Esas No: 2019/2529
Karar No: 2022/6556
Karar Tarihi: 01.06.2022
Danıştay 6. Daire 2019/2529 Esas 2022/6556 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2019/2529 E. , 2022/6556 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/2529
Karar No : 2022/6556
DAVACI : … Odası
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU :18/03/2018 günlü, 30364 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği ekinde yer alan Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslara ilişkin 1.3.1.1, 2.4.1.1, 2.4.2, 2.5, 15.2.1.3, 16.1.1, 16.2.1.1, 16.2.1.2, 16.2.2.1, 16.2.2.2, 16.3.6, 16.3.7, 16.5.2.1, 16.5.2.3, 16.6.3, 16.6.5, 16.6.8, EK 16B, 16.8.3.2, 16A.1.4, 16D.4, 16C.1.2, 16.13.3, 16.4.1, 16.6.1, 16.13.4, EK16A, 16C.2.2.1 maddesinin (a) bendi, 16A.3.1, 3.3.1.1 maddesinin (b) bendi ve 4.7.3.4 nolu maddelerinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
Jeoloji mühendislerinin Oda Yönetmeliğinin 5. maddesinde; "...her türlü mühendislik yapılarının yapı yeri ve güzergah seçimi, zemin ve temel etütleri, deprem, doğal afet ve benzeri konularında eğitim ve araştırma etkinliklerinin yürütüldüğü... mühendislik dalı olarak tanımlandığı, dava konusu bu Yönetmeliğin amacının, yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek resmi ve özel tüm binaların ve bina türü yapıların tamamının veya bölümlerinin deprem etkisi altında tasarımı ve yapımı ile mevcut binaların deprem etkisi altındaki performanslarının değerlendirilmesi için kuralları düzenlemek olarak gösterildiği, ancak Yönetmeliğin Eki Esaslarda bu amaçla çelişen düzenlemeler bulunduğu, jeofizik mühendislerinin hizmetlerine yer verilmediği, bu Yönetmeliğin dava konusu edilen maddelerinin, gerekli bilimsel yaklaşımı taşımaması açısından eksik olduğu, daha ekonomik ve bu araştırmalar için özel olarak geliştirilmiş yöntemlerin kullanılmaması açısından konu, sebep ve amaç yönlerinden hukuka aykırı olduğu gibi düzenlemede kamu yararının gözetilmediği, bir mühendislik disiplininin uzman olduğu konularda başka bir mühendislik disiplininin görevlendirilmesi ile oda mevzuatı ile kendilerine verilen yetkilerin sınırlandırıldığı, dayanağı maddelere bakıldığında davalı kurumun dava konusu Yönetmeliği çıkarma yetkisinin olmadığı, Yönetmelik ve Eki'nin mevzuat hazırlama tekniğine, üst normlara ve hukuka aykırı olduğu öne sürülmüştür.
DAVALININ SAVUNMASI :
Öncelikle, usule ilişkin olarak, davanın süresinde açılmadığı, davacının dava açma ehliyeti bulunmadığı, konusu yanı olan başka davalarda olduğundan bahisle derdestlik nedeniyle davanın reddi gerektiği ileri sürülmüştür.
Dava konusu Yönetmeliğin, dayanağı Kanuna, kamu yararına ve hukuka uygun olduğu savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'NUN DÜŞÜNCESİ : Dava, 18/03/2018 günlü, 30364 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği ekinde yer alan Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslara ilişkin 1.3.1.1, 2.4.1.1, 2.4.2, 2.5, 15.2.1.3, 16.1.1, 16.2.1.1, 16.2.1.2, 16.2.2.1, 16.2.2.2, 16.3.6, 16.3.7, 16.5.2.1, 16.5.2.3, 16.6.3, 16.6.5, 16.6.8, EK 16B, 16.8.3.2, 16A.1.4, 16D.4, 16C.1.2, 16.13.3, 16.4.1, 16.6.1, 16.13.4, EK16A, 16C.2.2.1 maddesinin (a) bendi, 16A.3.1, 3.3.1.1 maddesinin (b) bendi ve 4.7.3.4 nolu maddelerinin iptali istemiyle açılmıştır.
7269 sayılı "Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle yapılacak Yardımlara Dair Kanun" un 1. maddesinde Deprem (Yer sarsıntısı), yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ,tasman ve benzeri afetlerde; yapıları ve kamu tesisleri genel hayata etkili olacak derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlar hakkında bu kanun hükümleri uygulanır. denilmiş; 3. maddesinde de "İkinci maddeye göre ilan edilen afet bölgelerinde yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek veya esaslı tamir görecek resmi ve özel bütün yapıların tabi olacağı teknik şartlar, Bayındırlık Bakanlığının mütalaası da alınarak İmar ve İskan Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle tespit olunur." hükümleri öngörülmüştür.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 12. maddesinde Deprem Dairesi Başkanlığının görevleri;
a) Depreme hazırlık, müdahale, deprem riski yönetimi,
b) Depremde zarara uğraması muhtemel yerler ile zarara uğramış yerlerin imar, plan ve proje işlemlerinin yürütülmesi,
c) Depreme hazırlık, müdahale ve iyileştirme aşamalarında kullanılabilecek kamu, özel ve sivil toplum kuruluşları ile yabancı kişi ve kuruluşlara ait her türlü kaynakların tespiti ve etkin kullanımı,
ç) Depremler hakkında halkın bilgilendirilmesi, konularında uygulanacak politikaları belirlemek, takip etmek, değerlendirmek ve depremle ilgili hizmetlerin yürütülmesinde Başkanlığın diğer birimlerine danışmanlık yapmak.
d) Başkan tarafından verilecek benzeri görevleri yapmak, olarak sayılmıştır.
Aynı Kanunun "Düzenleme yetkisi" başlıklı 17. maddesinde "Başkanlık görev alanına giren konularda düzenleme yapmaya yetkilidir." denilmiş; 24. maddesinde de "Diğer mevzuatta bu Kanun kapsamına giren konularla ilgili olarak Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğüne, İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğüne ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğüne yapılmış olan atıflar ile Başkanlığın görev alanına giren konularda, Başbakanlığa, İçişleri Bakanlığına veya Bayındırlık ve İskan Bakanlığına yapılmış olan atıflar, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ve ilgisine göre İl Afet ve Acil Durum Müdürlüklerine yapılmış sayılır." hükmüne yer verilmiştir.
Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde "Bu Yönetmeliğin amacı; yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek resmi ve özel tüm binaların ve bina türü yapıların tamamının veya bölümlerinin deprem etkisi altında tasarımı ve yapımı ile mevcut binaların deprem etkisi altındaki performanslarının değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi için gerekli kuralları ve minimum koşulları belirlemektir." kuralına, "Dayanak" başlıklı 2. maddesinde "Bu Yönetmelik, 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 3 üncü maddesi ile 29/5/2009 tarihli ve 5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 12 nci ve 17 nci maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır." kuralına, "Yürürlükten kaldırılan yönetmelik" başlıklı 4. maddesinde ise "6/3/2007 tarihli ve 26454 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır." denildikten sonra, "Yürütme" başlıklı 6. maddesinde de "Bu Yönetmelik hükümlerini Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının bağlı olduğu Bakan yürütür." kuralına yer verilmiştir.
Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin ekinde yer alan Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslara ilişkin 1.3. alt maddesinin, 15.2.1.3. alt maddesinde "Binalardan bilgi toplanması kapsamında tanımlanan inceleme, veri toplama, derleme, değerlendirme, malzeme örneği alma ve deney yapma işlemleri inşaat mühendislerinin sorumluluğu altında yapılacaktır." hükmü öngörülmüş olup, 16.2.2. maddesinde "Zemin ve Temel Etüd Raporları Zemin ve Temel Etüd Raporları, zemin araştırmaları sonuçlarının sunulacağı Veri Raporu ve tasarıma yönelik olarak hazırlanacak Geoteknik Rapor’dan oluşacaktır." hükmü öngörülmüş, alt maddelerinde de;
16.2.2.1 – Veri Raporu, arazi ve laboratuvarda gerçekleştirilmiş zemin araştırmalarında elde edilen verilerin sunulduğu rapordur. Bu rapor kapsamında, bölgenin jeolojik yapısı ve proje sahasının jeolojik özellikleri, araştırma sondajları ve muayene çukuru logları, zemin kesitleri ve yeraltı su düzeyi, arazi ve laboratuvar deneyleri sonuçları, jeofizik araştırma bulguları vb. zemin araştırma sonuçları sunulacaktır.
