Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/714 Esas 2015/717 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2015/714
Karar No: 2015/717

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/714 Esas 2015/717 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 714

            KARAR NO : 2015 / 717

            KARAR TR  : 26.10.2015

ÖZET : Davacı Köy Muhtarlığınca Kadastro İl Müdürlüğüne karşı açılan davanın, kesinleşen kadastro tespitinin iptali istemli olması ve kadastro tespiti esnasındaki bilirkişi seçiminin usule ve mevzuata aykırı düştüğü iddiasının da bu tespit çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, bunun da 3402 Sayılı Kadastro Kanunu hükümleri uyarınca Kadastro Mahkemesinin görevine girdiği gözetildiğinde, davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı            : Bayıraltı Köyü Muhtarlığı Hafik / SİVAS

            Davalı             : Kadastro İl Müdürlüğü

Vekili              : Av. M. U.                 (Adli Yargıda)

 

O L A Y          : Davacı dava dilekçesinde; “Sivas ili Hafik İlçesi Bayıraltı Köyünde 17.04.2006 tarihinde açılışı yapılan ve 05.07.2006 tarihinde askıya çıkan ve 04.08.2006 tarihinde kesinleşen kadastro işleminin 3402 sayılı Kanunun bilirkişiler hakkındaki yönetmeliğin 5 ve 6 ıncı maddesine göre usulsüz işlem yapıldığından iptali gerekmektedir.

TEMYİZ SEBEPLERİMİZ:

Sivas kadastro il müdürlüğü köyümüzde yapılan kadastro çalışmalarında 3402 sayılı Kanunun bilirkişiler hakkındaki yönetmeliğin 5 ve 6 ıncı maddesine göre şartlan yerine getirmeyerek usulsüz ve hukuksuz işlem yapılmıştır. Şöyle ki;

3402 sayılı kadastro kanuna göre hazırlanan kadastro bilirkişileri hakkında yönetmeliğin 5 maddesinde - Kadastro ekiplerinde görev alacak bilirkişilerde aranacak özellikler belirtilmiş olup buna göre;

a-Türk vatandaşı olması,

b- 40 yaşım bitiriş olması,

c- Medeni haklarını kullanma ehliyetinin bulunması,

d- En az on yıldan beri o mahalle veya köyde ikamet etmesi, (Mülki amir tarafından belirlenen kimselerde bu şart aranmaz.)

e- Zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, inancı kötüye kullanmak, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı bir suçtan kesinleşmiş hüküm giymemiş olması, f- Okuma - yazma bilmesi Gerekir.

Ancak, çalışma alanı içinde okuma - yazma bilenler arasında bilirkişi olabilecek nitelikte kimse bulunmadığı takdirde, muhtar veya belediye başkanlığınca kadastro müdürlüğüne yazılı olarak bildirilmek suretiyle, okuma - yazma bilmeyen kişilerde seçilebilirler.

Bilirkişilere yemin ettirilmesi dair yönetmeliğin 6 maddesinde ise Kadastro müdürü, seçilen veya belirlenen bilirkişileri bir yazı ile kadastro mahkemesine (bölgede kadastro mahkemesi henüz kurulmamışsa sulh hukuk mahkemesine) göndererek, H.U.M.K. nun uygulamasında olduğu gibi "Kadastro tespitleri sırasında, kadastro bilirkişisi olarak bilgime başvurulduğunda, görgü, duygu ve bilgimi gerçeğe uygun şekilde bildireceğime, oy ve düşüncemi tarafsız olarak açıklayacağıma Allah’ım ve namusum üzerine yemin ederim" şeklinde yeminlerinin yapılmasını ister.

Mahkemece, bilirkişinin yeminleri yaptırıldıktan sonra düzenlenecek yemin tutanağı kadastro müdürlüğüne gönderilir. Bu tutanağın aslı müdürlük dosyasında, bir örneği de ekip dosyasında saklanır denildiği halde;

Bayıraltı köyünde kadastro bilirkişiliğine seçilen Bektaş oğlu Ali ARMUTLU, İlyas Oğlu Turan YILMAZ, Haşan oğlu Mehmet BULUT, İsmail Oğlu İbrahim POYRAZ Durmuş oğlu Kerem TOPUZ, Veli oğlu Eyyüp TUZMAZ’dan hiçbirinin okuma yazma bilmediği halde kadastro çalışmalarında bilirkişilik yaptıkları aynı zaman da bilirkişilik yapan kişilerin Kadastro mahkemesinde veya sulh hukuk mahkemesinde hakim huzurunda yemin etmedikleri halde yemin etmişler gibi Sivas Kadastro İl Müdürlüğü’nce tutanak tutulduğu ve evrakta sahtecilik yaptıkları anlaşılmaktadır.

Köyümüzde; yönetmeliğin 5 maddesindeki şartlan taşıyan birçok kişi bulunmasına rağmen, kadastro çalışmalarında bilirkişilik yapan kişilerin okuma yazma bilmemesi; kadastro çalışmalarında çok büyük maddi hatalar meydana gelmesine neden olmuş, öyle ki öteden beri köyde yaşayan ve ikamet eden insanların zilyetliklerinde olmayan yerler kendi üzerlerine asıl zılliyetinde olan yerler ise bir başkasının üzerine yazılarak köyde bir keşmekeş yapılmasına neden olmuştur. Bilirkişilik yapan kişiler okuma yazma bilmediklerinden de bu durum fark edilememiştir.

Köyümüzde yaşayan insanların büyük bir çoğunluğu son yıllarda büyük şehirlerde yaşamaya başladığından köydeki kadastro çalışmalarında yaşanan hataların farkına varılamamıştır. Bilirkişilik yapan kişilerin okuma yazma bilip bilmediklerinin ispatlanması için istenilmesi halinde tanıklarla ispatlanacaktır.

Bu durumun yaşanmasına neden olan başta dönemin köy muhtarı olmak üzere burada görev yapan tüm kadastro ekipleri kanun ve nizamlara uymayarak suç işlemişlerdir. Burada büyük bir yolsuzluk vardır. Yoksa köyümüzün yapısından dolayı burada siyasi bir amaç mı güdülmüştür. Kim bu işten nemalandı ise ve devleti ve kamu düzenini bozmaya yönelik usulsüz işlem yapılmasına neden olmuşsa yüce mahkemenizden sorumlular hakkında yasal işlem yapılmasını ayrıca talep etmekteyiz.

Köyümüzde yapılan kadastro işlemlerinin iptal edilmemesi halinde telafisi güç büyük zararlar meydana gelecektir. Bugün itibariyle yüzlerce kişi birbirleri ile nizalı duruma gelmişler ve köyde huzur ve sükunet kalmamıştır. Büyük şehirlerde yaşayan insanlar ata toprağına dönüp kendine kalacak bir ev yapmak istediklerinde taşınmazların nizalı durumda olması sebebiyle yatırım yapamamaktadır.

NETİCE; Yukarıda açıklandığı sebeplerden dolayı davamızın duruşmalı olarak yapılmasını ve daha büyük mağduriyetler oluşmaması için köyümüzde Sivas Kadastro İl Müdürlüğü’nce 2006 tarihinde yapılan kadastro işleminin iptal edilmesini saygılarımla arz ederim.” demek suretiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.

Sivas İdare Mahkemesi: 17.03.2015 gün ve E:2015/375, K:2015/451 sayılı kararında özetle; “...3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 9.maddesinde; "Kadastro tutanağı düzenlendikten sonra kadastro ekibi çalışma alanında işlerini bitirinceye kadar tespitlere itiraz edilebilir. İtiraz, kadastro teknisyenliğine veya kadastro müdürlüğüne yapılır. Bu durumda itirazla ilgili tutanak veya ekleri en geç on gün içinde kadastro komisyonuna intikal ettirilir. İtiraz sadece uygulanan belgelerin geçerliliği hakkında yapılabilir. Bir belgeye dayanmayan itirazlar incelenmez. İtiraz edenin ilan süresi içinde dava açma hakkı saklıdır."hükmüne yer verildikten sonra 24.maddesinde; "Genel mahkemelere ait olup da bu Kanunım uygulanması ile ilgili dava ve işlere belirlenen usul ve esaslara göre bakmak üzere her kadastro bölgesinde tek hakimli ve Asliye Mahkemesi sıfatını haiz yeter sayıda kadastro mahkemesi kurulur. Bu mahkeme hakimleri 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu hükümlerine tabidir." kuralı ve 25.maddesinde; " Kadastro mahkemesi; taşınmaz mal mülkiyetine ve sınırlı ayni haklara, tapuya tescil veya şerh edilecek veyahut beyanlar hanesinde gösterilecek sair haklara, sınır ve ölçü uyuşmazlıklarına, kadastroya ve tapu sicilini ilgilendiren benzeri davalara ve özel kanunlarca kendisine verilen işlere bakar; Kadastroya veya kadastro ile ilgili verasete ait uyuşmazlıkları çözümleyebileceği gibi, istek üzerine veraset belgesi de verebilir." kuralı yer almaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden bakılmakta olan davanın 05.07.2006-04.08.2006 tarihlerinde askıya çıkarılan Sivas ili Hafik ilçesi Bayıraltı Köyüne ilişkin kadastro işlemlerinin iptali istemiyle 13.03.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmış ise de, kadastro işlemlerinden kaynaklanan bu ihtilafın 3402 sayılı Kanun"un 24 ve 25. maddelerinde belirtilen adli yargı mahkemelerinin görev ve yetkisine ait olduğu saptanmıştır.

Bu itibarla, 3402 sayılı Kanundan kaynaklanacak uyuşmazlıklar için idare mahkemeleri görevli kılınmayarak özel olarak kurulan kadastro mahkemeleri ve sonrasında genel görevli adliye mahkemeleri görevli olduğundan, adli yargının görev alanına giren iş bu davanın anılan mahkemede dava açmakta serbest olmak üzere görev yönünden reddi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca görev yönünden reddine” şeklinde karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı aynı istemle bu kez adli yargı yerinde dava açmıştır.

Sivas Kadastro Mahkemesi: 24.06.2015 gün ve E:2015/18, K:2015/46 sayı ile özetle; “...kadastro çalışmaları sırasında görev alacak tespit bilirkişilerinin seçiminin yargılama faaliyeti olmayıp idari işlem niteliği taşıdığı, idari işlemin ifası sırasında oluştuğu belirtilen usulsüzlüğün hukuka aykırı olup olmadığı hususundaki denetimin idarenin ve sonrasında idari yargının görev alanına girdiği, dava dilekçesinde açıklanan ihtilafın kadastro mahkemesinin görev alanını düzenleyen 3402 sayılı yasada belirtilen hususlardan olmadığı kanaatiyle mahkememizin görevli olmadığı kanaatine varılmıştır.

İdari işlemlerin hukukilik denetimi idari yargı faaliyeti olup, bu kararımız öncesinde Sivas İdare Mahkemesi görevsizlik kararı verdiğinden olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş, Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu"nun 28. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmesine karar verilmiştir.” demek suretiyle, dava konusu dosya Mahkememize gönderilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

Olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada; adli yargı yerince idari yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen idari yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir.

1-2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir.

Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir” hükmüne göre, idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir.

2-2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesindeki “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.

Yasakoyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağını tanımıştır.

Olayda, adli yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için re’sen Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına da karar verilmiştir.

Bu haliyle, Sivas Kadastro Mahkemesi’nce re’sen yapılan başvuru, 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymamaktadır.

Ancak, idari ve adli yargı yerleri arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli yargı dosyası ile idari yargıya ait dosyanın birlikte son görevsizlik kararını veren Mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği; sonuçta usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Sivas Kadastro İl Müdürlüğü’nün Sivas İli, Hafik İlçesi, Bayıraltı köyünde 17.04.2006 tarihinde açılışı yapılan ve 05.07.2006 tarihinde askıya çıkarılarak 04.08.2006 tarihinde kesinleşen kadastro işleminde,  3402 sayılı kanuna bağlı bilirkişiler hakkındaki yönetmeliğin 5 ve 6. maddesine aykırı şekilde işlem yapıldığından bahisle 2006 yılında yapılan kadastro işleminin iptal edilmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun "" Kadastro ekibi ve komisyonun kuruluşu "" başlıklı 3.maddesinde;

""Madde 3 – Kadastro ekibi; en az iki kadastro teknisyeni, mahalle veya köy muhtarı ile üç bilirkişiden oluşur. (Ek fıkra: 22/2/2005 – 5304/2 md.) Kadastronun fennî işlerinin ihale yoluyla yaptırılması halinde, kadastro ekibinde iki kadastro teknisyeni, iki teknisyenin temin edilememesi durumunda yerine bir kadastro teknisyeni görevlendirilebilir.

Ekipteki kadastro teknisyeni yerine kontrol memuru da görevlendirilebilir.

Muhtarın diğer bir kadastro ekibi ile çalışması veya herhangi bir sebeple hazır bulunmaması halinde, yerine kanuni vekili katılır.

Belediyesi olan yerlerde belediye meclisi, köylerde ise köy derneği tarafından en geç onbeş gün içinde altı bilirkişi, çalışma alanında birden çok ekibin görev yapması halinde her ekip için ayrıca üç bilirkişi seçilir.

Seçilen bilirkişilerin 40 yaşını bitirmiş olması ve kısıtlı veya yüzkızartıcı bir suçtan kesinleşmiş mahkumiyeti bulunmaması gerekir.

Bilirkişilerin zamanında seçilememesi veya bilirkişiliklerine mani hallerin bulunması halinde, bölgenin mülki amiri tarafından aynı sayıda bilirkişi belirlenir.

Seçilen bilirkişiler kadastro ekibinin çalışması sırasında; kendisine, eşine, usul ve füruuna, kardeşine, kardeşinin çocuklarına ve eşinin usul ve füruuna ait tespitler ile bunların hak iddia ettiği tespitlerde ve ayrıca hak iddia edenlerden biri ile kendisi veya usul ve füruu arasında davası bulunanlara ait tespitlerde de bilirkişi olarak dinlenemezler.

Bilirkişiliğe mani yukarıdaki haller, kadastro teknisyeni, muhtar ve diğer görevliler ile bunların yerine kaim olanlar hakkında da uygulanır. ... "" hükmü yer almaktadır.

"" Kadastro tespitine itiraz "" başlıklı 9. maddesinde;

""Madde 9 – Kadastro tutanağı düzenlendikten sonra kadastro ekibi çalışma alanında işlerini bitirinceye kadar tespitlere itiraz edilebilir.

İtiraz, kadastro teknisyenliğine veya kadastro müdürlüğüne yapılır. Bu durumda itirazla ilgili tutanak veya ekleri en geç on gün içinde kadastro komisyonuna intikal ettirilir.

İtiraz sadece uygulanan belgelerin geçerliliği hakkında yapılabilir. Bir belgeye dayanmayan itirazlar incelenmez.

İtiraz edenin ilan süresi içinde dava açma hakkı saklıdır."" hükmü,

            "" Komisyon incelemesi "" başlıklı 10.maddesinde;

            ""Madde 10 – Komisyon kendisine intikal eden işlerle itirazlı tutanakları, intikal tarihinden itibaren en geç bir ay içinde veya gerekçe gösterilmek suretiyle kadastro ekibinin çalışma alanındaki faaliyetleri sona erinceye kadar incelemek zorundadır.

            Bu incelemeler sonucunda eski tutanağın yerine kaim olmak üzere hak sahibini belirleyici yeni bir tutanak düzenlenir.

            Gerektiğinde bilirkişilerin ve muhtarın bilgilerinden yararlanılabilir.

            Belgeye karşı şahit dinlenmez. Komisyon, tam üye sayısı ile toplanarak oy çokluğu ile tespit yapar, sonuç askı ilanı ile ilgililere duyurur.

            Aynı kuvvet ve mahiyetteki belgelerin uygulanmasında sonuca varılamayan veya çözümü kanunlarla mahkemelerin takdirine bırakılan konular, kadastro komisyonu tarafından gerekçe gösterilmek suretiyle tutanak ve ekleri ile birlikte kadastro mahkemesine devredilir."" hükmü yer almaktadır.

            Kanun"un "" Adli Kuruluş "" başlıklı 24.maddesinde;

            ""Madde 24 – Genel mahkemelere ait olup da bu Kanunun uygulanması ile ilgili dava ve işlere belirlenen usul ve esaslara göre bakmak üzere her kadastro bölgesinde tek hakimli ve Asliye Mahkemesi sıfatını haiz yeter sayıda kadastro mahkemesi kurulur. Bu mahkeme hakimleri 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu hükümlerine tabidir."" hükmü,

            ""Genel olarak görev"" başlıklı 25.maddesinde;

            ""Madde 25 – Kadastro mahkemesi; taşınmaz mal mülkiyetine ve sınırlı ayni haklara, tapuya tescil veya şerh edilecek veyahut beyanlar hanesinde gösterilecek sair haklara, sınır ve ölçü uyuşmazlıklarına, kadastroya ve tapu sicilini ilgilendiren benzeri davalara ve özel kanunlarca kendisine verilen işlere bakar; Kadastroya veya kadastro ile ilgili verasete ait uyuşmazlıkları çözümleyebileceği gibi, istek üzerine veraset belgesi de verebilir.

Kadastro mahkemesi, yalnız kadastro işlerine münhasır olmak üzere;

            A) Velisi veya vasisi bulunmayan küçüklere ve kısıtlılara kayyım tayin eder. Bunların menfaatlerini korumak amacıyla Türk Medeni Kanununun hakimin iznini şart kıldığı hallerde bu izni verir.

            B) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 465 ve bunu takip eden maddeleri gereğince adli yardım taleplerini inceleyerek kabul edebilir.

            C) Tutanağı düzenlenen taşınmaz mallara ait ihtiyati tedbir kararı verebilir. Bu kararı hemen o yerin kadastro ve tapu sicil müdürlüklerine bildirir. Tedbir kararı alan taraf karar gününden itibaren usulün örgördüğü süre içinde kadastro mahkemesinde dava açmadığı takdirde tedbir kendiliğinden hükümsüz kalır.

            Bu Kanunun 26 ve 40 ıncı madde hükümleri saklı kalmak üzere, kadastro tutanağının düzenlenmesi gününden ve tutanak sonradan tamamlanmış ve düzeltilmiş ise, o günden sonra doğan haklara dair istekler, taksim şuyuun giderilmesi veya muhdesata bağlı olarak taşınmaz malı iktisap, muhdesatın yıkılıp kaldırılması ve benzeri nitelikte olan ve mahkemeden yenilik doğurucu hüküm almayı gerektiren dava ile ilgili isteklerin incelenmesi, kadastro mahkemesinin görevi dışındadır."" hükmü,

            ""Zaman bakımından görev ve yetki"" başlıklı 26.maddesinde;

            ""Madde 26 – Kadastro Mahkemesi;

            A) 10 uncu maddeye göre kadastro komisyonu tarafından gönderilen tutanaklara ait davaları,

            B) 11 inci maddede belirtilen askı ilanı içinde açılan davaları,

            C) Mahalli hukuk Mahkemelerinden 27 nci madde uyarınca Kadastro Mahkemesine devredilen dava ve dosyaları,

            D) Kadastro Mahkemelerine dava açıldıktan sonra, tesbitten önceki haklara dayanarak, asli müdahil olarak katılanların iddialarına dair uyuşmazlıkları,

            İnceler ve karara bağlar.

            (Değişik ikinci fıkra: 22/2/2005 – 5304/7 md.) Kadastro mahkemelerinde görülen davalarda, 3533 sayılı Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete veya Belediye veya Hususi İdarelere Aid Daire ve Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yolile Halli Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz.

            Kadastro mahkemesinde görülmekte olan bir dava konusu taşınmaz mal, 40 ıncı madde uyarınca başkasına devredildiği takdirde, davaya devralan devam eder.

            Kadastro mahkemesinin yetkisi her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlar. Bu yetkiyi bölgenin idari sınırları belli eder. Yeni ilçe kurulup, teşkilatlanarak faaliyete geçmesi hali hariç, idari kuruluşta yapılan değişiklik sebebiyle daha sonra başka bir bölgeye bağlanan taşınmaz mallara ilişkin uyuşmazlıklar, kadastroya başlama gününde yetkili olan kadastro mahkemesi tarafından karara bağlanır."" hükmü yer almaktadır.

            Dosya kapsamında ve dava dilekçesinde yapılan incelemede Sivas Kadastro İl Müdürlüğü tarafından Sivas İli, Hafik İlçesi, Bayıraltı köyünde 17.04.2006 tarihinde açılışı yapılan ve 05.07.2006 tarihinde askıya çıkarılarak 04.08.2006 tarihinde kesinleşen kadastro işleminde görev yapan bilirkişilerin hiçbirisinin okuma yazma bilmediği halde kadastro çalışmalarında bilirkişilik yaptıkları, aynı zaman da bilirkişilik yapan kişilerin kadastro mahkemesinde veya sulh hukuk mahkemesinde hakim huzurunda yemin etmedikleri halde yemin etmişler gibi tutanak tutulduğu ve bu suretle evrakta sahtecilik yapılarak kadastro tespiti yapıldığı iddia edilerek, 3402 sayılı kanuna bağlı bilirkişiler hakkındaki yönetmeliğin 5 ve 6. maddesine aykırı şekilde işlem yapıldığından bahisle yapılan kadastro işleminin iptal edilmesine karar verilmesinin istenildiği anlaşılmıştır.

            Dolayısıyla burada her ne kadar idare tarafından seçilen veya belirlenen bilirkişilerin (mahalli bilirkişi) mevzuata uygun olmadıkları iddia edilmiş ise de, neticeten yapılan kadastro tespitinin bu gerekçe ile iptalinin istenildiği anlaşılmıştır.

            Öte yandan, 28.10.1987 tarih, 19618 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kadastro Bilirkişileri Hakkında Yönetmeliğin ""Bilirkişilerin Seçimi"" başlıklı 4.maddesinde;

            ""Madde 4 - a) Karar organları tarafından seçilmesi: Bilirkişi, belediye meclisi veya köy derneğince salt çoğunlukla seçilir. Çoğunluk sağlanamadığı takdirde toplantı ertesi güne bırakılır; ikinci toplantıda bulunanların çoğunluğu ile seçilir. Seçim sonuçları, köylerde köy karar defterinde, belediyelerde ise bu konuda alınacak meclis kararında belirtilir.

(Mülga ikinci paragraf:RG-21/8/2009-27326)

b) Mülki amir tarafından belirlenmesi:

Bilirkişilerin süresi içinde seçilmemesi veya bilirkişiliklerine engel sebeplerinin bulunması ya da köy veya mahalle sınırlarının değişmiş olması nedeniyle seçilen bilirkişilerin taşınmaz mallar hakkında yeterli bilgi verememeleri halinde, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 3 üncü maddesinin 5 inci fıkrası gereğince kadastro müdürünün talebi ile mülki amir tarafından o köy veya mahalleden ya da mücavir veya yakın köy ve mahallelerden istenilen sayıda bilirkişi belirlenir."" hükmü,

""Bilirkişilerde aranacak nitelikler"" başlıklı 5.maddesinde;

""Madde 5 - Kadastro ekiplerinde görev alacak bilirkişiler;

a-Türk vatandaşı olması,

b- 40 yaşını bitiriş olması,

c- Medeni haklarını kullanma ehliyetinin bulunması,

d- En az on yıldan beri o mahalle veya köyde ikamet etmesi, (Mülki amir tarafından belirlenen kimselerde bu şart aranmaz.)

e- Zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, inancı kötüye kullanmak, dolanlı iflas gibi yüzkızartıcı bir suçtan kesinleşmiş hüküm giymemiş olması,

f- Okuma - yazma bilmesi

Gerekir.

Ancak, çalışma alanı içinde okuma - yazma bilenler arasında bilirkişi olabilecek nitelikte kimse bulunmadığı takdirde, muhtar veya belediye başkanlığınca kadastro müdürlüğüne yazılı olarak bildirilmek suretiyle, okuma - yazma bilmeyen kişilerde seçilebilirler.

Okuma - yazma bilmeyen bilirkişilerin, Kadastro Kanununa göre düzenlenecek belgelere sol elinin baş parmağını, yoksa öteki herhangi bir parmağını basması imza yerine geçer. Bu durumda, parmak izinin kime ve hangi el ve parmağa ait olduğu ekipte görevli kadastro teknisyenleri ile muhtar tarafından tasdik edilir.

Kadastro müdürlüğünce, köy derneği veya belediye meclisince seçilen bilirkişilerin yaş durumları nüfus idaresinden, sabıka durumları ise cumhuriyet savcılığından bir yazı ile sorulur.

Yapılan araştırma sonucunda yukarıdaki şartları taşımayan veya seçildikten sonra bilirkişi olma niteliklerini kaybedenlerin yerine yenileri seçtirilir."" hükmü,

""Bilirkişilere yemin ettirilmesi"" başlıklı 6.maddesinde;

""Madde 6 - Kadastro müdürü, seçilen veya belirlenen bilirkişileri bir yazı ile kadastro mahkemesine (bölgede kadastro mahkemesi henüz kurulmamışsa sulh hukuk mahkemesine) göndererek, H.U.M.K. nun uygulamasında olduğu gibi "Kadastro tespitleri sırasında, kadastro bilirkişisi olarak bilgime başvurulduğunda, görgü, duygu ve bilgimi gerçeğe uygun şekilde bildireceğime, oy ve düşüncemi tarafsız olarak açıklayacağıma Allah’ım ve namusum üzerine yemin ederim" şeklinde yeminlerinin yapılmasını ister.

Mahkemece, bilirkişinin yeminleri yaptırıldıktan sonra düzenlenecek yemin tutanağı kadastro müdürlüğüne gönderilir. Bu tutanağın aslı müdürlük dosyasında, bir örneği de ekip dosyasında saklanır."" hükmü yer almaktadır.

Dosya kapsamı ve ilgili mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesi neticesinde; olayda, davacı tarafından yukarıda belirtilen Yönetmeliğin 5 ve 6. maddelerine aykırı hareket edildiği iddiasında bulunulmuş olmakla birlikte, dava dilekçesinde kesinleşen kadastro tespitinin iptalinin istenildiği, adli yargı yerinin kadastro tespitine itiraz yargılaması sırasında, kadastro tespiti esnasındaki işlemlerin (bu meyanda bilirkişilerin yasaya uygun saptanıp saptanmadığının) hukuka uygunluğunu da denetleyeceğinin tabii olduğu, dolayısıyla talebin mülkiyet hakkına ilişkin olduğu anlaşılmış olup, bu tür davalara bakmakla görevli mahkemelerin ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 24, 25 ve 26.maddeleri dikkate alındığında adli yargı mahkemeleri olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, Sivas Kadastro Mahkemesinin başvurusunun reddi gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Sivas Kadastro Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN REDDİNE, 26.10.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

 

 

 

 

Üye

Yüksel

DOĞAN

 

Hemen Ara