Esas No: 2022/3166
Karar No: 2022/6478
Karar Tarihi: 31.05.2022
Danıştay 6. Daire 2022/3166 Esas 2022/6478 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2022/3166 E. , 2022/6478 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2022/3166
Karar No : 2022/6478
TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI) … Valiliği
VEKİLİ : Av. …
2- MÜDAHİL (DAVALI YANINDA)
… Makina Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti.
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Muğla İli, Ula ilçesi, … Mahallesi, … Dağı Mevkiinde bulunan S. … (ER. …) numaralı ruhsat sahasında davalı yanında müdahil şirket tarafından yapılması planlanan "II-A Grubu Maden (Kalker) Ocağı Kırma Eleme Tesisi, Hazır Beton Santrali ve Beton Parke Büz Üretim Tesisi" projesi hakkında Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin 17'nci maddesi uyarınca Muğla Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından verilen … tarih ve E. … sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir" kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; Zeytinciliğin Islahı Yabanilerin Aşılattırılmasına Dair Yönetmelik'in 23'üncü maddesinde yer alan alternatif alan bulunmaması ve çevresel etki değerlendirme raporuna uygun olması, bitkilerin vegetatif ve generatif gelişimine zarar vermeyeceğinin Bakanlık araştırma enstitüleri veya üniversiteler tarafından belirlenmesi durumunda, ilgili Bakanlıkların onaylı belgeleri ile mahallin en büyük mülki amirinin izni doğrultusunda, zeytinlik sahalarında ve bu sahalara 3 kilometre mesafede madencilik faaliyetlerinde bulunulabileceğine ilişkin düzenlemenin, Danıştay 8. Dairesi'nin 19/02/2015 tarih ve E:2012/4992, K:2015/996 sayılı kararı ile Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun'un 20'nci maddesinin amacını aşan bir düzenleme olduğu gerekçesiyle iptal edildiği; anılan Kanun'un 20. maddesinin amacının ise, gerekli tedbirler alınmış olsa bile, zeytinlik sahalarında ve bu sahalara 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri hariç olmak üzere kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran ya da sayılan olumsuz sonuçlara yol açma ihtimali bulunan tesislerin yapılmasını ve işletilmesini önlemek olduğu; bu nedenle uyuşmazlık konusu proje sahasına 3 kilometrelik mesafede zeytinlik alanlar bulunduğu ve söz konusu zeytinliklere zarar vermeden, toz ve duman çıkarmayacak şekilde faaliyette bulunulmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlık konusu projenin 3573 sayılı Yasa'nın belirtilen hükümlerine aykırı olduğu, ayrıca yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda proje tanıtım dosyasında jeolojik, hidrojeolojik, çevresel etkilerinin yeterince değerlendirilmediği ve dosyadaki toz hesaplarının hava kirliliğinin kontrolü bakımından yetersiz olduğu ve projenin kızılçam orman alanına olumsuz etkileri bulunabileceğinin belirtilmesi karşısında; dava konusu "kalker üretimi, kırma-eleme tesisi, hazır beton tesisi ve beton parke büz üretim tesisi" projesi hakkında Muğla Valiliği tarafından verilen dava konusu … tarih ve E. … sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir" kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı ve davalı yanında müdahil tarafından; İdare Mahkemesince yaptırılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınmaya elverişli olmadığı; davalı yanında müdahil şirket tarafından biyolog, flora ve fauna uzmanına hazırlatılan "Tembeller Dağı Mevkiinde Bulunan Flora ve Fauna Elementlerinin Tespit Edilmesi" konulu bilimsel rapor ile Çevre Bilimleri Anabilim Dalı Öğretim Üyesine dava konusu projenin çevresel etkileri açısından hazırlatılan bilimsel değerlendirme raporları uyarınca hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz ve hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı hususunun anlaşılacağı; İdare Mahkemesi kararında proje sahasına 3 kilometrelik mesafede zeytinlik alanların bulunduğu ve uyuşmazlık konusu projenin toz ve duman çıkarmayacak şekilde faaliyette bulunulmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, çevrede farklı dört tane başka maden