin TCK'nın 87. maddesinin gerekçesinde ise "Dördüncü fıkrada, kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmiş olması hâline ilişkin hükme yer verilmiştir. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış bu kasten yaralama hâllerinde, failin bu ağır neticeden sorumlu tutulabilmesi için, ‘Genel Hükümler Kitabı’nda yer alan netice sebebiyle ağırlaşmış suçlara ilişkin hükümler, burada da geçerlidir" açıklamasına yer verilmiştir.
765 sayılı TCK'da objektif sorumluluk esasına dayanan düzenlemelere yer verilmiş iken, 5237 sayılı TCK'da objektif sorumluluk esası benimsenmemiştir. Suçu, "kanunda tanımlanmış bir haksızlık" olarak öngören yeni suç teorisinde, bir hareketi yapan kişi, bu hareketin tüm sonuçlarından her şartta sorumlu tutulmamakta, bir başka anlatımla "kusursuz sorumluluk" terk edilmiş olmaktadır (İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 8. Bası, s.161).
765 sayılı TCK'daki objektif sorumluluk esasının yerine 5237 sayılı TCK'da haksızlığın bir gerçekleştirilme şekli olarak kast-taksir kombinasyonuna, yani netice sebebiyle ağırlaşmış suçlara yer verilmiştir. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümü için, 5237 sayılı TCK'nın hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde, suçun manevi unsurları arasında gösterilen kast-taksir kombinasyonu, yani netice sebebiyle ağırlaşmış suç üzerinde durulmalıdır.
5237 sayılı TCK'nın "Netice sebebiyle ağırlaşmış suç" başlıklı 23. maddesi;
"(1) Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir" şeklindedir.
Buna göre; failin gerçekleştirdiği bir eylemde, kastettiğinden daha ağır veya başka bir sonucun meydana gelmesi hâlinde, sorumlu tutulabilmesi için netice bakımından en azından taksirle hareket etmiş olmasının kabulü gerekmektedir. Fail, bu sonucun meydana gelmesinden taksirle bile sorumlu tutulamıyorsa, objektif sorumluluğun kaldırılmasının doğal bir sonucu olarak, sadece nedensellik bağının bulunuyor olması, neticeden sorumlu tutulması için yeterli olmayacaktır.
Öğretide, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçun, gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç ve görünüşte ya da gerçek olmayan neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç olarak iki farklı şeklinin bulunduğu kabul edilmektedir. Gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda, failin hareketi sonucunda kastettiğinden daha ağır bir netice ortaya çıkmakta olup, gerçekleşen aşırı netice dolayısıyla bağımsız bir suç tipi ortaya çıkmaktadır. Örneğin, yaralama suçunda mağdurun ölmesi, gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hâlidir. Görünüşte neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda ise failin hareketi sonucunda suçun oluşması için aranan neticeden başka, niteliği de farklı olan daha ağır bir netice ortaya çıkmakta olup gerçekleşen aşırı netice dolayısıyla temel suç niteliği aynı kalmakla beraber yalnızca ceza ağırlaştırılmaktadır. Örneğin, cinsel saldırı suçunda mağdurun bitkisel hayata girmesi, görünüşte neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hâlidir (Hamide Zafer, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayınevi, 5. Bası, ... 2015, s. 286 vd; ... Emin Artuk, ... Gökcen, A.Caner Yenidünya, TCK Şerhi, Turhan Kitabevi, ... 2009, C. 3, s. 2484 vd).
5237 sayılı TCK'nın 23. maddesinde düzenlenmiş bulunan neticesi sebebiyle ağırlaşmış suça ilişkin genel kuralın, özel hükümler arasında kendisine yer bulduğu maddelerin başında gelen TCK'nın 87. maddenin 4. fıkrasına göre, gerçekleştirilen kasten yaralama eylemi TCK'nın 86. maddesinin 1. fıkrası veya 1. fıkrası ile birlikte 3. fıkrası kapsamında bulunur ve bunun sonucunda da ölüm meydana gelirse, en azından taksirle hareket etmiş olmak şartıyla faile belirtilen cezaların verileceği öngörülmektedir.
Kasten yaralama sonucu mağdurun ölmesine ilişkin TCK'nın 87. maddesinin 4. fıkrasının uygulanması için;
a) Failin yaralama kastı ile hareket etmesi,
b) Mağdurun TCK'nın 86. maddesinin birinci maddesi kapsamında yaralanmış olması veya 86. maddenin birinci fıkrası kapsamındaki yaralama fiilinin üçüncü fıkra da ihlal edilmek suretiyle gerçekleştirilmesi,
c) Failin eylemi ile arasında illiyet bağı bulunacak şekilde mağdurun ölmesi,
d) Failin meydana gelen ölüm sonucuna ilişkin en az taksir derecesinde bir kusurunun bulunması,
Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Buna göre fail, mağduru yaralamak amacıyla hareket etmeli, mağdurun yaralanacağını bilmeli ve bu sonucu istemelidir. Bununla birlikte fail, mağdurun yaralanmasını değil de ölmesini istemiş ve ölüm meydana gelmiş ise bu durumda kasten öldürmeden sorumlu tutulacaktır.
Madde metnine göre faile verilecek ceza belirlenirken kasten yaralama suçunun düzenlendiği TCK'nın 86. maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarına yollama yapılmıştır. O hâlde, mağdurun basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek dereceden daha ağır şekilde yaralanması gerekmektedir. Anılan maddenin 2. fıkrasında karşılığını bulan basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde meydana gelen yaralamalarda 87. maddenin 4. fıkrası uygulanamayacaktır.
Üçüncü şart olarak mağdurun ölmesi ve failin eylemi ile mağdurun ölümü arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerekir.
Son olarak, failin meydana gelen bu ölüm sonucundan, en az taksir derecesinde bir kusurunun bulunması gerekir.
Diğer yandan, 5237 sayılı TCK'nın "Kasten öldürme" başlığı altında 81. maddesinde düzenlenen suçun manevi unsuru öldürme kastı iken, 87. maddesinin 4. fıkrasına düzenlenen yaralama sonucunda ölüme neden olma suçunun manevi unsuru yaralama kastıdır. O hâlde, kasten öldürme suçu ile kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçu arasındaki ayırıcı kriterlerden en önemlisi manevi unsur farklılığı olacaktır. Suçun vasıflandırılması için failin kastının öldürmeye mi yoksa yaralamaya mı yönelik olduğu büyük önem taşımaktadır.
Tehdit suçu ise TCK'nın 106. maddesinde;
"(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Tehdidin;
a) Silahla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir." şeklinde düzenlenmiştir.
Türk Dil Kurumunun Büyük Türkçe Sözlüğü'ne göre "gözdağı verme" anlamına gelen tehdit, bir kimsenin bir zarara veya kötülüğe uğratılacağının bildirilmesidir. Bu bildirimin sözlü olması mümkün olduğu gibi başka yollarla ve bu bağlamda davranışlar yoluyla da yapılması mümkündür. Bu nedenle tehdit suçu; söz, yazı, resim, şekil veya işaret ile de işlenebilecek bir suç olup önemli olan gerçekleştirileceği belirtilen haksızlığın mağdurun bilgisine ulaştırılmasıdır (M. Emin Artuk, A. Gökcen, A. Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Turhan Kitabevi, ..., 6. Bası, s. 100).
Tehdidin, mağdurun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya objektif olarak elverişli olması yeterli olup saldırının kişinin veya başkasının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına, belirli bir ağırlıkta olmak kaydıyla malvarlığına veya bunlar dışındaki sair bir kötülüğe yönelik olması gereklidir. Suçun oluşabilmesi için mağdurun iç huzurunun bozulup bozulmadığının veya korkup korkmadığının ayrıca araştırılmasına gerek yoktur. Önemli olan failin tehdidi oluşturan fiili "korkutmak amacıyla" yapmış olmasıdır. (Majno, Ceza Kanunu Şerhi, Sevinç Matbaası, ... 1978, C. II, s. 127; A. Pulat Gözübüyük, Mukayeseli Türk Ceza Kanunu, 5. Bası, C. II, s. 517 ve 873)
Tehdit suçuyla korunan hukuki yarar TCK'nın 106. maddesinin gerekçesinde; "Tehdidin koruduğu hukukî değer, kişilerin huzur ve sükûnudur; böylece kişilerde bir güvensizlik duygusunun meydana gelmesi engellenmektedir. Bu nedenle, söz konusu madde ile insanın kendisine özgü sulh ve sükûnuna karşı işlenen saldırılar cezalandırılmış olmaktadır. Fakat, tehdidin bu maddeyle korumak istediği esas değer, kişinin karar verme ve hareket etme hürriyetidir." şeklinde açıklanmıştır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda suça iştirakte, faillik ve şeriklik ayrımı öngörülmüş; azmettirme ve yardım etme şeriklik kavramı içinde değerlendirilmiştir.
