Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2020/4507 Esas 2021/4849 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/4507
Karar No: 2021/4849
Karar Tarihi: 04.06.2021

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2020/4507 Esas 2021/4849 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)16. Hukuk Dairesi         2020/4507 E.  ,  2021/4849 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ


    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Kadastro sırasında, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 155 ada 5 parsel sayılı 391,78 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı ..., tarafından davalılar Maliye Hazinesi ile ... Tüzel Kişiliği aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan tescil davası, davaya konu olan parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde, çekişmeli parsel tutanağı ile aktarılan dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de; eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuştur. Şöyle ki, hükme esas alınan jeolog bilirkişi raporunda, aktif dere yatağı ile taşınmaz arasındaki çalılık alanın doğal bir sınır oluşturduğu, taşınmazın aktif dere yatağı niteliği taşıyan alan içinde yer almadığı bildirilmiş ise de; daha önce Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan keşif sonucu düzenlenen 25.10 2007 tarihli jeolog bilirkişi raporunda taşınmazın (B) harfi ile gösterilen kısmın sınırdaki dere tarafından jeolojik süreç boyunca oluşturulduğu, dere vadisinin içerisinde kaldığı metruk dere yatağı niteliği taşıdığı, taşınmaz sınırına taşkın koruma duvarı yapıldığı, bu kısmın doğal hali ile taşkından etkilenmekte olduğu belirtilmiş olup raporlar arasında çelişki oluşturulduğu ve bu nedenle taşınmazın dere etkisi altında bulunduğu hususunda tereddüt oluştuğu halde, söz konusu çelişki giderilmemiş ve bu kapsamda 3 kişilik jeolog bilirkişiden rapor alınmadığı gibi, taşınmazın derenin etkisi altında bulunup bulunmadığı hususunda hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır.
    Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, daha önceki keşfe katılan bilirkişiler dışındaki kişilerden seçilecek 3 kişilik jeoloji mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve fen bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, bu keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazın öncesi, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli, süresi ve intikali ile özellikle taşınmazın sınırında bulunan derenin etkisi altında bulunup bulunmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasında oluşabilecek çelişkilerin gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmesine çalışılmalı; jeolog bilirkişi kurulundan, taşınmazın sınırında bulunan dere yatağından kazanılıp kazanılmağını, halen kısmen ya da tamamen aktif dere yatağında kalıp kalmadığını ve taşınmazın dere karşısındaki durumunu kesin olarak ortaya koyan, önceki uzman bilirkişi raporlarının da değerlendirildiği, somut verilere ve bilimsel esaslar dayanan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden dosya içerisinde bulunduğu anlaşılan 1952 ve 1973 tarihli hava fotoğrafları ile en eski ve dava tarihine en yakın tarihli uydu fotoğraflarının incelenmesi neticesinde, çekişmeli taşınmazın sınırlarını ve niteliğini, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıcını, şeklini ve süresini ve özellikle taşınmazın aktif dere yatağında kalıp kalmadığı hususundaki değerlendirmeyi içerir şekilde rapor düzenlemesi istenilmeli; fen bilirkişisine ise, keşfi takibe ve denetlemeye elverişli, dava konusu taşınmazı komşularıyla birlikte gösterir krokili rapor düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.









    Hemen Ara