Esas No: 2022/478
Karar No: 2022/1952
Karar Tarihi: 01.06.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2022/478 Esas 2022/1952 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2022/478 E. , 2022/1952 K.Özet:
Davacı, mesleğinden çıkarılmasıyla ilgili Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararının iptali için dava açmıştır. Danıştay Beşinci Dairesi, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğuna, demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğine ve dava konusu kararın hukuka uygun olduğuna karar vermiştir. Davacı, kararı temyiz etmiş ve Anayasa'ya aykırılık, adil yargılanma hakkının ihlali, hukuka aykırı delil toplanması gibi iddialarda bulunmuştur. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, kararın usul ve hukuka uygun olduğunu, temyiz isteminin reddedilmesi gerektiğini ve Daire kararının onanması gerektiğini kararlaştırmıştır. Kanun maddeleri olarak, davanın açıldığı 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi ve 6749 sayılı Kanun'un (667 sayılı KHK) 3/1. maddesi belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/478
Karar No : 2022/1952
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 12/10/2021 tarih ve E:2016/58013, K:2021/3015 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile yine aynı Kurulun … tarih ve … sayılı yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin kararının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 12/10/2021 tarih ve E:2016/58013, K:2021/3015 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazlarının yerinde görülmediği,
"Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmeler yapılarak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 8 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusunun ise …Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile reddedildiği, davacı tarafından Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile davacının temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanmasına karar verildiği ve davacı hakkındaki mahkumiyet kararının 28/11/2018 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı,
ByLock delili yönünden, davacı hakkında düzenlenen "ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı"nın incelenmesinden; davacının … ID numarasıyla ve bir kullanıcı adı ve şifre almak suretiyle bu ağa dâhil olduğunun anlaşıldığı,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, üniversitede örgüt evlerinde kaldığına, çalıştığı dönemde FETÖ/PDY mensubu olarak bilindiğine, örgütün toplantılarına katıldığına ve diğer hususlara yönelik yukarıda yer verilen ifadeler ile davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
Diğer hususlar (Unvanlı görev) yönünden, davacının FETÖ/PDY terör örgütünün Adalet Bakanlığı ve Hakimler ve Savcılar Kurulunda etkin olduğu dönemlerde Müfettiş/Baş Müfettiş olarak görevlendirilmesinin diğer tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, OHAL döneminde alınan tedbirler çerçevesinde hakimlik-savcılık mesleğinden çıkarıldığı, 18/07/2018 tarihinde OHAL uygulamasına son verilmesi sebebiyle, kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemin Anayasal dayanağının kalmadığı, sonradan KHK çıkarıp daha önceki eylemleri cezalandırmanın suç ve cezaların geçmişe yürümezliği ilkesini ihlal edeceği gibi, bu tür uygulamanın öngörülebilirlik ilkesini de yok sayma anlamına geleceği, dava konusu işlemle temel haklarının telafisi imkansız şekilde zedelendiği, 6749 sayılı Kanun'un (667 sayılı KHK) 3/1. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğundan bahisle iptali talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması gerektiği, hakkında uygulanan meslekten çıkarma işleminin disiplin cezası niteliğinde olan göreve son verme işlemi olduğu, idarece meslekten çıkarma cezasının verilebilmesi için bir disiplin soruşturmasının yapılması, ilgiliye yasal tüm haklarının tanınması ve fiilin sübuta erdirilmesinin şart olduğu, hakkındaki meslekten çıkarma kararının sivil ölüme terk anlamı taşıdığı, suç ve cezaların aleyhe geçmişe yürütülemeyeceği ilkesinin, idarece savunma hakkı verilmediğinden adil yargılanma hakkı ilkesinin ihlal edildiği, yargılama süresinin makul olmadığı, Dairenin karar verirken idarenin yerine geçerek tarafsızlığını yitirdiği, dava konusu işlemin dayanağı KHK'nın meşru bir amacının bulunmadığı, savunma hakkı dahi verilmeden işlem tesis edilmesinin AİHM kriterleri dikkate alındığında demokratik toplumda gerekli ve ölçülü olmadığı, kanunilik ilkesinin açıkça ihlal edildiği, işlemde bireyselleştirme yapılmadığı, görevinin sona ermesini gerektirecek bir durumun bulunmadığı, hukuka aykırı fişlemelerle meslekten çıkarma kararı verildiği, talep ettiği tanıkların dinlenmemesi, gerekli bilirkişi raporlarının alınmaması, dijital verilen gereği gibi incelenmemesi suretiyle yüzyüzelik ilkesi uygulanmadan eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verildiği, hukuka aykırı delil toplandığı, Bylock sorgu raporlarının ve BTK kayıtlarının hatalı, çelişkili ve eksik olduğu, bilirkişi raporu alınmadığı, bylock programını kullanmadığı, birbirini tamamlamayan, her biri kısa belli dönemlere yönelik ifadeler içeren tanık beyanlarının delil olarak kabul edilemeyeceği, davanın sonucunu esastan etkileyecek birçok argümanın ve insan hakları ihlallerinin incelenmeden davanın reddedilmesiyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği, usulsüz işlemlerle bir çok temel hak ve özgürlüğünden yoksun kaldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davacının Anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek, gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a)Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b)Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması"
sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 12/10/2021 tarih ve E:2016/58013, K:2021/3015 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 01/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.