Danıştay 13. Daire 2016/3360 Esas 2022/2474 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Daire
Esas No: 2016/3360
Karar No: 2022/2474
Karar Tarihi: 07.06.2022

Danıştay 13. Daire 2016/3360 Esas 2022/2474 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2016/3360 E.  ,  2022/2474 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONÜÇÜNCÜ DAİRE
    Esas No:2016/3360
    Karar No:2022/2474

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …
    VEKİLİ : Av. …


    İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: … Sanayi AŞ.’nin kanuni temsilcisi olması sebebiyle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (Fon) tarafından davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödemeye çağrı mektubunun iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce Dairemizin … tarih ve E:…, K:… sayılı bozma kararına uyularak verilen kararda; davacının kanuni temsilcisi olduğu … Sanayi AŞ.’nin EGS Bank’tan kullandığı kredilerden kaynaklanan kredi borcu için 05/04/2001 tarihli ihtarnamenin gönderildiği, 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca … tarih ve … sayılı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu kararı ile … A.Ş.’nin yönetim ve denetiminin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na devredilerek Banka alacaklarının Fon yönetimine geçtiği, davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketin … Bank ve diğer Fon bankalarından kullandığı ve kefil olduğu kredi sözleşmelerinden doğan alacakların tahsili amacıyla 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu kapsamında yapılan takibin sonuçsuz kaldığı, sözkonusu icra takiplerinden sarfınazar edilerek 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre şirket nezdinde takibata geçildiği, 6183 sayılı Kanun uyarınca ödemeye çağrı mektubu ve ödeme emirleri düzenlenerek tebliğ edildiği, şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşılan söz konusu amme alacağının tahsilini temin etmek amacıyla 24/04/1997-30/05/2001 tarihleri arasında anılan şirkette kanuni temsilci olan davacı hakkında … tarih ve … sayılı ödemeye çağrı mektubunun düzenlenerek tebliğ edildiği;
    Mahkemelerinin 26/01/2016 tarihli ara kararı ile, uyuşmazlık konusu kredilerin şirket tarafından kullanılıp kullanılmadığı veya şirketin kullanılan kredilere kefil olup olmadığı, davacının Fon alacağından sorumlu tutulması hâlinde sorumlu olduğu dönem ve sorumluluk tutarı ile fon alacağının ana parasının mevzuata uygun hesaplanıp hesaplanmadığı hususlarının davalı idareden sorulduğu, davalı idare tarafından ara kararına cevaben gönderilen bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının … Sanayi A.Ş.'de 24/04/1997-30/05/2001 tarihleri arasında Yönetim Kurulu Üyeliği görevinde bulunduğu, davacı hakkında düzenlenen ödemeye çağrı mektubuna konu 156.853.003,00-TL'lik borç tutarının tamamının davacının kanuni temsilci olduğu dönemde kullandırılan kredilerden kaynaklandığı, ihtarnamede belirtilen borç tutarlarına ihtarname tarihinden Fon Kurulu'nun 6183 sayılı Kanun kapsamında takip yapılmasına karar verdiği 04/10/2007 tarihine kadar temerrüt faizi (TL:%187,50, YP-USD\CHF: %27) oranları üzerinden, 04/10/2007 tarihi itibarıyla tespit edilen alacak tutarına ise 5411 sayılı Kanun'un geçici 11. maddesi gereği yürürlükte bulunan mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 15/3. maddesine istinaden gecikme zammı oranları uygulandığı, 04/10/2007 tarihine kadarki masraf tutarlarının da yapılan hesaplamaya dâhil edildiği, dolayısıyla davacının nihai sorumluluk tutarı olan toplam 156.853.003,00-TL'nin davacının söz konusu firmada kanuni temsilci olduğu dönemde asaleten ve kefaleten kullandırılan kredilerden kaynaklanmakta olduğu, anılan kredilerin Fon alacağı kapsamında olduğu, şirket nezdinde yapılan takibat neticesinde ödenmediği anlaşılan söz konusu borcun tahsilinin kanuni temsilci olan davacıdan istenebileceği sonucuna varılmıştır.
    Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, bozma kararı uyarınca işlem yapılmadığı, dava konusu Fon alacağının kurumsal kredi olduğu, kanuni temsilcisi olduğu şirketin hâkim ortağı olmadığı, kredinin kat edilme tarihinden önce yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı, davalı idarenin yargılama makamı hâline getirildiği, uzman bilirkişilerden rapor alınarak gerçek durumun belirlenmesi gerektiği, dava konusu Fon alacağı ile ilgili tahsilat yapıldığı ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacının kanuni temsilcisi olduğu … Sanayi AŞ'nin 26/05/2016 tarihi itibarıyla kesinleşmiş ve ödenmemiş 437.573.327,35-TL borcunun bulunduğu, yapılan ihaleden anılan şirketin %50 payı dolayısıyla Fon'a isabet edecek tutarın 40 milyon dolar olduğu, davacının görev süresinde şirkete asaleten ve kefaleten kullandırılan kredilerin hesaplamaya dâhil edildiği, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun Geçici 26/2-a maddesi uyarınca banka kaynağının kullanıldığı/kullandırıldığı tarihten itibaren borcun devam ettiği dönem boyunca kanuni temsilci sıfatını haiz kişilerin 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesi uyarınca kanuni temsilci olarak addedileceği, Anayasa Mahkemesi'nce 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesinin 5. ve 6. fıkralarının iptal edilmesinin Fon uygulamasını etkilemeyeceği, zira 5411 sayılı Kanun'un Geçici 26. maddesinin meri olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.


    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:
    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    Davacının 24/04/1997 ile 30/05/2001 tarihleri arasında kanuni temsilcisi olduğu EGS Grubu şirketlerinden … Sanayi AŞ tarafından … Bank ve diğer Fon Bankalarından asaleten ve kefaleten kullanılan ve ödenmeyen kredi borçları nedeniyle anılan şirket aleyhine 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu uyarınca icra takipleri yapıldığı ancak takiplerin sonuçsuz kaldığı, daha sonra yapılan icra takiplerinden sarfınazar edilerek Fon Kurulu kararıyla 6183 sayılı Kanun uyarınca takip yapılmasına karar verildiği, bu kapsamda anılan şirkete … tarih ve … sayılı ödemeye çağrı mektubunun gönderildiği ve 27/10/2006 tarihinde tebliğ edildiği, mektup ile verilen bir aylık yasal ödeme müddeti içinde ödeme yapılmadığından ve bu işlemin iptali istemiyle bir dava açılmadığından, şirket adına … tarih ve … sayılı ödeme emrinin gönderildiği ve 13/02/2007 tarihinde şirkete tebliğ edildiği, şirket ile ilgili olarak 6183 sayılı Kanun uyarınca yapılan takipten de herhangi bir tahsilat yapılamadığı, bunun üzerine … tarih ve … sayılı Fon Kurulu kararının alındığı ve 6183 sayılı Kanun kapsamında takip ve tahsiline karar verilen alacaklarla ilgili olarak bu kredileri kullanan şirketlerin kanuni temsilcileri aleyhine 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesi uyarınca takibat yapılmasına karar verildiği, davacı hakkında anılan şirketin kanuni temsilcisi olduğu gerekçesiyle dava konusu … tarih ve … sayılı 156.853.003,00-TL bedelli ödemeye çağrı mektubunun düzenlendiği, anılan ödemeye çağrı mektubunun iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
    İLGİLİ MEVZUAT:
    4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 15/3. maddesinde, Fon'un, devraldığı alacağın takibine, alacağın devralındığı gün itibarıyla banka defter, kayıt ve belgelerine göre anapara, her türlü faiz, komisyon ve sair giderlerin toplamından oluşan birikmiş alacak tutarı üzerinden başlayacağı, bu alacakların, Fon tarafından devralındığı tarihten itibaren amme alacağı niteliğini kazanacağı ve birikmiş alacak tutarına 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zammı uygulanacağı belirtilmiş; 15/7-b maddesinde ise, madde kapsamında kalan alacaklara zararın ve/veya alacağın doğmasına sebebiyet veren haksız işlemin yapıldığı tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zammı uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
    İşlem tarihinde yürürlükte olan Fon Alacaklarının Tahsilinde Kullanılacak Usul ve Esaslara İlişkin İşlem Yönergesi'nin 23. maddesinin ikinci fıkrasında, "Fona devir edilen alacaklardan firmanın ana alacak dosyası için Fona devir tarihinden önce İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre takibi başlatılmış olanlar ile Fona devir tarihinden sonra ancak 6183 sayılı Kanun kapsamında takip edilmesi kararından önce İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre başlatılmış icra takipleri açısından 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilecek borç;
    İcra takip talebinde belirtilen alacak miktarı ve temerrüt faiz oranı esas alınmak sureti ile Fon'a devir tarihi esas alınmaksızın icra takip talebinde belirtilen faiz başlangıç tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilmesi kararı tarihine kadar temerrüt faizi uygulanmak, yapılan tahsilatlar ve masraflar yapıldığı tarihte ana paradan indirilip veya eklenmek sureti ile tespit edilir. Bu suretle hesaplanan toplam borç 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takibe esas amme alacağıdır." kuralı yer almıştır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    4389 sayılı Kanun'un 15/3 ve 15/7-b maddelerindeki düzenlemeler irdelendiğinde, 15/3'te yer alan alacakların Fon tarafından devralındığı tarihten itibaren amme alacağı niteliğini kazanacağı ve birikmiş alacak tutarına 6183 sayılı Kanun'un 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zammı uygulanacağı; 15/7-b maddesindeki alacaklar açısından ise, bu alacakların doğmasına sebebiyet veren haksız işlemin yapıldığı tarihten itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51. maddesinde belirtilen oranda gecikme zammı uygulanacağı belirtilmesine rağmen, aktarılan Yönerge'de, Fon alacakları için, alacağın Fon'a devrinden önce İcra ve İflas Kanunu'na göre takibe geçilmişse, bu alacakların 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilmesi kararı tarihine kadar temerrüt faizi uygulanması, bu tarihten sonra ise 6183 sayılı Kanun'a göre gecikme zammı uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
    Bir hiyerarşik normlar sistemi olan hukuk düzeninde alt düzeydeki normların, yürürlüklerini üst düzeydeki normlardan aldığı kuşkusuzdur. Normlar hiyerarşisinin en üstünde evrensel hukuk ilkeleri ve Anayasa bulunmakta ve daha sonra gelen kanunlar yürürlüğünü Anayasa'dan, yönetmelikler ise yürürlüğünü kanunlardan almaktadır. Dolayısıyla, bir normun, kendisinden daha üst konumda bulunan ve dayanağını oluşturan bir norma aykırı veya bunu değiştirici nitelikte bir hüküm getirmesi mümkün değildir. Belirtilen hiyerarşinin, yönetmelikler bakımından ifadesi niteliğini taşıyan uyuşmazlık tarihindeki yürürlükteki hâliyle Anayasa'nın 124. maddesinde de Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların uygulanmasını sağlamak ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilecekleri kurala bağlanmıştır. Kanunlar ve yönetmelikler açısından belirtilen bu durum, daha alt düzeyde yer alan diğer hukuksal metinler ve idari işlemler açısından da geçerlidir.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinin 4. fıkrasında ise, "...Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz." kuralı ile, idari yargı mercilerine, bireysel işlemlerin yargısal denetiminde, bu işlemlerin dayanağı ikincil nitelikteki düzenleyici işlemleri ihmâl etme yetkisi tanınmıştır.
    Belirtilen bu durum karşısında, Yönerge'deki temerrüt faizi ve gecikme zammı hesabı yasal düzenlemeye aykırı olduğundan, uyuşmazlığa konu Fon alacağının hesaplanmasında, Yönerge'deki düzenleme yerine yasa kurallarının uygulanması gerekmektedir.
    Dosyanın incelenmesinden, davacının, … şirketlerinden … Sanayi AŞ'nin kanuni temsilcisi olması ve adı geçen şirketten alacağın tahsil edilememiş olması nedeniyle, 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesi uyarınca sorumluluğu bulunduğundan bahisle dava konusu ödemeye çağrı mektubunun gönderildiği anlaşılmakta olup, dava konusu kredilerin kullandırıldığı tarihte şirketin kanuni temsilcisi olan davacının söz konusu kredilerden 6183 sayılı Kanun'un Mükerrer 35. maddesi uyarınca sorumlu tutulabileceği açıktır.
    Bununla birlikte, dava konusu ödemeye çağrı mektubunda yer alan borç hesaplamasına ilişkin olarak Yönerge'deki kurala göre borca, ihtarname tarihinden Fon Kurulu'nca 6183 sayılı Kanun kapsamında takip yapılmasına karar verilen 04/10/2007 tarihine kadar temerrüt faizinin uygulandığı, 04/10/2007 tarihi itibarıyla tespit edilen alacak tutarına ise 5411 sayılı Kanun'un Geçici 11. maddesi gereği yürürlükte bulunan mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 15/3. maddesine istinaden gecikme zammı oranlarının uygulandığı görülmekte olup, 4389 sayılı Kanun'un 15/3. maddesi uyarınca alacağın Fon tarafından temlik alınmasından itibaren 6183 sayılı Kanun'un 51. maddesinde yer alan gecikme zammının uygulanması gerekirken, 04/10/2007 tarihine kadar borca temerrüt faizi işletildiği anlaşıldığından, dava konusu ödemeye çağrı mektubunda bu yönüyle hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
    Öte yandan, davacı tarafından dava konusu Fon alacağına ilişkin olarak, borcun teminatı niteliğindeki taşınmazın 19/01/2016 tarihinde davalı idarece ihaleyle satıldığı ve 80.000.000,00-USD tahsil edildiği ileri sürüldüğünden, Fon alacağına ilişkin yeniden yapılacak hesaplamada davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketin payı oranında, yapılan tahsilat gereği borçtan mahsup işlemi yapılacağı da tabiidir.
    Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
    2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3 Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 07/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara