Esas No: 2022/1464
Karar No: 2022/2040
Karar Tarihi: 06.06.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2022/1464 Esas 2022/2040 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2022/1464 E. , 2022/2040 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/1464
Karar No : 2022/2040
TEMYİZ EDENLER : I-DAVALILAR:
1- …
VEKİLİ: Hukuk ve Mevzuaat Genel Müdürü …
2- … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ: Av. …
II-DAVALILAR YANINDA MÜDAHİL: … İş Makinaları İnşaat Madencilik San. ve Tic. A.Ş.
VEKİLİ: Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 03/02/2022 tarih ve E:2020/7553, K:2022/1061 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Konya ili, Ilgın ilçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … parsel sayılı taşınmazın Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü uhdesinde bulunan Konya İli sınırları içerisindeki … ruhsat numaralı sahada kömür üretim faaliyetlerinin devamı ve bu kapsamda üretim sahasından geçen demiryolu ve karayolunun deplase edilmesi amacıyla anılan Genel Müdürlük tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 03/01/2020 tarih ve 30997 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 02/01/2020 tarih ve 2014 sayılı Cumhurbaşkanı kararının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 03/02/2022 tarih ve E:2020/7553, K:2022/1061 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin süre itirazının yerinde görülmediği,
Ülkenin doğal kaynaklarından olan madenlerin işletilmesinin ve bu amaçla gerekli taşınmazların kamulaştırılmasında kamu yararı bulunduğu açık olmakla birlikte, taşınmazın yürürlükte olan uygulama imar planında demiryolu kullanım kararında kalmadığı, kamulaştırma işlemlerinin imar planı çerçevesinde değil, onaylı proje çerçevesinde yürütüldüğü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 6. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca projenin Bakanlıkça onaylanması durumunda yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek olmadığı, dava dosyasına sunulan projenin ise Bakanlıkça değil Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü tarafından onaylanan bir proje olması nedeniyle kamulaştırma yapılabilmesi için ayrıca bir kamu yararı kararının alınması gerektiği, dava dosyasında kamulaştırma yapılabilmesi için alınan kamu yararı kararına ilişkin bilgi veya belge bulunmadığı görüldüğünden dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idareler tarafından, dava konusu taşınmazın maden sahasında bulunmadığı, ancak alanda bulunan madenin çıkarılabilmesi için mevcut demiryolu deplase projesinin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiği ve bu sebeple dava konusu taşınmazın kamulaştırılmasına ihtiyaç duyulduğu, alana ilişkin acele el koyma davaları ile bedel tespit ve tescil davalarının da sonuçlandığı ve bu davanın konusuz kaldığı, ve davalı idareler yanında müdahil tarafından, dava konusu taşınmazın demiryolu güzergahında kalmadığı ve Dairece yanlış bir kurgu üzerinden karar verildiği, acele kamulaştırma için ayrıca bir kamu yararı kararı gerekmediği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Acele kamulaştırmayı (olağan kamulaştırma prosedüründen ayrılınmasını) gerekli kılacak somut sebeplerin davalı idarece ortaya konulamadığı görüldüğünden, temyize konu kararın gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesi uyarınca gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava konusu 02/01/2020 tarih ve 2014 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile ekli harita ile listede sınırları, bulundukları yer ve parsel numaraları belirtilen taşınmazların Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü uhdesinde bulunan Konya ili sınırları içerisindeki … ruhsat numaralı sahada kömür üretim faaliyetlerinin devamı ve bu kapsamda üretim sahasından geçen demiryolu ve karayolunun deplase edilmesi amacıyla anılan Genel Müdürlük tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
Temyizen incelenen dava, dava konusu acele kamulaştırma kararının davacıya ait taşınmaz yönünden iptali istemiyle açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
Anayasanın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü yer almaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 6. maddesinin üçüncü fıkrasında; "Onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur. Bu durumlarda yetkili icra organınca kamulaştırma işlemine başlanıldığını gösteren bir karar alınır." hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanun'un 27. maddesinde ise; 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği, bu Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktar, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu düzenlemesine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dairece, her ne kadar, Bakanlık değil Genel Müdürlük onaylı bir projeye dayanılarak kamulaştırma kararı alındığından, bu işlemin tesis edilebilmesi için ayrıca bir kamu yararı kararı alınması gerektiğinden bahisle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ise de; uyuşmazlıkta, 08/06/1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 61. maddesi kapsamında kamulaştırma yetkisi tanınan ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 5. maddesinde sayılan kamu kurumlarından olan Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararı ile kamu yararı kararı alındığı, bu kararın 2942 sayılı Kanun'un 6. maddesine uygun olacak şekilde … tarih ve E. … sayılı üst yazı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına bildirildiği ve kamulaştırmanın acele kamulaştırma usulü ile yapılmasının talep edildiği, anılan Bakanlığın oluru üzerine Cumhurbaşkanınca davaya konu acele kamulaştırma kararının alındığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, işlemin tesis edilme usulünün konuya ilişkin kanunlarda öngörülen sistematiğe uygun olduğu ve bu itibarla Dairece yer verilen gerekçede hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A maddesi uyarınca ivedi yargılama usulüne tâbi olan uyuşmazlığın esas yönünden incelenmesinin de Kurulumuzca yapılması gerekmektedir.
Mülkiyet hakkı, gerek Anayasa gerek uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan temel insan hakları arasında olup; bu düzenlemeler uyarınca ancak kanuna ve kamu yararına dayalı olarak kısıtlanabilmesi mümkündür.
Mer'i mevzuatımızda, mülkiyet hakkına yönelik müdahalelere yer verilen temel nitelikteki düzenlemelerden biri de, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'dur.
2942 sayılı Kanun; kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların, Devlet ve kamu tüzelkişilerince kamulaştırılmasında yapılacak işlemleri, kamulaştırma bedelinin hesaplanmasını, taşınmaz malın ve irtifak hakkının idare adına tescilini, kullanılmayan taşınmaz malın geri alınmasını, idareler arasında taşınmaz malların devir işlemlerini, karşılıklı hak ve yükümlülükler ile bunlara dayalı uyuşmazlıkların çözüm usul ve yöntemlerini düzenlemek amacıyla yürürlüğe konulmuştur.
Bu Kanun'a göre idarelerin, Kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya Kanun'un 3. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen hallerde, eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırabilmeleri mümkündür.
Anılan Kanun'da, kamulaştırma işlemleri açısından olağan ve acele kamulaştırma olmak üzere iki ayrı usul düzenlenmiştir.
Olağan kamulaştırma sürecinde; kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz mallar kamulaştırılırken, öncelikle yeterli ödenek ayrıldıktan sonra, Kanun'un 5. ve 6. maddelerinde belirlenen mercilerce kamu yararı kararı alınır. Kamulaştırmayı gerçekleştirecek idarece, sırasıyla, aynı Kanun'un 7. maddesinde ayrıntısı belirlendiği üzere taşınmaza ilişkin ölçekli plan yapılır, taşınmazın maliki belirlenir, vergi beyan ve değeri tespit edilir ve tapuya kamulaştırma şerhi verilmesinin ardından Kanun'un 8. maddesine göre idarenin satın alma usulünü, karşılıklı anlaşmaya dayalı olarak denemesi gerekir. Bu yolla anlaşmaya varılamaması halinde, Kanun'un 10. maddesine göre idarenin ilgili belgelerle birlikte taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescilini sağlamak amacıyla dava açması gerekir ve ancak mahkemece tescil kararı verildikten sonra idare, kamulaştırmaya konu taşınmaz üzerinde tasarruf edebilir hale gelir.
Olağan kamulaştırma usulünde, asliye hukuk mahkemesi, idare adına tescil hükmü kurmadığı sürece, idarenin taşınmaza el atma ve taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi bulunmamaktadır.
Acele kamulaştırma usulü ise, 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesinde belirlenen “3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacında” veya “aceleliğine Cumhurbaşkanınca (mülga Bakanlar Kurulunca) karar alınacak hallerde” veya “özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda” başvurulabilen, olağan kamulaştırma usulünden farklı olarak, idareye kamulaştırma işlemlerine ilişkin prosedürün sonuçlanmasını beklemeden, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, ilgili idarenin istemi ile mahkemece, yedi gün içinde o taşınmaz malın Kanun'da belirtilen usule göre bilirkişilerce tespit edilecek değerinin, idare tarafından mal sahibi adına bankaya yatırılması şartıyla, o taşınmaz mala el koyma imkanı tanıyan ayrı bir usul olarak öngörülmüştür.
Buna göre, acele kamulaştırma usulünde, satın alma usulü denenmeden ve tescil hükmünün kurulması da beklenilmeden, tek şart olarak taşınmaz malın Mahkemece tespit edilen değerinin, malik adına depo edilmesi sonrasında, ancak yine Mahkeme kararıyla, idareye taşınmaza el koyma izni verilebilmektedir.
Bu anlamda, acele kamulaştırma ile olağan kamulaştırma usulü arasındaki temel fark, olağan kamulaştırmada ancak süreç sonunda mahkemece tescil hükmünün kurulmasıyla idarece kullanılabilir hale gelen taşınmazın, acele kamulaştırma usulünde, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, dayandığı plan/projenin hayata geçirilmesini ivedilikle temin etme amacıyla, sürecin en başında idarece kullanılabilir hale gelmesinden kaynaklanmaktadır.
Bu haliyle, acele kamulaştırmaya ilişkin usul, olağan kamulaştırmada malik lehine getirilen usule ilişkin güvenceleri bertaraf etmemekte ve olağan kamulaştırmaya göre ölçüsüz/orantısız bir müdahale getirmemektedir.
Kanun'un 27. maddesinde, acele kamulaştırma işleminin dayandırılacağı üç sebep unsurundan, “aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar verilen haller” bakımından, Kanun'da açık bir acelelik haline yer verilmediğinden, maddede öngörülen diğer iki koşuldan bağımsız şekilde, işlem tesisine dayanak olan acelelik halinin ve olağan kamulaştırma usulünden ayrılmasını gerektiren nedenlerin, kamu yararı ile özel mülkiyet hakkı arasındaki denge gözetilerek gerçekleşip gerçekleşmediğinin her somut olayda, projenin ve hizmetin niteliği, mahalli veya ulusal ihtiyacın ivedilikle karşılanması gerekliliği gibi hususlar da göz önünde bulundurularak yargı yerince değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dolayısıyla, acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararlarının da kamu yararı amacına ve hukuka uygun olup olmadığına yönelik hukuki denetiminin; diğer idari işlemler gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden incelenerek yapılması gerektiği açıktır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde, dava konusu acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı Kararının "Kamu Yararı" ve "Acelelik Hali" ölçütleri yönünden ayrı ayrı incelenmesi gerekmektedir.
Dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının "Kamu Yararı" ölçütü yönünden incelenmesinden;
Uyuşmazlık konusu olayda; acele kamulaştırma kararının, … Madencilik ve Teknolojileri San.Tic. A.Ş. isimli firma tarafından 24/01/2013 tarihinde imzalanan rödovans sözleşmesi gereği dava konusu taşınmazı da kapsayan ve Konya-İzmir demiryoluyla ikiye ayrılan alanda bulunan 10.236.000 ton kömür rezervinin 6.079.000 tonunun demiryolunun altında ve doğusunda yer alması nedeniyle … ruhsat numaralı sahada kömür üretim faaliyetlerinin devamı ve bu kapsamda üretim sahasından geçen demiryolu ve karayolunun deplase edilmesi amacıyla alındığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, ülkenin doğal kaynaklarından olan madenlerin işletilmesinde ve bu amaçla gerekli taşınmazların kamulaştırılmasında kamu yararı bulunduğu açıktır.
Dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının "Acelelik Hali" ölçütü yönünden incelenmesinden;
Uyuşmazlıkta kamu yararı bulunduğuna karar verilerek acelelik kararı alınmış ise de, alanın plansız olduğu, deplase çalışması için gereken etüd ve proje çalışmalarının acele kamulaştırma kararı alındığı sırada henüz tamamlanmamış olduğu ve projenin yargılama sürürken onaylandığı, ayrıca kömür madenine ilişkin ruhsat ve işletme izninin 24/01/2013 tarihinde 10 yıl süre ile verildiği, taşınmaz malikleri isteksiz olduğundan ruhsat süresi de gözönünde bulundurularak işlemin tesis edildiği, işletmenin faaliyetinin devamlılığının öncelikle ekonomik yarar yönünden irdelendiği, ancak acele kamulaştırma yoluna gidilmezse kamunun uğraması muhtemel zararlarının neler olduğunun açıkça ortaya konmadığı, başka bir anlatımla dava konusu Cumhurbaşkanı Kararında, acele kamulaştırma yapılmasını gerektiren nedenlerin ve "acelelik hali"nin somut olarak ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırma yapılabilmesi için gerekli olan "acelelik hali" gerçekleşmediğinden, acele kamulaştırmaya yönelik Cumhurbaşkanı Kararının dava konusu taşınmaza yönelik kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, acele kamulaştırmaya yönelik Cumhurbaşkanı Kararının dava konusu parsele ilişkin kısmının iptali yolunda verilen temyize konu Daire kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idareler ve müdahilin temyiz istemlerinin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 03/02/2022 tarih ve E:2020/7553, K:2022/1061 sayılı kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 06/06/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun "Acele kamulaştırma" başlıklı 27. maddesinde, “3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına” veya “aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde” veya “özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda” gerekli olan taşınmaz malların acele kamulaştırma işlemine konu edilebileceği belirtilmiştir.
Anılan maddede, acele kamulaştırma işleminin dayandırılacağı üç sebep unsurundan, "aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar verilen haller" bakımından Kanun'da açık bir düzenleme bulunmadığından, sebep unsuru bakımından idareye takdir yetkisi tanındığı açıktır.
İdarenin takdir hakkının kullanıldığı işlemlerin hukuka uygunluk denetimlerinde, idarenin takdir hakkını ortadan kaldıracak şekilde yargı kararı verilmesinden kaçınılması hukuk devleti ilkesinin bir gereği olduğu gibi, aynı zamanda Anayasanın 125. maddesinin dördüncü fıkrasında öngörülen; yargı yetkisinin, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamayacağı; yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idarî eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceği yolundaki hükmün de zorunlu bir sonucudur.
Bu bakımdan "açık takdir hatası" ve/veya "ölçülülük ilkesine aykırılık" halleri hariç, idareye tanınan takdir yetkisi üzerinde yargısal tasarrufta bulunulmamalıdır.
İdareye tanınan takdir hakkının, kişilerin mülkiyet hakkı üzerinde etki doğurduğu tartışmasızdır. Mülkiyet hakkı gerek Anayasa'nın 35. maddesinde, gerekse taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde güvence altına alınmıştır.
Anayasa'nın bahse konu 35. maddesinde, mülkiyet (ve miras) hakkının, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği, ifade edilmiştir. Bu durumda, acele kamulaştırma işleminin Cumhurbaşkanı Kararına dayandığı hallerde, Cumhurbaşkanınca kullanılan takdir hakkı (yasal dayanağı bulunduğundan), kamu yararı amacına ve hukuka uygun olup olmadığı noktasında denetime tabi tutulmalıdır.
Sonuç olarak, 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesinde Cumhurbaşkanına tanınan takdir yetkisinin hukuka uygunluk denetiminin; acele kamulaştırma işleminin kamu yararı amacına hizmet edip etmediği ve kamu yararı ile davacıların kişisel çıkarları arasında adil bir dengenin bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak yapılması gerekmektedir.
Başka bir deyişle, bu hususlar açısından açık takdir hatası bulunup bulunmadığı ve/veya ölçülülük ilkesine aykırı hareket edilip edilmediği noktasında yargısal denetim yapılmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta; madenlerinin çıkarılmasının ülke ekonomisine katkısı, söz konusu madende yer alan kömürün ülkemizin enerji üretim sektörünün en önemli girdilerinden olması, ülkemizin içerisinde bulunduğu enerji açığı hususları bir arada değerlendirildiğinde, dava konusu işlemde açık takdir hatası ve/veya ölçülülük ilkesine aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu işlemde hukuka aykırılık, işlemin iptali yolundaki Daire kararında ise hukuki isabet bulunmadığından temyize konu kararın bozulması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği oyuyla karara katılmıyoruz.