Esas No: 2020/2229
Karar No: 2020/2787
Karar Tarihi: 22.12.2020
Tefecilik - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2020/2229 Esas 2020/2787 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Tefecilik
Hüküm : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
TCK"nın 241. maddesinde tanımlanan tefecilik suçunun oluşabilmesi için kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesinin yeterli oluşu, ayrıca birden fazla kişiye sistemli şekilde faiz karşılığı ödünç para verilmesinin suçun unsuru olarak aranmaması ve aralarında yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında günün ekonomik koşulları nazara alındığında yüksek sayılabilecek miktarda paranın karşılıksız verilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmaması, öte yandan tefecilik suçunda suç tarihinin kazanç elde etmek amacıyla ödünç paranın verildiği tarih, zincirleme suçlarda ise son suçun işlendiği gün olması, Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 12/05/2015 tarihli ve 2014/4-655 Esas, 2015/152 sayılı Kararında da açıklandığı üzere, değişik zamanlarda birden fazla kişiye kazanç karşılığı ödünç para verilmesi halinde zincirleme tek tefecilik suçunun oluşacağı nazara alındığında; UYAP sisteminde yapılan sorgulamada, sanıklar ...ve ... hakkında aynı suçtan Kayseri 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/575 Esas sırasında kayıtlı kamu davasının açıldığı, mahkemece verilen beraat hükümlerinin Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 22/04/2014 tarih ve 2012/13657 Esas, 2014/4507 Karar sayılı ilâmıyla işbu yargılama dosyasına da atıfla bozulduğunun anlaşılması karşısında, anılan davanın akıbetinin araştırılması, derdest ise birleştirilmesi, karara çıkmış ve kesinleşmiş ise onaylı örneğinin getirtilerek incelenmesi sonrasında suç ve iddianame tarihlerine göre eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığının, zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının ve mükerrer dava olup olmadığının saptanması, ayrıca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi halinde sanığa TCK"nın 241. maddesi gereğince verilecek cezadan aynı Kanunun 43/1. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra kesinleşen dava dosyasından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi durumunda ise ayrı ceza verilmesi ve maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, öncelikle sanıklar ... ve ..."nin gerçekleştirdiği belirtilen çek işlemleri ve tüm sanıkların hesaplarındaki para transferlerinin yasal faktoring faaliyeti mi yoksa izinsiz faiz veya komisyon karşılığı çek kırdırma faaliyeti mi olduğunun tespiti adına bu sanıklarla işlem yapan kişilerden dosyayı aydınlatmaya yetecek kadarının tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulması, sanık ..."in, şirketin ve şirket yetkilisi sanık ..."in şahsi hesaplarını tek başına yönetme yetkisinin bulunup bulunmadığı ile sanık ..."e para havale edilen tarihlerde Kayseri"de gayrimenkul ihalesi yapılıp yapılmadığının, yapılmış ise bu ihalelere sanıkların kendi adına ya da şirket adına başvurularının bulunup bulunmadığının ilgili kurumlardan araştırılması, sanıkların tefecilik yapıp yapmadıklarına ilişkin ayrıntılı kolluk araştırması yaptırılması ve gerektiğinde vergi dairesine yazı yazılarak yargılama konusu olayla ilgili olarak vergi inceleme raporu düzenlettirilmesinden sonra hasıl olacak sonuca göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, keza sübutu halinde sanıkların tefecilik eylemlerine ne şekilde iştirak ettiği ve iştirakin niteliğinin tartışılması gerektiği nazara alınmadan eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kabule göre de;
1-TCK"nın 61/1. maddesinde yedi bent halinde sayılan hususlarla aynı Kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasındaki "Suç işleyen kişi hakkında fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur" şeklinde ifade edilen orantılılık ilkesine uygun olarak temel cezaların artırım oranının her bir sanık bakımından ayrı ayrı belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Sanıkların bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda tefecilik suçunu birden fazla işledikleri kabul edilmesine rağmen haklarında zincirleme suç hükümlerini içeren TCK"nın 43/1. maddesinin uygulanmaması,
3-Dosya içeriğine göre 21/10/2009 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 2004-2009 olarak gösterilmesi suretiyle CMK"nın 232/2-c maddesine muhalefet edilmesi,
4-Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve E. 2014/140, K. 2015/85 sayılı Kararının 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53/1. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
5-28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi hükmüne aykırı olarak infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin sanıklara ihtarına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar ..., ... ve ... müdafileri ile sanık ..."in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri gereğince BOZULMASINA 22/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.