Esas No: 2018/4249
Karar No: 2022/4005
Karar Tarihi: 10.06.2022
Danıştay 8. Daire 2018/4249 Esas 2022/4005 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2018/4249 E. , 2022/4005 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/4249
Karar No : 2022/4005
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ...Valiliği
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının, davalı idare tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Van ili, Bahçesaray ilçesi, ... Mahallesinde geçici köy korucusu olan davacı tarafından, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi ile 13105 sayılı Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin 17. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin (9) alt bendi gereği görevine son verilmesi yönünde tesis edilen 30/09/2016 tarihli davalı idare işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla; Bahçesaray İlçesine ait, 01/07/2016 tarihinde Kaymakamlık Makamı tarafından onaylanan Temmuz ayı görevlendirme çizelgesinde, davacının görev yaptığı geçici köy korucusu timi olan ... Timinin 06/07/2016 tarihinde "Su Kanalı" bölgesinde görevli olduğunun belirtildiği, aynı gün saat: 22:00 sıralarında Bahçesaray Kaymakamlığı ve İlçe Emniyet Amirliği'nin hizmet binasına uzun namlulu ve roketatar silahlarla ve eş zamanlı olarak Bahçesaray İlçe Jandarma Komutanlığına da uzun namlulu silahlarla saldırı yapıldığı, "Su Kanalı" mevkiisinde görevlendirilen ... Timinde bulunan geçici köy korucularının olay esnasında kendilerine daha önceden gösterilen ve tebliğ edilen görev yeri olan mevziiye gitmedikleri, olay esnasında mevziiye 190-200 metre mesafede bulunan kilisenin yanındaki barakada olduklarının görüldüğü, korucuların bulunduğu kilisenin yanındaki barakada ve çevresinde yapılan incelemede herhangi bir boş mermi kovanı bulunmadığı, dolayısıyla korucuların olay esnasında ateş etmediğinin tespit edildiği, ... Timinin bulunması gereken "Su Kanalı" ismi verilen mevziide yapılan incelemede, mevzii içerisinde ve yakın çevresinde herhangi bir iz ve emareye rastlanmadığı, mevziin 30 metre doğusunda makinalı tüfek ile ateş edildiği ve 260-270 adet boş mermi kovanı bulunduğu, dolayısıyla BTÖ mensuplarınca gerçekleştirilen saldırının "Su Kanalı" bölgesinden gerçekleştirildiğinin tespit edildiği, davacının, savunmasında özetle, 06.07.2016 tarihinde geçici köy korucusu olarak timdeki arkadaşları ile birlikte Kilise Mevkiinde nöbet tuttuğunu, saat: 22:00 sıralarında saldırının gerçekleştiğini, silah seslerinin geldiği su kanalının arka tarafına ateş etmeye başladıklarını, Jandarma Karakolundan ve İlçe Emniyeti tarafından bulundukları tarafa ateş edilmesi sonucunda ateş etmeyi kestiklerini, saldırı anında ... Uzman ile cep telefonuyla görüştüklerini, ... Uzman nerede olduklarını sorduğunda, "nöbet yerinde" olduğunu belirttiğini, yeni yapılan mevziiye neden gitmediklerini sorduğunda ise, "daha önce görev yapan arkadaşlarının hiç birinin yeni yapılan mevziiyi kullanmadığını ve yeni mevziinin yapımının henüz tamamlanmadığını" belirttiğini, yaklaşık olarak otuz dakika boyunca silah seslerinin gelmeye devam ettiğini, Kaymakamlık Makamına ve Emniyete saldıran kimseyi görmediklerinden ateş etmeden sabaha kadar beklediklerini, ifadelerine yer verdiği, davacının görev çizelgesinde belirtilen yerde nöbette olmadığını kabul ettiği, silahında yapılan incelemede ise, Jandarma Karakol Komutanlığı'na teslim edilen silah ve mühimmatın tam olduğunun tespit edildiği, asli görevi terörle mücadelede kolluk personeline yardım etmek olan davacının, görevinin gereklerine aykırı hareket ederek dava konusu işlemin tesisine sebebiyet verdiği, bu durumda, göreve çağrılan geçici köy korucusunun, en seri şekilde operasyon bölgesine giderek göreve katılmasının mecburi olması karşısında; görevlendirildiği mevziide bulunmadığı sabit olan davacının, Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin 4. bölümünün 17. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin 9. alt bendi uyarınca görevine son verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesince; Van İli, Bahçesaray İlçesi, ... Köyü'nde geçici köy korucusu olarak görev yapan davacının mensubu olduğu .... Timiyle birlikte 06/07/2016 tarihinde Su Kanalı bölgesinde görevlendirildiği, 06/07/2016 günü saat:22.00 sıralarında BTÖ mensuplarınca Bahçesaray Kaymakamlığı'na ve İlçe Jandarma Komutanlığı'na roketatar ve uzun namlulu silahlarla saldırı gerçekleştirildiği, Su Kanalı bölgesinde bulunan Bixi makinalı tüfeğine ait 260 adet boş kovandan, söz konusu saldırının davacının görevli olduğu mevkiiden düzenlendiğinin anlaşıldığı, kolluk personelince, .... Timinde bulunan geçici köy korucularının olay esnasında kendilerine daha önceden gösterilen ve tebliğ edilen görev yeri mevziye gitmediklerinin, olay esnasında mevziye yaklaşık 190-200 metre mesafede bulunan kilisenin yanındaki barakada olduklarının 07.07.2016 tarihinde düzenlenen tutanakla tespit edildiği, davacının soruşturma kapsamında alınan savunmasından ve ifadesinden de timiyle birlikte görevli olduğu su kanalındaki mevzide bulunmadığı açık olmakla birlikte, davacının göreve katılmamak veya görevden ayrılmak gibi bir eyleminin olmadığı, kendisine nöbet tutması gerektiği söylenen ve daha öncesinde de nöbet tuttukları anlaşılan kilise mevkiinde nöbet tuttukları, davacının bu eyleminin "kontrol, genel arama, iz sürme gibi operasyonel faaliyetlerde görevli güvenlik güçlerinin yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde çağırmasına rağmen göreve katılmamak, katıldıktan sonra izinsiz terk etmek" kapsamında değerlendirilemeyeceği, anılan eylemin kasıtlı olarak, verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde yönetmelikte belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek kapsamında olduğu, bu haliyle davacının eylemi yanlış nitelendirilmek suretiyle madde tatbikinde hata yapılarak davacının Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin 17/1/ç-9 maddesi uyarınca görevden çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı, öte yandan dava konusu işlemde; görevden alma nedenleri arasında 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 4. maddesi de gösterilmiş ise de; davacı hakkında yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen raporda, davalı idare savunmasında ve dosyaya sunulan bilgi ve belgelerde, davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönünde hukuken kabul edilebilir bir sebebin ortaya konulmamış olduğu görüldüğünden işlemde bu yönüyle de hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulüne, .... İdare Mahkemesi sayılı kararının bozulmasına, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı geçici köy korucusunun görevine 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4/1-g maddesi ile Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin 17/ç/1-ğ maddesi gereği son verildiği, davacının da içinde bulunduğu timin olay tarihinde terör örgütü mensuplarının yaklaşma istikametinde bulunan su kanalı bölgesinde görevlendirildiği, ancak saldırı sonrası yapılan kontrolde görev yerinde bulunmadıklarının görüldüğü, haklarında soruşturma başlatıldığı, soruşturmada timin eski kilise bölgesinde bulunduğu, koruculara zimmetle teslim edilen silah ve mühimmatın tam olduğu, teröristlere ateş edilmediği, davacı ve arkadaşlarının saldırı anında görev yerinde bulunmamaları nedeniyle saldırının gerçekleşmiş olabileceğinin değerlendirildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı vekili tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci ve Beşinci Dairelerince, 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun Ek 1. maddesi uyarınca birlikte yapılan toplantıda, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı Van Valiliği'nin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Van ili, Bahçesaray ilçesi, ... Mahallesinde geçici köy korucusu olan davacı tarafından, 06/07/2016 tarihinde Bahçesaray Kaymakamlığına ve İlçe Jandarma Komutanlığına PKK terör örgütü mensuplarınca düzenlenen saldırıda davacının da içinde yer aldığı timin görev yerinde bulunmadığı gerekçe gösterilerek, hakkında 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi ile 13105 sayılı Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin 17. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin (9) alt bendi gereği "kontrol, genel arama, iz sürme gibi operasyonel faaliyetlerle görevli güvenlik güçlerinin yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde çağrılmasına rağmen göreve katılmamak, katıldıktan sonra izinsiz terk etmek" maddelerine dayanılmak suretiyle görevine son verilmesi üzerine davalı idare işleminin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
442 sayılı Köy Kanunu'nun Ek 18. maddesinde; geçici köy korucuları ile korucu başlarının; görevlendirme şekilleri, göreve alınmalarında aranacak şartlar, görevleri, uygulanacak disiplin cezaları ve görevlerine son verilmesini gerektiren haller, disiplin amirleri, yararlanacakları giyim eşyaları ile bunların şekli ve verilme zamanları, eğitim ve denetim usûl ve esasları, sicil ve izinleri, ilk müracaatlarında sahip olmaları gereken sağlık şartları, başka bir işte çalışma hakları ile bu Kanunda yer alan diğer hususlara ilişkin uygulamaların Milli Savunma Bakanlığı ve Maliye Bakanlığının görüşü üzerine İçişleri Bakanlığınca hazırlanacak ve bu maddenin yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde Bakanlar Kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
Bu madde hükmü uyarınca 09/01/2008 tarih ve 2018/13105 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlüğe giren Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin "Disiplin Cezaları" başlıklı 17. maddesinin (ç) 'görevden çıkarma' başlıklı 1. bendinde; "(1) Bir daha geçici köy korucusu olarak görevlendirilmemek üzere; tazminat ödenmeksizin, görevlendirilmelerindeki esas ve usullere uyularak görevle olan ilişiğin kesilmesidir. Göreve son verme cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:" hükmüne, aynı maddenin 9. bendinde; "Kontrol, genel arama, iz sürme gibi operasyonel faaliyetlerle görevli güvenlik güçlerinin bu yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde çağırmasına rağmen göreve katılmamak, katıldıktan sonra izinsiz terk etmek," hükümlerine,
667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında alınan tedbirlere ilişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin "Kamu görevlilerine ilişkin tedbirler" yan başlıklı 4. maddesinin (1.) fıkrasının (g) bendinde ise; "(1) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen; g) Bir bakanlığa bağlı, ilgili veya ilişkili olmayan diğer kurumlarda her türlü kadro, pozisyon ve statüde (işçi dahil) istihdam edilen personel, birim amirinin teklifi üzerine atamaya yetkili amirin onayıyla kamu görevinden çıkarılır." hükümlerine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyada yer alan davacı geçici köy korucusuna ait işlem dosyası, soruşturma evrakları, savunma ve ifade tutanaklarının birlikte değerlendirilmesinden; davacı ve arkadaşlarının olay tarihi olan 06/07/2016 tarihinde su kanalı mevzinde görevlendirilmelerine rağmen görevlendirildikleri yere 190-200 metre mesafede bulunan kilise mevkinde bulundukları, savunma ve ifadelerine göre her su kanalı görevlendirmesinde kilise mevkinde nöbet tuttuklarını ifade ettikleri, korucuların bulunduğu kilise mevkinde yapılan inceleme ve olay yeri tespit tutanağında korucuların silahından çıkmış herhangi bir mermi kovanına rastlanmadığı, timin olay esnasında bölücü örgüt mensuplarına ateş etmediği, davacı ve arkadaşları hakkında soruşturma açılarak olaya ilişkin savunma ve ifadelerin alındığı, soruşturma neticesinde de 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi ile 13105 sayılı Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin 17. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin (9) alt bendi gereği dava konusu göreve son işleminin tesis edildiği anlaşılmıştır.
Davacı ve arkadaşlarının olay tarihinde görevlendirildikleri mevzide bulunmamalarının tek başına 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi kapsamında davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönünde hukuken kabul edilebilir objektif bir sebep olmadığı kabul edilmiştir.
Ancak görevlendirildikleri mevzide bulunmamaları halinin Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin 17. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin (9) alt bendinde düzenlenen "kontrol, genel arama, iz sürme gibi operasyonel faaliyetlerde görevli güvenlik güçlerinin yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde çağırmasına rağmen göreve katılmamak, katıldıktan sonra izinsiz terk etmek" kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, davacı geçici köy korucusunun kendisine verilen vazifeye aykırı hareket ederek görev yerinde bulunmadığı, bulunduğu mevkiden de operasyona destek olmadığı açık olduğundan dava konusu göreve son verme işleminde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin kabulü ile dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ...Bölge İdare Mahkemesi ...İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 10/06/2022 tarihinde kesin olarak esasta ve gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY :
(X)- Van ili, Bahçesaray ilçesi, ... Mahallesinde geçici köy korucusu olan davacı tarafından, 06/07/2016 tarihinde Bahçesaray Kaymakamlığına ve İlçe Jandarma Komutanlığına PKK terör örgütü mensuplarınca düzenlenen saldırıda davacının da içinde yer aldığı timin görev yerinde bulunmadığı gerekçe gösterilerek, hakkında 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi ile 13105 sayılı Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin 17. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin (9) alt bendi gereği "kontrol, genel arama, iz sürme gibi operasyonel faaliyetlerle görevli güvenlik güçlerinin yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde çağrılmasına rağmen göreve katılmamak, katıldıktan sonra izinsiz terk etmek" maddelerine dayanılmak suretiyle görevine son verilmesi üzerine davalı idare işleminin iptali istemiyle açılan davada, .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla davacının olay esnasında görev yerine gitmeyerek veya görev yerini terkederek görevli olduğu mevzide bulunmadığının sabit olduğu ve davacıya isnat edilen fiilin sübut bulduğu, davacının görevden çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davacın tarafın istinaf başvurusu üzerine ise ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesince; dava konusu işlemde; görevden alma nedenleri arasında 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 4. maddesi de gösterilmiş ise de; davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönünde hukuken kabul edilebilir bir sebebin ortaya konulmamış olduğu, işlemin diğer dayanağı Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği hakkında ise davacının göreve katılmamak veya görevden ayrılmak gibi bir eyleminin olmadığı, kendisine nöbet tutması gerektiği söylenen ve daha öncesinde de nöbet tuttukları anlaşılan kilise mevkiinde nöbet tuttukları, davacının bu eyleminin "kontrol, genel arama, iz sürme gibi operasyonel faaliyetlerde görevli güvenlik güçlerinin yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde çağırmasına rağmen göreve katılmamak, katıldıktan sonra izinsiz terk etmek" kapsamında değerlendirilemeyeceği, anılan eylemin kasıtlı olarak, verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde yönetmelikte belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek kapsamında olduğu, bu haliyle davacının eylemi yanlış nitelendirilmek suretiyle madde tatbikinde hata yapılarak davacının Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin 17/1/ç-9 maddesi uyarınca görevden çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı ve arkadaşları hakkında olaya ilişkin soruşturma açıldığı, savunmalarının alındığı görülmüş ise de; davacı ve arkadaşlarının savunma ve soruşturma aşamasındaki ifadelerinde yer alan "timin her su kanalı görevlendirmesinde kilise mevkinde nöbet tutması, telsizin bozuk olması ve olay öncesi komutanlara bu durumun bildirilmesi, çatışma sırasında geçici köy korucuları tarafından bölücü örgütü mensuplarına ateş edilmesi" hususlarının olayda yer alan asker ve geçici köy korucuları dışında orada görevli diğer timler, varsa bu hususlara ilişkin komutanlık kayıtları, diğer tanık ifadeleri alınarak netleştirilmesi gerekirken soruşturma kapsamında tarafların karşılıklı ve birbirinin aksi ifadelerine rağmen bu hususlar araştırılmadığından eksik inceleme ve araştırma ile işlem tesis edildiği anlaşılmakla, dava konusu işlemin iptali yönündeki Bölge İdare Mahkemesi kararının neticesi itibarıyla hukuka uygun olduğu görülmüştür.
Bu durumda Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçeli onanması gerektiği oyuyla aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.
KARŞI OY:
(XX)- Dava, geçici köy korucusu olan davacı tarafından, 06/07/2016 tarihinde Bahçesaray Kaymakamlığına ve İlçe Jandarma Komutanlığına PKK terör örgütü mensuplarınca düzenlenen saldırıda davacının da içinde yer aldığı timin görev yerinde bulunmadığı gerekçesi ve 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4/1-g maddesi ile Geçici Köy Korucuları Yönetmeliğinin 17/1/ç-9 maddesine dayanılarak görevine son verilmesi işleminin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi tarafından davacının olay tarihinde timiyle birlikte su kanalı bölgesinde bulunan mevzide görevlendirilmesine rağmen olay esnasında görev yerine gitmeyerek veya görev yerini terkederek görevli olduğu mevzide bulunmadığının sabit olduğu ve davacıya isnat edilen fiilin sübut bulduğu, davacının görevden çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacının istinaf istemi üzerine ... Bölge İdare Mahkemesi tarafından ise 667 sayılı KHK kapsamında davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu yönünde hukuken kabul edilebilir objektif ve somut bir sebep ortaya konulmadığı, Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği kapsamında ise; davacının göreve katılmamak veya görevden ayrılmak gibi bir eyleminin olmadığı, kendisine nöbet tutması gerektiği söylenen ve daha öncesinde de nöbet tuttukları anlaşılan kilise mevkiinde nöbet tuttukları, davacının bu eyleminin "kontrol, genel arama, iz sürme gibi operasyonel faaliyetlerde görevli güvenlik güçlerinin yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde çağırmasına rağmen göreve katılmamak, katıldıktan sonra izinsiz terk etmek" kapsamında değerlendirilemeyeceği, anılan eylemin kasıtlı olarak, verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde yönetmelikte belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek kapsamında olduğu, bu haliyle davacının eylemi yanlış nitelendirilmek suretiyle madde tatbikinde hata yapılarak davacının Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği'nin 17/1/ç-9 maddesi uyarınca görevden çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu göreve son verme işleminin iki ayrı konusunun olduğu, anılan işlemin hem 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, hem de Geçici Köy Korucuları Yönetmeliğinin ilgili maddelerine dayanılarak tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Geçici Köy Korucuları Yönetmeliği uyarınca göreve son verme, disiplin yaptırımı olmasına karşın, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca göreve son verme ise tedbir niteliğinde bir işlemdir.
Disiplin cezalarında eylemin sübuta ermesi ve somut olarak kanıtlanması koşulu aranırken, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca tesis edilen işlemlerde kamu görevlisinin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklı olduğu değerlendirilmesi yeterli olmaktadır. Ayrıca her iki işlemin hukuki dayanağı, tesis edilme usulü ve hukuki sonuçları farklı olduğu gibi işlemlerin yargısal denetimi sırasında uygulanacak ölçütler de farklılık göstermektedir.
"Hukuk Devleti" ilkesinin temel unsurlarından birisi "Hukuki Belirlilik" ilkesidir. İlgililer hakkında tesis edilen işlemlerin konusunun ve hukuki sonuçlarının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açık ve anlaşılır olması gerekmektedir. Aynı şekilde yargı mercilerinin uyuşmazlığın esası hakkında etkin bir yargısal denetim yapabilmeleri ve uygulanabilir bir karar verebilmeleri; işlemin konusunun, niteliğinin ve sonuçlarının belirgin olması halinde mümkündür.
Somut olayda ise, davacının disiplin yaptırımı uygulanmak suretiyle mi, yoksa tedbir amacıyla mı kamu görevinden çıkarıldığı hususu belirsizdir. Nitekim bu belirsizlik nedeniyle İdare Mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemesi tarafından dava konusu işlem tek bir işlem olmasına karşın sanki iki ayrı işlem varmış gibi değerlendirilerek hem disiplin, hem de Kanun Hükmünde Kararname hükümleri yönünden ayrı ayrı irdelenmek suretiyle karar verilmiştir. Oysa bu şekilde karar verilebilmesi için, işlemin bölünebilir olması ve her bir kısmı için ayrı ayrı hüküm kurulmasına elverişli olması gerekir. Dava konusu işlem ise, iki ayrı konuya dayanmakla birlikte tek bir işlem olup bölünebilir nitelikte değildir. Mevcut duruma göre yapılan yargılama sonucunda davacının eyleminin sübuta erdiği, ancak terör örgütü ile irtibat ve iltisaklı olmadığı sonucuna ulaşıldığında, davanın reddine mi yoksa dava konusu işlemin iptaline mi karar verileceği, yargılama giderlerinin nasıl dağıtılacağı, davanın reddine karar verilmesi durumunda hukuki sonuçlarının ne olacağı hakkında hukuki belirsizlik bulunmaktadır.
Yukarıdaki ölçütlere göre dava konusu işlem irdelendiğinde, işlemin bölünebilir nitelikte olmaması ve işlemin tesisine esas alınan konuların ve hukuki sonuçlarının tümüyle farklı olması nedeniyle hukuki belirlilik ilkesi uyarınca her bir konu yönünden ayrı ayrı işlem tesis edilmesi gerekirken tek bir işlem tesis edilmesinde konu yönünden hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla sonucu itibarıyla yerinde olan Bölge İdare Mahkemesi kararının yukarıda izah ettiğimiz gerekçeyle onanması gerektiği görüşüyle gerekçe yönünden karara katılmıyoruz.
KARŞI OY :
(XXX)- Bölge idare mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.
… Bölge İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını ve düzeltilmesini gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum.