Esas No: 2014/1160
Karar No: 2014/1198
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/1160 Esas 2014/1198 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2014 / 1160 KARAR NO : 2014 / 1198 KARAR TR : 29.12.2014 |
ÖZET: 2918 sayılı Yasadan kaynaklanan sorumluluk davasının ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacılar : Adli Yargıda
1-Y. Y.
G. Y.’nın Mirasçıları
2-M. Y.
3-M. Y.
4-R. Y.
Vekilleri : Av. K. Ö.
5-G.Ş. (Y.)
6-N. A.(Y.
7-K. S. (Y.)
İdari Yargıda
Y. Y.
Davalılar : Adli Yargıda
1-Karayolları Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. M. F.
2-E. K.
Vasisi : M. K.
3- Güneş Sigorta A.Ş.
Vekili : Z. S. İ.
4-C. A.
İdari Yargıda
Karayolları Genel Müdürlüğü
O L A Y : Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; 11.03.2009 tarihinde Ankara Çubuk Karayolu’nda vuku bulunan trafik kazasında ölen davacıların müşterek çocuğu olan H. Y.’nın, gerek Adli Tıptan gerekse Asliye Hukuk Mahkemesinden alınan bilirkişi raporunda belirtildiği gibi tümden kusursuz olarak öldüğünü; davacıların tek dayanağı ve güvencesi bulunan H.l Y.’nın 02.09.1978 doğumlu olduğunu; davacıların da yaşlı olup bakıma muhtaç olduklarını, davacı annenin üzüntüden felç olduğunu, davacıların son derece mağdur olduğunu; olay günü C. A.’ya ait aracı kullanan E. K.’in davacıların oğullarının kullandığı taksiye şerit geçme sonucu çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini; bu kazadan E. K.’in %70, Karayollarının %30 kusurlu görüldüğünü, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacıların her biri için 20.000,00 TL manevi ve 5.000,00 TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL manevi, 10.000,00 TL maddi tazminat olmak üzere davalılar Karayolları Genel Müdürlüğü, Güneş Sigorta A.Ş, E. K. ve C. A.’dan müştereken ve müteselsilen tahsili istemiyle adli yargıda dava açmıştır.
Davacı vekili 16.06.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı Y.Y. için 14.526,48 TL, davacı G. Y. için 18.89,08 TL maddi tazminatı ödenmesi için davasını ıslah etmiştir.
ÇUBUK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 07.07.2011 gün ve E:2010/51 K:2011/352 sayılı kararında “…Yapılan yargılama sonucunda toplanan delillerden bilirkişi raporlarından; davacıların oğulları H. Y.’nın aracına davalı C. A.’ya ait E. K.’in kullandığı aracın çarpması sonucu H. Y’nın hayatını kaybettiğini, davalı E.’ın kazada %70, davalı Karayollarının kazada %30 kusurlu olduğu, bilirkişilerce olay neticesinde anne ve babanın zararının tespit edildiği, müteveffanın davacıların tek oğlu olduğu, maddi olarak destek de bulunduğu ölümüyle anne ve babasının bu olay neticesinde derin üzüntü ve elem çektikleri göz önüne alınarak davacıların davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir… “ gerekçesiyle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar vermiş ve verilen karar davalılardan Güneş Sigorta A.Ş. ile Karayolları Genel Müdürlüğü vekillerince temyiz edilmiştir..
YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ: 24.04.2012 gün ve E:2011/13202, K:2012/5025 sayılı kararında ; “…Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazları yönünden; dava konusu olaydan sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında yolda bulunan su birikintisinin kazaya neden olduğu belirtilerek yolun bakım ve onarımından sorumlu Karayolları Genel Müdürlüğü"nün de kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bir kamu kuruluşu tarafından, kamu yasaları uyarınca tesis yapma, yapılmış olan tesislere bakma ve o tesisleri kullanma yükümlülüğü yine kamu yasalarından doğan bir yükümlülüktür. 0 halde, anılan nitelikteki bir kamu tesisinin gerek yapılmasındaki, gerekse kullanılması veya muhafazasındaki kusurdan doğan zararlar idari karar ve eylemlerden doğan zararlar niteliğinde bulunduğundan zararın ödetilmesi, istekleri idari yargı yerinde açılması gerekir.
