Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/55 Esas 2015/71 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2015/55
Karar No: 2015/71

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/55 Esas 2015/71 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 55

            KARAR NO : 2015 / 71

            KARAR TR   : 2.2.2015

 

ÖZET : Davacı şirkete trafik poliçesi ile sigorta edilen araçta bulunan yolculardan birinin, yolun bozuk ve bakımsızlığı ile su birikintisi sebebiyle meydana gelen trafik kazasında yaralanarak % 32 oranında sürekli özürlü kalması sonucu davacı tarafından ödenen tazminatın ödenme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, olayda kusuru bulunan davalılardan müştereken ve müteselsilen rücuen tazmini istemi ile açılan davanın; 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. Maddesi gereğince ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı             : Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi

Vekili              : Av.E.A.   

Davalılar         : 1.Başakşehir Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av.E.K.A.

                         2.İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı

Vekili              : Av.E.K.

                         3.Karayolları Genel Müdürlüğü

Vekili              : Av. H.K.

                        

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketine 292927810 nolu trafik poliçesi ile sigorta edilen 34 YA 6805 plakalı aracın, 19.04.2011 tarihinde yaptığı kaza sonucu Mansur Balkaya’nın yaralandığını ve %32 oranında sürekli özürlü kaldığını, müvekkili şirket tarafından Mansur Balkaya’ya meydana gelen kaza neticesi yaralanmasına bağlı olarak 41.116,15 TL ödeme yapıldığını ve daha sonra İstanbul 34.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/175 Esas sayılı dosyasında verilen karara istinaden Mansur Balkaya’ya 93.742,00 TL ödendiğini; adı geçen mahkeme kararında, meydana gelen kazada yolun bozuk ve bakımsızlığı ile su birikintisinin kazanın oluşunda etken olması nedeniyle davalı kamu kurumunun %40 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini belirterek; 53.943,26 TL tazminatın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 16.446,46 TL’sinin 28.07.2011 ödenme tarihinden itibaren, 37.496,80 TL sinin ödenme tarihi olan 05.02.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen rücuen tahsili istemi ile 21.03.2014 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Küçükçekmece 5.Asliye Hukuk Mahkemesi: 17.04.2014 gün ve 2014/124 Esas, 2014/130 Karar sayılı kararı ile aynen; “…Dosyanın incelenmesinde; davalı kurumların yol yapım ve bakımından sorumlu olarak hizmet kusuru nedeni ile sorumlu oldukları belirtilerek dava açılmakla bu yönden sorumluluğun tartışılmasının idari yargının görevine girdiği idari yargılama usulü kanunun 2.maddesi uyarınca tam yargı davasıyla çözüleceğinden görevli mahkemenin idari yargı yeri olduğundan HMK 114 ve 115.maddeleri uyarınca yargı yolu bakımından görevsizliğine, görevli mahkemenin İdari Mahkemesi olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılarak dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine şeklindeki gerekçesi ile dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar vermiş, verilen karar tarafların temyiz etmemesi üzerine 21.11.2014 tarihinde kesinleşmiş ve karara bu şekilde şerh edilmiştir.

Davacı vekili, aynı istemle; bu kez İdari Yargı yerinde dava açmıştır.

