Esas No: 2021/3314
Karar No: 2022/2419
Karar Tarihi: 01.06.2022
Danıştay 13. Daire 2021/3314 Esas 2022/2419 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2021/3314 E. , 2022/2419 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/3314
Karar No:2022/2419
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kurumu
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Petrol Ürünleri Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … tarih ve DAĞ/… sayılı dağıtıcı lisans sahibi davacı şirket tarafından, istasyonsuz bayilik lisansı sahibi şirkete gerçekleştirmiş olduğu akaryakıt satışlarına ilişkin düzenlemiş olduğu belgelerde muhatabın lisans numarasına yer verilmediğinin tespit edildiğinden bahisle, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun 19. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinin (3) numaralı alt bendi uyarınca 250.000,00-TL idarî para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (Kurul) kararının iptali ile davalı idareye ödenen 187.500,00-TL'nin 03/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi'nce Dairemizin … tarih ve E:…, K:… sayılı bozma kararına uyularak verilen kararda; davacı şirketin bayisi olan BAY/… numaralı istasyonsuz bayilik lisansı şirkete gerçekleştirdiği akaryakıt satışlarına ilişkin 07/11/2007 tarihli satışa konu belgelerde lisans numarasına yer vermediği, 23/12/2009 tarihinde davacı şirket tarafından düzenlenen … tarih ve … numaralı sevk irsaliyesi sayılı faturada muhatabın lisans numarasının belirtilmediğinden bahisle davacı şirkete 250.000,00-TL idari para cezası verilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı;
Uyuşmazlıkta, 7164 sayılı Kanun'un 33. maddesi ile değiştirilen 5015 sayılı Kanun'un 20. maddesinde yer alan ihtar müessesesinin, lehe kanun teşkil edip etmediğinin değerlendirilmesi yönünden yapılan incelemede;
Değişiklikten önce, 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesinde idarî para cezaları, "İdarî yaptırımlar" başlıklı 20. maddesinde ise "lisans iptali"nin düzenlendiği, gerek idarî para cezasının, gerek lisans iptalinin bir idarî yaptırım olduğunda tereddüt bulunmadığı, ancak 5015 sayılı Kanun'da idarî para cezaları ile lisans iptalinin farklı usûl ve esaslara bağlandığı, bu bağlamda 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesinde, 15 günlük süre içerisinde aykırılığın giderilmesi yönünde yapılması gereken ihbar, idarî para cezası verilebilmesinin ön şartı olarak belirtilmediği hâlde, idarî para cezası dışındaki idarî yaptırımları düzenleyen 20. maddesinin önceki metninde, lisans iptali için aykırılığın giderilmesi yönünde 15 günlük süre tanıyan ihbar yapılması zorunlu görüldüğü, daha da önemlisi, ilgiliye verilen 15 günlük süre içerisinde aykırılıklar giderildiği takdirde piyasa faaliyetinin geçici olarak durdurulmasına karar verilemeyeceği anlaşılmakla birlikte, söz konusu aykırılığın verilen süre içerisinde giderilmiş olması idarî para cezası verilmesine engel olmadığı, başka bir anlatımla, ilgilinin mevzuata aykırı fiili hem idarî yaptırım uygulanmasını hem de idarî para cezası verilmesini gerektiriyorsa, aykırılığın verilen süre içerisinde giderilmesi durumunda ilgilinin piyasa faaliyetinin geçici olarak durdurulması ve lisans iptali gibi yaptırımlar uygulanmayacağı, ancak söz konusu mevzuata aykırılık nedeniyle idarî para cezası uygulanabileceği;
Değişiklikten sonra ise, 5015 sayılı Kanun'un 20. maddesinde yapılan yeni düzenleme ile, idarî yaptırımların sayıldığı ve idarî para cezalarının da 20. maddedeki hükme tâbi olacağının belirtildiği;
Bu itibarla, 19. maddede yer verilen idarî para cezalarına ilişkin fiillerden Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından belirlenen "niteliği itibarıyla düzeltme imkânı olanlar" için otuz günlük süre içerisinde aykırılığın giderilmesi, aksi hâlde hakkında geçici durdurma yapılabileceğinin ihtar edileceğine ilişkin düzenlemenin, idarî para cezaları yönünden cezalandırılmadan önce mevzuata aykırı davranışta bulunan kişi veya kişilere söz konusu aykırılığın ortadan kaldırılması için tanınmış bir imkân olduğu, bu yönüyle ihtarın kişinin cezalandırılabilmesine ilişkin bir ön şart teşkil ettiği ve söz konusu fiilleri işleyenler bakımından daha önce fiilin sabit görülmesi hâlinde doğrudan idarî para cezasına muhatap oldukları dikkate alındığında, anılan Kanun değişikliğinin failin lehine olduğu sonucuna ulaşıldığı;
