Danıştay 5. Daire 2022/2796 Esas 2022/5038 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
5. Daire
Esas No: 2022/2796
Karar No: 2022/5038
Karar Tarihi: 17.06.2022

Danıştay 5. Daire 2022/2796 Esas 2022/5038 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Danıştay 5. Dairesi, kamu görevinden çıkarılan bir davacının OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu tarafından reddedilen göreve iade talebine ilişkin açılan davayı reddetti. Davacının suçlanmasının ceza hukuku ilkelerine uygun olarak yürütülmesi, yargılamanın adil yürütülmesi gerektiğini savunan davacı, ByLock programını kullanmadığını ve suçlamaların temelsiz olduğunu belirtti. Daire, Bölge İdare Mahkemesi'nin kararının gerekçe ve usule uygun olduğunu ve temyiz istemini reddetti. Kararda, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi ile ilgili olarak temyiz yolu açıklanmıştır. Bu kanun maddesi, idare dava dairesinin kararlarının temyiz yolu ile incelenerek bozulabileceği nedenleri belirlemektedir. Kararda ayrıca, 2577 sayılı Kanun'un 50. maddesi uyarınca temyiz giderlerinin istemde bulunan tarafından karşılanması gerektiği belirtilmiştir.
Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2022/2796 E.  ,  2022/5038 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    BEŞİNCİ DAİRE
    Esas No : 2022/2796
    Karar No : 2022/5038


    Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …

    Karşı Taraf (Davalı) : … Bakanlığı / ANKARA
    Vekili : Av. …

    İstemin Özeti : Davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, göreve iade talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    Temyiz İsteminde Bulunan Davacının İddialarının Özeti: Davacı tarafından; Somut olayda kendisi hakkında ceza hukuku anlamında bir suçlama bulunduğu için ceza hukukuna ilişkin tüm ilkelerin, insan haklarının ve adil yargılanma hakkının tüm gereklerinin uygulanması gerektiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 24 Haziran 2008 tarihli kararında ''hizmet hareketi'' olarak bilinen oluşumun bir terör örgütü veya suç örgütü olmadığı kesin hükümle saptandığı ve yeni bir yargı kararıyla aynı oluşumun terör örgütü olduğu saptanıncaya kadar yasal olduğu, 26 Mayıs 2016 tarihinden önceki yasal faaliyetlerin terör örgütü üyeliği suçlamasına dayanak yapılamayacağı, masumiyet karinesi ve hukuk devleti ilkesine aykırı hareket edildiği, yargılamanın non bis in idem ilkesine uygun olarak yürütülmesi gerektiği, hiç kimsenin işlendiği zaman suç olarak düzenlenmeyen eylemlerden dolayı cezalandırılamayacağı, yürütme ve yasama organlarının kişileri yargılama, suçlu ilan edip cezalandırma yetkisinin bulunmadığı, aksi uygulamanın fonksiyon gaspına yol açacağı, düzenleyici işlem olan Kanun Hükmünde Kararnameye bireysel işlem niteliği yüklenerek ölçülülük ilkesinin ihlal edildiği, kimsenin işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamayacağı, kamu görevinden çıkarılmasının ceza hukuku anlamında bir ceza niteliği taşıdığı, aynı suçtan iki kez yargılanmama hakkının mutlak haklardan olduğu, ByLock programını kullanmadığı, ByLock'un münhasıran FETÖ/PDY'nin bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olduğu iddiasının temelsiz olduğu, ByLock programının dijital platformda dağıtılan bir program olduğu, ByLock verilerinin delil olarak kullanılamayacağı, çekişmeli yargılama, silahların eşitliği ve bağımsızlık ilkelerinin ihlal edildiği, ByLock'a ilişkin ana deliller (hard disk ve flaş bellek) üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği, telefona indirilen bir program nedeniyle hiçbir kimsenin terör örgütü üyesi olamayacağı, ByLock programının suç olabilmesi için yazılan mesajların örgütsel faaliyet kapsamında ve suç teşkil eden içerikte olması gerektiği, haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiği, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun insan hakları ihlallerinin giderimini sağlayamadığı ve Komisyona başvurunun etkili bir başvuru yolu olmadığı, adil yargılanma hakkı, mahkemeye erişim hakkı, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi, özel hayata saygı hakkı, ayrımcılık yasağı, eğitim hakkı ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği belirtilerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği iddia edilmektedir.

    Davalı İdarenin Savunmasının Özeti: Davalı idare tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

    Danıştay Tetkik Hakimi : …
    Düşüncesi : İdare Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
    Bölge idare mahkemesi idare dava daireleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
    … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin yukarıda belirtilen kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın ONANMASINA, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 17/06/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

    Hemen Ara