16.2.2.2 – Geoteknik Rapor, statik, dinamik ve deprem etkileri göz önüne alınarak, arazi zemin modelinin oluşturulduğu, zemin tabakaları için geoteknik tasarım parametrelerinin verildiği, temel tipleri seçimine ilişkin seçeneklerin irdelendiği, mühendislik analizleri ve değerlendirmeler ile temel tasarımına ilişkin önerilerin sunulduğu rapordur. Geoteknik raporun içeriğine ilişkin açıklamalar aşağıda verilmiştir:
(a) Veri raporunda sunulan arazi zemin araştırmaları bulguları değerlendirilerek, arazi zemin modeli oluşturulacak, yapı yükleri ve deprem etkisi altında zemin tabakalarının davranışı irdelenecek, yapının ve temellerinin tasarımına ilişkin geoteknik tasarım parametreleri verilecektir.
(b) Yapı özellikleri ve beklenen performans düzeyi ile uyumlu temel sistemi seçilecek, taşıma gücü ile kısa ve uzun süreli zemin yerdeğiştirme-oturma değerleri verilecek, bu kapsamda zeminlerin şişme davranışı, net temel basınçları ve olası kaldırma kuvvetleri dikkate alınacaktır.
(c) Zemin iyileştirme ve/veya güçlendirmesine gereksinim duyulması halinde, olası yöntemler irdelenecek, önerilen yönteme ilişkin uygulama esasları tanımlanacak, iyileştirilmiş zemin için hedeflenen zemin özellikleri, temellerin taşıma gücü ve yerdeğiştirme değerleri verilecektir.
(d) Geçici veya kalıcı temel kazılarında uygulanacak iksa sistemlerinin tasarımı için gereken zemin parametreleri verilecektir. Şev duraysızlığı tehlikesi olan eğimli arazilerde inşa edilecek yapılar için, kazı ve inşa adımları dikkate alınarak, şev duraylılık analizleri yapılacak ve kaymaya karşı alınacak uygun önlemler belirlenecektir." hükümlerine yer verilmiştir.
25/04/2005 günlü, 25796 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Mühendis ve Mimar Odalari Birliği Jeofizik Mühendisleri Odasi Ana Yönetmeliği'nin "Tanımlar" başlıklı 5. maddesinde, jeofizik mühendisliği; petrol, maden ve benzeri doğal kaynakların aranması, araştırılması, bulunması, rezerv özelliklerinin saptanması, içme ve kullanma amaçlı yeraltı ve yerüstü suları, jeotermal enerji, çevre ve çevre sorunları ve arkeolojik amaçlı araştırmalar ile her türlü mühendislik yapılarının yapı yeri ve güzergah seçimi, zemin ve temel etütleri, deprem, doğal afet ve benzeri konularında eğitim ve araştırma etkinliklerinin yürütüldüğü, fizik, matematik, bilgisayar, elektronik teknolojisine dayalı, dili matematik olan mühendislik dalı, olarak tanımlanmıştır.
16.07.2009 günlü, 227290 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Mühendis Ve Mimar Odalari Birliği Jeofizik Mühendisleri Odasi Serbest Müşavirlik Mühendislik Hizmetleri, Büro Tescil ve Meslekî Denetim Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin "Jeofizik mühendisliği uzmanlık alanları" başlıklı 5. maddesinde,"(1) Jeofizik mühendisliği hizmetleri aşağıda belirtilmiştir...
B) Doğal olayların araştırılması kapsamında jeofizik mühendisliği hizmet alanları/dalları:
8) Sismoloji araştırmaları,
9) Probabilistik ve deterministlik deprem tehlike analizi,
10)Aktif fayların araştırılması ve tanımlanması kapsamında yapılacak jeofizik mühendisliği hizmetleri,
11) Yer ivmesi ölçümleri ve şiddet, ivme azalım ilişkilerinin belirlenmesi,
12) Mühendislik sismolojisinde deprem mühendisliği araştırmaları,
13) Sismik tehlike haritaları hazırlanması kapsamında yapılacak jeofizik mühendisliği hizmetleri,
14) Mühendislik sismolojisinde zemin dinamiği araştırmaları,
15) Deprem ağı ve deprem araştırma merkezlerinin kurulması ve çalıştırılması, ülkemiz ve yöresinde oluşacak depremlerin parametrelerinin belirlenmesi kapsamında yapılacak jeofizik mühendisliği hizmetleri,
16) Doğal afetler, heyelanlar, deprem ve risk belirlemelerine yönelik jeofizik, sismolojik ve jeoteknik etüt, deney ve analizleri ile bu çalışmalara ait harita üretimi ve jeofizik mühendisliği hizmet alanlarına ait raporların hazırlanması,
17) Coğrafi bilgi sistemleri ve diğer bilgisayar programlarının kullanımı ile jeofizik, sismolojik, hidrojeofizik, afet tehlike, arazi kullanım, yerleşime uygunluk ve uzaktan algılama ile jeofizik amaçlı harita üretimi, bilgisayar analizlerinin yapılması ve yorumlanmasına yönelik hizmetler kapsamında yapılacak jeofizik mühendisliği hizmetleri,
18) Afet yönetimi çalışmaları kapsamında yapılacak jeofizik mühendisliği hizmetleri.
C) Mühendislik yapılarının zemin araştırmaları, kent planlamalarına esas yer seçimi, jeoteknik çalışmalar kapsamında jeofizik mühendisliği hizmet alanları/dalları:
1) Mühendislik yapılarının zemin etüt çalışmaları kapsamında yapılacak jeofizik mühendisliği hizmetleri,
2) Değişik amaçlı jeofizik ve jeoteknik etütler için gereken jeofizik amaçlı harita üretimi, zeminin fiziksel özellikleri, zemin yapı etkileşimine esas parametreler ile zemin dinamiği parametrelerinin belirlenmesi jeofizik kesit çıkartılması, örnek alımı ve deneylere yönelik işlemler,
3) Zemin iyileştirme ve güçlendirme yöntemlerinin kontrolü ve denetlenmesi amacıyla yapılan jeofizik hizmetler,
4) Jeoteknik hizmetler kapsamında sondaj numune alımı, kaya ve zemin mekaniği laboratuvar deneylerinin gerçekleştirilmesi ve deney föylerinin düzenlenmesi,
5) Her tür ve ölçekte imar planına esas jeofizik ve jeoteknik etütler, mikrobölgeleme etüt ve jeofizik/jeoteknik haritaları ile parsel bazında zemin dinamiği, zemin mekaniği parametrelerine esas jeofizik ve jeoteknik etüt çalışmaları...
9) İnşaatlarda kazık çakma ve benzeri titreşim yaratacak operasyonlar ile ağır iş ve inşaat makinelerinin neden olacağı titreşimlerin çevrelerindeki yapılara zarar vermemesi için en yakındaki yapının dışında, zeminde ölçülecek titreşim ölçümleri,
10) Konut ve ofis olarak kullanılan binalarda, makine ve teçhizatın neden olacağı titreşim ölçümleri...
Ç)Mühendislik yapılarında hasarsız inceleme (Non Destructive Test/NDT) etütleri kapsamında malzeme özelliklerinin belirlenmesi amacıyla veri toplamaya yönelik jeofizik hizmetler..." şeklinde sayılmıştır.
