Danıştay 10. Daire 2019/5462 Esas 2022/3206 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Danıştay 10. Dairesi'nin verdiği kararda, İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu olarak bulunan bir kişinin, görevi olmadığı halde yaptırılan koğuş temizliği sırasında düşerek yaralandığı ve cezaevinde hiçbir tıbbi müdahale almadığı iddialarıyla davalı idareye başvuruda bulunulduğu ancak Adli Tıp Kurumu raporunda olumsuz sonuç çıktığı belirtilerek, herhangi bir idare ihmalinin bulunmadığı ve hizmet kusurundan kaynaklı bir tazminatın verilemeyeceği ifade edilmiştir. Davacının temyiz istemi reddedilerek, Bölge İdare Mahkemesi'nin kararı onanmıştır.
Kanun maddeleri: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. ve 50. maddeleri.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/5462
Karar No : 2022/3206

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : ... adına velayeten …
VEKİLLERİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

DAVANIN KONUSU : Davacılar tarafından; ...'ın, tutuklu olarak bulunduğu İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda 13/08/2012 tarihinde görevi olmadığı halde yaptırılan koğuş temizliği esnasında önlem alınmamış olması nedeniyle düşerek yaralandığı, üç gün boyunca cezaevinde hiçbir tıbbi müdahalede bulunulmadan bekletildiği ve 112 ambulans servisi tarafından da gerekli müdahale yapılmayarak zamanında sevkinin sağlanmadığı, görevi olmayan bir işin önlem alınmadan yaptırılması ve yaralanması üzerine zamanında müdahale ve tedavi uygulanmaması nedeniyle davalı idarelerin hizmet kusurundan kaynaklı olarak %86 oranında engelli hale geldiği iddiasıyla, zararlarına karşılık toplam … TL maddi ve … TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 04/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.

YARGILAMA SÜRECİ :
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması için Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulundan alınan … tarih ve … karar numaralı raporda özetle, kişide tespit edilen patolojinin (epidural abse) niteliği dikkate alındığında, söz konusu lezyonun iddia konusu olan düşme neticesinde meydana gelmediği, düşmeden önce de mevcut ve eski lezyon olduğunun anlaşıldığı, kişinin yaşı ve epidural absenin yerleşim yeri de gözönünde bulundurulduğunda, söz konusu patolojinin müphem klinik bulgular sergileyebileceği, dolayısıyla söz konusu patolojinin tanı koyma ihtimalinin düşük olduğu cihetle, ilgili sağlık personellerine ve davalı idarelere atfı kabil bir kusur tespit edilmediğinin belirtildiği görüldüğünden, dava konusu olayda idarelerin herhangi bir ihmalinin ve hizmet kusurunun bulunmadığı ve söz konusu zarardan davalı idarelerin hizmet kusuru esaslarına göre tazminle sorumlu tutulmasına hukuken olanak bulunmadığı, diğer taraftan dava konusu olayda kusursuz sorumluluk esaslarının da uygulanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu kararının hukuka ve usule uygun olduğu gerekçesiyle davacıların istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, ...'ın cezaevinde görevi olmayan bir işte önlem alınmadan çalıştırılmış olması nedeniyle düşerek yaralandığı, meydana gelen kazadan sonra cezaevinde yapılması gereken muayene ve tedavilerin uygulanmadığı, 112 ambulans servisi tarafından da sevkinin sağlanmadığı, teşhis ve tedavide davalı idarelerin hizmet kusuru ile gecikilmiş olması nedeniyle %86 oranında engelli hale geldiği, ayrıca meydana gelen zarardan davalı idarelerin kusursuz olarak da sorumluluklarının bulunduğu, Adli Tıp Kurumu raporunda sadece epidural absenin değerlendirildiği, bu hastalığın erken teşhisine ve nedenlerine ilişkin herhangi bir açıklamada bulunulmadığı, tıbbi belgelerde omurgada bozukluk olduğu belirtildiğinden, meydana gelen zararın sadece epidural abseden kaynaklanamayacağı ve düşmeye bağlı travmanın mevcut olduğu, ancak bu durumun da Adli Tıp Kurumu raporunda açıklanmadığı; meydana gelen yaralanmada ve ortaya çıkan zararda davalı idarelerin hizmet kusurunun ve kusursuz olarak sorumluklarının bulunması ve Adli Tıp Kurumu raporunun hükme esas alınamayacak nitelikte olması nedeniyle, davanın reddine yönelik İdare Mahkemesi kararının ve istinaf başvurusunun reddine yönelik Bölge İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. ... İdare Mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararına yönelik olarak davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin iadesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın ... İdare Mahkemesine gönderilmesine, 13/06/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.