Danıştay 2. Daire 2021/10742 Esas 2022/3205 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Daire
Esas No: 2021/10742
Karar No: 2022/3205
Karar Tarihi: 01.06.2022

Danıştay 2. Daire 2021/10742 Esas 2022/3205 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 2. Daire Başkanlığı         2021/10742 E.  ,  2022/3205 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    İKİNCİ DAİRE
    Esas No : 2021/10742
    Karar No : 2022/3205

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, davalı idare tarafından vekalet ücretine ilişkin kısmı yönünden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava Konusu İstem : Dava; Aydın ili Kuşadası ilçesi … Mahallesi … Sokak No:… adresinde faaliyet gösteren … Hamam-Sauna-Masaj isimli işyerinin ruhsat alıncaya kadar mühürlenmesine ilişkin … gün ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
    İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : ... İdare Mahkemesinin temyize konu kararıyla; davacıya ait sauna, hamam ve masaj faaliyeti yürütülen işyerine ilişkin alınmış bir ruhsatın bulunmadığı gibi yapılmış bir ruhsat başvurusunun dahi bulunmadığı, ayrıca davacı tarafından beyan edilmesine rağmen bu durumun aksini ortaya koyan herhangi bir bilgi veya belgenin dosyaya sunulamadığından, ruhsatsız olan davacıya ait işyerinin ruhsat alıncaya kadar mühürlenmek suretiyle kapatılmasına ilişkin tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından; vekille takip edilen davalarda vekalet ücretinin yargılama giderlerinden olduğu, tarafların yargılamanın her aşamasında kendisini vekille temsil ettirme hakkı bulunduğu, savunma gönderilmesine ve mahkeme tarafından davanın reddine karar verilmesine rağmen savunmanın süresinde bulunmadığı gerekçesiyle vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve yasal mevzuata aykırı olduğu ve kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN CEVABI : Cevap verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ :Temyiz isteminin kabuluyle İdare Mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Danıştay (Kapatılan) Onyedinci Dairesi tarafından, Danıştay Onuncu Dairesine; Danıştay Onuncu Dairesi tarafından da Danıştay Başkanlık Kurulunun 18/12/2020 günlü, K:2020/62 sayılı kararının "Ortak Hükümler" kısmının 6. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen dosyada, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
    İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
    2. …İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın ONANMASINA,
    3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı idare üzerinde bırakılmasına,
    4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
    5. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (15) onbeş gün içinde Danıştay'da karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    (X) KARŞI OY :
    1136 sayılı Avukatlık Kanunu`nun 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği; 168. maddesinin son fıkrasında, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı; 171. maddesinin birinci fıkrasında, avukatın üzerine aldığı işi sonuna kadar takip edeceği hükümlerine yer verilmiştir.
    Temyiz istemine konu kararın verildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi`nin 2. maddesinin 1. fıkrasında, bu Tarifede yazılı avukatlık ücretinin, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemlerin karşılığı olduğu; 3. maddesinin 1. fıkrasında, yargı yerlerince avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin, Tarifede yazılı miktardan az ve üç katından çok olamayacağı, bu ücretin belirlenmesinde, avukatın emeği, çabası, işin önemi, niteliği ve davanın süresinin göz önünde tutulacağı; 5. maddesinin 1. fıkrasında, hangi aşamada olursa olsun, dava ve icra takibini kabul eden avukatın, Tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanacağı; 21. maddesinde, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan Tarifenin esas alınacağı kuralları yer almıştır.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollama yaptığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu`nun 323. maddesinde, avukatlık ücretinin yargılama giderlerine dahil olduğu; 326. maddesinde ise, avukatlık ücretinin de aralarında bulunduğu yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği hükümlerine yer verilmiştir.
    Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, dava sonunda hüküm verilene kadar hangi aşamada olursa olsun davayı takip edip hukuki yardımda bulunan avukatın, asgari ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından çok olmamak üzere, bu hukuki yardımda bulunurken sarf ettiği emeği ve çabası da göz önünde bulundurularak belirlenecek avukatlık ücretine hak kazandığı anlaşılmaktadır.
    Diğer taraftan, re`sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu idari yargıda, davalı idarece savunmanın süresinde verilmemiş olması, dosyanın tekemmül ederek karara bağlanması ve sadece süresinde verilecek savunma dilekçeleriyle talep edilebilecek hakların karşılanması açılarından önem arz etmekte olup; devam eden yargılama sırasında, vekil sıfatıyla davalı idareyi temsil eden, bu suretle de hukuki yardımda bulunan avukatın, davalı idare lehine sonuçlanan davada avukatlık ücretinden mahrum edilmesinin hukuki bir dayanağı da bulunmamaktadır.
    Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ve 141. maddesinin son fıkrasında, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesi, 1. fıkrasında, herkesin, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul süre içinde görülmesini isteme hakkına sahip olduğu hususu düzenlenmiştir.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda (İYUK), yargılamanın hızlandırılması ve en kısa sürede tamamlanması amacıyla konulan hükümler yer almaktadır. İYUK'un "Tebligat ve cevap verme" başlıklı 16. maddesinde, dava dilekçesi ve eklerinin birer örneğinin davalıya, davalının vereceği savunmanın davacıya tebliğ olunacağı, tarafların yapılacak tebliğlere karşı, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde cevap verebileceği, bu sürenin, ancak haklı bir sebep bulunması halinde, otuz günü geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabileceği, "Dosyaların İncelenmesi" başlıklı 20. maddesi, 5. fıkrasında ise, dosyaların tekemmül ettikten sonra, tekemmül sırasına göre incelenerek karara bağlanacağı hükmüne yer verilmiştir. Dava ve cevap hakkının kullanımına yönelik olarak sürelerin belirlenmesinde amaç, uyuşmazlıkların biran evvel yargı mercileri önüne getirilerek karara bağlanmasının teminini sağlamaya matuf bulunmaktadır.
    Anayasa Mahkemesi de, 16/01/2014 günlü E.2013/92 K.2014/6 sayılı kararında Anayasa'nın 141. maddesinde düzenlenen makul sürede yargılama ilkesi uyarınca, devletin yargılamaların gereksiz yere uzamasını engelleyecek etkin çareler oluşturmak zorunda olduğunu, ancak bu amaçla alınacak kanuni tedbirlerin ve öngörülen çarelerin, yargılama sonucunda işin esasına yönelik adil ve hakkaniyete uygun bir karar verilmesine engel oluşturmaması gerektiğini, bu ilkelere uygun olmak kaydıyla, yargılama yöntemini belirlemenin kanun koyucunun takdirinde olduğunu belirtmiştir.
    Uyuşmazlıkta; davalı idarenin vekil ile temsil edildiği, davalı tarafça her ne kadar mahkemece belirlenen 15 günlük sürede savunma verilmemiş olsa da 13/05/2015 tarihinde tebliğ edilen dava dilekçesine karşı 08/06/2015 tarihinde savunma dilekçesi verildiği, ekinde dava konusu işleme dayanak bilgi ve belgelerin sunulduğu, bu dilekçe ve eklerine göre mahkemece bir karara varıldığı görülmekte olup, bu haliyle makul sürede yargılama ilkesinin gereği olarak belirlenmiş olan sürelerin, davaların kesin hüküm elde edilinceye kadar vekil aracılığıyla takibini kısıtlayıcı şekilde yorumlanamayacağı ve taraf vekillerinin hangi aşamada olursa olsun dava takibi ile görevlendirilmesi halinde avukatlık asgari ücret tarifesinde öngörülen ücrete hak kazanacağına ilişkin açık düzenlemeler karşısında, vekil ile temsil olunan davalı idare lehine vekalet ücreti takdir edilmemiş olması nedeniyle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının vekalet ücreti yönünden bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.

    Hemen Ara