Danıştay 13. Daire 2021/5066 Esas 2022/2622 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Daire
Esas No: 2021/5066
Karar No: 2022/2622
Karar Tarihi: 14.06.2022

Danıştay 13. Daire 2021/5066 Esas 2022/2622 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2021/5066 E.  ,  2022/2622 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONÜÇÜNCÜ DAİRE
    Esas No:2021/5066
    Karar No:2022/2622

    TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... Bürosu
    Hizmetleri Limited Şirketi
    VEKİLİ : Av. ...
    KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Belediye Başkanlığı
    VEKİLİ : Av. ....
    İSTEMİN KONUSU : .... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:...., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı şirketin üzerinde bırakılan Bozüyük Belediye Başkanlığı'nın ... ihale kayıt numaralı "Yemek Hizmeti Alımı" ihalesine ilişkin ... Belediye Başkanlığı'nın sözleşmenin feshedilmesine yönelik .... tarih ve ... sayılı işleminin ve ...-TL teminatın gelir kaydedilmesine ilişkin ... tarih ve ... sayılı işleminin iptali ile gelir kaydedilen teminatın 05/10/2020 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; ihale üzerinde kalan davacı şirket ile davalı idare arasında ...tarihli hizmet alımı sözleşmesinin imzalandığı, Sözleşme'nin 15.1. maddesinde yer alan "Bu işte alt yüklenici çalıştırılmayacak ve işlerin tamamı yüklenicinin kendisi tarafından yapılacaktır." kuralına aykırı olarak alt yüklenici aracılığıyla hizmetin sunulduğundan bahisle 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun 25. maddesi uyarınca ... Belediye Başkanlığı'nın ... tarih ve ... sayılı işlemi ile sözleşmenin feshedildiği, bu işlemin ve 4.347,00-TL teminatın gelir kaydedilmesine ilişkin ... tarih ve ... sayılı işleminin iptali ile ...-TL teminatın gelir kaydedilme tarihi olan 05/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı şirkete ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşıldığından, ihalenin kesinleşmesinden sonraki aşamada davacı şirket ile davalı idare arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sırasında ve sözleşme hükümlerine dayanılarak sözleşmenin feshi ve teminatın irat kaydının iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
    Belirtilen gerekçelerle davanın adlî yargı mercilerinin görev alanına girdiği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15/1-a maddesi uyarınca davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, bu karara karşı aynı Kanun'un 20/A maddesi uyarınca 15 (on beş) gün içerisinde Danıştay'a temyiz yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir.


    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davalının kamu gücüne dayalı olarak ve 4735 sayılı Kanun'un 25. maddesine istinaden tek taraflı fesih kararı aldığı, bu nedenle idari yargının görevli olduğu, ihalenin üzerlerinde kaldığı ve sözleşme imzalandığı, sözleşmeyi yerine getirirken hiçbir şekilde alt yüklenici ile çalışılmadığı, davalının Sözleşme'nin 15.1. maddesi gerekçe gösterilerek tek taraflı fesih kararının hukuka aykırı olduğu, iş yerinin bulunduğu Eskişehir’e 3 Nisan 2020 tarihinden başlayarak giriş ve çıkış yasağı geleceğinin öğrenilmesi ile birlikte davalı ... Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü'nün yemek hizmetinin aksamaması ve sözleşmeden doğan yükümlülüklerin yerine getirilebilmesi için 01/04/2020 tarihli kira sözleşmesi ile dava dışı ... Taşeronluk ve Bakım Hizmetleri Ltd. Şti.’ne (... Ltd. Şti.) ait yemekhanenin kiralandığı, dava dışı ... Ltd. Şti.’nin şirketin alt taşeronu olmadığı, ... Ltd. Şti.'nin şirketin kiralayanı olduğu, kira sözleşmesi gereği ... Ltd. Şti.’nin yemekhanesini kullanarak davalı ... Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü'nün yemeklerini ürettiği ve İtfaiye Müdürlüğü'ne eksiksiz teslim ettiği, Covid-19 salgınının mücbir sebep olarak kabul edilmesi gerektiği, davalı Bozüyük Belediyesi’nin sözleşmenin tek taraflı feshinin haksız olduğu, Sözleşme'nin 26. maddesindeki düzenlemeye göre idarenin sözleşmeyi feshetmesi öncesinde ilk olarak yükleniciye 10 gün süreli ve sebeplerini bildirir ihtar gönderilmesinin gerektiği, sözleşmeye aykırı fiil ve davranışın kabulü anlamına gelmemek üzere davalının şirketlerine sözleşme hükümlerini uygun olarak yerine getirilmediğine dair hiçbir ihtarının olmadığı, şirkete hiçbir para cezasının uygulanmadığı, sözleşmenin feshi üzerine tesis edilen ...-TL teminatın gelir kaydedilmesi işleminin de iptali gerektiği ileri sürülmüştür.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Mahkeme'nin, ilk inceleme üzerine uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine ilişkin kararında, bu karara karşı 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesi uyarınca kararın tebliğini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde Danıştay'a temyiz yoluna başvurulabileceğinin belirtildiği, ancak, 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin, idari yargının görev alanına giren ve maddede tahdidi olarak sayılan işlem ve kararların iptali için açılan davalarda uygulanabileceği, bu nedenle anılan karara karşı kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulabileceğinin belirtilmesi gerektiğinden kararda usul hükümlerine uygunluk bulunmadığı açık olmakla birlikte, usul ekonomisi gereğince, Dairemizce davanın görev yönünden reddedilerek, dosyanın istinaf incelemesinde görevli (ve yetkili) ilgili bölge idare mahkemesine gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    USUL YÖNÜNDEN:
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kapsam ve nitelik" başlıklı 1. maddesinin ilk fıkrasında, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü, bu Kanunda gösterilen usûllere tâbidir." kuralına yer verilmiştir.
    2577 sayılı Kanun'a 6545 sayılı Kanun'un 18. maddesiyle eklenen "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda söz konusu yargılama usulünün uygulanacağı; (g) bendinde ise, verilen nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği kurala bağlanmıştır.
    2577 sayılı Kanun'un 6545 sayılı Kanun'un 19. maddesiyle değiştirilen "İstinaf" başlıklı 45. maddesinin 1. fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği; 6. fıkrasında, bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararlarının kesin olduğu, 8. fıkrasında ise, ivedi yargılama usulüne tâbi olan davalarda istinaf yoluna başvurulamayacağı kuralları yer almıştır.
    6545 sayılı Kanun'un genel gerekçesinin idari yargıda istinaf kanun yolunun getirilmesine ilişkin kısmında, "İdari yargı ilk derece mahkemelerince verilen nihai kararların bir kısmı bölge idare mahkemesince, kalan kısmı ise Danıştay tarafından denetlenmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45’inci maddesinde itiraz üzerine bölge idare mahkemelerinde kesinleşecek davalar sayılmış olup, bunlar dışındaki tüm davalar temyiz üzerine Danıştay tarafından incelenmektedir. Bu uygulama sebebiyle idare ve vergi mahkemelerinin nihaî karara bağladığı dosya toplamının yaklaşık yüzde yetmişi Danıştay'da, yüzde otuzu ise bölge idare mahkemelerinde denetlenmektedir. Anılan iş yükü sebebiyle Danıştay'a gelen dosyaların kesinleşme süresi uzamaktadır. Bu bağlamda, idari yargıda istinaf kanun yolunun getirilmesi konusu öteden beri yargı paydaşları arasında tartışılmaktadır. ... 2577 sayılı Kanun’un 46’ncı maddesinde yapılan değişiklikle, istinaf mahkemelerince karara bağlanacak konulardan hangisinin temyiz yolu ile Danıştay'a gideceği belirlenmekte olup, bu maddede tahdidi olarak sayılan bu konular dışındaki davaların bölge idare mahkemelerinde istinaf incelemesi neticesinde kesinleşmesi öngörülmektedir. Böylece Danıştay’ın temyizen karara bağladığı iş yükünün yaklaşık yüzde seksen oranında azaltılarak Danıştay’ın içtihat mahkemesi rolünün güçlendirilmesi amaçlanmaktadır." açıklamalarına yer verilmiştir.
    Anayasa'nın 142. maddesi uyarınca, Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Kanun yolları da, yargılama usûlleri arasında yer alır. Yargı yerlerince yapılacak incelemeler sonunda verilecek kararlardan hangisinin kesin olduğunun belli edilmesi dahi, anılan madde hükmü ile Anayasa'daki temel ilkelere ve güvence kurallarına aykırı olmamak üzere yasa koyucunun takdirine bırakılmıştır (AYM kararı, E:1985/23, K:1986/2, Karar tarihi: 20/01/1986).
    Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceğini belirten Anayasa’nın 142. maddesinin de kanuni hâkim güvencesinin değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Kanuni hâkim güvencesi, mahkemelerin kuruluş ve yetkileri ile izleyecekleri yargılama usulünün yasayla düzenlenmesini ve dava konusu olay ortaya çıkmadan önce belirlenmesini gerektirir. Bu düzenleme Anayasa Mahkemesi kararlarında, kişinin hangi mahkemede yargılanacağını önceden ve kesin olarak bilmesini gerektiren doğal hâkim ilkesini koruyan bir hüküm olarak ele alınmaktadır (AYM kararı, Muhammed Deniz başvurusu, B. No: 2014/10728, Karar tarihi:18/07/2018).
    Aktarılan kanuni düzenlemelere göre, 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle birlikte 20/07/2016 tarihinden sonra ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı genel kanun yolunun istinaf olarak belirlendiği, yalnızca 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesinde tahdidî olarak sayılan uyuşmazlıklarla ilgili kararlara karşı istinaf kanun yolundan sonra temyiz kanun yoluna da başvurulabileceği, 2577 sayılı Kanun'da düzenlenen özel ve istisnai bir yargılama usûlü olan ivedi yargılama usulüne tâbi olan uyuşmazlıklarla ilgili olarak ise ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı hangi tarihte verildiğine bakılmaksızın doğrudan temyiz kanun yoluna başvurulabileceği açıktır.
    2577 sayılı Kanun'un 1. maddesinin ilk fıkrası uyarınca, idarî yargının görevine giren uyuşmazlıkların çözümü bu Kanun'da gösterilen usûllere tâbi bulunduğundan ve anılan Kanun'un 20/A maddesinde yer verilen ivedi yargılama usûlü öncelikle ve süratle sonuçlandırılması önem taşıyan bazı idarî dava türleri için öngörülen özel bir yargılama usûlü olduğundan; adlî yargının görevinde olduğu değerlendirilen uyuşmazlıklar bakımından Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümünde uygulanacak usûlü belirleyen 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda düzenlenen özel bir yargılama usûlü olan ivedi yargılama usûlü uygulanarak karar verilmesi mümkün değildir. Ayrıca, istisnaî bir yargılama usûlü olan ivedi yargılama usûlünün bu şekilde geniş bir yorum yoluyla genel yargılama usûlü yerine uygulanmasının Anayasal kurallar uyarınca kanunla belirlenmesi zorunlu olan yargılama usûlüne ilişkin konulardan biri olan mahkeme kararlarına karşı başvurulacak kanun yolunu etkileyeceği açıktır.
    Dosyanın incelenmesinden, ... Belediye Başkanlığı'nın ... ihale kayıt numaralı "Yemek Hizmeti Alımı" ihalesinin davacı şirket üzerinde bırakıldığı ve davacı şirket ile davalı idare arasında 27/12/2019 tarihli hizmet alım sözleşmesinin imzalandığı, Sözleşme'nin 15.1. maddesinde yer alan "Bu işte alt yüklenici çalıştırılmayacak ve işlerin tamamı yüklenicinin kendisi tarafından yapılacaktır." kuralına aykırı olarak alt yüklenici aracılığıyla hizmetin sunulduğundan bahisle 4735 sayılı Kanun'un 25. maddesi uyarınca Bozüyük Belediye Başkanlığı'nın ... tarih ve ... sayılı işlemi ile sözleşmenin feshedildiği, bu işlemin ve işlem üzerine ...TL teminatın gelir kaydedilmesine ilişkin ... Belediye Başkanlığı'nın... tarih ve .... sayılı işleminin iptali ile ...-TL teminatın 05/10/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacı şirkete ödenmesine karar verilmesi istemiyle istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. 4734 sayılı Kanun kapsamında yapılan ihaleler sonrası imzalanan hizmet alımı sözleşmeleri özel hukuk hükümlerine tâbi olup, bu sözleşmelerin uygulama aşamasından kaynaklı ve sözleşme hükümleri uyarınca tesis edilen sözleşmelerin feshi nedeniyle, bu sözleşmeler kapsamında verilen kesin teminat mektuplarının nakte çevrilerek irat kaydedilmesine ilişkin davalı idare işleminin idarî işlem niteliğinde bir ihale işlemi olarak nitelendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır.
    Bu itibarla, 2577 sayılı Kanun'un ve bu Kanun'da düzenlenen usûllerin uygulanmasına ve öncelikle sonuçlandırılması özel önem taşıyan uyuşmazlık olarak nitelendirilmesine imkân bulunmadığından, ivedi yargılama usulü kapsamında yer almayan dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak, Mahkemece genel yargılama usûlü yerine ivedi yargılama usûlü uygulanarak verilen kararda usûl hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
    2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca .... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:.... sayılı kararının BOZULMASINA,
    3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine, 14/06/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

    (X) KARŞI OY :

    Mahkemece, ivedi yargılama usulüne tâbi olduğu değerlendirilerek verilen kararın temyiz edilmesi hâlinde, 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin (g) bendi uyarınca temyiz isteminin incelenip incelemeyeceğine ilişkin olarak öncelikle uyuşmazlığın ivedi yargılama usulü kapsamında olup olmadığına bakılması ve bu konuda bir karar verilmesi gerekmektedir.
    İvedi yargılama usulüne tâbi olan işlemlerden doğan uyuşmazlıklarla ilgili olarak ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı hangi tarihte verildiğine bakılmaksızın temyiz kanun yoluna başvurulabileceği, bunlar dışında kalan uyuşmazlıklarla ilgili olarak 20/07/2016 tarihinden sonra verilen kararlara karşı kural olarak istinaf kanun yoluna başvurulabileceği, ancak 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesinde tahdidî olarak sayılan uyuşmazlıklarla ilgili kararlara karşı istinaf kanun yolundan sonra temyiz kanun yoluna da başvurulabileceği açıktır.
    Bu durumda, Danıştay tarafından bir kararın istinaf incelemesinden geçmeden doğrudan temyizen incelenerek karar verilebilmesi için öncelikle ortada ivedi yargılama usulü kapsamında bir uyuşmazlık bulunması gerekmektedir.
    İvedi yargılama usulü kapsamında yer almayan bir uyuşmazlığa ilişkin kararın istinaf aşaması (uyuşmazlığın Mahkemece ivedi yargılama usulü kapsamında bir uyuşmazlık olarak değerlendirilmesi nedeniyle) atlanmak suretiyle temyiz incelemesinin yapılması İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda düzenlenen iki veya üç aşamalı yargılama sistemine aykırılık oluşturur.
    Danıştay tarafından, Mahkemece doğrudan temyiz incelemesine tâbi olduğu değerlendirilen uyuşmazlığın ivedi yargılama usulü kapsamında yer almadığına karar verilmesi hâlinde, Mahkemece yapılan değerlendirmeyle bağlı olunmaksızın, olması gerekenden hareketle istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
    Dava konusu uyuşmazlığın, ivedi yargılama usulüne tâbi olmadığı değerlendirildiğinden temyiz isteminin görev yönünden reddine karar verilerek dosyanın Bursa Bölge İdare Mahkemesi'ne gönderilmek üzere kararı veren .... İdare Mahkemesi'ne iadesine karar verilmesi gerektiği oyuyla, bozma yönünde verilen karara katılmıyorum.

    Hemen Ara