Esas No: 2018/8461
Karar No: 2022/4098
Karar Tarihi: 15.06.2022
Danıştay 4. Daire 2018/8461 Esas 2022/4098 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2018/8461 E. , 2022/4098 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/8461
Karar No : 2022/4098
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(Kocamustafapaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, hakkında sahte fatura düzenleme neticesi komisyon geliri elde ettiği gerekçesiyle sevk edildiği takdir komisyonu kararına istinaden 2015/1. dönemine ilişkin olarak re'sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporundaki tespitlerin değerlendirmesinden, mükellefiyet tesis ettirdiği tarihten itibaren tüm faturaların sahte olduğu kanaatine varıldığı hususlarına yer verildiği anlaşılmakla, takdir komisyonu kararına dayanak olarak alınan vergi tekniği raporunda matrahın takdirine ilişkin mükellefin vermiş olduğu beyannameler ve ibraz edilen defter ve belgelerden tespit edilen ve sahte olarak düzenlenen fatura tutarlarından, yüksek olanlarına katma değer vergisinin de ilave edilmesi suretiyle takdir komisyonu marifetiyle tespit edilmesi gerektiği ve hesaplamanın yapılması için takdir komisyonuna sevk edilmesi önerisinde bulunulduğu, ancak sahte fatura üzerinden hesaplamayı gerektiren komisyon geliri tutarının ne olduğu yönünde somut bilgi ve belgelerle saptamalarda bulunulmadığı, hukuken geçerli biçim ve içerikte yapılmış tespitler bulunmadığı ve matrahın net bir şekilde tespit edilemediği dikkate alındığında yapılan incelemenin eksik olduğu sonucuna varıldığından dava konusu cezalı vergi tarhiyatında hukuka uyarlık bulunmadığı, öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 35. maddesinin ikinci fıkrasında, takdir komisyonu kararı üzerine tarh edilen vergilerde kararın ve re'sen takdiri gerektiren inceleme raporunun birer suretinin ihbarnameye ekleneceği düzenlemesine yer verildiği, bu düzenlemeye göre; mükelleflerin uzlaşma, dava açma ve savunma gibi yasal haklarını kullanabilmeleri için tarhiyatın dayanağı olan ve tarhiyatın yapılma nedeni ile matrah farkının tespitine ilişkin hesaplamaların nasıl yapıldığına dair açıklamaları içeren takdir komisyonu kararının, vergi inceleme raporunun veya tarhiyata dayanak alınan mükellef adına düzenlenmiş vergi tekniği raporunun ihbarnameye eklenmesinin gerekli olduğu, uyuşmazlıkta davacı adına takdir komisyonu kararı uyarınca yapılan cezalı tarhiyatların dayanağı olan ve söz konusu takdir komisyonu kararında atıf yapılan, davacı adına düzenlenmiş bulunan … tarih ve … numaralı vergi tekniği raporunun davacıya tebliğ edilmediği anlaşıldığından, davacının savunma hakkının engellendiği ve 213 sayılı Yasa'nın 35/II. maddesinin emredici hükmü hilafına hareket edildiği görülmüş olup, sadece vergi ve ceza ihbarnameleri ile takdir komisyonu kararları tebliğ edilmek suretiyle davacıya bildirilen cezalı tarhiyatlarda bu yönden de hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı hakkında yapılan iş ve işlemlerin yerinde ve yasal olduğu, davacının gerçek bir ticari faaliyeti olmadığı, düzenlediği faturaların tamamının sahte olduğu ve komisyon karşılığında düzenlendiği hususlarının hakkında tanzim edilen vergi tekniği raporuyla ortaya konulduğu, hukuka uygun olmayan kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef ve sorumlu; üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımaktadır.
Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve ifaya ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da gerekmektedir.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, uyuşmazlığın esasını, davacıya anılan faturaları düzenleyen firmaların düzenlediği faturaların, gerçek bir mal ve hizmet satışını içerip içermediği, dolayısıyla sahte olup olmadığı hususlarının tespiti oluşturmakta olup, uyuşmazlığın çözümü için söz konusu belgelerin hukuki mahiyetinin anlaşılabilmesi bakımından, bu belgeleri tanzim eden mükellefler hakkında yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen hususların irdelenmesi gerekmektedir.
Davacı hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporunda özetle; iş takipçiliği faaliyetiyle iştigal etmek üzere 25/04/2006 - 30/12/2006 tarihleri arasında Osmaniye Vergi Dairesi Müdürlüğünde mükellefiyet kaydının bulunduğu, 18/11/2014 tarihi itibariyle de beyaz eşya toptan ticaretiyle iştigal etmek üzere Kocamustafapaşa Vergi Dairesi Müdürlüğünde mükellefiyet tesis ettirdiği, 24/11/2014 tarihinde yapılan açılış yoklamasında, yaklaşık 40 m² büyüklüğündeki iş yerinin ofis olarak kullanıldığının tespit edildiği, işyerinde emtia bulunmadığı, 04/03/2015 tarihinde iş yeri adresinde bulunan … nezaretinde yapılan yoklamada, anılan şahsın yaklaşık 1 aydır adreste bulunduğu, davacının adreste tanınmadığı, mal alışlarının bulunmadığı, çevreden yapılan araştırmada da iş yeri adresinde herhangi bir mal hareketi olmadığının tespit edildiği, söz konusu yoklamaya istinaden davacının mükellefiyetinin re'sen sonlandırılması üzerine davacı tarafından verilen 13/03/2015 tarihli dilekçe ile, kendi aracıyla toptan pazarlama işi yapmak suretiyle ticari faaliyetini devam ettirdiğini beyan ettiği, 04/03/2015 tarihli yoklama esanasında şehir dışında olduğu için hazır olmadığını beyan etmesi üzerine yapılan 26/03/2015 tarihli yoklamada, iş yeri adresinde …'nün faal olduğu, yoklama sırasında şehir dışında olan davacının aynı adreste ticari faaliyetine devam ettiğinin beyan üzerine tespit edildiği, adresin iki kişiye kiralandığının işyeri sahibinin beyanıyla sabit olduğu, davacının bildirmiş olduğu ikamet adresinde yapılan 31/03/2015 tarihli yoklamada davacıya ulaşılamadığı, aynı ikamet adresinin, davacıyla birlikte benzer faaliyetlerde mükellefiyet tesis ettiren ve organize halde sahte belge düzenleme şüphesiyle incelemeye sevk edilen …, … ve … tarafından da bildirildiği, yasal defter ve belgelerinin onaysız olarak incelemeye ibraz edildiği, mükellefin 2014 ve 2015 yılı için gelir vergisi beyannamesi vermediği, 2014/4 dönem geçici vergi beyannamesi ile 2014/12 ve 2015/1 dönem KDV beyannamelerini verdiği, buna göre 2014/12 döneminde 5.352.543,61 TL, 2015/1 döneminde ise 11.501.116,92 TL tutarında katma değer vergisi matrahı beyan ettiği, ancak ödenecek vergi çıkmadığı, mükellefin işletme hesabı esasında defter tutan mükellef olduğu için Ba-Bs bildirimi bulunmadığı, yine mükellefe satış yapıldığına ilişkin bildirim yapan mükellef bulunmadığı, 2014 yılı alış faturalarının incelenmesinde 9 mükelleften alım olduğu, bunlardan 8 tanesinin mükellefiyet tesis ettirdikten kısa bir süre sonra faaliyetlerinin vergi dairelerice re'sen terkin ettirildiği, 2015 yılı alış faturalarının incelenmesinde, 15 mükelleften alım yaptığı, bunlardan bir tanesinin mükellefiyetinin faal olduğu, diğerlerinden 5 tanesinin mükellefiyetinin re'sen terk, 9 tanesinin de terk olduğu, ayrıca sahte belge düzenleme şüphesiyle haklarında işlemler yapıldığı, 2014 ve 2015 yılı satış faturalarının incelenmesinden; satış yaptığı mükelleflerden 2014 yılında 29 mükellefin 6'sının faal olduğu, diğerlerinin mükellefiyetinin terk olduğu, 2015 yılında 15 mükellefin 2'sinin faal olduğu, diğerlerinin mükellefiyetinin terk olduğu, mükellefin vadesi geçmiş vergi borcu bulunmadığı, tahakkuk eden vergi borcu olmadığı, işçi çalıştırdığına ilişkin bir beyanı olmadığı, adına kayıtla 3 adet motosiklet haricinde aracı bulunmadığı, tespitlerden hareketle davacının düzenlediği faturaların gerçek bir mal veya hizmet teslimine dayanmayan komisyon karşılığında düzenlenen sahte faturalar olduğu kanaatine varıldığından bahisle, düzenlenen fatura tutarları üzerinden %2 komisyon geliri elde edildiği kabul edilmek suretiyle takdir komisyonunca tespit edilen matrah üzerinden dava konusu cezalı tarhiyatın yapıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki tespitlerin değerlendirilmesinden, beyaz eşya toptan satışı konusunda herhangi bir deneyim veya birikmiş sermayesi olmayan davacının mükellefiyet tesis ettirmesinden itibaren çok kısa süre içinde beyan ettiği 16.853.660,53 TL gibi yüksek tutarlı katma değer vergisi matrahının ticari icaplara açıkça aykırı olması, iş yeri adresinde yapılan yoklamalarda davacıya ulaşılamadığı gibi, davacının yokluğunda yapılan tespitlerden de, kısa sürede bu denli büyük iş hacmine ulaşabilecek düzeyde bir ticari kapasite varlığı olmadığının anlaşılması ve vergi tekniği raporundaki diğer tespitler karşısında, davacının fiilen beyaz eşya toptan satışı ticaretiyle iştigal etmediği, münhasıran komisyon karşılığında sahte fatura ticareti işi ile iştigal etmek üzere söz konusu mükellefiyetini tesis ettirdiği ve bu işi de paravan olarak kullandığı anlaşıldığından, Danıştay içtihatları doğrultusunda, dava konusu dönemde davacı tarafından düzenlendiği tespit edilen faturaların katma değer vergisi dahil toplam tutarının % 2’sinin komisyon geliri olduğunun kabulü ile belirlenen matrah üzerinden yapılan dava konusu cezalı katma değer vergisi tarhiyatında hukuka aykırılık, aksi yöndeki Vergi Dava Dairesi kararında hukuku isabet bulunmamaktadır.
Ayrıca Mahkemece vergi tekniği raporunun ihbarnameye eklenerek davacıya tebliğ edilmediğinden davacının savunma hakkının kısıtlandığından bahisle dava konusu tarhiyatların bu nedenle de hukuka aykırı olduğu yönünde karar verilmiş ise de; davacı tarafından dava konusu cezalı vergilere ilişkin ihbarnamelerin tebliğinden itibaren dava açma süresi içinde Vergi Mahkemesinde vergilendirme işlemine karşı dava açılıp uyuşmazlık yargı merciine taşınarak idarenin tüm iddia ve işlemlerine karşı itiraz etme imkanının elde edildiği görülmekle, söz konusu gerekçede de yasal isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 15/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.