Danıştay 3. Daire 2019/4400 Esas 2022/2875 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Daire
Esas No: 2019/4400
Karar No: 2022/2875
Karar Tarihi: 13.06.2022

Danıştay 3. Daire 2019/4400 Esas 2022/2875 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Danıştay Üçüncü Dairesi, Vergi Mahkemesi kararını bozarak, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinde usulsüzlük tespit etti. Davacı, asıl borçlu şirketteki hisselerini devrettiği ve borçlarını yapılandırdığı halde ödeme emirlerinin düzenlendiği iddiasıyla dava açmıştı. Kanuni temsilcinin veya ortağın takip aşamasına gelinmeden ödeme emirlerinin düzenlenmesi hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle temyiz istemi kabul edildi.
Kanunlar:
- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu
- 6183 sayılı Kanun.
Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2019/4400 E.  ,  2022/2875 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ÜÇÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2019/4400
    Karar No : 2022/2875

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
    VEKİLİ : Av. ...

    KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Vergi Dairesi Müdürlüğü/...
    VEKİLİ : Av. ...

    İSTEMİN KONUSU : .... Vergi Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin ...Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı adına, ...Teknolojik ve Bitkisel Ürünler Gıda Elektrik Petrol Kimya Sanayi Ticaret Limited Şirketi'nden alınamayan 2010 ila 2012 yıllarına ait muhtelif kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emirleri ile ortak sıfatıyla düzenlenen ...tarih ve ...takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacı tarafından, 6736 sayılı Kanun kapsamında 04/07/2012 tarihinden önceki borçlarla ilgili olarak 16/11/2016 tarihinde yapılan başvuru üzerine asıl borçlu şirketten alınamayan kamu alacağının yapılandırıldığı, yapılandırmanın ihlali üzerine dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği olayda, 6736 sayılı Kanun'un gerekçesinde, yapılandırma yoluyla, özel sektörün kamuya olan borç yükünün azaltılarak borçlara taksitle ödeme imkânı getirildiği, ihtilafların sulh yoluyla sonlandırılması ve vergi incelemesinde olan konuların dava yoluna gidilmeksizin çözümlenmesi amacıyla kişilerin kamuya olan borçlarının yapılandırılarak ödenmesi imkanı tanınarak alacaklı kamu idaresinin Kanun kapsamında alacağın türü, kesinleşme durumu, dava açılmış ise yargılamanın bulunduğu safha gibi bazı şartları gözeterek aslı ve fer'ilerin bir kısmının tahsilinden vazgeçerken, borçlu özel veya tüzel kişilerin ise kalan borcu peşin veya taksitle ödemeyi, bunlarla ilgili dava açmayacağını veya açtı ise feragat edileceğini, taksit vade ve tutarlarını kabul edeceklerini taahhüt etmekte olduğunun görüldüğü, 6736 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanıp yararlanmama, istediği borcunu yapılandırma, istemediğini yapılandırmama, borcunu peşin veya taksitle ödeme hususları kişilerin serbest iradesine bağlı olduğu, bu durumda, davacının kendi iradesiyle yaptığı başvuru üzerine tesis edilen yapılandırma işlemi sonucunda, uyuşmazlık çıkarmaksızın veya var olan uyuşmazlığı sona erdirerek, yapılandırma kapsamındaki borçları ödemeyi kabul ettiği sonuç ve kanaatine varıldığından, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: : İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Asıl borçlu şirkete 2011 yılında ortak olunmasına rağmen dava konusu ödeme emirlerinde 2010 yılına ilişkin alacaklarında bulunduğu, alacağın zaman aşımına uğradığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Dava konusu ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ... DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    Davacı adına, asıl borçlu ...Teknolojik ve Bitkisel Ürünler Gıda Elektrik Petrol Kimya Sanayi Ticaret Limited Şirketi'nden alınamayan 2010 ila 2012 yıllarına ait muhtelif kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci ve ortak sıfatıyla ödeme emirlerinin düzenlendiği anlaşılmıştır.
    Öte yandan, davacının 04/07/2012 tarihli ortaklar kurulu kararı ile asıl borçlu şirketteki hisselerinin tamamını devrederek ortaklıktan ve kanuni temsilcilik görevinden ayrıldığı, dava konusu ödeme emirleri içeriği kamu alacağıyla ilgili olarak asıl borçlu adına düzenlenen ödeme emirlerinin bir kısmının 16/11/2016 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, bir kısmının ise asıl borçlu şirketin bilinen adresinde bulunamaması üzerine iade edildiği ikinci kez tebligata çıkarılmadan ve adreste bulunmama durumu tutanak altına alınmaksızın ilanen tebliğ edildiği, davacının ise 16/11/2016 tarihinde 6736 sayılı Kanun kapsamında sorumluluk dönemiyle ilgili şirket borçlarını yapılandırdığı anlaşılmıştır.
    İLGİLİ MEVZUAT:
    213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun "Kanuni Temsilcilerin Ödevi" başlıklı 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi veya buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kuralına yer verilmiştir.
    6183 sayılı Kanun'un Limited Şirketlerin Amme Borçları başlıklı 35. maddesinde, limited şirket ortaklarının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları düzenlendiği, 55. maddesinde, Amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, anılan Kanunun 58. maddesinde de, kendilerine ödeme emri tebliğ olunanların, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında itirazda bulunabileceği, hüküm altına alınmıştır.
    213 sayılı Kanun'un 93. maddesinde, tahakkuk fişi hariç vergilendirmeyle ilgili olup hüküm ifade eden bütün vesikaların ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak; adresleri bilinmeyenlere ilan yoluyla tebliğ edileceği; "Tebliğ Evrakının Teslimi" başlıklı 102. maddesinin ikinci fıkrasında, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği; aynı maddenin dördüncü fıkrasında ise bunun üzerine tebliği çıkaran mercii tarafından tayin olunacak münasip bir süre sonra yeniden tebliğe çıkarılacağı, ikinci defa çıkarılan tebliğ evrakının da aynı sebeple tebliğ edilemeyerek iade olunması durumunda tebliğin ilan yoluyla yapılacağı ve son fıkrasında da, yukarıdaki fıkralarda yazılı işlemlerin komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyeti taahhüt ilmuhaberine yazılarak tarih ve imza vaz'edilmek ve hazır bulunanlara da imzalattırmak suretiyle tesbit olunacağı, 103. maddesinde, muhatabın adresinin hiç bilinmemesi, bilinen adresinin yanlış veya değişmiş olması ve bu yüzden mektubun geri gelmesi, başkaca sebeplerden dolayı tebliğin yapılmasına imkan bulunmaması hallerinde tebliğin ilan yoluyla yapılacağı hükme bağlanmış ve 104.maddesinde ilanen tebliğin şartları sayılmıştır.
    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin bir kısmının 16/11/2016 tarihinde şirketle ilişkisi kalmamış olan davacıya tebliğ edildiği, bir kısmının ise şartlar oluşmaksızın ilanen tebliğ edildiğinin anlaşıldığı uyuşmazlıkta, şirket nezdindeki takip yollarının usulüne uygun biçimde tüketilerek kanuni temsilci ya da ortağın takip aşamasına gelindiğinden söz edileyemeceğinden, yazılı gerekçeyle davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddi yolundaki kararın bozulması gerekmiştir.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1.Temyiz isteminin kabulüne,
    2.Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının BOZULMASINA, 13/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara