Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2022/923 Esas 2022/1949 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2022/923
Karar No: 2022/1949
Karar Tarihi: 01.06.2022

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2022/923 Esas 2022/1949 Karar Sayılı İlamı

DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/923 E.  ,  2022/1949 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
    Esas No : 2022/923
    Karar No : 2022/1949

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

    KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 05/04/2021 tarih ve E:2016/57639, K:2021/895 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile bu karara karşı yaptığı yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının iptaline, bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
    Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 05/04/2021 tarih ve E:2016/57639, K:2021/895 sayılı kararıyla;
    Davalı idarenin usule ilişkin itirazlarının yerinde görülmediği,
    "Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmeler yapılarak,
    Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
    Davacının, ceza yargılaması sonucunda …Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:.., K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği; anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; "...gerekçeli karar başlığında suç tarihinin '23/07/2016' yerine '17/07/2016' şeklinde yazılması mahallinde düzeltilebilir bir hata olarak kabul edildiğinden; ilk derece Mahkemesinin hükmünden sonra dosyaya gelen tanık …'nin ifadesinin duruşmada sanık [davacı] ve müdafisine [davacı vekiline] okunarak diyeceklerinin sorulmaması diğer delillerin suçun sübutu için yeterli olması nedeniyle sonuca etkili görülmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır..." açıklamasına yer verilmek suretiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği; anılan karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine ise, Yargıtay …. Ceza Dairesinin …. tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile temyiz davasının esastan reddiyle hükmün onanmasına karar verildiği ve UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu davacı hakkında verilmiş olan mahkumiyet kararının 24/09/2019 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı,
    ByLock delili yönünden, davacı hakkında düzenlenen ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağının değerlendirilmesi sonucunda; davacının, "…" ID numarasıyla ve bir kullanıcı adı ve şifre almak suretiyle bu ağa dâhil olduğunun anlaşıldığı,
    YARSAV üyeliği yönünden, YARSAV üyeliğinin FETÖ ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu,
    Diğer hususlar (Unvanlı görev) yönünden, davacının FETÖ/PDY terör örgütünün HSK'da etkin olduğu dönemde yargıda önemli bir makam olan Hakimler ve Savcılar Kurulu Müfettişliğine atanmasının yukarıda yer verilen diğer tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı,
    HTS kayıtları yönünden, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçu kapsamında işlem yapılan kişiler ile ByLock kullanıcısı olduğu tespit edilen kişilerle davacının yaptığı görüşmeleri içerir HTS kayıtlarının davacı hakkında kararda yer verilen diğer tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
    Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
    Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istemlerinin de reddi gerektiği,
    Öte yandan, davacı tarafından Çorum L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısı ekinde dava dosyasına sunulan 03/09/2018 tarihli birinci savunmaya cevap dilekçesinde; yargılama giderlerinden tamamen muaf tutulmasına karar verilmesi talebinde bulunulduğu ve bu talebin dayanağı olan düzenlemenin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Adli yardımla ertelenen yargılama giderlerinin tahsili" başlıklı 339. maddesinin 2. fıkrasında yer alan ''Adli yardım kararından dolayı Devletçe ödenen veya muaf tutulan yargılama giderlerinin tahsilinin, adli yardımdan yararlananın mağduriyetine neden olacağı mahkemece açıkça anlaşılırsa, mahkeme, hükümde tamamen veya kısmen ödemeden muaf tutulmasına karar verebilir." kuralı olduğu görülmüş ise de, anılan fıkrada yer alan koşulların davacı yönünden gerçekleşmediği sonucuna ulaşıldığından davacının yargılama giderlerinden tamamen muaf tutulması isteminin kabul edilmediği gerekçesiyle,