7164 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile 5015 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 6. maddenin kapsamının ve somut uyuşmazlığa etkisinin değerlendirilmesi;
Anılan maddenin birinci fıkrasında, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Kurulca idarî para cezası verilmemiş olan ve niteliği itibarıyla düzeltme imkânı bulunan fiilleri işleyenler için nasıl bir usûl izleneceğinin öngörüldüğü; ikinci fıkrasında ise maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Kurul tarafından karara bağlanmış idarî para cezalarının tahsiline ilişkin kurallara yer verildiği, söz konusu Geçici maddede, niteliği itibarıyla düzeltme imkânı bulunan fiilleri kanun değişikliğinden önce işleyen ve haklarında idarî para cezası uygulanan kişiler yönünden ne gibi bir işlem yapılacağı açıklanmamış olmakla birlikte, yeni düzenlemede yer alan ihtar müessesesi lehe kanun niteliğinde olduğundan, belirtilen kişilerin de geçici maddede öngörülen usûle tâbi tutulmaları gerektiğinin anlaşıldığı;
Bu itibarla, 5015 sayılı Kanun'da yapılan değişiklik uyarınca alınan düzenleyici Kurul kararıyla niteliği itibarıyla düzeltme imkânı olan fiiller arasında sayılan "mali belgelerde muhatabın lisans numarasının bulunmaması" fiili nedeniyle idarî para cezası verilmeden önce ihtarda bulunma şartının yerine getirilmesi ve lehe kanun niteliği taşıyan söz konusu kuralın davacıya da uygulanması zorunluluğu karşısında, dava konusu Kurul kararında hukuka uygunluk bulunmadığı;
Öte yandan, hukuka aykırılığı saptanan dava konusu işlem nedeniyle Anayasa’nın 125. maddesi uyarınca, anılan işlem nedeniyle davacı tarafından davalı idareye ödenen 187.500,00-TL'nin ödeme tarihi olan 03/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte hesaplanarak davacıya ödenmesi gerektiği;
Hükmedilecek vekalet ücreti ve nispi karar harcı bakımından yapılan değerlendirmede;
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade edeceğinin belirtildiği, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinde, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyorsa avukatlık ücretinin Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla üçüncü kısmına göre belirleneceği, anılan düzenlemeye göre konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen davalarda nispi avukatlık ücretine hükmedilececeği;
Dava konusu uyuşmazlıkta, davacıya 250.000,00 TL idarî para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Kurul kararının tebliği üzerine davacı tarafından anılan idarî para cezasının 3/4'ünün ihtirazî kayıtla ödendiği, dava dilekçesinde dava konusu işlemin iptali yanında ödenmiş bulunan tutarın iadesi istemine yer verildiğinin anlaşıldığı;
Davacının ödemiş olduğu para cezasının iadesi talebinin, iptal davasının bir sonucu olduğu, iptal davası ile birlikte ileri sürülen nedenlerle iade talebinde bulunulduğu, tahsil edilen tutarın iadesine yönelik davalı idarenin sorumluluğundan söz edilmediği, idareye tazminatı gerektirir herhangi bir hizmet kusuru atfedilmediği anlaşıldığından, davanın konusunun "maddi tazminat" olarak nitelendirilemeyeceği gözetilerek vekâlet ücretinin ve harcın maktu olarak belirlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline ve davacı tarafından davalı idareye ödenen 187.500,00-TL'nin ödeme tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle iadesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, 5015 sayılı Kanun'da yapılan değişiklikle sadece idari yaptırım uygulama usulüne ilişkin değişiklikler getirildiğinden Kanun hükmünün lehe Kanun niteliğinde olmadığı, takip ve tahsil işlemleri durmuş olan idari para cezasının davacının kendi rızasıyla ödemede bulunduğu dikkate alındığında, faiz alacağına hükmedilmesinin haksız olduğu, tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali ile ...-TL'nin yasal faiziyle iadesine karar verilmesi yolundaki … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Davalı idare harçtan muaf olduğundan temyiz aşamasında yatırılan toplam …TL harcın istemi hâlinde davalı idareye iadesine,
4. Dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 01/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.