09/08/2011 tarihinde kabul edilerek 18/08/2011 tarih ve 28029 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planının B.1.5 numaralı stratejide; mevcut deprem yönetmeliğinin Eurocode da gözetilerek güncelleneceği, deprem mühendisliğindeki çağdaş gelişmeler değerlendirilerek günün koşulları ve ülkemizde yaşanan depremlerden çıkarılan dersler de dikkate alınarak deprem yönetmeliğinin güncelleştirilip geliştirilmesi gerektiği, mühendislik ve mimarlık eğitimlerinin de depremle ilgili mevzuata göre düzenlenip depremin temel ders haline getirilmesi gerektiği, depremle ilgili mühendislik hizmetlerinin farklı disiplinlere ait çalışmaları içerdiği, mesleki uzmanlık ve yetkinlik ana koşul olarak esas alınıp yetkin ve profesyonel mühendislik uygulamalarının yaşama geçirilmesi gerektiği, teknik mesleki gruplarının yeterli teknik bilgi ve uygulama kapasitelerine sahip olmaları, uygulamaların mesleki teknik denetimi ve hatalı uygulamalar nedeniyle üçüncü şahıslara verilen zararların teminat altına alınması için mesleki sorumluluk sigortasının yaygınlaştırılması gerektiği şeklinde stratejilere yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve yapılan belirlemeler çerçevesinde deprem bölgesi olan ülkemizde güncellenmesi zorunlu olan deprem mevzuatına yönelik olarak davalı idarece yapılan değişikliklerde belirlenen amaç ve stratejilerin başında deprem etkisi altındaki binalarda güvenliği sağlamak olduğu görülmektedir. Binaların tasarım ve projelendirilmesi sırasında proje ve deprem performansının bir arada değerlendirilmesi zorunluluğu karşısında yönetmelik de sismik tehlike analizi, zemin araştırmaları, zemin-yapı etkileşimi gibi jeofizik analiz, araştırma, hesaplama ve uygulamaları zorunlu kılmaktadır. Söz konusu uygulamaların farklı mühendislik dallarını ilgilendirdiği, inşaat mühendisi ve müteahhitten ibaret inşaat sektöründe de yenilik gerektirdiği anılan sektör tarafından desteklenmesi gerektiği kuşkusuzdur. Yapı yeri ve güzergah seçimi, zemin ve temel etütleri, deprem, doğal afet ve benzeri konularında eğitim ve araştırma etkinliklerini yürüten Jeofizik mühendislerinin görev ve hizmet alanına giren uygulamalar getiren yönetmeliğin proje sorumluluğunda yapı mühendisliği ve deprem mühendisliğinin ekip çalışmasını gerektirdiği açıktır.
Buna karşın dava konusu yönetmeliğin, yapılaşma projelerin tasarımından tamamlanmasına kadar tüm aşamalarında yapılacak tasarım, gözetim ve kontrol yetkisinin proje sorumlusu olarak sadece inşaat mühendislerini görevlendirilmesi, jeofizik mühendislerine yer vermemesi suretiyle eksik düzenleme yapıldığı, bu husus uygulamada pek çok teknik sorun ve eksiklik yaratacağı gibi hatalı uygulamalar ya da deprem nedeniyle üçüncü şahısların uğraması mümkün zararlardaki sorumluluğun belirlenmesini güçleştireceği sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği ekinde yer alan Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslar'ın 1.3.1.1, 2.4.1.1, 2.4.2, 2.5, 3.3.1.1, 4.7.3.4, 15.2.1.3, 16.2.2.2, 16.6.1, 16A.3.1. maddelerinde öngörülen uygulamalarda Jeofizik mühendislerine de yer verilerek somut biçimde belirtilmemesine ve analiz, tanımlama, ölçüm, veri toplama ve rapor hazırlama gibi hususlarda sadece proje ve inşaat mühendislerine sorumlukluk yüklenmesine yönelik eksik düzenlemede anılan maddeler yönünden hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin 16.1.1, 16.2.1.1, 16.2.1.2, 16.2.2.1, 16.3.6, 16.3.7, 16.5.2.1, 16.5.2.3, 16.6.3, 16.6.5, 16.6.8, EK 16B, 16.8.3.2, 16A.1.4, 16D.4, 16C.1.2, 16.13.3, 16.4.1, 16.13.4, EK16A, 16C.2.2.1 maddesinin (a) bendi, 3.3.1.1 maddesinin (b) bendi ve 4.7.3.4 nolu maddelerine yönelik davacı iddialarının hukuki değerlendirmeyi aşan teknik bilgi gerektirmesi karşısında bu hususlara yönelik bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince duruşma için taraflara önceden bildirilen 01/06/2022 tarihinde, davacı vekili Av. …'nun ve davalı idare vekili Av. …'ın geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
18/03/2018 günlü, 30364 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede Türkiye Deprem Tehlike Haritası ve Parametre Değerleri Hakkında Kararları içeren 22/01/2018 günlü, 2018/11275 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi yayımlanmış, aynı gün bu karar ile birlikte 18/03/2018 günlü, 30364 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği ekinde yer alan Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslar yayımlanmıştır.
Bakılan dava, anılan Yönetmelik ekinde bulunan Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esasların bazı maddelerinin hukuka aykırı olduğu iddialarıyla açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 1. maddesinde; "Deprem (Yer sarsıntısı), yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ,tasman ve benzeri afetlerde; yapıları ve kamu tesisleri genel hayata etkili olacak derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlar hakkında bu kanun hükümleri uygulanır." denilmiş; 3. maddesinde ise; "İkinci maddeye göre ilan edilen afet bölgelerinde yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek veya esaslı tamir görecek resmi ve özel bütün yapıların tabi olacağı teknik şartlar, Bayındırlık Bakanlığının mütalaası da alınarak İmar ve İskan Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle tespit olunur." hükümlerine yer verilmiştir.
5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 12. maddesinde; Deprem Dairesi Başkanlığının görevleri; a) Depreme hazırlık, müdahale, deprem riski yönetimi, b) Depremde zarara uğraması muhtemel yerler ile zarara uğramış yerlerin imar, plan ve proje işlemlerinin yürütülmesi, c) Depreme hazırlık, müdahale ve iyileştirme aşamalarında kullanılabilecek kamu, özel ve sivil toplum kuruluşları ile yabancı kişi ve kuruluşlara ait her türlü kaynakların tespiti ve etkin kullanımı, ç) Depremler hakkında halkın bilgilendirilmesi, konularında uygulanacak politikaları belirlemek, takip etmek, değerlendirmek ve depremle ilgili hizmetlerin yürütülmesinde Başkanlığın diğer birimlerine danışmanlık yapmak. d) Başkan tarafından verilecek benzeri görevleri yapmak," olarak sayılmıştır.
Anılan Kanunun "Düzenleme yetkisi" başlıklı 17. maddesinde; "Başkanlık görev alanına giren konularda düzenleme yapmaya yetkilidir." denilmiş; Kanunun 24. maddesinde ise; "Diğer mevzuatta bu Kanun kapsamına giren konularla ilgili olarak Başbakanlık Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğüne, İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğüne ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğüne yapılmış olan atıflar ile Başkanlığın görev alanına giren konularda, Başbakanlığa, İçişleri Bakanlığına veya Bayındırlık ve İskan Bakanlığına yapılmış olan atıflar, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ve ilgisine göre İl Afet ve Acil Durum Müdürlüklerine yapılmış sayılır." hükmüne yer verilmiştir.
Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde; "Bu Yönetmeliğin amacı; yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek resmi ve özel tüm binaların ve bina türü yapıların tamamının veya bölümlerinin deprem etkisi altında tasarımı ve yapımı ile mevcut binaların deprem etkisi altındaki performanslarının değerlendirilmesi ve güçlendirilmesi için gerekli kuralları ve minimum koşulları belirlemektir." kuralına, "Dayanak" başlıklı 2. maddesinde; "Bu Yönetmelik, 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 3 üncü maddesi ile 29/5/2009 tarihli ve 5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 12 nci ve 17 nci maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır." kuralına, "Uygulanacak esaslar" başlıklı 3. maddesinde; "Deprem etkisi altında binaların tasarımı için bu yönetmeliğin ekinde yer alan esaslar uygulanır." kuralına, "Yürürlükten kaldırılan yönetmelik" başlıklı 4. maddesinde; "6/3/2007 tarihli ve 26454 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik yürürlükten kaldırılmıştır." düzenlemesine, "Yürütme" başlıklı 6. maddesinde ise; "Bu Yönetmelik hükümlerini Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının bağlı olduğu Bakan yürütür." kurallına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul Yönünden:
Davalı tarafından, davanın süresinde açılmadığı ileri sürülmüş ise de; dava konusu düzenleyici işlemin 18.03.2018 günlü Resmi Gazetede yayımlandığı bakılan davanın ise, 16.05.2018 günü yani altmış günlük dava açma süresi içerisinden açıldığı anlaşılmıştır.
Ayrıca, davalı tarafından derdestlik itirazında bulunularak Danıştay Ondördüncü Dairesinde açılan E:2018/1897 sayılı (Danıştay Altıncı Daire, E:2019/2531) dosyanında aynı davacı tarafından aynı konuda açıldığı ileri sürülmüş ise de; anılan dosyanın davacısının …Odası olduğu anlaşılmıştır.
Öte yandan, davalı tarafından davacının dava açma ehliyeti bulunmadığı ileri sürülmüş ise de; dava konusu düzenlemelerin davacı odanın ana Yönetmeliğinde de belirtilen kişisel, meşru ve güncel menfaatini ilgilendirdiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık konusu olayda, davalı tarafından ileri sürülen usule ilişkin itirazlara yukarıda belirtilen sebeplerle itibar edilmeyerek davanın esasına ilişkin inceleme yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Esas Yönünden:
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri, davacının düzenlemenin yetki yönünden iptali gerektiği iddiaları ve davalının bu yöndeki savunması dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; AFAD Yönetimi Başkanlığının Başbakanlığa bağlı olduğu 2011 yılı itibarıyla "depremlerin neden olabilecekleri fiziksel, ekonomik, sosyal, çevresel ve politik kayıp ve zararları önlemek veya etkilerini azaltmak ve depreme dirençli, güvenlikli, hazırlıklı ve sürdürülebilir yeni yaşam çevreleri oluşturmak" "amacıyla hazırlanan, Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulunca 09.08.2011 tarihinde kabul edilerek, 18.08.2011 tarihinde (1999 depreminin yıl dönümünde) 28029 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı (UDSEP-2023) kapsamında belirlenen faaliyetleri ve bu faaliyetleri gerçekleştirecek kurumların belirlendiği düzenlemeler doğrultusunda Strateji B.1.5 düzenlemesinde; mevcut Deprem Yönetmeliğinin Eurocode'da gözetilerek güncelleneceği ve geliştirileceği, bunun için AFAD Yönetim Başkanlığının sorumluluğunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, üniversiteler, ilgili tüm kuruluşlar ve meslek odalarının katılımı da sağlanarak faaliyetlerin yürütüleceği belirlendikten sonra, tevdi edilen bu görev uyarınca AFAD tarafından yapılan çalışmalar sonucunda dava konusu Yönetmelik, 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 3.maddesi ve 5902 sayılı AFAD Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 12. ile 17.maddelerine dayanılarak hazırlandığı, dava konusu Yönetmeliğin 4.maddesiyle yürürlükten kaldırılan Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmeliğin (DBYBHY-2007) de 7269 sayılı Kanunun 3.maddesine dayanılarak, AFAD Yönetim Başkanlığının (2009 yılında) kuruluşundan önce Afet İşleri Genel Müdürlüğü olarak Bayındırlık ve İskan Bakanlığına bağlı olduğu dönemde, anılan Bakanlık tarafından çıkarıldığı, 5902 sayılı Kanunun 24.maddesi uyarınca Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü'ne yapılmış atıfların, Başkanlığın görev alanına giren konularda AFAD Yönetimi Başkanlığına yapılmış sayılacağı anlaşıldığından, davalı AFAD Yönetimi Başkanlığının dava konusu Yönetmelik ve Eki'nde bulunan esasları çıkarmaya yetkili olduğu sonucuna varılmıştır.
Dava Konusu Yönetmeliğin ekinde yer alan esasların 1.3.1.1, 2.4.1.1, 2.4.2 ve 2.5 maddeleri yönünden yapılan incelemede:
Türkiye Bina Deprem Yönetmeliğinin 3. maddesinde yapılan atıf gereği deprem etkisi altında binaların tasarımı için uygulanacak kuralları düzenleyen esasların Birinci Bölümünde; "Özel Konularda Tasarım Gözetimi ve Kontrolü" başlığı altında dava konusu 1.3.1.1 maddesinde; "Bu Yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin değerlendirme ve tasarım süreçlerinde, özel uzmanlık gerektiren konularda projenin başlangıcından tamamlanmasına kadar ilgili tüm tasarım aşamalarında görev yapacak şekilde, ilgili alanda teorik ve mesleki bilgi ve deneyim sahibi inşaat mühendislerinden “tasarım gözetimi ve kontrolü” hizmeti alınmak zorundadır." kuralına, 1.3.1.2 maddesinde; Bu tür hizmetleri yerine getireceklerin eğitim koşulları, mesleki yeterlilik ve deneyim konuları ve bunların belgelendirilmesi ile hizmetin yürütülmesine ilişkin usul ve esaslar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenir."kuralına, 1.3.2. Kapsam maddesinde; Bu Yönetmeliğin uygulanmasında aşağıda (a) ila (g)’de belirtilen konular 1.3.1’de tanımlanan “tasarım gözetimi ve kontrolü” hizmetine tabidir: (a) Bölüm 2 kapsamında 2.4.1’de belirtilen Sahaya Özel Deprem Tehlikesi Analizleri (b) Bölüm 2 kapsamında 2.5’e göre Zaman Tanım Alanında Deprem Yer Hareketlerinin Tanımlanması (c) Bölüm 2 ve Bölüm 16 kapsamında 2.4.2 ve 16.5’e göre Sahaya Özel Zemin Davranışı Analizleri (d) Bölüm 5 kapsamında 5.6.6’ya göre Çok Modlu İtme Yöntemleri ve 5.7’ye göre Zaman Tanım Alanında Doğrusal Olmayan Hesap Yöntemi İle Deprem Hesabı (e) Bölüm 13’e göre Yüksek Bina Taşıyıcı Sistemlerinin Deprem Hesabı ve Tasarımı (f) Bölüm 14’e göre Yalıtımlı Bina Taşıyıcı Sistemlerinin Deprem Hesabı ve Tasarımı (g) Bölüm 16 kapsamında 16.10’a göre Zaman Tanım Alanında Doğrusal Olmayan Yapı Kazık-Zemin Etkileşimi Hesapları" düzenlemesine yer verilmiştir.
Öte yandan; dava konusu esasların "Deprem Yer Hareketi" başlıklı İkinci Bölümünde yer alan Sahaya Özel Deprem Yer Hareketi Spektrumları başlığı altında 2.4.1 maddesinde Sahaya Özel Elastik İvme Spektrumunun belirtildiği 2.4.1.1 maddesinde; "Bazı özel durumlarda, sahaya özel deprem tehlikesi analizleri ile sahaya özel deprem yer hareketi spektrumları tanımlanabilir. Bu tür spektrumlar proje mühendisinin tercihine bağlı olarak her durumda kullanılabilir." kuralına, 2.4.2.maddesinde; "Sahaya Özel Zemin Davranış Analizleri 16.4’e göre yapılan yerel zemin sınıflandırmasında ZF sınıfı olarak tanımlanan zeminlerde 16.5’e göre sahaya özel zemin davranış analizleri yapılacaktır. Bu tür analizler, proje mühendisinin tercihine bağlı olarak diğer sınıflardaki zeminlerde de yapılabilir." kuralına, 2.5. maddesinde ise; Zaman Tanım Alanında Deprem Yer Hareketlerinin Tanımlanması başlığı altında "Bu yönetmeliğe göre bina taşıyıcı sistemlerinin zaman tanım alanında bir veya iki boyutlu ve üç boyutlu deprem hesabında gerekli deprem yer hareketlerinin tanımlanması için kullanılacak deprem kayıtlarının seçimi ve basit ölçeklendirme yöntemi ile ölçeklendirilmesi veya spektral uyuşum sağlanacak şekilde dönüştürülmesi için uygulanması gerekli kurallar 2.5.1, 2.5.2 ve 2.5.3’te tanımlanmıştır." kuralı düzenlenmiştir.
Davacı tarafından; anılan düzenlemelerin 1.3.1.1 maddesinde, jeofizik mühendislerinin uzmanlık alanı olan konularda sadece inşaat mühendislerine yer veriliyor olmasının, eksik düzenleme olduğu, kuralda kamu yararı amacı bulunmadığı, kuralın sebep ve konu yönünden de hukuka aykırı olduğu, 2.4.1.1 maddesindeki "bazı özel durumlarda" ibaresinin belirsiz bir durum oluşturduğu ve " Bu tür spektrumlar proje mühendisinin tercihine bağlı olarak her durumda kullanılabilir" cümlesinin kamu zararına sebep olduğu, jeofizik mühendisliğinin çalışma alanlarından olan bu konuların başka bir mühendislik disiplinine bırakılmasının teknik ve hukuka aykırı olduğu, 2.4.2 maddesindeki birkaç mühendislik alanını ilgilendiren zemine ilişkin çalışmaların proje mühendisinin takdirine bırakılmasının hatalı olduğu, 2.5 maddesinde ise jeofizik mühendisliğine yer verilmemesinin eksik düzenleme ve kamu yararına aykırılığı nedeniyle hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Davalı idare tarafından ise; zemin ile birlikte binanın statik ve dinamik analiziyle binanın tasarımı gibi alanlarda teorik ve mesleki bilgi ve deneyim sahibi olunması gerektiği, bu hizmetleri yerine getirmeye en uygun mühendislik disiplinin ise inşaat mühendisliği olduğu, "bazı özel durumlarda" ibaresine ve 2.4.1.1 maddesinin son cümlesine ilişkin oda görüşünün taslak çalışması sırasında istenilmesine rağmen sunulmadığı belirtilerek dava konusu kuralların hukuka uygun olduğu savunulmuştur.
Uyuşmazlıkta; depreme dayanıklı binalar yapmak amacıyla, binaların deprem etkisi altında nasıl tepki vereceğinin muhtelif ihtimallere göre tasarlanarak mimari ve statik projelerinin oluşturulması aşamasında projenin başından sonuna kadarki süreçte binaların tasarımını gözetecek ve kontrol edecek yeni bir hizmet alanı oluşturulduğu, bu hizmeti sunacak kişilerin ise gerek teorik bilgisinin gerekse deneyiminin olmasının gerektiği, dava konusu Esasların diğer maddelerinde bu hizmeti sunacak kişilerde aranacak şartların da kurallara bağlandığı, anılan esasların 1.3.2 maddesinde düzenlenen bu hizmet alanının kapsamına bakıldığında ise; binanın deprem hesabını yapmada, zemin ile etkileşimini ölçme ve değerlendirmede, deprem tehlikesinin ve deprem yer hareketlerinin binaya vereceği etkileri analiz etmede inşaat mühendisliği disiplinin bu hizmeti sunmaya en elverişli mühendislik alanı olduğu, bu analiz ve hesapları yaparken başka mühendislik disiplinlerinden de yardım almasına, hatta birkaç mühendislik disiplinin bir arada çalışmasına engel bir husus bulunmadığı, jeofizik mühendisliğinin kuralda zorunlu unsur olarak belirtilmiyor olmasının dava konusu kuralda eksik bir düzenlemeye sebep olmayacağı anlaşıldığından, anılan kuralların hukuka ve kamu yararına uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Dava Konusu Yönetmeliğin ekinde yer alan esasların 3.3.1.1 maddesinin (b) bendi ve 4.7.3.4 maddeleri yönünden yapılan incelemede:
Dava konusu Esasların Üçüncü Bölümünde; "Deprem Etkisi Altında Binaların Değerlendirilmesi ve Tasarımı İçin Genel Esaslar" üst başlığı altında bina yüksekliği ve bina yükseklik sınıflarının düzenlendiği kurallar içerisinde 3.3.1.1 maddenin (b) bendinde; " Birbirine dik bina eksenlerinin herbirinin doğrultusundaki hakim titreşim modunda, bodrum katlar dahil binanın tümü için hesaplanan doğal titreşim periyodu’nun, aynı taşıyıcı sistemde zemin kat döşemesi dahil tüm bodrum kütleleri hesaba katılmaksızın aynı doğrultuda hesaplanan doğal titreşim periyodu’na oranının 1.1’den küçük olması" kuralına yer verilmiş, Dördüncü Bölümünde "Deprem Etkisi Altında Binaların Dayanıma Göre Tasarımı İçin Hesap Esasları" üst başlığı, Binanın Hakim Doğal Titreşim Periyodunun Belirlenmesi alt başlığı altında, 4.7.3.4 maddesinde; Ampirik hakim doğal titreşim periyodu Denk.(4.27) ile hesaplanacaktır: 3/4 pAtN = HTC (4.27) (a) Taşıyıcı sistemi sadece betonarme çerçevelerden oluşan binalarda Ct=0,1 çelik çerçevelerden veya çaprazlı çelik çerçevelerden oluşan binalarda Ct=0,08 diğer tüm binalarda Ct=0,07 alınacaktır. (b) Deprem etkilerinin tamamının betonarme perdeler tarafından karşılandığı binalarda Ct katsayısı Denk.(4.28a) ile hesaplanacaktır." kuralına yer verilmiştir.
Davacı tarafından, jeofizik yöntemi olan mikrotremör yöntemi kullanılarak ekonomik ölçüm yapılması gerekirken kabuller kullanılarak hesaplama yapılmasının projelerde hatalı sonuçlar doğurabileceği, aynı zamanda düzenlemede jeofizik mühendisine yer verilmemiş olması nedeniyle eksik düzenleme olduğu, kamu yararı amacı taşımadığı gerekçesiyle hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Davalı tarafından, Esaslarda minimum nitelikli teknik kurallar verildiği, mikrotremör yöntem kullanılmasını kısıtlayan bir durum bulunmadığı, minimum şartlar sağlandıktan sonra daha farklı yöntemleri kullanmanın proje mühendisinin takdirinde olduğu, savunulmuştur.
Uyuşmazlıkta, deprem etkisi altında tasarımı yapılan binaların yüksekliği ve sınıfları dikkate alınarak, depreme dayanıklılığı hususunda asgari şartları yerine getirmek kaydıyla, proje mühendisi tarafından gerektiğinde daha farklı yöntemlerin de kullanılabilmesine imkan verecek şekilde, hatta başka mühendislik disiplinlerinden de yardım alınarak hazırlanacak projenin deprem etkisi altındaki tasarımını gerçekleştirebileceği, burada jeofizik yöntemlerin kısıtlanmasına ilişkin bir husus olmadığı, aksine proje mühendisine belirli şartları yerine getirme zorunluluğu getirildiği, bu durumun kamu yararına ve hizmet gereklerine uygun olduğu sonucuna varılmaktadır.
Dava konusu Yönetmeliğin ekinde yer alan Esasların 15.2.1.3, 16.1.1, 16.2.1.1, 16.2.1.2, 16.2.2.1, 16.2.2.2, 16.3.6, 16.3.7, 16.5.2.1, 16.5.2.3, 16.6.3, 16.6.5, 16.6.8, EK 16B, 16.8.3.2, 16A.1.4, 16D.4, 16C.1.2, 16.13.3, 16.4.1, 16.6.1, 16.13.4, EK16A, 16C.2.2.1 maddesinin (a) bendi ve 16A.3.1 maddelerinin incelenmesine gelince;
Dava konusu Esasların Onbeşinci Bölümünde; "Deprem Etkisi Altında Mevcut Bina Sistemlerinin Değerlendirilmesi ve Güçlendirme Tasarımı İçin Özel Kurallar" üst başlığı altında binalardan bilgi toplanması usullerini düzenleyen kurallar içerisinde toplanacak bilginin kapsamını düzenleyen 15.2.1.3 maddesinde; "binalardan bilgi toplanması kapsamında tanımlanan inceleme, veri toplama, derleme, değerlendirme, malzeme örneği alma, ve deney yapma işlemleri, inşaat mühendislerinin sorumluluğu altında yapılacaktır." kuralına yer verilmiştir.
Davacı tarafından, anılan düzenlemede belirtilen hususların jeofizik mühendisliğinin uzmanlığında bulunan konulardan olduğu, kuralda jeofizik mühendisleri yerine sadece inşaat mühendislerine sorumluluk verilmesinin kamu zararına ve eksik düzeleme nedeniyle hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı tarafından, bina ile ilgili alanlarda teorik ve mesleki bilgi ve deneyim sahibi olan inşaat mühendislerinin sorumlu mühendis olarak belirlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmuştur.
Uyuşmazlığa konu kuralda; deprem performansı değerlendirilecek veya gerekirse güçlendirilebilecek mevcut binalarda yapılacak işlemler için binadan bilgi toplanması, malzeme örneği alınması ve deney yapılması hususunda sorumluluğun verilebileceği mühendislik disiplininin düzenlendiği, bu işlemlerin yapının statiğine ve mimarisine zarar vermeden yapılması gerektiği hususu ve bu konularda aldığı eğitim, mesleki bilgi ve deneyimi dikkate alındığında, bu disiplinin, inşaat mühendisliği olmasında hukuka, hizmet gereklerine ve kamu yararına aykırı bir durumun bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, dava konusu Esasların Onaltıncı Bölümünde; Deprem Etkisi Altında Temel Zemini ve Temellerin Tasarımı İçin Özel Kurallar üst başlığı altında, yapılacak işin kapsamı 16.1.1 maddesinde; "Deprem etkisi altında tasarımı yapılacak yeni binalar ile deprem performansı değerlendirilecek veya güçlendirilecek mevcut binalar için gerekli zemin araştırmalarının kapsamı, zemin koşullarının, sınıf ve parametrelerinin belirlenmesi, bina temellerinin ve çevre bodrum perdelerinin deprem etkisi altında tasarımı, yapı-zemin etkileşimi analizleri ve zemin 340 sıvılaşma potansiyelinin değerlendirilmesi, bu konulardaki yönetmelik ve standartlarla birlikte öncelikle bu Bölüm’de verilen kural ve koşullara uyularak yapılacaktır." şeklinde düzenlenmiş, zemin araştırmaları 16.2.1.1 maddesinde; "Zemin koşullarının belirlenmesi için, arazi ve laboratuvar çalışmalarını içeren zemin araştırmaları yapılacaktır. Zemin araştırmalarının kapsamı, yapı ve bileşenlerinin özellikleri, jeolojik yapı ve zemin birimlerinin özellikleri, civar yapıların durumu, yeraltı suyu durumu ile bölgesel deprem özellikleri ve çevre koşulları dikkate alınarak planlanacak, yeterli sayı ve derinlikte sondaj kuyuları ve/veya muayene çukurları açılacak, gerekli arazi deneyleri yapılacak, örselenmiş ve örselenmemiş örnekler alınarak laboratuvar deneyleri uygulanacaktır." şeklinde, 16.2.1.2 maddesinde ise; "Zemin araştırmaları EK 16A’da tanımlanan kurallara göre yapılacaktır. " şeklinde düzenlenmiştir.
Zemin ve Temel Etüd Raporları başlığı altında 16.2.2 maddesinde; "zemin araştırmalarının sunulacağı Veri Raporu ve tasarıma yönelik olarak hazırlanacak Geoteknik Rapor'dan oluşacaktır" kuralının altında dava konusu 16.2.2.1 maddesinde;" Veri Raporu, arazi ve laboratuvarda gerçekleştirilmiş zemin araştırmalarında elde edilen verilerin sunulduğu rapordur. Bu rapor kapsamında, bölgenin jeolojik yapısı ve proje sahasının jeolojik özellikleri, araştırma sondajları ve muayene çukuru logları, zemin kesitleri ve yeraltı su düzeyi, arazi ve laboratuvar deneyleri sonuçları, jeofizik araştırma bulguları vb. zemin araştırma sonuçları sunulacaktır.", 16.2.2.2 maddesinde; "Geoteknik Rapor, statik, dinamik ve deprem etkileri göz önüne alınarak, arazi zemin modelinin oluşturulduğu, zemin tabakaları için geoteknik tasarım parametrelerinin verildiği, temel tipleri seçimine ilişkin seçeneklerin irdelendiği, mühendislik analizleri ve değerlendirmeler ile temel tasarımına ilişkin önerilerin sunulduğu rapordur...." düzenlemelerine yer verilmiştir.
Zemin parametrelerinin belirlendiği 16.3 maddesinin altında dava konusu 16.3.6 maddesinde; "... Bununla birlikte, standart penetrasyon deneyi (SPT), koni penetrasyon deneyi (CPT) gibi arazi deney sonuçları ve genel kabul gören bağıntılar kullanılarak dolaylı yoldan da hesaplanabilir. " kuralı, 16.3.7 maddesinde; "16.4’e göre yerel zemin sınıflarının belirlenmesinde kayma dalgası hızı Vs , SPT darbe sayısı N ve kohezyonlu zeminler için Cu değeri kullanılabilir. " kuralı bulunmaktadır.
Yerel Zemin Sınıflarının belirlendiği 16.4 maddesinin altında dava konusu 16.4.1 maddesinde; "Bölüm 2’ye göre deprem tasarım spektrumlarının tanımlanmasında esas alınacak yerel zemin sınıfları, bu Bölüm’e göre yapılacak zemin araştırmaları ile belirlenecektir. (a) Sahaya özel araştırma ve değerlendirme gerektiren zeminler, ZF sınıfı zeminler olarak sınıflandırılmıştır. Bu sınıftaki zeminlere ilişkin tanımlar Tablo 16.1’in son satırında verilmiştir. (b) ZA, ZB, ZC, ZD ve ZE olarak tanımlanan diğer yerel zemin sınıflarının belirlenmesi için, bu sınıflara ilişkin özellikler Tablo 16.1’in diğer satırlarında verilmiştir." kuralına yer verilmiştir.
Deprem Etkisi Altında Sahaya Özel Zemin Davranış Analizlerinin belirlendiği 16.5 maddesinin altında dava konusu 16.5.2.1 maddesinde; " Sahaya özel zemin davranış modelinin oluşturulması amacı ile, yatay zemin tabakalarında kayma birim şekildeğiştirmesi’ne bağlı olarak kayma modülleri’nin ve eşdeğer histeretik sönüm katsayıları’nın doğrusal olmayan değişimlerinin tanımlanması gereklidir. Bu parametreler, arazi ve laboratuvar deneylerine ve benzer zemin koşulları için literatürde yer alan ve genel kabul gören bilgilere göre tanımlanacaktır. " kuralı, 16.5.2.3 maddesinde; "Serbest zemin modeli aşağıdaki şekilde oluşturulacaktır: (a) Tablo 16.1’e göre yerel zemin sınıfı ZA veya ZB olarak tanımlanan zemin tabakası, depremin zemin profiline etki ettirileceği mühendislik taban kayası olarak alınacaktır. Bu şekilde tanımlanan mühendislik taban kayasının bina temelinden itibaren derinliği, en büyük bina genişliğinin üç katından ve kazıklı sistemlerde en uzun kazık boyundan daha az olmayacaktır. Bu durumda 2.3.4’e veya 2.4.1’e göre tasarım deprem yer hareketini tanımlayan spektral büyüklükler, Tablo 2.1 ve Tablo 2.2’de ZA veya ZB yerel sınıfı için verilen yerel zemin etki katsayıları gözönüne alınarak küçültülecektir. (b) Ancak, taban kayasının yukarıda verilen alt sınıra oranla çok daha derinlerde olması durumunda tabakalı zemin modeli, Tablo 16.1’e göre yerel zemin sınıfı ZC veya ZD olan zemin tabakası ile sonlandırılabilir. Bu durumda deprem etkisi, taban kayası yerine bu tabakanın üstünde tanımlanacak ve 2.3.4’e veya 2.4.1’e göre tasarım deprem yer hareketini tanımlayan spektral büyüklükler Tablo 2.1 ve Tablo 2.2’de ZC veya ZD yerel sınıfı için verilen yerel zemin etki katsayıları gözönüne alınarak büyütülecektir. Bu tabaka ve altındaki zemin ortamı, tek boyutlu zemin profili modelinde uygun geçirgen sınır koşulu kullanılarak idealleştirilecektir. (c) Analizin hassasiyeti bakımından zemin tabakaları, yeteri kadar ince alt tabakalara ayrılacaktır. Zemin modelinin toplam derinliğine ilişkin belirsizlikler yanında, dinamik zemin parametrelerindeki belirsizlikler de uygun duyarlılık analizleri ile dikkate alınacaktır." kuralı yer almaktadır.
Esasların 16.6 maddesinde Deprem Etkisi Altında Zeminin Sıvılaşma Riskinin Değerlendirilmesi başlığı altında düzenlenen dava konusu 16.6.1 maddesinde; "Bölüm 3’e göre Deprem Tasarım Sınıfı DTS=1, DTS=1a, DTS=2 ve DTS=2a olan binalar için Tablo 16.1’de ZD, ZE veya ZF grubuna giren, sürekli bir tabaka veya kalın mercekler halinde bulunan ve 16.6.6’da tanımlanan durumlar dışındaki kumlu zeminlerde sıvılaşma potansiyeli’nin bulunup bulunmadığının, arazi ve laboratuvar deneylerine dayanan uygun analiz yöntemleri ile incelenmesi ve analiz sonuçlarının ayrıntılı olarak rapor edilmesi zorunludur." kuralı, 16.6.3 maddesinde; "Zemin sıvılaşmasının değerlendirilmesine yönelik olarak yapılacak zemin araştırma çalışmaları en az, standart penetrasyon deneyi, (SPT) ve/veya koni penetrasyon deneyinin (CPT)’nin yapımına ek olarak, ilgili zemin tabakalarındaki dane çapı dağılımı, su muhtevası ve Atterberg limit değerlerinin belirlenmesini içerecektir." kuralı, 16.6.5 maddesinde; " Temel altı zeminlerinin potansiyel olarak sıvılaşabilir zeminlerden oluştuğu ve bu zemin tabakalarında düzeltilmiş SPT vuruş sayısının, N1,60 , 30 darbe / 30 cm değerinden küçük olduğu durumlarda zemin sıvılaşması tetiklenme değerlendirmesi yapılacaktır." kuralı, 16.6.8 maddesinde; "Zemin sıvılaşma değerlendirmesinin SPT deney sonuçları kullanılarak yapılmasına dayanan yöntem EK 16B’de verilmiştir. Değerlendirmenin CPT veya kayma dalgası hızına göre yapılması durumunda uygulamada genel kabul gören yöntemler kullanılabilir. " kuralı bulunmaktadır.
Esasların 16.8 maddesi altında Yüzeysel Temellerin boyutlandırılmasında uyulacak kuralları düzenleyen dava konusu 16.8.3.2 maddesinde; "Temel taşıma gücünün karakteristik dayanımı qk Denk.(16.8) ile hesaplanacaktır." kuralına, Deprem Etkisi Altında Şevlerin Duraylılığı başlığı altında dava konusu 16.13.4 maddesinde; "Şevlerin duraylılık analizinde zemin cinsine uygun bir göçme modeli kabul edilerek, zemin veya kaya kütlesinin dengesi araştırılır. Bir şevin toptan göçmeye karşı güvenliğinin olması için Denk.(16.27)’de verilen koşul sağlanacaktır." kuralına yer verilmiştir.
Zemin araştırmaları için genel kuralların belirlendiği EK16A maddesinin alt maddelerinde; zemin araştırma sondajlarına ilişkin sondaj kuyularının açılma yöntemi, sondaj sayıları, sondaj yerlerine ilişkin kurallar belirlenmiş, dava konusu 16A.1.4 maddesinde; sondaj derinliklerine ilişkin kuralın (a) bendinde; "Yüksek dayanıma ve rijitliğe sahip bir tabakanın daha sığ derinliklerde rastlanması durumunda sondaj, bu tabaka içine en az 3 metre girerek tabaka sürekliliğinin belirlenmesi ile sonlandırılabilir." kuralı, laboratuvar deneylerine ilişkin kuralların yer aldığı dava konusu 16A.3.1 maddesinde ise; " Laboratuvar deneyleri, araştırma alanındaki zemin özelliklerini en çok 2 m aralıklar ile tanımlamaya yeterli sayı ve derinliklerde, yapı ve zeminin özelliklerine göre projeden sorumlu inşaat mühendisi tarafından planlanacak ve yetkili laboratuvarlarda yapılacaktır." kuralı yer almaktadır.
Basitleştirilmiş zemin sıvılaşma değerlendirmesine ilişkin kuralları düzenleyen EK16B maddesi altında konunun kapsamına 16B.1 maddesinde; "Zemin sıvılaşması tetiklenme analizleri kapsamında, saha zeminlerinin sıvılaşmaya karşı kayma direnci, τ; eğimsiz sahalar için geliştirilmiş, arazi penetrasyon deneyleri veya kayma dalga hızı değerlerine bağlı ampirik zemin sıvılaşması direnci bağıntı ve eğrileri (gerekli düzeltmeler uygulanarak) kullanılarak bulunacaktır. SPT deney sonuçlarından yararlanılarak sıvılaşma direncinin hesaplanması için önerilen yöntem 16B.3’de verilmiştir. Deprem sarsıntısı sırasında gelişen kayma gerilmeleri, Tdeprem, basitleştirilmiş yöntem kullanılarak hesaplanacaktır." şeklinde yer verildikten sonra alt maddelerinde muhtelif hesaplamalar düzenlenmiştir.
Esasların EK16C maddesiyle deprem etkisi altında yapı-kazık-zemin etkileşimi başlığı altında düzenlenen dava konusu 16C.1.2 alt maddesinde; "Temelin yüzeysel olması durumunda, göreli yumuşak zeminlerde bina türü yapılar için dinamik yapı-zemin etkileşimi genellikle binayı elverişli yönde etkiler ve zeminden binaya geçen deprem dalgalarının meydana getirdiği eşdeğer deprem yüklerini azaltır. Güvenli tarafta kalma tercihi nedeni ile, temeli yüzeysel olan binalarda (bodrumlu binalar dahil olmak üzere) yapı-zemin etkileşimi bu nedenle ihmal edilebilir." kuralına, 16C.2.2.1 maddesinin (a) bendinde ise; "Üstyapının eylemsizlik özelliğinin gözönüne alınmadığı temel – kazık – zemin kinematik etkileşim hesabı modeli aşağıdaki şekilde oluşturulacaktır: (a) Zemin ortamı, 16.5.2.3’e göre tanımlanan mühendislik taban kayası’nın üzerinde, ayrık analiz yöntemleri (sonlu elemanlar veya sonlu farklar) ile analiz edilecek şekilde üç boyutlu olarak modellenecektir. Mühendislik taban kayasının bina temelinden itibaren derinliği, en büyük bina genişliğinin üç katından ve en uzun kazık boyundan daha az olmayacaktır. Sonlu zemin modelinin dış çevresi boyunca ve ZA veya ZB olarak sınıflandırılamayan mühendislik taban kayası’nda, zemin ortamından dışa doğru yayılan dalgaların içeriye yansımasını önlemek için uygun olarak seçilmiş geçirgen sınırlar kullanılacaktır. Geçirgen sınırların binaya yatay uzaklığı, her iki doğrultuda ve her iki tarafta ayrı ayrı olmak üzere, bina temel genişliğinin üç katından daha az olmayacaktır. Zemin ortamının üç boyutlu doğrusal olmayan davranışı, deneysel verilerle uyumlu modeller kullanılarak gözönüne alınacaktır. 16.6’ya göre sıvılaşma potansiyeli olan zeminlerde, zaman tanım alanında etkin gerilme analizi yapılabilmesine olanak sağlayan doğrusal olmayan zemin bünye modelleri kullanılacaktır. " kuralına yer verilmiştir.
Esasların 16D maddesiyle düzenlenen arazi zemin özelliklerinin yerinde iyileştirilmesine ilişkin kuralların yer aldığı kısımda dava konusu 16D.4 maddesinde; "Zemin iyileştirmesi tasarımında, iyileştirilecek zemin özellikleri (sıkılık derecesi, kayma dayanımı, sıkılaşma modülü, vb.) ve hedeflenen iyileşme derecesi açıklıkla belirtilmelidir. Seçilen zemin iyileştirme yönteminin saha uygulaması aletsel gözlemlerle yakından izlenmeli, mevcut duruma göre sağlanan iyileşme derecesi ve tasarımda hedeflenen iyileşmenin gerçekleşme durumu kontrol edilmelidir." kuralı yer almaktadır.
Davacı tarafından, yukarıda belirtilen kurallar yönünden özetle; maddelerde bazı terim, ibare ve jeofizik yöntemlerin belirtilmediği, bulunması bilimsel zorunluluk olan hususların göz ardı edildiği, ekonomik, çağdaş ve daha yeterli jeofizik çalışmalara yer verilmediği, jeofizik mühendisliğinin hatta başka mühendislik disiplinlerinin de olması gereken düzenlemelerde tek mühendislik disipliniyle yetinildiği, kurallarda belirtilen kabuller ile yapılan hesaplamaların ve kurallardaki genellemelere göre hareket etmenin her zaman doğru sonucu vermeyeceği, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde 57/b-1 maddesinde belirtilen zemin etütlerinde sıvılaşma analizlerinin jeofizik mühendislerince yapılacağının belirtildiği halde dava konusu düzenlemelerde jeofizik mühendislerine yer verilmeyerek anılan Yönetmelik ile çelişir durumlara neden olunduğu, dava konusu maddelerin bu haliyle kamu zararına neden olacağı, eksik düzenleme olduğundan bahisle hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Davalı tarafından, davaya konu düzenlemelerin taslak halinin davacı tarafa gönderildiği ve görüşlerini sunmasının istendiği, bazı kurallar yönünden görüş verilmediği, bazıları yönünden dava dilekçesindeki itirazlarından daha farklı görüşler verildiği, bazı kurallar yönünden ise verilen görüşlerin Komisyon tarafından dikkate alınarak değerlendirildiği veya gereğinden fazla ayrıntılı bulunarak değerledirilmediği, davacının bakılan davadaki iddialarının reddi gerektiği, eksik düzenleme olmadığı, jeofizik mühendisliği alanındaki konuların inşaat mühendisliğine bırakılmasının söz konusu olmadığı, anılan düzenlemelerde asgari şartlar getirildiği belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
Yukarıda belirtilen dava konusu edilen düzenlemelerde, Yönetmelik taslağına ilişkin davacı odanın görüşlerinin istenilmesi üzerine 04.03.2017 tarih, 2017/05-737 sayı ile verilen görüşlerin davalı idare tarafından değerlendirildiği halde görüş verilmeyen veya verilen görüşten farklı itirazların ileri sürüldüğünün görüldüğü, dava konusu Yönetmelikle yürürlükten kaldırılan (DBYBHY-2007) Yönetmeliğin ve Eki'nin incelenmesinden, jeofizik mühendislerince yapılması zorunlu tutulan analiz ve hesaplamaların bulunmadığı, dava konusu düzenlemelerde, yeni yapılacak binaların deprem etkisi altında tasarımı ile mevcut binaların değerlendirilmesi ve güçlendirme tasarımı için uygulanacak kurallar ile asgari şartların belirlendiği, bu şartlara uyulmasının zorunlu tutularak bu konuda proje mühendisine sorumluluk yüklendiği, proje mühendisinin aldığı eğitim sonucu teorik bilgisi, mesleki bilgi ve deneyimi itibarıyla inşaat mühendisliği disiplininden olabileceği, ancak dava konusu edilen düzenlemelerde yapılacak iş ve işlemler için başka bir mühendislik disipliniyle birlikte çalışılmasına da bir engel bulunmadığı, çalışma sırasında oluşacak durumlara göre jeofizik ve sismik yöntemlerin uygulanmasına kısıtlama getirilmediği, zemine ilişkin çalışmalar konusunda başka yönetmeliklerle jeofizik mühendislerine verilmiş yetkinin dava konusu Yönetmelikle sınırlandırılmasının söz konusu olmadığı; bu şekilde yapılan zemine ilişkin çalışmaların (zemin ve temel etüdü raporu gibi) yeni yapılacak binanın statik projesine esas olacağı, projenin binanın ruhsatlandırılması için gerekli şartlardan biri olduğu, statik projenin dava konusu Yönetmelikte belirtilen kurallara da aykırı hazırlanmasının mümkün olmadığı, böylece farklı mühendislik disiplinlerince daha sağlıklı sonuçların ortaya çıkmasının sağlandığı, ayrıca, 3194 sayılı İmar Kanununun 22.maddesi uyarınca yapı ruhsatını verecek makam tarafından ruhsat ve eklerinin incelenerek eksik ve yanlış bulunduğu takdirde,bunlar giderilmeden yapı ruhsatı vermeyeceği göz önününe alındığında, birbiriyle çelişen değil birbiriyle örtüşen zemin çalışmalarının yapılacağı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla; dava konusu edilen düzenlemelerin hukuka, kamu yararı amacına, mühendislik ilkelerine ve hizmet gereklerine uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 01/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X):
Dosyanın incelenmesinden; yukarıda belirtilen mevzuatta belirtildiği üzere, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görev ve yetkilerini ilgilendiren konulara yönelik olarak genel düzenleme yapma yetkisi kapsamında yönetmelik çıkarabileceğinde tartışma bulunmamaktadır.
Uyuşmazlığa konu Yönetmeliğin dayanağı 7269 sayılı Yasa'nın 3. maddesine bakıldığında İmar ve İskan (Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği) Bakanlığına Yönetmelik çıkarma yetkisinin verildiği, dava konusu Yönetmelikte ise; depreme dayanıklı yapılar yapılmasının amaçlandığı, bu amaç doğrultusunda deprem etkisi altında bina tasarım esaslarının belirlendiği, Yönetmelikle ilk defa getirilip uygulanmasına imkan verilen tasarım gözetimi ve kontrolü hizmetinin kapsamı da dikkate alındığında Yönetmelikle düzenlenen konuların Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının yasa ile tanımlanan görev alanı kapsamında olmadığı, yeni binaların ve deprem yalıtımı uygulanarak güçlendirilecek olan mevcut binaların değerlendirme ve tasarımı esaslarının belirlenmesi konusunda AFAD Yönetimi Başkanlığına açıkça düzenleme yapma yetkisi verilmemiş olduğu anlaşılmakla, dava konusu Yönetmeliğin düzenlenmesinde davalı idarenin yetkisi bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenle, yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin Daire kararına katılmıyorum.
KARŞI OY(XX):
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri, davacının iddiaları ve davalının savunmasının birlikte incelenip değerlendirilmesinden; deprem bölgesi olan ülkemizde bilimsel ve teknolojik gelişmeler dikkate alınarak, deprem mevzuatının güncellenmesine yönelik olarak davalı idarece yapılan değişiklikler sonucunda ilk defa yürürlüğe konulan düzenlemeler bulunduğu, bu düzenlemelerle yeni yapılacak yapıların proje aşamasında depreme dayanıklı olarak tasarlanmasının, mevcut yapıların ise deprem performans değerlerinin artırılmasının amaçlandığı görülmektedir.
Binaların tasarım ve projelendirilmesi sırasında proje ve deprem performansının bir arada değerlendirilmesi gerekliliği karşısında Yönetmelik de sismik tehlike analizi, zemin araştırmaları, zemin-yapı etkileşimi gibi jeolojik/jeofizik analiz, araştırma, hesaplama ve uygulamaların yapılmasının zorunlu tutulduğu, bu uygulamaların ise farklı mühendislik disiplinlerini ilgilendirdiği, yalnızca inşaat mühendisliği disipliniyle depreme dayanıklı yapı üretiminin sağlanamayacağı, Yönetmeliğin yapı yeri ve güzergah seçimi, zemin ve temel etütleri, deprem, doğal afet ve benzeri konularında eğitim ve araştırma etkinliklerini yürüten jeoloji/jeofizik mühendislerinin görev ve hizmet alanına giren uygulamalar getirdiği dikkate alındığında proje aşamasından başlayarak, yapının tamamlanmasına kadar ki bütün aşamalarda ekip çalışmasının gerektiği, yapının inşaa aşamasında İmar Kanunu, Yapı Denetimi Kanunu, İmar Yönetmelikleri, Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği ve diğer mevzuata ilişkin hükümler uygulandığı, bu mevzuatta da bazı durumlarda mühendislik disiplinlerinin bir arada çalışmasının zorunlu kılındığı göz önüne alındığında, deprem etkisi altında tasarımı yapılacak yapıya ilişkin proje aşamasında uyulması gereken kuralları düzenleyen dava konusu Yönetmelikte de, belirtilen mevzuat ile uyum sağlanarak farklı mühendislik dallarını ilgilendiren konularda maddelere açıkça yazılmak suretiyle bir arada çalışmanın sağlanmasının gerektiği açıktır.
Buna karşın dava konusu Yönetmeliğin, yapılaşma projelerin tasarımından tamamlanmasına kadar tüm aşamalarında yapılacak tasarım, gözetim ve kontrol yetkisinin proje sorumlusu olarak sadece inşaat mühendislerinin görevlendirilmesi, jeoloji/jeofizik mühendislerine yer vermemesi suretiyle eksik düzenleme yapıldığı, düzenlemelerin bu haliyle hizmet gereklerine ve kamu yararına aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Yönetmeliğin iptali istenilen maddelerinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddi yolundaki Daire kararına katılmıyorum.