"Azmettirme" 5237 sayılı TCK'nın 38. maddesinde;
"(1) Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır.
(2) Üstsoy ve altsoy ilişkisinden doğan nüfuz kullanılmak suretiyle suça azmettirme hâlinde, azmettirenin cezası üçte birden yarısına kadar artırılır. Çocukların suça azmettirilmesi hâlinde, bu fıkra hükmüne göre cezanın artırılabilmesi için üstsoy ve altsoy ilişkisinin varlığı aranmaz.
(3) Azmettirenin belli olmaması hâlinde, kim olduğunun ortaya çıkmasını sağlayan fail veya diğer suç ortağı hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezasına hükmolunabilir. Diğer hâllerde verilecek cezada, üçte bir oranında indirim yapılabilir." şeklinde düzenlenmiştir.
Azmettirme, belli bir suç işleme hususunda henüz bir düşüncesi olmayan kişide, bir başkası tarafından suç işleme kararının oluşmasının sağlanmasıdır. Eğer kişi daha önceden suçu işlemeye karar vermiş ise bu takdirde azmettirme değil, artık aynı Kanun'un 39/2. maddesi kapsamında manevi yardım söz konusu olacaktır. Azmettiren konumundaki kişinin kasten hareket etmesi gerekir. Bu kastın, failde belli bir suçu işleme konusunda karar oluşturmayı, suçun bu kişi tarafından işlenmesi hususunu ve azmettirilen suçun kanuni tanımındaki unsurlarını kapsaması gerekli olmasına karşın, eylemin yer ve zamanı ile işleniş tarzına ilişkin ayrıntıların belirlenmesine gerek yoktur.
TCK'nın 37. maddesindeki;
"(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur.
(2) Suçun işlenmesinde bir başkasını ... olarak kullanan kişi de fail olarak sorumlu tutulur. Kusur yeteneği olmayanları suçun işlenmesinde ... olarak kullanan kişinin cezası, üçte birden yarısına kadar artırılır" şeklindeki hüküm ile maddenin birinci fıkrasında müşterek faillik, ikinci fıkrasında ise dolaylı faillik düzenlenmiştir.
Kanun'da suç olarak tanımlanan fiilin, birden fazla suç ortağı tarafından iştirak hâlinde gerçekleştirilmesi durumunda TCK'nın 37/1. maddesinde düzenlenen müşterek faillik söz konusu olacaktır.
Öğretideki görüşler de dikkate alındığında müşterek faillik için iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
1) Failler arasında birlikte suç işleme kararı bulunmalıdır.
2) Suçun işlenişi üzerinde birlikte hakimiyet kurulmalıdır.
Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hakimiyet kurulduğu için her bir suç ortağı "fail" konumundadır. Fiil üzerinde ortak hakimiyetin kurulup kurulmadığının belirlenmesinde suç ortaklarının suçun icrasında üstlendikleri rollerinin ve katkılarının taşıdığı önem göz önünde bulundurulmalıdır.
Müşterek faillik, suçun birden fazla suç ortağı tarafından "birlikte suç işleme kararına bağlı olarak" ve "fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulmak suretiyle" müştereken gerçekleştirilmesidir. Müşterek faillikte, birlikte suç işleme kararının yanı sıra fiil üzerinde ortak hâkimiyet kurulduğu için, her bir suç ortağı "fail" statüsündedir. Müşterek faillerin hareketleri bir bütün olarak adeta tek kişinin fiili gibi değerlendirilir (Hamide Zafer, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayınları, Kasım 2013, s. 440).
"Yardım etme" ise 5237 sayılı TCK'nın 39. maddesinde;
"(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
(2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" şeklinde,
"Bağlılık kuralı" da aynı Kanun'un 40. maddesinde;
"(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.
(2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.
(3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir" biçiminde düzenlenmiştir.
Suçun icrasına iştirak etmekle birlikte, işlenişine bulunduğu katkının niteliği gereği kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen diğer suç ortaklarına "şerik" denilmekte olup 5237 sayılı TCK'da şeriklik, azmettirme ve yardım etme olarak iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Buna göre, kanuni tanımdaki fiili gerçekleştirmeyen veya özel faillik vasfını taşımadığı için fail olamayan bir suç ortağı, gerçekleşen fiilden 5237 sayılı Kanun'un 40. maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sorumlu olmaktadır.
TCK'nın 39/2. maddesindeki düzenlemeye göre, yardım etme; maddi yardım ve manevi yardım olarak ikiye ayrılmaktadır.
1) Bir suçun işlenmesine maddi yardımda bulunma çok çeşitli şekillerde ortaya çıkmakla birlikte anılan maddede maddi yardım;
a) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları temin etmek,
b) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında maddi yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak,
Olarak sayılmıştır.
2) Manevi yardım ise;
a) Suç işlemeye teşvik etmek,
b) Suç işleme kararını kuvvetlendirmek,
c) Suçun işlenmesinden sonra yardımda bulunmayı vaad etmek,
d) Suçun nasıl işleneceği konusunda yol göstermek,
Şeklinde belirtilmiştir.
Kişinin eyleminin, bir suça katılma aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da suça katılma düzeyinin belirlenmesi için eylemin bir aşamasındaki durumun değil, eylemin yapılması için verilen kararın, bu kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi, sırası ve sonraki davranışların da dikkate alınıp tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Zira "yardım etme"yi müşterek faillikten ayıran en önemli unsur, kişinin suçun işlenişi sırasında fiil üzerinde ortak hakimiyetinin bulunmamasıdır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ... ile maktul ... arasında alacak meselesinden kaynaklanan arazi anlaşmazlığına dayalı husumet bulunduğu, alacağını tahsil etmek isteyen maktulün sanık ... hakkında icra takibi başlattığı, takibin kesinleşmesi ve borcun ödenmemesi üzerine satışa çıkarılan sanık ...'e ait arazinin alacağa mahsuben maktul tarafından satın alındığı, sanık ...'ün icra takibine konu edilen senetteki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek açtığı menfi tespit davasının 03.02.2014 tarihinde reddedildiği, arazisini geri alamayan sanık ...'ün maktulü PKK silahlı terör örgütünün sözde mahkemelerine şikayet ettiği, bunun üzerine... kırsalında faaliyet gösteren örgüt mensupları tarafından 2014 yılının Mayıs-Haziran ayları içinde maktule iki ayrı pusula gönderildiği, arazi anlaşmazlığı nedeniyle çağrıldığı ve gelmezse kendisi için kötü olacağı belirtilen bu pusuluları yırtıp atan ve sözde mahkemeye gitmeyen maktulün 26.06.2014 tarihinde ... İl Emniyet Müdürlüğüne dilekçe vererek şikayetçi olduğu ve ifadesinin alındığı, maktulün oğlu katılan ...'nın ise ailesinden habersiz şekilde sözde yargılamanın yapıldığı ... Köyüne Mayıs ayının sonlarına doğru giderek örgüt mensuplarıyla görüştüğü ve örgüt mensuplarınca "Baban niye gelmedi?" diye sorulması üzerine "Yaşlı, aksi, sinirlidir, ben babamın ve onun 5 kardeşinin yerine buraya geldim" şeklinde cevap verdiği, bunun üzerine örgüt mensubunun katılan ... ile sanık ...'e "İki hafta sonra tekrar gelin" dediği, ancak maktulün sözde mahkemeye gitmediği, 15 Temmuz 2014 günü akşam saatlerinde sanık ...'ün kullandığı .... plakalı araçla sanık ... ile örgütün... kırsalında faaliyet gösteren mensuplarından inceleme dışı sanıklar ... ... ve...'la birlikte maktulün evine gitmek üzere kırsal alandan hareket ettikleri, bu araca inceleme dışı sanık ...'ün ... plakalı araçla eskortluk yaptığı,.... plakalı araçtakilerin bir müddet il merkezinde dolandıktan sonra maktulün evinin önüne gidip beklemeye başladıkları, kısa bir süre sonra saat 20.44 sıralarında maktulün evinden çıktığını gören örgüt mensubu inceleme dışı sanık ... ...'ın sanık ...'e "Sür, adamın önünü kes, yanımda dur" dediği, bunun üzerine sanık ...'ün aracı tekrar çalıştırarak maktulün önünde durduğu, akabinde örgüt mensubu inceleme dışı sanık...'ın araçtan inip kaleşnikof tüfeğini doğrultarak maktulden teslim olmasını istediği, maktulün direnmesi nedeniyle itişme yaşandığı, bu esnada maktulün oğlu katılan ...'nın evden çıktığı ve diğer örgüt mensubu inceleme dışı sanık ... ...'ın da maktulü kolundan çekiştirdiğini görünce müdahale etmeye çalıştığı, ancak örgüt mensubu inceleme dışı sanık ... ...'ın kaleşnikof tüfekle ateş ederek maktulü vurduğu, akabinde araca binen örgüt mensubu inceleme dışı sanıklar ... ... ve...'ın sanıklar ... ve ... tarafından kırsal alana götürüldüğü, saat 00.13 sıralarında 155 hattını arayan sanık ...'ün, kardeşi sanık ... ile birlikte enişteleri olan tanık Adem Meşe'nin evinde olduklarını söylemesi üzerine yakalandıkları, sanık ...'ün ise yakalandığı 29.11.2014 tarihine kadar sığındığı örgüt mensuplarının yanında kaldığı somut olayda;
1) Maktul ...'ya yönelik kasten öldürme eyleminde sanık ...'ün TCK'nın 38. maddesi gereğince azmettiren sıfatıyla sorumlu tutulmasının gerekip gerekmediği ve sanıklar ... ile ...'ün TCK'nın 37. maddesi kapsamında müşterek fail olup olmadıkları hususlarına ilişkin itiraz konusu bakımından;
Sanık ...'ün, olayın gelişimi ve katılan ...'nın beyanları dikkate alındığında maktulün PKK silahlı terör örgütü mensuplarınca öldürülmesine yönelik olarak azmettirmede bulunduğu veya teşvik ettiğinin her türlü şüpheden uzak ve kesin delillerle belirlenememiş olması karşısında, husumet konusu arsayı kendisine devretmesini sağlamak amacıyla örgütün sözde mahkemesine maktulü şikayet ederek örgüt mensuplarını nitelikli tehdit ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işlemeleri yönünde azmettirdiği, ancak meydana gelen kasten öldürme eyleminin azmettirmede sınır aşılarak gerçekleştirildiği, şikayet edip çözüm beklediği örgütün uzun süreden beri ülke çapında gerçekleştirdiği eylemlerle birçok insanın ölümüne veya yaralanmasına neden olan bir örgüt olduğu nazara alındığında talimatlarına riayet edilmemesi durumunda muhatabını ölümle cezalandırabileceğini öngörmesinin mümkün olduğu anlaşılmakla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu düzenleyen TCK'nın 109. maddesinin altıncı fıkrasının yollamasıyla aynı Kanun'un 87/4-2. cümlesi uyarınca cezalandırılması gerektiğine dair Özel Dairenin bozma kararında isabetsizlik görülmemiştir.
Sanıklar ... ve ...'ün, örgüt mensubu inceleme dışı sanıklar ... ... ile...'ı kırsal alandan .... plakalı araçla alarak maktulün evinin önüne getirmek, eylem sırasında yanlarında bulunmak ve eylemin işlenmesini takiben aynı araçla kırsal alana götürmek şeklinde sübuta erdiği kabul olunan ve suçun icrasını kolaylaştırma mahiyeti taşımakla birlikte dosya kapsamındaki deliller itibarıyla baştan beri öldürme kararının bulunmadığı anlaşılan söz konusu olayın gelişimi itibarıyla fiil üzerinde ortak hakimiyet kurma niteliği bulunmayan eylemleri nedeniyle TCK'nın 39. maddesi kapsamında yardım eden sıfatıyla cezalandırılmalarına dair Özel Dairenin onama kararı isabetli bulunmuştur.
2) Sanık ...'ün nitelikli tehdit suçunda TCK'nın 38. maddesi gereğince azmettiren sıfatıyla sorumlu tutulmasının gerekip gerekmediğine ilişkin itiraz konusu bakımından;
Her ne kadar Özel Daire kararında sanık ...'ün nitelikli tehdit suçuna azmettirdiği açıkça belirtilmiş ve Yerel Mahkeme tarafından yardım eden sıfatıyla TCK'nın 39/2-a maddesi uygulanmak suretiyle anılan suçtan verilen mahkumiyet kararı onanmış ise de gerek Cumhuriyet savcısının gerekse katılanlar ... ve ... ile katılanlar vekilinin temyiz dilekçelerinde sözü edilen suç bakımından açıkça bir temyiz talebinde bulunulmaması karşısında suç vasfına ilişkin olmaksızın sadece iştirak statüsünün belirlenmesine yönelik olan bu husustan dolayı anılan hükmün sanık aleyhine bozulması mümkün görülmediğinden Özel Dairenin onama kararı isabetli görülmüştür.
Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının haklı nedene dayanmayan itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; sanık ...'ün kasten öldürme suçundan TCK'nın 38. maddesi gereğince azmettiren sıfatıyla sorumlu tutulması gerektiği yönünde karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2) Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 26.10.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.