Danıştay 4. Daire 2018/1396 Esas 2022/3911 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Daire
Esas No: 2018/1396
Karar No: 2022/3911
Karar Tarihi: 09.06.2022

Danıştay 4. Daire 2018/1396 Esas 2022/3911 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Danıştay 4. Daire Başkanlığı'nın 2018/1396 E. ve 2022/3911 K. sayılı kararında, vergi dairesi tarafından düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle açılan dava konu edildi. Vergi Mahkemesi, ödeme emirlerindeki tebligat hataları nedeniyle davacının lehine karar vermişti. Ancak şirketin tüzel kişiliğinin ticaret sicilinden silinmesi nedeniyle, davacı şirketin taraf olma ehliyeti ve yargı mercileri önünde temsil edilme olanağı bulunmadığı belirtildi. Bu nedenle, Vergi Dava Dairesi tarafından verilen istinaf başvurusunu reddeden kararın hukuka uygun olmadığı vurgulandı ve karar bozuldu. Kararda, Türk Ticaret Kanunu'nun 636 ve 637. maddeleri ile Geçici 7. ve 10. maddelerine de dikkat çekildi. Bu kanun maddelerine göre, şirketlerin tüzel kişiliklerinin ticaret sicilinden silinmesiyle sona ereceği ve bu tarihten sonra şirketin adına tarh ve ceza kesme işlemi tesis edilemeyeceği, dahası tüzel kişiliği sona eren şirketin yargı mercileri önünde temsil edilemeyeceği belirtildi.
Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2018/1396 E.  ,  2022/3911 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DÖRDÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2018/1396
    Karar No : 2022/3911

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
    (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : … Araç Üstü Ekipman Makine İnşaat Turizm Nakliyat Sanayi Ticaret Limited Şirketi

    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı, … tarih ve … sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:.., K:… sayılı kararda; dava konusu 86 sayılı ödeme emrinin dayanağı ihbarnamelerin şirket ortağı sıfatıyla ... 'a tebliğ edildiği, ancak 09/02/2011 tarihinde alınan ortaklar kurulu kararıyla o tarihe kadar şirket müdürü olan ...'ın şirket müdürlüğü yetkilerinin iptaline karar verildiği ve 10/02/2011 tarihinde hisselerinin tamamınız ...'a devredildiği ve buna ilişkin ilanın 16/02/2011 tarih ve 7753 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yapıldığı görüldüğünden, ortaklık ve şirket yönetiminden ayrılan kişiye 19/02/2011 tarihinde yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı ve ödeme emrinin bu kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı; dava konusu diğer 66 sayılı ödeme emri içeriği 2012/21-33 ve 2012/7 sayılı ihbarnamelerin daire ilan panosuna asılarak 29/12/2012 tarihinde ilan edildiği, ayrıca kanuni sınırı aşan miktarlı 2012/22, 23, 24, 25, 26, 28 ve 32 sayılı ihbarnamelerin yerel gazetede ilan edilerek ilan yoluyla tebliğinin sağlandığı tespit edilmişse de, ilanen tebliğ aşamasında ilan yazısının bir suretinin mükellefin bilinen son adresinin bağlı bulunduğu muhtarlığa gönderilmediği anlaşıldığından, davacı şirketin en son adresinin bağlı bulunduğu muhtarlığa yazı gönderilmeksizin yapılan ilanen tebliğin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun ilanen tebliğe ilişkin hükümlerine aykırı olduğu ve dava konusu ödeme emrinin bu kısmında da hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Temyize konu kararın, usul ve kanuna aykırı olduğu belirtilerek, bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

    TETKİK HÂKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davalarının, idari işlem hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaati ihlal edilenler tarafından açılacağı; 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, ehliyetsiz kişi tarafından açılan davaların reddine karar verileceği; 14. maddesinin 6. fıkrasında da, davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı düzenlemelerine yer verilmiştir.
    6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 636. maddesinde, ''(1) Limited şirket aşağıdaki hâllerde sona erer: a) Şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle. b) Genel kurul kararı ile. c) İflasın açılması ile. d) Kanunda öngörülen diğer sona erme hâllerinde. (2) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.'' hükmüne yer verilmiş; 637. maddesinde, sona erme, iflastan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse müdürün, birden fazla müdürün bulunması hâlinde en az iki müdürün bunu ticaret siciline tescil ve ilan ettireceği; Geçici 7. maddesinde, maddede belirtilen hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesinin, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı, bu doğrultuda kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilinde kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğü'ne aynı gün gönderileceği, yapılan ihtar ve ilana rağmen, süresi içinde cevap vermeyen veya tasfiye memurunu bildirmeyen yahut durumunu kanuna uygun hâle getirmeyen veya faaliyette bulunduğunu adres ve kanıtlarıyla birlikte bildirmeyen şirket ve kooperatiflerin unvanının ticaret sicilinden re'sen silineceği; Geçici 10. maddesinde ise, 14/02/2014 tarihine kadar Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre yapılması gereken sermaye artırımlarını herhangi bir nedenle yapmamış olan şirketler hakkında asgari sermaye şartını bu maddenin yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde yerine getirmeleri hâlinde fesih işleminin uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır.
    Anılan kanun hükümleri uyarınca; şirketlerin tüzel kişilikleri ticaret sicilinden silinmeleriyle sona ereceğinden, bu tarihten sonra şirketin borçlu kılınması ve adına tarh ve ceza kesme işlemi tesis edilmesi veya ödeme emri düzenlenmesi mümkün olmadığı gibi tüzel kişiliği sona eren şirketin, medeni haklardan yararlanma ve bu hakları kullanma ehliyeti son bulacağından, yargı mercileri önünde temsil edilebilmesi de mümkün değildir.
    Dava dosyası ile Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi kayıtlarının incelenmesinden; yapılan ihtar ve ilana rağmen, 6102 sayılı Kanunun Geçici 10. maddesinde belirtilen sürede, sermayesini anılan Kanunda belirtilen asgari tutara yükseltmediği tespit edilen davacı şirketin ticaret sicilindeki kaydının, 03/02/2015 tarihinde re'sen silindiğinin 06/02/2015 tarih ve 8753 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edildiği, bakılan davanın ise 27/12/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    Bu durumda; davanın açıldığı tarihten önce ticaret sicilindeki kaydı silinerek tüzel kişiliği, diğer bir deyişle hukuk alemindeki varlığı sona eren, dolayısıyla taraf olma ehliyeti ve yargı mercileri önünde temsil edilme olanağı da bulunmayan şirket tarafından açılan davanın, ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, esası incelenerek verilen Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Temyiz isteminin kabulüne,
    2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 09/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara