Esas No: 2020/10807
Karar No: 2022/6568
Karar Tarihi: 01.06.2022
Danıştay 6. Daire 2020/10807 Esas 2022/6568 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2020/10807 E. , 2022/6568 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/10807
Karar No : 2022/6568
DAVACI : …Odası - …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …Bakanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
2- …Müdürlüğü -…
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : 06/10/2020 tarih ve 31266 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Türkiye Hava Meydanı Yapıları Deprem Yönetmeliğinin Ek 1'inde yer alan "Deprem Etkisi Altında Hava Meydanı Yapılarının Tasarımı İçin Esaslar"ın 1.3.1.1, 2.4.1, 2.5, 6.2.1.2, 6.2.2.1, 6.2.2.2, 6.3.6, 6.3.7, 6.4.1, 6.7.1, 6.7.3, 6.7.5, 6.7.7, 6.11.2.4, Ek-6A ve Ek-6A 1.4 maddelerinin iptali istemidir.
DAVACININ İDDİALARI :
Dava konusu Yönetmeliği çıkarma yetkisinin 7269 sayılı Kanunun 3. maddesi uyarınca Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ait olduğu, davalı idarenin Yönetmelik çıkarma yetkisinin bulunmadığı, düzenlemede belirtilen konuların jeofizik mühendisliği uzmanlık alanı içindeki konular olduğu, inşaat mühendislerine ek olarak jeofizik mühendislerinden de tasarım gözetimi ve kontrolü hizmeti alınması gerektiği, daha doğru sonuçlar alınma imkanı veren jeofizik yöntemlerin olması gereken maddelerde daha maliyetli yöntemlerin benimsendiği, bu durumun hem hatalı sonuçlara hem de kamu zararına sebep olacağı, iptali istenilen maddelerin bu haliyle eksik düzenlendiği, dolayısıyla yetki, sebep, konu ve amaç yönlerinden hukuka, kamu yararına ve mühendislik ilkelerine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
DAVALI İDARELERDEN ... BAKANLIĞI'NIN SAVUNMASI :
Öncelikle, usule ilişkin olarak, davanın süresinde açılmadığı ve davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığı savunulmuştur.
Esasa yönelik olarak ise; dava konusu Yönetmeliğin ve Eki'nde yer alan Esasları düzenleme yetkilerinin bulunduğu, iptali istenilen maddelerde; jeofizik mühendisliğine ilişkin kısıtlamaların bulunmadığı, benimsenen yöntem ve hesaplamaların uluslararası normlara, teknolojik gelişmelere uygun olarak ilgili kurum, kuruluş, akademik personel ve mühendislik odalarının katkıları sonucunda belirlendiği, dolayısıyla hukuka, dayanağı Kanuna, kamu yararına ve hizmet gereklerine uygun olduğu savunulmuştur.
DAVALI İDARELERDEN ... GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NÜN SAVUNMASI:
Öncelikle, usule ilişkin olarak, davanın süresinde açılmadığı ve davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığı savunulmuştur.
Esasa yönelik olarak ise; UDSEP-2023 kapsamında tevdi edilen koordinasyon görevi gereği mevzuatın hazırlanmasında faaliyet yürüttüklerini, dava konusu Yönetmeliğin ilgili bütün kurum ve kuruluşların, akademisyenlerin ve davacı odanın da görüşlerinin istenilmesi ve alınması sonucunda ortaya çıkan çalışmanın ürünü olduğu, dayanağı Kanun ile verilen yetki kapsamında düzenlemeler yapıldığı, depreme dayanıklı yapılaşmayla birlikte kamu yararının amaçlandığı dava konusu Yönetmeliğin dayanak Kanuna ve hukuka uygun olduğu savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ : Dava, 06/10/2020 tarih ve 31266 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Hava meydanı Yapıları Deprem Yönetmeliği'nin; Ek 1'in 1.3.1.1, 2.4.1, 2.5, 6.2.1.2, 6.2.2.1, 6.2.2.2, 6.3.6, 6.3.7, 6.4.1, 6.7.1, 6.7.3, 6.7.5, 6.7.7, 6.11.2.4, Ek-6A ve Ek-6A 1.4 sayılı maddelerinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarelerin usule yönelik itirazları yerinde görülmemiştir.
Anayasa'nın 124. maddesinde, Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabileceği hükme bağlanmıştır.
Yasa koyucu düzenleyeceği konularda genel prensipleri belirler ve bunun uygulanmasını, yürütmeye, bir başka ifadeyle idarelere bırakır. Bu asli düzenleme yetkisinin Yasama organına ait olmasının doğal bir sonucudur. Ancak, idarelerin düzenleyici işlem yapma yetkisi yasama organının çizdiği sınırlar içinde, başta Anayasa olmak üzere, Kanun, Tüzük gibi üst hukuk normlarına aykırı olmamak kayıt ve şartına bağlı olarak gerçekleşmekte ve her norm geçerliliğini bir üst basamakta yer alan normdan almaktadır. Bu nitelikleri gereği, dayandıkları üst hukuk normlarına aykırı hüküm ihtiva etmeleri mümkün değildir. İdarenin düzenleyici idari işlem tesis etme yetkisinin "Yasama yetkisinin devredilmezliği" ilkesinin bir sonucu olarak ikincil nitelikte bir kural koyma yetkisi olduğu göz önüne alındığında; söz konusu yetkinin kanunların çizdiği çerçeve içinde kalması ve kanunlara uygun olarak kullanması zorunludur. 06/10/2020 tarih ve 31266 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan dava konusu "Türkiye Hava meydanı Yapıları Deprem Yönetmeliğinin 1. maddesinde, bu Yönetmeliğin amaç ve kapsamının, yeni yapılacak hava meydanı yapılarının deprem etkisi altında tasarımı ile mevcut hava meydanı yapılarının deprem etkisi altındaki performanslarının değerlendirilmesi ve güçlendirme tasarımı için gerekli kuralları ve minimum koşulları belirlemek olduğu ifade edilmiş, 2. Maddesinde dayanağının, "Bu Yönetmelik, 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun, 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 474 üncü maddesi ile 15/7/2018 tarihli ve 30479 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 211 inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır." şeklinde açıklanmış; "Uygulanacak esaslar" başlıklı 3. Maddesinde, deprem etkisi altında hava meydanı yapılarının değerlendirme ve tasarımı için Ek-1’de yer alan esaslar uygulanacağı belirtilmiştir.
7269 sayılı "Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle yapılacak Yardımlara Dair Kanun" un 1. maddesinde "Deprem (Yer sarsıntısı), yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ,tasman ve benzeri afetlerde; yapıları ve kamu tesisleri genel hayata etkili olacak derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlar hakkında bu kanun hükümleri uygulanır." hükmüne yer verilmiştir. Deprem (Yer sarsıntısı), yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ,tasman ve benzeri afetlerde; yapıları ve kamu tesisleri genel hayata etkili olacak derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlar hakkında bu kanun hükümleri uygulanır. Afete uğrıyan meskün yerlerin büyüklüğü o yerin tamamında veya bir kesiminde yıkılan, oturulmaz hale gelen bina sayısı, zarar gören yapı ve tesislerin genel hayata etki derecesi, mahallin ekonomik ve sosyal özellikleri, zararın kamu oyundaki tepkisi, normal hayat düzenindeki aksamalar ve benzeri hususlar gözönünde tutulmak suretiyle afetlerin genel hayata etkililiğine ilişkin temel kurallar, İçişleri ve Maliye Bakanlıklarının mütalaaları da alınarak İmar ve İskan Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirtilir. Yukarıda yazılı afetlerin meydana gelmesinde veya muhtemel olması halinde zararın o yerin genel hayatına etkili olup olmadığına, yönetmelik esasları gereğince, İmar ve İskan Bakanlığı tarafından karar verilir. Şu kadar ki, afetin maydana gelmesi halinda bu kanun gereğince alınması lazımgelen acil tedbirlerin ittihazına afetin meydana geldiği bölgenin valisi yetkilidir." hükmüne, 2. maddesinde "Su baskınına uğramış veya uğrayabilir bölgeler, İmar ve İskan Bakanlığının teklifi üzerine Devlet Su İşlerinin bağlı bulunduğu Bakanlıkça; yer sarsıntısı, yer kayması, kaya düşmesi ve çığ gibi afetlere uğramış veya uğrayabilir bölgeler ise, İmar ve İskan Bakanlığınca tespit ve bunlardan şehir ve kasabalarda meydana gelen ve gelebileceklerin sınırları imar planına, imar planı bulunmayan kasaba ve köylerde de belli edildikçe harita veya krokilere işlenmek suretiyle, afete maruz bölge olarak Cumhurbaşkanınca kararlaştırılır ve bu suretle tespit olunan sınırlar, (…) (1) ilgili valiliklerce mahallinde ilan olunur. (1) Mahalli şart ve özellikler dolayısiyle yangın afetine uğraması muhtemel olan sahalar, şehir ve kasabalarda belediye meclisleri, köylerde ihtiyar heyetleri tarafından tespit ve kaymakamların mütalaası alındıktan sonra valilerin tasvibi üzerine ilgili bölgelerde ilan olunur." hükmüne, 3. maddesinde de; "İkinci maddeye göre ilan edilen afet bölgelerinde yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek veya esaslı tamir görecek resmi ve özel bütün yapıların tabi olacağı teknik şartlar, Bayındırlık Bakanlığının mütalaası da alınarak İmar ve İskan Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle tespit olunur." hükmüne yer verilmiştir.
5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un, Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği'nin yayımlandığı tarihte yürürlükte olan haliyle 12. maddesinde; a) Depreme hazırlık, müdahale, deprem riski yönetimi, b) Depremde zarara uğraması muhtemel yerler ile zarara uğramış yerlerin imar, plan ve proje işlemlerinin yürütülmesi, c) Depreme hazırlık, müdahale ve iyileştirme aşamalarında kullanılabilecek kamu, özel ve sivil toplum kuruluşları ile yabancı kişi ve kuruluşlara ait her türlü kaynakların tespiti ve etkin kullanımı, ç) Depremler hakkında halkın bilgilendirilmesi, konularında uygulanacak politikaları belirlemek, takip etmek, değerlendirmek ve depremle ilgili hizmetlerin yürütülmesinde Başkanlığın diğer birimlerine danışmanlık yapmak konularında Başkanlık bünyesindeki Deprem Dairesi Başkanlığının görevli olduğu düzenlenmiş, 17. maddesinde ise; Başkanlığa görev alanına giren konularda düzenleme yapma yetkisi verilmiş; bu hükümler daha sonra 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 62. Maddesiyle yürürlükten kaldırılmış, 15/07/2018 günlü, 30479 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının kuruluşu, teşkilatı ile görev ve yetkileri ile ilgili ikinci bölümünün 40. Maddesinde, Deprem Dairesi Başkanlığının görevleri ; a) depreme hazırlık, müdahale, deprem riski yönetimi faaliyetlerini yürütmek, b) depremde zarara uğraması muhtemel yerler ile zarara uğramış yerlerin imar, plan ve proje işlemlerini yapmak, c) depreme hazırlık, müdahale ve iyileştirme aşamalarında kullanılabilecek kamu, özel ve sivil toplum kuruluşları ile yabancı kişi ve kuruluşlara ait her türlü kaynakların tespit ve etkin kullanımını sağlamak, ç) depremler hakkında halkın bilgilendirilmesi, konularında uygulanacak politika önerilerini belirlemek, takip etmek, değerlendirmek ve depremle ilgili hizmetlerin yürütülmesinde Başkanlığın diğer birimlerine danışmanlık yapmak, d) Başkan tarafından verilecek benzeri görevleri yapmak olarak sayılmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesinde dayanağı, 7269 sayılı Kanun, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 474 üncü maddesi ile 4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 211 inci maddesi olarak gösterilmiştir.
10/07/2018 tarih ve 30474 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 474 ve devamı maddelerinde kuruluş, görev ve yetkileri belirlenen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına ilişkin olarak 474. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, ulaştırma, denizcilik, haberleşme ve posta iş ve hizmetleri ile Karadeniz ile Marmara Denizini birleştiren ve gemilerin seyrüseferine imkan veren Kanal İstanbul ve benzeri su yolu projelerinin geliştirilmesi, kurulması, kurdurulması, işletilmesi ve işlettirilmesi hususlarında, ilgili kurum ve kuruluşlarla koordinasyon içerisinde, milli politika , strateji ve hedeflerin belirlenmesi amacıya çalışmalar yapmak ve belirlenen hedefleri uygulamak; (ç) bendinde; ulaştırma ve denizcilik iş ve hizmetleriyle ilgili altyapı, şebeke, sistem ve hizmetleri; ticari, ekonomik ve sosyal ihtiyaçlara, teknik gelişmelere uygun olarak planlamak, kurmak, kurdurmak, işletmek, işlettirmek ve geliştirmek, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının görevleri arasında sayılmıştır; "4 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi"nin 208. ve izleyen maddelerinde ise; Kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle verilen görevleri yürütmek üzere, Bakanlığa bağlı, kamu tüzel kişiliğini haiz, merkezi Ankara’da olan özel bütçeli Karayolları Genel Müdürlüğü kurulmuş; karayolları ağının ulaştırma ana planı, stratejik plan ve programlar çerçevesinde ilgili diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde ulusal düzeyde geliştirilerek yaygınlaştırılmasına; karayolları ve karayollarıyla ilgili altyapı ile diğer yatırım ve hizmetlerin, ekonomik ve sosyal gelişmenin gereklerine uygun, diğer ulaşım sistemleri ile uyumlu, güvenli ve çevreye duyarlı bir şekilde yapılması ve/veya yaptırılması ve Karayolları Genel Müdürlüğünün çalışma usul ve esasları ile teşkilat ve görevlerine ilişkin hükümleri düzenlemek kuruluş amacı olarak belirtilerek, uygulamada Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'na bağlanmış, Kararnamenin 211. maddesinde Karayolları Genel Müdürlüğünün görevleri sayılmıştır.
Yukarıda anılan mevzuat hükümlerinin incelenmesinden, 7269 sayılı Yasada depremden zarar görmesi muhtemel olan yerlerde alınacak tedbirlerin ve bu konudaki teknik şartların İmar ve İskan Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirleneceğinin hükme bağlandığı, 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 40. maddesinde, depreme hazırlık, müdahale, deprem riski yönetimi faaliyetlerini yürütmek, depremde zarara uğraması muhtemel yerler ile zarara uğramış yerlerin imar, plan ve proje işlemlerini yapmanın Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Deprem Dairesi Başkanlığının görevleri arasında sayıldığı; ulaşım tesislerinin yapımı, bakımı, onarımı ve işletilmesi konusunda ise yetkili ve görevli olan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı (Karayolları Genel Müdürlüğü) tarafından, kendi görev alanını ilgilendiren konulara yönelik genel düzenleme yapma yetkisi kapsamında ulaştırmaya ilişkin yapıların yapımı, bakımı, diğer hususlara ilişkin teknik nitelik ve şartlara ilişkin düzenleme yapan yönetmelik çıkarma yetkisi bulunduğu görülmektedir.
Dava konusu yönetmelikle ise, yeni yapılacak hava meydanı yapılarının deprem etkisi altında tasarımı ile mevcut hava meydanı yapılarının deprem etkisi altındaki performanslarının değerlendirilmesi ve güçlendirme tasarımı için gerekli kuralları ve minimum koşulları belirlemenin amaçlandığı, yeni yapılacak yapılar için uygulanacak modelleme, hesap ve tasarım kuralları yanında mevcut binaların değerlendirilmesi ve güçlendirilmesine ilişkin kuralların belirlenmesinde esas alınacak deprem yer hareketi düzeylerinin tanımlandığı ve depreme ilişkin hesaplamaların, modellemelerin, tasarımların yapıldığı, dava konusu Yönetmelikle düzenlenen bu konuların Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile tanımlanan görev alanı kapsamında olmadığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkilerinin sayıldığı Cumhurbaşkanlığı kararnameleri hükümleri ile belirlenen görevleri arasında, projelendirme ve yapımı ile yükümlü oldukları konulara ilişkin ulaşım sistemleri yapılarının deprem etkisi altındaki tasarımlarının yapılması ve mevcut yapıların güçlendirilmesine ilişkin esasların belirlenmesi konusunda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına açıkça düzenleme yapma yetkisi de verilmediği anlaşıldığından, dava konusu Yönetmelik hükümlerinde yetki yönünden hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, 06/10/2020 tarih ve 31266 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Türkiye Hava meydanı Yapıları Deprem Yönetmeliği'nin dava konusu maddelerinin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince duruşma için taraflara önceden bildirilen 01/06/2022 tarihinde, davacı vekili Av. …'nun ve davalılar Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı vekili Av. …'in ve Karayolları Genel Müdürlüğü vekili Av. …'in geldiği, diğer da Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulunca 09.08.2011 tarihinde kabul edilerek, 18.08.2011 tarihinde, 28029 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı (UDSEP-2023) yapılmış, bu plan kapsamında belirlenen faaliyetleri gerçekleştirecek kurumlar tespit edilmiş, bu tespit doğrultusunda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığına tevdi edilen görev uyarınca Türkiye Hava Meydanı Yapıları Deprem Yönetmeliği düzenlenmiş ve yürürlüğü bir yıl ertelenmek üzere 06/10/2020 tarih ve 31266 (1.Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 1. maddesinde; "Deprem (Yer sarsıntısı), yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ,tasman ve benzeri afetlerde; yapıları ve kamu tesisleri genel hayata etkili olacak derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlar hakkında bu kanun hükümleri uygulanır." denilmiş; 3. maddesinde ise; "İkinci maddeye göre ilan edilen afet bölgelerinde yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek veya esaslı tamir görecek resmi ve özel bütün yapıların tabi olacağı teknik şartlar, Bayındırlık Bakanlığının mütalaası da alınarak İmar ve İskan Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle tespit olunur." hükümlerine yer verilmiştir.
1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 474 üncü maddesinde; " (1) Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının görev ve yetkileri şunlardır: a) Ulaştırma, denizcilik, haberleşme, akıllı ulaşım sistemleri ve posta iş ve hizmetleri ile Karadeniz ile Marmara denizini birleştiren ve gemilerin seyrüseferine imkan veren Kanal İstanbul ve benzeri su yolu projelerinin geliştirilmesi, kurulması, kurdurulması, işletilmesi ve işlettirilmesi hususlarında, ilgili kurum ve kuruluşlarla koordinasyon içerisinde, milli politika, strateji ve hedeflerin belirlenmesi amacıyla çalışmalar yapmak ve belirlenen hedefleri uygulamak, ... ç) Ulaştırma ve denizcilik iş ve hizmetleriyle ilgili altyapı, şebeke, sistem ve hizmetleri; ticari, ekonomik ve sosyal ihtiyaçlara, teknik gelişmelere uygun olarak planlamak, kurmak, kurdurmak, işletmek, işlettirmek ve geliştirmek, d) Ulaştırma, denizcilik, haberleşme ve posta iş ve hizmetlerinin ekonomik, seri, elverişli, güvenli, kaliteli, çevreye kötü etkisi en az ve kamu yararını gözetecek tarzda serbest, adil ve sürdürülebilir bir rekabet ortamında sunulmasını sağlamak, e) Evrensel hizmet politikalarının, ilgili kanunların hükümleri dahilinde ülkenin sosyal, kültürel, ekonomik ve teknolojik şartlarına göre belirlenmesi için gerekli çalışmaları yapmak, evrensel hizmetin yürütülmesini sağlayacak esasları tespit etmek, uygulanmasını takip etmek, ... ğ) Ulaştırma, denizcilik, haberleşme, posta iş ve hizmetlerinin gerektirdiği uluslararası ilişkileri yürütmek, anlaşmalar yapmak ve bu alanlarda uluslararası mevzuatın gerektirmesi halinde mevzuat uyumunu sağlamak, h) Kanunlarla veya Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle verilen diğer görevleri yapmak." hükmü yer almaktadır.
4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 211 inci maddesinde; "Karayolları Genel Müdürlüğün görev ve yetkileri şunlardır: a) Otoyol, Devlet ve il yolları ağına giren karayolları güzergâhları ile bunların değişikliklerine ilişkin planları hazırlamak veya hazırlatmak. b) Hazırlayacağı programlar uyarınca karayollarını yapmak, yaptırmak, emniyetle kullanılmalarını sağlayacak şekilde sürekli bakım altında bulundurmak, bakımını yaptırmak, onarmak, onarımını yaptırmak, işletmek, işlettirmek. c) Görev alanına giren karayolu ağlarının yapımı, bakımı, onarımı ve diğer hususlar hakkında teknik nitelik ve şartları tespit etmek veya ettirmek ve gerekli şartnameleri hazırlamak. ç) Otoyollar ve bunların üzerinde bulunan bakım ve işletme tesisleri ile hizmet tesislerinin, diğer mal ve hizmet üretim birimleri ile varlıklarının yapımını ve/veya bakım ve onarımını ve/veya işletmesini yapmak veya yaptırmak ve denetlemek. d) Karayollarının kullanılmasına, teknik emniyet ve korunmasına yönelik kurallar ile tüm karayollarındaki işaretleme standartlarını uluslararası uygulamaları da dikkate alarak tespit etmek, yayımlamak ve kontrol etmek. e) Görev alanına giren karayollarında, uygun göreceği yol işaretlerini belirlemek, uygun yerlere koymak ve bu kapsama giren işleri yapmak veya yaptırmak. f) Görev alanına giren işler için gerekli plan, harita, etüt ve proje işleri ile araştırma geliştirme çalışmaları yapmak veya yaptırmak. g) Karayollarının yapım, bakım ve onarımı ile emniyetle işlemesi için gerekli olan garaj ve atölyeleri, makine ve malzeme ambarları ile depolarını, servis ve akaryakıt tesislerini, laboratuvarlarını, deneme istasyonlarını, dinlenme yerlerini, bakım ve trafik emniyetini sağlamaya yönelik bina ve lojmanları, alıcı verici telsiz istasyonları ile gerekli haberleşme şebekelerini, Genel Müdürlüğün görevlerini daha verimli şekilde yerine getirmesine yönelik eğitim tesisleri ile sosyal tesisleri ve diğer bütün yan tesisleri hazırlayacağı ve hazırlatacağı plan ve projelere göre yapmak, yaptırmak, donatmak, işletmek veya işlettirmek, bakım ve onarımını yapmak veya yaptırmak, kiralamak. ğ) Karayollarının temizliği, gereken bölümlerinde çevre düzenlemesi ve yol boyu ağaçlandırılması ile peyzaj hizmetlerini yapmak veya yaptırmak. h) Tarihi köprülerin bakım ve onarımını yapmak veya yaptırmak. ı) Bu Bölümde verilen görevlerin yapılabilmesi için lüzumlu her türlü araç gereç, taşıt ve makineler ile donatımlarını, bunların işletilmesi ve onarılması için gerekli olan uygun malzemeyi seçmek, temin etmek, gerektiğinde imal etmek veya ettirmek, depolamak, onarmak, gerekli ambar, atölye ve tesisleri donatmak, işletmek veya işlettirmek. i) Görev alanı içinde bulunan işlerin yapılması, trafik akışının emniyetle ve kolaylıkla sağlanması için gerekli her türlü araziyi, binalı ve binasız taşınmazları, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde kamulaştırmak, satın almak, trampa yapmak, kiralamak ve gerekli hâllerde geçici olarak işgal etmek. j) Otoyol, Devlet ve il yollarında karayolu sınır çizgisi içinde kalan uygun alanlar ile karayolu sınır çizgisi dışında Genel Müdürlüğe devir ve temlik edilmiş veya Genel Müdürlüğün mülkiyetinde olan diğer alanlardaki taşınmazların ve tesislerin kiraya verilmesi, bunlar üzerinde irtifak hakkı, kullanma izni veya ön izin verilmesi gibi işlemleri yapmak, yaptırmak, yapılan bu işlemlerle ilgili gerekli hâllerde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bilgi vermek. k) Görev alanındaki karayolları güzergâhlarındaki taşınmazlarla ilgili olarak tahsis, devir, kamulaştırma veya ilgili diğer hukuki süreçlerin tamamlanmasını müteakip ilgili taşınmazların tapu sicillerinde terkin ve diğer işlemlerini yapmak veya yaptırmak. l) Talep halinde ve ücret karşılığında kamu kurum ve kuruluşları ile yerli ve yabancı özel sektörden ilgililere faaliyet konuları ile ilgili eğitim hizmeti vermek. m) İş ve faaliyetlerine ilişkin veri ve bilgileri derlemek, basmak, yayımlamak veya yayımlatmak. n) 8/6/1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun ve 28/5/1988 tarihli ve 3465 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Dışındaki Kuruluşların Erişme Kontrollü Karayolu (Otoyol) Yapımı, Bakımı ve İşletilmesi ile Görevlendirilmesi Hakkında Kanun kapsamında gerçekleştirilecek yatırım ve hizmetlerle ilgili görevlendirilen şirketlere, ihale aşamasında ilan edilmek kaydıyla gerektiğinde ortak olmak ve bununla ilgili işlemleri yapmak. o) Görev alanına giren konularda mevzuatla verilen diğer işleri yapmak veya yaptırmak. " hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul Yönünden:
Davalılar tarafından, davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığı ileri sürülmüş ise de; dava konusu düzenlemelerin davacı odanın ana Yönetmeliğinde de belirtilen kişisel, meşru ve güncel menfaatini ilgilendirdiği, davalı idarelerden Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından ayrıca davanın süresinde açılmadığı savunulmuş ise de; dava konusu Yönetmeliğin 06.10.2020 tarihinden yayımlandığı, bakılan davanın da 04.12.2020 tarihinde altmış günlük dava açma süresi içerisinde açıldığı anlaşıldığından usule ilişkin itirazlara itibar edilmeyerek davanın davanın esasının incelenmesine geçilmiştir.
Esas Yönünden:
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri, davacı tarafın düzenlemenin yetki yönünden iptali gerektiği iddiaları ve davalı idarenin bu yöndeki savunması dikkate alınarak yapılan değerlendirmede; AFAD Yönetimi Başkanlığının Başbakanlığa bağlı olduğu 2011 yılı itibarıyla "depremlerin neden olabilecekleri fiziksel, ekonomik, sosyal, çevresel ve politik kayıp ve zararları önlemek veya etkilerini azaltmak ve depreme dirençli, güvenlikli, hazırlıklı ve sürdürülebilir yeni yaşam çevreleri oluşturmak" amacıyla hazırlanan, Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulunca 09.08.2011 tarihinde kabul edilerek, 18.08.2011 tarihinde 28029 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı (UDSEP-2023) kapsamında yapılması gereken faaliyetler ve bu faaliyetleri gerçekleştirecek kurumlar belirlenmiştir. Bu plana göre Strateji B.1.6 düzenlemesinde; "Köprü, viyadük ve ulaşım sistemlerinin yanı sıra, hayati öneme sahip gömülü ve yüzeydeki dağıtım sistemleri (boru, doğalgaz ve elektrik hattı gibi) ile ilgili olarak Türkiye'deki inşaat teknolojisini ve uygulamalarını esas alan deprem güvenliğini belirleme ve yapıları güçlendirme yöntemlerinin geliştirilip, standart hale getirilip ve uygulamasının sağlanacağı, bunun için Ulaştırma Bakanlığının sorumluluğunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Üniversiteler, TÜBİTAK, Kalkınma Bakanlığı, AFAD, Enerji Bakanlığı ve ilgili tüm kuruluşların da katılımı da sağlanarak faaliyetlerin yürütüleceği belirlendikten sonra, tevdi edilen bu görev uyarınca davalı idare tarafından UDSEP-2023'ün Eylem B.1.6.3 maddesinde belirtilen; Ulaşım sistemleri ve önemli ulaşım tesislerinin depremlere dirençli bir şekilde projelendirilmesi, bakımı ve denetimi için düzenlemeler yapılacaktır" düzenlemesi doğrultusunda davalı idareye bağlı Karayolları Genel Müdürlüğü koordinasyonunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Büyükşehir Belediyeleri ve Belediyeler'in de katılımı sağlanarak yapılan mevzuat çalışmaları sonucunda hazırlanan dava konusu Yönetmeliğin, 7269 sayılı Kanuna, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 474. maddesi ile 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 211.maddesine dayanılarak çıkarıldığı, ulaşım tesislerinden olan yeni yapılacak/mevcut olan hava meydanı yapılarının depreme dayanıklılığının artırılmasına, depremden kaynaklı zararın oluşmaması amacına hizmet edecek olan ve ilk kez yürürlüğe konulan Yönetmelik ve ekinde belirtilen Esaslar, yukarıda belirtilen görev tanımı içinde bulunmakta olup, davalı Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın Yönetmeliği çıkarmaya ve yürütmeye yetkili olduğu sonucuna varılmıştır.
Türkiye Hava Meydanı Yapıları Deprem Yönetmeliğinin Ek'lerinden olan Deprem Etkisi Altında Hava Meydanı Yapılarının Tasarımı İçin Esasların 1.3.1.1, 2.4.1 ve 2.5 maddeleri yönünden yapılan incelemede:
Türkiye Hava Meydanı Yapıları Deprem Yönetmeliğinin 3. maddesinde yapılan atıf gereği deprem etkisi altında hava meydanı yapılarının değerlendirme ve tasarımı için uygulanacak kuralları düzenleyen Esasların Birinci Bölümünde; "Özel Konularda Tasarım Gözetimi ve Kontrolü" başlığı altında dava konusu 1.3.1.1 maddesinde; "Bu Yönetmeliğin uygulanmasına ilişkin değerlendirme ve tasarım süreçlerinde, 1.3.2 de tanımlanan özel uzmanlık konularında deprem mühendisliği ve yapı dinamiği alanında teorik ve mesleki bilgi ve deneyim sahibi inşaat mühendislerinden “tasarım gözetimi ve kontrolü” hizmeti alınması zorunludur." kuralına, 1.3.1.2 maddesinde; Bu tür hizmetleri yerine getireceklerin eğitim koşulları, mesleki yeterlilik ve deneyim konuları ile bunların belgelendirilmesi, hizmetin yürütülmesine ilişkin usul ve esaslar ile uygulamanın başlangıç tarihi Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından belirlenir." kuralına, 1.3.2.Kapsam maddesinde; Bu Yönetmeliğin uygulanmasında aşağıda (a) ila (c)’de belirtilen konular 1.3.1’de tanımlanan “tasarım gözetimi ve kontrolü” hizmetine tabidir: (a) Bölüm 2 kapsamında 2.4.'e göre Sahaya Özel Deprem Tehlikesi Hesapları (b) Bölüm 5 kapsamında 5.5.3’e göre Zaman Tanım Alanında Doğrusal Olmayan Hesap Yöntemi ile Deprem Hesabı, (c) Bölüm 7 kapsamında 7.5'e göre YZE-C Yöntemine göre yapılacak doğrusal olmayan Yapı-Kazık-Zemin Etkilişemi Hesapları" düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava konusu Esasların "Deprem Yer Hareketi" başlıklı İkinci Bölümünde yer alan Sahaya Özel Deprem Yer Hareketi Spektrumları başlığı altında Sahaya Özel Deprem İvme Spektrumunun belirtildiği 2.4.1.maddesinde; "3.2’ye göre Hava Meydanı Yapısı Önem Sınıfı HMÖS =1 ve aynı zamanda 3.3’e göre Deprem Tasarım Sınıfı DTS = 1 olan hava meydanı yapılarında sahaya özel deprem yer hareketi spektrumları, 2.4.2’ye göre sahaya özel deprem tehlikesi analizleri yapılarak tanımlanacaktır. Bu tür spektrumlar, gereği durumunda diğer sınıflardaki yapılar için de proje mühendisinin ve/veya onay makamının kararı ile tanımlanabilir. 2.3.2’de tanımlanan referans zemin koşulu için belirlenen sahaya özel elastik ivme spektrumlarının ordinatları, hiçbir zaman 2.3.4’e göre harita spektral ivmeleri esas alınarak zemin etkisi olmaksızın tanımlanan ivme spektrumu ordinatlarının % 90’ından daha küçük olmayacaktır." kuralına yer verilmiştir.