Yargı yolu dava şartlarından olup mahkemece resen incelenmesi gerektiği halde mahkemece dava dilekçesinin davalı Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden yargı yolu bakımından reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…”şeklindeki gerekçe ile davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.
Davacı G.Y.’nın 03.05.2010 tarihinde vefat etmesi üzerine, davaya mirasçılara devam etmiştir.
ÇUBUK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ : 05.06.2014 gün ve E:2012/530 K:2014/275 sayılı kararı ile, bozma ilamına uyarak davanın Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden idari yargının görev alanına girmesi nedeniyle yargı yolu bakımından reddi ile mahkemenin görevsizliğine karar vermiş ve verilen görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin 09.09.2014 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacılardan Y.Y. vekili Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine idari yargıda dava açmıştır.
ANKARA 13. İDARE MAHKEMESİ: 09.05.2013 gün ve E:2013/298 K:2013/753 sayılı kararında ; “…davacı tarafından, aralarında Karayolları Genel Müdürlüğü’nün de bulunduğu bir kısım gerçek ve tüzel kişilere karşı Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:2010/51 esasına kayden açılan tazminat davasında anılan mahkemece davacı lehine tazminata hükmedildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay’ın 24.04.2012 tarih ve E:2011/13202, K:5025 sayılı kararıyla; idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle anılan kararın davalı Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden bozulmasına karar verildiği, bunun üzerine Karayolları Genel Müdürlüğü"ne karşı Mahkememizde açılan bu davada ilk inceleme yapabilmek için gerekli görüldüğünden Mahkememizin 14.03.2013 tarihli ara kararıyla Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesi"nden Yargıtay"ın yukarıda bahsi geçen bozma kararı üzerine herhangi bir karar verilip verilmediğinin sorulduğu, anılan Mahkemenin 02.04.2013 tarihli cevabi yazısında, Yargıtay"ın 24.04.2012 tarih ve E:2011/13202, K:5025 sayılı bozma kararma uyulmasına karar verildiği, dosyanın 2012/530 esasına kaydedildiği ve duruşmasının 30.05.2013 tarihine bırakıldığı hususlarının belirtildiği, dolayısıyla henüz Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesi"nce verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmadığı, yukarıda açıklanan mevzuat hükmü uyarınca adli yargı yerinde açılmış bulunan davanın görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararın kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde idari yargıda dava açılabileceği, bununla birlikte Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesi"nce görev ret kararı verilmesi üzerine bu kararında dava dilekçesine eklenerek hangi tarihte kesinleştiğinin belirtilmesi gerektiği, dava konusu işlemin tebliğ tarihi olarak da bu tarihin gösterilmesi gerektiği, sonuç olarak dava dilekçesinde dava açma süresinin başlatılması için gerekli olan tebliğ tarihinin gösterilemediği, bu haliyle yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine uygun olmayan dava dilekçesinin sağlıklı bir yargısal denetime imkan tanıyacak şekilde düzenlenmediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Bu durumda, eğer dava yenilenmek isteniyorsa, yukarıda tespit edilen hususlar dikkate alınarak, Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesi"nce görev ret kararı verilmesi üzerine bu kararında dava dilekçesine eklenerek hangi tarihte kesinleştiğinin belirtilmesi ve tebliğ tarihinin gösterilmesi suretiyle iş bu dilekçe ret kararından da bahsedilmesi suretiyle Ankara 13. İdare Mahkemesi"ne hitaplı olarak yeniden düzenlenecek dilekçe ile dava açılmak üzere dilekçenin reddine karar verilmesi gerekmektedir…” şeklindeki gerekçe ile dava dilekçesinin reddine karar vermiştir.
Davacı vekili yeniden dilekçe düzenleyerek idari yargıda dava açmıştır.
ANKARA 7. İDARE MAHKEMESİ: 05.11.2014 gün ve E:2014/1907 sayılı kararında ; “…2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 13. maddesinde, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlü olduklarının hükme bağlanması, yine aynı kanunun 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesinde, bu kanundan doğan sorumluluk davalarının, adli yargıda görüleceğinin belirtilmesi karşısında, karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesinden sorumlu olan davalı idareye karşı açılan tazminat davasının adli yargı yerince çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır…” şeklindeki gerekçe ile 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. Maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık mahkemesine gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar davanın ertelenmesine karar vererek dosya Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Bahri AYDOĞAN, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 29.12.2014 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 19. Maddesinde öngörülen biçimde davalı Karayolları Genel Müdürlüğü yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, İdare Mahkemesi’nce anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, trafik kazası nedeniyle murisini kaybeden davacının açtığı maddi ve manevi tazminat davasına ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş; aynı Kanunun, “Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri” başlıklı 7. maddesinde; “ Karayolları Genel Müdürlüğünün bu Kanunla ilgili görev ve yetkileri şunlardır:
a) Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak,
b) Tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını tespit etmek, yayınlamak ve kontrol etmek,
c) (Mülga: 17/10/1996 - 4199/47 md.)
d) Trafik ve araç tekniğine ait görüş bildirmek, karayolu güvenliğini ilgilendiren konulardaki projeleri incelemek ve onaylamak,
e) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında, İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmak suretiyle, yönetmelikte belirlenen hız sınırlarının üstünde veya altında hız sınırları belirlemek ve işaretlemek,
f) Trafik kazalarının oluş nedenlerine göre verileri hazırlamak ve karayollarında, gerekli önleyici teknik tedbirleri almak veya aldırmak,
g) Yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında trafik güvenliğini ilgilendiren kavşak, durak yeri, aydınlatma, yol dışı park yerleri ve benzeri tesisleri yapmak, yaptırmak veya diğer kuruluşlarca hazırlanan projeleri tetkik ve uygun olanları tasdik etmek,
h) Yetkili birimlerce veya trafik zabıtasınca tespit edilen trafik kaza analizi sonucu, altyapı ve yolun fiziki yapısı ile işaretlemeye dayalı kaza sebepleri göz önünde bulundurularak önerilen gerekli önlemleri almak veya aldırmak,
i) (Mülga: 3/5/2006 – 5495/4 md.)
j) (Değişik: 17/10/1996 - 4199/5 md.) Trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere Bu Kanunun 13,14,16,17,18,47/a ve 65 inci maddeleri hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında suç veya ceza tutanağı düzenlemek; 47 nci maddenin (b), (c) ve (d) bentlerinde belirtilen kural ihlallerinin tespiti halinde, durumu bir tutanakla belirlemek ve gerekli işlemin yapılması için en yakın trafik kuruluşuna teslim etmek,
k) Bu Kanunla ve bu Kanuna göre çıkarılmış olan yönetmeliklerle verilen diğer görevleri yapmaktır.
(Son fıkra Mülga : 28/3/1985 - 3176/16 md.)” hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dava dosyalarında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; davacıların murisi H.Y’nın öldüğü 11.03.2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı idarenin %30 oranında kusurlu olduğundan bahisle, maddi ve manevi tazminatın davalı Karayolları Genel Müdürlüğü’nden tahsili istemiyle davanın açılmış olduğu anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Ankara 7. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile, davacılardan Y. Y. yönünden Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Karayolları Genel Müdürlüğü hakkında verilen 05.06.2014 gün ve E:2012/530 K:2014/275 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 7. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, davacılardan Y.Y. yönünden Çubuk Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Karayolları Genel Müdürlüğü hakkında verilen 05.06.2014 gün ve E:2012/530 K:2014/275 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 29.12.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ |
Üye BAHRİ AYDOĞAN
Üye Ayhan AKARSU |
Üye Nurdane TOPUZ
Üye Mehmet AKBULUT |