Esas No: 2019/389
Karar No: 2022/4181
Karar Tarihi: 16.06.2022
Danıştay 8. Daire 2019/389 Esas 2022/4181 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 8. Daire Başkanlığı 2019/389 E. , 2022/4181 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2019/389
Karar No : 2022/4181
TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACILAR) ... adına velayeten kendi adlarına asaleten ... ve ... , Kendi Adlarına asaleten ... , ...
VEKİLLERİ : Av. ...
2- (DAVALI) ... Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem:
Davacılardan ... 'un, İzmir ili, Çiğli ilçesi'nde bulunan Büyükçiğli Anadolu Lisesi'nde öğrenim görmekteyken, 19.04.2013 tarihinde okul bahçesinde oyun oynadığı esnada futbol sahasında bulunan kale direğinin bacağına düşmesi sonucu sakat kaldığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen ... için 294.574,37 TL maddi, 100.00,00-TL manevi; anne ve babanın her biri için 50.000,00-TL manevi ve iki kardeşten her biri için 25.000,00-TL olmak üzere toplam 294.574,37-TL maddi, 250.000,00-TL manevi zararın olay olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nin ... gün ve E:..., K:... sayılı kararıyla; meydana gelen olayla ilgili davalı idarece yapılan soruşturma kapsamında söz konusu okulda görev yapan idareci ve öğretmenler ile üç öğrencinin alınan ifadelerinin incelenmesinden, 19/04/2013 tarihinde saat 08.30 sularında okul bahçesindeki iki adet kale direğinden birinin kırık vaziyette bahçenin orta yerinde yatık bir halde olduğunun müdür yardımcısı ve nöbetçi öğretmen tarafından görülerek, kenara çekildiği, ancak birinci ders bitimindeki teneffüste 12. sınıf öğrencileri tarafından kırık kale direği yerine dikilerek futbol musabakası yapıldığı, öğle arasında müsabakaya katılan o tarihte 10. sınıf öğrenci olan davacı ... 'un ayağına bu sırada kale direğinin düşerek, ayağının kırılmasına sebep olduğu görülmüş olup, kırık kale direğini kaldırıldığı yerde muhafaza edemeyen ve birinci ders bitimindeki teneffüste 12. sınıf öğrencileri tarafından direğin eğreti şekilde yerine dikilerek, olayın meydana geldiği öğle arasına kadar bu şekilde futbol musabakası yapılmasına göz yuman ya da bu durumu engelleyemeyen davalı idarenin olayda hizmet kusuru bulunduğunun açık olduğu, ancak, kırık kale direğini yerine diken 12. sınıf öğrencileri ile bu şekilde futbol musabakasına dahil olan 10. sınıf öğrencisi davacı ...'un olay tarihindeki yaşları ve öğrenim durumları itibariyle kırık kale dileğinin eğreti bir şekilde yerine dikilmesinin tehlikeli bir eylem olduğunu ve bu suretle yapılan bir futbol musabakasında futbol topunun veya oyunculardan birinin çarpması sonucu kale direğinin düşerek yaralanmaya ya da sakatlanmaya sebebiyet verebileceğini öngörebilecek temyiz kudretine sahip olmaları sebebiyle kırılan kale direğini eğreti bir şekilde yerine dikerek futbol musabakası yapan aralarında davacının da bulunduğu öğrencilerin olayın meydana gelmesinde %50 oranında kusurları olduğu sonucuna varıldığı, sonuç olarak, olayda davalı darenin %50 oranında kusurlu olduğu ve kusuru oranında davacıların uğramış olduğu maddi ve manevi zararların davalı idare tarafından karşılanması gerektiği, bu amaçla, Mahkemelerinin 30/12/2015 tarihli ara kararı ile davacı ...'un olay nedeniyle kalıcı sakatlığının (iş gücü kaybının) bulunup bulunmadığının, bulunuyorsa sakatlık derecesinin tespiti için sevk edildiği Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalının ... tarih ve ... sayılı raporunda; meslekte kazanma gücündeki azalma oranının bugünki yaşına göre %36, tıbbi iyileşme süresinin ise 18(on sekiz) ay olduğu belirtildiğinin görüldüğü, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalının söz konusu raporunda 18 aylık iyileşme süreci öngörülmüş olduğundan, Mahkemelerinin 30/11/2016 tarihli ara kararı ile; tıbbi iyileşme süresinin ne anlama geldiği, bu sürenin azami bir sınırı bulunup bulunmadığı, bu süre sonunda hastanın tamamen iyileşme durumunun söz konusu olup olmadığı, bu kapsamda iyileşme süresi sonunda meslekte kazanma gücündeki azalma durumunun tamamen ortadan kalkması ya da belirlenen azalma oranının değişmesinin (artmasının veya azalmasının) söz konusu olup olmadığı hususlarını açıklığa kavuşturacak ek rapor istenilmesi üzerine Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından hazırlanan ... tarih ve ... sayılı ek raporda; tıbbi iyileşme süreci boyunca şahsın tedavisinin ve rehabilitasyonunun devam ettiği, bu sürenin mevcut arızanın iş görmezlik oranını %100 etkilediği, bu süre sonunda mevcut hastalık ya da hastanının tam olarak ya da sekel bırakarak iyileşebileceğinin ifade edildiği, buna göre, davacı ... 'un tıbbi iyileşme sürecinin devam ettiği ve bu süre sonunda tamamen iyileşebilme ihtimalinin söz konu olduğu dikkate alındığında, adı geçen davacının bu aşamada meslekte kazanma gücündeki azalmadan kaynaklı ileriye dönük kesinleşmiş ve hesaplanabilir bir zararı bulunmadığı, tıbbi iyileşme süreci sonunda sakatlığın devam ettiğinin ve kalıcı olduğunun anlaşılması halinde bu sebeple oluşan zararlarının tazmini istemiyle ileride ayrıca dava açılabileceğinin açık olduğu, gerçekleşmiş (geçmiş) dönem zararı bakımından ise, bu süre zarfında öğrenim gördüğü okulun sağladığı evde eğitim hizmeti ile öğrenimine devam eden ve tedavi giderlerinin bir kısmı okulunca bir kısmı da SGK tarafından karşılandığı anlaşılan davacı ...'un bu süre zarfında gelir getirici bir iş veya faaliyetinin bulunmaması sebebiyle tazmini gereken maddi bir zararının bulunmadığının görüldüğü, bu durumda, olayın gelişimi ve kusur oranı da dikkate alınarak, dava konusu olay nedeniyle ayağı kırılarak, vücut bütünlüğü bozulan davacılardan ...'a 25.000,00 TL, çocuklarının başına gelen bu olay dolayısıyla manevi acı çektiklerinde şüphe bulunmayan anne ve babanın her birine 12.500,00 TL ve iki kardeşin herbiri için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL'nin davacılara manevi tazminat olarak ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle maddi tazminat talebinin reddi, manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile, 60.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 09.09.2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesi, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hükmedilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 6.950,00-TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacılara verilmesi, davanın reddedilen maddi ve manevi tazminat kısımleri üzerinden aynı Tarifenin 10. ve 13. maddelerine göre hesaplana toplam 30.574,00-TL avukatlık ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine karar vermiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:... İdari Dava Dairesinin ... gün ve E:..., K:... sayılı kararıyla; istinaf başvurularına konu kararın maddi tazminata ilişkin olarak davalı idare lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi dışındaki kısmı, usul ve hukuka uygun olup kararın kaldırılmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı davalı idare lehine nisbi vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısım açısından; kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nde maddi tazminat davalarında hükmolunacak avukatlık ücretine ilişkin manevi tazminat davalarında olduğu gibi özel ve ayrık bir düzenlemeye yer verilmediği, ancak, maddi ve manevi tazminat davaları için Tarifede öngörülen vekalet ücreti sistematiğinin, avukatın harcadığı çaba, gayret ve emeği ile hak arama özgürlüğünün kısıtlanması açısından değerlendirilmesi ve bu kavramların adil ve orantılı olarak dengelendirilmesi amacıyla irdelenmesinin gerektiği, tarifede manevi tazminat isteminin tümüyle reddedilmesi durumunda, maktu vekalet ücretine hükmedileceği belirtilirken, maddi tazminat isteminin tümüyle reddi halinde bu yönde bir özel düzenlemeye yer verilmediği, yine, manevi tazminat isteminin kısmen reddedilmesi durumunda, karşı taraf vekili yararına hükmedilecek nisbi vekalet ücretinin, davacı vekili lehine belirlenen nisbi vekalet ücretini geçemeyeceği belirtilirken, maddi tazminat isteminin kısmen reddi halinde bu şekilde ayrık bir düzenlemeye de yer verilmediği, tazminat isteminin tamamının veya bir kısmının reddedildiği hallerde düzenleme açısından durum bu şekilde ikili bir ayrıma tabi tutulmakta ise de; aynı maddi olaydan kaynaklanan ve tek bir dava dosyası kapsamında ele alınan maddi ve manevi tazminat istemlerinden birinin diğerine göre daha farklı ve daha fazla çaba, gayret ve emek sarf edilmesine gerek göstermemesine karşın, maddi ve manevi tazminat istemleri açısından vekalet ücretlerinin farklı şekilde belirlenmesinin, avukatın harcadığı çaba, gayret ve emeği ile alınacak vekalet ücreti arasında orantısızlık yaratacağı sonucuna varıldığından, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinde tanımlanan avukatlık ücreti kavramı ile bağdaşmadığı, dolayısıyla, davalı idare lehine maddi tazminat isteminin tamamı için ret hükmü kurulduğundan Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bahisle davalı idare istinaf başvurusunun reddine, davacıların istinaf başvurusunun kararın esasına yönelik olarak reddine, vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun ise kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizin 28/06/2018 tarih ve E:2017/7650; K:2018/3742 sayılı kararıyla; davacı tarafından itiraz edilen maddi ve manevi tazminata ilişkin olarak davalı idare lehine hükmedilen toplam vekalet ücretine yönelik kısmı dışında usul ve hukuka uygun olup kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı gerekçesiyle bu kısmın onanmasına; davacının temyiz başvurusunun vekalet ücretine yönelik kısmı yönünden; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca manevi tazminat davalarında talebin kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili uyararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücretin, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyeceği dikkate alındığında reddedilen manevi tazminata ilişkin olarak hesaplanan 17.350,00-TL vekalet ücreti yönünden söz konusu kararda hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin ... gün ve E:..., K:... sayılı kararının vekalet ücretine yönelik kısmı yönünden bozulmasına karar verilmiştir.
... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi'nin ... tarih ve E:...; K:... sayılı kararıyla Dairemizin bozma kararına uyularak; reddedilen manevi tazminata ilişkin olarak davalı idare lehine 6.950,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Taraflarca kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Taraflarca istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle,
1. Temyiz isteminin reddine,
2.... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından artan tutarın Mahkeme tarafından iadesine,
4. Kesin olarak, 16/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.