Esas No: 2014/3
Karar No: 2014/95
Karar Tarihi: 22/05/2014
AYM 2014/3 Esas 2014/95 Karar Sayılı Norm Denetimi İlamı
Esas Sayısı : 2014/3
Karar Sayısı : 2014/95
Karar Günü : 22.5.2014
R.G. Tarih-Sayı : 12.09.2014-29117
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Söke 2. Asliye Ceza Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 268. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan ".iftira suçuna ilişkin hükümlere göre." ibaresinin Anayasa"nın 2., 19., 36. ve 38. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istemidir.
I- OLAY
Sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan açılan kamu davasında, itiraz konusu kuralın Anayasa"ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
Kanun"un itiraz konusu kuralı da içeren "Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" başlıklı 268. maddesi şöyledir:
"(1) İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır."
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa"nın 2., 19., 36. ve 38. maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Haşim KILIÇ, Serruh KALELİ, Alparslan ALTAN, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Zehra Ayla PERKTAŞ, Recep KÖMÜRCÜ, Burhan ÜSTÜN, Engin YILDIRIM, Nuri NECİPOĞLU, Hicabi DURSUN, Erdal TERCAN, Muammer TOPAL, Zühtü ARSLAN ve M. Emin KUZ"un katılımlarıyla 29.1.2014 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Mustafa ÇAL tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunda açıkça bir cezai yaptırım belirlenmediği, cezalandırma konusunda gönderme yapılan iftira suçuna ilişkin hükümlerin anılan suça ne şekilde uygulanacağının kuralda düzenlenmediği, iftira suçuna ilişkin nitelikli hâllerin ve etkin pişmanlık hükümlerinin bu suçta uygulanıp uygulanmayacağı hususunun gerek taraflar gerekse uygulamacılar açısından tereddütlere neden olduğu, bu hâliyle cezalandırma konusunda iftira suçuna atıfta bulunulmasının hukuk devleti ile suçta ve cezada kanunilik ilkelerine aykırılık oluşturduğu, ayrıca savunma hakkını ve kişi hürriyetini ve güvenliğini kısıtlayıcı sonuçlarının olduğu belirtilerek kuralın, Anayasa"nın 2., 19., 36 ve 38. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Kanun"un itiraz konusu kuralı da içeren 268. maddesinde işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimsenin, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre suçun temel şekli için bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası söz konusu olup suçun cezayı ağırlaştıran nitelikli hâllerinin gerçekleşmesi durumunda sanığın cezası, Kanun"un 267. maddesinde nitelikli hâllerin düzenlendiği fıkralar uyarınca artırılacaktır.
Anayasa"nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa"ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
Anayasa"nın 38. maddesinin ilk fıkrasında, "Kimse, ... kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz" denilerek "suçun yasallığı"; üçüncü fıkrasında da "ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur" denilerek "cezanın yasallığı"ilkesi getirilmiştir. Anayasa"da öngörülen suçta ve cezada kanunilik ilkesi, insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir anlayışın öne çıktığı günümüzde, ceza hukukunun da temel ilkelerinden birini oluşturmaktadır. Anayasa"nın 38. maddesine paralel olarak 5237 sayılı Kanun"un 2. maddesinde yer alan "suçta ve cezada kanunilik" ilkesi uyarınca, hangi eylemlerin yasaklandığı ve bu yasak eylemlere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kanunda gösterilmesi, kuralın açık, anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir. Kişilerin yasak eylemleri önceden bilmeleri düşüncesine dayanan bu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması amaçlanmaktadır.
Kanun koyucu, kamu düzeninin korunması amacıyla ceza hukuku alanında düzenleme yaparken Anayasa"ya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla toplumda hangi eylemlerin suç sayılacağı, suç sayılan bu eylemlerin hangi tür ve ölçüde cezai yaptırıma bağlanacağı konusunda anayasal sınırlar içinde takdir yetkisine sahiptir. Bu bağlamda kanun koyucunun bir suçun cezasını doğrudan belirlemesi yanında cezalandırma konusunda farklı bir suça göndermede bulunmak suretiyle de o suçun cezasını belirlemesi takdir yetkisi kapsamındadır. Dolayısıyla kanun koyucunun, ceza yaptırımlarının belirlenmesindeki takdir yetkisine dayanarak başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu yönünden cezalandırmada iftira suçuna göndermede bulunmasının hukuk devleti ilkesi ile çelişen bir yönü bulunmamaktadır.
Diğer taraftan kuralla başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun cezasının iftira suçuna ilişkin hükümlere göre belirleneceğinin ifade edilmesi, temel ceza yanında artırım nedenleri, zamanaşımı ile etkin pişmanlık açısından da iftira suçunun esas alınacağı anlamına gelmektedir. Başka bir anlatımla "iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır" biçimindeki ibareyle, cezalandırmayla ilgili bütün hükümler yönünden iftira suçuna gönderme yapılmaktadır. Dolayısıyla cezayı ağırlaştıran ve azaltan hâller de cezalandırmayla ilgili hükümler kapsamında olduğundan iftira suçu için geçerli olan nitelikli hâller ile etkin pişmanlık hükümlerinin başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu yönünden de uygulanacağında bir tereddüt bulunmamaktadır.
Bu çerçevede, Kanun"da cezalandırma konusunda iftira suçuna gönderme yapılan eylemin cezasının açık, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olarak belirlendiği, dolayısıyla kuralda "belirlilik" ve "cezanın yasallığı" ilkelerine aykırı bir yön bulunmadığı da açıktır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa"nın 2. ve 38. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa"nın 19. ve 36. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
VI- SONUÇ
26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 268. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan ".iftira suçuna ilişkin hükümlere göre." ibaresinin Anayasa"ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 22.5.2014 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan Haşim KILIÇ |
Başkanvekili Alparslan ALTAN |
Üye Serdar ÖZGÜLDÜR |
Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
Üye Zehra Ayla PERKTAŞ |
Üye Recep KÖMÜRCÜ |
Üye Burhan ÜSTÜN |
Üye Engin YILDIRIM |
Üye Nuri NECİPOĞLU |
Üye Hicabi DURSUN |
Üye Celal Mümtaz AKINCI |
Üye Erdal TERCAN |
Üye Muammer TOPAL |
Üye Zühtü ARSLAN |
Üye M. Emin KUZ |
Üye Hasan Tahsin GÖKCAN |