Esas No: 2021/1196
Karar No: 2022/6785
Karar Tarihi: 08.06.2022
Danıştay 6. Daire 2021/1196 Esas 2022/6785 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2021/1196 E. , 2022/6785 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/1196
Karar No : 2022/6785
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ...Belediye Başkanlığı - ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- ...
...
11- ...
VEKİLLERİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Antalya ili, Muratpaşa ilçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucunda, "semt spor sahası" olarak ayrıldığı ve bugüne kadar kamulaştırılmayarak mağdur edildikleri mülkiyet haklarının kısıtlandığı, uygulamanın üzerinden beş(5) yıldan daha uzun süre geçmesine rağmen kamulaştırılmadığı, tasarruf hakkının bu şekilde engellenmesi suretiyle oluştuğu ileri sürülen 1.000.000,00-TL (ıslah sonrası 2.412.788,50 TL) tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini ile birlikte kamulaştırma başvurusunun reddine dair işlemin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesince verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararda; dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İdari Dava Dairesince verilen kararda; açıklamalar çerçevesinde maddî olay ele alındığında; sonradan verilen miktar artırım (ıslah) dilekçesi ile dava dilekçesinde gösterilen miktarın artırılması, ayrı bir dava yahut ek dava olmayıp, 2577 sayılı Yasanın 16/4 üncü maddesi kapsamında verilen dava konusu tazminatı artırım (ıslah) hakkının kullanımından ibaret olduğu; bu kapsamda davanın bir bütün olarak artırılan (ıslah edilen) miktar üzerinden ele alınması gerektiği; ortada iki ayrı davanın bulunmaması nedeniyle, dava tarihi itibariyle belirlenen kamulaştırma bedeline (asıl alacağa) hükmedilecek olan faizin bir bütün olarak dava tarihinden itibaren hüküm altına alınması gerektiği sonucuna varıldığı, ilk derece mahkemesi kararında, dava dilekçesinde belirtilen miktar için dava tarihinden, artırım (ıslah) dilekçesinde belirtilen miktar için artırım (ıslah) dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren ayrı ayrı faize hükmedilmesinde hukukî isabet görülmediği, açıklanan nedenlerle, davalı idarenin istinaf başvurusunun reddine, davacıların istinaf başvurusunun kabulüne, istinafa konu mahkeme kararının faize ilişkin kısmının kaldırılmasına ve mahkeme kararıyla kabul edilen miktarın tamamına dava tarihi olan 24/09/2018 tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare vekili tarafından; Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Antalya ili, Muratpaşa ilçesi, ...Mahallesi, ...ada, ...parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması sonucunda, "semt spor sahası" olarak ayrıldığı ve bugüne kadar kamulaştırılmayarak mağdur edildikleri mülkiyet haklarının kısıtlandığı, uygulamanın üzerinden beş(5) yıldan daha uzun süre geçmesine rağmen kamulaştırılmadığı, tasarruf hakkının bu şekilde engellenmesi suretiyle oluştuğu ileri sürülen 1.000.000,00-TL (ıslah sonrası 2.412.788,50 TL) tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle görülmekte olan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa 07/09/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 33. maddesi ile eklenen Ek Madde 1'de; "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.
Birinci fıkra uyarınca dava açılması hâlinde taşınmazın ya da üzerinde tesis edilen irtifak hakkının dava tarihindeki değeri, mahkemece; bu Kanunun 15 inci maddesine göre bilirkişi incelemesi yapılarak, taşınmazın hukuken tasarrufunun kısıtlandığı veya fiilen el konulduğu tarihteki nitelikleri esas alınmak suretiyle tespit edilir ve taşınmazın veya hakkın idare adına tesciline veya terkinine hükmedilir.
Bu madde kapsamında kalan taşınmazlar hakkında açılacak dava ve takiplerde, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılan ancak henüz karara bağlanmayan veya kararı kesinleşmeyen davalara bu madde hükümleri, kesinleşen ancak henüz ödemesi yapılmayan kararlar hakkında ise geçici 6 ncı maddenin üçüncü, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri uygulanır.
Bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca ayrılması gereken yüzde iki oranındaki ödenekler, yüzde dört olarak ayrılır. İlave olarak ayrılan yüzde iki oranındaki ödenekler, münhasıran bu ek madde ile geçici 11 inci ve geçici 12 nci maddeler kapsamında yapılacak ödemelerde kullanılır. Yapılacak ödemelerin toplam tutarının ilave olarak ayrılan ödeneğin toplamını aşması hâlinde, ödemeler, en fazla on yılda ve geçici 6 ncı maddenin sekizinci fıkrası hükmüne göre yapılır." hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kanuna 6745 sayılı Kanunun 34. maddesiyle "Bu Kanunun ek 1 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar.
Bu Kanunun ek 1 inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır.” hükmünü içeren Geçici 11. madde eklenmiştir.
.... İdare Mahkemesinin E:...sayısına ve .... İdare Mahkemesinin E:...sayısına kayıtlı dosyalarda, Geçici 11. maddenin; derdest olan davaların esası hakkında karar verilmesini engelleyici bir düzenleme olduğu, mülkiyet hakkı üzerindeki kısıtlamaların daha uzun sürmesine yol açtığı, yargı yetkisinin kullanılmasında genel hukuk ilkelerine uygun olmayan sınırlamalar getirildiği, bu sebeple ilgili kuralın mülkiyet hakkını, hak arama hürriyetini ve hukuk devleti ilkesini zedelediği belirtilerek kuralın Anayasa’nın 2., 5., 9., 35. ve 36. maddelerine aykırı olduğundan bahisle itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmiş, bu başvurular üzerine Anayasa Mahkemesinin 28.03.2018 tarihli, E:2016/196, K:2018/34 sayılı kararıyla, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa 6745 sayılı Kanunun 34. maddesi ile eklenen Geçici 11. maddenin Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmiştir.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin 20/12/2018 tarihli, E:2016/181, K:2018/111 sayılı kararıyla da Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinin birinci fikrasının ilk cümlesi dışındaki kısımların da Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Taleple bağlılık ilkesi" başlıklı 26.maddesinde; "Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir." "Hakimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır." hükmüne yer verilmiştir.
Dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazın kullanılamaması nedeniyle 20.000,00-TL tazminat (ecrimisil) talep edilmesine rağmen İdare Mahkemesince bu husus hakkında ayrıca inceleme yapılmadığı ve hüküm kurulmadığı görülmektedir.
Usul hukukunun en temel ilkelerinden biri olan "taleple bağlılık ilkesi" uyarınca, idari yargı mercilerinde açılan davalarda; Mahkemelerin, davacının istemi ile bağlı olduğu ve istemi genişletecek veya daraltacak biçimde karar veremeyeceği açıktır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa Mahkemesince verilen, Geçici 11. maddenin iptaline ilişkin kararın gerekçesinde, imar uygulamalarının geniş alanları kapsaması nedeniyle ve bütçeye yeterli ödeneğin konulması amacıyla kanun koyucunun kamulaştırma sürecinin beş yıllık süre içinde tamamlanmasını öngördüğü, mülkiyetin kamu yararı amacıyla kontrolüne ilişkin söz konusu müdahaleler bakımından kanun koyucunun takdir yetkisi bulunduğu, bu takdir yetkisi çerçevesinde söz konusu kamu yararı amacının gerçekleştirilmesi yönünden belirtilen fiili ve hukuki engeller sebebiyle malikin makul ve belirli bir süre boyunca bu kısıtlamalara katlanabileceği, ancak bu sürenin uzaması hâlinde söz konusu kısıtlamaların, taşınmaz malikine yüklenen külfeti ağırlaştıracağı gibi kısıtlılık süresinin uzamasına bağlı olarak malikin zararını karşılayabilecek herhangi bir giderim imkânının getirilmemesinin de malike aşırı bir külfet yüklenmesine sebep olacağı, itiraz konusu kuralda, mülkiyet hakkından dilediği gibi tasarruf edebilmesi ve yararlanabilmesi kısıtlanan malikin kamulaştırma bedeline kavuşabilmesi veya söz konusu kısıtlılık hâlinin kaldırılarak mülkiyet hakkından yararlanabilmesi için geçmesi gereken beş yıllık sürenin yeniden başlamasının söz konusu olduğu, kanun koyucunun bu süre nedeniyle malikin uğradığı zararları telafi etmeye veya gidermeye yönelik herhangi bir düzenleme getirmediği, üstelik bu kısıtlılık nedeniyle açılacak davalarda taşınmazı kullanamamaktan doğan zararların tazminine yönelik bir düzenlemenin mevcut olmadığı gibi bu kuralın, yürürlük tarihinden önceki kısıtlılık sürelerinin de dikkate alınmamasına yol açtığı ve malike aşırı bir külfet yüklediği, kamu yararı ile malikin mülkiyet hakkı arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi malik aleyhine bozduğu, dolayısıyla itiraz konusu kuralın Anayasanın 13. ve 35. maddelerine aykırı olduğu, birinci fıkrasının iptal edilmesi nedeniyle itiraz konusu ikinci fıkranın uygulanma olanağının kalmadığı belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesince, Ek 1. maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesi dışında kalan bölümünün iptaline ilişkin kararın gerekçesinde ise, söz konusu düzenlemeler gereği süresinde kamulaştırma yapılmaması hâlinde taşınmaz malikleri ilgili idare aleyhine dava açma hakkını elde etmekle birlikte, Kanun’un geçici 6. maddesindeki malik aleyhine olan hükümlerin sürekli nitelikte uygulanmasının Anayasa Mahkemesinin 1/11/2012 tarihli ve E.2010/83, K.2012/169 sayılı kararında da açıklandığı üzere bu davalarda kamulaştırma için Anayasa’nın 46. maddesinde öngörülen güvenceleri etkisiz bırakacağı, maddenin bu bölümünün Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren sürekli uygulanmasının, idarelerin özel mülkiyete kamulaştırmasız el atma yoluyla müdahalesinin de sürekli hâle gelmesine sebep olabilecek nitelikte olduğu, idarelerin kural ile kamulaştırma yapmak yerine kamulaştırma için Anayasa’da belirtilen ilkelere aykırı olarak taşınmazları elde edebilme imkânına sahip olabileceği, böyle bir durumda devletin hukuka bağlılığı ilkesi zedeleneceği gibi bireyler açısından hukuki güvenlik ve öngörülebilirliğin de ortadan kalkacağı, bir hukuk devletinde kanunların hukuka aykırı uygulamaları teşvik etmesinin kabul edilemeyeceği tespitlerine yer verilmiştir.
Dosyanın ve aynı taşınmaza ilişkin olarak açılan davaya dair Dairemizin; 2021/10900 esas sayılı dosyasının birlikte incelenmesinden; söz konusu dosyada İdare Mahkemesince "taşınmazın tapu kaydında hisse hatası olduğu, tapu kaydının beyanlar hanesinde "taşınmazın hisse toplamı 1/1 değildir" şeklinde beyan bulunduğu dolayısıyla davacıların dava konusu taşınmaz üzerindeki hisselerinin net olmadığı, dava konusu tazminat alacağının bu haliyle belirlenebilir nitelikte olmadığı anlaşıldığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olduğu anlaşılmış olup, Dairemizce yapılan UYAP TAKBİS sorgulamasında söz konusu dosyada yer alan davacıların hisselerinin aktif olduğu, beyanlar hanesinde de hisse hatası olduğuna dair herhangi bir ibarenin yer almadığı görülmüştür.
Bu nedenle, iş bu dosyada da aynı şekilde gerekli inceleme ve araştırma yapılarak, dava konusu taşınmazın güncel mülkiyet durumu ile yine güncel imar durumunun, plan değişikliği varsa yapılan değişikliğe karşı herhangi bir dava açılıp açılmadığının, imar uygulaması yapılıp yapılmadığının araştırılması sureti ile taşınmaz üzerindeki kısıtlılık durumunun devam edip etmediğinin belirlenmesi gerekmekte olup, şayet kısıtlılık durumunun devam ettiğinin anlaşılması halinde güncel davacılar açısından hak sahiplikleri ve hisseleri araştırılarak kamulaştırılmama işleminden dolayı mağduriyetlerine esas tazminat hesabı yapılması gerekmektedir.
Ayrıca davacı tarafından dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın kamulaştırılması talebiyle davalı idareye yapılan başvurunun reddine dair işlemin iptali istenildiği halde İdare Mahkemesince bu kısım hakkında hukuki inceleme yapılmadığı anlaşıldığından, Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bu kısmında da hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, hukuki el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan davalardan farklı olarak, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlar kapsamında açılan davalar olduğundan, hükmedilecek faizin; dava açma tarihi itibariyle talep edilen miktar için, dava tarihinden geçerli olmak üzere, ıslah edilen kısım için ıslah tarihi itibariyle hesaplanması gerekmektedir.
Bunun yanısıra, dosyada yer alan plan ve parselasyon bilgisi ile bilirkişi raporundaki dava konusu taşınmazın mevcut konumu ve yapısı incelendiğinde, parselin kuzey kısmının "trafo alanı" olarak ayrıldığı görülmüş olup, bu kısım yönünden taşınmazın kamulaştırılması yetkisi TEDAŞ'a ait olduğu, dolayısıyla; taşınmazın kamulaştırılması işleminin iptali istemiyle açılan bu davanın, mahkemece taşınmazı kamulaştırma yetkisini elinde bulunduran TEDAŞ'ın da hasım mevkiine alınarak görülmesi gerekirken söz konusu hususa dikkat edilmeksizin verilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında bu yönüyle de isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki temyize konu ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 08/06/2022 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.