Esas No: 2020/1712
Karar No: 2021/3140
Karar Tarihi: 30.06.2021
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2020/1712 Esas 2021/3140 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemiyle dava açmıştır. Mahkeme bu davanın reddine karar verdiğinde, davacı vekili temyiz etmiştir. Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen şekilde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak olduğunu belirtmiştir. Bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından da açıklanarak, mahkemenin bozma kararına uyması ile bir taraf yararına usulî kazanılmış hak doğacağı belirtilmiştir. Somut olayda, mahkeme eksik inceleme ile usuli kazanılmış hak göz ardı edilerek karar vermiştir. Bu nedenle, kararın bozulması gerektiği hükmedilmiştir.
Kanun Maddeleri: 1086 sayılı HUMK, 6100 sayılı HMK.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1086 sayılı HUMK"nın yürürlükte olduğu dönemde çıkarılan 09.05.1960 tarih, 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nda; Yargıtay bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına usulî kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için de zorunluluk doğacağı, usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK"da da usulî kazanılmış hakka ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakta ise de bu ilkenin uygulanma gerekliliği HMK hükümleri karşısında da varlığını sürdürmektedir. Yargıtay"ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak doğmuştur.
Yargısal ve bilimsel içtihatlarda “usulî kazanılmış hak” ya da “usulî müktesep hak” olarak adlandırılan bu ilke Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 10.02.1998 tarih, 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı ilamında “Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir...” şeklinde tanımlanmaktadır.
Bu açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; dairemizin 08.12.2018 tarihli, 2018/3371 Esas, 2018/4908 Karar sayılı bozma ilamında; "" Davalının sözleşmelerin imzalanmasından sonra dava tarihine kadar ticari defter ve kayıtları ibraz ettirilip kabul edilen ödeme içerisinde kalan 1.870.904,28 TL ödemenin müstenidatları bulunup bulunmadığı, bu müstenidatlar içerisinde davacının imzasını taşıyan 04.11.2009 tarihli belgedeki 640.000,00 TL"lik ödemenin olup olmadığı konusunda hükme esas alınan rapordaki mali müşavir bilirkişiden denetlenebilir ve gerekçeli ek rapor alınıp söz konusu bedel içerisinde 640.000,00 TL"lik belgede kabul edilen bedelin bulunmaması halinde ödenmediği hesaplanan 510.349,76 TL söz konusu 640.000,00 TL"lik ödemeden daha az olduğundan ve davalının ödenmemiş iş bedeli borcu kalmayacağından davanın reddine karar verilmesi, dahil olması halinde ise davanın şimdiki gibi kabulüne karar verilmesi gerektiği"" belirtilmiş ise de mahkemece alınan 13.09.2019 tarihli raporda sadece 1.870.904,28 TL’nin ödeme kayıtlarında yer aldığı ve 04.11.2009 tarihli belgedeki ödemenin 1.870.904,28 TL ödeme içerisinde yer almadığı belirtilmiş olup hazırlanan rapor bozma ilamında belirtilen şekilde denetlenebilir ve gerekçeli değildir. Bu durumda, denetlenemeyen ve 1.870.904,28 TL ödemenin müstenidatların olup olmadığı ve varsa bunların neler olduğunu açıklanmayan rapora itibar edilip yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; 6100 sayılı HMK"nın 281/3 maddesi gereğince, davalının sözleşmelerin imzalanmasından sonra dava tarihine kadar ticari defter ve kayıtları incelenerek, kabul edilen ödeme içerisinde kalan 1.870.904,28 TL ödemenin müstenidatları bulunup bulunmadığı, bu müstenidatlar içerisinde davacının imzasını taşıyan 04.11.2009 tarihli belgedeki 640.000,00 TL"lik ödemenin olup olmadığı konusunda hükme esas alınan rapordaki mali müşavir bilirkişiden denetlenebilir ve gerekçeli ek rapor alınıp söz konusu bedel içerisinde 640.000,00 TL"lik belgede kabul edilen bedelin bulunmaması halinde ödenmediği hesaplanan 510.349,76 TL söz konusu 640.000,00 TL"lik ödemeden daha az olduğundan ve davalının ödenmemiş iş bedeli borcu kalmayacağından davanın reddine karar verilmesi, dahil olması halinde ise davanın şimdiki gibi kabulüne karar verilmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmadan eksik inceleme ile usuli kazanılmış hak gözardı edilerek karar verilmesi hatalı olmuş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 30.06.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.