Esas No: 2014/1138
Karar No: 2014/1179
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/1138 Esas 2014/1179 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2014 / 1138 KARAR NO : 2014 / 1179 KARAR TR : 29.12.2014
|
ÖZET : Taraflar arasında imzalanan hibe söyleşmesinin bir gereği olarak verilen teminat mektubunun, sözleşme kapsamında üstlenilen yükümlülüğün davacı tarafından yerine getirilmemesi nedeni ile hazineye irat kaydedilmesine ilişkin davalı idare işleminin iptali ile teminat mektubuna konu meblağın davacıya iadesine karar verilmesi istemi ile açılan davada; sınırları ve kapsamı 5488 sayılı Tarım Kanunu ile çizilen hibe sözleşmesinin, gerek hazırlanması, gerekse denetlenmesi sırasında idarenin, kamu hukukundan kaynaklanan üstün yetkiler kullanması ve hibe konusu miktarın kamu alacağı niteliğinde olduğunun kabulü ile geri alınmasında 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun uyarınca gecikme zammı uygulanacağının düzenlenmesi nedenleri ile idari sözleşme niteliğinde olduğu sonucuna varıldığından, açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı : D. Yem Tarım Hayvancılık Sanayi Tic. Ltd. Şti.
Vekili : Av. S.G.& Av. İ.Ö.
Davalı : Kilis Valiliği (İl Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü)
Vekili : Av.A.E.E.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde aynen; “Davalı idare tarafından 05.08.22011 Tarihinde kurulu olan yem üretim tesisine ek yatırım yapmak üzere proje bedelinin yarısı hibe olmak koşulu ile hibe sözleşmesi yapılmıştır. Bu sözleşme yapılırken proje bedelinin %10 u kadarı için müvekkil firma süresiz banka teminat mektubu vermiştir. Sözleşmenin bitim tarihi 31/07/2012 olarak belirlenmiştir.
Müvekkil firma yetkilileri söz konusu tesis projesini başlatmak için bir çok girişimlerde bulunmuşlar ise de ticari hayattaki durgunluk, firmanın yapılan sözleşme sonrasında ekonomik o!arak zor duruma düşmesi ve iflas etme aşamasına gelmesi gibi etkenlerle projeye başlayamamışlardır.
31/07/2012 tarihinde bir ay öncesinde kuruma müracaat ederek 31/11/2012 tarihine kadar sözleşme süresi uzatılmış ise de yine projeye başlanmamış ve şirket gitgide ekonomik çöküntü haline girmiştir. Şirket ortakları, borçlarını dahi ödeyememiş ve şirket hisselerini satarak borçları ödemiş ve şirketten ayrılmışlardır.
Yapılan hibe sözleşmesine istinaden müvekkil firma kurumdan hiçbir şekilde ödenek almamış ve hiç bir şekilde kurumu zarara uğratmamıştır. Kurumun zararı söz Konusu değil iken doğacak olası zararlara karşı alınan teminat mektubunun paraya çevrilerek irat kaydedilmesi hakkaniyet kurallarına ve sözleşmede denk kodların sağlanmasına aykırılık arz edecektir. Yapılan hibe sözleşmesinin iptali istenerek, hiçbir zarar olmadığından teminat mektubunun iadesi istenmiş ancak kabul edilmemiştir
Dava konusu sözleşmenin uygulanabilirliği kalmadığından sözleşmenin iptali ile hiçbir zarar oluşmadığından teminat mektubunun iadesine cezasının iptali istemi ile iş bu davayı açmak zarureti doğmuştur.” şeklindeki gerekçesi ile, hibe sözleşmesinin iptali, teminat mektubunun paraya çevrilmesine ilişkin işleminin iptali ile kendisine iadesi istemi ile 18.04.2013 tarihinde idari yargı yerine dava açmıştır.
Gaziantep 1.İdare Mahkemesi: 15.03.2015 gün ve 2012/1846 Esas, 2013/315 Karar sayılı kararı ile usulüne uygun düzenlenmeyen dava dilekçesinin reddine karar vermiş, davacının 18.04.2013 tarihli ikinci ve usulüne uygun dava dilekçesini mahkemenin 2013/723 Esasına kaydetmiş ve 30.04.2013 tarihli ara kararı ile hasmın düzeltilmesine ve yargılamanın Kilis Valiliği husumetiyle devam etmesine karar vermiştir.
Davalı Kilis Valiliği vekili süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesinde özetle, görev itirazında bulunmuştur.
Gaziantep 1. İdare Mahkemesi: 27.12.2013 gün ve 2013/723 Esas sayılı kararında aynen; “Dosyanın incelenmesinden, 11/03/2011 tarih ve 27871 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 2011/9 sayılı Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında Tarıma Dayalı Yatırımların Desteklenmesi Hakkında Tebliğ uyarınca davalı idare ile davacı şirket arasında "Çelik Silo ve Pelet Yem Projesi" nin uygulanmasına yönelik olarak dava konusu hibe sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin 14. maddesinde belirlenen fesih hükümleri uyarınca davalı idarece sözleşmenin tek taraflı olarak feshedilmesi ve davacı şirket tarafından verilen teminat mektubunun paraya çevrilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmakta olup, davalı idare tarafından dava konusu sözleşmenin özel hukuk sözleşmesi niteliğinde olduğu, dolayısıyla davanın görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Bir sözleşmenin "idari sözleşme" sayılabilmesi için, sözleşmenin taraflarından birinin kamu idaresi, kurumu ya da kuruluşu olması; sözleşmenin kamu hizmetinin yürütülmesi ile ilgili bulunması ve yönetime özel hukuk yetkilerini aşan yetkiler tanınması gerekli olduğu öğretide kabul edilmektedir.
Olayda, sözleşme taraflarından birinin, bir kamu idaresi olan Kilis Valiliği olduğu, sözleşmenin amacının kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesi çerçevesinde belirlendiği, dolayısıyla kamu hizmetinin yürütülmesine ilişkin bir sözleşme olduğu, diğer taraftan sözleşmenin 4.9. maddesinde, uygulamaların sözleşmede belirlenen usul ve esaslara göre gerçekleştirilmesinin izlenmesinden il müdürlüklerinin sorumlu olduğu, belirtilerek idareye bir denetim ve gözetim görevi verildiği; yine sözleşmenin 14.3. maddesi uyarınca, belirli durumlarda davalı idareye önceden tebliğ etmeksizin sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme yetkisi verildiği, sözleşmenin sözü geçen iki maddesi ile, idarenin özel hukuk yetkilerini aşan yetkilere sahip olduğu görülmüştür.
Bu durumda, davalı idare ile davacı arasında, kamu hizmetinin yürütülmesine matuf olarak imzalanan ve davalı idareye, idare olmasından kaynaklanan üstün yetkilerin verildiği dava konusu hibe sözleşmesinin idari sözleşme niteliğinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmış olup, yargısal denetimin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. ve 2576 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca idari yargı yerince yapılması gereklidir.” şeklindeki gerekçesi ile davalı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.
Davalı Kilis Valiliği vekilinin adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine dava dosyasının onaylı bir örneği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı; 23.10.2014 gün ve 2014/246262 Esas sayılı yazısında aynen; “2011/9 sayılı Tebliğin 1. Maddesinde kırsal kalkınma çalışmalarının etkinliklerinin artırılması ve kırsal toplumda belirli bir kapasitenin oluşturulması amaçlar arasında sayılmaktadır. Tebliğ dayanağını ise, 18/4/2006 tarihli ve 5488 sayılı Tarım Kanunu, Kırsal Kalkınma Planı ve 19/2/2011 tarihli ve 27851 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2011/1409 sayılı Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararından almaktadır. Tebliğde, kırsal kalkınmaya destek amaçlı olarak tarımsal kalkınma projelerine nakdi ve ayni hibe desteği miktar, oran ve şartları belirlenmiş, bu şartlara uyan özel kişi ve Şirketlerle sözleşme yapılacağı düzenlenmiştir.
Tebliğin 35. Maddesi "(1) Hibe sözleşmesi, il müdürü ile hibe başvuru sahibi arasında akdedilir./ (2) Hibe sözleşmesi içerik ve formatı Bakanlık tarafından yayımlanan uygulama rehberinde tüm taraflara önceden duyurulur./ (3) Başvuru sahiplerinin hibe kaynaklarından yararlanabilmesi için hibe sözleşmesini imzalaması önkoşuldur./(4) Kendilerine yapılan bildirimi takip eden altmış gün içerisinde il müdürlükleri ile hibe sözleşmesi imzalamayan veya hibe sözleşmesi eki dokümanları tamamlayamayan yatırımcıların proje başvuruları ve bunlara ilişkin değerlendirme sonuçları iptal edilir./ (5) Başvuru sahibi tarafından teslim edilen hibe sözleşmesi ve ekleri il müdürlüklerince incelenir ve uygun bulunursa hibe sözleşmesi imzalanır." hükümleri ile taraflar arasında düzenlenecek hibe sözleşmesinin şekil şartlarını düzenlemiştir.
Tebliğde, hibe sözleşmesi karşılığı, idarenin projeyi izleme ve denetlemesine ilişkin çeşitli hükümlerde yer almaktadır.
Tebliğin 49. Maddesinde “ Yatırımların proje amaçlarına uygun olarak yapılmasından, uygulamaların hibe sözleşmesinde belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilmesinden, doğru olarak belgelendirilmesinden ve belgelerin muhafazasından yatırımcılar sorumludur./ (2) Yatırımcılarca gerçekleştirilecek projelerin amaçlarına uygun olarak yapılmasından, uygulamaların hibe sözleşmesinde belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilmesinin izlenmesinden, uygulamaya yönelik olarak düzenlenecek tüm belgelerin kontrolünden, onaylanmasından ve birer suretinin muhafazasından il müdürlükleri sorumludur." hükmü ile tarafların sorumlulukları ve denetim hakları düzenlenmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen Hibe sözleşmesinin, tarımsal kalkınmayı destek amacıyla tahsis edildiği, taraflara hibenin hak edilmesi için karşılıklı hak ve yükümlülükler getirdiği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 15. Maddesinde ise, taraflar arasında doğabilecek uyuşmazlıkların çözümünde genel mahkemelerin ve icra dairelerinin yetkilendirildiği anlaşılmaktadır.
Davaya konu uyuşmazlık taraflar arasında projenin değerlendirilmesi ve kabulü aşamasında değil, bu aşamadan sonra taraflar arasında düzenlenen, karşılıklı hak ve yükümlülükler yükleyen sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan sorundan oluşmaktadır. Uyuşmazlık konusu sözleşmelerin hukuki niteliğinin incelenmesinde; İdarenin, tıpkı özel hukuk kişileri gibi özel hukuk sözleşmeleri yapabildiği gibi; kamusal yetkisinin verdiği üstünlük ve ayrıcalıklara dayanarak, konusu, hüküm ve koşulları bakımından özel hukuk sözleşmelerinden farklı olan sözleşmeler de yapılabileceği, idare hukuku esaslarına tabi bulunan bu sözleşmelerin "idari sözleşme" olarak adlandırıldığı, idarenin, genel ehliyetini kullanarak, sözleşme serbestisi ve tarafların eşitliği gözetilerek gerçekleştirdiği sözleşmelerinin tamamen özel hukuk hükümlerine tabi olması ve dolayısıyla bunların yargısal denetiminin adli yargı yerince yapılması gerektiği düşünülmektedir.” şeklindeki gerekçesi ile 2247 sayılı Yasa"nın 10"uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 29.12.2014 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME:
Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Kilis Valiliği vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı"nca, davalı Kilis Valiliği bakımından 10.maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargının görevli olduğu, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacı ile davalı arasında imzalanan, hibe sözleşmesi sonrasında, sözleşme ile yerine getirilmesi taahhüt edilen projenin yapılamaması nedeni ile, sözleşmenin iptali ile, sözleşme gereğince verilen teminat mektubunun davacıya iadesine karar verilmesi istemi ile açılmıştır.
Dosya kapsamında yapılan inceleme neticesinde; davacı ile davalı arasında 09.08.2011 tarihli hibe sözleşmesinin imzalandığı, bu kapsamda davacının, 578021,60 TL belli bitkisel ürün işletme tesisi kurma projesini gerçekleştirme yükümlülüğü, davalının da gerçekleştirilecek bu proje kapsamında proje bedelinin %50’si sözleşmede gösterilen şartlarda davacıya ödeme yükümlülüğü altına girdiği, davacı şirket tarafından ‘Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Başlangıç Raporu’nu hazırladığı ve Kapasite artırımı ve teknoloji yenileme konulu, 09.09.2011 başlangıç, 31.07.2012 bitiş tarihli proje ortaya konulmuş ve 09.09.2011 gün ve 1246MW000061 numaralı 53803,00 TL bedelli teminat mektubu davalı kuruma ibraz edilmiştir.
Bu aşamaların tamamlanmasından sonra, davacı şirket yetkilileri, Tarım Gıda ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’ne verdikleri 03.05.2012 tarihli dilekçe ile; piyasa şartları nedeni ile üzerlerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerinden sözleşmenin feshi ile teminat mektubunun iadesine karar verilmesini talep ettikleri, Kilis Valiliği İl Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından verilen 22.06.2012 gün ve 309-7598 sayılı yazı ile 30.11.2012 tarihine kadar projenin eksiksiz olarak tamamlanması gerektiğini, aksi halde 1 ay öncesinde ek süre talep edilmemesi durumunda 31.07.2012 tarihi itibari ile; ek süre alınması durumunda ise 30.11.2012 tarihi itibari ile verilen teminat mektubunun hazineye irat olarak kaydedileceğini bildirdiği, davacı şirket yetkililerinin bu yazı üzerinde davalı kuruma müracaat ederek, sözleşme süresinin uzatılmasını talep ettikleri; ilgili talebin İl Proje Yürütme Birimi’nin 09.07.2012 gün ve 2012/3 sayılı kararı ile uygun bulunduğu ve bu şekilde sözleşme süresinin 30.11.2012 tarihine kadar uzatıldığı; bu uzatma kararı ile ek hibe sözleşmesi imzalandığı; ancak mahallinde yapılan inceleme neticesinde tutulan 30.11.2012 tarihli tutanak ile, projenin tamamlanmadığının tespit edildiği, bunun üzerine İl Proje Yürütme Birimi Komisyonu’nun 09.01.2013 gün ve 2013/1 sayılı kararı ile sözleşmenin feshedilmesi yönünde karar alındığı ve Kilis Valiliği İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nün 18.04.2013 gün ve 143/5414 sayılı kararı ile teminatın hazineye irat olarak kaydedildiği tespit edilmiştir.
Görüldüğü üzere, davacı ile davalı arasında geçen yazışmaların ve yapılan işlemlerin temelinde 09.08.2011 tarihli hibe sözleşmesi ve bu sözleşme gereklerinin yerine getirilmemesi nedeni ile verilen teminatın irat kaydına ilişkin işlemin hukuka aykırı olduğu iddiası yer almaktadır. Bu nedenle görevli yargı yerinin belirlenmesi adına sözleşmenin niteliğinin ve teminatın hazine adına irat kaydına ilişkin işlemin hukuki niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir.
a) 09.08.2011 Tarihli Hibe Sözleşmesi’nin Hukuki Niteliği
18/4/2006 tarihli ve 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun Amaç başlıklı 1. Maddesinde; “Bu Kanunun amacı; tarım sektörünün ve kırsal alanın, kalkınma plân ve stratejileri doğrultusunda geliştirilmesi ve desteklenmesi için gerekli politikaların tespit edilmesi ve düzenlemelerin yapılmasıdır.” denildikten sonra;
Aynı Kanunun ‘Kapsam’ başlıklı 2. Maddesinde; “Bu Kanun, tarım politikalarının amaç, kapsam ve konularının belirlenmesi; tarımsal destekleme politikalarının amaç ve ilkeleriyle temel destekleme programlarının tanımlanması; bu programların yürütülmesine ilişkin piyasa düzenlemeleri, finansman ve idarî yapılanmanın tespit edilmesi; tarım sektöründe uygulanacak öncelikli araştırma ve geliştirme programlarıyla ilgili kanunî ve idarî düzenlemelerin yapılması ve tüm bunlarla ilgili uygulama usûl ve esaslarını kapsar.” şeklindeki düzenleme ile, tarımsal politika, plan ve programların 5488 sayılı Kanun çerçevesinde yapılacağı belirlenmiş, aynı kanunun 7. maddesi ile de bu görev Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na verilmiştir. (6/4/2011 tarihli ve 6223 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan 639 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak adı değiştirilmiştir.)
Bu kapsamda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından, davaya konu sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte olan, Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında Tarıma Dayalı Yatırımların Desteklenmesi adı altında 2011/9 sayılı tebliğin hazırlandığı ve 11.03.2011 gün ve 27871 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdiği anlaşılmıştır.
Adı Geçen 2011/9 sayılı Tebliğin ‘Amaç’ başlıklı 1. Maddesinde; “Bu Tebliğin amacı; doğal kaynaklar ve çevrenin korunmasını dikkate alarak, kırsal alanda gelir düzeyinin yükseltilmesi, tarımsal üretim ve tarıma dayalı sanayi entegrasyonunun sağlanması için küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesi, tarımsal pazarlama altyapısının geliştirilmesi, gıda güvenliğinin güçlendirilmesi, kırsal alanda alternatif gelir kaynaklarının oluşturulması, toplu basınçlı sulama sistemlerinin geliştirilmesi, yürütülmekte olan kırsal kalkınma çalışmalarının etkinliklerinin artırılması ve kırsal toplumda belirli bir kapasitenin oluşturulmasına ilişkin usul ve esasları belirlemektir.” denilmek sureti ile çıkarılan tebliğ ile kırsal alanlarda gelir düzeyinin artırılması, tarımsal üretim ve tarıma dayalı entegrasyonun artırılması orta ölçekli işletmelerin desteklenmesi gibi yöntemlerle tarımsal faaliyetlerin desteklenmesinin amaçlandığı belirtilmiştir.
Adı geçen tebliğde bu amacı gerçekleştirmeye yönelik hibe sözleşmelerine de yer verilmiş ve 4. Maddede hibe sözleşmesi; “proje sahipleri ile il müdürlüğü arasında imzalanan ve hibeden yararlanma esasları ile tarafların yetki ve sorumluluklarını düzenleyen sözleşme” olarak tanımlanmıştır.
Tebliğin ‘Hibe Sözleşmesi’ başlıklı 37. Maddesinde; “Hibe sözleşmesi, il müdürü ile hibe başvuru sahibi arasında akdedilir.
(2) Hibe sözleşmesi içerik ve formatı Bakanlık tarafından yayımlanan uygulama rehberinde tüm taraflara önceden duyurulur.
(3) Başvuru sahiplerinin hibe kaynaklarından yararlanabilmesi için hibe sözleşmesini imzalaması önkoşuldur.
(4) Kendilerine yapılan bildirimi takip eden altmış gün içerisinde il müdürlükleri ile hibe sözleşmesi imzalamayan veya hibe sözleşmesi eki dokümanları tamamlayamayan yatırımcıların proje başvuruları ve bunlara ilişkin değerlendirme sonuçları iptal edilir.
(5) Başvuru sahibi tarafından teslim edilen hibe sözleşmesi ve ekleri il müdürlüklerince incelenir ve uygun bulunursa hibe sözleşmesi imzalanır.”denilmek sureti ile hibe sözleşmesinin içerik ve formatı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından önceden duyurulacak ve ilgililer bu şarları taşıyacak hibe sözleşmelerini imzalamadıkları müddetçe kendilerine hibe yardımı yapılmayacağı ortaya konulmuştur. Görüldüğü üzere bu düzenlemelerle, sözleşme üzerine görüşme yapma, karşılıklı uzlaşı ile maddeleri belirleme gibi, tarafların özgür iradesi ve sözleşme serbestisine dayalı imkanlar tanınmamaktadır.
Tebliğin ‘Yükümlülüklerin yerine getirilmemesi’ başlıklı 41. Maddesinde; “Proje sahibi, projeyi hibe sözleşmesi koşullarına uygun olarak icra etmediği takdirde Bakanlığın ödemeleri yapmama ve/veya hibe sözleşmesini feshetme hakkı saklıdır. Bu durumda Bakanlık, ayrıca hibe miktarını azaltabilir ve/veya hibe kaynaklarından ödenmiş olan meblağların tamamen veya kısmen geri ödenmesini talep edebilir./ Hibe sözleşmeleri devredilemez. Ancak yatırım sahibinin vefatı halinde talep etmeleri durumunda kanuni mirasçılar ile hibe sözleşmesi tadil edilerek uygulamalara devam edilir.”şeklindeki düzenleme ile de idarenin tek taraflı olarak sözleşmeyi feshedebileceği, hibe miktarını azaltabileceği veya geri ödenmesini talep edebileceği hususları düzenlenmiştir.
Tebliğin “Proje uygulamalarının izlenmesi” başlıklı 42. Maddesinde; “(1) Proje sahipleri, hibe sözleşmesi akdinden sonra, teklif ve kabul edilen projeyle hibe sözleşmesi hükümlerine göre projeyi uygulamaya başlar.
(2) Projelerin uygulamalarının kontrolü ve izlenmesi, il proje yürütme birimlerince yapılır. Gerek duyulması halinde, ilgili kamu kurumu elemanları ile takviye yapılabilir.
(3) Proje uygulamalarının kontrolü ve izlenmesi ihtiyaç duyulduğunda Genel Müdürlükçe de yapılır.
(4) Yatırımcılar, proje ile ilgili gelişmeleri içeren ilerleme raporlarını üç ayda bir il müdürlüğüne vermekle yükümlüdürler. Nihai rapor ile birlikte ise işyeri açma ve çalışma ruhsatı, yapı kullanma izin belgesi, demirbaş kayıt listesi, yatırıma ait fotoğraflar ile uygulama rehberinde belirtilen belgeleri il müdürlüğüne ibraz etmekle yükümlüdür.
(5) Proje uygulamalarının Tebliğ ve hibe sözleşmesi hükümlerine uygun olarak yürütülmediğinin tespiti halinde, bu durum tutanağa bağlanarak tutanak tarihinden itibaren on gün içerisinde proje sahiplerine uygulamaların hibe sözleşmesi hükümlerine uygun olarak yürütülmesi konusunda il müdürlüğü tarafından bir ihtar yazısı yazılır ve konu hakkında Genel Müdürlük bir hafta içerisinde bilgilendirilir.
(6) Yazının karşı tarafa tebliğ tarihini izleyen bir ay içerisinde projenin Tebliğ ve hibe sözleşmesi hükümlerine uygun olarak yürütülmediğinin tespit edilmesi halinde il müdürlüğü fesih için Genel Müdürlüğün uygun görüşü doğrultusunda hibe sözleşmesinin fesih işlemini başlatır.” denilmek sureti ile de, projeye başlanması ve projenin ilerlemesi aşamalarında, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü tarafından denetlemelerin yapılacağı, hibe sözleşmesinin gereklerinin yerine getirilmediğinin tespiti halinde ise sözleşmenin feshine ilişkin idari prosedürün başlatılacağı belirtilmiş; bu şekilde idarenin tek taraflı denetim yetkisi düzenlenmiştir.
Tebliğin ‘Hibe sözleşmesinde yapılacak değişiklikler başlıklı 47. Maddesinde; “(1) Hibe sözleşmesinin imzalanmasından sonra, projenin uygulamasını zorlaştıracak veya geciktirecek herhangi bir mücbir sebep söz konusu ise, hibe sözleşmesi uygulamanın herhangi bir safhasında mevzuata uygun olarak değiştirilebilir.
(2) Proje değişiklikleri satın alma öncesinde ve sonrasında teknik gereklilik hallerinde yapılabilir. Satın alma işleminden sonra yapılacak değişiklikler için Genel Müdürlüğün uygun görüşü alınır. Proje değişiklikleri kesinlikle hibeye esas proje tutarında bir artışı öngöremez.
(3) Hibe sözleşmesi imzalandıktan sonra mücbir sebep olmadıkça yatırım yeri değiştirilemez ve değerlendirme kriterleri bakımından toplam proje puanını azaltacak değişiklikleri içeremez. Projenin konusu ve amacı ise hiç bir şekilde değiştirilemez. Yer değiştirme gerekmesi halinde Bakanlığın yazılı onayı alınması gerekir.” şeklindeki düzenlemelerle, sözleşme hükümlerinin değiştirilme koşulları ve bu konuda Bakanlığın onay mercii olarak gösterilmesi, sözleşmenin yapılması sonrasında da kamu gücünün kullanıldığını göstermektedir.
