Esas No: 2021/8261
Karar No: 2022/6643
Karar Tarihi: 02.06.2022
Danıştay 6. Daire 2021/8261 Esas 2022/6643 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2021/8261 E. , 2022/6643 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/8261
Karar No : 2022/6643
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): I. …mirasçıları:
1-…2- … 3-…4- … 5-…
II- … III- … IV- …
VEKİLLERİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …Bakanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: İzmir İli, Tire İlçesi, …Mahalle, …ada, …parsel sayılı taşınmazın imar planında "ilkokul alanı" olarak ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufunun hukuken kısıtlandığı ileri sürülerek taşınmaz bedelinin yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın kabulü ile 126.360,00 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 21.07.2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 31/10/2016 tarih ve E:2016/296, K:2016/6278 sayılı kararıyla bozulması üzerine, bozma kararına uyularak dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 17/10/2018 tarih ve E:2018/5976, K:2018/8029 sayılı kararıyla yeniden bozulması üzerine, bozma kararına uyularak İdare Mahkemesince, mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde davacının maliki olduğu taşınmazın bir kısmında, Tire Belediye Başkanlığınca spor alanı yapılmak suretiyle fiilen kullanıldığı hususunun tespit edildiğinin görüldüğü, diğer yandan …İdare Mahkemesi'nin …günlü ve E:…, K:…sayılı kararı ile uyuşmazlık konusu parselin …ve …nolu parsele ayrılmasına ilişkin işlemlerin iptaline karar verildiği, bu suretle taşınmazın yeniden tek parsel halini aldığı, dolayısıyla spor alanı yapılmak suretiyle anılan taşınmazın gerek fiili olarak, gerekse hukuken el atılan kısımları yönünden davalının sorumluluğunun ve tazminat yükümlülüğünün belirlenmesinin ancak parselin bir bütün halinde ele alınması ile mümkün olacağı anlaşıldığından; taşınmaz bakımından el atmadan doğan zararın tazminine yönelik davanın görüm ve çözümünün haksız fiile ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinin görevine girdiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a hükmü uyarınca görev yönünden reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Taşınmaza Tire Belediyesince fiili herhangi bir el atmanın bulunmadığı, taşınmaz üzerindeki geçici spor tesisinin tamamen kaldırıldığı, fiili durumda herhangi bir yapının bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : İzmir İli, Tire İlçesi, …Mahalle, …ada, …parsel sayılı taşınmazın imar planında "ilkokul alanı" olarak ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufunun hukuken kısıtlandığı ileri sürülerek taşınmaz bedelinin yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle …Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 30/09/2011 tarihinde açılan davanın görev yönünden reddine karar verildiği, anılan kararın temyiz incelemesi sonucu onanarak kesinleştiği ve davacılar vekili tarafından yasal süresi içinde (27/07/2014 tarihinde) bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa’nın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." kuralına yer verilmiş, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını düzenleyen 13. maddesinde ise, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisince kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek kamu kuruluşlarının bütçelerine konulur. İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmüne yer verilmek suretiyle, belediyelere, imar planlarını uygulamak üzere belirtilen süre içerisinde imar programını hazırlama; programı uygulamaya koyma, ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarına ise imar programlarında kendi görev alanlarındaki kamu hizmeti için ayrılan özel mülkiyete ait arsaları program süresi içinde kamulaştırma zorunluluğu yüklenmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 04.07.2019 tarihli değişiklikle getirilen "İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler" başlıklı 13. maddesinde; "Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;
a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,
b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle, ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir...
" hükmü yer almaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun Ek 1. maddesinde; (Ek: 20/8/2016-6745/33 md.) "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır." hükmü yer almaktadır.
2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun "Yargı merciilerinin uyuşmazlık mahkemesine başvurmaları" başlıklı 19. maddesinde, "Adli ve idari yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; İzmir İli, Tire İlçesi, …Mahalle, …ada, …parsel sayılı taşınmazın imar planında "ilkokul alanı" olarak ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufunun hukuken kısıtlandığı ileri sürülerek taşınmaz bedelinin yasal faiziyle birlikte tazmi istemiyle bakılan davanın açıldığı, uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için Dairemizin 02/03/2022 tarihli ara kararı ile, Tire Belediye Başkanlığından, uyuşmazlık konusu İzmir İli, Tire İlçesi, …Mahalle, …ada, …parsel sayılı taşınmazın güncel 1/1000 ölçekli uygulama imar planındaki durumunu gösteren ve renkli kalemle işaretlenmiş mevcut uygulama imar planı paftaları ile belediye meclisi kararları ve diğer ilgili bütün bilgi ve belgeler ile anılan taşınmaz üzerinde idareleri tarafından herhangi bir fiili el atmanın bulunup bulunmadığının, bilirkişi raporunda taşınmazın bir kısmı üzerinde bulunduğu tespit edilen spor tesisi niteliğindeki yapıların kaldırılıp kaldırılmadığının, parselin hâlihazırdaki durumunun ne olduğunun sorulmasına ve taşınmazın mevcut durumuna ilişkin güncel fotoğraflarının istenilmesine karar verildiği, Tire Belediye Başkanlığı'nca …tarih ve …sayılı ara kararına verilen cevabi dilekçede, davacıların hissedar olduğu …ada, …parselde fiili bir kullanım bulunmadığı, Belediyelerine ait …ada, …parsel üzerinde ise sabit bir yapı mevcut olmayıp ilçede halihazırda okullar ve öğrencileri tarafından futbol oynama ve antrenman alanı olarak kullanılmakta olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, öncelikle, yukarıda yer verilen hususların incelenip araştırılmak suretiyle, uyuşmazlık konusu taşınmazla ilgili olarak ilgili idare tarafından fiili el atma halinin ortadan kalkıp kalkmadığının tespit edilmesi gerektiği, yapılacak araştırma sonucunda, fiilen el atma halinin devam etmekte olduğunun tespiti halinde ise, fiili el atmadan doğan zararın tazminine yönelik davanın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerleri görevli olacaktır. Öte yandan, bakılan dava, adli yargıdan görevsizlik kararı sonrası gelen bir dava olduğu için, yukarıda anılan Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesine göre görevli yargı merciinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekmektedir.
Şayet, uyuşmazlık konusu taşınmaza fiilen el atma olmadığının tespiti halinde ise; bakılan davanın adli yargıda verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra yasal süresi içerisinde açılmış olduğundan, tazminat miktarı belirlenirken, gerekli görülürse aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu yeni bir bilirkişi kurulunca yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak, adli yargı dava tarihindeki (30/09/2011) cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazda kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedeli düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi irtifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, taşınmazın değerinin belirlenmesi amacıyla, bilirkişiler tarafından somut emsal belirlenirken, dava konusu taşınmazın çevresinin imar durum özellikleri dikkate alınarak, uyuşmazlığa konu taşınmaza yakın mesafede, eş değer özellikleri olan ve mümkün olduğunca dava tarihine yakın tarihli, satışı gerçekleşmiş somut bir emsale göre değer tespitinin yapılması gerekmektedir.
İdare Mahkemesince, yeniden yapılacak yargılama sırasında, davaya konu taşınmaza ilişkin güncel mülkiyet durumu ile yine taşınmazın yürürlükte olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ve 1/5000 ölçekli nazım imar planında hangi kullanım alanında kaldığı imar planı değişikliği varsa, değişikliğe dava açılıp açılmadığı, açılmış ise sonuçlanıp sonuçlanmadığı, imar uygulaması yapılıp yapılmadığının araştırılması sureti ile taşınmaz üzerindeki kısıtlılık durumunun devam edip etmediğinin belirlenmesi gerektiği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacıların temyiz istemlerinin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle görev yönünden reddine ilişkin temyize konu …İdare Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 02/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X):
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları; İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar da, tam yargı davaları olarak sayılmıştır.
İlgili idarelerin hareketsiz kalarak İmar Kanununda öngörülen sürede kamulaştırma yoluna gitmemek suretiyle taşınmaz sahibinin mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir şekilde kısıtlanması idari işlem ve eylem niteliğinde olup bu işlemin iptali ve bu işlem ve eylemden doğan zararın tazmini idari yargıda açılacak iptal ve tazminat davasının konusunu oluşturur. Bir başka ifade ile, hukuki el koyma kavramı yerine, daha doğru bir tanımlama ile "taşınmazın kamulaştırılmaması" suretiyle tasarruf hakkının kısıtlanmasına ilişkin davalar, idari yargıda açılacak iptal ve tam yargı davasının konusudur. İmar Kanununun 10. maddesinde öngörülen 5 yıllık sürenin sonunda kamulaştırmama işlemi iptal davasının; idarenin hareketsiz kalması nedeniyle 5 yıllık sürenin bitiminden kamulaştırma tarihine ya da mülkiyetin idareye geçtiği tarihe kadar varsa uğranılan zararın tazmini ise idari yargıda açılan tazminat davasının konusudur. Ancak burada söz konusu olan, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan sınırlama şeklindeki idarenin işlem ve eyleminden doğan zararın tazmini olup mülkiyetin bedele çevrilmesi ise idari yargıda açılan tazminat davasının değil, adli yargıda açılacak bedel tespiti ve tescil davasının konusuna girer.
Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zararın tazmin aracı olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez.
Buna göre, imar planında kamu alanında kalan taşınmazlar için süresinde kamulaştırma yapılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanmış olduğu, bu nedenle mülkiyetin bedele dönüştürülmesi suretiyle tazminat verilmesi istemiyle açılan davalar, esasen idarenin kamulaştırmama ya da parselasyon yapmama yolundaki olumsuz idari işleminin iptali yoluyla taşınmaz bedelinin ödenmesine ilişkin davalardır. İdarenin taşınmazı kamulaştırmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanması durumunda, kişinin bu işlem nedeniyle taşınmazının değerini talep edebilmesi için öncelikle kamulaştırmama işleminin iptalini sağlaması, bunun yasal sonucu olarak da mülkiyetin bedele çevrilmesini talep etmesi gerekmektedir. Zira, imar planının uygulanması nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı, idarenin imar kanunundaki hükümlere uygun hareket edip etmediği ve kamulaştırma kanunu hükümleri uyarınca kamulaştırma işleminin tesisinin zorunlu olup olmadığı ve bu işlemin hangi idare yada idarelerce gerçekleştirileceğinin tespiti ancak bu konuda açılacak iptal davası ile açıklığa kavuşturulabilecektir. Bedel tespiti ve tescili ise ancak kamulaştırma işleminin gerekliliği ve kamulaştırmayı yapacak idarenin tespitinden sonra kamulaştırma sürecinin bir parçası, tamamlayıcısı niteliğindedir. Nitekim, Kamulaştırma Kanunundaki düzenleme de bu şekilde olup kamulaştırma işleminin uygulanması, gerçekleştirilmesi amacıyla açılan bedel tespit ve tescil davası idarenin taşınmaz mülkiyetini üzerine almasını temine yöneliktir.
3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuat yönünden yapılacak değerlendirme sonrasında, tasarruf hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle idarenin kamulaştırmama işleminin iptaline karar verilmesi halinde, iptal hükmü gereği taşınmazın değerinin belirlenmesi ve taşınmaz malikine ödenmesi için kamulaştırma kanunundaki sürecin işletilerek idarenin işlem yapması, bu kapsamda asliye hukuk mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması sonucunu da doğuracağından, iptal kararından sonra mülkiyetin bedele dönüştürülmesine ilişkin tazminat istemi hakkında ayrıca inceleme yapılarak karar verilmesine gerek yoktur. Bir başka ifade ile, iptal kararının uygulanması bağlamında idarece kamulaştırma kanununa göre gerekli işlemler başlatılacak olup, ihtiyaç duyulması halinde taşınmazın aynına ilişkin ve tescil sonucunu doğuracak olan bedele ilişkin uyuşmazlık iptal kararının sonucu olarak adli yargı yerinde çözümlenecektir.
Bu durumda taşınmazdaki mülkiyet hakkının imar planı nedeniyle süresi belirsiz zaman diliminde kısıtlanması halinde idari yargıda sadece kamulaştırmama işleminin hukuka uygunluğu incelenerek kısıtlılık durumunun mevcut olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılarak, kamulaştırma yapılmaması yolundaki olumsuz idari işlem hakkında karar verilmesi; mülkiyetin bedele dönüştürülmesi istemiyle tescil sonucunu doğuracak tazminat taleplerine yönelik ise, ortada idari yargı yetkisi kapsamında incelenecek bir tazminat davasının bulunmaması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, fiili el atmanın bulunmaması halinde, tazminat isteminin esası hakkında inceleme yapılarak karar verilmesi gerekçesiyle Mahkeme kararının belirtilen gerekçe ile bozulmasına ilişkin Dairemiz kararına belirtilen kısım yönünden katılmıyoruz.