Danıştay 6. Daire 2020/272 Esas 2022/7109 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2020/272
Karar No: 2022/7109
Karar Tarihi: 16.06.2022

Danıştay 6. Daire 2020/272 Esas 2022/7109 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2020/272 E.  ,  2022/7109 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2020/272
    Karar No : 2022/7109

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : 1- ... Bakanlığı
    VEKİLİ : Av. ...
    KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- ...
    2- ...
    3- ...
    4- ...
    VEKİLLERİ : Av. ...

    İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının, kabule ilişkin kısmının davalı idare tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ:
    Dava konusu istem: İzmir İli, Karabağlar İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın imar planında eğitim tesisi alanı olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık 500.000,00-TL'nin dava tarihinden itibaren kamu alacakları için öngörülen en faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki .... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararın Danıştay Altıncı Dairesinin 19/12/2016 tarih ve E:2016/4137, K:2016/9013 sayılı sayılı kararı ile bozulması üzerine, ... İdare Mahkemesince, tazminat isteminin kısmen kabulü, kısmen reddine ilişkin kararda ısrar edildiği belirtilerek verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararın aleyhe olan kısmının davalı idare tarafından temyiz edilmesi üzerine, anılan kararın gerçek anlamda bir ısrar kararı olarak kabulüne olanak bulunmadığından temyiz incelemesinin Danıştay Altıncı Dairesi tarafından yapılması gerektiği gerekçesiyle Danıştay İdari Dava Daireleri Kurununun 04/11/2019 tarih ve E:2019/617, K:2019/4952 sayılı kararıyla dosyanın Danıştay Altıncı Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
    Temyize konu ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararında; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazın arsa birim değerinin dava tarihi itibariyle 1.038,34TL/m2 x 2,25 = 2.336,27TL/m² olduğu, dava konusu taşınmaz kadastral parsel, kıyas emsal taşınmaz imar parseli niteliğinde olduğundan DOP hesabı yapıldığında, 2.336,27TL/m2 x (1-0,40) = 1.401,76TL/m² elde edildiği, bu değerin tam ve küsuratsız olarak 1.402,00TL/m²’ye yuvarlandığı, davaya konu taşınmazın bedelinin dava tarihi (05/09/2014) itibariyle değerinin, 235,50m2 x 1.402,00TL/m2 = 330.171,00 TL olarak hesaplandığının belirtildiği bilirkişi raporu ile dava dosyasında yer alan diğer bilgi ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının mülkiyet hakkına getirilen kısıtlama nedeniyle, dava konusu taşınmazın değeri olarak hesaplanan 330.171,00 TL'nin dava tarihi olan 05/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece davacılara hisseleri oranında ödenmesi gerektiği gerekçesiyle 500.000,00 TL'lik tazminat talebinin 330.171,00 TL'ye ilişkin kısmının kabulüne, anılan miktarın dava tarihi olan 05/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idare tarafından davacılara hisseleri oranında ödenmesine, tazminat talebinin bu miktarı aşan kısmı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Taşınmaza fiilen el atılmadığı, bedelin yüksek belirlendiği, kısıtlı olan taşınmaz üzerine konut veya işyeri yapılamayacağından, emsal taşınmazlar üzerindeki konut veya işyeri fiyatlarının esas alınamayacağı ileri sürülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının temyiz edilen kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY :
    İzmir İli, Karabağlar İlçesi, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın imar planında eğitim tesisi alanı olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık 500.000,00-TL'nin dava tarihinden itibaren kamu alacakları için öngörülen en faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle davacı tarafından adli yargıda 12/02/2010 tarihinde dava açılmış, anılan davada verilen görev ret kararının kesinleşmesi üzerine, süresi içerisinde 05/09/2014 tarihinde idari yargıda bakılmakta olan dava açılmıştır.
    Dava konusu taşınmaz 03/02/1984 tarihli 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında eğitim tesisi alanı olarak belirlenmiştir.
    Dava konusu taşınmazın fonksiyonu, Karabağlar Belediye Meclisinin ... tarih ve ... sayılı kararıyla onaylanan 1/1000 ölçekli 1. Etap Üçkuyular- Şehitler Mahallesi Revizyon İmar Planında "belediye hizmet alanı (kapalı pazar yeri-otopark-sosyal tesis-çok amaçlı salon)" olarak planlanmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
    İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
    2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde; 15. madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği belirtilmektedir.
    Aynı Kanunun 15. maddesinde; "Bu Kanun uyarınca mahkemelerce görevlendirilen bilirkişiler bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilirler ve bunlar hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri uygulanır. Kamulaştırmaya konu olan yerin cins ve, niteliğine göre en az üç kişilik bilirkişi kurulunun oluşturulması zorunludur. Bilirkişilerden birinin taşınmaz geliştirme konusunda yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar ya da 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre yetkilendirilen gayrimenkul değerleme uzmanları arasından seçilmesi zorunludur..." hükmü, Ek Madde 1'de; "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır." hükmüne yer verilmiştir.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Kısıtlılığa sebebiyet veren planlamada taşınmazın ayrıldığı fonksiyona göre kamulaştırmadan sorumlu idare/idareler belirlenip, husumet sadece bu idarelere yöneltilerek, davacılara mülkiyetin bedele çevrilmesi yoluyla tazminat ödenmesi gerekmektedir. Yargı merciileri tarafından, kısıtlı taşınmazı kamulaştırmadan sorumlu idare tespit edilerek, belirlenecek bedelin kamulaştırmadan sorumlu idareden tahsiline karar verilmesi gerekmektedir.
    Dosyanın incelenmesinden; dava konusu taşınmazın fonksiyonunun 03/02/1984 tarihli 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planıyla eğitim tesisi alanı olarak belirlendiği, taşınmazın fonksiyonunun Karabağlar Belediye Meclisinin ... tarih ve ... sayılı kararıyla onaylanan 1/1000 ölçekli 1. Etap Üçkuyular- Şehitler Mahallesi Revizyon İmar Planıyla "belediye hizmet alanı (kapalı pazar yeri-otopark-sosyal tesis-çok amaçlı salon)" olarak değiştirildiği, ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararıyla Milli Eğitim Bakanlığı husumetiyle davanın görülmesi suretiyle uyuşmazlık hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Bu durumda; davanın görülmesi esnasında 07/08/2015 tarihli imar planı ile davaya konu taşınmazın fonksiyonunun "belediye hizmet alanı" olarak değiştirilmesi sebebiyle kamulaştırmadan sorumlu idare değiştiğinden, "belediye hizmet alanı" olarak belirlenen davaya konu taşınmazı kamulaştırmadan sorumlu idare veya idareler belirlenerek, kamulaştırmadan sorumlu idare husumetiyle dosyanın tekemmül ettirilmesi suretiyle hüküm kurulması gerektiğinden, davaya konu taşınmazı kamulaştırma sorumluluğu kalmayan Milli Eğitim Bakanlığı husumetiyle verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
    Öte yandan; İdare Mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmının sadece davalı idare tarafından temyiz edildiği, davanın kısmen reddine ilişkin kısmının davacılar tarafından temyiz edilmeyerek kesinleştiği, temyiz incelemesi sonucunda ise 330.171,00-TL'lik kabule ilişkin kısmın esastan bozulduğu dikkate alındığında, İdare Mahkemesinin bozma kararına uymak veya ilk kararında ısrar etmek olanağının bulunduğu, bozma kararına uyulması halinde bozmada gösterilen esaslara uygun olarak işlem yapmak ve hüküm vermek mecburiyetinde olunduğu; İdare Mahkemesince, bozma kararına uyulmakla taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine olmak üzere, kesinleşen kısımları da aşacak şekilde karar verilemeyeceği, önceki aşamada verilen kabul kararındaki miktarın aşılmasının davalı yönünden aleyhe bozma yasağı ilkesine aykırılık teşkil edeceği hususu da göz önüne alınarak karar verilmesi gerektiği açıktır.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1.Davalının temyiz isteminin kabulüne,
    2.Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, kısmen ise reddine ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyiz edilen kısmının BOZULMASINA,
    3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
    4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 16/06/2022 tarihinde esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.

    (X) KARŞI OY :
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları; İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar da, tam yargı davaları olarak sayılmıştır.
    İlgili idarelerin hareketsiz kalarak İmar Kanununda öngörülen sürede kamulaştırma yoluna gitmemek suretiyle taşınmaz sahibinin mülkiyet hakkının süresi belirsiz bir şekilde kısıtlanması idari işlem ve eylem niteliğinde olup bu işlemin iptali ve bu işlem ve eylemden doğan zararın tazmini idari yargıda açılacak iptal ve tazminat davasının konusunu oluşturur. Bir başka ifade ile, hukuki el koyma kavramı yerine, daha doğru bir tanımlama ile "taşınmazın kamulaştırılmaması" suretiyle tasarruf hakkının kısıtlanmasına ilişkin davalar, idari yargıda açılacak iptal ve tam yargı davasının konusudur. İmar Kanununun 10. maddesinde öngörülen 5 yıllık sürenin sonunda kamulaştırmama işlemi iptal davasının; idarenin hareketsiz kalması nedeniyle 5 yıllık sürenin bitiminden kamulaştırma tarihine ya da mülkiyetin idareye geçtiği tarihe kadar varsa uğranılan zararın tazmini ise idari yargıda açılan tazminat davasının konusudur. Ancak burada söz konusu olan, kişilerin mülkiyet hakları üzerinde süresi belli olmayan sınırlama şeklindeki idarenin işlem ve eyleminden doğan zararın tazmini olup mülkiyetin bedele çevrilmesi ise idari yargıda açılan tazminat davasının değil, adli yargıda açılacak bedel tespiti ve tescil davasının konusuna girer.
    Kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan tazminat davaları, taşınmaz mülkiyetinin bedeli karşılığında kamuya aktarılması yoluyla mülkiyete yapılan fiili müdahaleyi sonlandırmayı hedeflemesiyle, sadece idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararın tazminini sağlayan, mülkiyete ilişkin herhangi bir sonuç doğurmayan idari yargıda açılan tam yargı davalarından farklılaşmaktadır. Mülkiyetin bedele çevrilmesi ise, idari eylem ve işlem nedeniyle doğan bir zarar niteliğinde olmadığından idari yargıda görülen tazminat davasının konusuna girmez.
    El atmanın önlenmesi davası ile, mülkiyet hakkına yapılan fiili müdahalenin giderilmesi amaçlanmakta iken kamulaştırmama işlemine karşı açılan iptal davasında ise tam tersine idarenin kamulaştırma bedelini ödemek suretiyle taşınmaz mülkiyetini üzerine alması sağlanmaya çalışılmaktadır. İdarenin hukuka aykırı işleminin iptal edilmesi sonucunda kamulaştırma işlemi gerçekleştirileceğinden, kamulaştırma yükümü altında olan idare tarafından bedel tespiti ve tescil için açılacak dava ise iptal davasının dolayısı ile kamulaştırma işleminin sonucu ve tamamlayıcısıdır.
    Buna göre, imar planında kamu alanında kalan taşınmazlar için süresinde kamulaştırma yapılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanmış olduğu, bu nedenle mülkiyetin bedele dönüştürülmesi suretiyle tazminat verilmesi istemiyle açılan davalar, esasen idarenin kamulaştırmama ya da parselasyon yapmama yolundaki olumsuz idari işleminin iptali yoluyla taşınmaz bedelinin ödenmesine ilişkin davalardır. İdarenin taşınmazı kamulaştırmaması nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlanması durumunda, kişinin bu işlem nedeniyle taşınmazının değerini talep edebilmesi için öncelikle kamulaştırmama işleminin iptalini sağlaması, bunun yasal sonucu olarak da mülkiyetin bedele çevrilmesini talep etmesi gerekmektedir. Zira, imar planının uygulanması nedeniyle, mülkiyet hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığı, idarenin İmar Kanunundaki hükümlere uygun hareket edip etmediği ve Kamulaştırma Kanunu hükümleri uyarınca kamulaştırma işleminin tesisinin zorunlu olup olmadığı ve bu işlemin hangi idare yada idarelerce gerçekleştirileceğinin tespiti ancak bu konuda açılacak iptal davası ile açıklığa kavuşturulabilecektir. Bedel tespiti ve tescili ise ancak kamulaştırma işleminin gerekliliği ve kamulaştırmayı yapacak idarenin tespitinden sonra kamulaştırma sürecinin bir parçası, tamamlayıcısı niteliğindedir. Nitekim, Kamulaştırma Kanunundaki düzenleme de bu şekilde olup kamulaştırma işleminin uygulanması, gerçekleştirilmesi amacıyla açılan bedel tespit ve tescil davası idarenin taşınmaz mülkiyetini üzerine almasını temine yöneliktir.
    3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuat yönünden yapılacak değerlendirme sonrasında, tasarruf hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması nedeniyle idarenin kamulaştırmama işleminin iptaline karar verilmesi halinde, iptal hükmü gereği taşınmazın değerinin belirlenmesi ve taşınmaz malikine ödenmesi için kamulaştırma kanunundaki sürecin işletilerek idarenin işlem yapması, bu kapsamda asliye hukuk mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması sonucunu da doğuracağından, iptal kararından sonra mülkiyetin bedele dönüştürülmesine ilişkin tazminat istemi hakkında ayrıca inceleme yapılarak karar verilmesine gerek yoktur. Bir başka ifade ile, iptal kararının uygulanması bağlamında idarece Kamulaştırma Kanununa göre gerekli işlemler başlatılacak olup, ihtiyaç duyulması halinde taşınmazın aynına ilişkin ve tescil sonucunu doğuracak olan bedele ilişkin uyuşmazlık iptal kararının sonucu olarak adli yargı yerinde çözümlenecektir.
    Bu durumda taşınmazdaki mülkiyet hakkının imar planı nedeniyle süresi belirsiz zaman diliminde kısıtlanması halinde idari yargıda sadece kamulaştırmama işleminin hukuka uygunluğu incelenerek kısıtlılık durumunun mevcut olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılarak, kamulaştırma yapılmaması yolundaki olumsuz idari işlem hakkında karar verilmesi; mülkiyetin bedele dönüştürülmesi istemiyle tescil sonucunu doğuracak tazminat taleplerine yönelik ise, ortada idari yargı yetkisi kapsamında incelenecek bir tazminat davasının bulunmaması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, tazminat isteminin esası hakkında da inceleme yapılarak karar verilmesi nedeniyle İdare Mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla Dairemiz kararına belirtilen kısım yönünden katılmıyoruz.

    Hemen Ara