Danıştay 4. Daire 2019/5597 Esas 2022/3983 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Daire
Esas No: 2019/5597
Karar No: 2022/3983
Karar Tarihi: 14.06.2022

Danıştay 4. Daire 2019/5597 Esas 2022/3983 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/5597 E.  ,  2022/3983 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DÖRDÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2019/5597
    Karar No : 2022/3983

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Vakfı … İktisadi İşletmesi
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVALI) :… Vergi Dairesi Başkanlığı
    (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU :… Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı adına, bağlı bulunduğu vakfa aktardığı kazanç üzerinden tevkifat yapılmaması gerektiği ihtirazi kaydıyla verilen 2017/12. dönemine ilişkin muhtasar beyannameye istinaden tahakkuk ettirilen gelir (stopaj) vergisinin 415.324,57-TL kısmının kaldırılması ve ödenen tutarın 213 sayılı Kanunun 112. maddesi uyarınca hesaplanacak faiziyle birlikte iadesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının ait olduğu vakıf ile davacının ayrı tüzel kişilikleri bulunmadığı, iktisadi işletmenin vakıf tüzel kişiliği içerisinde yer alan bir oluşum olduğu, aynı tüzel kişilik içerisinde iştirak ilişkisi mümkün olmadığından iktisadi işletme tarafından vakfa aktarılan tutarın iştirak kazancı olarak değerlendirilemeyeceği belirtilerek davacı tarafından bağlı bulunduğu vakfa aktarılan kazancın vakıf açısından iştirak kazancı kabul edilmesi suretiyle yapılan tevfikatın kaldırılması ve tahsil edilen verginin tahsil tarihinden itibaren işleyecek tecil faizi ile birlikte iadesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; iiktisadi işletmenin vergi sonrası kazancını bağlı bulunduğu vakfa aktarması bir kar aktarımı olup, bu aktarımın, vakıf yönünden Gelir Vergisi Kanunu'nun 75'inci maddesinde belirtilen iştirak kazancı olduğu, bir kazancın iştirak kazancı sayılabilmesi için bir başka kurumun hisselerine sahip olunması zorunlu olmayıp, bağlı veya ait kuruluşun tamamına sahip olunması halinde de iştirak kazancı elde edilmesinin söz konusu olduğu, kendisi vergiye tabi olmayan bir vakfın, sermayesini temin ederek vergiye tabi bir kuruluş oluşturması halinde kendisine aktarılan gelirin iştirak kazancı olduğu, menkul sermaye iradını elde edenin kurum olması ya da gelir veya kurumlar vergisinden muaf olmasının da Gelir Vergisi Kanunu'nun 94'üncü maddesinin 6/b-i bendine göre yapılacak tevkifatı etkilemediği, bu nedenle, iktisadi işletmenin bağlı bulunduğu vakfa aktarılan kar payı, alan yönünden iştirak kazancı olduğundan ve Kanuna göre tevkifata tabi tutulması gerektiğinden ihtirazi kayıtla verilen beyanname ile tahakkuk ettirilerek ödenen gelir (stopaj) vergisinde yasal isabetsizlik bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davalı idare istinaf başvurusunun kabulüne, kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı vekili tarafından, aktarılan kazancın iştirak kazancı niteliğinde olmadığı, vakıfın kendisine ait iktisadi işletmedeki payının iştirak hissesi olarak değerlendirilemeyeceği, Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesinin 6/b-i bendine göre tevkifat yapılabilmesi için Gelir Vergisi Kanunu'nun 75. maddesinde yazılı hallerin olması gerektiği, vakfın iktisadi işletmeye ortak olmadığı, iktisadi işletmeye ait her şeyin vakfa ait olduğu, iştirak ilişkisi için birden fazla ticari işletmenin/tacirin varlığı gerektiği belirtilerek temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

    TETKİK HÂKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    Davacı adına, bağlı bulunduğu vakfa aktardığı kazanç üzerinden tevkifat yapılmaması gerektiği ihtirazi kaydıyla verilen 2017/12. dönemine ilişkin muhtasar beyannameye istinaden tahakkuk ettirilen 415.324,57-TL tutarında gelir (stopaj) vergisinin kaldırılması ve ödenen tutarın 213 sayılı Kanunun 112. maddesi uyarınca hesaplanacak faiziyle birlikte iadesi talebi ile bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
    5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinde dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin kazançlarının kurumlar vergisine tabi olduğu belirtilmiş, 2.maddesinde, dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler, dernek veya vakıflara ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve bu maddenin birinci ve ikinci fıkraları dışında kalan ticarî, sınaî ve ziraî işletmeler ile benzer nitelikteki yabancı işletmeler, dernek veya vakıfların iktisadî işletmeleri şeklinde tanımlanmıştır.
    Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 4842 sayılı Kanunun 12. maddesiyle değişik 94. maddesinin 6/b-i alt bendinde, tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan, 75. maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından (karın sermayeye eklenmesi kar dağıtımı sayılmaz) vergi tevkifatının yapılacağı belirtilmiş, aynı Kanun'un 75. maddesinde ise, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kar payı, faiz, kira ve benzeri iratlar menkul sermaye iradı olarak tanımlanmış, 2. fıkrasının 2 numaralı bendinde, iştirak hisselerinden doğan kazançların(Limited şirket ortaklarının, iş ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan karların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nisbetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.) menkul sermaye iradı sayıldığı belirtilmiştir.
    Tüzel kişiliği bulunmayan dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler, kurumlar vergisi mükellefi olarak ayrı bir vergi sujesi kabul edilmekle birlikte, bağlı bulundukları vakıf veya dernek tarafından yönetilirler ve dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerden her biri için, bunların bağlı olduğu tüzel kişiler ile dernek ve vakıflar tarafından ayrı beyanname verilir. Sermayelerinin tamamı da ilgili dernek veya vakıf tarafından tahsis edilir. 83 seri nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nde ise, iktisadi işletmenin oluşan karından ödenmesi gereken vergiler indirildikten sonra kalan net karın vakıf bütçesine gelir olarak aktarılacağı belirtilmiştir.
    Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/6-b-i bendinde, 75. maddeye atıfta bulunularak maddenin sadece ikinci fıkrasının 1,2 ve 3 numaralı bendinde yazılı kar paylarından stopaj yapılacağı ifade edilmiş, 75/2. maddesinde iştirak hisselerinden doğan kazançlar menkul sermaye iradı sayılmış, ancak vergi kanunlarında iştirak hissesinin tanımı yapılmamıştır. Yalnız, anılan 75. maddenin 2. bendinin parantez içi bölümünde, limited şirket ortaklarının, iş ortaklarının ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançların iştirak hisselerinden doğan kazanç olduğu, kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan karların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nisbetinde tevziinin, kazanç dağıtımı sayılmayacağı belirtilmekle yetinilmiş, dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerden elde edilen karın dernek veya vakıf hesabına aktarılmasının iştirak kazancı kabul edildiğine ilişkin açık bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
    Bu durumda, vakıflara ait iktisadi işletmelerin elde ettikleri kazançları, bağlı bulundukları vakfa aktarmaları yönünde genel bir düzenleyici işlemin varlığı da mevcutken, iktisadi işletmenin elde ettiği karı, hukuken bağlı ve ait olduğu dernek veya vakıf tüzel kişiliği hesabına aktarması işlemi nitelik itibariyle bir kar dağıtımı işlemi kabul edilemeyeceğinden ve söz konusu kazancın aktarımı, stopaja konu olacak kar payları arasında da sayılmadığından, davacı iktisadi işletme tarafından bağlı bulunduğu vakfa aktarılan kazacın vakıf açısından iştirak kazancı kabul edilmesi suretiyle yapılan tevfikatın kaldırılması ve ödenen tutarın faizi ile birlikte iadesi istemli açılan davanın kabulü gerekirken reddi yolundaki Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Temyiz isteminin kabulüne,
    2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 14/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


    (X) KARŞI OY :
    Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.

    Hemen Ara