ocağının faaliyetine devam ettiği; uyuşmazlık konusu projenin zeytinliklere zarar vermeyeceği; proje tanıtım dosyasının 176. ve 191. sayfalarında hidrolojik ve hidrojeolojik özellikler konusunda bilgi verildiği; anılan proje tanıtım dosyasının yeterlik belgesine sahip firma tarafından hazırlandığı, proje tanıtım dosyasında yapılan çalışmaların, bilimsel esaslara göre yapıldığı; yapılan tüm değerlendirmelerin faaliyetten kaynaklı etkilerinin mevzuat sınır değerleri içerisinde kalacağının bilimsel olarak hesaplandığı; dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, Üye …'in 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinin (i) bendi uyarınca Dairemizce keşif ve bilirkişi incelemesinin yaptırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yolundaki usule ilişkin azlık oyuna karşın, Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinin yeterli olmaması nedeniyle maddi olay açıklığa kavuşturulmadığından bu aşamada temyiz isteminin esasının görüşülemeyeceği sonucuna varılarak, gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Muğla ili, Ula ilçesi, ... Mahallesi, Tembeller Dağı Mevkiinde bulunan S.87168 (ER.3328327) numaralı ruhsat sahasında davalı yanında müdahil şirket tarafından yapılması planlanan "II-A Grubu Maden (Kalker) Ocağı Kırma Eleme Tesisi, Hazır Beton Santrali ve Beton Parke Büz Üretim Tesisi" projesi hakkında Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin 17'nci maddesi uyarınca Muğla Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından verilen … tarih ve E. … sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir" kararı verilmiştir.
Bunun üzerine, anılan işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 10. maddesinde, "Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez..." hükmüne yer verilmiştir.
3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanunun 20. maddesinde; "Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının iznine bağlıdır. (Değişik ikinci fıkra: 23/1/2008-5728/99 md.) Zeytincilik sahaları daraltılamaz. Ancak, belediye sınırları içinde bulunan zeytinlik sahalarının imar hudutları kapsamı içine alınması hâlinde altyapı ve sosyal tesisler dahil toplam yapılaşma, zeytinlik alanının %10’unu geçemez." hükmü yer almaktadır.
03/04/1996 tarih ve 22600 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Zeytinciliğin Islahı Yabanilerin Aşılattırılmasına Dair Yönetmelik'in 4. maddesinde "Zeytinlik Saha: Orman sınırları dışında bulunan ve Devletin hüküm ve tasarrufunda olan yabani zeytinlik, antepfıstığı ve harnupluklar ve her nevi sakız çeşitleri veya şahıs arazisi olan tapuda bu şekilde kayıtlı sahalar ile orman sınırları dışında olup da 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamında bulunmayan zeytin yetiştirmeye elverişli makilik ve fundalıklardan oluşan en az 25 dekarlık alan" olarak tanımlanmış; (03/04/2012 tarih ve 28253 sayılı Resmî Gazete'de Yayımlanan Yönetmelikle değiştirilen) "Zeytinlik Sahalarda Sanayi Tesisi Kurulmasının Önlenmesi" başlıklı 23'üncü maddesinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan halinde "Zeytinlik sahaları içerisinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede, zeytinyağı fabrikası hariç, zeytinin vegetatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.
Zeytinlikler içinde zeytinyağı fabrikası ve küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmesi tesis etmek isteyenler, mahallin en büyük mülki amirine başvururlar. Bunun üzerine Müdürlüklerce yerinde yapılacak inceleme sonunda düzenlenecek rapor, Bakanlığa gönderilir.
Bakanlıkça uygun görüldüğü takdirde, ilgili mevzuat çerçevesinde mahallin en büyük mülki amiri tarafından gerekli izin verilir. Aksi takdirde olumsuz cevap başvuru sahibine yazı ile tebliğ edilir. İzin alınmaksızın yapılan fabrikaların işletilmesi yetkililerce men edilir. Kaçak işletildiği takdirde umumi hükümlere göre kanuni takibat yapılır. " hükmüne yer verilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanununun 10. maddesinde, "Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez..." hükmüne yer verilmiştir.
25/11/2014 günlü, 29186 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin 4. maddesinde; ''Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Komisyon tarafından yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun saptanması üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı" olarak, "Çevresel Etki Gerekli Değildir Kararı: Seçme Eleme Kriterlerine Tabi Projelerin çevresel etkilerinin incelenerek, çevresel etkilerinin daha detaylı incelenmesi amacıyla Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hazırlanmasının gerektiğini belirten Bakanlık kararı" olarak tanımlanmıştır. Aynı Yönetmelik'in 6. maddesinde, "(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler için ÇED Başvuru Dosyasını, ÇED Raporunu, Seçme Eleme Kriterleri uygulanacak projeler için ise Proje Tanıtım Dosyasını, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum ve kuruluşlara hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağlamak ve proje kapsamında verdiklere taahhütlere uymakla yükümlüdürler... (3) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı veya "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararı alınmadıkça bu projelere hiçbir teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez...' kuralına yer verilmiş olup; 7. maddesinde, Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler sayılmış, buna göre anılan Yönetmeliğin EK-1 listesinde yer alan projeler ile Seçme Eleme Kriterlerine tabi olup "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gereklidir" kararı verilen projeler için Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hazırlanmasının zorunlu olduğu; 15. maddesinde ise, Bu Yönetmeliğin EK-2 listesinde yer alan projeler ile kapsam dışı değerlendirilen projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi EK-2 listesinde belirtilen projelerin seçme, eleme kriterlerine tabi olduğu kurala bağlanmıştır.
Öte yandan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin atıf yaptığı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yerine çıkarılan ve 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Bilirkişi Raporuna İtiraz" başlıklı 281. maddesinde; (1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. (2) Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun'un 20. maddesinde, gerekli tedbirler alınmış olsa bile, zeytinlik sahalarında ve bu sahalara 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri hariç kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran ya da sayılan olumsuz sonuçlara yol açma ihtimali bulunan tesislerin yapılmasını ve işletilmesini önlemeyi amaçladığı açıktır. Diğer taraftan; 03/04/1996 tarihli ve 22600 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Zeytinciliğin Islahı Yabanilerin Aşılattırılmasına Dair Yönetmeliğin (03/04/2012 günlü ve 28253 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Yönetmelikle değiştirilen) 4. maddesinde yer alan "Zeytinlik Saha" tanımının ve aynı Yönetmeliğin 23. maddesinin iptali istemiyle Danıştay Sekizinci Dairesinin E:2012/4992 sayılı dosyasında açılan davada, dava konusu Yönetmeliğin; dayanağı Kanunun 20. maddesinin ilk fıkrasında da aynen yer verilen 23. maddesinin ilk fıkrasının "Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az üç kilometre mesafede zeytin ağaçlarının bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyevi atık, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal işletmelerin yapımı ve işletilmesi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın iznine bağlıdır.'' cümleleri bakımından davanın reddi; 4. maddesinde yer alan "Zeytinlik Saha" tanımının ve 23. maddesinin diğer kısmının ise iptali yolundaki 19/02/2015 günlü, K:2015/996 sayılı kararı karşısında, artık kamu yararı kararı alınarak dahi kimyevi atık, toz ve duman çıkaran tesislerin zeytinlik sahalara 3 kilometre mesafe içerisinde yapılması mümkün değildir.
Öte yandan; ÇED süreci sonunda verilecek kararların yargısal denetimi yapılırken, seçilecek bilirkişiler arasında bir çevre mühendisinin bulunması, diğer bilirkişilerin ise projenin bulunduğu çevrenin özelliklerine göre ve proje tanıtım dosyası ve ÇED raporunu hazırlayan kişilerin uzmanlık alanları da dikkate alınmak suretiyle belirlenmesi önemli bir gereklilik olmakla birlikte; böyle bir heyet tarafından hazırlanacak bilirkişi raporunun, dava konusu proje kapsamında öngörülen faaliyetin çevresel etkilerinin ve bu etkilerin minimize edilmesi için Proje Tanıtım Dosyası ya da ÇED Raporu içinde yer verilen önlemlerin yeterli olup olmadığının tespit edilerek değerlendirilmesi açısından, tarafları tatmin edici düzeyde hazırlanmasının da önemli bir gereklilik olduğu açıktır. Belirtilen hususların sağlanması, adil bir yargılama yapılması açısından önem arz etmektedir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, bilirkişi raporunda eksiklik veya belirsizlik arz edilen hususların varlığı durumunda, Mahkemece bu hususların, bilirkişiye tamamlattırılması ya da belirsiz olan hususların açıklattırılması veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği sonucuna varılmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümü için Jeoloji Mühendisi (Hidrojeolog) Prof Dr. …, Çevre Mühendisi Dr. …, Şehir ve Bölge Plancısı …, Maden Mühendisi …, Orman Mühendisi …, Ziraat Mühendisi … ve Harita ve Kadastro Mühendisi …'tan oluşan bilirkişi heyetine mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmış, hazırlanan bilirkişi kök ve ek raporlarında özetle;
- Projenin jeoloji ve hidrojeoloji disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; uyuşmazlık konusu işleme esas proje tanıtım dosyasında jeolojik ve hidrojeolojik açıdan birçok değerlendirme ve çalışma sunulduğu, bununla birlikte bu değerlendirmelerin oldukça yüzeysel, kısmen eksik, kısmen çelişkili ve hatalı olduğu, ayrıca alan gerçekleriyle uyuşmadığı; eksik, yanlış ve yetersiz değerlendirme nedeniyle yörede jeolojik birimler, kaya birimlerinin özellikleri ve geçirgenlikleri, yörenin hidrojeolojik özellikleri, yeraltı suyu durumları, kaynaklar, kuyular, su depoları, vb. birçok konu bilinmediğinden, projenin oluşturabileceği çevresel etkilerin de tam olarak tespit edilemediği; proje alanı ve çevresinde bulunan mermerlerin geçirimli ve karstik özellikli olması nedeniyle, söz konusu etkinlikle sahadan patlatma yoluyla önemli miktarda malzeme alınacağından, madencilik faaliyetlerinin yeraltı sularını olumsuz etkileme potansiyeli bulunduğu, bu nedenle dava konusu "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararının jeoloji mühendisliği açısından uygun olmadığı;
- Projenin çevre mühendisliği disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; bölgedeki diğer maden işletmelerinin kümülatif etkilerinin modellemeye dahil edilmediği, toz hesaplamalarının Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği'ne uygun yapılmadığı; proje sahası yakınlarında zeytinliklerin bulunduğu; Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği Ek-5 (1-ı) koşulunun sağlanmadığı; bölgenin önemli turizm merkezlerine komşuluğu, tesis alanının yeraltı ve yerüstü su kaynakları ile "Gökova Kadın Azmağı Özel Çevre Koruma Bölgesi" besleme havzasında olması nedenleriyle, özel bir dikkatle incelenmesi gerektiği, bu bağlamda ÇED sürecinin işletilerek, sürece bölgede yaşayan ve faaliyet sonuçlarından etkilenecek halkın katılımının sağlanması gerektiği;
- Projenin şehir ve bölge planlama disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; dava konusu faaliyet alanının yapılacağı yerin gerek çevre düzeni gerekse de nazım imar planı kararlarıyla büyük oranda "orman alanı" kullanımına ayrıldığı, projenin isabet ettiği alanın tapuda “devlet kızılçam ormanı” cinsiyle kayıtlı olduğu, söz konusu orman alanlarının gerek bölge, gerek il, gerekse de ülke açısından korunması gerekli alanlardan olduğu, söz konusu ÇED alanlarının aynı zamanda "önemli doğa alanı"na isabet ettiği, bahse konu önemli doğa alanlarınında hassas ve benzersiz coğrafyası, bitki, hayvan ve sahip olduğu doğal özellikleri nedeniyle daha ayrıntılı incelenmesi gereken alanlardan olduğu, uyuşmazlık konusu faaliyetin bu alanlara ve dolayısıyla ilgili planların, planlama hedef ve ilkelerine ulaşılmasında olumsuz etkileme potansiyelinin bulunduğu; bu nedenle dava konusu "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararının şehir ve bölge planlama disiplini açısından uygun olmadığı;
- Projenin orman mühendisliği disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; proje alanının büyük bir kısmının devlet ormanı sınırları içinde kaldığı; ÇED alanının çok dik yamaçta ve kayalık bölgede yapılmasının planlandığı, madencilik faaliyeti nedeni ile yapılacak olan ocak işletmeciliği sonucu kesilecek ağaçların kayalık ve toprağın sığ olduğu bu bölgede faaliyet sonrasında dikim yolu ile tekrar orman vasfına getirilmesinin mümkün gözükmediği, madencilik faaliyeti ile orman bütünlüğünün bozulacağı, faaliyetin eğimli arazide gerçekleştirilecek olması nedeni ile de gerekli önlemlerin alınmadığı takdirde ormanların erozyona açık hale getirileceği, ocak ve tesis alanı yakın mahallelerinin ön görünümünde kalmadığı, ancak Gökova–Yeşilova Mahalle yolu bitişiğinde olması nedeni ile görüntü kirliliğine neden olacağı, ruhsat alanının 1. derecede yangına hassas bölgeler içerisinde kaldığı, ayrıca bölgedeki ağaçlarda basra bulunması nedeni ile bölgede önemli ölçüde basra balı üretildiği, belirtilen nedenlerle dava konusu "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararının orman mühendisliği disiplini açısından uygun olmadığı;
- Projenin ziraat mühendisliği disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; kalker ocağı işletmesinin uydu görüntülerinde de görüleceği üzere işletmenin sınırları içerisinde kuzey uç bölgesinde sıralı dikilmiş zeytin ağaçlarının (25 ile 100 aşı yaşları arasında) bulunduğu, taşınmaz sınırının diğer tüm yönlerde orman florası ve ağaç ve makilikle kaplı olduğu, kalker ocağının çevresinde kuzey ve kuzeybatı yönlerinde Gökova Mahallesi'nin zeytinlikleri, tarlaları, bahçeleri, hayvan barınakları, kuş uçuşu 300 metre mesafede zeytinyağı fabrikası, süt ürünleri üretim alanı ve içecek fabrikası bulunduğu; dava konusu projenin faaliyete geçmesiyle makiliklerin kesileceği ve bu durumun yüzey toprağının büyük bir kısmının yok olmasına sebep olacağı, bunun sonucunda da yer altı suyu, içme suyu, tarım alanlarında kullanılan su miktarının azalacağı, ocak yakınında bulunan tarla, bahçe, zeytinlik ve mera alanlarında işletmenin faaliyete başlaması ile önemli ve telafi edilemeyecek zararların söz konusu olacağı; bu tip ocak işletmelerinde tozun daima var olduğu, faaliyet sırasında gevşetilmiş kayanın makine ile kazılması, kaldırılması, yığılması aşamalarında, kırme/kesme işlemlerinde, işlenmiş materyalin yığılmasında, kamyonlarla yüklenmesinde ve nakliyat sırasında oluşan tozun, çiçeklenme dönemindeki çiçeklerin üstünü örterek döllenmeyi önleyeceği ve mahsul oluşumunu azaltacağı, tarım arazilerinin verimsizleşmesine yol açacağı; çevrenin açık alan olması sebebiyle ocaklardan çıkarılan materyalin ıslatılması için suyun yetersiz kalacağının aşikar olduğu; bölgede özellikle yaz aylarında ıslatma suyunun hızla buharlaşacağı; topoğrafyanın, toprak profillerin ve jeolojik katmaların kazı nedeniyle değişimi, kitle kaybı, drenaj deseninin değişmesi, verimli üst toprağın kaybolması, topraktaki canlıların yok olması ve tüm bunlara bağlı olarak dengenin yok olmasına neden olacağı; bu doğrultuda ocakların açılması ile makilik alanların yok edildiği, makilik alanların bölünmesinin bitki kaybına, doğal arazi dokusunun parçalanmasına ve biyolojik çeşitliliğin azalmasına sebep olacağı yolunda görüş bildirildiği;
- Projenin maden mühendisliği disiplini açısından değerlendirilmesi sonucunda; projenin uygulanabilmesi için davalı yanında müdahil şirketin ruhsat sahasının kuzeyinde bulunan mevcut kalker ocağı ve kırma eleme tesisinin alternatif olarak değerlendirilebilme imkanının bulunduğu ve bu durumun madencilik faaliyeti için yapılacak yatırımın lehine olduğu ve orman bütünlüğünün korunacak olduğu yolunda görüş bildirildiği görülmektedir.