Dava konusu Esasların, Zaman Tanım Alanında Deprem Yer Hareketlerinin Tanımlanması üst başlığı altında 2.5. maddesinde; "Bu yönetmeliğe göre yapı taşıyıcı sistemlerinin zaman tanım alanında bir, iki veya üç boyutlu deprem hesabında gerekli deprem yer hareketlerinin tanımlanması için kullanılacak deprem kayıtlarının seçimi ve basit ölçeklendirme yöntemi ile ölçeklendirilmesi veya spektral uyuşum sağlanacak şekilde dönüştürülmesi için uygulanması gerekli kurallar 2.5.1, 2.5.2 ve 2.5.3’te tanımlanmıştır." kuralına,
2.5.1. Deprem Kayıtlarının Seçimi alt başlığı altında; 2.5.1.1 maddesinde; "Yapı taşıyıcı sistemlerinin zaman tanım alanında deprem hesabında kullanılacak deprem kayıtlarının seçimi, tasarıma esas deprem yer hareketi düzeyi ile uyumlu deprem büyüklükleri, fay uzaklıkları, kaynak mekanizmaları ve yerel zemin koşulları dikkate alınarak yapılacaktır. Binanın bulunduğu bölgede tasarıma esas deprem yer hareketi düzeyi ile uyumlu geçmiş deprem kayıtlarının mevcut olması durumunda öncelikle bu kayıtlar kullanılacaktır. Sahaya özel deprem tehlikesine en fazla katkıda bulunan depremlere ait büyüklük ve fay uzaklığı bilgilerinin belirlenmesi için deprem tehlikesi ayrıştırma işleminden yararlanılabilir." kuralına, 2.5.1.2 maddesinde; "Yeterli sayı veya nitelikte deprem kaydı seçiminin yapılamadığı durumlarda, zaman tanım alanında benzeştirilmiş yer hareketi kayıtları kullanılabilir. Bu tür kayıtların kullanılması durumunda, binanın bulunduğu sahanın sismik kaynak, dalga yayılım ve yerel zemin özellikleri göz önüne alınacaktır. Benzeştirme için kullanılacak model parametrelerinin, söz konusu bölgede meydana gelmiş depremlerde kaydedilmiş gerçek deprem kayıtları ile uyumlu olduğu gösterilecektir." kuralına, 2.5.1.3 maddesinde; "Bir veya iki boyutlu hesap için seçilecek deprem kayıtları’nın ve üç boyutlu hesap için seçilecek deprem kaydı takımları’nın sayısı en az 7 olacaktır. Aynı depremden seçilecek kayıt veya kayıt takımı sayısı üçü geçmeyecektir. " kuralına,
2.5.2. Deprem Kayıtlarının Basit Ölçeklendirme Yöntemi ile Ölçeklendirilmesi alt başlığı altında; " 6.6’ya göre yapılacak zemin davranış analizleri dışında, zaman tanım alanında hesapta kullanılacak deprem yer hareketleri, seçilen deprem kayıtlarından basit ölçeklendirme yöntemi ile aşağıdaki şekilde elde edilebilir: 2.5.2.1 maddesinde; "Bir veya iki boyutlu hesap için seçilen tüm kayıtlara ait yatay deprem spektrumlarının ortalamasının ve periyotları arasındaki genliklerinin, 2.3.4 veya 2.4’e göre tanımlanan yatay tasarım spektrumunun aynı periyot aralığındaki genliklerinden daha küçük olmaması kuralına göre, deprem yer hareketlerinin genlikleri ölçeklendirilecektir." kuralına, 2.5.2.2 maddesinde; "Üç boyutlu hesap için seçilen her bir deprem kaydı takımının iki yatay bileşenine ait spektrumların kareleri toplamının karekökü alınarak bileşke yatay spektrum elde edilecektir. Seçilen tüm kayıtlara ait bileşke spektrumların ortalamasının ve periyotları arasındaki genliklerinin, 2.3.4 veya 2.4’e göre tanımlanan tasarım spektrumunun aynı periyot aralığındaki genliklerine oranının 1.3’ten daha küçük olmaması kuralına göre deprem yer hareketi bileşenlerinin genlikleri ölçeklendirilecektir. Her iki yatay bileşenin ölçeklendirilmesi aynı ölçek katsayıları ile yapılacaktır." kuralına,
2.5.3. Deprem Kayıtlarının Spektral Uyuşum Sağlanacak Şekilde Dönüştürülmesi alt başlığı altında ise; 6.6’ya göre yapılacak zemin davranış analizlerinde veya zaman tanım alanında yapılacak diğer hesaplarda kullanılmak üzere deprem yer hareketleri, seçilen deprem kayıtlarının 2.3.4 veya 2.4’e göre tanımlanan tasarım spektrumuna tüm periyotlarda spektral uyuşum sağlanacak şekilde dönüştürülmesi ile de elde edilebilir. Dönüştürülen deprem yer hareketlerinin spektrumlarının ortalamaları, tüm periyotlar için tasarım spektrumu ordinatlarından daha küçük olmayacaktır." kurallarına yer verilmiştir.
Davacı tarafından; düzenlemede belirtilen konuların jeofizik mühendisliği uzmanlık alanı içindeki konular olduğu, inşaat mühendislerine ek olarak jeofizik mühendislerinden de tasarım gözetimi ve kontrolü hizmeti alınması gerektiği, maddenin bu haliyle eksik düzenlendiğinden hukuka aykırı olduğu, ayrıca 2.4.1'deki düzelemeye ilişkin olarak, proje sahasının özel zemin davranış analizi gerektirip gerektirmeyeceğine ilişkin analizlerde farklı mesleki disiplinlerin bir arada çalışmasının gerektiği, sadece proje mühendisinin ve/veya onay makamının kararına bırakılamayacağı, burada jeofizik mühendislerine de yetki verilmesi gerektiği, öte yandan 2.5.'deki düzenlemeye ilişkin ise; deprem hesabında kullanılacak deprem kayıtlarının seçiminin, jeofizik mühendislerinin uzmanlık alanı olduğu, sorumluluğun jeofizik mühendislerine bırakılmasının madde metinlerinde açıkça belirtilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
Davalılar tarafından; 2018 yılında içerisinde jeofizik mühendislerinin de olduğu farklı mühendislik disiplinleriyle birlikte yapılan ortak çalışmalar neticesinde Türkiye Deprem Tehlike Haritasının yayımlandığı, bu haritadan yola çıkılarak yapılacak veya daha önce yapılmış ve güçlendirilecek hava meydanı yapılarına ilişkin deprem hesaplarının inşaat mühendislerince yapılacağı, deprem mühendisliğinin inşaat mühendisliği bilim dalı olduğu, ayrıca tasarım sürecindeki söz konusu hesapların ve sahaya özel deprem tehlikesi analizlerinin jeofizik mühendislerince yapmasını kısıtlayan bir düzenleme olmadığı, sadece tasarım gözetimi ve kontrolü hizmetinin ve proje sorumluluğunun inşaat mühendislerine verildiği, deprem kayıtlarının seçimine ilişkin dava dilekçesinde bahsedilen değerlerle, Yönetmelikte belirtilen değerlerin farklı olduğu savunulmaktadır.
Uyuşmazlıkta; depreme dayanıklı ulaşım tesisleri (hava meydanı yapıları yapılar) yapmak veya daha önce yapılmış yapıların güçlendirilmesi amacıyla, yapıların deprem etkisi altında nasıl tepki vereceğinin muhtelif ihtimallere göre tasarlanarak mimari ve statik projelerinin oluşturulması aşamasında projenin başından sonuna kadarki süreçte yapıların tasarımını gözetecek ve kontrol edecek yeni bir hizmet alanı oluşturulduğu, bu hizmeti sunacak kişilerin ise gerek teorik bilgisinin gerekse deneyiminin olmasının gerektiği, dava konusu esasların diğer maddelerinde bu hizmeti sunacak kişilerde aranacak şartların da kurallara bağlandığı, anılan esasların 1.3.2 maddesinde düzenlenen bu hizmet alanının kapsamına bakıldığında; yapıların deprem hesabını yapmada, zemin ile etkileşimini ölçme ve değerlendirmede, deprem tehlikesinin ve deprem yer hareketlerinin yapıya vereceği etkileri analiz etmede inşaat mühendisliği disiplinin bu hizmeti sunmaya en elverişli mühendislik alanı olduğu, 2.4.1 ve 2.5 maddelerinde yapısal tasarımlar için uyulması gereken asgari şartların belirlendiği, sahaya ve projeye özel hesaplamalar yapılırken kurallarda belirtilen yöntem, analiz ve hesaplamaları ihlal etmemek kaydıyla daha farklı mühendislik disiplinlerinden yararlanılarak daha fazla yöntem kullanılarak analiz ve hesaplama yapılmasına, hatta birkaç mühendislik disiplinin bir arada çalışmasına engel bir husus bulunmadığı, bu çerçevede jeofizik mühendislerinin zorunlu unsur olarak belirtilmiyor olmasının dava konusu kurallarda eksik bir düzenlemeye sebep olmayacağı anlaşıldığından, anılan kuralların hukuka ve kamu yararına uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Dava konusu Esasların 6.2.1.2, 6.2.2.1, 6.2.2.2, 6.3.6, 6.3.7, 6.4.1, 6.7.1, 6.7.3, 6.7.5, 6.7.7, 6.11.2.4, EK-6A ve 6A.1.4 maddeleri yönünden yapılan incelemeye gelince;
Esasların Altıncı bölümünde, zemin özelliklerinin ve deprem etkisi altında zemin davranışlarının belirlenmesine ilişkin kurallar düzenlenmiştir.
6.2. maddesinde; Zemin Koşullarının Tanımlanması: Zemin Araştırmaları, Veri Raporu ve Geoteknik Rapor üst başlığı altında dava konusu 6.2.1.2 maddesinde; "Zemin araştırmaları EK 6A'da tanımlanan kurallara göre yapılacaktır. " kuralına yer verilmiş, daha sonra 6.2.2. maddesiyle Zemin Araştırma Raporları: Veri Raporu ve Geoteknik Rapor alt başlığıyla, Zemin ve Temel Etüd Raporlarının, zemin araştırma sonuçlarının sunulacağı Veri Raporu ve tasarıma yönelik olarak hazırlanacak Geoteknik Rapor’dan oluşacağı belirtilmiş, dava konusu 6.2.2.1 maddesinde; "Veri Raporu, arazi ve laboratuvarda gerçekleştirilmiş zemin araştırmalarında elde edilen verilerin sunulduğu rapordur. Bu rapor kapsamında, bölgenin jeolojik yapısı ve proje sahasının jeolojik özellikleri, araştırma sondajları ve muayene çukuru logları, zemin kesitleri ve yeraltı su düzeyi, arazi ve laboratuvar deneyleri sonuçları, jeofizik araştırma bulguları vb. zemin araştırma sonuçları sunulacaktır." kuralı, 6.2.2.2 maddesinde ise; Geoteknik Rapor, statik, dinamik ve deprem etkileri göz önüne alınarak, arazi zemin modelinin oluşturulduğu, zemin tabakaları için geoteknik tasarım parametrelerinin verildiği, temel tipleri seçimine ilişkin seçeneklerin irdelendiği, mühendislik analizleri ve değerlendirmeler ile temel tasarımına ilişkin önerilerin sunulduğu rapordur. Geoteknik raporun içeriğine ilişkin açıklamalar aşağıda verilmiştir: (a) Veri raporunda sunulan arazi zemin araştırmaları bulguları değerlendirilerek, arazi zemin modeli oluşturulacak, düşey yükler ve deprem etkisi altında zemin tabakalarının davranışı irdelenecek, yapının ve temellerinin tasarımına ilişkin geoteknik tasarım parametreleri verilecektir. (b)Yapının özellikleri ve beklenen performans düzeyi ile uyumlu temel sistemi seçilecek, taşıma gücü ile kısa ve uzun süreli zemin yerdeğiştirme-oturma değerleri verilecek, bu kapsamda zeminlerin şişme davranışı, net temel basınçları ve olası kaldırma kuvvetleri dikkate alınacaktır. (c) Zemin iyileştirme ve/veya güçlendirmesine gereksinim duyulması halinde, olası yöntemler irdelenecek, önerilen yönteme ilişkin uygulama esasları tanımlanacak, iyileştirilmiş zemin için hedeflenen zemin özellikleri, temellerin taşıma gücü ve yerdeğiştirme değerleri verilecektir. (d) Geçici veya kalıcı temel kazılarında uygulanacak iksa sistemlerinin tasarımı için gereken zemin parametreleri verilecektir. Şev duraysızlığı tehlikesi olan eğimli arazilerde inşa edilecek yapılar için, kazı ve inşa adımları dikkate alınarak, şev duraylılık analizleri yapılacak ve kaymaya karşı alınacak uygun önlemler belirlenecektir." kuralı düzenlenmiştir.
6.3. maddesinde; Zemin Parametrelerinin Belirlenmesi başlığı altında 6.3.6 maddesinde; "Analizlerde kullanılacak maksimum kayma modülü, Gmax= Denk.(6.1)’den elde edilecektir. Gmax=pV2s (6.1) Kayma dalgası hızının (Vs ) jeofizik yöntemlerle belirlenmesi esastır. Bununla birlikte, standart penetrasyon deneyi (SPT), koni penetrasyon deneyi (CPT) gibi arazi deney sonuçları ve genel kabul gören bağıntılar kullanılarak dolaylı yoldan da hesaplanabilir." kuralına, 6.3.7 maddesinde ise; "6.4’e göre yerel zemin sınıflarının belirlenmesinde kayma dalgası hızı Vs, SPT darbe sayısı N ve kohezyonlu zeminler için Cu değeri kullanılabilir." kuralına yer verilmiştir.
6.4. maddesinde; Yerel Zemin Sınıflarının Belirlenmesi başlığı altında 6.4.1 maddesinde; "Bölüm 2’ye göre deprem tasarım spektrumlarının tanımlanmasında esas alınacak yerel zemin sınıfları, bu Bölüm’e göre yapılacak zemin araştırmaları ile belirlenecektir. (a) ZA, ZB, ZC, ZD ve ZE olarak tanımlanan yerel zemin sınıflarının belirlenmesi için, bu sınıflara ilişkin özellikler Tablo 6.1’de verilmiştir. (b) Sahaya özel araştırma ve değerlendirme gerektiren zeminler, ZF sınıfı zeminler olarak sınıflandırılmıştır. Bu sınıftaki zeminlere ilişkin tanımlar Tablo 6.1’in son satırında verilmiştir." kuralı düzenlenmiştir.
6.7. maddesinde; Deprem Etkisi Altında Zemin Sıvılaşma Potansiyelinin Değerlendirilmesi başlığı altında 6.7.1 maddesinde, "Bölüm 3’e göre Deprem Tasarım Sınıfı DTS=1 ve DTS=2 olan hava meydanı yapıları için, 6.7.6’da tanımlanan durumlar hariç olmak üzere, Tablo 6.1’de ZD, ZE veya ZF grubuna giren, sürekli bir tabaka veya kalın mercekler halinde bulunan kumlu zeminlerde sıvılaşma potansiyeli’nin bulunup bulunmadığının, arazi ve laboratuvar deneylerine dayanan uygun analiz yöntemleri ile incelenmesi ve inceleme sonuçlarının ayrıntılı olarak rapor edilmesi zorunludur." kuralına, 6.7.3 maddesinde; "Zemin sıvılaşmasının değerlendirilmesine yönelik olarak yapılacak zemin araştırma çalışmaları en az, standart penetrasyon deneyi, SPT ve/veya koni penetrasyon deneyi CPT’ye ek olarak, ilgili zemin tabakalarındaki dane çapı dağılımı, su muhtevası ve Atterberg limit değerlerinin belirlenmesini içerecektir." kuralına, 6.7.5 maddesinde; "Temel altı zeminlerinin potansiyel olarak sıvılaşabilir zeminlerden oluştuğu ve bu zemin tabakalarında ince dane içeriğine göre düzeltilmiş SPT vuruş sayısı N1,60f’in 30 darbe/30 cm değerinden küçük olduğu durumlarda zemin sıvılaşması tetiklenme değerlendirmesi yapılacaktır." kuralına, 6.7.7 maddesinde; "Zemin sıvılaşma değerlendirmesinin SPT deney sonuçları kullanılarak yapılmasına dayanan yöntem EK 6B’de verilmiştir. Değerlendirmenin CPT veya kayma dalgası hızına göre yapılması durumunda uygulamada genel kabul gören yöntemler kullanılabilir." kuralına yer verilmiştir.
6.11. maddesinde; Deprem Etkisi Altında Şevlerin Ve Dayanma Yapılarının Toptan Göçmeye Karşı Duraylılığı üst başlığıyla, 6.11.2. maddesinde belirtilen Eşdeğer-Statik Limit Denge Hesabı Yöntemi alt başlığı altında, 6.11.2.4 maddesinde; Bir şevin toptan göçmeye karşı güvenli olması için Denk.(6.18)’de verilen koşul sağlanacaktır: Et < Rt/YRk (6.18) Burada, Et göçmeye zorlayan etkiler toplamı, Rt göçmeye karşı koyan etkiler ve dirençler toplamı, YRk ise kaymaya karşı tasarım güvenlik sayısı olarak tanımlanır. Birinci Aşama’da YRk <1.1 alınacaktır." kuralına yer verilmiştir.
EK 6A maddesinde; Zemin Araştırmaları İçin Genel Kurallar üst başlığı altında "Zemin araştırmaları aşağıda tanımlanan genel kurallara göre yapılacaktır." kuralından sonra 6A.1. Zemin Araştırma Sondajları başlığı altında 6A.1.4 maddesinde; "Sondaj derinlikleri: sondaj derinliği, bina temel tabanından başlayarak yapı genişliğinin en az 1.5 katı veya net temel taban basıncından kaynaklanan zemindeki gerilme artışının (...) zeminin kendi ağırlığından kaynaklanan efektif gerilmenin (...) %10'una eşit olduğu derinlikten(...) daha elverişsizi olacak şekilde seçilecektir. (a) Yüksek dayanıma rijitliğe sahip bir tabakanın daha sığ derinliklerde rastlanması durumunda sondaj, bu tabaka içine en az 3 metre girerek tabaka sürekliliğinin belirlenmesi ile sonlandırılabilir. (b) Kazıklı temel uygulamasının gerekebileceği durumlarda, sondaj derinliği kazık taşıma gücü ve oturma hesaplamalarını yapmaya olanak sağlayacak şekilde seçilecektir. (c) Sondajlar, şev duraylılığı çalışmalarında olası kayma yüzeyi derinliklerinin yeterince altına kadar, derin kazılarda ise kazı tabanından kazı derinliğinin en az yarısı kadar derinliklere inecektir. (d) Deprem tasarım sınıfları, DTS=1, DTS=1a, DTS=2 ve DTS=1a olan bölgelerde yer altı suyu düzeyi temel tabanından itibaren 10 metre derinlikten daha yukarı ve gevşek yerleşimli, iri (kaba), daneli zeminlerin yer aldığı sahalarda, sondaj derinliği zemin yüzeyinden itibaren en az 20 m olacaktır." kuralına yer verilmiş, anılan kuraldan sonra gelmek üzere Laboratuvar Deneyleri'nin yapılmasına ilişkin usuller düzenlenmiştir.
Davacı tarafından; yukarıda belirtilen kurallara yönelik olarak, zemin araştırmalarının doğru ve eksiksiz şekilde yapılabilmesi için EK6A maddesinde jeofizik yöntemlerin açıkça belirtilmesi gerektiği, EK6A maddesi eksik düzenlendiğinden bu maddeye atıf yaptığından bahisle 6.2.1.2 maddesinin de hukuka aykırı olduğu, 6.2.2.1 ve 6.2.2.2 maddelerinde belirtilen raporların birçok mühendislik disiplinini ilgilendirdiği, sonuç kısmınında ilgili mühendislerce birlikte imzalanması gerektiği, 6.3.6 maddesinde kayma dalga hızının sadece jeofizik yöntemlerle belirlenebileceği, 6.3.7 ve 6.4.1 maddelerinde yerel zemin sınıfının deprem dalgası üzerinden, yerinde, jeofizik yöntemler kullanılarak ölçülmesi sonucu belirlenmesi gerektiği, 6.7.1, 6.7.3, 6.7.5 ve 6.7.7 maddelerinde sıvılaşmanın statik değil, dinamik bir olay olduğundan analizinin de jeofizik/sismik yöntemler ile yapılması gerekirken arazi ve laboratuvar deneylerine dayanan analiz yöntemleriyle incelenmesinin tekniğe uygun olmadığı, sadece SPT verileriyle yetinilip sismik yöntemlere ve CPT verilerine yer verilmediğinden eksik düzenleme nedeniyle hukuka aykırı olduğu, 6.11.2.4 ve EK6A maddesinde kayma analizinin, zemin analizinin yapılması için ihtiyaç duyulan jeofizik yöntemlere kurallarda yer verilmediği, tek bir mühendislik alanının ön plana çıkarıldığı, 6A.1.4 maddesinde belirtilen sondaj derinliklerinin hatalı olduğu ve mühendisleri yanıltacağından hukuka aykırı olduğu ve iptal edilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
Davalılar tarafından; zemin araştırmalarının sadece jeofizik yöntemlerle yapılamayacağı, farklı mesleklerin uzmanlık alanına giren araştırmaların da gerektiği, veri raporunda toplanan bu araştırma sonuçlarının geoteknik rapora aktarıldığı, bunlar arasında jeofizik mühendislerince yapılan araştırmaların da olduğu, jeofizik yöntemlerin uygulanamadığı göl, deniz, nehir gibi alanlarda SPT ve CPT gibi saha deneylerinden yararlanıldığı, zemin sınıflandırmasına ilişkin tablonun uluslararası kabul görmüş bir sınıflandırma olduğu, dava konusu Esaslarda belirlenen analiz yöntemlerinin ve maddelerde belirtilen denklemlerle değerlerin bütün dünyada kullanılan yöntemler ve denklemlerle değerler olduğu, herhangi bir meslek grubunu öne çıkarıp diğerini dışlamak amacı taşımadığı, jeofizik yöntemlerin uygulanmasının ve mühendislerinin çalışmasının dava konusu kurallarla kısıtlanmadığı, sıvılaşma potansiyelini riskli olması durumunda sahaya özel deprem tasarımının devreye sokulmasının idarenin takdirinde olduğu, EK6A maddelerinde zemin araştırmaları için gerekli olan verilerin belirtildiği, verilerin ve sondaj ölçülerinin muhtelif kurum/kuruluşların ölçülerine ve uluslararası normlara ve hukuka uygun olduğu savunulmuştur.
Uyuşmazlığa konu maddelerin, davacının iddiaları, davalıların savunmalarının ve dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; deprem gerçeğiyle yaşamak zorunda olan ülkemiz için hazırlanan Türkiye Deprem Tehlike Haritası ve parametre değerleri doğrultusunda düzenlenen mevzuat kapsamında Türkiye hava meydanı yapılarının deprem etkisi altında tasarlanması neticesinde depreme dayanıklı yapılar inşa edilmesi ve mevcut yapıların güçlendirilmesi amacıyla dava konusu maddelerde zemin özelliklerine ve zemin davranışlarına ilişkin yapılacak araştırma, analiz, deney ve raporlamaya dair genel kuralların belirlendiği, bu kurallarda uluslararası normların, yöntem ve uygulamalar ile ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri dikkate alınarak asgari şartların belirlendiği, tasarım gözetimi ve kontrolü hizmeti sunumunda bu şartlara uyulmasının zorunlu olduğu, ancak sahaya özel araştırma ve analiz sırasında asgari şartların üstünde bir araştırma, analiz ve deney gerektiğinde ilgili meslek disiplinlerinden yararlanılmasını kısıtlayan bir husus bulunmadığı, aldığı eğitim ve teorik bilgi, mesleki deneyim ve uzmanlık alanı konusunda yapının zemin ile etkileşimini tespit ederek deprem etkisi altındaki tasarımını yapmak için gerekli olan zemin çalışmalarının inşaat mühendislerinin sorumluluğunda yapılmasında hukuka aykırılık, bu çalışmalar sırasında jeofizik mühendislerinden ve yöntemlerinden de yararlanılmasında dava konusu mevzuata aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, dava konusu edilen kuralların hukuka, kamu yararına, mühendislik ilkelerine ve hizmet gereklerine uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 01/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X):
Dosyanın incelenmesinden; yukarıda belirtilen mevzuatta belirtildiği üzere, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkilerini ilgilendiren konulara yönelik olarak genel düzenleme yapma yetkisi kapsamında yönetmelik çıkarabileceğinde tartışma bulunmamaktadır.
Uyuşmazlığa konu Yönetmeliğin dayanağı 7269 sayılı Yasa'nın 3. maddesine bakıldığında İmar ve İskan (Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği) Bakanlığına Yönetmelik çıkarma yetkisinin verildiği, dava konusu Yönetmelikte ise; depreme dayanıklı yapılar yapılmasının amaçlandığı, bu amaç doğrultusunda deprem etkisi altında Hava Meydanı Yapılarının tasarım esaslarının belirlendiği, Yönetmelikle ilk defa getirilip uygulanmasına imkan verilen tasarım gözetimi ve kontrolü hizmetinin kapsamı da dikkate alındığında Yönetmelikle düzenlenen konuların Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğünün yasa ile tanımlanan görev alanı kapsamında olmadığı, yeni yapıların ve deprem yalıtımı uygulanarak güçlendirilecek olan mevcut yapıların değerlendirme ve tasarımı esaslarının belirlenmesi konusunda davalı idarelere açıkça düzenleme yapma yetkisi verilmemiş olduğu anlaşılmakla, dava konusu Yönetmeliğin düzenlenmesinde davalı idarenin yetkisi bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenle, yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu maddelerin iptal edilmesi gerektiği oyu ile davanın reddine ilişkin Daire kararına katılmıyorum.
KARŞI OY(XX):
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri, davacının iddiaları ve davalının savunmasının birlikte incelenip değerlendirilmesinden; deprem bölgesi olan ülkemizde bilimsel ve teknolojik gelişmeler dikkate alınarak, deprem mevzuatının güncellenmesine yönelik olarak davalı idarece yapılan değişiklikler sonucunda ilk defa yürürlüğe konulan düzenlemeler bulunduğu, bu düzenlemelerle yeni yapılacak yapıların proje aşamasında depreme dayanıklı olarak tasarlanmasının, mevcut yapıların ise deprem performans değerlerinin artırılmasının amaçlandığı görülmektedir.
Yapıların tasarım ve projelendirilmesi sırasında proje ve deprem performansının bir arada değerlendirilmesi gerekliliği karşısında Yönetmelik de sismik tehlike analizi, zemin araştırmaları, zemin-yapı etkileşimi gibi jeolojik/jeofizik analiz, araştırma, hesaplama ve uygulamaların yapılmasının zorunlu tutulduğu, bu uygulamaların ise farklı mühendislik disiplinlerini ilgilendirdiği, yalnızca inşaat mühendisliği disipliniyle depreme dayanıklı yapı üretiminin sağlanamayacağı, Yönetmeliğin yapı yeri ve güzergah seçimi, zemin ve temel etütleri, deprem, doğal afet ve benzeri konularında eğitim ve araştırma etkinliklerini yürüten jeoloji/jeofizik mühendislerinin görev ve hizmet alanına giren uygulamalar getirdiği dikkate alındığında proje aşamasından başlayarak, yapının tamamlanmasına kadar ki bütün aşamalarda ekip çalışmasının gerektiği, yapının inşaa aşamasında İmar Kanunu, Yapı Denetimi Kanunu, İmar Yönetmelikleri, Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği ve diğer mevzuata ilişkin hükümler uygulandığı, bu mevzuatta da bazı durumlarda mühendislik disiplinlerinin bir arada çalışmasının zorunlu kılındığı göz önüne alındığında, deprem etkisi altında tasarımı yapılacak yapıya ilişkin proje aşamasında uyulması gereken kuralları düzenleyen dava konusu Yönetmelikte de, belirtilen mevzuat ile uyum sağlanarak farklı mühendislik dallarını ilgilendiren konularda maddelere açıkça yazılmak suretiyle bir arada çalışmanın sağlanmasının gerektiği açıktır.
Buna karşın dava konusu Yönetmeliğin, yapılaşma projelerin tasarımından tamamlanmasına kadar tüm aşamalarında yapılacak tasarım, gözetim ve kontrol yetkisinin proje sorumlusu olarak sadece inşaat mühendislerinin görevlendirilmesi, jeoloji/jeofizik mühendislerine yer vermemesi suretiyle eksik düzenleme yapıldığı, düzenlemelerin bu haliyle hizmet gereklerine ve kamu yararına aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Yönetmeliğin iptali istenilen maddelerinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddi yolundaki daire kararına katılmıyorum.