Tebliğin ‘Denetim’ başlıklı 51. Maddesinde; “Program kapsamında yapılan tüm işlemler Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından denetlenir. Bu denetimler sırasında yapılan işlemlere ait talep edilen tüm bilgi ve belgeler kendilerine sunulur.” denilmek sureti ile proje kapsamında yapılacak işlemlerin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından gerçekleştirileceği; ‘Cezai hükümler’ başlıklı 52. Maddesinde ise “(1) Haksız yere yapılan destekleme ödemeleri, ödeme tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesinde belirtilen gecikme zammı oranları dikkate alınarak hesaplanan kanuni faizi ile birlikte geri alınır. Haksız ödemenin yapılmasında ödemeyi sağlayan, belge veya belgeleri düzenleyen gerçek ve tüzel kişiler, geri alınacak tutarların tahsilinde müştereken sorumlu tutulurlar./(2) Bu kanunla belirlenen destekleme ödemelerinden, idari hata sonucu düzenlenen belgelerle yapılan ödemeler hariç, haksız yere yararlandığı tespit edilen üreticiler, beş yıl süreyle hiçbir destekleme programından yararlandırılmazlar.” şeklindeki düzenleme ile de, hibeye ilişkin yardımın ve buna ilişkin haksız ödemenin bir kamu alacağı niteliğinde olduğu, bu nedenle geri alınması gerektiğinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Hakkında Kanun uyarınca gecikme zammı uygulanacağı belirtilmiştir.
Ayrıca davaya konu sözleşme maddeleri incelendiğinde;4. Maddesinin 9. Bendinde; “Yatırımcılarca gerçekleştirilecek projelerin amaçlarına uygun olarak yapılmasından, uygulamaların hibe sözleşmesinde belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilmesinin izlenmesinden, il müdürlükleri sorumludur.” denilmek sureti ile, sözleşme konusunda denetim yetkisinin Bakanlığa bağlı il müdürlüklerinde olduğunu belirtilmiştir.
Yine sözleşmenin 14. maddesinin 1. fıkrasında; idarenin sözleşmeyi herhangi bir bildirimde bulunmasızın tek taraflı fesih yetkisine yer verildikten sonra, aynı maddenin 4. fıkrasında, bu fesih halinde sözleşmenin diğer tarafı tarafından verilen teminatın hazineye irat kaydedileceği düzenlenmiştir.
İdari sözleşmeler, taraflarından en az birisi bir kamu tüzel kişisi olan ve bir kamu hizmetinin yürütülmesine ilişkin ve/veya özel hukuku aşan birtakım hükümler içeren sözleşmeler olarak tanımlanmaktadır. Bu çerçevede, bir kamu hizmetinin kurulması ve/veya işletilmesi için yapılan idarî sözleşmeler, gerek hizmetin yürütülmesini sağlamak için hizmeti yapanlara kamu gücüne dayanan kimi yetkiler tanıması, gerekse idarenin, hizmetin düzenli ve istikrarlı biçimde yürütülmesini sağlamak için denetim ve gözetim yetkisine sahip olması yönlerinden özel hukuk sözleşmelerinden ayrılmaktadır. (Danıştay 13. Dairesi’nin 2014/2005 Esas, 2014/2889 Karar sayılı kararı)
Davaya konu sözleşme bu itibarla ele alındığında, tarımsal kalkınma gibi kamu düzenini yakından ilgilendiren bir konuda yapılması, sözleşmeye ilişkin içerik ve şartların sözleşme öncesinde Bakanlık tarafından hazırlanmış olması ve diğer tarafın bu şartlara uygun sözleşme ibrazı ile talebinin dikkate alınabilmesi, sözleşmenin devamı süresince idarenin denetim ve teftiş yetkilerinin bulunması, herhangi bir eksiklik halinde sözleşmenin tek taraflı olarak feshine karar verebilmesi, sözleşmede yapılacak değişikliklere ilişkin kısıtlar öngörülmesi ve ‘yer’ yönünden yapılacak değişikliğin Bakanlığın onayına tabi tutulması ve nihayet, sözleşme gereğinin yerine getirilmemesi ya da haksız olarak hibe ödemesi yapılması halinde iadesi istenen miktara 6183 sayılı Kanun’da düzenlenen gecikme faizi oranının uygulanmasının öngörülmüş olması nedenleri ile, sözleşmenin sınırları yargı kararları ile belirlenen idari sözleşme niteliklerini taşıdığı sonucuna varılmıştır.
b) Teminat Senedinin Hazine Adına İrat Kaydına İlişkin İşlemin Niteliği
2011/9 sayılı Tebliğin ‘Hibe sözleşmelerinde teminat alınması’ başlıklı 38. Maddesinde; “(1) Ekonomik yatırımlarda proje sahibi, hibeye esas proje tutarının %10’u tutarında süresiz banka teminat mektubunu hibe sözleşmesi ile birlikte il müdürlüğüne verir veya hibe sözleşmesinde belirtilen hibeye esas proje tutarının % 5’ini il müdürlüğü adına açılacak bir hesaba yatırır. İl müdürlüğü tarafından kesin teminat mektuplarının teyidi alındıktan sonra, defterdarlık muhasebe müdürlüğüne muhafazası için teslim edilir.
(2) Teminat mektuplarının toplam tutarı, hibeye esas proje tutarının %10’nundan az olmamak kaydı ile birden fazla bankadan kesin teminat mektubu alınabilir.
(3) Nihai raporun onaylanması ve son ödemenin gerçekleşmesini takiben yatırımcının, SGK prim borcu ile vadesi geçmiş vergi borcu olmadığına dair ilgili kurumlardan aldığı belgeler ile birlikte il müdürlüğüne müracaatı halinde teminat mektubu veya hesaba yatırılan tutar kendisine iade edilir.
(4) Hibe sözleşmesinin, sözleşmede yer alan nedenlerle fesih edilmesi halinde teminat mektubu veya hesapta bulunan miktar Hazine adına irat kaydedilir.” şeklindeki düzenlemeler ile, teminat senedinin alınma koşulları, sözleşmenin feshi halinde teminat ile ilgili izlenmesi gereken usul ve esaslar düzenlenmiş, sözleşmenin, sözleşmede belirtilen nedenlerle feshi halinde, teminatın hazineye irat kaydedileceği düzenlenmiştir.
Taraflar arasında imzalanan hibe sözleşmesinin 14. maddesinde, idarenin sözleşmeyi fesih halleri düzenlenmiş, bu maddenin 3. fıkrasının h bendinde, Yatırımcının hibe sözleşmesi sonrasında kendisine hibe ödemesi yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın projeyi uygulamaktan vazgeçmesi halinde sözleşmenin idare tarafından tek taraflı olarak, herhangi bir bildirime gerek olmaksızın feshedilebileceği düzenlenmiştir.
Aynı Sözleşmenin 14. Maddesinin 4. Fıkrasında; “Hibe Sözleşmesi 14. madde hükümleri çerçevesinde feshedilmesi halinde yatırımcı GTHB tarafından fesih tarihine kadar yapılan hibe tutarı yasal faizi ile birlikte GTHB’ye geri öder ve sözleşme öncesi verilmiş olan teminat mektubu nakde çevrilerek veya nakit olarak il müdürlüğü hesabında tutulan meblağ Hazine adına irat kaydedilir.” denilmek sureti ile Bakanlık tebliğine uygun şekilde taminatın hazineye irat kaydına ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir.
Belirtilen düzenlemeler karşısında, davaya konu teminatın, hazineye irat kaydına ilişkin işlemin, idarenin tek taraflı, kamu gücüne dayalı, tebliğ ve sözleşmeden kaynaklanan tek taraflı üstün yetkilerine dayalı olarak gerçekleştirdiği idari işlemlerinden olduğu ve dava konusunun idari yargının görevine girdiği sonucuna varılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde; idari yargının görev alanının, idari işlem ve eylemler ile genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklardan doğan davalara bakmakla sınırlı olduğu hükme bağlanmıştır.
Her ne kadar, taraflar arasındaki hibe sözleşmesinin 15. maddesinde; “Bu hibe sözleşmesi, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına tabidir. Yasal bir anlaşmazlık durumunda Kilis Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkilidir.” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiş ise de, söz konusu düzenleme görev ya da yargı koluna ilişkin olmayıp, mahkemelerin yer yönünden yetkisini belirlemeye yönelik bir düzenlemedir. Bu nedenle görevli yargı yerinin belirlenmesi açısından bir saptayıcılığı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 29.12.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR |
Üye Eyüp Sabri BAYDAR
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Ayhan AKARSU |
Üye Nurdane TOPUZ
Üye Mehmet AKBULUT |