Esas No: 2015/20460
Karar No: 2015/8210
Karar Tarihi: 16.12.2015
Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/20460 Esas 2015/8210 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Dolandırıcılık suçundan sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157/1, 43, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 1 yıl 15 gün hapis ve 2.500,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının aynı Kanun"un 51. maddesi gereğince ertelenmesine dair Bakırköy 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/03/2015 tarihli ve 2014/218 esas, 2015/128 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 16.10.2015 gün ve 20889/66866 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13/11/2015 gün ve 2015/350031 sayılı yazısıyla dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteminde;
1- Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19/06/2007 tarihli ve 2007/10-108 esas, 2007/152 sayılı kararında da belirtildiği üzere, yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, bunun gerekçelerinin gösterilmesi dayanılan gerekçelerin de yasal ve dosya içeriğiyle örtüşmesi gerektiği, yine aynı Kanun’un 3. maddesinin 1. fıkrasında ise, “suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine” hükmolunacağının belirtildiği, somut olayda mahkemece temel cezanın tespiti sırasında hapis cezası takdiren alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, para cezası tayin edilirken 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 61. maddesine aykırı olacak şekilde alt sınırdan niçin uzaklaşıldığına dair hiçbir gerekçe gösterilmeden ve hüküm kısmında teşdiden uygulama yapıldığı da belirtilmeden, anılan Kanun’un 52/1. maddesinde gösterilen 5 tam gün sayısının üzerinde, 120 gün adli para cezasına hükmedilmek suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayin olunmasında,
2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/1. maddesine göre, kişinin kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetinin kanuni sonucu olarak maddede yer alan hak yoksunluklarına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Ceza Genel Kurulu"nun 14/04/2015 tarihli 2013/12-529 Esas, 2015/106 Karar ve 05/05/2015 tarihli 2014/4-709 Esas, 2015/139 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, kanun yararına bozma kanun yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerektiği, hüküm ve kararlarda hiç gerekçe gösterilmemesi nedenine bağlı olarak kanun yararına bozma kanun yoluna başvurulabilecekken, delillerin takdir ve tercihinde hataya düşüldüğünden bahisle takdire müteallik konularda bu yola başvurulması, sözü edilen olağanüstü kanun yolunun amaç ve kapsamıyla bağdaşmayacağı, mahkemenin takdirine bağlı istekler ile uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular kanun yararına bozma konusu yapılamayacak olması,
2-5237 sayılı TCK"nın 53. maddesi gereğince sanığın belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasının, kasten işlenen suçtan dolayı hapis cezası ile cezalandırılmasının kanuni sonucu olması ve bu hususun infaz aşamasında gözetilmesinin mümkün olması nedenleriyle,
Bakırköy 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/03/2015 tarihli ve 2014/218 Esas, 2015/128 Karar sayılı kararına yönelik Adalet Bakanlığı"nın kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nca düzenlenen ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden, kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 16/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.