                             İstanbul 10.İdare Mahkemesi: 16.12.2014 gün ve 2014/2475 Esas sayılı kararı ile aynen; “Uyuşmazlık konusu olayda, davacı şirket tarafından söz konusu tazminatın ödenmesi istemiyle Küçükçekmece 5.Asliye Hukuk Mahkemesi"nde açılan dava sonucunda anılan Mahkemenin 17.04.2014 tarih ve E:2014/124, K2014/130 sayılı kararı ile davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle görev yönünden reddine karar verildiği dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden anlaşılmaktadır. /2918 sayılı Yasa"nın 110.maddesinde yer alan hüküm nedeniyle öncelikle görevli yargı yerinin belirlenmesi gerekmektedir. 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun"un 1.maddesiyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkeme olan Uyuşmazlık Mahkemesinin bu konudaki kararlarının irdelenmesi de yararlı olacaktır. /18.06.2012 gün ve 28327 sayılı Mükerrer Resmi Gazete"de yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarına bakıldığında, köprüde trafik kazası yaparak yaşamını yitiren şahsın yakınları tarafından, yolun ve köprünün yol bakım, onarım ve yapımının uygun olmadığı, hiçbir işaretlemenin bulunmadığı, bu eksiklerin oluşan kazaya büyük ölçüde sebebiyet verdiği, kazanın hizmet kusuru nedeniyle meydana geldiği ileri sürülerek açılan tazminat davasında çıkan görev uyuşmazlığı sonucu Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 04.06.2012 gün ve E:2012/107, K2012/134 sayılı kararı ile "2918 sayılı Yasa"nın 110.maddesinin 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe girdiği gözetildiğinde, göreve ilişkin hükmün bu tarihten önce idari yargı yerinde açılmış olan davalara uygulanmayacağı açıktır. Bu durumda, görev maddesinin yürürlük tarihi olan 19.01.2011 tarihinden önce (14.05.2010 tarihinde) idari yargı yerinde açılmış olan işbu davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğine karar verilmiş, yine resmi bir aracın yolda bulunan logar kapağına çarpması nedeniyle hasara uğraması sonucu açılan dava sonucunda çıkarılan görev uyuşmazlığı sonucu Mahkemenin, 04.06.2012 gün ve E:2012/101, K:2012/133 sayılı karan ile "2918 sayılı Yasa"nın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110.maddesi gözetildiğinde meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğine karar verilmiştir. /Bu durumda, yukarıda aktarılan ve kesin olan Uyuşmazlık Mahkemesi kararları ve 2918 sayılı Yasa"nın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110.maddesi gözetildiğinde meydana gelen zararın tazmini istemiyle 14.11.2011 tarihinde açılan davanın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.şeklindeki gerekçesi ile davanın adli yargının görev alanına girdiğini belirterek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19.maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vererek dosya Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ertuğrul ARSLANOĞLU, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 2.2.2015 günlü toplantısında:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Kanunun 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirkete trafik poliçesi ile sigorta edilen 34 YA 6805 plakalı araçta bulunan Mansur Balkaya’nın, yolun bozuk ve bakımsızlığı ile su birikintisi sebebiyle meydana gelen trafik kazasında yaralanarak % 32 oranında sürekli özürlü kalması sonucu davacı tarafından ödenen 53.943,26 TL tazminatın ödenme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, olayda kusuru bulunan davalılardan müştereken ve müteselsilen rücuen tazmini istemi ile açılmıştır.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.

Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.

Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, 19.04.2011 günü yolun bozuk ve bakımsız oluşundan dolayı meydana geldiği iddia edilen trafik kazası sonucu davacı şirkete sigortalı olan araçta yolcu olarak bulunan Mansur Balkaya’nın yaralanarak %32 oranında sürekli özürlü kaldığı, meydana gelen kazada yolun bakım ve onarımından sorumlu kamu kurumunun %40 oranında kusurlu olduğu ve bu nedenle Mansur Balkaya’ya ödenen toplam tutarın %40’ı olan 53.943,26 TL tutarın olayda kusuru bulunan davalılardan müştereken ve müteselsilen rücuen tazmini gerektiği belirtilerek Küçükçekmece 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı, davanın görev yönünden reddedilmesi üzerine bu kez İstanbul 10.İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, İstanbul 10.İdare Mahkemesi’nce davada adli yargının görevli olduğu belirtilerek; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 19.maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi amacı ile dosyanın Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.

2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)

Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.

Bu durumda,  2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden İstanbul 10.İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun kabulü ile, Küçükçekmece 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 10.İdare Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile,Küçükçekmece 5.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 17.04.2014 gün ve 2014/124 Esas, 2014/130 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2.2.2015 gününde Üye Eyüp Sabri BAYDAR’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

             Serdar 

      ÖZGÜLDÜR

Üye

Eyüp Sabri 

BAYDAR

 

 

 

 

Üye

Ertuğrul

ARSLANOĞLU       

        Üye

                   Ali

               ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU                      

Üye

Alaittin Ali

            ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

 Mehmet

  AKBULUT

 

 

 

 

 

 

 

 

Hemen Ara