Uyuşmazlıkta; Muğla İli, Ula ilçesi, … Mahallesi, … Mevkiinde bulunan S. … (ER. …) numaralı ruhsat sahasında davalı yanında müdahil şirket tarafından yapılması planlanan "II-A Grubu Maden (Kalker) Ocağı Kırma Eleme Tesisi, Hazır Beton Santrali ve Beton Parke Büz Üretim Tesisi" projesi hakkında Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin 17'nci maddesi uyarınca Muğla Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından verilen … tarih ve E. … sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir" kararının iptali istemiyle açılan davada; İdare Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun ziraat mühendisliği disiplini açısından değerlendirmeler içeren kısmında; kalker ocağı işletmesinin uydu görüntülerinde de görüleceği üzere işletmenin sınırları içerisinde kuzey uç bölgesinde sıralı dikilmiş zeytin ağaçlarının (25 ile 100 aşı yaşları arasında) bulunduğu, taşınmaz sınırının diğer tüm yönlerde orman florası ve ağaç ve makilikle kaplı olduğu, kalker ocağının çevresinde kuzey ve kuzeybatı yönlerinde … Mahallesi'nin zeytinlikleri, tarlaları, bahçeleri, hayvan barınakları, kuş uçuşu 300 metre mesafede zeytinyağı fabrikası, süt ürünleri üretim alanı ve içecek fabrikası bulunduğu yönünde tespit yapıldıktan sonra; projenin tarım alanlarına ve özellikle zeytinliklere mesafesi, zeytinliklerin proje konumu ile olan ilişkisi, tozumanın zeytinliklere etkisinde rüzgar faktörünün değerlendirilmesi gibi konuların proje özelinde kapsamlı olarak değerlendirilmediği gibi, dava konusu işlemin dayanağı niteliğindeki proje tanıtım dosyasında bu kapsamda alınan önlemlerin bulunup bulunmadığı ve bunların yeterli olup olmadığı konusunda da herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın, bu tip ocak işletmelerinde tozun daima var olduğu ve bu tip işletmelerin tarım üzerinde olumsuz etkilere neden olacağı gibi genel-geçer ifadelere yer verilmek suretiyle tespit ve değerlendirmeler yapıldığı, buna karşın hükme esas alınan bilirkişi raporunun ziraat mühendisliği disiplinine ilişkin kısmında, proje tanıtım dosyasında yukarıda belirtilen konular bağlamında alınması planlanan önlemler ile yapılan taahhütlerin yeterliliği konusunda bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir.
Bu durumda; dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararının gerekçeleri arasında her ne kadar, dava konusu işleme konu projeye ilişkin ruhsat sahasında yapılması planlanan "II-A Grubu Maden (Kalker) Ocağı Kırma Eleme Tesisi, Hazır Beton Santrali ve Beton Parke Büz Üretim Tesisi"nden itibaren 3 km'lik alan içerisinde zeytinlik alanlar bulunması ve söz konusu madencilik faaliyetinin 3573 sayılı Kanun hükümleri uyarınca bu alanda yapılmasının mümkün olmadığına yer verilmiş ise de; uyuşmazlık konusu faaliyetin, 3 km mesafede olduğu belirtilen zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak şekilde kimyevi atık bırakıp bırakmadığı, toz ve duman çıkarıp çıkarmadığı hususu ile projenin, çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olup olmadığının açıklığa kavuşturulması amacıyla (ve gerekirse yerinde yeniden keşif yaptırılarak) ek rapor hazırlatılması sonrasında, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan; İdare Mahkemesince bozma kararı üzerine verilecek kararda, bozma kararı öncesi hükme esas alınan ve yukarıda özetlenen bilirkişi raporunda diğer disiplinler bakımından yapılan değerlendirmelerin göz önüne alınarak karar verilmesine herhangi bir engel bulunmadığı da açıktır. .
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalı ve davalı yanında müdahilin temyiz istemlerinin kabulüne,
2.Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 31/05/2022 tarihinde usulde oyçokluğuyla, esasta oybirliğiyle karar verildi.