Esas No: 2019/6456
Karar No: 2022/2969
Karar Tarihi: 15.06.2022
Danıştay 3. Daire 2019/6456 Esas 2022/2969 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 3. Daire Başkanlığı 2019/6456 E. , 2022/2969 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/6456
Karar No : 2022/2969
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU: ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurularına ilişkin ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, ... Akaryakıt ve Lpg Ürünleri Nakliyat Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nden alınamayan 2011 ila 2017 yıllarına ait muhtelif kamu alacağının tahsili amacıyla şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen ... tarih ve ... ila ... takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davalı idarece dosyaya sunulan ve 27/06/2018 tarihinde Mahkeme kayıtlarına giren dilekçe ve eklerinin incelenmesinden, ... ila ... takip numaralı ödeme emirlerinin davalı idare tarafından iptal edildiğinin bildirilmesi nedeniyle konusu kalmayan bu ödeme emirleri hakkında karar verilemeyeceği, ... ila ... takip numaralı ödeme emirleri içeriği kamu alacağının tahsili amacıyla asıl borçlu şirket nezdinde mal varlığı araştırması yapıldığına yönelik dosyaya bilgi ya da belge sunulmadığından, söz konusu kamu alacağının şirketten tahsil edilemeyeceği ortaya konulmadan kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan aranılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle ... ila ... takip numaralı ödeme emirleri yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, ... ila ... takip numaralı ödeme emirleri ise iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Dairelerince verilen ara karar üzerine dosyaya sunulan bilgi ve belgelere göre, davacının uyuşmazlık konusu dönemde şirket ortağı olduğu, ödeme emirleri içeriği kamu alacağının şirketten tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenerek usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve yapılan mal varlığı araştırmasına göre kamu alacağının şirketten tahsil edilemeyeceğinin tespit edildiği anlaşıldığından, söz konusu kamu alacağının ortak sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle Vergi Mahkemesi kararının, ... ila ... takip numaralı ödeme emirlerinin iptaline yönelik hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf başvurusu kabul edilerek sözü edilen hüküm fıkrası kaldırıldıktan sonra dava bu ödeme emirleri yönünden reddedilmiş, dava konusu diğer ödeme emirleri yönünden ise karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçesinin yetersiz olduğu, ödeme emirlerinin ilgili olduğu dönemde ortaklığının bulunmaması nedeniyle kamu alacağından sorumlu tutulamayacağı, ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ... 'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına, ... Akaryakıt ve Lpg Ürünleri Nakliyat Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nden alınamayan kamu alacağının tahsili amacıyla ortak sıfatıyla düzenlenen ödeme emirleri bakılan davaya konu yapılmıştır.
Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, dava konusu ... ila ... takip numaralı ödeme emirleri içeriği kamu alacaklarının tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin, şirketin kanuni temsilcisi ... 'ın ikametgah adresinde 04/03/2016 ve 03/02/2017 tarihlerinde, ... takip numaralı ödeme emri içeriği kamu alacaklarının tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emri ise yine şirketin kanuni temsilcisi ... 'ın ikametgah adresinde 22/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 93 ilâ 109. maddelerinde; tebliğ esasları, tebliğin muhatapları, posta ve ilan yoluyla tebliğler ile memur eliyle tebliğ ve tebliğ yerine geçen işlemler düzenlenmiş, tebligatın nerede, nasıl ve kimlere yapılacağı belirlenmiş olup "Tebliğ esasları" başlıklı 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların, adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasiyle ilmühaberli taahhütlü olarak tebliğ edileceği, şu kadar ki ilgilinin kabul etmesi şartiyle tebliğin daire veya komisyonda yapılmasının mümkün olduğu, “Tebliğ yapılacak kimseler” başlıklı 94. maddenin birinci fıkrasında, tebliğin, mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı; ikinci fıkrasında, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine; tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde idare edenlere veya temsilcilerine yapılacağı, tüzel kişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının yeterli olacağı, 2365 sayılı Kanun'un 18. maddesiyle eklenen üçüncü fıkrasında ise kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde tebliğin, ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerlerindeki memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyiz istemine konu Vergi Dava Dairesi kararının, dava konusu ... takip numaralı ödeme emrine ilişkin hüküm fıkrası aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle Dairemizce de uygun bulunmuştur.
Tebliğ, hukuki bir işlemden ilgili kimsenin haber almasını sağlamak için, yetkili makamın kanuni şekilde yazı veya ilan ile yapacağı belgelendirme işlemi olup amaç, ilgilinin yasal haklarını kullanabilmesine imkan tanımaktır. Bu nedenle, 2365 sayılı Kanun'la üçüncü fıkra eklenmeden önceki 94. madde düzenlemesinde, sadece dava açabilecek kişiler, adına tebligat yapılacak kişiler kapsamında sayılmıştır. Değişiklik öncesi 94. madde hükmü genel bir düzenleme gibi görünmekle beraber, muhatabın kendisine ya da onun adına dava açma konusunda yetkili ve görevli kimselere yer veren birinci fıkra hükmünün gerçek kişilere yönelik olduğu; ikinci fıkranın ise tüzel kişiler adına dava açabilecek dolayısıyla tebligat yapılabilecek kimseleri düzenlediği anlaşılmaktadır.
Kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde, tebliğin kimlere yapılacağı, 2365 sayılı Kanun'la eklenen üçüncü fıkrada belirlenmiştir. Düzenleme; muhatabın bulunmaması halinde, ikametgah adresinde bulunanlara veya işyerinde bulunan memur ve müstahdemlere tebligat yapılacağı ancak, tebligat yapılacak kişinin on sekiz yaşından büyük görünmesi ve açık bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerektiği şeklindedir.
Madde; aile fertlerine tebliğ yapılması halinde, tebliğ muhatabının haberdar olma ihtimalinin, ilanen tebligata göre daha fazla olacağı gerekçesine dayandırılmış, Bütçe Plan Komisyonunda maddeye “veya işyerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılır.” ifadesi eklenmiş, böylece fıkra hem gerçek hem de tüzel kişiler için uygulanır duruma gelmiştir.
“İkamet adresinde yapılacak tebliğ” ifadesi, birinci fıkranın da işaret ettiği gerçek kişilere tebligat yapılamaması halini düzenlemektedir. Tüzel kişiler yönünden ise “işyerinde”, “tebliğ yapılacak kimsenin bulunmaması”, “memur veya müstahdem” kriterlerinin esas alınması gerekmekte olup düzenlemeden; tüzel kişilerle ilgili tebliğin, tüzel kişilerin temsilcilerinin ikamet adreslerinde yapılabileceği gibi bir sonuç çıkarılması mümkün değildir.
Buna göre tüzel kişilerde asıl muhatap, yasal temsilcilerdir. Bu temsilciler mutad iş saatlerinde "işyerinde" bulunamadıkları veya tebligatı bizzat alamayacak durumda oldukları takdirde "orada hazır bulunan" "memur veya müstahdemlere" tebliğ yapılması, bu şekilde işyerinde tebligat mümkün olmaması halinde ilan yoluyla tebliğ yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, dava konusu ... ila ... takip numaralı ödeme emirleri içeriği kamu alacağına ilişkin asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin şirket yetkilisinin ikametgah adresinde tebliğinin 213 sayılı Kanun'un 94.maddesindeki usule uygun olduğundan dolayısıyla şirket nezdindeki takibin söz konusu kamu alacağı yönünden usulüne uygun biçimde sonuçlandırılarak ortağın takibi aşamasına gelindiğinden söz edilemeyeceğinden, davacının ortak sıfatıyla takibinde hukuka uygunluk görülmemiş olup yazılı gerekçeyle söz konusu ödeme emirleri yönünden davayı reddeden Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerekmiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kısmen reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının, ... takip numaralı ödeme emrine ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
3. Temyiz isteminin kısmen kabulüne,
4. Kararın; ... ila ... takip numaralı ödeme emrine ilişkin hüküm fıkrasının BOZULMASINA,
5. Davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca ... -TL maktu harç alınmasına, 15/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 94. maddesinin 1. fıkrasında tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, 2. fıkrasında tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmıyan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılacağı, tüzel kişilerin mütaaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının kafi olacağı, 2365 sayılı Kanun'un 18. maddesiyle eklenen üçüncü fıkrasında tebliğin, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerlerinde memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağı, muhatap yerine bu şekilde tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerektiği belirtilmiştir.
Anılan maddeye eklenen 3. fıkrayı düzenleyen kanun maddesinin gerekçesinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun aile fertlerine tebliğe imkan verdiği, dolayısıyla yapılan fıkra ilavesinin adli ve diğer bilumum tebliğlerde geçerli olan bir esasın mali tebliğlere de teşmilinden ibaret olduğu, ilanen yapılan tebliğlerin mükellefin ıttılaına girme ihtimalinin aile fertlerine yapılan tebliğlere göre daha düşük olduğu, bu nedenle uygulamada mükelleflerin tebliğ konusunu zamanında öğrenip itiraz haklarının kaybına sebebiyet verdiği, eklenen fıkra ile hem uygulamada kolaylık sağlanacağı hem de mükelleflerin haklarının zayi olmasının önleneceği ifade edilmiştir.
Bu durumda, yukarda belirtilen kanun maddeleri ve sözü edilen madde gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu ... ila ... takip numaralı ödeme emirleri içeriği kamu alacağına ilişkin şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin kanuni temsilcinin ikametgah adresinde tebliğ edilmesinin hukuka uygun olduğu dolayısıyla, şirketten tahsil olanağı kalmadığı anlaşılan amme alacağının tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırlık bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile Vergi Dava Dairesi kararının ... ila... takip numaralı ödeme emirleri yönünden onanması gerektiği oyuyla Daire Kararının, bozmaya ilişkin hüküm fıkrasına katılmıyorum.