Esas No: 2021/2388
Karar No: 2022/3502
Karar Tarihi: 01.06.2022
Danıştay 4. Daire 2021/2388 Esas 2022/3502 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2021/2388 E. , 2022/3502 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/2388
Karar No : 2022/3502
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 2011/1 ilâ 12. dönemlerine ilişkin katma değer vergisi iade talebinin reddine dair tesis edilen 07/03/2013 gün ve 6330 sayılı işlemin iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesinin temyize konu kararıyla; olayda, davacı tarafından 2011/1 ila 12 dönemlerine ait KDV düzeltme beyannamelerinin, izleyen yıl içindeki 27/07/2012 tarihinde verildiği görülmekte olup, davacının anılan dönemlere ait indirimli orana tabi işlemlerden doğan KDV alacağının iadesi talebi; davalı idarece, 119 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğin yayım tarihinden sonra verilen düzeltme beyannameleri ile iade isteminde bulunulduğundan, anılan Tebliğin 6.4. bölümüne göre, süresinde iade hakkını kullanmayan mükelleflerin, daha sonra düzeltme beyannameleri ile iade talebinde bulunmaları mümkün olmadığından bahisle reddedilmiş ise de, ihtilaf konusu mahsup-iade talebinin tabi olduğu 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun yukarıda yer verilen 29/2 maddesinde, yılı içinde mahsuben iade edilemeyen verginin, izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden veya mükellefin borçlarına mahsuben iade edileceği hususu açıkça düzenlenmiş olup, yasayla tanınan bir hakkın, yasa hükmünde öngörülmediği halde, genel tebliğ gibi ikincil bir mevzuatla kapsamının daraltılamayacağı, bu durumun hukuk devleti ilkesinin normlar hiyerarşisi prensibine aykırılık teşkil edeceği açık olduğundan, davacı şirketin yasal şartları haiz iade talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı ve 178.610,86 TL tutarın davacıya iadesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı şirket hakkında yasal mevzuat çerçevesinde yapılan işlemlerde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar Danıştay bozma kararı esas alınarak verilen mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Davacı tarafından, 2011/1 ilâ 12. dönemlerine ait indirimli oranlı teslimlerden kaynaklanan katma değer vergisi iade talebinin reddine dair 07/03/2013 tarih ve 6330 sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davanın kabulüne dair Vergi Mahkemesi kararı davalı idarece temyiz edilmiştir.
3095 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29/2. maddesinde, "Bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki farkın sonraki dönemlere devrolunacağı ve iade edilmeyeceği" hükmü yer almış; fıkranın devamında ise 28. madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan verginin, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin %51'i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödeneceği, yılı içinde mahsuben iade edilemeyen verginin izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden veya mükellefin yukarıda sayılan borçlarına mahsuben iade edileceği kurala bağlanmış; 29/2 maddesinin değişiklikten önceki, son hükmünde ''Yılı içinde mahsuben iade edilemeyen verginin nakden iade edileceği'' belirtilmişken, bu hüküm 5838 sayılı Kanunla (28/02/2009 tarihinden itibaren geçerli) "Yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden veya mükellefin yukarıda sayılan borçlarına mahsuben iade edilir. Bakanlar Kurulu, vergi nispeti indirilen mal ve hizmet grupları ile sektörler itibariyle, iade hakkını kısmen veya tamamen ya da amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen KDV ile sınırlı olmak üzere kaldırmaya; Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.'' şeklinde değiştirilerek iade talebi açısından süre sınırlaması getirilmiştir.
Buna göre, indirimli orana tabi işlemin gerçekleştiği yılda mahsuben iade edilemeyen mahsuben iade talebinde bulunulmasına rağmen diğer bir ifadeyle mahsuben iade talebinde bulunmak şartıyla verginin değişiklikten önceki indirimli orana tabi işlemin gerçekleştiği yılda, değişiklikten sonra ise izleyen yılda nakten veya mahsuben iadesi talep edilmeyen KDV'nin sonraki yıllarda iadesinin talep edilmesi mümkün değildir.
Konu ile ilgili olarak 85, 99 ve 119 Seri No'lu KDV Genel Tebliğleri ile Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği'nde iade hakkına ilişkin hususların beyannamelerde nasıl ve hangi satırda gösterileceği gibi doğrudan beyan yükümlülüğü ile ilgili usul ve esaslara yer verildiği ve talep zamanının belirliği sağlanmıştır.
Bu kapsamda, Resmi Gazete'de yayım tarihi olan 23/06/2012 tarihinden sonraki iade taleplerine uygulanmak üzere indirimli orana tabi işlemler kapsamında yapılacak iadelere ilişkin usul ve esasların düzenlendiği 119 Seri No'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin, "Yılı İçindeki Mahsup Taleplerinin Yerine Getirilmesi" başlıklı 4. Bölümünde; indirimli orana tabi işlemleri bulunan mükelleflerin, bu işlemleri nedeniyle yüklendikleri ve indirim yolu ile telafi edemedikleri iade alacağına yönelik taleplerini bir dilekçe ile yapacakları, 4.000,00 TL üzerindeki mahsup taleplerinin vergi inceleme raporu veya YMM raporu ile yerine getirilebileceği, "Yılı İçinde Mahsup Edilemeyen Vergilerin İadesi" başlıklı bölümünde ise; indirimli orana tabi işlemlerden doğan KDV iade alacağının yılı içinde mahsuben iade edilemeyen kısmının, izleyen yıl içinde mükellefin isteğine bağlı olarak, nakden veya mahsuben iade edilebileceği belirtildikten sonra, Tebliğ'de iade talebinin en erken izleyen yılın Ocak dönemine ait olup Şubat ayı içinde verilecek, en geç Kasım dönemine ait olup Aralık ayı içinde verilecek KDV beyannamesi ile yapılması gerektiği ifade edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının 2011 takvim yılına ait indirimli orana tabi teslimleri nedeniyle yüklendiği ve indirim yoluyla telafi edemediği katma değer vergilerinin iadesi istemiyle ilgili dönemler için 27/07/2012 tarihinde vermiş olduğu düzeltme beyannameleri ile nakden iade isteminde bulunduğu ve daha sonra yeminli mali müşavir tarafından düzenlenen … tarih ve … sayılı YMM Katma Değer Vergisi İadesi Tasdik Raporunun 31/08/2012 tarihinde davalı vergi dairesine sunulduğu; daha sonra davalı idarenin … tarih ve … sayılı yazısı ile, düzeltme beyannamelerinin verildiği dönemde 119 Seri Nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin yürürlüğe girmiş olması nedeniyle yeminli mali müşavir raporunun bu tebliğ doğrultusunda yeniden gözden geçirilmesi gerektiği hususu ilgili yeminli mali müşavire bildirildiği, yeminli mali müşavir tarafından 119 Seri Nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği ile getirilen düzenlemelerin iade istemine engel teşkil etmediğinin tasdik ve beyan edildiği, dava konusu işlem ile de, 119 Seri Nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin 6.4. bölümünde yapılan açıklamalara göre süresinde iade hakkını kullanmayan mükelleflerin, daha sonra düzeltme beyannameleri ile iade talebinde bulunmalarının mümkün olmadığından bahisle iade başvurusu reddedilmiştir.
Olayda, 2011 takvim yılında gerçekleşen indirimli orana tabi işlemler nedeniyle doğan KDV iadelerinin talep edilebilmesi, indirimli orana tabi işlemlerden dolayı mahsuben iadenin varlığı; iadenin doğduğu tarihten itibaren verilecek KDV beyannamelerinde gösterilmesi ve mahsup yoluyla iade edilemediğinden iadesi gereken kısım için de (ihtilaflı yıl için) 2011/Kasım dönemi KDV beyannamesinin verilme süresinin son günü olan 24 Aralık 2011 günü mahsuben iade talebinde bulunulması gerekirken; süresinde mahsup yoluyla iade hakkını kullanmayan davacının daha sonra düzeltme beyannameleri ile nakden iade talebinde bulunması mümkün olmadığından, daha sonra 27/07/2012 tarihli düzeltme beyanlarıyla yaptığı iade talebinin kabul edilmemesi yolundaki davalı idare işleminde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz başvurusunun kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.