Esas No: 2015/749
Karar No: 2015/746
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/749 Esas 2015/746 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2015 / 749 KARAR NO : 2015 / 746 KARAR TR : 26.10.2015 |
ÖZET : Davalı İdarenin üzerinden asfalt dökülerek ve yol yapılmak suretiyle dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazminine yönelik bulunan davanın haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : K.Y.Y.
Vekilleri : Av. B. O. & Av. G. O. & Av. G. E.
Davalı : İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. Ş. Ç. İ.
Dahili Davalı : Buca Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. E. G.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde; “Müvekkil Buca İlçesi Dumlupınar Mahallesi Kozağaçaltı Mevkii, 181 ada, 35 parselde tapuya kayıtlı bulunan taşınmazın malikidir.
Müvekkilin malik bulunduğu taşınmaz; 09.01.1990 tasdikli 1/1000 ölçekli 20 N-l a imar paftada piknik ve rekreasyon alanında kalmakta olup, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından 5216 Sayılı Yasanın 7/b bendine göre hazırlanan 09.03.2011 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planında "Rekreasyon Alanı" olarak belirlenmiştir.
Müvekkil tarafından Buca Belediyesine yapılan başvuruya 22.08.2011 tarih 1641 sayılı yazı ile taşınmazın 09.03.2011 tasdikli 1/5000 ölçekli nazım imar planında Rekreasyon Alanı olarak belirlendiği ve İzmir Büyükşehir Belediyesine başvurulması gerektiği bildirilmiştir.
Bunun üzerine Müvekkil tarafından İzmir Büyükşehir Belediyesine başvurularak kamulaştırma yapılması talep edilmiştir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi bu talebe karşılık 19.12.2011 tarih 75762 sayılı yazı ile; Müvekkile ait taşınmazın Büyükşehir Belediye Meclisinin 16.10.2009 tarih 01.904 sayılı kararı ile uygun görülerek 16.11.2009-16.12.2009 tarihleri arasında askıya çıkarıldığı ve Başbakanlık Makamınca 28.06.2010 tarihinde onaylanan 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonunda "Rekreasyon Alanı" lejantında kalmakta olduğunu” , söz konusu parselin Belediye imar programı dahilinde bulunmadığını bildirmiştir.
Buna göre Davalı Müvekkilin mülkiyet hakkını kullanmasını 1990 tarihten itibaren engel olmakta ancak taşınmazı da kamulaştırmamaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2010/5-662 E. 2010/651 K. sayılı 15.12.2010 tarihli ve 2011/5- 148 E. 2011/303 K. sayılı 11.05.2011 tarihli kararında ; "... Yukarıda açıklandığı üzere, malikin taşınmaz üzerindeki egemenliği hukuk düzeninin sınırları içinde üçüncü kişilere karşı korumuş ve 4721 sayılı TMK 683. md. malike, hukuka aykırı olan müdahalenin önlenmesini isteme hakkı tanınmıştır. Bir kişinin taşınmazına eylemli olarak el atıp tamamen veya kısmen kullanmasına engel olunması ile imar uygulaması sonucu o kişinin mülkiyetinde olan taşınmazı hukuken kullanmaya engel sınırlamalar getirilmesi arasında sonucu itibariyle bir fark bulunmamakta her ikisi de kişinin mülkiyet hakkının sınırlandırılması anlamında aynı sonucu doğurmaktadır.
Ancak, bundan da öte; uzun yıllar programa alınmayan imar planının fiilen hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip buluna kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığı için yeterli bulunduğu, her türlü izahtan varestedir.
Bu itibarla, kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkını engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılının verilmesini isteyebileceği açıktır...."
Müvekkil imar uygulaması sonucu mülkiyetinde olan taşınmazı hukuken kullanmamakta olup bu durum uzun yıllardır devam etmektedir. Davalı cevaplarından anlaşıldığına göre ise kamulaştırma planları içinde de Müvekkil gerekli çabayı göstermiştir.
DAVAMIZ KAMULAŞTIRMASIZ EL KOYMA HÜKÜMLERİNE DAYANILARAK TAŞINMAZ BEDELİNİN DAVALIDAN TAHSİLİ TALEBİNİ İÇEREN BELİRSİZ ALACAK DAVASIDIR. Taşınmaz bedelinin tam ve kesin olarak tarafımızdan belirlenmesi mümkün olmadığından HMK 107. hükümleri uyarınca belirsiz alacak davası olarak açılmıştır.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda sunulan nedenlerle, diğer alacaklarımız ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere;
Müvekkilin maliki bulunduğu, Buca İlçesi Dumlupınar Mahallesi Kozağaçaltı Mevkii, 181 ada, 41 pafta, 35 parselde kayıtlı taşınmaza DAVALI TARAFINDAN KAMULAŞTIRMASIZ EL KONULMASI NEDENİYLE TAŞINMAZ BEDELİ 50.000,00 TL."nın (HMK 107 haklarımız saklı kalmak üzere) YASAL FAİZİ İLE BİRLİKTE DAVALI İDAREDEN TAHSİLİNE,
Dava konusu taşınmazın Davalı İdare adına tapuya kayıt ve tesciline,
Yargılama harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederim.” demek suretiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2012/273 sayılı dosyasında görülmekte olan davada 07.01.2013 günlü 3. celsede Buca Belediye Başkanlığına dava ihbar edilmiş olup, Belediye Başkanlığının davaya müdahale talebinin olmadığı anlaşılmıştır.
İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi: 07.10.2013 gün ve E:2012/273, K:2013/465 sayılı kararında özetle; “...Dosyada mevcut bilirkişi raporu gereği taşınmazın 1.252,24 m²"lik kısma yol olarak el atılmasına rağmen sorumluluğun Buca Belediye Başkanlığı"nda olduğu, Buca Belediye Başkanlığı"nın bu davada sadece ihbar olunan olarak yer aldığı, davalı sıfatının bulunmadığı görülmekle;
Yol olarak el atılan kısım için İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığının pasif husumet ehliyeti olmadığından, davanın bu yönden REDDİNE,
Fiilen el atılmayan kısım bilirkişi raporunda 5.127,74 m² olarak gösterildiği, imarda "piknik ve rekreasyon alanı" olarak işlem yapıldığı, bu miktar kısma fiilen el atma olmadığından, hukuki el atmada ise istemin idari mahkemesinden talep edilmesi gerekeceğinden, bu kısım için talebin usulden reddi gerektiğinden;
Fiili el atma istemi için pasif husumet ehliyeti yokluğundan davanın REDDİNE,
Fiilen el atılmayan kısım için ise davanın usulden REDDİNE,” şeklinde karar vermiştir.
İş bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 20.11.2014 gün ve E:2014/5225, K:2014/16566 sayılı ilamı ile özetle;
“ 1- İhbar olunan Buca Belediye Başkanlığının temyizi yönünden;
Buca Belediye Başkanlığı’na dava ihbar edilmiş ancak müdahil olmamış olup hakkında yöntemine uygun açılmış bir dava da bulunmadığından ihbar edilen kişinin temyiz hakkı olmaması nedeniyle temyiz talebinin REDDİNE,
2- Davacı vekilinin temyizi yönünden;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA” şeklinde karar vermiş ve karar bu şekliyle kesinleşmiştir.
Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.
İzmir 2. İdare Mahkemesi: 14.05.2015 gün ve E:2015/484 sayı ile özetle; "" Bakılan davada; davalı idare vekilinin 04.05.2015 tarihli cevap dilekçesindeki "uyuşmazlık konusu taşınmazın yaklaşık 1182 m² lik kısmının patika ve toprak yol olarak kullanılmaktadır" şeklindeki kabulü ile İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce yaptırılan bilirkişi raporu uyarınca da taşınmazın 1.252,24 m² "lik kısmının yol olarak el atıldığı yönündeki tespitine yer verildiği görülmekte olup, taşınmazın gerek fiilen gerekse hukuken el atılan kısımları yönünden davalıların sorumluluklarının ve tazminat yükümlülüklerinin belirlenmesi ancak dosyanın ve parselin bir bütün halinde ele alınması ile mümkün olacağı anlaşılmakla; bu taşınmaz bakımından el atmadan doğan zararın tazminine yönelik olan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girmektedir.” demek suretiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı merciin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 26.10.2015 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacının mülkiyetinde bulunan İzmir İli, Buca İlçesi, Dumlupınar Mahallesi, Kozağaçaltı Mevkii, 181 ada, 35 parselde tapuya kayıtlı bulunan taşınmazın 09/01/1990 tasdikli 1/1000 ölçekli imar paftasında piknik ve rekreasyon alanı olarak, İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan 09/03/2011 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planında "Rekreasyon Alanı" alanı olarak ayrıldığı, davacı tarafından söz konusu taşınmazın kamulaştırılması için İzmir Büyükşehir Belediyesi"ne başvuruda bulunulduğu, bu talebin reddi üzerine mülkiyet hakkının kullanılmasının 1990 tarihinden itibaren engel olunduğu, bununla birlikte taşınmazın kamulaştırması için de herhangi bir işlem yapılmadığı belirtilerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere dava konusu taşınmaza davalı tarafından kamulaştırmasız el konulması nedeniyle taşınmaz bedelinin yasal faizi ile birlikte tahsiline, taşınmazın davalı idare adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Dosya kapsamında yer alan 04.02.2013 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Rapor eki krokide A ile gösterilen ve sarı ile boyalı olan 1.252.26 m² lik kısım üzerinden asfalt dökülerek 694/33 sokak, 694/27 sokak ve 254/A sokağın ve bunların bağlantı yollarının geçirilmesi suretiyle taşınmaza fiili olarak el atılmış olduğunun tespit edildiği,
Parselin geriye kalan 5127.74 m² lik kısmının B,C,D,E,F,G,H,I olmak üzere 8 e bölündüğü, bu bölümler üzerinde de, dava dışı kişilere ait muhtelif kat ve yükseklikte birçok binanın yapılmış olduğunun tespit edildiği,
Parselin geriye kalan fiili olarak el atılmayan 5.127.74m² lik kısmının ise, taşınmazın İmar Planında " Piknik ve Rekreasyon Alanı " olarak planlı olmasından dolayı İzmir Büyükşehir Belediyesinin yetki ve sorumluluğunda olabileceğinin tespit edildiği belirtilmiştir.
Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazın bir kısmına fiilen el atması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.
Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanununa uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.
Bu durumda, davalı Belediyece taşınmaza herhangi bir kamulaştırma söz konusu olmaksızın asfalt dökülerek ve yol yapılarak fiili olarak el atılmış olduğu anlaşıldığından; davacıların bu nedenle uğradıkları zararın haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünün adli yargının görevine girdiği kanaatine ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, İzmir 2. İdare Mahkemesinin başvurunun kabulü ile, İzmir 3.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 2.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, İzmir 3.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 07.10.2013 gün ve E:2012/273, K:2013/465 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 26.10.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT |
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN |