Danıştay 6. Daire 2018/2678 Esas 2022/6443 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2018/2678
Karar No: 2022/6443
Karar Tarihi: 31.05.2022

Danıştay 6. Daire 2018/2678 Esas 2022/6443 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2018/2678 E.  ,  2022/6443 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2018/2678
    Karar No : 2022/6443


    KARAR DÜZELTME İSTEMİNDE
    BULUNANLAR : I-(Davalı) … Müdürlüğü
    VEKİLİ : Av.… I-(Davalı Yanında Müdahil) … Belediye Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. …
    DAVALI YANINDA DİĞER MÜDAHİL: … Muhtarlığı-…
    KARŞI TARAF (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …
    İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … tarihli, E:… , K:… sayılı kararının onanmasına dair Danıştay Altıncı ve Onbeşinci Daireleri Müşterek Heyetince verilen Danıştay Altıcı Dairesinin 05/10/2017 tarih ve E:2016/2893, K:2017/7287 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Kocaeli İli, Körfez İlçesi, … Köyü, … Mevkii, … ada, … parsel sayılı taşınmazın maliki olan davacı tarafından, taşınmaz üzerinde bulunan yapının önünde inşaa edilen yaya üst geçidinin başka yere taşınması istemiyle yapılan başvurunun reddine dair Karayolları Genel Müdürlüğü'nün … tarih, … sayılı işlemininin iptali istemiyle istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; dosyadaki bilgi ve belgeler ile yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporun birlikte değerlendirilmesinden, bölgede bulunan iki üst geçidin yanında dava konusu üst geçidin varlığının bir ihtiyacı karşılar nitelikte ve kamu yararına uygun olduğu ancak, güneydeki konutlara yakın geçmesi, merdivenlerinin iniş yönündeki uyumsuzluklar, Zirve sokağın trafik akımını olumsuz etkilemesi, iniş ve çıkışlarının engellilerin kullanımına uygun olmaması gibi olumsuz durumların ortadan kaldırılıp üst geçidin standartlara uygun hale getirildikten sonra kullanıma açılmasının kamu yararına daha uygun olacağı anlaşıldığından davacının üst geçidin kaldırılması yolundaki başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemin imar ve trafik mevzuatı ile kamu yararına uygun olmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
    Daire kararının özeti: Davalının temyiz başvurusu üzerine Danıştay Altıncı Dairesince, temyize konu karar hukuk ve usule uygun bulunmuş ve kararın onanmasına karar verilmiştir.

    KARAR DÜZELTME TALEP EDENİN İDDİALARI :
    Davalı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından, keşif tarihine ilişkin bildirimin keşfin gerçekleştiği 25.06.2015 tarihinden sonra 29.06.2015 tarihinde tebliğ edildiği, keşfe katılımın engellendiği, savunma hakkının ihlal edildiği, üst geçidin diğer yaya geçişlerine mesafesinin ideal olduğu, merdivenlerin indiği noktadaki daralmanın ana yol ve yan yolda olmadığı, zirve sokakta olduğu, gerekli trafik düzenlemesinin korfez belediyesince yapıldığı, üst geçidin statik hesaplamalar doğrultusunda hazırlanan onaylı projesine göre galvaniz kaplı olarak çelik imalattan inşaa edildiği, yeraltı hatları nedeniyle ve gece güvenliği açısından alt geçidin yapılamayacağı, yer belirlemenin koordineli olarak ilgili büyükşehir ve ilçe belediyesince birlikte yapıldığı, üst geçidin kaldırılıp yerinin değiştirilmesinin trafik can ve mal güvenliği açısından uygun olmadığı ileri sürülerek Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
    Davalı Yanında Müdahil Körfez Belediye Başkanlığı tarafından, mahkeme kararı ve bilirkişi raporuyla tespit edilen eksikliklerin ıslah projesi çerçevesinde giderildiği, üst geçidin her iki tarafında bulunan merdivenler de dahil üst kısımlarının kompozitle kapatıldığı, üst geçitin üzerinden geçen kişilerin çevrede bulunan binaları ve işyerlerini göremeyecek şekilde ıslah edilerek standarlara uygun hale getirildiği, kuzey ve güney kısmındaki yan yolların ise tek taraflı olarak trafiğe açıldığı, davanın konusuz kaldığı ve reddi gerektiği ileri sürülerek Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … 'NIN DÜŞÜNCESİ : Karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemiz kararının kaldırılarak, temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Karar veren Danıştay Altıncı ve Sekizinci Daireleri Müşterek Heyetince 2575 sayılı Danıştay Kanununun Ek 1. maddesi uyarınca birlikte yapılan toplantıda Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
    6545 sayılı Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 103. maddesinin b) bendi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi yürürlükten kaldırılmış ise de; anılan Yasanın 27. maddesiyle 2577 sayılı Yasaya eklenen Geçici 8. maddenin 1. fıkrasındaki "Bu Kanunla idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler, 2576 sayılı Kanunun, bu Kanunla değişik 3 üncü maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanır. Bu tarihten önce verilmiş kararlar hakkında, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümler uygulanır." kuralı uyarınca, bu maddeye göre kararın düzeltilmesi yolundaki istemin incelemesine geçilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine göre kararın düzeltilmesi istemi yerinde görüldüğünden Danıştay Altıncı Dairesinin 05/10/2017 tarih ve E:2016/2893, K:2017/7287 sayılı kararı kaldırılarak işin esası incelendi:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY : Kocaeli İli, Körfez İlçesi, … Köyü, … Mevkii, … ada, … parsel sayılı taşınmazın maliki olan davacı tarafından, taşınmaz üzerinde bulunan yapının önünde inşaa edilen yaya üst geçidinin başka yere taşınması istemiyle yapılan başvurunun reddine dair Karayolları Genel Müdürlüğü'nün … tarih, … sayılı işlemininin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." hükmüne yer verilmiş,
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun uygulanacağı haller" başlıklı 31. Maddesinde; "Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygunlanır." hükmüne yer verilmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Hukuki dinlenilme hakkı" başlıklı 27. Maddesinde, "1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. 2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir." hükmüne yer verilmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Keşfin yapılması" başlıklı 290. Maddesinde; Keşfin yeri ve zamanı mahkeme tarafından tespit edilir. Keşif, taraflar hazır iseler huzurlarında, aksi takdirde yokluklarında yapılır." hükmüne amirdir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Bilirkişinin görevini yapmaktan yasaklı olması ve reddi" başlıklı 272. Maddesinde, "(1) Hâkimler hakkındaki yasaklılık ve ret sebepleriyle ilgili kurallar, bilirkişiler bakımından da uygulanır. Ancak, bilirkişinin, aynı dava veya işte daha önceden tanık olarak dinlenmiş bulunması, bir ret sebebi teşkil etmez. (2) Hâkimler hakkındaki yasaklılık sebeplerinden biri, bilirkişinin şahsında gerçekleşmişse, mahkeme, hüküm verilinceye kadar, her zaman bilirkişiyi resen görevden alabileceği gibi, bilirkişi de mahkemeden, görevden alınma talebinde bulunabilir. (3) Ret sebeplerinden birinin bilirkişinin şahsında gerçekleşmesi hâlinde taraflar, bilirkişinin reddini talep edebileceği gibi, bilirkişi de kendisini reddedebilir. Ret talebi veya bilirkişinin kendisini reddetmesinin, ret sebebinin öğrenilmesinden itibaren en geç bir hafta içinde yapılmış olması şarttır. Ret sebeplerinin ispatı için, yemin teklif edilemez. (4) Görevden alınma, ret ve bilirkişinin kendisini reddetmesine yönelik talep, bilirkişiyi görevlendiren mahkemece dosya üzerinden incelenir ve karara bağlanır. Kabule ilişkin kararlar kesindir. Redde ilişkin kararlara karşı ise ancak esas hakkındaki kararla birlikte kanun yoluna başvurulabilir. " hükmüne yer verilmiştir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, Sözleşme'nin 6. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme'nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi gibi ilke ve haklara, Anayasa'nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 38).
