Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/260 Esas 2015/279 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2015/260
Karar No: 2015/279

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/260 Esas 2015/279 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 260

            KARAR NO : 2015 / 279

            KARAR TR  : 4.5.2015

ÖZET : Davacıların müşterek maliki oldukları taşınmazların nüfus kayıtlarında soy isimlerinin GÜNEŞ, baba isimlerinin ise HACİ olduğu halde, taşınmazların tapu kayıtlarında soy isimlerinin geçmediği, baba adlarının ise 13 nolu parselde Hüseyin, 10,11 ve 15 nolu parsellerde Osman olarak geçtiği, ayrıca bu parsellerde Suriye uyruklu oldukları belirtilmiş ise de, kendisinin ve müşterek maliklerinin gerçekte Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldukları belirtilerek, adı geçen parsellerde baba adlarının HACİ, soy isimlerinin GÜNEŞ olarak düzeltilmesine, Suriye uyruklu oldukları yönündeki şerhin de iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

 

Davacılar       : İ.G.                           (Adli Yargıda)

                          F.A.                           (İdari Yargıda - Vasi)           

Vekili              : Av. A. K.

Davalılar        : 1- Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü

Vekili             : Av. G.A.                              (Adli Yargıda)

                         2- Maliye Bakanlığını temsilen Nusaybin Mal Müdürlüğü

Vekili             : Av. M.V.A.              (Adli Yargıda)

           

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili İ.G.’in Mardin İli, Nusaybin İlçesi, Tepealtı köyünde bulunan 10, 11, 13 ve 15 nolu parsellere müşterek malik olduğunu, nüfus kayıtlarında müvekkilinin soy isminin GÜNEŞ, baba isminin ise HACİ olduğu halde, parsel numaraları belirtilen taşınmazların tapu kayıtlarında müvekkilinin soy isminin geçmediğini, baba adının ise 13 nolu parselde Hüseyin, 10,11 ve 15 nolu parsellerde ise Osman olarak geçtiğini, ayrıca müvekkilinin bu parsellerde Suriye uyruklu olduğu belirtilmiş ise de, kendisinin ve müşterek maliklerinin gerçekte Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduklarını belirterek, davanın kabulü ile adı geçen parsellerde müvekkilinin baba adının HACİ, soy isminin GÜNEŞ olarak düzeltilmesine, Suriye uyruklu olduğu yönündeki şerhin de iptaline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Nusaybin Sulh Hukuk Mahkemesi: 22.04.2004 gün ve E:2003/161, K:2004/35 sayı ile özetle; davaya konu taşınmazlara ilişkin olarak isim düzeltme talebinin kabulüne, buna karşın, taşınmazlardaki A., A. ve H.’nin Suriye uyruklu olduğu yönündeki şerhin kaldırılmasına yönelik talebinin reddine karar vermiştir.

İş bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 14.Hukuk Dairesi 4.2.2005 gün ve E:2004/8925, K:2005/566 sayılı ilamı ile özetle;

“… 1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere dosya içeriğine ve mahkeme kararı gerekçesine göre davacının tüm, davalı Hazine’nin diğer itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.

2-Davalı Hazine’nin 10,11,13 ve 15 parsel sayılı taşınmazlardaki davacı İsmail Güneş’in Suriye uyruklu olduğuna ilişkin şerhin kaldırılmasına yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Suriye uyruklu olan özel ve tüzelkişilerin Türkiye’de bulunan taşınır ve taşınmaz malları ile bütün hak ve menfaatlerine 28.5.1927 tarih ve 1062 sayılı kanun hükümleri uyarınca el konulmuştur. Daha sonra değişik tarihlerde bu kanunun uygulaması ile ilgili olarak Bakanlar Kurulu kararları ve yönetmelikler çıkartılmıştır. Gerek 1062 sayılı Kanun ve gerekse bu kanun uyarınca Hazine’nin el koyduğu malların idaresi hakkındaki yönetmelikler kamu düzeni amaçlıdır. Çünkü bütün bu uygulamaların nedeni Suriye Hükümeti’nin Türk Vatandaşlarının mülkiyet haklarını kısıtlayan tutumu karşısında Türkiye’nin misilleme tedbiri alması zorunluluğudur.

Gerek el konma işlemi ve gerekse el konulan malların idaresi hakkındaki yönetmelikler gereğince yapılan tüm tasarrufların bir idari karara dayandığı ortadadır. Hal böyle olunca davacının bir kısım tapu kayıtlarındaki “Suriye Uyruklu” şerhinin kaldırılmasını isteyeceği yer genel mahkemeler değil İdari Yargı yeridir. Mahkemece bu olgu gözetilerek şerhin kaldırılmasına ilişkin davacı talebinin reddi yerine, bu bölüm istemde hüküm altına alındığından karar bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2.bent uyarınca hükmün davalı Hazine yararına BOZULMASINA,” karar vermiştir.    

Nusaybin Sulh Hukuk Mahkemesi: Yargıtay’ın bozma ilamına uyduktan sonra 6.10.2005 gün ve E:2005/58, K:2005/223 sayılı kararı ile özetle; tapu kayıtlarındaki Suriye uyruklu şerhin kaldırılması talebini inceleme yerinin idari yargı yeri olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez Mardin İli, Nusaybin İlçesi, Tepealtı köyünde kain 10,11,13 ve 15 parsel sayılı taşınmazlardaki müvekkili İ.G. ile murisleri A., A.ve H.’nin Suriye uyruklu oldukları yönündeki şerhlerin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Diyarbakır 2.İdare Mahkemesi: 27.09.2006 gün ve E:2006/1344, K:2006/2103 sayı ile özetle; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 32-36.maddeleri uyarınca bu davada yetkili mahkemenin Mardin İdare Mahkemesi olduğunu belirterek davanın yetki yönünden reddine, dosyanın yetkili Mardin İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Bu aşamadan sonra dosya Mardin İdare Mahkemesinin 2010/700 Esas sırasına kaydedilmiştir.    

Davalı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü vekili süresi içerisinde sunduğu cevap dilekçesinde özetle görev itirazında bulunmuştur.

Mardin İdare Mahkemesi: 06.03.2008 gün, E:2007/518 sayı ile özetle davalı idarenin görev itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı idare vekilinin, adli yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı: ‘’ … Davacı İ.G.’in, bir kısım taşınmazlar üzerindeki Suriye uyruklu ibaresinin kaldırılmasını istemesi karşısında, uyuşmazlık konusunun, tapu kaydının dayanağı olan idari işlemlerin iptaline yönelik olduğunun kabulü ile açılan davanın görüm ve çözümü idari yargının görev alanına girmektedir. ‘’ demek suretiyle 2247 sayılı Kanunun 10 ve 13 maddeleri gereğince olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılmasına yer olmadığına karar vermiştir.

Bu aşamadan sonra Mardin İdare Mahkemesi 18.03.2010 gün, E:2007/518, K:2010/265 sayılı kararı ile, davacı İ.G.’in 11.07.2009 tarihinde öldüğünden bahisle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermiştir.

Müteveffa davacının mirasçısı F.A.’in davayı yenileme dilekçesine istinaden Mardin İdare Mahkemesi’nin E:2010/700 numaralı dosyası ile dava yeniden görülmeye başlamıştır.

Mardin İdare Mahkemesi: 04.02.2011 gün ve E:2010/700, K:2011/242 sayı ile özetle; “…1934 yılından bu yana Türk Vatandaşı olduğu açık olan davacının miras bırakanı İ.G.’in Tepealtı köyünde bulunan 10,11,13 ve 15 parsel sayılı taşınmazlarının 9.4.1981 tarihinde oluşturulan tapu kayıtlarında “Suriye Uyrukludur” şeklindeki şerhte hukuka uygunluk bulunmamakta, A., A. ve H.’nin aynı şekilde “Suriye Uyruklu” olduğuna ilişkin şerhte ise hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Bu nedenle, davacının miras bırakanı İ.G.’in Tepealtı köyünde bulunan 10,11,13 ve 15 parsel sayılı taşınmazlarının 9.4.1981 tarihinde oluşturulan tapu kayıtlarında “Suriye Uyrukludur” şeklindeki şerhin iptaline, A., A. ve H. bakımından ise davanın reddine,” şeklinde karar vermiştir.

İş bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay 10. Dairesi 13.3.2012 gün ve E:2011/7696, K:2012/872 sayılı ilamı ile özetle; “ …dosyadaki mevcut bilgi ve belgelerden, adı geçen kişilerin hangi ülkenin uyrukluğunda bulunduğunun tespiti mümkün olmadığından, İdare Mahkemesince, Maliye Bakanlığı da hasım mevkiine alınarak ve adı geçen kişiler hakkında soy tespitine ilişkin adli yargıda açılan dava bulunup bulunmadığı ve açılan dava varsa sonucu, İsmail Güneş’in Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçtiği belirtilen 1934 yılından önce bu kişi ve murisleri hakkında anılan taşınmazlara ilişkin şerh bulunup bulunmadığı ve taşınmazların evveliyat kayıtları ile taşınmazla ilgili yapılan kadastro çalışmalarına ilişkin tüm bilgiler ve Nusaybin Kadastro Mahkemesinin 27.4.2004 gün ve E:1967/34, K:2004/2 sayılı kararının Yargıtay Onaltıncı Hukuk Dairesinin 15.12.2005 gün ve E:005/13099, K:2005/12255 sayılı kararıyla bozulması üzerine verilen kararın da araştırılması suretiyle bir karar verilmesi gerekmektedir.

Bu nedenle; eksik incelemeye dayalı İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.” demek suretiyle hükmün bozulmasına karar vermiş olup, davalı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Danıştay 10. Dairesi 25.3.2014 gün ve E:2012/6743, K:2014/1775 sayılı ilamı ile davalı idare vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar vermiştir.

Mardin İdare Mahkemesi: Danıştay’ın bozma ilamına uyduktan sonra 05.03.2015 gün ve E:2014/1975 sayılı kararı ile özetle;

“… 13 Nolu Parsel Yönünden Yapılan İncelemede;

Nusaybin İlçesi, Tepealtı Köyü 13 Nolu parsel için düzenlenen kadastro tutanağına (tespitine) karşı Nusaybin Kadastro Mahkemesinin E. 1976/2 sayılı esasında açılan davada anılan Mahkemenin 18.06.1998 tarihli, E.1976/2, K1998/16 sayılı kararı ile 13 nolu parselde yapılan tespitin, dayanak tapu kayıtlarına ve diğer tespitlere uyduğu bu nedenle itirazın ve davanın reddine, tespit maliklerinden Hüseyin çocukları A., A. ve İ."in tespit tutanağında Suriye vatandaşı olarak gözüktüğünden 1062 Sayılı Yasa gereğince A., A. ve İ."e ait hisselere devletçe el konulmasına karar verildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 23.09.1999 tarihli, E. 1999/3189, K. 1999/3249 sayılı kararı ile anılan Mahkeme kararının onandığı ve akabinde kesinleştiği görülmekte olup, 13. parsele ilişkin olarak konulan şerhin Kadastro Mahkemesi tarafından konulduğu bu nedenle bu şerhin kaldırılmasının İdare Mahkemelerinin görev alanında olmadığı anlaşılmaktadır.

10, 11 ve 15 Nolu Parsel Yönünden Yapılan incelemede;

Nusaybin Tapu Müdürlüğünün 28.11.2011 tarihli, 1602 sayılı yazılarından ve ilgili parsellere ilişkin kadastro tutanaklarının incelenmesinden; Nusaybin İlçesi, Tepealtı Köyü 10, 11 ve 15 Nolu parseller için düzenlenen kadastro tutanağının düzenlenmesi sırasında A., A., H. ve İ.G."in Suriye uyrukluğu olarak tutanağa geçirildiği ve bu kadastro tutanaklarının kesinleştiği, kesinleşen tutanaklara istinaden düzenlenen tapu kayıtlarında da ilgililerin Suriye vatandaşı olmaları nedeniyle ilgili şerhlerin konulduğu görülmekte olup, uyuşmazlığın temelini kadastro tutanaklarının oluşturduğu, bu tutanaklarda yer alan hususlara karşı ancak adli yargı mercilerinde dava açılabileceği, her ne kadar kadastro tutanakları idari bir işlem olsa da gerek Tapu Kanunu ve gerekse Kadastro Kanunu hükümleri uyarınca bu tür uyuşmazlıkların adli yargı mercilerinde görüleceğinin açık olduğu bu nedenle kadastro tutanakları uyarınca konulan bu şerhlerin kaldırılması istemiyle yapılan başvuruların reddine ilişkin işlemlere karşı da ancak adli yargı mercilerinde açılması gerekmekte olup, bu tür davaların idare Mahkemelerinin görev alanına girmediği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davacı tarafından "Tapuda Mardin ili, Nusaybin ilçesi, Tepealtı Köyünde kayıtlı bulunan 10, 11, 13 ve 15 parsel sayılı taşınmalardaki İ.G. ile murisleri bulunduğu A., A.ve H."nin Suriye uyruklu oldukları yönündeki şerhlerin iptali istemiyle açılan iş bu davanın görüm ve çözümünün adli yargı mercilerine ait olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Olayda, anılan uyuşmazlıkla ilgili Nusaybin Sulh Mahkemesinin 16,10.2005 gün ve E.2005/58, K2005/223 sayılı görevsizlik kararının temyiz edilmeksizin, kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından; görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru zorunluluğu doğmuştur.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için iş bu dava dosyasının, Nusaybin Sulh Hukuk Mahkemesinin E.2005/58 esas sayılı dava dosyasıyla birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, bu konuda verilecek karara değin davanın incelenmesinin ertelenmesine ” karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 4.5.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Kanunun 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Adli yargı yerinde ilk davasını açtığı sırada sağ olan ve bilahare 11.07.2009’da vefat eden davacı İ.G.’in, Mardin İli, Nusaybin İlçesi, Tepealtı köyünde bulunan 10, 11, 13 ve 15 nolu parsellere müşterek malik olduğunu, nüfus kayıtlarında soy isminin GÜNEŞ, baba isminin ise HACİ olduğu halde, parsel numaraları belirtilen taşınmazların tapu kayıtlarında bu soy isminin geçmediğini, baba adının ise 13 nolu parselde Hüseyin, 10,11 ve 15 nolu parsellerde ise Osman olarak geçtiğini, ayrıca bu parsellerde Suriye uyruklu olduğu belirtilmiş ise de, kendisinin ve müşterek maliklerinin gerçekte Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduklarını belirterek, davanın kabulü ile adı geçen parsellerde baba adının HACİ, soy isminin GÜNEŞ olarak tashihi; Suriye uyruklu olduğu yönündeki şerhin de iptali istemiyle uyuşmazlığa konu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Davaya konu edilen taşınmazlar bakımından dosya kapsamında yapılan incelemede;

Mardin İli, Nusaybin İlçesi, Tepealtı Köyü 13 Nolu parsel için düzenlenen kadastro tutanağına (tespitine) karşı açılan davada Nusaybin Kadastro Mahkemesi’nin 18.06.1998 tarihli, E:1976/2, K:1998/16 sayılı kararı ile 13 nolu parselde yapılan tespitin, dayanak tapu kayıtlarına ve diğer tespitlere uyduğu bu nedenle itirazın ve davanın reddine, tespit maliklerinden H.çocukları A., A. ve İ."in tespit tutanağında Suriye vatandaşı olarak gözükmesi nedeniyle 1062 Sayılı Yasa gereğince A., A. ve İ."e ait hisselere devletçe el konulmasına karar verildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 23.09.1999 tarihli, E.1999/3189, K.1999/3249 sayılı kararı ile anılan Mahkeme kararının onandığı ve akabinde kesinleştiği görülmekte olup, 13. parsele ilişkin olarak konulan şerhin Kadastro Mahkemesi tarafından verilen kararın kesinleşmesi üzerine konulduğu anlaşılmıştır.

10, 11 ve 15 parsel sayılı taşınmazlar bakımından; Nusaybin Tapu Müdürlüğünün 28.11.2011 tarihli, 1602 sayılı yazılarından ve ilgili parsellere ilişkin kadastro tutanaklarının incelenmesinden; Nusaybin İlçesi, Tepealtı Köyü 10, 11 ve 15 Nolu parseller için düzenlenen kadastro tutanağının düzenlenmesi sırasında A.A.H. ve İ.G."in Suriye uyruğunda olduklarının tutanağa geçirildiği ve bu kadastro tutanaklarının itiraz edilmeksizin kesinleştiği, kesinleşen tutanaklara istinaden düzenlenen tapu kayıtlarında da ilgililerin Suriye vatandaşı olmaları nedeniyle ilgili şerhlerin konulduğu görülmekte olup, uyuşmazlığın temelini kadastro tutanaklarının oluşturduğu anlaşılmıştır.

3402 Sayılı Kadastro Kanununun 9. maddesinde; "Kadastro tutanağı düzenlendikten sonra kadastro ekibi çalışma alanında işlerini bitirinceye kadar tespitlere itiraz edilebilir. İtiraz, kadastro teknisyenliğine veya kadastro müdürlüğüne yapılır. Bu durumda itirazla ilgili tutanak veya ekleri en geç on gün içinde kadastro komisyonuna intikal ettirilir. İtiraz sadece uygulanan belgelerin geçerliliği hakkında yapılabilir. Bir belgeye dayanmayan itirazlar incelenmez. İtiraz edenin ilan süresi içinde dava açma hakkı saklıdır." hükmü, 10. maddesinde "Komisyon kendisine intikal eden işlerle itirazlı tutanakları, intikal tarihinden itibaren en geç bir ay içinde veya gerekçe gösterilmek suretiyle kadastro ekibinin çalışma alanındaki faaliyetleri sona erinceye kadar incelemek zorundadır. Bu incelemeler sonucunda eski tutanağın yerine kaim olmak üzere hak sahibini belirleyici yeni bir tutanak düzenlenir. Gerektiğinde bilirkişilerin ve muhtarın bilgilerinden yararlanılabilir. Belgeye karşı şahit dinlenmez. Komisyon, tam üye sayısı ile toplanarak oy çokluğu ile tespit yapar, sonuç askı ilanı ile ilgililere duyurur. Aynı kuvvet ve mahiyetteki belgelerin uygulanmasında sonuca varılamayan veya çözümü kanunlarla mahkemelerin takdirine bırakılan konular, kadastro komisyonu tarafından gerekçe gösterilmek suretiyle tutanak ve ekleri ile birlikte kadastro mahkemesine devredilir." hükmü, 24.maddesinde; ‘’Genel mahkemelere ait olup da bu Kanunun uygulanması ile ilgili dava ve işlere belirlenen usul ve esaslara göre bakmak üzere her kadastro bölgesinde tek hakimli ve Asliye Mahkemesi sıfatını haiz yeter sayıda kadastro mahkemesi kurulur. Bu mahkeme hakimleri 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu hükümlerine tabidir." hükmü, 25. maddesinde "Kadastro mahkemesi; taşınmaz mal mülkiyetine ve sınırlı ayni haklara, tapuya tescil veya şerh edilecek veyahut beyanlar hanesinde gösterilecek sair haklara, sınır ve ölçü uyuşmazlıklarına, kadastroya ve tapu sicilini ilgilendiren benzeri davalara ve özel kanunlarca kendisine verilen işlere bakar; Kadastroya veya kadastro ile ilgili verasete ait uyuşmazlıkları çözümleyebileceği gibi, istek üzerine veraset belgesi de verebilir......" hükmü, 26. maddesinde "A) 10 uncu maddeye göre kadastro komisyonu tarafından gönderilen tutanaklara ait davaları, B) 11 inci maddede belirtilen askı ilanı içinde açılan davaları, C) Mahalli hukuk Mahkemelerinden 27 nci madde uyarınca Kadastro Mahkemesine devredilen dava ve dosyaları, D) Kadastro Mahkemelerine dava açıldıktan sonra, tesbitten önceki haklara dayanarak, asli müdahil olarak katılanların iddialarına dair uyuşmazlıkları inceler ve karara bağlar." hükmü düzenleme altına alınmıştır.

Belirtilen yasa hükümleri dikkate alındığında, davaya konu 10, 11, 13 ve 15 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak, kadastro tespit tutanaklarında yer alan hususlara karşı ancak adli yargı mercilerinde dava açılabileceği, bu tür uyuşmazlıkların adli yargı mercileri tarafından çözülebileceği, bu nedenle kadastro tutanakları uyarınca konulan şerhlerin kaldırılmasının da adli yargı mercilerinin görev alanına girdiği anlaşılmış olmakla birlikte, ayrıca davaya konu 13 parsele ilişkin olarak kaldırılması istenilen şerhin Kadastro Mahkemesi tarafından konulduğu anlaşılmakla, bu şerhin kaldırılmasını içeren talebin netice itibariyle bir adli yargı mercii kararının denetlenmesi anlamına geleceğinden, şerhin kaldırılmasının idari yargı merciinin görev alanına giremeyeceği, kökeninde 1027 sayılı Kanun ve buna dayalı Bakanlar Kurulu tasarrufları bulunsa da, neticede kadastro tespiti sırasında Kadastro Komisyonları marifetiyle kesinleşen tespit işlemi ve bunu takiben tapu kayıtlarına düşülen şerhlerin artık adli yargının konusu haline dönüşmesi karşısında, idari yargının denetimi kapsamında bir idari işlemin varlığından söz edebilmeye imkan bulunmadığı görülmektedir.

Bu durumda, davacı tarafından "Tapuda Mardin ili, Nusaybin ilçesi, Tepealtı Köyünde kayıtlı bulunan 10, 11, 13 ve 15 parsel sayılı taşınmalardaki İ.G. ile murisleri bulunduğu A., A. ve H."nin Suriye uyruklu oldukları yönündeki şerhlerin iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünün adli yargı mercilerine ait olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı görevli olduğundan Mardin İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile, Nusaybin Sulh Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.

S O N U Ç      : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Mardin İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Nusaybin Sulh Hukuk Mahkemesince verilen 6.10.2005 gün ve E:2005/58, K:2005/223 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 4.5.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

 

Hemen Ara