    Davanın reddine, davacının adli yardım isteminin kabul edilmiş olması nedeniyle davanın açılışı sırasında tahsil edilemeyen 343,40 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili için müzekkere yazılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.600.00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davayı açtığı tarih ile karar tarihi arasında 4 yıl 6 ay 20 günlük bir sürenin geçtiği, davanın önceliğinin gözetilmediği, tekemmül sırasına uyulmadığı, ilk incelemenin zamanında yapılmadığı, davanın sonuçlandırılmasının özellikle geciktirildiği, adil yargılama ilkesinin ihlal edildiği, yaptığı bireysel başvuru neticesinde Anayasa Mahkemesince yargılama giderlerini ödemekten tamamen muaf tutulduğu, Anayasa Mahkemesince yargılama giderlerinin tahsilinin mağduriyetine yol açacağının kabul edilmesine rağmen temyize konu kararda aksi yönde karar verildiği, aleyhine hükmedilen avukatlık ücretinin hak arama özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte olduğu, kararı veren Dairenin tarafsız ve bağımsız mahkeme sıfatını taşımadığı, dosyada verilen bazı ara kararların kendisine tebliğ edilmediği, temyize konu kararda 2017 yılında verilen Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararıyla FETÖ'nün terör örgütü olarak kabul edildiğinin belirtildiği, tarafına isnat edilen hususların ise 2017 yılının çok öncesine ait olduğu, Danıştay Dairesinin kendisine göre alt mahkeme olan … Ağır Ceza Mahkemesinin henüz kesinleşmemiş kararına atıf yaparak karar vermesinin usule aykırı olduğu, kararda yer verilen tanık ifadelerinin şahsıyla hiçbir alakasının bulunmadığı, ifadelerin hiçbir yerinde adının geçmediği, tanık ifadelerinin delil niteliği taşımadığı, serbest iradeye dayanmayan zorlama, korkutma ve tehditle bazılarının ise menfaat temini karşılığı alındığı, dava konusu işlem tesis edildikten yıllar sonra ileri sürülen hususlara göre karar verildiği, işlemlerin somut verilere göre değil fişleme listelerine göre tesis edildiği, savunma hakkı verilmeden işlem tesis edilmesine rağmen bu hususun hukuka aykırı görülmediği, dava konusu işlemlerin özel hayata saygı hakkını ihlal ettiği, temyize konu kararda sadece özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiası ile ilgili değerlendirme yapıldığı, dava dilekçesinde ileri sürdüğü diğer haklar açısından değerlendirme yapılmadığı kararın bu anlamda gerekçeden yoksun olduğu, aynı eylemler nedeniyle hem ceza mahkemesi tarafından mahkumiyet kararı verildiği hem de meslekten çıkarma cezasına karşı açtığı davanın reddedilmesi nedeniyle iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkının ihlal edildiği, bylock programını hiçbir şekilde kullanmadığı; hangi iletişimin, gönderildiği ya da alındığı iddia edilen hangi mesajın suç oluşturduğu gösterilmeyen tespit ve değerlendirme tutanağına göre davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğu, bylock programı ile ilgili tespitlere dayanak teşkil eden veriler/dokümanlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması ve MİT'e bylock ile ilgili verilerin hangi yöntemle ve ne zaman elde edildiğinin müzekkere ile sorulması istemleri ile ilgili kararda bir değerlendirme yapılmamasının adil yargılanma hakkını ihlal edildiği, YARSAV'a üye olmasının FETÖ ile ilişki içinde bulunduğuna delil teşkil etmeyeceği, HSYK müfettişi olarak görev yapmasının FETÖ ile ilişki içinde bulunduğuna delil teşkil etmeyeceği, temyize konu kararda, hakkında düzenlenen HTS bilirkişi raporuna göre hakkında FETÖ üyeliği iddiasıyla adli işlem yapılan birçok kişi ile irtibat halinde bulunduğunun belirtildiği ve bu durumun iltisak ve irtibat yönünden destekleyici bir unsur olarak belirtildiği, bu çıkarımın yanlış, eksik ve yanlı bir yoruma dayandığı, söz konusu durumun FETÖ ile ilişki içinde bulunduğuna delil teşkil etmeyeceği, kararı veren Daire başkan ve üyelerinin subjektif değerlendirme yaptığı, dava konusu işlemlerin iptali ile yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
    "a)Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
    b)Hukuka aykırı karar verilmesi,
    c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması"
    sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1.Davacının temyiz isteminin reddine,
    2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 05/04/2021 tarih ve E:2016/57639, K:2021/895 sayılı kararının ONANMASINA,
    3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
    4. Kesin olarak, 01/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara