Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/86 Esas 2015/105 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2015/86
Karar No: 2015/105

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/86 Esas 2015/105 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

           ESAS NO       : 2015 / 86

           KARAR NO   : 2015 / 105

           KARAR TR    : 2.3.2015

ÖZET: 1981-1983 yılları arasında atanmak suretiyle Belediye Başkanı olarak görev yapan davacının, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun değişik ek 68. maddesi ile 5272 ve 5393 sayılı Kanunlar uyarınca makam ve görev tazminatının ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işleminin iptali ile Yasaların yürürlüğe girdiği 01.01.2005 tarihinden bugüne kadar geriye dönük olarak tüm alacaklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle açtığı davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

           

K  A  R  A  R

 

            Davacı             : A.B.

Vekili              : Av. U. T.

            Davalı             : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

   Vekili              : Av. O. Ç.

 

   O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin 16.02.1981 - 28.06.1983 tarihleri arasında Sıkıyönetim Komutanlığının kararı ile atanmak suretiyle Zonguldak İli Çaycuma İlçesinde belediye başkanlığı yapmış olduğunu; bu nedenle mülga 5434 sayılı Kanunun ek 68. maddesi uyarınca belediye başkanlarına ödenen makam ve görev tazminatından yararlanmak için 27.01.2012 tarihli dilekçe ile davalı kuruma başvurduğunu ancak davalı kurumun 07.02.2012 tarihli yazısı ile; “  ...16.02.1981 - 28.06.1983 tarihleri arasında veteriner olarak görev yaptığınız ve atama yolu ile belediye başkanlığı yaptığınız anlaşıldığından makam ve görev tazminatı ödenmesine imkan bulunmamaktadır.” denilmek suretiyle taleplerinin reddedildiğini; taleplerinin, müvekkilinin Emekli sandığı mensubu olması dolayısı ile, 5272, 5393 sayılı Kanunlara göre 01.01.2005 tarihinden itibaren ilçe belediye başkanlarına ödenen makam ve görev Tazminatı tutarının geriye dönük olarak müvekkiline de ödenmesi şeklinde olduğunu, davalı kurumun ise 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan 5510 sayılı yasa hükümlerine dayandığını; bunun mevcut yasal düzenlemelere aykırı olduğunu;  5272 ve 5393 sayılı Kanunlar ile Belediye Başkanlarına ödenmesi hüküm altına alınan Makam ve Görev Tazminatından müvekkilinin de yararlanmasının gerektiğini; aksi halde bu durumun hakkaniyete ve Anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık teşkil edeceğini; mülga 5434 Sayılı Kanunun (03.07.2005- 5393/85 Md.) si ile değişik ek 68. maddesinin “Sandıkça emekli aylığı bağlanan Büyükşehir Belediye Başkanlarına 7000, İl Belediye Başkanlarına 6000, İlçe ve İlk kademe Belediye Başkanlarına 3000, diğer Belediye Başkanlarına 1500 gösterge rakamı üzerinden bu madde de belirtilen usul ve esaslar dahilinde makam tazminatı, buna bağlı olarak temsil veya görev tazminatı ödenir.”hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere, Belediye Başkanlarına makam ve görev tazminatı ödenmesi için belediye başkanlığı görevini ister seçimle gelerek isterse Sıkıyönetim Komutanlığı kararı ile vekaleten yürütmede herhangi bir ayırım yapılmadığını; Danıştay On Birinci Daire kararları ile İdare Mahkemelerinin kararlarında ve 5434 Sayılı mülga Emekli sandığı Kanununun ek 68. maddesinin değişik şeklinde de açıkça belirtildiği gibi makam ve buna bağlı olarak görev tazminatının ödenebilmesi için, makam tazminatı ile yüksek hakimlik tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde iki yıl bulunduktan sonra emekliye ayrılmanın yeterli sayıldığını, belediye başkanlığı görevinin vekaleten veya asaleten yürütülmüş olması konusunda her hangi bir ayırım yapılmadığını ifade ederek;  davalı kurum bünyesinde hizmet veren, Kamu Görevlileri Emeklilik İşlemleri Daire Başkanlığı’nın “görev ve temsil tazminatı ödenmesi“ talebinin reddine ilişkin 06.05.2013 gün ve 12359492/39.965.020 sayılı kararının iptali;  makam tazminatı ve buna bağlı olarak görev tazminatının 5272 ve 5393 Sayılı Yasaların yürürlüğe girdiği 01.01.2005 tarihinden bugüne kadar geriye dönük olarak tüm alacaklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle 27.5.2013 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

ANKARA 2.İDARE MAHKEMESİ: 5.6.2013 gün ve E:2013/792, K:2013/1019 sayı ile, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun "Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri" başlıklı 101"inci maddesinde, "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür." kuralının yer aldığı; dava dosyasının incelenmesinden, davacının 16.02.1981-28.06.1983 tarihleri arasında belediye başkanlığı yapması nedeniyle makam-görev tazminatı istemiyle yaptığı başvuranın reddi üzerine bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı; bu durumda, uyuşmazlığın çözümünün 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına ilişkin olduğu ve 5510 sayılı Kanunun 101. maddesinde aksine hüküm bulunmayan hallerde bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların İş mahkemelerinde görüleceğinin kural altına alınması nedeniyle, davanın görüm ve çözümünde İş mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1 -a maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili, bu kez aynı istemle adli yargıda dava açmıştır.

ANKARA 16.İŞ MAHKEMESİ: 23.12.2013 gün ve E:2013/716, K:2013/889 sayı ile,  davanın, 16/02/1981 - 26/06/1983 tarihleri arasında sıkıyönetim komutanlığının atama kararı ile belediye başkanlığı yapan, 5434 sayılı Kanuna tabii davacıya makam ve görev tazminatı ödenmesi talebine ilişkin olduğu; yapılan yargılamada, davacının belirtilen tarihlerde kamu görevlisi olduğu, statü hukukuna tabi bulunduğu, belediye başkanlığı yaptığı tarihlerin 5510 sayılı yasanın yürürlük tarihinden önceye, 5434 sayılı yasanın yürürlükte olduğu döneme rastladığı, Uyuşmazlık Mahkemesi kararında da belirtildiği gibi, 5434 sayılı yasaya tabii kamu idari işlem ve eylem niteliğini korumaya devam edeceği, uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görev alanına girdiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle; davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle HMK 115/2 md gereğince usulden reddine karar vermiş; bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekilinin, ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesini talep etmesi üzerine dosya Mahkememizi gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler:  Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 2.3.2015 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, ekinde idari yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, 1981-1983 yılları arasında Zonguldak İli, Çaycuma İlçesinde, atanmak suretiyle Belediye Başkanı olarak görev yapan davacının, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun değişik ek 68. maddesi ile 5272 ve 5393 sayılı Kanunlar uyarınca makam ve görev tazminatının ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işleminin iptali ile Yasaların yürürlüğe girdiği 01.01.2005 tarihinden bugüne kadar geriye dönük olarak tüm alacaklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden;  davacının veteriner hekim olarak görev yapmaktayken, 16.5.2012 tarihinde Emekli Sandığı iştirakçisi olarak emekliye ayrıldığı, 16.2.1981- 28.6.1983 tarihleri arasında atanmak suretiyle Zonguldak İli, Çaycuma İlçesinde Belediye başkanı olarak görev yaptığı anlaşılmaktadır.

Davacı, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 631 sayılı KHK ile değişik 68. Maddesi gereğince ödenmesi gereken makam ve görev tazminatının ödenmesi talebinin davalı kurum tarafından reddedilmesi üzerine; gerekli ödemenin yapılması için idari yargıya yaptığı başvurunun görev nedeniyle reddedilmesinin ardından adli yargıya başvurmuştur.

5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu’nun (5510 sayılı kanunun 106. maddesi ile mülga edilen)  Ek 68.maddesinde;  “(Değişik madde: 24/11/1994 - 4049/7 md.)

            (Değişik fıkra: 23/02/1995 - KHK - 547/13 md.) Makam tazminatı ile Yüksek Hakimlik ve temsil veya görev tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde bulunanlardan, 10/10/1984 tarihli ve 3056 sayılı Kanunun 36 ncı maddesine göre istihdam edilenlere, Başbakanlıkta da makam tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde en az 6 ay çalışmış olmaları kaydıyla bu tazminatlardan yüksek olanı esas alınarak ödeme yapılır. (Ek cümle: 04/07/2001 - 631 S.KHK/1. md.) Makam veya yüksek hakimlik tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde toplam en az iki yıl bulunmadan veya bu görevlerde hiç bulunmadan emekliye ayrılanlara ise, en az altı ay süreyle bulundukları en üst görevleri için belirlenen görev tazminatı veya hizmet yılları itibarıyla belirlenen görev tazminatından yüksek olanı ödenir. Bu halde de iki yıllık süreyi doldurma şartı aranır. (Ek cümle: 12/02/2000 - 4505/3 md.) Ancak bu tazminatların ölenlerin dul ve yetimlerine ödenmesinde iki yıl görev şartı aranmaz.

            (...)

            (Ek fıkra:07/12/2004 - 5272 S.K./86.mad) Sandıkça emekli aylığı bağlanan büyükşehir belediye başkanlarına 7000, il belediye başkanlarına 6000, ilçe belediye başkanlarına 3000, diğer belediye başkanlarına 1500 gösterge rakamı üzerinden, bu Maddede belirtilen usul ve esaslar dahilinde makam tazminatı, buna bağlı olarak temsil veya  görev tazminatı ödenir. Bu tazminatlar ilgililere ödendikçe iki ay içinde faturası karşılığında Hazineden tahsil olunur. Birinci fıkrada öngörülen iki yıllık sürenin hesabında iştirakçi olup olmadıklarına bakılmaksızın belediye başkanı olarak geçen sürelerin tamamı dikkate alınır.

            (Ek fıkra: (12/02/2000 - 4505/3 md.) Temsil ve görev tazminatları; yönetim ve denetim kurulu üyelikleri dahil olmak üzere kamu kesiminde her ne suretle olursa olsun aylık veya ücret alıp almadıklarına bakılmaksızın görev alanlara bu durumları devam ettiği sürece ödenmez. Tazminattan yararlanırken, yararlanma şartlarını kaybedenler en geç bir ay içinde durumu Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne bildirirler. Bu durumun ortaya çıktığı tarihi takip eden ay başından itibaren tazminat ödenmesine son verilir. Zamanında bildirimde bulunmayanlara ödenen tazminat kanuni faizi ile birlikte geri alınır.(...)

            Bu tazminatlar, ölenlerin 5434 sayılı Kanunun 67 nci maddesinde belirtilen aylığa müstehak dul ve yetimlerine 68 inci maddesindeki oranlar üzerinden ödenir.

            Bu ödemeler, T.C. Emekli Sandığınca ödenmesini müteakip iki ay içinde Genel Bütçeye giren kurumlardan ayrılanlar için Hazineden, diğerleri için son kurumlarından faturası karşılığında tahsil edilir.(...) denilmiş; 1.1.2007 tarihinde; maddenin “Bu tazminatlar, ölenlerin 5434 sayılı Kanunun 67 nci maddesinde belirtilen aylığa müstehak dul ve yetimlerine 68 inci maddesindeki oranlar üzerinden hesaplanır.” şeklindeki beşinci fıkra metni ile “Bu ödemeler, T.C. Emekli Sandığınca ödenmesini müteakip iki ay içinde Genel Bütçeye giren kurumlardan ayrılanlar için Hazineden, diğerleri için son kurumlarından faturası karşılığında tahsil edilir.” şeklindeki son fıkra metni yürürlükten kaldırılmıştır.

Diğer taraftan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun  “5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 4. maddesinin birinci fıkrasında; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre; aylık, tazminat, harp malûllüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ilâ 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Kanunun 32 nci, 34 üncü ve 37 nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir.” hükmüne, aynı maddenin beşinci fıkrasında ise; “ Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır. (Ek cümle: 16/06/2010-5797 S.K/10. md.) Ancak, Polis Akademisinde öğrenim görmekte olan öğrencilerin yetim aylıkları bu öğrenimleri süresince kesilmeksizin ödenmeye devam edilir.” hükmüne yer verilmiştir.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir… Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce, Emekli Sandığı iştirakçisi olarak görev yapan ve bilahare emekliye ayrılan davacının, 1981- 1983 tarihleri arasında Belediye Başkanı olarak görevlendirilmesinden dolayı,  makam ve görev tazminatından yararlandırılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile yoksun kalınan tazminat tutarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açtığı davanın; 5434 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınarak çözüme kavuşturulacağı gözetildiğinde;   idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 2.İdare Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 2.İdare Mahkemesi’nin 5.6.2013 gün ve E:2013/792, K:2013/1019 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 2.3.2015  gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

 ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

 

 

Hemen Ara