    "Hakkaniyete uygun yargılanma"nın temel unsuru, yargılamanın "çelişmeli" olması ve taraflar arasında "silahların eşitliği"nin sağlanmasıdır (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Rowe ve Davis/Birleşik Krallık [BD], B. No: 28901/95, 16/2/2000, § 60). Adil yargılanma hakkının unsurlarından olan çelişmeli yargılama ilkesi taraflara dava malzemesi hakkında bilgi sahibi olma ve yorum yapma hakkının tanınmasını ve bu nedenle tarafların yargılamanın bütününe aktif olarak katılmasını gerektirmektedir. Bu anlamda, mahkemece tarafların dinlenilmemesi, taraflara delillere karşı çıkma imkânı verilmemesi, yargılama faaliyetinin hakkaniyete aykırı hale gelmesine neden olabilecektir (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Ruiz-Mateos/İspanya, § 63; Feldbrugge/Hollanda, B. No. 8562/79, 29/05/1986, § 44).
    Adil yargılanma hakkının unsurlarından biri de silahların eşitliği ilkesidir. Silahların eşitliği ilkesi davanın taraflarının usuli haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelmektedir (Yaşasın Aslan, B. No: 2013/1134, 16/5/2013, § 32).
    Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılama ilkesi, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkânı vermektedir (Benzer yöndeki AİHM kararları için bkz. J.J./Hollanda, B. No: 9/1997/793/994, 27/3/1998, § 43; Vermeulen/Belçika, B.No: 19075/91, 20/2/1996, § 33). Genel anlamda hakkaniyete uygun bir yargılamanın yürütülebilmesi için silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ışığında taraflara tanık delili de dâhil olmak üzere delillerini sunma ve inceletme noktasında da uygun imkânların tanınması gerekir. Bu anlamda, delillere ilişkin dengesizlik veya hakkaniyetsizlik iddiaları da yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilecektir (Yüksel Hançer, B. No. 2013/2116, 23/1/2014, § 19).
    Dosyanın incelenmesinden, İdare Mahkemesince 24.03.2015 tarih ve E:2014/1326 sayılı ara kararla keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması amacıyla naip üye belirlenmesine karar verilmesinden sonra keşif tarihi, saati ve seçilen bilirkişilerin ünvan ve uzmanlık alanıyla birlikte isimlerine yer verilen 04.06.2015 tarihli naip üye tezkeresinin keşfin yapıldığı 25.06.2015 tarihinden sonra 29.06.2015 tarihinde davalı idareye tebliğ edildiği anlaşıldığından davalı vekilinin usulüne uygun bir şekilde keşfe katılımının sağlanamadığı, bilirkişilere ve bilirkişi seçimine itiraz hakkı ile keşif sırasında iddia ve açıklama yapma hakkının engellendiği sonucuna ulaşılmıştır.
    Bu durumda, keşfin yapılacağı tarih, saat ve seçilen bilirkişilerin ünvan ve uzmanlık alanlarının da belirtildiği naip üye tezkeresinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 272. maddesi uyarınca bilirkişilere ve bilirkişi seçimine yönelik bir haftalık itiraz süresinin kullanılmasına imkan tanıyacak şekilde davalı idareye keşif gününden makul bir süre önce tebliğ edilerek davalı vekilinin de keşfe katılımı sağlanması gerekirken, bu usule uyulmaksızın yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna dayanılarak dava konusu işlemin iptali yolunda verilen temyize konu kararda isabet bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, İdare Mahkemesince usulüne uygun olarak yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle uyuşmazlık hakkında karar verilmesi gerekmektedir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının ve davalı yanında müdahilin temyiz isteminin kabulüne,
    2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin … İdare Mahkemesinin … tarihli, E:… , K:… sayılı kararının 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 31/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara