Danıştay 9. Daire 2019/6364 Esas 2022/2705 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Daire
Esas No: 2019/6364
Karar No: 2022/2705
Karar Tarihi: 07.06.2022

Danıştay 9. Daire 2019/6364 Esas 2022/2705 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 9. Daire Başkanlığı         2019/6364 E.  ,  2022/2705 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DOKUZUNCU DAİRE
    Esas No : 2019/6364
    Karar No : 2022/2705


    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ:
    Dava konusu istem: … Nakliyat Madeni Yağlar Gıda Turizm İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti'ne ait 2010/Mayıs, Haziran, Ekim, Aralık dönemlerine ait katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve vergiler üzerinden hesaplanan gecikme faizleri ile yargı harcının tahsili amacıyla kanuni temsilcisi sıfatıyla davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı adına, dava konusu ödeme emrinde yer alan amme alacaklarına ilişkin olarak düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrine karşı açılan davada, Vergi Mahkemesince asıl borçlu şirket hakkında eksik mal varlığı araştırması yapıldığı gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline karar verildiği, davalı idarece mahkeme kararının gerekçesinde belirtilen mal varlığı araştırması tamamlanarak işbu davaya konu ödeme emrinin düzenlendiği, davalı idarece 30/04/2018 tarihinde sistem üzerinden alınan takyidat bilgilerinde şirket adına kayıtlı … plakalı aracın üzerinde bankanın rehin şerhi görülürken … plakalı aracın üzerindeki banka rehin şerhinin ise kaldırıldığının görüldüğü, 29/05/2018 tarihinde sistem üzerinden alınan takyidat bilgilerinde ise her iki araç üzerindeki banka rehinlerinin kaldırıldığının görüldüğü, şirketin 30/05/2018 tarihi itibariyle toplam borç miktarının 1.583.884,37-TL olduğu, araçların kasko değerlerinin toplamının ise 441.241,00-TL olduğu, araçların değerinin şirketin borç miktarının çok altında olması dolayısıyla söz konusu amme alacağının şirketten tahsili olanağının kalmadığı ileri sürülmüş ise de, şirket adına kayıtlı iki adet aracın satışının sağlanması amacıyla araçların yakalanması için gerekli hukuki prosedürler yerine getirilerek söz konusu araçlar hakkında 6183 sayılı Kanunun 81. maddesi uyarınca yapılacak bir değerleme ile tespit edilen bu değerlerin kamu alacağını karşılamayacağının tereddüte yer vermeyecek bir biçimde ortaya konulmadığı, asıl borçlu şirket malvarlığında kayıtlı araçların üzerindeki rehinlerin banka tarafından kaldırılmış olmasına rağmen söz konusu araçların yakalanması ve satılması maksadıyla herhangi bir işlem yapılmadığı, sadece şirketin toplam borç miktarı, araçların kasko değerlerinin toplamı ve piyasa araştırmasına göre tespit edilen değerlerinin belirtilmesiyle yetinildiği anlaşıldığından, 6183 sayılı Kanunun menkul malların haczine ilişkin 77 ila 81. maddelerinde belirtilen usul ve esaslara uyulmadan söz konusu amme alacağının şirketten tahsili olanağı kalmadığından bahisle kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi Kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:Şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırması sonucunda şirkete ait 2 adet araç olduğunun tespit edildiği, başkaca bir mal varlığının bulunmadığı, araçlar satılsa dahi, şirketin vergi borcunun 1.583.884,37-TL olması sebebiyle kamu alacağının asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceğinin açık olduğu iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.


    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: Daire kararında belirtilen gerekçe ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.


    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY:
    … Madeni Yağlar Gıda Turizm İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti'ne ait 2010/Mayıs, Haziran, Ekim, Aralık dönemlerine ait katma değer vergisi, vergi ziyaı cezası ve vergiler üzerinden hesaplanan gecikme faizleri ile yargı harcının tahsili amacıyla kanuni temsilcisi sıfatıyla davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmektedir.
    İLGİLİ MEVZUAT:
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları hâlinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği; yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hüküm altına alınmıştır.
    6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un "Kanundaki terimler" başlıklı 3. maddesinde; Amme borçlusu veya borçlu terimi; amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların kanuni temsilci veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu, kefili ve yabancı şahıs ve kurumlar temsilcilerini, tahsil edilemeyen amme alacağı teriminin, amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını; tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı teriminin, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade ettiği belirtilmiştir.
    Aynı Kanun'un 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun "bir ödeme emri" ile tebliğ olunacağı; 58. maddesinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı, kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığını ileri sürerek 15 gün içerisinde vergi mahkemesinde dava açabileceği hüküm altına alınmıştır.
    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, tüzel kişiliğe sahip şirketlerin vergi borçları nedeniyle öncelikle o şirket adına tarh ve tahakkuk işlemi yapılacağı, borç ödenmediği takdirde şirket adına ödeme emri düzenleneceği ve kamu alacağının şirketten tahsil edilmesi için idarece 6183 sayılı Kanun'da sayılan tüm takip yollarının tüketileceği ve buna rağmen borç şirketten tahsil edilemezse şirket kanuni temsilcisi hakkında takip yollarına başvurulacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
    Dosyanın, Danıştay Dokuzuncu Dairesinin E:2019/6390 sayılı dosyası ile birlikte incelenmesinden; ödeme emri dayanağı olan şirket adına yapılan cezalı tarhiyatlara karşı açılan davaların ret ile sonuçlanması nedeniyle düzenlenen 2 No’lu ihbarnamelerin şirkete tebliğ edilmesi üzerine, ödenmeyen cezalı vergilerin tahsili amacıyla şirket adına ödeme emirleri düzenlenip tebliğ edildiği, şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırmasında, 2 adet araca haciz konulduğu, araçların kasko değerlerinin toplam 441.241,00-TL olduğu, 2016 ve 2018 yıllarının muhtelif dönemlerinde araçlar üzerine yakalamalı haciz şerhlerinin konulduğu ve araçların yakalanması amacıyla ilgili emniyet birimlerine yazı yazıldığı, araçların yakalandığına dair herhangi bir bildirimin yapılmadığı, ayrıca şirkete ve şirketin kanuni temsilcisi …'ya araçların teslim edilmesi için yazılar gönderildiği fakat araçların teslim edilmediği, şirkete ait araçların yakalanamaması, şirket kanuni temsilcisi tarafından da teslim edilmemesi, araçlar yakalanıp satılsa dahi vergi borcunun karşılanamayacağının anlaşılması üzerine davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmıştır.
    Vergi Mahkemesince, şirket adına tescilli iki adet aracın satılarak kamu alacağının tamamen veya kısmen karşılanmadığı hususunun açıklığa kavuşturulmasından sonra şirketin kanuni temsilcisi sıfatıyla davacının takibi gerektiğinden, ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü yolunda verilen karara karşı davalı idarenin istinaf istemi Bölge İdare Mahkemesince reddedilmiş ise de; şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırmasında, 2 adet araca haciz konulduğu, araçların kasko değerlerinin toplam 441.241,00-TL olduğu, 2016 ve 2018 yıllarının muhtelif dönemlerinde araçlar üzerine yakalamalı haciz şerhlerinin konulduğu ve araçların yakalanması amacıyla ilgili emniyet birimlerine yazı yazıldığı, araçların yakalandığına dair herhangi bir bildirimin yapılmadığı, ayrıca şirkete ve şirketin kanuni temsilcisi Mehmet Kara'ya araçların teslim edilmesi için yazılar gönderildiği fakat araçların teslim edilmediği ve şirketin toplam vergi borcunun da 1.583.884,37-TL olduğu hususları gözönüne alındığında, araçların yakalanıp, satılması durumunda dahi kamu alacağının asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşılmıştır.
    Yukarıda da değinildiği gibi limited şirket ortaklarının sorumluluğundan farklı olarak, kanuni temsilcilerin 213 sayılı Yasa'nın 10. maddesi kapsamında sorumluluğuna gidilebilmesi için asıl borçlu şirketin tüm mal varlığının satılarak paraya çevrilmesi ve buna ilişkin muamelelerinin sonuçlanmış olması aranmamıştır. Tahsil dairesince yapılacak tahsil işlemlerinin herhangi bir aşamasında, haczedilen ya da tespit edilen asıl borçlu şirkete ait mal varlığı değerinin, borcu karşılamayacağının anlaşılması durumunda, kanun koyucu, kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilebilmesi için gerekli şartları yeterli görmüştür. Bunun için ayrıca borcu karşılamayacağı anlaşılan gerek hacizli olan, gerek hacizli olmayıp tespit edilen mal varlığının cebri icra yolu ile satılıp paraya çevrilmesinin beklenilmesine de gerek duyulmamaktadır.
    Bu durumda, ödeme emri içeriği, katma değer vergileri, vergi ziyaı cezaları ile vergiler üzerinden hesaplanan gecikme faizlerine ilişkin borçların asıl borçlu şirketten tahsil edilemediği anlaşılmış olup, kanuni temsilci olan davacının vergi borcundan sorumluluğunun açık olması karşısında, davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığından Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekmektedir.

    Öte yandan, ödeme emri dayanağı, asıl borçlu şirket adına yapılan cezalı tarhiyatlara karşı açılan davalar sonucu cezalı tarhiyatların kaldırılan kısımları da dikkate alınmak suretiyle karar verileceği tabidir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davalının temyiz isteminin kabulüne,
    2. … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 07/06/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.



    (X) KARŞI OY : Temyiz isteminin reddi ve Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.

    Hemen Ara