Danıştay 4. Daire 2020/403 Esas 2022/3903 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Daire
Esas No: 2020/403
Karar No: 2022/3903
Karar Tarihi: 09.06.2022

Danıştay 4. Daire 2020/403 Esas 2022/3903 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/403 E.  ,  2022/3903 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DÖRDÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2020/403
    Karar No : 2022/3903

    TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- …
    VEKİLİ : Av. …
    2- … Vergi Dairesi Başkanlığı
    (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının bozulması istenilmektedir.
    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı adına … Televizyon Yayın Hizmetleri A.Ş.nin kanuni temsilcisi sıfatıyla düzenlenen 09/01/2018 tarih ve 2018/01, 02, 03 takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının yönetim kurulu başkanı olduğu şirkete mahkeme kararı ile kayyım atanmak suretiyle 26/10/2015 tarihi itibariyle bu görevinin re'sen sona erdirildiği, bu tarihten sonraya tekabül eden 2015/11 ve 2016/1 dönemlerine ilişkin ticaret sicil harçlarından sorumlu tutulamayacağı görülmekle 2018/2 sayılı ödeme emrinin 9059 vergi koduna ilişkin ikinci kalemi ile 2018/1 sayılı ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı, bunun haricinde kalan ödeme emirlerinin 2011/8 dönemi ve 2013, 2014 takvim yıllarına ilişkin özel usulsüzlük cezaları ile 2014 takvim yılına ilişkin usulsüzlük cezalarına ilişkin kısmında ise davacının 2011 takvim yılından önce 29/05/2009 tarih ve 7321 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi'nde (A) grubu imzaya yetkili yönetim kurulu başkanı atandığı ve bu görevinin ara ara alınan kararlar ile 26/10/2015 tarihine değin devam ettiği, hakeza ödeme emirleri içeriği borçlara ilişkin ihbarnamelerin ve ödeme emirlerinin usulüne uygun olarak asıl borçlu şirkete sırasıyla 17/11/2016 ve 22/05/2017 tarihlerinde e-tebligat yolu ile tebliğ edildiği, gerekli mal varlığı araştırmasının yapıldığı ve haciz varakaları düzenlendiği, buna rağmen asıl borçludan tahsilatın mümkün olmadığının anlaşılması üzerine yukarıda değinilen ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda kanuni temsilciden tahsili yoluna gidildiği hususları göz önünde bulundurulduğunda ilgili dönemlerin davacının asıl borçlu şirketin kanuni temsilcisi olduğu dönemler dahilinde olduğu ve borcun usule uygun olarak asıl borçlu nezdinde kesinleştirildiği anlaşılmış olup 2018/03 sayılı ödeme emri ile 2018/02 sayılı ödeme emrinin 3074 kodlu birinci kalemine ilişkin kısmının hukuka uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Dava konusu ödeme emrinin usulsüz olduğu, ödeme emri tebliğinden önce davacıya herhangi bir bildirim yapılmadığı, asıl borçlu şirketin mal varlığı bulunduğu, öncelikle şirketten tahsil edilmesi gerektiği, kararın hukuka aykırı olduğu ve redde ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davacı hakkında yapılan iş ve işlemlerin yerinde olduğu, şirketten tahsil edilemeyen amme alacaklarının tahsili için kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına ödeme emri düzenlendiği, kararın kabule ilişkin kısımlarının hukuka aykırı olduğu ve bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    DAVACININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

    DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

    TETKİK HÂKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemine konu kararın kabule ilişkin kısmının onanmasına, redde ilişkin kısmının ise, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinden önce şirket adına gönderilen ödeme emirlerinin, asıl borçlu şirketin ticaret sicilinden re'sen terkin edildiği tarih olan 24/08/2016 tarihinden sonra şirketin elektronik tebliğ adresine tebliğ edilerek kesinleştirildiği, tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinen bir şirkete normal yolla tebligat yapılamayacağı gibi e-tebliğde yapılamayacağından, usulüne uygun olarak kesinleştirilemeyen kamu borçları nedeniyle davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uygunluk bulunmadığından kararın redde ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    Davalı idarenin temyiz dilekçesinde, temyiz konusu kararın kabule ilişkin kısmı yönünden ileri sürdüğü iddialar kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
    Davacının temyiz istemine gelince;
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Kanuni Temsilcilerin Ödevi" başlıklı 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi veya buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
    213 sayılı Kanunu'nun 93. maddesinde "Tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilümum vesikalar ve yazılar adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasiyle ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmiyenlere ilan yolu ile tebliğ edilir. Şu kadar ki, ilgilinin kabul etmesi şartiyle, tebliğin daire veya komisyonda yapılması caizdir." denilmiş, Kanunun 107/A maddesinde ise "Bu Kanun hükümlerine göre tebliğ yapılacak kimselere, 93 üncü maddede sayılan usullere bağlı kalınmaksızın, tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtasıyla elektronik ortamda tebliğ yapılabilir. Elektronik ortamda tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır. Maliye Bakanlığı, elektronik ortamda yapılacak tebliğle ilgili her türlü teknik altyapıyı kurmaya veya kurulmuş olanları kullanmaya, tebliğe elverişli elektronik adres kullanma zorunluluğu getirmeye ve kendisine elektronik ortamda tebliğ yapılacakları ve elektronik tebliğe ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir.
    6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı; 62. maddesinde ise borçlunun mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı hüküm altına alınmıştır.
    Öte yandan, 6183 sayılı Kanun'un "Kanundaki terimler" başlıklı 3. maddesinde, "tahsil edilemeyen amme alacağı" teriminin, amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını; "tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı" teriminin, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade ettiği belirtilmiştir.
    Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; şirket borçlarından dolayı kanuni temsilcilere başvurulabilmesi için öncelikle şirket adına kesinleştirilmesi ve usulüne uygun tüm takip yollarının tüketilmesine karşın, borcun şirketin malvarlığından kısmen ya da tamamen tahsil edilememesi veya edilemeyeceğinin ortaya konulması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
    Dava dosyasının incelenmesinden; davacının 29/05/2009 tarih ve 7321 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi'nde (A) grubu imzaya yetkili … Televizyon Yayın Hizmetleri A.Ş.'nin yönetim kurulu başkanı atandığı, bu görevinin ara ara alınan kararlar ile devam ettiği, şirkete ... Sulh Ceza Hakimliği'nin … tarih ve … değişik iş sayılı kararıyla kayyım atandığı, daha sonra 24/08/2016 tarihinde asıl borçlu şirketin 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince tüzel kişiliğinin ticaret sicilinden silindiği, buna ilişkin ilanın 01/09/2016 tarih ve 9149 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, dava konusu ödeme emirlerine konu Usulsüzlük ve Özel Usulsüzlük cezalarına ilişkin …, …, … ve … numaralı ihbarnamelerin düzenlenerek 17/11/2016 tarihinde ticaret sicilinden tüzel kişiliği terkin edilen şirkete E-tebliğ yoluyla tebliğ edildiği, ödenmemesi üzerine asıl borçlu şirket adına … ve … sayılı ödeme emirlerinin düzenlenerek 29/05/2017 tarihinde E-tebliğ yoluyla tebliğ edildiği, süresinde ödenmeyen ve kesinleşen asıl borçlu şirketin vergi borçlarının şirketten tahsili olanağının kalmadığından bahisle, asıl borçlu şirkete ait 2011, 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin muhtelif vergi borçlarının, 213 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan tahsili için davacı adına dava konusu ödeme emirlerinin düzenlenmesi üzerine bu davanın açıldığı görülmektedir.
    Uyuşmazlıkta; davacının kanuni temsilcisi olduğu şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin ve ödeme emirlerinin şirket tüzel kişiliğinin sona erdiği 24/08/2016 tarihinden sonra sırasıyla 17/11/2016 ve 29/05/2017 tarihlerinde şirkete e-tebliğ edilerek kesinleştirilmesi işleminde; tüzel kişiliği sona eren şirkete usulüne uygun olarak yapılmış bir tebligattan söz edilemeyeceğinden hukuka uyarlık bulunmadığı anlaşılmıştır.
    Bu itibarla; asıl borçlu şirket hakkındaki takibin usulüne uygun olarak kesinleştirilmeden davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığından mahkeme kararının redde ilişkin kısmının kaldırılması isteminin reddine dair Vergi Dava Dairesi kararında isabet görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1.Davacının temyiz isteminin kabulüne, davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
    2.Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA,
    3. Anılan Vergi Dava Dairesi kararının, dava konusu ödeme emirlerinin 2011/8 dönemi ve 2013, 2014 takvim yıllarına ilişkin özel usulsüzlük cezaları ile 2014 takvim yılına ilişkin usulsüzlük cezalarına ilişkin kısmının BOZULMASINA,
    4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 09/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara