Esas No: 2013/412
Karar No: 2015/347
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/412 Esas 2015/347 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Ağır Ceza
Rüşvet suçundan sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...’un beraatlerine ilişkin, ... Ağır Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Cumhuriyet savcıları ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay .... Ceza Dairesince ... gün ve ... sayı ile;
“Dairemizce de benimsenen Yargıtay CGK"nın 18.09.2012 gün 2012/420 E. 2012/1771 K. sayılı kararı da nazara alınarak 6352 sayılı Yasanın geçici 2. maddesinin sadece karşılıksız yararlanma suçlarını kapsadığı anlaşılmakla 6352 sayılı Yasanın rüşvet suçu yönünden getirdiği düzenlemeler de gözetilerek yapılan incelemede;
Gizli kamera kayıtları ve bunların çözümüne ait kayıtlar dışındaki deliller karşısında yapılan değerlendirmeye göre;
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle sanıklar ..., ... ve ... hakkında verilen beraet hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan vekili ve O yer Cumhuriyet savcılarının temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin onanmasına,
Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan beraet hükümlerinin temyiz incelemesine gelince;
Hakkında verilen beraat kararı onanan ..."un, kiracısı ..."in kendi adına aboneliği olan elektrik borcunu ödemeyerek adresten ayrılması nedeni ile evini kiraya vermek için ..."a gelerek yeni abonelik işlemi yaptırmak istediği, görevlilerce borcun ödenmemesi halinde yeni sayaç takılmayacağının belirtilmesi üzerine kurumdan ayrıldığı, daha sonra yaptığı araştırmada kim abone ise borcun ona ait olduğunu ve kendisinin kiracıya ait borcu ödememesi gerektiğini öğrenmesi üzerine tekrar ..."a gittiği, sanık ..."ya durumu anlattığı ve bu sanığın borcu ödemesi gerektiğini söylediği, ..."in itiraz etmesi üzerine sert davranarak dışarıya çıkardığı, dışarıda birinin yardımcı olacağını söyleyerek sanık ..."in yanına götürdüğü, ..."in dosyayı inceleyip ..."ı telefonla aradığı ve ..."ın sanık ..."e "sana ben gönderdim, pazarlığını yap" dediği, pazarlık sonucu abonelik işleminin yapılması için 450 TL"ye ..."le sanık ... arasında anlaşma sağlanarak ..."in ..."tan ayrıldığı, daha sonra ..."in ..."a tekrar geldiğinde ..."in işyerinde olmadığını öğrendiği, bu sırada sanık ..."ın yanına gelerek yardımcı olmak istediğini söylediği ve 100-150 TL"ye halledebileceğini parayı sanık ... ..."ye vereceğini söylediği ve ... ..."nin işleri takip ettiği, 100 TL aldığı, bu sırada diğer sanık ..."in geldiği ve ..."e "sen yanlış yere para verdin, asıl işi bitirecek ..."dır, eğer ona vermezsen işleri bozar" diyerek 100 TL"yi zarf içerisinde ..."ın masasına bırakmasını söylediği, ..."in zarf bulamayıp ..."ın yanına giderek para vermek istemesi üzerine ..."ın "parayı güvenlik görevlisi ..."e ver o bana getirir" dediği, ..."in parayı ..."e vermesi üzerine ..."in parayı aldığı ve "artık bundan sonra problem çıkmaz" demesi biçiminde gerçekleşen eylemde sanıkların müştekinin ödememesi gereken elektrik borcunu ödemeye zorlayıp ve ısrarla abonelik işlemini yapmayarak mağdur konumuna düşürüp zor durumundan faydalanarak menfaat temin ettiklerinin anlaşılması karşısında, 6352 sayılı Kanunun 86. maddesi ile eklenen TCK"nun 250/4. maddesi de nazara alınarak sanıklar ... ve ..."ın cebri irtikap suçunun, sanıklar ... ve ..."ın ise cebri irtikap suçuna iştirak fiillerinin oluştuğu gözetilmeden yazılı şekilde beraet kararı verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 07.01.2013 gün ve 42174 sayı ile;
“…Davada müşteki ya da mağdur sıfatı dahi bulunmayan ...’un sürekli değişen, kendi adresim dediği yeri ve dayım dediği kişinin bile adını doğru veremediği ifadeleri ile sanıkların ortaya koyduğu savunmalara göre genişlettiği iddialarına dayanıp, buna karşılık olayın ortaya çıkmasından hemen sonra Cumhuriyet savcılığında ve sorgularında hâkim önünde sıcağı sıcağına verilen tüm savunmaları belgelerle ve tanık anlatımlarıyla doğrulanan sanık savunmaları karşısında, sanıkların üzerlerine atılı suçu işledikleri konusunda kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı deliller olmadığına dayanılarak verilen beraate ilişkin mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğu” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK"nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün ve ... sayı ile; itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıklar ..., ... ve müşteki sanık ... hakkında kurulan beraat hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel bir televizyon kanalının çalışanları tarafından müşteki sanık ..."la birlikte planlı biçimde gerçekleştirilen gizli kamera çekimine ilişkin kayıtlar ile bu kayıtların çözümlenmesine ilişkin tutanakların ve çekimleri yapan kameraman ..."nun beyanlarının hükme esas alınamayacağı hususunda Yerel Mahkeme, Yargıtay Özel Dairesi ve Yargıtay C.Başsavcılığı arasında bir uyuşmazlık ve bu kabulde dosya kapsamına göre herhangi bir isabetsizlik bulunmayan somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; diğer kanıtlar itibarıyla sanıklar ... ve ..."ın cebri irtikâp, ... ve ..."ın ise cebri irtikâba iştirak fiillerinin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin olup, suç niteliğinin buna bağlı olarak da dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin de ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
03.08.2004 tarihinde ... TV’de Deşifre isimli programda ... Elektrik Dağıtım A.Ş. Genel Müdürlüğüne bağlı Bakırköy İşletme Müdürlüğünde görevli bazı görevlilerin elektrik aboneliği yaptırmak isteyen bir vatandaştan rüşvet aldıklarına dair görüntü ve ses kayıtlarının yayımlanması üzerine Zeytinburnu C. Başsavcılığınca soruşturmaya başlanıldığı,
Programda kendisinden rüşvet istenildiği belirtilen ... ile kameraman ...’nun 05.08.2004 tarihinde savcılıkta dinlendikleri, aynı gün olaya karıştıkları tespit edilen sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın yakalanıp gözaltına alındığı,
Abone yapılmak istenilen yerin tapuda ..."un dayısı ... ... adına kayıtlı olduğu, bu yerdeki bir önceki abone olan kiracı ...’in kaçak elektrik kullanması ve fatura borçlarını ödememesi nedeniyle 25.05.2004 tarihinde elektrik sayacının söküldüğü, 21.06.2004 günü ... ...’un oğlu olan ...’un yeni sözleşme yapılması ve sayaç takılması için ... Bakırköy İşletme Müdürlüğüne müracaat ettiği, 02.07.2004 tarihinde sözleşme imzalanıp "Esem" marka bir sayacın tesisata takıldığı, suça konu olayların başvurunun yapıldığı 21.06.2004 ila sözleşmenin imzalandığı 02.07.20004 arasında gerçekleştiği, 06.08.2004 tarihinde ... görevlilerince mühürleme için gidildiğinde tesisatta "Köhler" marka başka bir sayacın takılı olduğu görülerek bu sayacın mühür altına alındığı, 05.08.2004 tarihi itibariyle tesisatın ...’in sorumluluğunda olan kaçak elektrik kullanımından doğan borç ile birlikte normal elektrik borcu ve gecikme cezası ile birlikte toplam 2.189 Lira borcu bulunduğu,
Sanıklar ..., ..., ... ve ...’ın ... Bakırköy İşletme Müdürlüğü personeli oldukları, ..."ın tahsilat servisinde büro şefi olduğu, ..."nın aynı serviste evrak kayıt memuru olarak, ..."ın da abonman servisinde memur olarak çalıştığı, ...’ın ise güvenlik görevlisi olduğu,
Sanıklar ... ve ...’ın ise endeks okuma firması ... Elektrik İnşaat Limited Şirketi çalışanı oldukları, tahsilat şefliğinde görevli memurlara yardım ettikleri,
Anlaşılmaktadır.
Müşteki sanık ... aşamalarda özetle; tapuda dayısı adına kayıtlı bulunan daireyi kiraya vermek işini vekâleten yürüttüğünü, bu evdeki son kiracı olan ... evden çıktığında elektrik borçlarını ödemediğini ve kaçak elektrik kullandığından dolayı hakkında tutanak tutulduğunu, bu nedenle ... görevlileri tarafından evdeki elektrik sayacının sökülerek elektriğin kesildiğini, elektrik bağlı olmadığı için evi yeniden kiraya veremediğini, üç dört ay kadar önce ..."a giderek eve yeniden elektrik bağlanması için ne yapması gerektiğini sorduğunu, görevlilerin kendisine eski aboneliğin tüm borçları ödenmeden yeni sayaç takılamayacağını söylediklerini, borcu ödemeye yetecek maddi durumu olmadığından bir işlem yaptıramadığını, ancak daha sonra yaptığı araştırmada mülk sahibinin kiracısının borcundan sorumlu tutulamayacağını, elektriği kim kullanmışsa onun borcu ödemesi gerektiğini öğrenince, yirmi gün kadar önce tekrar ..."a gittiğini, tahsilat şefliğinde görevli sanık ..."nın aynı şekilde eski borcun ödenmesi gerektiğini söylediğini, sanığa itiraz ettiğini, ..."nın itiraz hakkının olmadığını söyleyip sert davranarak kendisini dışarı çıkardığını, dışarı çıktığında koluna birinin girip yardımcı olacağını söyleyerek güvenlik görevlisi sanık ...’ın yanına götürdüğünü, evraklarını tetkik eden sanık ...’in güvenlik kulübesinden telefonla sanık ...’ı aradığını, ..."ın ..."e "sana ben gönderdim, pazarlığını yap" dediğini, ...""in işin zor olduğunu ancak 600 Liraya halledebileceklerini, eski borcun silinip yeni sayaç takılacağını söylediğini, sanıkla pazarlık yapıp 450 Liraya anlaştıklarını, dükkana gidip 100 Lira getirerek sanık ..."e verdiğini, bu şekilde işlemlerinin yapılmaya başladığını, ancak daha sonra memurlara para vermesinin yanlış olduğunu düşünüp Deşifre isimli televizyon program ekibine müracaat ettiğini, ekipte çalışanların üzerine gizli kamera yerleştirdiklerini, kameraman ... ile birlikte ..."a geldiklerini ancak sanık ..."i bulamadıklarını, ..."i ararken yanlarına yine tahsilat şefliğinde çalışan memur olduğunu bildiği sanık ..."in gelip yardımcı olmak istediğini söylediğini, ona durumu anlatınca ..."ın "...’e iş mi yaptırdınız, siz kurtların eline düşmüşsünüz, biz o işi 100-150 Liraya halledebiliriz" dediğini, o sırada yanlarına sanık ..."ın da geldiğini, ..."ın paranın ... ...’ye verilmesi gerektiğini onun da tahsilat şefi ..."a vereceğini söylediğini, bunun üzerine sanık ... ..."ye 100 Lira verdiğini, ... ..."nin işini takip etmeye başladığını, ... ve ... ... ile anlaştığını öğrenen sanık ...’in kendisine kızdığını, işin ... da biteceğini, ... Bey"in kendisini beklediğini söylediğini, ..."ın yanına gittiğinde "tilki dönüp dolaşıp kürkçü dükkânına gelir, parayı vermezsen seni kara listeye almıştım" deyip 100-150 Lira istediğini, o an üzerinde 50 Lira olduğunu, fakat ..."ın parayı elden almayı kabul etmediğini, "zarfın içerisine koy getir" dediğini, daha sonra da "...’e ver o bana getirir" dediğini, bunun üzerine ...’e 50 Lira verdiğini, bundan sonra işinin yapıldığını, sanıklar dışındaki bir görevlinin depodan sayaç getirip verdiğini, daha sonra bu sayacı eve taktırdığını, ... ile karşılaşmalarından sonra yaşananlarının tamamını gizli kamera ile kayıt ettiklerini beyan etmiş,
Tanık ...; müşteki sanık ...’in kiracısı olduğunu, oturduğu evin elektrik borcu birikince sayacın söküldüğünü, bunun üzerine evden çıktığını, ... ile elektrik borcu hususunda konuşurken ona elektrik idaresinde çalışan arkadaşı ... ...’ı tanıdığını söylediğini, daha sonra birlikte akıl almak için ...’a gidip ... ile buluştuklarını, ..."nin taksitlendirme imkanından bahsettiğini, bunun üzerine ...’e evi kiralarken verdiği depozitoyu ...’a peşinat olarak vermeyi teklif ettiğini ayrıca 265 Lira da para verdiğini, daha sonra onların yanından ayrıldığını, sonraki gelişmeleri bilmediğini ifade etmiş,
Tanık ... ...; elektrik malzemeleri satışı yaptığını, ...’a sık sık gelip gittiğini, bu nedenle ... görevlilerinin çoğunu tanıdığını, suç tarihi olan Temmuz ayında ... çalışanı olan sanık ... ...’ın kendisini telefonla arayarak bir adres yazdırdığını ve buraya elektrik sayacı takılacağını söylediğini, bunun üzerine belirtilen adrese bir ustasını gönderip sayacı taktırdığını, bu işlemden sonra sayacın faturasını keserek sanık ...’e götürüp bedeli olan 50 Lirayı aldığını anlatmış,
İnceleme dışı sanık ...; tahsilat şefi olduğunu, yaklaşık on beş gün kadar önce ..."un dilekçesiyle kendisine geldiğini, onu abonman servisine yönlendirdiğini, abonman servisindekilerin işini yapmadıklarını, bunun üzerine ..."in geri geldiğini, abonman şefini telefonla arayarak vatandaşın işlemini neden yapmadıklarını sorduğunu, "evrakında bir eksiklik varsa yapmayın eksiklik yoksa yapın" dediğini, ..."un tekrar abonman servisine gittiğini, ... ile ortak hareket etmesi onun kendisine para vermesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını belirtmiş,
İnceleme dışı sanık ...; abonman servisinde memur olarak çalıştığını, ..."tan yasal görevi gereği "Form 5" denilen bir belgeyi istediğini, bunun yanlış anlaşıldığını, kimseden rüşvet almadığını, diğer sanıklarla bir bağlantısının bulunmadığını söylemiş,
Sanık ...; tahsilat şefliğinde evrak kayıt memuru olarak çalıştığını, müşteki ...’u tanımadığını, evrakında herhangi bir imza ve parafının bulunmadığını, müştekiden rüşvet almadığını, güvenlik görevlisi sanık ... ile telefonda müştekiden rüşvet alınması ile ilgili herhangi görüşme yapmadığını, kayıtlardaki görüntü ve diyalogları kabul etmediğini,
Sanık ...; savcılıkta ve sorgusunda, güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, televizyonda yayımlanan görüntülerin doğru ancak eksik olduğunu, ..."tan sayaç parası olarak 50 Lira aldığını, ..."in parayı önce ...’a vermek istediğini ancak onun paranın kendisine verilmesini söylediğini, bu nedenle parayı aldığını, daha sonra bu parayla Köhler marka bir sayaç alıp ..."un evine taktırdığını, duruşmada ise farklı olarak ..."un kiracısı ...’in arkadaşı olduğunu, ..."in ...’le yanına gelip evine sayaç taktıracağını söylediğini, yardımcı olmasını istediğini 50 Lira verdiğini, bu para ile elektrikçi ... ...’dan sayaç alıp müştekinin evine taktırdığını, faturasını da aldığını ve dosyaya ibraz ettiğini,
Sanık ...; endeks okuma şirketinin elemanı olduğunu, resmi bir görevinin bulunmadığını ancak tahsilat servisinde memurlara yardımcı olduğunu, gelen dilekçeler ve taksit borçları ile ilgili evraklarla ilgilendiğini, ..."un ...’a dilekçesini verip kayıt ettirdiğini daha sonra dilekçenin kendisine geldiğini, dilekçede belirtilen adrese gidip adresin boş olup olmadığı ve en son kimlerin oturduğu ile ilgili araştırma yaptığını, ..."in kendisinden yardımcı olmasını istediğini ve ne kadar masraf tutacağını sorduğunu, yaklaşık 130 Lira tutacağını söylediğini, onu daha fazla yardım alabilmesi için kendisi gibi şirket elemanı olan ..."a yönlendirdiğini, rüşvet almadığını,
Sanık ...; endeks okuma şirketinin elemanı olduğunu ancak tahsilat şefliğinde görevli memurlara yardımcı olmak üzere büro memuru gibi çalıştığını, ..."u sanık ...’ın kendisine yönlendirdiğini, elektrik işleri olduğunu söylediğini, ..."ten masraflar için 100 Lira aldığını, bu paranın 30 Lirasını depozito ücreti olarak yatırdığını, kablo, sayaç gibi diğer malzemeler için gerekli diğer paranın kendisinde kaldığını, tahsilat şefi ... adına para aldığı iddiasının doğru olmadığını, televizyonda yayımlanan görüntülerin doğru olduğu ancak eksik ve yanlış yansıtıldığını, rüşvet almadığını sadece ..."a yardımcı olmak istediğini savunmuştur.
İrtikap suçu, 765 sayılı Türk Ceza Kanunun, “Devlet İdaresi Aleyhinde İşlenen Cürümler” başlığını taşıyan Üçüncü Babının İkinci Faslında 209. maddede düzenlenmiş ve maddenin birinci fıkrasında “icbar suretiyle irtikap”, ikinci fıkrasında “ikna suretiyle irtikap”, üçüncü fıkrasında ise, “hatadan yaralanmak suretiyle irtikap” eylemleri suç olarak düzenlenip, yaptırıma bağlanmış, bu düzenlemeye göre de irtikap suçu, memurun, memuriyet sıfatını veya görevini kötüye kullanarak, kendisine veya başkasına haksız çıkar sağlaması veya bu yolda vaadde bulunulması için, bir kimseyi icbar etmesi veya ikna etmesi ya da kanunen almaması gereken bir şeyi diğerinin hatasından yararlanmak suretiyle alması ile oluşur.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda ise, “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlığını taşıyan Dördüncü Kısımda, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı Birinci Bölümünde, 250. maddede düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre de irtikâp suçu, kamu görevlisinin, kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak, kendisine veya başkasına yarar sağlamaya veya vaat etmeye bir kimseyi icbar ya da ikna etmesi veya kanunen almaması gereken şeyi, muhatabının hatasından yararlanarak alması ile oluşmaktadır.
Uyuşmazlık konusu olan icbar suretiyle irtikap (cebri irtikap) suçu incelendiğinde;
İcbar sözcüğünün sözlük anlamı, “zor, zorlayış, bir işi yaptırmak için zora başvurmak” şeklindedir. Ceza Genel Kurulunun 30.03.2004 gün ve 37-75 sayılı kararı ile yerleşmiş önceki kararlarında da vurgulandığı üzere, icbar kelimesi manevi cebir anlamındadır. Cebir unsuru manevi tazyikle gerçekleşecektir. Mağdurda meydana getirilen korkunun etkisi altında suçun işlenmesi halinde icbar gerçekleşmiş sayılacaktır. Maddi cebir kullanılması halinde, eylem yağma suçunu oluşturur. Nitekim, gerek 765 sayılı TCK’nun 209. maddesinin, gerekse 5237 sayılı TCK’nun 250. maddesinin madde gerekçelerinde de bu husus açıkça belirtilmiştir. Yine Ceza Genel Kurulunun ve Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere, manevi cebrin, belli bir şiddete ulaşması, ciddi olması, mağdurun baskının etkisinden kolaylıkla kurtulma olanağının bulunmaması gerekir. Mağdurun iradesini baskı altında tutmaya elverişli olmak şartıyla, doğrudan doğruya veya dolaylı biçimde yapılan her türlü zorlayıcı hareket de icbar kavramına dahildir. Yapılan hareketlerin mağdurun iradesini manevi baskı altında tutmaya uygun ve elverişli olması, vaad edilmesi veya sağlanması istenilen menfaatin hukuka aykırı olduğunun mağdurca bilinmesi, icbar için yeterlidir. Bu nedenle de icbarın manevi baskı oluşturmaya elverişli olup olmadığı, somut olayın özellikleri ve nesnel koşullar nazara alınarak, hakim tarafından takdir edilmelidir.
Sanıklar hakkında rüşvet alma suçundan kamu davası açıldığı nazara alındığında, irtikap ve rüşvet alma suçlarının karşılaştırılması da gerekmektedir. İrtikap suçu ile rüşvet alma suçu, önemli farklılıklar taşımakla birlikte unsurları yönünden birbirine benzeyen suç tipleridir.
Bu bağlamda rüşvet alma suçu; 765 sayılı TCK’nun 212. maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasında düzenlenen basit rüşvet alma suçunda fail, rüşvet almasına veya vaat ya da taahhüdü kabul etmesine karşın görevinin gereğini yerine getirdiği için bu halde memuriyet sıfatı, ikinci fıkrasında düzenlenen nitelikli rüşvet alma suçunda ise, görevinin gerektirdiğinin aksine yapmaması gereken işi yapmak yahut yapması gereken işi yapmamak biçiminde davranış gösterdiği için memuriyet görevi kötüye kullanılmaktadır.
5237 sayılı TCK’nun 252. maddesinde ise; “bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır” şeklinde tanımlanmak suretiyle yalnızca “nitelikli rüşvet suçu” ceza yaptırımına bağlanmış iken, 05.07.2012 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın 87. maddesi ile 5237 sayılı TCK"nun 252. maddesinde yapılan değişiklikle öncekinden farklı olarak “basit rüşveti” de kapsayacak şekilde düzenlenmiştir. Yapılan değişiklikle maddenin birinci fıkrasında; “Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, bir kamu görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kişi dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde “rüşvet veren” bakımından, İkinci fıkrasında ise; “Görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kamu görevlisi de birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır” şeklinde ifade edilmek suretiyle de “kamu görevlisi” açısından “rüşvet suçu” tanımlanmıştır. Bu suretle de, sağlanan menfaatin “kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı” bir işin yapılması amacına özgü olması koşulu kaldırılarak, görevinin gereklerine uygun davranması için kişilerden kendisine veya bir başkasına çıkar sağlamak fiili TCK"nun 257/3. maddesi anlamında görevi kötüye kullanmak suçu kapsamından çıkartılarak rüşvet suçuna dönüştürülmüştür.
İrtikap suçu ile rüşvet suçu arasındaki temel farkların, şu şekilde ortaya konulması mümkündür:
- İrtikap tek failli bir suç iken, rüşvet ise çok failli bir karşılaşma suçudur.
- İrtikapta fert yararı kendisini mecbur hissederek mağdur sıfatıyla temin ettiği halde, rüşvette fert yararı serbest iradesiyle ve fail sıfatıyla temin etmektedir.
- İrtikapta kamu görevlisi görevinin sağladığı nüfuzu veya görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle işlediği halde, rüşvette görevinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması için kişiyle anlaşmak suretiyle işlemektedir.
Gerek irtikâp gerekse rüşvet alma suçunun faili ancak kamu görevlisi olabilir. Failin kamu görevlisi sıfatını usul ve kanuna uygun olarak kazanmış olması gerekir. Kanuna ve usule aykırı olarak fiilen bir kamu görevinin üstlenilmesi fail olabilmek için yeterli değildir.
Hem rüşvet hem de irtikâp suçu görevle bağlantılı suçlardır. İrtikâp suçunda kamu görevlisinin kendi görev alanına giren bir işi yaparken haksız çıkar sağlamak amacıyla görevinin kendisine sağladığı nüfuzu kötüye kullanması gerekir. Ancak 765 sayılı TCK’daki düzenlemeye göre irtikap suçu “memuriyet sıfatının kötüye kullanılması” suretiyle de işlenebilir. Memurluk sıfatının kötüye kullanılması, memurun yasal görevine giren işler dışında memurluk nüfuzunun, memurluk unvan ve sıfatının kötüye kullanılması demektir. Rüşvet suçunun işlenebilmesi için de amaçlanan şeyin kamu görevlisinin görevine giren bir iş olması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Müşteki sanık ..."un beyanlarının aşamalardaki özü itibarı ile tutarlı olup sanıklara iftira atması için herhangi bir neden bulunmaması, nüfus kayıtlarından abonelik yaptırılacak yerin sahibinin öz dayısı olduğu gözükmekte olup ayrıca tüm sanıklar ve tanık ..."in de beyanlarından bu yerle ilgili elektrik aboneliği ve diğer tüm işlemlerin kendisi tarafından takip edildiğinin anlaşılması, sanık ..."nın ..."u tanımadığı ve işlemleri ile ilgili herhangi bir görev almadığı savunmasının diğer sanıkların beyanları ve abonelik işlemleri ile ilgili belgelerle çelişmesi, sanık ..."ın açıkça sanık ... adına ..."tan para aldığını kabul etmesi, her ne kadar sayaç bedeli olarak bu parayı aldığını savunmuş ve buna ilişkin fatura ibraz edip fatura sahibini de tanık olarak göstermiş ise de dosya içerisindeki belgelerden abonelik işlemi yapıldığında tesisata ..."un beyanları ile uyumlu biçimde başka bir sayacın takıldığının ancak soruşturma başladıktan sonra bu sayacın sökülerek savunmada belirtilen başka bir marka sayacın takıldığının anlaşılması ve tüm dosya kapsamından ... personeli olan sanıklar ... ve ..."ın fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek dayısı adına kayıtlı yere yeni abonelik tesis ettirmek isteyen ..."tan bir sorumluluğu bulunmadığı halde eski kiracısının borçlarını ödemediği takdirde yeni abonelik işlemi yapmayacaklarını söyleyerek haklı işinin hiç veya en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle kendisini mecbur hissetmesini sağlayıp para almak suretiyle üzerlerine atılı cebri irtikap suçunu işlediklerinin sabit olduğu kabul edilmelidir.
Sanıklar ... ve ..."ın ise özel bir şirket çalışanı olup sanıklar ... ve ... ile aralarında iştirak ilişkisinin bulunmadığı anlaşıldığından, kamu görevlisi olmadıkları için rüşvet alma ve irtikâp suçunun faili olabilmeleri mümkün değildir. Bu nedenle adı geçen sanıkların eski kiracısının elektrik idaresine olan borçlarından dolayı yeni abonelik tesis etmekte zorluk yaşayan ..."tan işinin görüleceği vaadiyle olaydan haberi olmayan ve rüşvet alma suçundan beraatine karar verilen tahsilat şefi ..."a verecekleri bahanesiyle para almak şeklindeki eylemlerinin sübutu halinde suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK"nun 278/1 ve sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nun 158/2. maddesindeki özel dolandırıcılık suçunu oluşturacağı kabul edilmelidir. Ulaşılan bu sonuç nedeniyle dava zamanaşımı yönünden değerlendirme yapılması gerekmektedir. Dava zamanaşımı yönünden lehe olan 765 sayılı TCK"nun 278/1. maddesinde öngörülen cezanın türü ve miktarına göre aynı kanunun 102/4 maddesi uyarınca bu suça ilişkin 5 yıllık asli dava zamanaşımı süresi, zamanaşımını kesen en son işlem olan sanıkların sorgularının yapıldığı 13.10.2004 tarihinden itibaren dosyanın Ceza Genel Kuruluna intikalinden çok önce 13.10.2009 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının sanıklar ... ve ... yönünden reddine, sanıklar ... ve ... yönünden ise değişik gerekçeyle kabulü ile adı geçen sanıklar hakkındaki yerel mahkeme hükmünün suç niteliğinin hatalı belirlenmesi isabetsizliğinden bozulmasına, karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan sanık ... yönünden Ceza Genel Kurulu Başkanı ve onaltı Genel Kurul Üyesi, sanık ... yönünden ise onbir Genel Kurul Üyesi; "itirazın kabulü gerektiği" düşüncesiyle karşıoy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının;
a) Sanıklar ... ve ... yönünden REDDİNE,
b) Sanıklar ... ve ... yönünden ise değişik gerekçeyle KABULÜNE,
2- Yargıtay ... Ceza Dairesinin ... gün ve ... sayılı bozma kararının sanıklar ... ve ... yönünden KALDIRILMASINA,
3- ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı hükmünün, sanıklar ... ve ... yönünden belirlenen suç vasfına göre gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, adı geçen sanıklar hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCK’nun 102/4 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.10.2015 tarihinde yapılan ilk müzakerede sanıklar ... ve ... yönünden oybirliği ile, sanıklar ... ve ... yönünden ise yeterli çoğunluk sağlanamadığından 27.10.2015 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.